Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

TSH 51.600 olursa ne olur?

osmangazi

Üye
Üyelik
14 Ara 2012
Konular
15
Mesajlar
330
Reaksiyonlar
69

Bugün kan tahlili sonucumda ilginç bir detay gözüme çarptı. İnternetten araştırdığım kadarıyla kalp krizi kalp yetmezliği kolay kilo alma kilo verememe kısırlık gibi yan etkileri var. Psikiyatrist ime önümüzdeki ay sonuçlarımı göstermeyi planlıyorum tabi acil bir müdehale gerekli değilse.
 
@osmangazi O sonucu 5.16 olarak değerlendirmek gerek sanırım.
O zaman normal refarans aralığında gözüküyor.
 
@osmangazi,
bipolar mısınız genellikle lityum tuzu yapar bu etkileri

@kara duman,
kırmızı ile gözüküyor kırmızı referans dışı demek
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
@osmangazi,
TSH tiroid hormon testi troidlerinde sorun var demek erken gidebilirsen daha iyi olur ilaç tedavisine başlanır büyük ihtimalle, hemde tiroid ultrasonu ister doktor onu yaptırırsın.bendede hipotroid var halsizlik yorgunluk bundan kaynaklanıyor şimdi ilaç kullanıyorum daha iyi durumdayım.
Kan şekerine bakıldımı şeker hastalığına neden olabiliyor tiroid kiloluysan özellikle HBA1C testi adı öyle bakabilirsin e nabız dan
 
@faruksinan,
Evet bipolarım 2003 yılından beri lithuril kullanıyorum ama rahmetli annemde de dış guatr vardı.

@idosente,
Geçen ay tiroid ultrasonu çekilip biyopsi olmuştum. 2 tane 2.5 cm çaptan büyük nodul çıktı ama kanser hücresine rastlanmadı. 6 ayda bir kontrol önerildi. Öncesinde verdiğim kan nasılsa temiz çıktı genel cerrahide. Lityum baktırmaya gittim bu ay devlet hastanesinde bu ay bu sefer bu değer yüksek çıktı. Ben kan tahlilini devlet hastanesinde yaptırıp psikiyatriye özelde muayene oluyorum. Özelde sadece lityuma bakmaları 1300 tl. Kan şekerine geçen sene Ekim'de baktırdım normal çıktı ama bunlara da belli olmuyor baksanıza Şubat'ta temiz çıkan kan mart'ta yüksek çıkıyor.
37 kilo vermiştim diyetle malesef geri aldım şu an 107 kiloyum.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
@osmangazi,

maalesef bipoların lityum tuzu ile tedavisi sıkıntılı lityum tuzu bir ilaç dahi değil şans eseri bipoları tedavi ettiği bulunmuş bir element yani tuz hergün bünyeye ekstradan tuz yüklerseniz de ne olur böbreklere zarar verir kilo alımı ise tümü antipsikotik ilaçların yan etkisi
 
@faruksinan,
Lityumun beyni beslediği ve hatta alzaymır engellediğine dair yazılar var. Hatta bir asistan Doktor'un bipolar lar alzaymır olmaz dediğini hatırlıyorum. İlginç olan kendisi de bipolar olan psikoloji profesörü bir kadının durulmayan kafa isimli kitabında lityum almaya başlayalı bir akademik makalenin bir sayfasını bile baştan sona okuyamaz oldum diyor.
Kiloyla alakalı ise , 37 kilo verirken de ben hem lityum hem antipsikotik kullanıyordum.
 
@osmangazi,
beyni beslediğini ilk defa sizde duydum öyle bir etkisi varsa sizin için olumlu akademik makale ise sizi ırgalamaz siz kitap okuyabiliyorsanız sorun yok :)
 
@faruksinan,
Bulurum ben onu arşivine eklemiştim. 5 dakikaya😀

Biri tercüme etmiş sanırım.


Özet-
Lityumun bipolar hastalarına 3 faydası var
1 Maniyi önlemek,.
2. akut manik atakları yatıştırmak,
3. az da olsa depresyondan korumak

Lityum hücre ölümünü engelliyor ve yeni hücre üremesini sağlıyor.

Eksiler-
Düşük doz aralığı.
El titremesi yapabilir.
Böbreklere ve troid bezine zarar verebilir.
Bu etkiler uygun dozla engellenebilir.
Yüksek doz ölümcüldür.

İlaç şirketleri kar getirmediği için olası pek çok tedaviyi aramıyor.




Lithium—basit bir metal ve psikiyatrideki en eski ilaçtır ve beyninizi zihinsel hastalık, Alzahimer ve diğer rahatsızlıklara karşı koruyabilir. Tek sorun- kar getirmemesi.

Lithium güçlü olduğu kadar da etkili. Zihinsel hastalıkları tedavi etmek için kullanılan ilk ilaç oydu ve 50 küsur yıldan sonra lityum hala en yaygın olarak kullanılan psikiyatrik ilaç. Fakat bu ilacı yazan doktorlar ilacın neden ve nasıl işe yaradığını hala bilmiyorlar. Zihin sağlığı enstitüsünden biyolog De-Maw Chuang "Lityum psikiyatrideki en gizemli ilaç." diyor "Çok küçük ama etkili."

Diğer psychoactive kimyasallardan- geniş ve kompleks moleküllerden olan Prozac veya Abilifydan farklı olarak lityum aşırı derecede basit. Bu element, metallerin en hafifidir ve kimyasal özellikleri sofra tuzundaki sodyuma benzerlik gösterir. Buna rağmen, araştırmacılar lityumun psikiyatrinin mucize haplarından birisi olabileceğini buldular. Zihinsel hastalığı olanların beyinlerinde lityumun iki dikkat çeken etkisi var: Nöronları hasardan ve ölümden korumak/0} ve var olan hasarı yeni sinir hücrelerin büyümesini sağlayarak yatıştırmak. Günümüzdeki mod düzenleyici kullanımının yanında lityum Alzheimer hastalığının önlenme ve tedavisinde, şizofrenide, felçte, glokom hastalığında, Lous Gehrig's hastalığında ve Huntington hastalığında yardımcı olabilir ki bu uzunca liste ona Nature dergisinde "beynin aspirini" adını vermiştir.

Lityumun ruh hali(Mood) düzenleme etkisi Avusturalya'da çalışan yalnız psikiyatrist John F. Cade tarafından 1940 yılında tesadüf ile keşfedilmiştir. Cade manic hastaların idrarının içeriğini belirli şekilde zehirli olarak gördü ve üric asidi muhtemel zanlı olarak araştırdı. Ürik aside lityum ekledi böylece asid suda kolayca çözünmüştü, ardından bunu farelere enjekte etti. Görünüşe göre lityum üric aside karşı koruyucu bir etki göstermişti. Aynı zamanda Cade fark etmişti ki yapılan iğne hayvanları aşırı halsiz ve hareketsiz kılmıştı. Bu etki onu meraklandırmıştı: Lityum hastaların manisini etkisizleştirebilir miydi?

Zararsız olduğuna emin olmak için kendisine bir doz lityum veren Cade daha sonra bipolar hastası olan 10 kişiye bu iğneyi yaptı. Bu hastalık gel-git etkili (roller-coaster) bir hastalıktır ve hastalar umutsuz depresyon ile neşeli, aşırı mutluluk arasında gidip gelirler. Sonuçlar muhteşemdi: 10 hastada da gelişme vardı. 5 yıldan beri müzmin manik halinde olan huzursuz, pis, yıkıcı, sorun çıkaran, çatışmacı bir hasta 3 haftada iyileşmişti. Hasta hastaneden ayrıldı ve işine devam etti.

Lityum şu an ABD'de de Bipolar bozukluk için ilk sırada gelen tedavidir ki bu hastalık diğer zihinsel bozukluklar arasında en yüksek intihar oranına sahip olmasıyla tehlikelidir. Lithium carbonate veya lithium citrate olarak verilen Lityumun bipolar hastalrına 3 faydası vardır: Maniyi önlemek, akut manik atakları yatıştırmak, az da olsa depresyondan korumak.

On yıllar sonra Cade'in işini ilerleten, Chuang lityumun nöronları hasardan koruduğunu keşfetti.. Daha ilk deneylerinde, o ve meslektaşı sinir hücrelerini test tübünde glutamate vererek işlediler ve böylece nöronları bir elektrik sinyali ateşlemesi için uyardılar. Glutamate onsuz yaşayamadığımız beynin doğal kimyasalıdır. Fakat işin karanlık bir tarafı da var: Beyin bir travma ya da felç tarafından hasar aldığında hücreler ölüp aşırı miktarda glutamate yayınlıyor ve bu da diğer hücrelerin ölümüne sebep oluyor. Aşırı miktarda glutamate iyileştirilemez geriletici bir hastalık olan Huntington hastalığına sahip kişilerde de bulunuyor.

When Chuang labaratuar kültürü sinir hücrelerine glutamate ekledi ve hücreler tamamen öldü. Durumun değişmesi petri kabına glutamate eklemeden önce lityum eklemesiyle değişti. Nöronlar tamamen korundu, demişti bu zat. Hatta bu koruyucu etkiler düşük yoğunlukta bile oldu.. Chuang bu deneyi Prozac ve diğer anti-depresanları kullanarak yineledi ve koruyucu etkilerinin olup olmadığını görmek istedi. Hiçbiri işe yaramadı. Gizemli küçük lityum iyonu eşsizdi.

Daha sonra Chuang lityumun yaşayan beyindeki hücreleri koruyup korumadığını öğrenmek istedi. Bu yüzden bir kaç hafta farelere lityum verdi ve onların beyin atardamarlarını keserek yapay olarak felce yol açtı. Kontrol grubundaki diğer farelere göre Lityum oluşan beyin hasarını yarı yarıya düşürmüştü. c Hatta yapay bir felçten sonra verildiğinde bile beyin hasarını önlemiş ve yeni bir tıbbi uygulama alanına imkan vermiştir Beyin hücrelerini koruyabilmek için lityum felçten sonra kısa sürede verilmeli- muhtemelen bir kaç saat içinde- bunun içinde acil servis çalışanları bunun için eğitilmelidir.

Chuang bu maddenin beynin striatum diye adlandırılan bölgesindeki hücrelerin ölmesine sebep olan Huntington hastalığında da kullanışlı etkileri olduğunu keşfetti. Beyin hücrelerini aşırı uyararak ölmelerine sebep olan excitotoxin'i farelere enjekte ederek, Hunnington hastalığındaki garip hareketlerin ve bilişsel problemlerin çıkmasına sebep olmuştu. When Chuang lityumu farelere ilk uygulamasında, yıpratıcı etkiye rağmen, toxin tarafından yapılan yıkıcı etki yüksek oranda düşmüştü./0}. O şu anda lityumun etkilerini genetik olarak değiştirilmiş farelerde deneyerek Huntington hastalığınında etkili olup olmadığını incelemektedir.

Haifa, Israel de bulunan Eve Topf ve National Parkinson Foundation Centers of Excellence for Neurodegenerative Diseases Research deki bir araştırma grubu 2004'te şunu keşfettiler: lityum fare modellerinde Parkinson hastalığında da benzer koruyucu etkiye sahipti. Chuang, Lou Gehrig hastalığı gibi beynin aşamalı olarak işlevlerini kaybettiği hastalıklarda da bu metalin nöron ölümünü engellediğini düşünmektedir.

Lityumun etkileri bu kadarla kalsaydı bile hala etkileyici olacaktı. Johnson & Johnson da çalışan psikiyatrist Husseini Manji'nin araştırmalarına göre lityum ayrıca hücre üremesini de sağlar görünüyor. Uzun zamandır bipolar bozukluk ile ilgili olan Manji, hastalığın nedenlerine dair yeni bir bakış açısı kazanmak için lityum içeriklerini çalışıyordu. Manji "Bizce bu ilaçlar muhtemelen belirli genleri kapatarak iş yapıyor" diyor. Önsezisi doğru çıktı ama o ve arkadaşları hangi genlerin işe karıştığını görünce şaşırdılar: Görünüşe göre lityum kanser geni denilen BC1-2 nin davranışını etkiliyordu , BCl-2, bu gen bazı lösemi türlerinde mutasyona uğrar.

Diğer araştırmacılar BC1-2 geninin mutasyonunun lösemideki aşırı hücre büyümesi ile alakalı olduğunu buldular. Manji BCl-2 geninin bipolar bozuklukta beyin hücrelerinin üremesini değiştirip değiştiremeyeceğini araştırmaya karar verdi. O bipolar bozukluğu olan ve ilaçlara iyi yanıt veremeyen bir grup gönüllüyü toplayarak ilaçlarını tamamen bıraktırdı. Sonra da onların beyinlerini, beynin anatomisini gösteren manyetik resonanz görüntüleme(MRI) ile taradı. Sonra 4 hafta boyunca lityum kullandırıp bir daha taradı.

Bipolar beyinlerin otopsi incelemeleri hastaların beyinlerinde bulunan ve yüksek bilişsel faaliyetleri kontrol eden frontal lobe unun normalden küçük olduğunu göstermektedir. Hastalık frontal lobdaki sinir hücrelerinin büzüşmesine, hüccrelerin dallanma ve uzuvlarının solmuş çiçek gibi büzüşmelerine neden olmaktadır. Fakat Manji'nin hastalar lityum aldıktan sonra yaptıkları ikinci tarama dikkat çekici. Gri maddede artış olduğunu görünce şasırdık, diyor Manji. Normal gönüllülerde ilaç hiç hücre büyümesi sağlamadır. İlaç beyin hücrelerinin düzensizce büyümesini değil de hasarı düzeltmesini sağlıyor, diyor Manji.

Bu bulgular bipoların daha iyi anlaşılmasını sağlıyor: Araştırmaların ima ettiği şey, hastalığın sinir hücreleri birbirleriyle artık daha fazla etkili iletişim kuramayacak kadar küçüldükleri zaman ortaya çıktığıdır fakat büzülmenin neden mi yoksa sonuç mu olduğu henüz bilinmemektedir. Manji'nin teorisine göre lityum doğal hücre büyüme etkeni olarak davranmakta ve hasar görmüş hücrelerin yeniden bağlantılar kurması ve devreyi tekrar düzenlemesinde yardım ediyor. Diğer antidepresan sınıfı ilaçlar - aralarında Prozac ve Zoloft gibi SSRı ler de olan- beyin hücresi üremesini harekete geçirerek çalışıyor ki bu durum belki de işe yarama sebeplerini kısmen de olsa açıklıyor.

Manji'nin hücre büyümesi ile ilgili bulguları beyin hücresi ölümü gerçekleşen diğer hastalıklarda da önleyici vaye tedavi edici olarak lityumun kullanabileceğini öngörür. BCl-2 geni aynı zamanda optic sinirlerde de etkili olup hücre büyümesini etkilemekte, beyinden göze giden sinir demetlerinini etkilemektedir. Glaucoma hsatalığı retinayı bağlayan optic sinir hücresinin sonuna hasar verir, ve kısmı görüş bozukluğu yaratır. Dong Feng Chen tarafından Harvard da yapılan laboratuar deneyleri göstermektedir ki ,lityum BC1-2 geninin kullanımını arttırarak glaucoma hastalığının hasarını engelliyor ve ayrıca hasarlı hücrelerin yenilenmesinde de işe yarayarak görüşü düzeltiyor., Chen'in deneylerinde optic hücreleri hasarlı fareye lityum verildiğinde hasar duruyor ve bazı hücreleri yeniden üretiyor.

Lityumu hakkındaki yenilikçi gelişmelerle heyecanlan Melbourne de ki araştımacılar, lityumun şizofreniyi önleyip önlemediğini anlamak için test ettiler ki bu hastalık da beyin hüclerinin azalması ile tanınmaktadır. Gregor Berger bu araştımanın bir şizofreni tedavisi olmadığı hakkında uyarıyor.. Biz lityumu colestrol düşürücü haplarla aynı şeklilde kullanmak istiyoruz- önleyici olarak.

Şizofreni belirtilerine (hallucinations, delusions, apathy, and cognitive problems) Genellikle gençliğin sonlarına doğru ya da erken yetişkinlikte rastlanır. Bu yüzden Berger ve arkadaşları ailelerinde şizofreni hastası olan aynı zamanda hafif psikoz semptomları (adlarının seslenildiğini duyan) olan olan genç hastaları mercek altına aldılar. Onlar bu risk altındaki bu gençlere proton magnetic resonance spectroscopy taramalarınını şizofreni geliştirmeden önce ve hastalık çıktıktan sonra yaptılar. Araştırmaları muhtemelen nöron kaybından dolayı beynin hacminde açık bir düşüşü belgeliyordu. Sonraki soru ise şuydu: Lityum bu hücrelerin ölümünü, ayrıca hastalığın önlenmesini sağlayabilir miydi?

Şimdiye kadar Berger ve arkadaşları yüksek şizofreni risk faktörü altındaki 30 gence (13-19 yaş arası) lityum vermişti. Gençlerin belirtileri azalmıştı ve lityum ile daha iyi hissediyorlardı, fakat sonuç çıkarmak için henüz erken, diyor kendisi. Araştırması başarılı olsa bile zaten bu hastalığa sahip olanlara yardımı olamayacak. Fakat büyük soruna yol açabilecek az sayıdaki hastalarda kötüleşmeyi ve hayat boyu süren tedavisi daha zor durumları azaltmak mümkündür.

Lityumun işlevlerini araştıran Peter Klein (biyolog) diğer bir gelecek vadeden uygulamayı anlatmaktadır. O lityumun GSK-3 proteinini engellediğini keşfetti. Buluş Ona Alzheimer hastalığı ile ilgili bir bağlantıyı hemen çağrıştırdı Alzheimers hastalrının beyinleri iki tür sıradışı yapıyı içerir: neurofibrillary yumakları olarak şeritli fiberler ve sert, düz büyümüş bölgeler (amyloid plaques). İki anomali farklı şekillerde düzenlenmiştir, fakat GSK-3 iki duruma da etki etmiş ve ikisi de lityumun uygulanmasıyla baskılanmıştı. Klein aynı zamanda lityumun nöron koruyucu etkisinin Alzheimer hastalığında da nöron kaybını düşürdüğünü düşünmektedir. sadece bir kaç durumda Alzheimer hasları test edildi ve sonuçlar şimdilik belirsiz. Bazı araştırmacılar lityumun Alzheimerı engellemesinin zaten hasta olanlarda gelişme sağlamasından daha olası bir durum olduğunu düşünüyor.

Lityum mükemmel bir ilaç değildir. İlacın ilk kullanım yıllarında kullanımını araştıranlar ilacın dozaj aralığının oldukça dar olduğunu keşfettiler. Pek çok ilacı normal dozunun 4 katına kadar alabilirsiniz ve fazla olmayan yan etkisinden başka kötü bir şey olmaz diyor Manji . Lityumda ise yüzde 30 fazlası ciddi problemlere yol açabilir. Bunu kullanan insanların ellerinde ve parmaklarında hafif titremeler olabilir. Böbrekleri ve tiroid bezini etkileyebilir, ve yüksek dozu ölümcül olabilir. Buna rağmen dozu ayarlamayı iyi bilen bir doktor ile bu yan etkiler akıllıca düzenlenebilir.

Belki de lityumun durumundaki en büyük engel fikri mülkyettir. Hiç kimse ilacın haklarına sahip değil (patent). İlaç herkese ucuz bir şekilde ulaşabilir. Eğer Merck ya da Pfizer milyon dolarla harcayarak lityumun şizofreniye karşı etkili olduğunu kanıtlasa ya da Alzehimer'ın en kötü semptomlarını engellediğini kanıtlasa, başka bir ilaç şirketi bu araştırmadan faydalanır ve ilacı kolayca satabilir. Maji bunun büyük bir problem olduğunu söylüyor. Bu klinik araştırmaları çok para olmadan yapmak zor. TNIH biraz para sağlayabilri ama milyon dolarları harcaması gereken ilaç şirketleridir. Şirketler ise fon sağlamayacak. Litumla ilgili araştırmalar pek çok açıdan engellenmiştir çünkü araştırma masrafları çoktur.

Bu nedenle bazı biliminsanları lityumu anlamak için doğal deneylere dönmek zorunda kalmıştır. Yaklaşık 20 yıl önce, University of California araştımacıları sularında yüksek miktarda lityum bulunan Teksak eyaletlerinde psikoz, nevroz ve kişilik bozukluğu için akıl hastanelerine yatma oranının en düşük olduğunu keşfetmişlerdir. Diğer araştırmalar Lityumun içme suyunda olduğu alanlarda suç oranlarının en az olduğunu ileri sürmektedir. Japonya'da Oita University araştırmacıları, içme suyundaki lityum miktarı ile intihar oranları arasındaki bağıntıyı buldular.

Hiç kimse içme suyumuza mineralı koymamızı önermiyor. Fakat beyin koruma etkisi gösterdiği iddia edilen ilaç başarılı olursa, her derde deva ilaç olarak bu alçakgönüllü elementi görebiliriz.

Orijinal makale: http://discovermagazine.com/2010/the-brain-2/27-metal-marvel-mended-brains-50-years-lithium
 
@osmangazi,
Tiroid sorununu kullandığın ilaçlarda yapabiliyor özellikle antibiyotikler bende de ondan oldu sanırım çok antibiyotik kullanıyorum idrar yolu enfeksiyonu için. psikiyatri ilgilenmez troidle dahiliye ye yönlendirir büyük ihtimalle nodül de sıkıntı yoksa günde 1 tane ilaç içiyorsun yetiyor 3 ayda bir de kontrol ediyorlar kan tahlili ile. Zaten doktorda troidden şüpelenmiş yoksa TSH testi istemezdi.
 
Bende de glukoz değerim 102 çıktı. Yanlız aralığı referansi 60 ile 106 olarak görünüyor doktor sadece d vitamini eksikliği var dedi d vitamini verdi yanlız İnternette glukoz değeri 60 ile 100 arası olması gerekliymiş benim 102 şeker hastası olmaya aday olduğu mu öğrendim ama doktor bana birşey demedi
 
@idosente,
Ana ilacım lithuril böbreklere ve triodlere zarar veren bir ilaç olduğu için en geç 6 ayda bir kan testi veriyorum. Ayrıca kandaki lityuma da bakılıyor ve düşük doz aralığında seyretmeli. Tahminim 21 sene sonra lithurile veda edip depakine geçirir heralde.
 
Bende bipolar bozukluk hastasıyım. Aynı zamanda sizde olduğu gibi tiroidim az çalışıyor yani hipotiroid hastasıyım. Ömür boyu ilaç kullanmak zorundayız. 25ug dozda eutrox adlı ilaç kullanıyorum. Düzenli aralıklarla kan tahlili yaptırıp doz ayarı yapıyor dahiliye uzmanı. İlaç almak çok önemli bu hastalıkta kalp yetmezliğinden tut damar sorunlarından kelliğe çeşitli sorunlar çıkarabiliyor.
Bende lityum hullandim ama duygu durumumu sabitleyemedi. Bir fayda görmedim. Doktorum depakin kullanmamı istedi ve şu an tam verim alarak kullanmama devam ediyorum.
 
@osmangazi, 2 senede 45kg aldım. İlk başta 40kg idim. Kilo alınca şu an 85kg civarıyım. 170cm boyundayım.
 
@osmangazi,
Geçmiş olsun inşallah kalıcı zarar vermemiştir troidlere.

@nikola_tesla,

O anlık şeker ölçümü 102 birşey değil 200 ün üzerinde çıkarsa şeker 3 aylık şeker ölçümü yapıyorlar ona göre karar veriliyor şeker hastası olup olmadığına. Ama sen kiloluysan ve 35 yaş üzeriysen yiyip içtiğine biraz dikkat et yoksa insülin, ilaç vs. Adamı yoruyor mümkün mertebe cipstir,şekerdir market atıştırmalıklarından uzak dur. Hamur işlerinide dikkatli tüket koladır meyve sularıdır bunların hepsi şeker hastalığına davet. Azda olsa spor yap ne yapabiliyorsan. Bir kere şeker hastası oldunmu çok uğraştırıyor.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
@dreamfail,

Ben açıkçası tedaviyle beraber kilo veririm diye seviniyordum. Troidler yavaş çalışması az da yesen kilo alımına sebep oluyor, kilo artışı ve kilo vermemeye sebep oluyor yazıyor internette. Şimdi tedaviyle beraber troider hızlanınca kilo verme durumu olması gerekiyor diye düşünmüştüm.
 
@osmangazi, bende kilo alımını rexapin yaptı. O zamanlar 2.5mg kullanıyordum. Şimdi günde 20mg kullanıyorum. Ama şimdi kilo alım hızım azaldı
 
Ben de daha önce ollafax kullandım. Şimdi olfrex kullanıyorum. Onlar da rexapin gibi olanzapin etken maddesi ama çok iyi geldi bana düşünce geldiğinde olduğu gibi kabul etmiyorum. Mantıklı mı doğru mu diye sorgulayabiliyorum.

Doktor öyle korkuttu ki,

Tedavi görmezsen beyin fonksiyonların geriler çocuk çoluk dalga geçer senle diyor.
Kilo almaya devam edersin diyor. Şu an 107 kiloyum.
Nodül de kanser hücresi çıkmaması birşey ifade etmez bu bomba gibi ne zaman patlar bilemeyiz diyor.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Üst Alt