Hayat bana “sistemde bir hata oluştu” mesajını biraz erken verdi. Bazıları orada durur, ben debug moduna geçtim. Çünkü her çöküş, yeniden yazılacak bir satır kod demekti benim için.
Beden bazen yavaşladı, ama zihin hep aktifti. Dayanıklılığın kasla değil, sabırla ölçüldüğünü orada öğrendim. IT de bu yüzden sadece mesleğim değil, kendimle konuştuğum dil haline geldi.
Ben Bir CV Değilim. (ya da diğer adıyla: Sessiz sinyalleri okuyan bir IT’cinin hikayesi)
Bir iş ilanına değil, bir hikâyeye başvuruyorum aslında. “Dinamik ekip arkadaşı aranıyor.” Evet evet… Hangi ekip dinamik ki? Kahve bile bazen reboot istiyor.
️
Benim enerjim hep farklı yerden geliyor: Belki bedensel olarak sınırlarım var, ama zihinsel olarak ben çoktan duvarın öte tarafındayım.
Gerçek deneyimlerim var. Hatalarımla, çözümlerimle, log satırlarıyla. “Learning process” dedikleri şey PowerPoint’te değil, gecenin 3’ünde çöken sistemde yaşanıyor.
Ama dürüst olayım, benim için “sistem çökmesi” bazen sadece server’da olmuyor. Beden bazen yavaşlıyor, ama zihin hep devam ediyor. Ben işte o devam eden kısmım.
Kendime ait dijital bir vitrinim var. LinkedIn’de ciddiyim, GitHub’da üretken, Medium’da arada bir “şu hatayı nasıl çözdüm” yazıyorum, ve Reddit’te itiraf ediyorum: “Sorun ben değilim, API.”
Her platformun ayrı karakteri var. Benim de. Ve evet, benim versiyonum biraz farklı çalışıyor — ama hala çalışıyor.
Network önemli diyorlar. Haklılar. Ama ben “tanıdık” değil, bağ kurmak kısmını önemsiyorum. Çünkü bazen bir Slack grubunda tanıştığın kişi, bir gün seninle aynı projede kod yazıyor.
Ben bağlantı kurarken sadece iş değil, anlayış da arıyorum. Çünkü herkes gibi üretmek değil, bazen engellere rağmen üretmek bambaşka bir disiplin istiyor.
Topluluklar? Benim doğal habitatım. Discord kanalları, webinarlar, Stack Overflow tartışmaları… Pozisyon açılmadan önce ben zaten oradaydım. Çünkü IT’de işler “başvuru formu”yla değil, bazen bir pull request’le başlar.
Ve o sessiz sinyaller… Evet, şirket içeriklerinizi beğendim ama hemen başvurmadım. Profilinize baktım, kültürünüze baktım, Slack’e sızma isteğime zor da olsa direndim. Sonra içimden geçti:
Çünkü teknoloji sadece kod değil. Biraz sabır, biraz merak, ve bazen biraz dengesiz sinir sistemiyle bile dengede kalma çabası.
Ben o his için buradayım.
Aykan İNAL
Beden bazen yavaşladı, ama zihin hep aktifti. Dayanıklılığın kasla değil, sabırla ölçüldüğünü orada öğrendim. IT de bu yüzden sadece mesleğim değil, kendimle konuştuğum dil haline geldi.
İş aramak bir maraton değil, karakter testi. Herkes “uygun aday” arıyor ama kimse “gerçek insan” aradığını kabul etmiyor. Ben o gerçeği saklamadım. Çünkü mükemmel görünmeye çalışmak yerine, kendim gibi görünmeyi seçtim.
Benim enerjim hep farklı yerden geliyor: Belki bedensel olarak sınırlarım var, ama zihinsel olarak ben çoktan duvarın öte tarafındayım.
Ama dürüst olayım, benim için “sistem çökmesi” bazen sadece server’da olmuyor. Beden bazen yavaşlıyor, ama zihin hep devam ediyor. Ben işte o devam eden kısmım.
Her platformun ayrı karakteri var. Benim de. Ve evet, benim versiyonum biraz farklı çalışıyor — ama hala çalışıyor.
Ben bağlantı kurarken sadece iş değil, anlayış da arıyorum. Çünkü herkes gibi üretmek değil, bazen engellere rağmen üretmek bambaşka bir disiplin istiyor.
“Burada ben olurum.”
Ben o his için buradayım.
Aykan İNAL
