Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Entegrasyon... herkes için...

Üyelik
3 Ağu 2004
Konular
8
Mesajlar
50
Reaksiyonlar
0
Birbirinden farklı insanların bir çatı altında çeşitli iletişim türlerine girebilmelerinin temel koşulu bireyler arasındaki entegrasyondur. Ancak ne hikmetse herkes için düşünülen, özlenen , istenen entegrasyon farklı engelleri olar bireyler için düşünülmez. Toplumun bütünleşmeden kastetdiği sağlıklı bedenleri olanlar arasındaki bütünleşmedir. Ancak, bizler gibi bu konuya duyarlı , toplumu aydınlatma yetisine sahip, bireyler artık iş başında. Her yerde her zaman herkes için entegrasyon diyoruz. Ancak bu şekilde toplumun gerçek huzura, başarıya sahip olacağını biliyoruz. Her insanın varoluş nedeni, kimliği, biçimi farklıdır. Toplum tek tip insandan oluşmaz. Herkesin bütünleşmesi ile ancak toplum gerçek anlamıyla toplum niteliği kazanır.


Sevgiyle Kalın...
 
çok doğru da...

Doğru olmasına doğru da... zor çok zor........offfffffff....
 
Öncelikle aramıza hoşgeldin Reyhan...

Bu konuda sorumluluk hissediyor olmak önemli ve güzel...Sen bir de kendini yetkili görüyorsun ki ooo,,, yani ...

Peki bu konuya fazla katkıda bulunamayan bireyler nasıl davranmalı ne bakımdan katkıda bulunmalı...

Madem ki yetkilisin aydınlat bizi :D
 
Reyhan hanım, çok güzel ve doğru ifade ettiniz.
Ben de bir ekleme yapayım, hem Ali Beyin sorusuna da cevap olur:
Engellisiyle, engelsiziyle herkes bu bilinci özümsemelidir ve "kendi evinin önünü temizlemelidir".
Sonrası örgütlü toplumun işi.
 
Gelen cevaplar beni mutlu etti aslında.Elbette kim olduğumu açıklayalım önce. Ben Cerebral Palsy li bir çocuk annesiyim. yani engelliliği derinlerden ve çaresizce seyreden , yaşayan bir anneyim. Yani engelli dostundan öte oğlumla birlikte engelliği yaşıyorum. Oğlum daha çok küçük 4 yaşında bile değil.Ve toplumun engelleri olanlara karşı olan acımasız tutumu beni daha şimdiden tetirgin ediyor aslında. Oğlumun yaşayacaklarını düşündüğümde bu genç yaşımda toplumu ilmek ilmek örmek benim boynumun borcu. Bu amaçla yaklaşık 2 yıl önce 9 arkadaşımla birlikte CP özelinde tüm engellilerin sesi olmak vizyonuyla bir dernek kurduk. Serebral Palsili Çocuklar Derneğimizde halen aktif görev alıyorum.Eşimle birlikte yaşamımızın tüm akışını sadece kendi çocuğumuza değil, tüm engellilere çevirdik. Bundan da çok mutluyuz. Biliyorum ki toplumumuz maalesef engelleri olanlara karşı çok iki yüzlü. Hem korumak kollamak istiyor ( istemesek de acıyor )hem de sorunlarını çözmek talebinden kaçıyor.Bunun böyle gitmesine izin veremezdik. O yüzden yaptıklarımız belki çok büyük şeyler değil, ama şu an da toplumumuzun 10 da biri bizi ve derneğimizi tanıyorsa o bile bizim için yeterli Ama tanındıktan sonra taleplerin geri çevrilmesinin zor olduğunun farkındayız. O yüzden ilmek ilmek dokuyoruz diyorum. Boş boş oturup oğlumun durumuna üzülmek yerine tüm engelleri olanlar için elimden geldiğince bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Daha çok yolumuz var. Yolumuz sarp ve dikenli. Bunu sizler benden daha iyi biliyorsunuz. Ama olacak ben buna inanıyorum.
Gerçek entegrasyona kavuşana kadar bu toplumun her kademesinde olacağım. Dernek arkadaşlarımla gece gündüz çalışıyoruz. Hepimizin derdi, yapmak istedikleri aynı. Bu büyük inançla yolumuza devam ediyoruz. Bizim yanımızda olmanız dileğiyle....

Not : Bir arkadaşımız yeti kelimesini yetki olarak yazmış. İlk yorumumu daha dikkatli okumasını rica ediyorum. Yeti ile yetki arasındaki farkı yazmama gerek yok sanırım. Ancak yetisi olan insanların yetkiye de kavuşabilmesinin kolay olacağını söylemek gerçekçi olur.


Sevgiyle Kalın...
 
Aaaaaaaaaaa, "Bam Teli"ndeki dernek mi?
Hani biri profösör lakaplı 5-6 tane muhteşem tatlı çocuk vardı. :)
Bir ara siteniz aracılığıyla size ulaşmaya çalışmıştım.
Ama sonra sitenizin kapandığını görmüştüm.
Burada olduğunuza çok sevindim.
Umarım herkes burada olur da, güçlü ve tek bir platform olmayı başarırız.
 
Yeni adresimiz spdernegi.com olarak değişmiştir. Ancak site yapım aşamasında olduğu için hepimizin desteğine ihtiyacı var.
Sevgiyle kalın...
 
Yazı desteği olabilir, bilgi desteği olabilir. Sitemizle ilgilenen bir arkadaşımız var aslında. Ancak yoğun sağlık sorunları olduğu için son dönemlerde fazla ilgilenemiyor. Kendisi kabul ederse sizlerden de destek alabiliriz. Birlikte geliştirelim. Benim fazla vaktim olmuyor. Bir süre için de Ankara dışında olacağım. EEE biraz da tatil değil mi... Döndüğüm zaman tekrar yazacağım sizlere.Yine de formlara girip bakın mesaj atın.Eğer isterseniz tabi. Çevrenize tavsiye edebilirsiniz. Siteyi bu site gibi geliştirebiliriz.
Sevgiyle kalın...
 
Herkese tekrar merhaba...Uzun zamandır zaman bulup sitenize giremiyordum işte yine burdayım... Herkes için entegrasyon dedim ama önce küçük oğlum için bunu gerçekleştirmeliyim. Çünkü geçen hafta gittiği 4 kreşten de ayrılmak zorunda kaldı...Artık " anne kreşşşş yokkkkkk " diyor. Çocuk haklı 4 yaşında bir çocuk için istenmemek çok kötü olsa gerek. Kim bilir o küçücük bedeninde bu ayrılışlardan sonra neler yaşıyordur. Daha o yaşında istenmemeyi yaşamak nasıl bir duygudur. İstenmemesinin nedeni ise hepinizin bildiği gibi entegrasyona uygun olmaması... Ama neden sorumuza ise çevapları çok basit . Kimse çocuğunun engelli bir arkadaşı olduğunu kabul etmek istemiyor. Ki benim oğlumun engeli fazla değil. Ya diğerleri için .Galiba artık entegrasyon için daha fazla masai harcamam gerekiyor... Ama kararlıyım ben . Başaracağım henüz insan olmak onurundan çok uzaklaşmamış birileri vardır mutlaka.

Sahi var mı ?

sevgiyle kalın....
 
Reyhan Hanım merhaba,

Engellilerin, -çocukluklarından itibaren- toplumun "diğer" kesimiyle gönüllü entegrasyonunda yaşanan zorluklar aslında herşeyin temeli. "Diğerleri"nin, çocuklarıının sınıfında bir engellinin olmasını dahi hazmedememeleri..!
Bu temel sorunun üstüne yürümek ve aşmak, herşeyi aşmayla eşdeğerdir diye düşünüyorum. O kadar önemli ki bu, diğer tüm çalışmaları bir tarafa bırakmaya bile değer.
Ne yapılabilir bu konuda tartışalım. Hem de hiç durmaksızın tartışalım.
Bize yol gösterin. Küçük küçük anılarınızı paylaşın bizimle. Ne tür sorunlarla, nasıl karşılaştığınızı ve "aşamadığınızdan" bahsedin.
Kafamızı çalıştırmaya zorlayın bizi...

Bir örnek:
[size=4]ENGELLER, FUTBOLLA AŞILDI
ANTALYA (A.A) - 04.06.2004 –


Akdeniz Üniversitesi'nde (A.Ü) yürütülen ''Kaynaştırma Projesi'' çerçevesinde, zihinsel engelli çocuklarla normal gelişim gösteren çocuklar, aynı futbol takımında oynama imkanı buldu.
A.Ü. Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr.Dilara Özer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, zihinsel engelli çocukların toplumla bütünleşmesi için kaynaştırmanın büyük önem taşıdığına dikkati çekti.
Zihinsel engelli çocukların ilköğretim düzeyinde kaynaşmayı bir anlamda yaşadığını anlatan Özer, ''Bu tipteki çocuklar normal sınıflara yerleştiriliyorlar ya da okul içindeki özel sınıflarda eğitim alıyorlar. Biz bu kaynaştırmayı bir de spor alanında denemek istedik'' dedi.
''Futbol Eğitimi'' çatısı altında zihinsel engelli çocuklarla normal gelişim gösteren çocukları biraraya getirdiklerini belirten Özer, projede zihinsel engelli çocukların Akdeniz Mesleki Eğitim Merkezi'ne giden 12-15 yaş grubundaki hafif ve orta derecede zihinsel engelli çocuklar arasından seçildiğini bildirdi.

VELİLERİN KUŞKUSU
Yrd. Doç. Dr. Dilara Özer, Akdeniz Mesleki Eğitim Merkezi'ne kardeş okul olarak Gülveren İlköğretim Okulu'nu seçtiklerini belirtti.
Bu okuldan seçilen çocukların aileleriyle yapılan görüşmelerde ilginç anların yaşandığını anlatan Özer, şunları söyledi:
''Zihinsel engelli çocukların aileleri proje konusunda çok isteklilerdi. Çünkü bu aileler çocuklarının farklı eğitim ortamlarından yararlanmaları konusunda çaba gösteriyorlar, karşılarına böyle bir olanak çıktığında da çocuklarını yönlendiriyorlar. Bizim normal gelişim gösteren çocukların aileleriyle ilginç diyaloglarımız oldu. Kendilerine futbol projesini anlattığımızda çok ilgilendiler, ama kardeş okulun niteliğinden bahsettiğimiz zaman bir takım kuşkular oldu. Veliler, zihinsel engelli çocukların kendi çocuklarına zarar vermelerinden, çocukların bu durumdan olumsuz etkilenmesinden kuşkulandılar.''

''TAKIM RUHUNU ÖĞRENDİLER''
Projenin her iki kesim için de öğretici olduğunu vurgulayan Dilara Özer, 8 haftalık çalışma sonucunda çocukların öncelikle takım ruhunu öğrendiklerini kaydetti.
Normal gelişim gösteren çocukların çoğunun ilk kez zihinsel engelli çocukların yaşam şeklini gördüklerini belirten Özer, ''Normal gelişimli çocuklar, engelli yaşıtlarının imkan verilirse neler yapabileceklerini gördüler'' diye konuştu.
Yrd. Doç. Dr. Özer, projeye katılan 47 çocuğun oluşturulan 4 takımda karşılaştığını belirterek, takımlarda yarı yarıya sağlıklı ve engelli çocukların bulunduğunu bildirdi.[/size]
 
Evet Reyhan Hanım siz bize yol gösterin biz de o yolda yürüyelim.Bu yol eminim ki dikenli ve çetin olacaktır.Bu yolda yürürken dayanamayıp düşenleri hep birlikte elinden tutup kaldırmamız gerekiyor.Hiç durmadan, yorulmadan yürümek.Çocuğunuzun durumunu anlayabiliyorum.Engellilere toplum gözünde başka bir sınıftanmışlarcasında bakıyorlar.Dediğiniz gibi çocuğunuzun özrü fazla değilmiş ya fazla olan çocuklar.Belkide o küçücük elleri ve yürekleri olanlar için çalışmalıyız.Belki bizim şimdiki zamanımızda imkanlar fazla müsait değil ama onların dünyasının daha iyi olması için be beynimi sınuna kadar yormaya hazırım.
Her şey onların engellerini ortadan kaldırmak adına...
Sevgi ve saygılarımla.
 
" Gelen mesajlar beni umutlandırdı. Hepiniz sağolun.Bu hafta özürlüler gününü kutlayacağız...! Hepimizin günü şimdiden kutlu olsun!!! Özürlüler yasa tasarısını da merakla bekliyoruz. Yine bu hafta birileri çıkıp özürlü haklarından bahsedecek bizler de dinleyeceğiz.Ama aynı kişilerden herhangi bir konuda destek istediğimizde sıkıntılı ve çaresiz yüz ifadelerini seyredeceğiz."
Bugünümü engelli aileleriyle rehabilitasyonda geçirdim. Ailelerimizin ve çocuklarımızın gözlerindeki umutsuzluğu, umuda hasret gözleri gördükçe bir kez daha gizli gözyaşı döktüm. O sırada içeride ayakta durmaya çalışarak ,denge çalışması yapan bir küçük çocuğun mücadele hırsını görünce yüreğim kıpır kıpır oldu. Bir şeyler yapmamız lazım ama ne?
Birden kendimi bir aileyle entegrasyon tartışması içinde buldum. Neden sorusunu soruyordu kendisine ve bize. Neden benim çocuğum okullara kabul edilmiyor diye adeta haykırıyordu. Ben de ona bunun çok basit bir açıklaması olduğunu bunu bir eğitimci olarak rahatlıkla söyleyebildiğimi anlattım. O da bizim eğitimcilerimizin zoru sevmemesidir. Hep önümüze sorunsuz çocuklar gelsin isteriz. Biz anlatalım onlar sakince ve problemsiz olarak yazsın ve anlasın. Ama eğer işimiz gerçekten eğitimse aslında önümüze gelen öğrencileri seçme şansımız yoktur. Kim ne kadar alırsa,ne öğrenebilirse... Ama 10 yıllık meslek yaşamımdan da biliyorum ki bu Türkiye de böyle gerçekleşmiyor çoğunlukla. Herkes işin kolayında. Problemliyse at gitsin nereye giderse gitsin. Benim sınıfımda olmasın da...

Toplumun çoğunluğu böyle düşününce eeee tabi ki bizim çocuklara hem fiziksel durumlarına uygun okul hem de becerikli eğitimci bulmak kolay olmuyor.

Hepimizin yolu açık olsun...
sevgiyle kalın...
 
Üst Alt