
Yazdıklarına katılıyorum Gökhan.
Bence de empati yapmak adına tekerlekli sandalyeye oturmak vb. şeyler hiç anlamlı değil. Kadınları anlamak için kadın, çocukları anlamak için çocuk, eşcinselleri anlamak için eşcinsel mi olmak lazım! Bilmediğimiz yaşamlara dair birşeyler bilmek istediğimizde yapmamız gereken şey o kişilerin yaşamlarına dahil olmak ve tabii aynı şekilde o kişilerin de bizim yaşamlarımıza dahil olabilmesinin yollarını açmaktır. Birarada oldukça yanyana olmayı da öğreniriz.
Empati yapmak adına sandalyeye oturan kişi sandalye kullanan kişilerin yaşamlarına dair fikir edinmek bir yana, sandalyeden daha da çok korkacaktır. Sandalyeye oturunca ters dönmüş kaplumbağa misali kalakalan ve tekerlekli sandalyeyi kabuslarının korkunç nesnesi olarak bilinç altına işleyen biri, sakatlığa dair olumlu bir düşünceye sahip olabilir mi? Mümkün değil! Benim için hareket etmenin ve özgürlüğün aracı olan, her şeyini sevdiğim tekerlekli sandalye, bir ömür ondan korkan sakat olmayan biri için bir-iki oturmayla benimle aynı anlamı taşıyabilir mi? Bu kadar kolay mı?
Sandalye kullanıyorum diye bana iş vermeyen, eğitim almamı engelleyen, çocuğu ile aynı sınıfta olmamı sorun sayan, komşu olarak istemeyen, bedenime ucube muamelesi yapan birilerinin yarım saat sandalyeye oturması benim için nasıl bir anlam ifade edebilir?
Yaşadığım zorlukları kendine dert ettiği iddiasıyla beni anlamak adına sandalyeye oturan birine samimiyetle şunu söyleyebilirim: Beni yaşamına dahil etmediğin, yaşamıma dahil olmadığın sürece beni tanıyamazsın, yaşamımı anlayamazsın. Uzun uzun konuşmalıyız...