TEKSAN İnovatif Medikal Ürünler İstanbul, Bursa ve İzmir'de
Sayfa 1 / 3 123 SonSon
Toplam 41 mesajın 1-15 arasındakiler
Buraya tıklayarak yazıları büyültebilirsiniz Buraya tıklayarak yazıları küçültebilirsiniz
  1. #1
    Sakatlık Çalışmaları
    ttezcan Avatarı

    Gerçek Adı
    Tolga Tezcan
    Üyelik Tarihi
    13.03-2013
    Son Giriş
    19.01-2015
    Saat
    17:38
    Yaşadığı Yer
    İstanbul
    Mesaj
    7
    Alınan Beğeniler
    0
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    STAR, dünyanın en güvenli, en sağlıklı, en konforlu ve en dayanıklı tekerlekli sandalye minderi.
    Merhabalar,

    Bu hafta iş hayatı üzerine odaklanacağız.

    Hemen belirtelim, iş hayatı ile iş hayatına girme konularını ayırdık. İleriki haftalarda iş hayatına giriş etrafındaki zorlukları da tartışıyor olacağız. Bu ayrımı neden yaptığımız sorusuna gelirsek, Türkiye’deki sosyal politikaların genel tavrının istatistiklere odaklanması (sakatların yüzde şu kadarının istihdam edildiği, kamuda şu kadar alım yapılacağı gibi) ve ayrımcılıkların iş hayatına girdikten sonra sona ermemesi hatta başka boyutlarda ve şiddetlerde devam etmesi bizi bu ayrıma götürmüştür.

    Çalışma hayatı ekonomik getiriden daha fazlası olarak kabul görür. Zira insanlar istihdama göre kategorize edilir. Sınıf, statü, güç vb. ayrımlar istihdam etrafında gerçekleşir. Dolayısıyla, çalışma hayatı alanından dışlananlar ekonomik, politik ve sosyal yönden dezavantaj kümelerini oluşturur. Peki bir sakat istihdam edildiği zaman sosyal politika aktörlerinin iddia ettiği gibi her sorun halloluyor mu? Hemen cevap verelim, hayır hallolmuyor hatta farklı sorunlar da ortaya çıkıyor.

    Bu yazıda özel ve kamu sektörünü ayrı ayrı incelemeye ve sakatların yaşadıkları ayrımcılıklara işaret etmeye çalışacağız. Özel sektör kanun gereği 50 ve daha fazla işçi sahipse %3, kamu ise %4 oranında sakat çalıştırmak zorundadır. Fakat özel sektör, bu kanuna uymayarak kotasını doldurmayıp ceza ödemeye razı kalmakta ya da “ATM çalışanlığı” denilen sistemi devreye sokarak maaşı ya da sadece sigortayı ödeyip sakat kişinin işe gelmemesini sağlamaktadır. “ATM çalışanlığı” özel sektörün bulduğu bir formül olup kağıt üzerinde sakat kişiyi istihdam etmek ve iş yerine gelmemesini sağlamanın adıdır. “ATM çalışanlığı” işsiz sakatlara 2 farklı “olanak” vaadetmektedir. İlki maaşının, ikincisi ise sadece sigortasının ödenmesidir. Bu şekilde sakat kişi sosyal güvenlik haklarından faydalanmaya devam etmektedir. ATM çalışanlığı özel sektöre ise çok daha fazla şey vaadetmektedir. İlki, özel sektör bu yöntemle İŞKUR’a ceza ödemekten kurtulmaktadır. İkincisi kapitalizm imajının dışında konumlanan sakatlar çalışma mekanından estetik kaygılar sebebiyle uzak tutulmaktadır. Üçüncüsü, özel sektör sakatların iş güvenliğini sağlama zorunluluğundan kurtulmaktadır. Dördüncüsü, ATM çalışanlığı ile özel sektör, işi ve iş yerini sakatlara göre dizayn etme maliyetinden kurtulmakta ve kapasitesine güvenmediği bir çalışan kümesi olan sakatları iş yerinden uzakta tutarak kar odaklılık düşüncesini sürdürmektedir.

    Özel sektör, çalışanın kuruma vereceği kar zarar dengesini dikkate aldığında sakat çalışanın iş yerine gelmemesinin ve emek sürecine katılmamasının zararı önlediğini düşünüyor. Özel sektörün ATM çalışanlığı tercihinin altındaki en önemli nedenlerden biri estetik kaygılardır. Kapitalizmin güçlü ve sağlıklı beden imajı sakat kişilerce karşılanamadığı için özel sektörden fiziksel durumları sebebiyle dışlanmaktadırlar. Estetik görünmeyen bedenin iş yerinde varolması özel sektörün ideallerine bir saldırı haline gelir. Sakatların daha fazla iş kazası yapma olasılığı düşüncesi özel sektörün bir diğer kaygısıdır. Sakat çalışanları işe davet etmeyerek yaşanacak iş kazalarını sıfırladığını düşünen özel sektör, olası bir kazada tazminat ödeme ihtimallerinin de bu şekilde azaldığını düşünmektedir. İş güvenliği kaygısı, sakatlara olan güvensizlik sebebiyle iş yerine davet etmeme şeklinde vücut bulan bir tür savunma mekanizmasıdır. Kurumlar kanuni olarak sakatların ihtiyaçlarına göre fiziki düzenlemeler yapmak zorundadır. Ne var ki, bu zorunluluğun ek bir maaliyet getirmesinden dolayı özel sektör ATM çalışanlığı sistemini kullanmaktadır. Şüphesiz ki özel sektör kar getireceğini düşündüğü herhangi bir konuya yatırım yapmaktadır. Sakatlar için yapılacak fiziki düzenlemeler ise özel sektör tarafından “ölü yatırım” olarak tanımlandığı için sakatların işyerine davet edilmemesi tercih edilmektedir.

    Özel sektörün ATM çalışanlığı haricindeki diğer formülü “sağlam sakat” arayışıdır. Sağlam sakat kavramı fiziksel olarak sakat gibi görünmeyen, dışarıdan sakat olduğu düşünülmeyen ya da tercihen geçmişte iç hastalık geçiren fakat günümüzde etkilerini hissetmeyen ama buna rağmen 40% raporu olan sakatları içermektedir. Sakat çalışanlarından sakat imajının dışında konumlanmasını talep eden özel sektör, gerek fiziksel olarak gerekse de çalışma performansı açısından diğer çalışanları aratmayacak sakat çalışanlar aramaktadır. Özel sektör bu çalışanı bulamazsa, diğer çalışanlarını rapor almaları için zorlayabilmektedir. İstediği performansla çalışabilecek sakat çalışanı bulamayacağını düşünen özel sektör, geçmişte hastalık geçiren çalışanlarını tespit edip rapor almalarını sağlayarak kadrolarını doldurmaktadır. Bu şekilde, özel sektör idealindeki sakat çalışanı yaratarak kar maksimizasyonunun sekteye uğramasını engellemektedir.

    Özel sektör genelde sakat kişileri iş yerine çağırmamakta ve kendi formüllerini bulmaktadır. Kağıt üzerinde varolan sakat çalışanların üretecekleri verime baştan inanılmamaktadır. Peki, kamu sektöründe durum nasıl? Çoğu sakat bireyin tercihi olan kamu sektöründe tür uygulamalar/ayrımcılıklar ve baskılarla karşılaşılmaktadır?

    Kamuda sakatlar için 3 tür çalıştırma biçiminin bulunduğunu söylemek mümkündür: (1) Kalifiye olmayan işlerde çalıştırma; (2) Hiç iş yaptırmama; (3) Kapasitenin üzerinde çalıştırma. Angarya olarak tanımlanabilecek “kalifiye olmayan işlerde çalıştırma” durumu hiçbir çalışanın istemediği, “olmasa da olur” tipinde ya da sakat çalışanın boş durmamasını sağlayacak, çalışıyor gösterecek işlerdir. Hiç iş yaptırmama durumu ise sakat kişiye olan güvensizlikten kaynaklanmaktadır. Sakat çalışanlar ya iş hayatları boyunca iş yapmadan kuruma gelip gitmekte ya da iş hayatlarının belli periyotlarında, amirlere de bağlı olarak, bu ayrımcılığa maruz kalabilmektedirler. Son olarak kapasitenin üzerinde çalıştırma durumu, engel durumunun tanınmamasından, engel durumuna inananılmamasından ya da baskı aracı kaynaklı olarak gelişmiş bir başka çalıştırma tipini yansıtmaktadır.

    Kamu sektörünün barındırdığı bürokratik kültürü ve süreçleri sakat çalışanlar için ayrı bir dinamikle çalışmaktadır. Kamu sektöründeki hiyerarşi üretimi sakat çalışanlar için iki temel noktada ayrımcılığa dönüşmektedir. Birincisi, sakat çalışanlar kamuda diğer çalışanlarla aynı poziyonda çalışsalar dahi en alt statüdeki çalışan damgası taşımaktadırlar. En alt statü damgası kendisini yaklaşımda, hitapta ve genel iş pratiklerinde göstermektedir. Örnek olarak sakat değilseniz çalışma arkadaşlarınız size Tolga Bey derken, sakatsanız çok rahat bir şekilde daha ilk tanışmada “Tolga” diye seslenebilir. İkincisi, kamu sektörü sakat çalışanlara hata odaklı bir tavır geliştirmektedir. Hatanın kollanması, sakat çalışanlar ile diğer çalışanlar arasında hiyerarşiyi derinleştirmektedir. Bu sebeple sakat çalışanlar sürekli tetikte kalarak ve tehdit altında çalışma hayatlarını sürdürmektedirler.

    Peki bu tür ayrımcılıklara karşı sakat çalışanlar neler yapar? Kamuda çalışan sakatlar en alt statüde görülme eğilimini azaltmak ve eşitlenmek ya da eşite yakın görülmek için türlü stratejiler geliştirebilmektedir. Bunlardan ilki, sakat çalışanı alt statüde görme eğilimine karşı eğitimlerine devam etmektir. Dışarıdan liseye, Açıköğretim’den üniversiteye devam etmek ya da ikinci üniversiteyi okumak en sık gözlenen stratejidir. Sakat çalışanlar diplomalarıyla anılmak ve aynı diplomaya sahip çalışanlara gösterilen tutumlara kendilerine de gösterilmesini talep etmektedirler. Ne var ki, bu stratejinin çalıştığını söylemek güçtür. Zira statü ve maaş iyileştirmesi alan sakatlara, diğer çalışanlar tarafından “aynı maaşı aldıkları” gerekçesiyle tepki gösterilmektedir(!). İkincisi, hata odaklılığa karşı iş yerinde daha fazla çalışmaktır. Daha fazla çalışmanın genel motivasyonu, “sakat gibi algılanmamak” üzerinden “kapasitesiz sakat” imajını yıkarak eşitlenme isteğidir. Daha fazla çalışan sakatlar kendilerini kabul ettirme sürecini başlatmak ya da hızlandırmak istemektedirler. Güven ve kendini kabul ettirme olguları muhakkak ki her çalışan için işlemektedir. Fakat “sakat yapamaz” algısı sebebiyle bu süreç sakatlar için daha uzun, risklerle dolu ve en başa dönme ihtimali içermektedir.

    Bunlara ek olarak kamuda çalışan sakatların en sık rastladığı diğer ayrımcılıklar mobing, fiziksel yetersizlik ve tecrittir. Mobing, sakat çalışanlara iki nedenle uygulanmaktadır. Birincisi, sakat çalışanların diğer çalışanlar gibi mobbing uygulamalarına karşılık veremeyecekleri düşüncesidir. Ayrıca bu yöntemle yönetici-çalışan arasındaki hiyerarşi pekişir ve tüm çalışanların “ders alması” sağlanır. İkincisi ise sakat çalışanlar eşitlik ya da iyileştirme talep ettiklerinde mobbing süreci derinleşerek devam etmekte ve taleplerin önünün kesilmesi sağlanmaktadır. Bir diğer ayrımcılık unsuru fiziksel yetersizliktir. Yüzlerce örnek verilebilir bu noktada, biz sadece bir tanesini verelim: örneğin körlerin bilgisayar kullanmalarını olanaklı kılan ekran okuyucu program kamu kurumlarınca satın alınmıyor ve körler bu programı crack’li şekilde kullanıyorlar. Bununla birlikte kurum programları körler için uygun olmadığından crack’li ekran okuyucu program kullanılsa dahi körler kurum programlarını kullanamıyorlar.

    Kamuda yine sıklıkla rastlanabilecek bir diğer örnek tecrittir. Sakat çalışanların göz önünde olmaması isteğinin iki nedeni bulunmaktadır. Birincisi, sakat çalışanların fiziksel varlığı diğer çalışanlarda vicdan, nefret, yardım etmek zorunda kalmama isteği gibi türlü hisleri harekete geçirmekte, bu sebepten tecrit edilmelerinin kurum işleyişi açısından daha sağlıklı olacağı düşüncesi ortaya çıkmaktadır. İkincisi ise ana talebin maaşlarını alıp gitmesi ve iş yapmaması istenen bir kesimin göz önünde olmasının gerek olmadığı yönündedir.

    Bu yazı daha da uzayabilir fakat burada noktalamak ve yazının sizlerin deneyimleriyle zenginleşmesini isteriz. Yukarıda aktarıldığı üzere, özel sektör ATM çalışanlığı sistemini ürettiğinden ve çoğu zaman da ceza ödemeye razı geldiğinden özel sektördeki hususi ayrımcılıkları öğrenebilmemiz çok güç. Doğruluğunu test etmek imkansız olsa da özel sektörde çalışanların %90’ının gerçekte çalışmadıklarını hepimiz duymuşuzdur. Peki, sizler iş hayatında ne tür uygulamalarla karşı karşıya kaldınız, kalıyorsunuz? Sadece kendi deneyimleriniz değil, duyduğunuz, şahit olduğunuz başka deneyimler de yazıya yön verecektir.

  2. #2
    Genel Yayın Yönetmeni
    OturanBoğa Avatarı

    Gerçek Adı
    Bülent
    Üyelik Tarihi
    09.01-2003
    Son Giriş
    Bugün
    Saat
    14:02
    Yaşadığı Yer
    İstanbul
    Mesaj
    57.949
    Alınan Beğeniler
    4.028
    Verilen Beğeniler
    4.299

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    Sakat komşu görmek istemeyen % 70 çoğunluk sakatlığı olan insanları iş ortamında da görmek istemiyor, bu kadar basit! Bence sakatların iş yaşamına katılımları ve iş ortamında mobinge maruz kalmadan çalışabilmeleri önündeki en önemli engel bu. Yani adıyla sanıyla Sakatfobiklik. Gerisi bu ayrımcılık suçunu örtmeye yönelik perdelemedir, bahanelerdir. Bu kurumsal olarak da böyle, bireysel olarak da.

  3. #3
    Üye
    exof Avatarı

    Üyelik Tarihi
    15.07-2005
    Son Giriş
    16.05-2023
    Saat
    19:27
    Yaşadığı Yer
    dünya
    Mesaj
    491
    Alınan Beğeniler
    11
    Verilen Beğeniler
    5

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    Konuyla ilgili olarak anahatlarıyla bir bütün olarak gayet açıklayıcı ifadelerde bulunulmuş.tebrikler
    Bu yazınızın altına gelebilecek mıkro ölçekli ilave olarak şu sorular sorulabılır

    1) Engelli çalışan kendı ile aynı statüde olan engelsiz bireyle neden aynı saygınlığı göremiyor?

    2)Engelli birey liyakat iş beceri bakımından engelsiz bireyler aynı yada daha fazla donanıma sahipken neden ilgili pozisyona geçmesinin önune ket konuyor(a gurubu kadroları kurum içi uzmanlık kadroları vs)?

    3)İş hayatında engelli bireylere neden acıma duygusu hakım?

    4)Engelli birey neden iş hayatında engelsiz birey kadar başarı ve efor sarfedıyorken işyerine gule oynaya gitmiyor ve mutsuz?

    5)Engelli birey iş hayatında fiziki engellerle karşılaştığında ortalıkta TABELSINDA VAR OLAN ASLINDA FİİLİYATTA HİÇ OLMAYAN Niçin KURULDUĞUNDAN Bİ HABER belirsiz sayıda olan dernekler neden engelli bireyin hakkını savunma erdemını göstermıyor?

  4. #4
    Sakatlık Çalışmaları
    ttezcan Avatarı

    Gerçek Adı
    Tolga Tezcan
    Üyelik Tarihi
    13.03-2013
    Son Giriş
    19.01-2015
    Saat
    17:38
    Yaşadığı Yer
    İstanbul
    Mesaj
    7
    Alınan Beğeniler
    0
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    @halilibrahim Bey, çok güzel sorular bunlar.
    Bırakalım dernekleri, kuruluş amacı çalışanı savunmak olan sendikalar bile kıllarını kıpırdatmıyor.
    Saygınlık, iş yerinde yükselme, acıma duygusu, çalışma barışı...
    Eminim birçok kişinin bu konularda söyleyecek çok şeyi vardır.
    Teşekkürler.

  5. #5
    Sakatlık Çalışmaları
    ilkerortac Avatarı

    Gerçek Adı
    İlkerortaç
    Üyelik Tarihi
    20.03-2013
    Son Giriş
    03.08-2019
    Saat
    18:34
    Yaşadığı Yer
    istanbul
    Mesaj
    24
    Alınan Beğeniler
    1
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    çevremizi temiz tutalım. sakatları erkenden çıkartmamaya özen gösterelim, diğer komşularımızı uyaralım.

  6. #6
    Üye
    serdaruz Avatarı

    Gerçek Adı
    serdar uz
    Üyelik Tarihi
    13.07-2010
    Son Giriş
    14.09-2019
    Saat
    16:24
    Yaşadığı Yer
    Bilecik
    Mesaj
    440
    Alınan Beğeniler
    6
    Verilen Beğeniler
    2

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    Ben anlamam bu kadar engelli millet var niye bir adam gibi iş yapıpta engellilerle diğer bir sürü ayrımcılıkla ilgili madde kanun olmaz ya biz hepimiz bir partiyi iktidar yapabilecek güçteyken neden birlik olmayız

  7. #7
    Üye
    ttun83 Avatarı

    Gerçek Adı
    TUNCAY
    Üyelik Tarihi
    27.10-2007
    Son Giriş
    14.03-2020
    Saat
    15:10
    Yaşadığı Yer
    İSTANBUL
    Mesaj
    8
    Alınan Beğeniler
    0
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    Merhaba. öncelikle konuyu ana hatları ile okudum ve bana iş yerimle ilgili bir konuda daha da iyi fikir sahibi olmama olanak sağladı .bunun için de çok teşekkür ederim. Türkiye nin en büyük özel bankalarından biri olan bir bankada çalışıyorum. bankaya başladıktan sonra üniversite yi bitirdim. benım le aynı ünvan da olan kişilerin yukselmelerine sendikamiz ile yapılan bir protkolde olanak sağlanmasına rağmen ben iş kur aracı ligi ile girdiğim daha doğrusu özel kosillarsa istihdam edindiğim için almadılar. bir kaç kes insan kaynakları ile görüştüğümde kaçamak cevaplar aldım. doğrusu bu iş beni çok üzüyor

  8. #8
    Üye
    gul2011 Avatarı

    Üyelik Tarihi
    02.10-2011
    Son Giriş
    Saat
    Yaşadığı Yer
    İstanbul
    Mesaj
    1.449
    Alınan Beğeniler
    170
    Verilen Beğeniler
    137

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    İş yeri az para ile çok efor bekliyor, benim fiziksel bir sıkıntım olmadığı için rahatsızlığım yok sayılıyor ve devamlı aktif, herşeye anında koşturabilen biri olmam bekleniyor. Olmadığında da duymadığım laf kalmaz. Neyse o işten çıktım çok uzun yıllar geçti üstünden. Şimdi Ömss ile atandım ve henüz işe başlamadım. Ama kafamda o kadar çok soru işareti var ki... Acaba bana Ömss ile geldim diye ayrım yapılır mı? Görevim dahilinde olan işlerden soyutlanır mıyım? İşimi herkes gibi yapsam da, acaba iş yerinde sadece işimle var olup belli bir itibara sahip olabilir miyim yoksa aşağı mı görülürüm? Hani bunlar şimdiden aklıma takıldığı halde, işe başlamadığım için bilemediğim ama olmasından korktuğum şeyler. İnşallah iş başı yapınca da izlenimlerimi paylaşırım buradan.
    Bir de bir tanıdığın da yeğeni, sanırım daha önce hizmetli kadrosundaymış, sonra üstüne 2 yıllık bir bölüm okumuş ve Ömss ile atanmış. Muvafakat alıp işe başlamış. Fakat hala hizmetli olarak çalışacağına inanılıyor, "o özürlü temizlik işi falan verirler herhalde" diye yorum yapılmıştı. Ben de eğitimine ve engeline uygun iş verilir, dedim! Yani maalesef insanların da genel düşünceleri bu yönde... Özürlü/Sakat/Engelli ya, illa temizlik yapmaya layık eğitim alması önemli değil sanki!!!

  9. #9
    Sakatlık Çalışmaları
    ilkerortac Avatarı

    Gerçek Adı
    İlkerortaç
    Üyelik Tarihi
    20.03-2013
    Son Giriş
    03.08-2019
    Saat
    18:34
    Yaşadığı Yer
    istanbul
    Mesaj
    24
    Alınan Beğeniler
    1
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    Emek süreci, sınıf tartışmaları, ayrımcılık, insan kaynakları yönetimi, dışlanma, yabancılaşma gibi tartışma başlıkları üzerine birçok toplum bilimci eserler vermekte ve çağdaş kapitalist türkiye toplumunun irdelenmesi açısından tartışmalar sürdürülmektedir. Çalışma kavramının toplumbilimsel çalışmalara konu edilmesinin, toplumların geçmişleri kadar geleceklerine de ışık tutması beklenmektedir ya ; yalan külliyen yalan. Bu toplum istediği kadar beni incele desin ....... 'eeee sonra ?'

  10. #10
    Yasaklı Üye
    berkemeteatasoy Avatarı

    Gerçek Adı
    MURAT DOĞAN
    Üyelik Tarihi
    03.05-2011
    Son Giriş
    29.12-2017
    Saat
    22:03
    Yaşadığı Yer
    MARDİN-MİDYAT
    Mesaj
    691
    Alınan Beğeniler
    13
    Verilen Beğeniler
    6

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    günaydın
    valla 20 yıldır çalışıyorum her yerde ayrımcılık gördüm.anne babamız bile ayrım yaparken el oğlu daniskasını yapar.. tüm iş yerlerimde mobbing ayrımcılık ne ararsan var. sakat adam 3 üniversite bitirsin doktora yapsın ne yaparsa yapsın sağlamlara yapılan verilen maaştan 3'te1'i verilir.. bu her yerde böyle..
    bizim türk müdürler türk yöneticilerin zihniyeti böyle.. onlara bizi işe aldıkları için minnet duymamız gerektiğini söylüyorlar. şükret bak biz seni böyle bi yere aldık..ne verirseler öp başına koy. sağlam zaten hakediyor sen yasal zorunluluk olduğu için burdasın yoksa kapıdan giremezsin içeri..
    engelli çalışanın da ağzına bir parmak bal sür.. 40 yıl.... engelli çalışan korkak hakkını aramaz birlik olmaz.. en büyük kazığı ben engelliden yedim.. kader arkadaşına kazık atmayı sever engelli.. hakkını aramaz siz siz olun engelli biri ile sakın yola çıkmayın.. 3 defa engellinin zulmüne uğradım ben de bir engelliyim bedensel sanırım yolda yürürken herkes gibi yürüyemiyoruz. farklıyız hep böyle kalacak iyileşme olurmu zihniyette.. BALIĞIN KAVAĞA ÇIKMASINI BEKLERSEN HERALDE BALIK ÖMÜR BOYU KENDİNİ EKSİK GÖRECEKTİR..

  11. #11
    Sakatlık Çalışmaları
    Can Evren Avatarı

    Gerçek Adı
    Can
    Üyelik Tarihi
    25.10-2009
    Son Giriş
    02.11-2013
    Saat
    17:25
    Yaşadığı Yer
    İstanbul
    Mesaj
    23
    Alınan Beğeniler
    0
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    Alıntı Alıntı Yapılan Kişi: berkemeteatasoy Mesajı Gör
    ....engelli çalışan korkak hakkını aramaz birlik olmaz..en büyük kazığı ben engelliden yedim..kader arkadaşına kazık atmayı sever engelli..hakkını aramaz siz siz olun engelli biri ile sakın yola çıkmayın..3 defa engellinin zulmüne uğradım bende bir engelliyim bedensel sanırım yolda yürürken herkes gibi yürüyemiyoruz.farklıyız hep böyle kalacak iyileşme olurmu zihniyette..BALIĞIN KAVAĞA ÇIKMASINI BEKLERSEN HERALDE BALIK ÖMÜR BOYU KENDİNİ EKSİK GÖRECEKTİR..
    Bu tartışmaların böyle güvensizlikleri aşıp, yaşanan sorunların dayanışma ile, ortak mücadele ederek aşılabileceği inancını tazelemesi dileğiyle..

    Tartışma bana şunları düşündürüyor:

    Emek hayatının sakat-sağlam herkes için sürekli rekabet, birbirini geçme, daha çok ve daha çabuk kar etme ahlakıyla düzenlendiği bir dünya sakatları dahil etmeye yönelik ne kadar yasa-yönetmelik yaparsa yapsın, yasalarda öngörülemeyen ayrımcılık biçimleri kaçınılmaz olarak ortaya çıkacaktır. Ne yazık ki hem emek hayatında hem toplumsal hayatta, yaşamın dayanışma ve topluluk temelli kurulabileceğine dair inancımız çok zayıf. Buna yönelik alternatif önerilerimiz de.

    Müthiş bir hayal kırıklığı zemini üzerinde konuşuyoruz tabii ki; yine de tartışmalarla, fikir ve eylem önerileriyle, hayal kırıklıklarıyla dolu geçmişi, daha iyi bir gelecek ihtimali ile yeniden düşünmemiz gerekiyor. Bir de, her tartışmada vurgu yapılan bir "zihniyet böyle kolay kolay değişmez" vurgusu var. Zihniyetlerin kolay kolay değişmeyeceği doğru, fakat değişmesi için alternatifler oluşturmak gerektiğini de unutmamalı. Sonuçta veryansın etmek son derece insani bir tepki olmasına rağmen, ne yazık ki zihniyetleri değiştirme gücüne asla sahip olmadı. Bugünkü dünyada şartlarımızı nasıl iyileştirebiliriz sorusu kadar, başka bir dünyayı nasıl hayal edebilriz sorusunu da akılda tutmalı. Böyle bir hayal ve inanç olmadan bugünkü şartları iyileştirme konusunda da ağır bir kötümserliğe düşmek kaçınılmaz oluyor.

  12. #12
    Yasaklı Üye
    berkemeteatasoy Avatarı

    Gerçek Adı
    MURAT DOĞAN
    Üyelik Tarihi
    03.05-2011
    Son Giriş
    29.12-2017
    Saat
    22:03
    Yaşadığı Yer
    MARDİN-MİDYAT
    Mesaj
    691
    Alınan Beğeniler
    13
    Verilen Beğeniler
    6

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    evet haklısın çok doğru ama yapacak şeyler var.

  13. #13
    Sakatlık Çalışmaları
    ZelihaT Avatarı

    Gerçek Adı
    Zeliha
    Üyelik Tarihi
    19.03-2013
    Son Giriş
    15.07-2019
    Saat
    20:14
    Yaşadığı Yer
    Bingöl
    Mesaj
    22
    Alınan Beğeniler
    4
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    Sakat bireyler çalışma hayatında doğrudan ve dolaylı olarak pek çok ayrımcılığa maruz kalmaktadır. Ayrımcılığı önleyen çeşitli kanun maddeleri olmasına rağmen sakat bireylerin haklarını bu yolla ne kadar elde edebildiği de muamma!!

    Kaç kişi haklarının farkında, bilinçli olanlardan kaçı avukat ve mahkeme masraflarını karşılayabilecek durumda ve belki de en önemlisi iş yerinde maruz kalınan ayrımcılık gerekçesiyle açılan davaların kaç tanesinden sakat birey lehine karar çıkmış!!!

  14. #14
    Üye
    MESTAN Avatarı

    Üyelik Tarihi
    17.12-2008
    Son Giriş
    20.09-2023
    Saat
    12:15
    Yaşadığı Yer
    içinizden biri
    Mesaj
    965
    Alınan Beğeniler
    36
    Verilen Beğeniler
    7

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    Kim ne derse desin özel sektör maliyet kazanç hesabı yapar gerisi hikaye ,maliyet kazanç dezavantajını kapatmak devletin teşviğiyle olur teşvik işverene cazip geliyosa zaten ortada istihdam problemi kalmaz teşvik olduğu halde istihdamda sıkıntı varsa problem teşviğin işe yaramayışındandır bukadar kayıtdışılığın fazla olduğu bir ülkede kim ipler teşviği yorumuda yapılabilir bu noktada,düşünsenize memleketin birçok noktasında bırakın kaçak işçi istihdamını kimi imalathaneler enerjiyi bile kaçak elde ediyor...

    Ayrıca özel sektör deyimini iyice irdelemektede fayda var yurdumuzun hangi bölgelerinde nekadar özel sektör istihdamı var ve bunların kategorileri neşekilde dağılmış buda ayrı bir tartışma konusu ,üretim ağırlıklı özel sektörün 3-5 büyük şehire parsellenmesi geri kalan ağırlıkta parekende sektörünü barındıran kısmın anadoluya yayılması ayrı bir problem . Özel sektörr nerde var yurdun hangi bölgesinde nekadar sakat var nekadar özel sektör var sizce ?

  15. #15
    Üye
    hozgul Avatarı

    Gerçek Adı
    Hakan Özgül
    Üyelik Tarihi
    18.02-2010
    Son Giriş
    Bugün
    Saat
    01:23
    Yaşadığı Yer
    İstanbul
    Mesaj
    3.305
    Alınan Beğeniler
    1.276
    Verilen Beğeniler
    761

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    Panthera: hafif, agresif ve zarif aktif tekerlekli sandalye...
    Az insan, çok para

    Az insan, çok iş

    Güzel kadın, çok müşteri

    Yakışıklı erkek, çok müşteri

    Bir personel ve İsviçre Çakısı (temizlik yapsın, çay demlesin, memurluk yapsın, sekreterlik yapsın, yazsın, çizsin)

    Mümkünse 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu'nda yazdığı gibi (8. madde (g) bendi) "alışılmışın dışında çevrenin yadırgayacağı şekilde konuşma ve organlarının hareketini kontrol zorluğu çekmesin

    Hasta olmasın

    Tatile çıkmasın

    Evde otursun ama biz pirim öderiz

    Ayak altında bulunmasın

    Gözü kör olmasın

    Kulağı işitsin

    Ayakları yere bassın

    Etkin iletişim kursun

    Tuvalet düzenlemesine ihtiyaç yok, engelli bireylerin öyle ihtiyaçları yoktur

    İşe alalım ama bıktıralım, bak bakayım bir daha iş diyor mu

    Ömer Dinçer gibi kanun teklifi verelim, meseleyi kökten çözelim (Ömer Dinçer)

    Dilencilik yapsınlar, iş ne ki

    Sen bir işe karışma, izle

    Patron ya da iş arkadaşların ikna olmazsa her hangi bir konuda, aşağılasın (bunun sadece bacakları değil kafası da sakat)

    İlana çıkalım ama iki dil bilsin, ofis programları kullansın, 4 yıllık fakülte bitirsin, araba sürsün

    Kariyer ne ki iş bulmuşsun ya

    Gözlerin görmediği halde sana iş vermişiz (Recep Akdağ'ı unutan var mı?)

    Bankada geri hizmetlerde çalışsın




Sayfa 1 / 3 123 SonSon