Tut elinden eski bir şiirin
Çal kapımı yine sevgili
Gülüşünde kelebek öyküleri var senin
Duvarlarında dört mevsim melodi
Yaşamak daha mavi
Ölmek kayıp bir şehir
Burada işte
Uykusu kaçmış akrep ve yelkovan
Ardından ninniler söyleyen bir kucak umut
Eksik bir şey var aramızda
Senin renklerin güler her sözcükte
Lisanımda kırılır hayallerim
Paslı birkaç anı
Kızılca kıyamet
Tırnaklarından söküldüğümüz gecenin üstüne and olsun ki
Bu gece de seni düşüneceğim.
Defnedilir unutulan afili sözler
Selasız ve sedasızdır çoğu terk edişler
Kaçışı olmayan ölümler yürür önümüzden
Korkarız yaşamaya mevsimini bilmeden
Bu gece seni düşüneceğim
Sensiz geçen gecelerin tümüne sıvanmış küfürleri
Söküp dudaklarından
Ve kirli sakallarından bir adamın
Yalnız seni.
Gülüşü güneşten geçen küçüğüm
Dinle!
Dilsiz bir kuyuda ruhum
Kirpiklerimden acı sağanaklar dolar
Avuçlarımda puhu kuşları
İplik iplik sesin
Sesime değdiğinden beri.
Beynimin duvarlarına çarpıyor
Mühürlenmiş bir telaş bakışlarında
İki yanımdan yaşam akıyor
Seni düşünüyorum.
Sokakları yalnızlık besliyor bak yine
Elinde valiziyle bir ölüm haberi
Kapında.
Ya evdeysen!
Kırıldı
Yağmurun sesi,mimozanın kokusu
Ellerimde tebessüm
Kırıldı.
Saydım saatlerini beklemenin
Alışmak yanılgısında aklım ve yüreğim
Durmadan koşuyor içimdeki yolcu
Sana doğru bu yangın
Küçük bir umutlayım
Çiçekleri koparıldı dağlarımın
Ağlıyorum yine.
Bu uzak,soğuk mesafeler
Rüyanda değilim mesele bu
Yolları aşındıran yalnız ben
İki ayrı şehirde öyküler yazıyoruz
Usul usul seviyorum seni
Dağıtmadan avuçlarımdaki ışığı
Sesin süzüldükçe uykumun derinlerine
Camda bir tık sesi suretinde oluyorsun
Hatırasında türkü, kurutulmuş akasya
Kumdan yaşlar döküyorsun
Tanıyorum
Bu sesten örülmüş duvarları
Öylesine bir renk oluyorsun
İsmi keşfedilmemiş kalbimin odalarında
Hüzünle beslenen gecenin yamacında
Şarkılar söyleyen küçük bir çocuk biraz
Usul usul seviyorum