Ödünç bir masalın ömür eskiten düşlerindeyiz
Farz et!
Kanı çekilmiş rüyalarımın
Mavinin kokusunu unutmuş nisan sabahı.
Omzunda*dünyayı taşıyan
Nice yanılgılar peyda kapımızda.
Baktığım o kapı ki
Oradasın( avuçları arasına saklanmış bir düşün)
Fesleğen kokusu sinmiş ellerine
Nefesin yine sen kokuyor
Buram buramsın*vatanımda
Ah Kızılırmak!
Nasıl da yanıyor dudakların
Sandığında
Gölgene konmuş cümledir adım
Beni bul!
Kınından çıkmayan sözlerinle
Küstü ıçimin yılkı atları
Koşmayı özlediğim bulvarda bahar ağrısı
Yumuyor apansız gözlerini sesinin yankısı
Yüzümü sana dönerdim-giderdin-
Bütün vakitler küfrederdi ardından
Ben seni severdim
Kendime geç kaldığım saatlerde
Bir gölge gibi sızdığın penceremden
Yüreğimi izle yine
Gövdesinden sıyrılmış
Tut elinden eski bir şiirin
Çal kapımı yine sevgili
Gülüşünde kelebek öyküleri var senin
Duvarlarında dört mevsim melodi
Yaşamak daha mavi
Ölmek kayıp bir şehir
Burada işte
Uykusu kaçmış akrep ve yelkovan
Ardından ninniler söyleyen bir kucak umut
Eksik bir şey var aramızda
Senin renklerin güler her sözcükte
Lisanımda kırılır hayallerim
Paslı birkaç anı
Kızılca kıyamet
Tırnaklarından söküldüğümüz gecenin üstüne and olsun ki
Bu gece de seni düşüneceğim.
Defnedilir unutulan afili sözler
Selasız ve sedasızdır çoğu terk edişler
Kaçışı olmayan ölümler yürür önümüzden
Korkarız yaşamaya mevsimini bilmeden
Bu gece seni düşüneceğim
Sensiz geçen gecelerin tümüne sıvanmış küfürleri
Söküp dudaklarından
Ve kirli sakallarından bir adamın
Yalnız seni.
Gülüşü güneşten geçen küçüğüm
Dinle!
Dilsiz bir kuyuda ruhum
Kirpiklerimden acı sağanaklar dolar
Avuçlarımda puhu kuşları
İplik iplik sesin
Sesime değdiğinden beri.
Beynimin duvarlarına çarpıyor
Mühürlenmiş bir telaş bakışlarında
İki yanımdan yaşam akıyor
Seni düşünüyorum.
Sokakları yalnızlık besliyor bak yine
Elinde valiziyle bir ölüm haberi
Kapında.
Ya evdeysen!