Dağlarda geçit vermezdin
Ne kuşa ne kurda
Şimdi düzlüktesin
Düşmanı sokarsın yurda
Dağlar diktir,dağlar çetin
Bir ömür dağlara hükmettin
İndin düzlüğe
Düşmana boyun eğdin
Kükremenle dağları titrettin
Esen rüzgarlara bile söz dinlettin
Düzlüklere çıkınca
Kalmadı ne onurun ne haysiyetin
Dağlardır senin anayurdun
Dağlarda dimdik yürürdün
Düzlüklere inince
Düşmanı dost,
Acıyı büyüten, tüketilememiş bir aşkın
hiç durmaksızın.
Gizli kanayan yarası mı?
Gecikmelerin ihanetine uğramış,
Kavuşamama anının
Suskunlaşmış, sinsi hatırası mı?
Acelen, tükenmeyen hayallerinin
Gözlerinden sözlerine vuran birkaç damlasının
Tende kopan ihtirası mı?
Telaşın,yıllarca taşınmayı hatırlamdığın
Bir köşede sevgisiz bıraktığın
Bu yüreğin ödenmemiş kirası mı?
Yaşam tekrarının izlerini siliyor.
Herşey bir gülümsemede
İki rayın arasında
Toza bulanmış yapraklarıyla
Hayata çapkınca bakan papatya
Sevdim kokladım
Kıyamadım kopartıp göğsüme takmaya
Kavuşamamanın sosuzluğunda
İki aşık gibi yanyana uzayan raylarda
Yalnızlığın yıkıcılığını bilemez
İçin için yok eden zamanın
Paslanmış hasretinin izlerini silemez.
Sislenmiş bir sabah aydınlığında
Kimsenin aklı,bir başkasının hayatına ermez
Rayların soğuk demirinde boy vermiş papatya
Ne benim
Kalpten dile taşmış kelimeler
Menzilini bulmak için
Daha kaç acı hatıra bekler
Kaybetmek korkusu,suskunluğu
Her gece sürgüne mahkum eder.
Umut, sevdayı,
Sevda, uzaklıkları tetikler
Kendi yüreğinden sürgün ozan
Her an kendini yeniler
Her an hikayesini yineler
Sevgiyle büyütülmüş düşünceler
Sevgiye arsızca ihanet eder.
Ozan hayatında tek şey düşler
Yoluna ömür koyacağı
Yolunda huzur bulacağı
Bir tül gibi ömrüne
Saçlarına taktığın yapma çiçek
Gülüşünde ortaya çıkan gamzelerden
Çok daha gerçek.
Sevda dolu hikayelere
kahraman olanlar, zamanı dolunca bırakıp gidecek.
Gidenler hep azap çekecek
bu besbelli..
Kalanlarsa daha çok,
Çok daha çok sevecek.
Belkide bu tarif edilemeyen
ilk tatsız gerçek.
Diye düşüne düşüne, gönül kendini
kuytu bir köşede mahvedecek.
Kendine sahte bir amaç seçecek.
Amacını sinsi acılarla