
[...]
Bu sadece benim hikâyem değil, benzer durumda olan yüzbinlerce arkadaşımın yaşamı da üç aşağı beş yukarı bu şekilde. Yani kişisel trajedi olarak dramatize edilecek yaşamlarımız yok! Ama bu demek değil ki her şey güllük gülistanlık! Bilakis, etrafımız kamusal kararların dışlayıcılığı ve çevremizdekilerin umursamazlığı nedeniyle örümcek ağlarıyla dolu. İki lafından biri “birlikte yaşamak, kardeşlik, dayanışma, aile, komşuluk, dostluk, iyilik, vicdan, saygı, özgürlük” vb. olan politikacılar, bürokratlar ve sizler, uzandığımız her yere oracıkta takılıp kalmamıza neden olan ağlar bırakıyorsunuz. Bir başka deyişle, aslında bakıma ihtiyaç duymayı zor hale getiren sizlersiniz.
[...]
Buraya tıklayarak Bülent Küçükaslan'ın yazısını okuyabilir, tartışmalara katılabilirsiniz.