Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Engelliler parti kurup siyasallaşamazlar mı? Haklarımızı bu şekilde elde edemez miyiz? [Tartışma]

alifatih1958

Aktif Üye
Üyelik
3 Ocak 2007
Konular
58
Mesajlar
1,372
Reaksiyonlar
58
Engelliler parti kurup siyasallaşamazlar mı? Haklarımızı bu şekilde elde edemez miyiz? [Tartışma]

Daha önceki bir sitede tartışmaya açtığım konuyu burada sizlerin de görüşlerine sunuyorum.

Yıllar önce TSD seçimlerini izlemeye gittiğimde 2 veya 3 adayın birbirlerini öyle ağır ve ağza alınmayacak sözlerle suçladığını görünce “yazık birlik olacakları yerde şu davranışlarına bak” deyerek TSD’den çok uzun süre elimi ayağımı çekmiş idim. Daha sonra yine bir vesile ile aynı derneğe gittiğimde yönetici koltuğunda oturanın başka bir yakışıksız davranışına şahit olmuştum. Bunun yanı sıra dernek tüzel kişiliği ile bağdaşması mümkün olmayan başka tutumlarını görünce bazı şeylerin TSD’de çok zor olduğuna dair kanaatim iyice pekişti. Lakin her zaman derim orası bizim ilk göz ağrımız ve bizim ana okulumuz. O nedenle, zaman zaman uzak durdumsa da, TSD ile ilişkimi hiçbir zaman bitirmedi, bitirmeye de niyetim yok zaten. Ancak geçen bu uzun süre zarfında gördüklerim ve duyduklarımdan şunu öğrendim ki bizler arasında birlik yok. Kabuumuza çekilmişiz, verilenle yetinmeyi alışkanlık haline getirmişiz, dır dır ediyoruz, şikayet ediyoruz ama bizlerde mücadele gücü yok. Bunun yerine bizde menfaat çatışması var, cehalet var. Mesela Çapa’da ufak bir büfe vardı ve o büfe için atılan iftiralar, suçlamalar, kulis faaliyetleri insanı şaşırtıyordu.

Biz sakatların/engellilerin/özürlülerin çoğunluğu maalesef yeterli eğitimi alamıyoruz. Bu durum ya ailemizin zorluklara göğüs gerememesinden, bizleri okula götürüp getirememesinden, ya da daha ziyade devletin bizlerin eğitimi için gerekli tedbir ve kolaylıkları almamasından, ya maddiyatsızlıktan, ya da engelli okusa bile bir işi gücü nasılsa olamayacak önyargısından kaynaklanıyor. Tabii eğitim eksikliğimizde rol oynayan başka etkenler de vardır. Öte yandan bizlerin maddi yapısına baktığımızda Türkiye’nin genel profili çerçevesinde ekseriyetimizin ve ailelerimizin maddi durumunun da çok da ahım şahım olmadığı görülmekte. Yani kaç tanemizin ailesinin maddi gücü rahmetli Sabancı gibi? Bırakın rahmetliyi, kaçımızın ailesinin maddi gücü engelli evladının dört dörtlük tedavi ve yetiştirilmesini sıkıntısız karşılayabilecek düzeyde? Biliyorum hem eğitim hem de maddiyat konularındaki sorularıma maalesef olumlu cevap vermeniz mümkün değil. Ailelerimiz sakat evlatlarına, özürlü evlatlarına, engelli evlatlarına (ben sakat lafını kullanmaktan korkmayan bu kelimeden ürkmeyen bir insanım, ancak içimizde bu kelimeden ürkenler olduğu için herkesin gönlü olsun diye engelli ve özürlü kelimelerini de kullanıyorum) şu veya bu nedenlerden ötürü yeteli eğitimi sağlayamayınca, buna bir de maddi yetersizlikler eklenince her zamanki gibi müracaatımızı devlet babamıza yapıyoruz, devlet babamızdan bu zorlukların ortadan kaldırılmasını istiyoruz haklı olarak. Haklı olarak diyorum zira adam kalkıyor gecekondusunu yapılaşmanın yasak olduğu dere yatağına yapıyor ve yağmur sonrasında oluşan selden ötürü gecekondusu hasar gördüğünde kalkıp devlet baba bana yardım etsin diyor haksız olarak. Mağduriyeti kendi cahilliğinden, laf dinlememesinden, kendi hatasından kaynaklanmasına rağmen adam büyük bir yüzsüzlükle devlet babadan yardım isterse bizler neden devlet babaya sarılmayalım? Neden devlet baba bize el uzatsın demeyelim? Neden devlet baba bizim eğitimimizde kolaylık göstersin, iş konusunda zorluklar çıkarmasın demeyelim? Bizlerin bu hale gelmesinde yani sakat olmamızda kendimizin hata oranı sanırım çok ama çok düşük. Yani kaçımız hız yapmamamız gerekirken hız yapıp da sakat kaldık? Kaçımız hayatımıza son vermek isterken sakat kaldık? Bizlerin sakatlığı büyük çoğunlukla bizlerin veya ailemizin olumsuz tutumlarından, hatalı davranışlarından kaynaklanmıyor, genellikle takdir-i ilahi bizimkisi. Bu nedenle bizler tabii ki devlet babaya sığınma hakkına sahibiz. Ancak geçmişten günümüze baktığımızda devlet babamız takribi 8,5 milyonluk bir engelli camiasının taleplerini yeterince dikkate almadığını görüyoruz. Bunun neticesinde engelli arkadaşımız okuldan ayrılmak zorunda bırakılıyor veya sınavı kazanan bir arkadaşımız ise öğretmenlik görevine başlatılmıyor, tekerlekleri ev dışında döndürmeye niyetlendiğimiz andan itibaren mimari engeller çıkıyor karşımıza sokakta veya sinemada. Örneklerin sayısını çoğaltmak tabii ki mümkün de ben sadece bir iki tanesini vurgulamak istedim sadece.

Bizler ne yapıyoruz peki, hakkımızı nasıl arıyoruz?İşte asıl önemli olan da burası bence. Başta TSD’den bahsettim. Hani kahve köşesinde otururken kurulma kararı alınan ve ilk zamanlar faaliyetini yağmur yağdığı zaman içine su dolan TSD’den. Tabii ki dernek az veya çok, iyi veya kötü bu güne kadar bir şeyler yapmıştır, dernek için hiçbir şey yapmadı demek doğru olmaz. En azından şimdiki binasına kavuştu. Haa derseniz ki bina bina mı, bina yakışıyor mu bize tabii ki yakışmıyor, çok daha nezih bir yer olması gerek ancak içine yağmur suyu dolan baraka ile tabii ki mukayese bile edilmez. Tabii sosyal aktiviteler ve bunun için gerekli alt yapı bizler için önemli ancak asıl önemli olan sorunlarımıza ciddi manada neşter vurulması. TSD veya mevcut sair derneklerin bizlerin dertlerine yeterince çözüme kavuşturamadıkları kanaatindeyim. Öncelikle TSD’den başlamak istiyorum. Kendim de dahil olmak üzere iyi veya kötü, az veya çok hayatta kendimize çeki düzen verebilme, iş güç sahibi olabilme imkanını yakalamış sakatlar dernekten ellerini ayaklarını çektiler veya çekmek zorunda bırakıldılar. Derneğin yıllarca ehil olmayan kişilerin tasarrufuna bırakıldığını düşünüyorum. Yöneticilerin cehaletlerine bizzat bir iki olayda ben şahit oldum. Derneğin haklarımızın savunulmasında bizleri peşinden sürükleyemediği kanaatindeyim. Tabii dernek derken sadece TSD’yi kast etmiyorum, bakıyorum da diğer derneklerin de öyle ahım şahım faaliyetlerini göremiyorum. Amalar federasyonu mesela ne yapar, ne eder? Fiziksel Engelliler Vakfı mesela hangi sorunumuza kökten çare buldu? TSD’yi misal olarak göstermemin tek nedeni bu dernek içinde daha fazla bulunmamdan kaynaklanmaktadır. Bu derneklerin hiç birini dışlamıyorum, az veya çok mutlaka ki faydaları olmuştur lakin bu fayda seviyesi istenilen düzeyde mi, mesele burada. Yılın sadece birkaç gününde göstermelik kutlamalar, göstermelik yürüyüşler ve çelenk koymalar soruyorum bizlere şu ana kadar ne kazandırdı? Forum sayfalarını okuyunca envai çeşit dert içerisinde kahrolduğumuzu görüyoruz. Ama çarelerimize derman bulamıyoruz. Dediğim gibi bu derman derneklerin öncülüğünde aranılması gerekirken bakıyorsunuz ki TSD suskunluk içerisinde, bir miskinlik hakim olmuş derneğe. Kurban Bayramı maddi açıdan mağdur olan kardeşlerimiz için bulunmaz bir nimet. Bu sene de o bahsettikleri hengame yaşanacak mı, daha doğrusu bu sene de kurban organizasyonu var mıdır bilemiyorum ancak daha önceki yıllarda TSD deki kurban keşmekeşinden insanlar rahatsız idi. Hak etmeyen kişilere kurban etinin dağıtıldığı ve fakr-u zaruret içerisinde bulunanların ise kurban eti alamadıkları söylenirdi. Organizasyonun rezilliği ise işin bir başka üzücü boyutu imiş. Dediğim gibi ben görmedim bunları sadece duydum. Oysa TSD mükemmel bir organizasyon yapabilirdi. Kendi imkanları ile bunu beceremiyor ise gidip kendileri ile konuşulur ve Deniz Feneri, Kızılay gibi organizasyonlar üzerinden, onlar vasıtası ile bunu gerçekleştirebilirdi. Haaa bu sene böyle güzel bir organizasyon yapacaklar ise, geçmiş yılların rivayet edilen rezaletini bu sene bertaraf edeceklerse kendilerini tebrik ederim tabii ki. Öte yandan derneğin bir resmi web sitesi var. Görünüşte var da yok aslında. Koca bir dernek, yılların ilk göz ağrısı ama geldiği duruma bakın. Neden peki? Bence TSD ehil kişiler tarafından yönetilmiyor da ondan. Ben yaştakiler Prof.Dr.Rıdvan Ege adını hemen tanırlar. Bildiğim kadarıyla halen hayatta ve 83 yaşındaki hocamıza Allah uzun ömür versin. Hocamız birçok derneğin başında idi ve bu derneklerin hepsi de iyi kötü amaçlarına ulaşmışlardı. Mesela Trafik Kazaları Yardım Vakfının ana yollardaki istasyon ve sağlık kurumlarının kurulmasında bu hocanın başrol oynadığını söylemeye gerek yok. Ama bizimkilerin böyle bir örnek uygulamaları hangisi acaba? T.Sakatlar Derneği’nin Rıdvan Ege gibi bir başkanı ne zaman oldu?

Bunları yazmaktaki amacım TSD’yi kritik etmek değil zira TSD ile ilgili kritiğimi zaten ilgili yerde belirttim. Bunları yazmaktaki amacım derneğin maalesef dertlerimize çare olamadığını vurgulamak ve ciddi manada bir tartışma başlatmak, bizlerin biraz fikir jimnastiği yapmasını sağlamak. Dernekler vasıtası ile dertlerimize çare bulamayınca ne yaptık peki? Konuya el atan veya atmış gibi gözüken parti veya partilere yamandık. Yamandığımız bu partiler vasıtası ile dertlerimize belki bir çare buluruz, sorunlarımızı bu kişiler vasıtası ile çözeriz dedik. Soruyorum sizlere Sn.Lokman Ayva’dan yeterli faydayı sağladık mı?Bence hayır. İstanbul’da halen açık olan fuara Çarşamba günü gittiğimde MHP standındaki ama arkadaşla biraz laflayınca ama arkadaşımızın fuarın amacına uygun olarak vitrine yerleştirilen manken olduğunu anlamak hiç de zor olmadı. AKP standında ben özürlü kimse göremedim, belki WC’ye filan gitmişti o an. Ama Fatih Belediyesinin standındaki bayanın belediyenin özürlüler komisyonunun hiçbir iş yapmadığını başı ile ima ettiğini daha önce bir başka forum konusunda anlatmıştım. Bunlar benim gördüğüm iki partinin standında olan bitenler. Ama orda CHP veya DYP, ANAP gibi bir başka partilerin de standı olmuş olsa bile inanın manzara ve tutum hiç de farklı olmayacak idi. Bunları şunun için yazıyorum bugüne kadar siyasilerin hiç biri bizlerin dertlerine maalesef mehlem olamamış ve yaşamımızı kolaylaştıramamışlardır. Bu yönde yeterli adımları atmamışlardır.

Bizlerin arasında her siyasi düşünceden arkadaş vardır ve demokrasilerde olması gereken de budur. Aramızda devrimci de vardır, ülkücü de, akıncı da, komünist de, faşist de, liberal de, muhafazakar da. Kısacası aramızda sağ görüşlü de var sol görüşlü de. Ama ben yine eminim ki ister devrimci, ister komünist, ister ülkücü, ister akıncı görüşe sahip olsun, engelli arkadaşlarımızın hiçbiri engellilerin çektiği sıkıntılardan hoşnut değildir, hepsi iş bulma konusundaki çilemizden rahatsızdır, dertlerimizin sona ermesini istiyorlardır. Yani sıkıntılarımız söz konusu olduğunda eminim ki hangi görüşü paylaşırsak paylaşalım, birlik olmamamız ve beraber hareket etmememiz için hiçbir neden yok. Bizler burada darbe alacaksak bu darbeyi sadece içeriden alırız, ufak menfaatler uğruna davamızı ikinci plana itmez isek teferruatların üzerinden gelebiliriz diye düşünüyorum. Yapılan bir araştırmaya göre Türkiye nüfusunun %12’den fazlası engelli olup bu oran da yaklaşık 8,5 milyon kişiye tekabül etmekte. 8,5 milyon engellinin de anası, babası, kardeşi ve yakın akrabaları ile birlikte kaç milyon kişiye ulaştığını, sahip oldukları oy potansiyelini varın siz düşünün. Düşünün ama iyi düşünün. Başka partilere yamanarak onların bize verdikleri ile yetinmek mi daha iyi, yoksa tüm engellilerin dertlerini bertaraf etmek için birlik olup sayasallaşmak yoluyla kimseye muhtaç olmadan ve kimseye yamanma ihtiyacı hissetmeden dertlerimizi halletmek mi daha iyi?

Kısacası bizler öncelikle kendi dertlerimizi bertaraf etmek için hangi görüşten olursa olsun bir araya gelip siyasallaşabilir miyiz? Siyasallaşma derken tabii ki kast ettiğim engellilerin sorunlarını öncelikle çözmek amacıyla bağımsız bir parti kurabilir miyiz?

Sohbete zaman zaman girip genelde izleyici konumunda odada konuşulanları takip ediyorum. Bakıyorum da konuşulanlar tüm sohbet kanallarında olduğu gibi incir çekirdeğini doldurmayacak şeyler. Tabii zaman zaman stres atmak için makara kukara da yapmak gerek ancak gırgır şamata yaparken bir yandan da dertlerimize sahip çıkmak, çözüm üretmek, hareket yapmak ve bu konularda ısrarcı olmak gerek. Ben zamanın pısırıklık zamanı değil aksiyon zamanı olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle de “çok iyi olur” veya “olmaz mümkün değil” şeklinde laf olsun torba dolsun misali yazılar yerine ciddi manada görüşler belirtirseniz daha makbule geçecektir. Unutmayın her şeyi çeken bilir, böyle olunca da bize bizden başka hiç kimsenin faydası olamaz.
Saygılarımla,
 
(ben sakat lafını kullanmaktan korkmayan bu kelimeden ürkmeyen bir insanım, ancak içimizde bu kelimeden ürkenler olduğu için herkesin gönlü olsun diye engelli ve özürlü kelimelerini de kullanıyorum)
1- Başlığa bakıpta neden olmasın? diyemeyeceğim.
2- Bizi yönlendiren fiziksel özelliklerimiz değil, zihinsel özelliklerimizdir.
3- Bahsettiğiniz chat sayfası -sıradan- bir chat sayfasından farklı değildir.
4- Bahsettiğiniz chat sayfasına takılanlar/katılanlar tanımadıkları birisine "parazit" diyebilecek kadar pervasız, chat yöneticisi de sizi atabilecek kadar işgüzar olabilir.
5- Sakat/engelli/özürlü olmak beraberinde bilgi, birikim, donanım ve entelektüelliği getirmediği için içimizdeki insanlar değil bizleriz. Yani sokaktaki vatandaş, yani herhangi bir kişi gibi olduğumuzu unutmamalıyız.
6- Forum sayfalarının herkesin görüşlerini yazabileceği bir ortam olduğunu bilmezlikten gelip size höykürmek eyleminde bulunanlar çıkacaktır.
7- Üç-beş-sekiz-on milyon özürlü demek ne yazık ki aynı düşünce de demek değildir.
8- Bu forum sayfalarında bile birisi Che'nin resmini sayfasına yapıştırırken, bir diğeri Fethullah Gülen düşüncelerini empoze edebilmektedir.
9- Bu forum sayfalarında -psikologlar bile- insanın psikolojisini bozabilmektedir.
alifatih1958,
Çok uzun yazmış olduğunuz mesajınızdan bana, kendime en yakın bulduğum cümle
alıntı yaptığım cümledir.
 
Benim burada kast ettiğim husus şu idi. Hepimizin çeşit çeşit şikayeti var. İlk aklıma gelenlerden bir kaçı:dışarıdaki mimari engeller, sakat maaşının azlığı, doktor masraflarımız, eğitimde karşılaştığımız sıkıntılar, otomobil veya ehliyet alımındaki sıkıntılar, doğru düzgün vergi muafiyeti tanınmaması vs vs. Yani tüm sıkıntılarımızı sıralamaya kalksak kitap olur, sizler daha iyi bilirsiniz. Ve bizler tabii ki farklı farklı görüşte insanlarız, bu da son derece doğal. Ama siyasi görüşlerimiz ne olursa olsun ben sanıyorum ki hepimizin neticede bir tek amacı var, hepimiz bir tek şeyi istiyoruz, o da bizlerin çok daha iyi şartlarda yaşaması, maddi ve manevi sıkıntılarımızdan kurtulması. Pek sanmıyorum ancak bu düşüncemde yanılıyorsam ltf “yanılıyorsun arkadaş, hepimizin amacı biz sakatların maddi ve manevi açıdan çok daha iyi şartları elde etmesi değildir” diyin. Bu amaç uğruna bugüne kadar bir şey yapabildik mi? Kaçımız siyasi platformda yer aldı? Cevap hayır. Son zamanlarda bu konuda bazı kıpırdanmalar olduğunu görüyoruz ancak bu kıpırdanmaların da bazı partilere yamanarak onların listesinden bir iki kişinin göstermelik olarak meclise girmesi şeklinde oldu, ancak bunun bizlere faydası oldu mu? Mutlaka olmuştur, kimsenin hizmetini inkar etmek doğru olmaz ancak olmuşsa bile bu fayda bizlerin arzu ettiği seviyede mi acaba? Sanırım buna hepimizin vereceği cevap kocaman bir HAYIR olacaktır. Ben de diyorum ki bu konuda biraz beyin jimnastiği yapmakta fayda var. Mesela Özal zamanını hatırlayın. Rahmetli “onu satacam, bunu satacam, önüme geleni satacam” derdi ve onun karşısında da şiddetli bir muhalefet vardı ve “sattırmam” diyerek “No No” yazılı tişörtler giyiyorlardı. O zamanlar Tüpraş, Tekel, Petkim gibi kurumların satılacağı kimin aklına gelirdi? Kimse böyle bir şeye inanmazdı. Şimdi, MKE’nin satılması gündemde, eminim ki hepimiz “Oha bu kadar da olmaz artık” diyoruzdur ama satılırsa şaşmamak gerek. Demek istediğim akla hayale gelmeyen olaylar olmaya başladı bu memlekette. Şimdi benim dile getirdiğim konuya da ilk bakıldığında olacak şey gibi gelmiyor, ben de farkındayım lakin geçmişe bakarak olamaz denilenlerin olduğunu görünce “neden böyle bir birlik gerçekleşemesin” diye düşünmek gerek. Bu oluşumda amaç ne olacak?Tabii ki öncelikle ve sadece bizlerin tüm evet tüm maddi ve manevi dertlerinin çözüme kavuşturulması.Bunun için de farklı görüşte kişiler olmamız herhalde sorun teşkil etmeyecektir. Bir diğer ifade ile sağ görüşte olan sakat arkadaşımız da, sol görüşte olan arkadaşımız da dışarıdaki mimari engellerin ortadan kaldırılması konusunda hemfikirdirler.Geçenlerde bir yerde okudum ortalama her aileyi 4 kişi olarak ele aldığımız takdirde yaklaşık 33-34 milyon sakat ve çevresi var bu memlekette diyor. Sırf sakatlar kendi partisine oy verse bu 8.5 milyon oy yapar ki bu da %25 civarında bir oy oranı demektir. Sakatların yarısı kendi partisine oy verse bu da %12,5 oy oranı demektir. Şimdi sorarım size bazı partilere yamanarak onların üzerinden bir veya iki milletvekilini meclise sokmak mı iyidir, yoksa çok daha fazla vekil ile sesimizi yükseltmek mi daha iyidir. Sakatlarla ilgili konularda birleşip tek vücut hareket edilir, geri kalan konularda ise sakat vekiller kendi iradeleri ile bağımsız şekilde hareket ederler. Yani istenildikten sonra başarmamanın nedeni yok da bakın aradan nerdeyse 40 gün geçmiş olmasına rağmen sizden başka doğru düzgün kimse bir görüş bildirmemiş. Ehh bizler kendi işimize sahip çıkmaz isek ve bu konuda ipe sapa gelir bir görüş bildirmez isek önümüze atılan lokmaya tav olup susup, halimizden tek kelime şikayet etmememiz gerek.
Saygılarımla
 
Sayın arkadaşım,
Uzun uzun sorunlara girmek istemiyorum. Bunları zaten biliyoruz. Siyasi parti olmaz hemde şart da değil. Niye değil zira bakın AB ülkelerine partiler kadar hakka zaman zaman onlardanda etkili Sivil Toplum örgütlenmeler var. Toplumu, hükümetleni etkiliyebilecek türden yapılanmalar. Parti olmaz zira adı üzerinde Siyasi parti. Belli bir siyaset tabanı olmayan parti olmaz. Böylecede bütün engellileri bir parti catısı altında toplayamassın. Yeşiller partisinin bile incelersen bircok siyasi görüşü vardır.
Diyelimki parti kurduk diyelemke hepimiz bir şekilde mucize oldu bu partiye girdik. Genede ülke çapındaki dağınık yapı nedeniyle hiç bir barajı geçemeyiz.
Bu nedenle benim önerim güçlü bir Sivil Toplum Örgütü oluşturmaktan yana. Bu mümkünde ilk bakışta mümkün değil.İşte sen TSD den bahsetmişsin. Herkes Yönetimde olma çabasında kimse bir asker olarak çalışma niyetinde değil. Benzer dermekler gibi bu kurumlarda da sorun bu. Ama bu demokratik yolla çözülebilir.
Bu aşamadan sonra eli güçlü bir kuruluş olarak mevcut siyasi partilerde çata çat pazarlıklar yapılabilir. Engellilere meclis yolunu açmaları sağlanabilir. Belli kanunları meclisten geçmesi sağlanabilir.
Ben üniversite mezunu Mastar yapmış engelli bir Yönetici olarak bırakın Meclisi belediye seçimlerinde bile şans bulamıyorum. Ancak belirttiğim bir kurumun güçünü arkama alabilsen inanıyorumki onlar bize teklif edecekler belli görevleri.
Uzun zun yazmak istemiyorum. Ama fikirleri her zaman tartışabiliriz. Mevcut dernekleri sadece yardım toplayan aslında devletin yapmadığı görevleri üstlenen yapısından çıkartmak ve takır takır hak arayan sorgulayan sayısal güçünü ortaya koyan bir yapılaşma ile eminin engelli vatandaşlara yardım toplamaktan daha faydalı olabiliriz.
Buralara yazı yazıp kendimiz yazıp kendimiz okuyarak hiç bir sorunumuzu çözemeyiz. Çözümler TBMM.de bizde belirttiğimiz yolla oraya ulaşmalıyız.
Saygılarımla
 
Şimdilik kısaca yazayım..:)

Alifatih, sen hesabı biraz yanlış yapıyorsun bence.. O 8,5 milyonun hepsi de seçmen niteliğinde değildir!.. Yani 18 yaşını doldurmamış kişiler vardır aralarında! 18 yaşını doldurmuş kişilerin de, bir kısmı ağır özürlü olarak değil oy kullanmak, evden dışarı çıkamamaktadır.. (mesela ben ;) ) E.. ailelerin de illa sakatlar partisine oy vereceği şartı yok!

Bu konu daha önceleri bir kaç defa tartışıldığı için yeniden gündeme gelmesi sıkmıştır arkadaşları.. O yüzden cevap vermemişlerdir..

Ayrıca böyle bir konu açanın siyasi gelişmelerle az çok ilgisi olduğu düşünülür ve bir Türkiye Özürlüler Partisi'nin 1,5 yıl önce açıldığını biliyor olması gerektiği kabul edilir..
 
Bu fikir bence tamamen ayrımcıların ekmeğine yağ sürer...Ayrımcılığa karşıyız diye boşuna mı bağırıyoruz?Bir Engelliler Partisi kurmak "bizi tecrit ettiğinizi kabul ediyoruz" demekten başka birşey değildir...
 
Parti siyasi bir kuruluştur,insanlar nasıl yönetilmek isterse,kendini hangi ideolojiye yakın görürse o yönde bir seçim yapar,ama engelli partisi kurmak bana uygun bir düşünce gibi gelmedi.Sırf engelli olduğum için bir partiye oy vermek doğru değil...Engelli dernekleri var,engelliler bu derneklerde faaliyet gösterebilirler...
 
Ben engellilerin parti kurarak bir arayageleceğini düşünmüyorum. Mutlaka yine herkes kendi istediği partiye oy verecektir. %10 luk barajın olduğu ülkemizde engellilerin parti kurarak bir oluşum içerisinde olmalarının pek bir yarar sağlayacağını düşünmüyorum.

Burada Derneklere baktığımızda adete her engelli gurubunu dernek sayıları neredeyse belli değil biz derneklerde dahi birleşemezsek parti kurarak bir birleşmenin sağlanacağına pek ihtimal vermiyorum. Bu sadece birilerini öne çıkartmaktan başka bir getirisi olmayacaktır. Bu getride engellilere bir fayda sağlamayacaktır. Diye düşünüyorum.
 
bence engelliler şehri kurulmalı ve sadece engelliler yaşamalı şehre girmek için vize gereksin.
özür grupları mahallaleri kurulsun
o zaman ne mimari engel kalır ne durmayan otobüs
herşey çok süper olur..

ama
biz özürlüler bile kendi özrümüz dışındaki kimseyi anlayamıyoruz

örneğin bana göre lösemili bir hastanın mucadelesini anlayamam

ütopik bir fikir bu düşündüklerim parti de öyle bişey.....
 
Engelliler parti kursun.

Ülke yönetiminde engellilerde söz sahibi olsun. OLSUN MU?
 
Sevgili kardeşim ben de aslında seninle aynı fikirdeyim yani sakatlar siyaseten bir birlik oluşturmadıkça haklarını elde etmeleri kesinlikle mümkün olamaz.. Aslında 2008 yılında İstanbul Yeşilköy’deki fuarda Türkiye Sakatlar Partisi diye bir partinin standını gördüm ama standın içinde bir görevli bile yok idi.. Yani bomboş, üzerinde hiçbir broşürün yer almadığı bir masa ile bir iskemleden oluşan bir stant.. O gün biz sakatlarla ilgili o fuarı gezmeye gelen bir çok üyemiz de o muhteşem manzaraya bizzat şahit oldular.. Gerçi masanın üzeri broşürlerle dolu olsa bile ne olacak ki?..
Ben özellikle son iki yıllık bir süre içerisindeki muhtelif faaliyetlerimden şunu net bir biçimde anladım ki bizlerden asla bir birlik oluşmaz.. Birlik derken sadece siyasi manadaki bir birliği değil, aklına gelebilecek her türlü birliği kast ediyorum.. Sebepler muhtelif teker teker yazmayı gereksiz görüyorum ama iki ana sebebe değinmeden edemeyeceğim: birincisi cehalet, ikincisi de ufak menfaatler peşinde koşuluyor olunması..
Umarım benden sonraki sakat nesli daha idealist çıkar..
 
neden olmasın. nasılsa mecliste hakkıyla temsil edilemiyoruz .hiç olmazsa kendi yağımızla kendimiz kavruluruz. kimseye muhtaç olmadan ama nerede o birlik beraberlik ?
 
Engllilr için ayrı bir partiden iş çıkmaz. Siyasete aktif katılım sadece parti kurmak demek değildir. Seçme ve seçilme hakkının peşinden gitmekle olur bu işler.
Önümüzde bir seçim var. Ve en önemlisi yeni anayasa yapılmasına dair tartışmalar ve çalışmalar var. Partilere engelli aday göstrmesi için (süs olsun diye değil ama. Bu işi yapabilecek beceride bir englli adayı kastediyorum) dayatma yapılabilir ya da ne bilim anayasada değiştirilen pozitif haklarla ilgili olarak bir kota istenebilir engllilr lehine ve teşfik istenebilir (ekonomik açıdan yoksun aday olmak isteynlere) engelli adayların da aktif siyasete katılmaıs için.
Engleliler arasında şimdilik bir dayanışma beklmek zor. Daha işin başındalar. O yüzden hangi parti olursa olsun o partide aktif olarak çalışsınlar hele bir:) Sonra bir bakmışız ilerde englliler partiisi dğil de buyuk bir partinin başkanı olmuş. En saglıklı yol budur.
CHP, MHP AKP vs vs hangi partiye yakınsanız gidin aktif olun. Bakın bakalım partiler ne yapıyor ne yapacak bus seçimde? Aday olun, uye olun, fikir uretin partinize katkda blunun vs vs ortalıkta görünün hele bir...
Yahu partiler şu kadar englli aday gostersin dense ortada englli aday bulmak sorun olur. Çünkü englliler partilerinde aktif değiller ve en önemlisi haklarını cesurca partilerinde seslendiremiorlar. Ancak bulundukları her yerde partizanlık yapmakla avunuyorlar. Oysa partizanlık ancak deşarz olmasını saglar. Aktif siyaset çok farklıdır.
Ayrıca engelli birey aday olsa ekonomik boyutu var, ayrımcılıga tutulma meselesi var. Hakkatn işin ehli engelli adaylar mevcut. Ama ekonomik açıdan dstk grekir. E bunlar istnmdn olma zki... Devlet unutkandır (gelişmmiş ulklerde boyle tabi ki) sen kndini hatırlatmadan hatırlayamaz dimagı zayıftır:)
Yahu cümbüş asıl böyle başlayacak:)
Şu partileri sınama zamanı bence. Gidin partilere ve çalışın biraz bakalım. yerinde gorun ne yaptıklarını ve mudahale edin. Yerinde ve zamanında mudahale edilmyn işlrden hayır glmz soyleyim:)
 
Ak partiye bu sitden birilerini milletekili adayı gostermek daha cazip gelior bana şahsen:)
Birini CHP'ye Birini de Bir partiye yolladık mı bu bile parti niyetine sayılır:)
Syryleyn cümbüşü:) Oooo yeme de yanında yat bu düşünsl ziyafetin:)

Ama işin ehli olanları kastediorum aksi durumda olanlar parti kapısını bile göremz:)
Lokman Ayva'dan drsimizi aldık yani.) Sırf engelli diye birini aday gostrmk mi Alah korusun:)
 
Her engelli siyasi beceriye sahip degildir elbette, bu her insan içinde geçerli herkes siyaset illaki yapamaz Ama engelliler arasında da bu beceriye sahip olanlar vardır onlar ortaya çıkarılmalı ve desteklenmeli.
Yeni bir siyasi parti kurmaktan mevcut bir partiye girmek siyasete daha aktif başlamak konusunda daha mantıklı.

ENGELLİ SİYASET HAREKETİİ Engellilerin siyasette aktif rol alması konusu ciddi ciddi tartışılmalıdır.
 
Engelli Hakları Hareketi yani (EHH), benim düşüncem bu. biraz İHH yı çağrıştırıyor ama hak arama durumunda insan haklarına uygun bir cümle bence en uygun isim bu.
 
O meclisin koltuklarına oturanların hepsi bizlerin yani milletin vekilleri değilmi. O koltuklar öyle bir koltuk ki o koltuğa oturanlar oturdukları anda o mevkiye ne için geldiklerini unutmuyorlarmı. Düne kadar AB ye hıristiyan kulübü diyenler bugün koltuklara geçince AB ye girmek için dinlerinden bile fergat etmedilermi ki engelli yada özürlüler için vekil olmak isteyenler yada iktidar olmak isteyen parti o koltuklara gecince amacını unutmayacak
 
Barok;
Görüşünüz bu ülke için en olmazı !
Şuna benzedi sizin düşünceniz; her partiye gücü dağıtalım ki , bölelim ki fazla hak alamasınlara benzedi...
Bal gibide engelli hakkı için tek yumruk parti olur. Ve her engelli üstüne düşen oy vazifesini yerine getirmeli.
Bunu bir dava olarak görmeli mecliste en az bir MHP kadar.. Engelli birey o koltuklarda oturmalı ki gözlerine %12 veya %10 herneyse bir kesimi hiçe sayamıyacakları hatırlanılsın.! 550 de 2 kişi olmadığımız anlaşıla...
Siyaset bu ülkede en son yapılacak iş ! ama engelli her birey hakkını almak istiyorsa bir seferlik seferberlik yapılmalı !
Bir defaya mahsus bu işi rant kapısı haline getirmeden meclise böyle 50 sandalye ile falan oturulması şarttır. Orada hergün bizi görücekler ki bütün sorunlarımızı çözmek mecburiyetinde kalacaklar.!
Bundan başka bu ülkede reçete yazan sistemin adamıdır. Rant kapıları kapanmasın engellinin hakkı olan bütçe başka kaynaklara aktarılmaya devam etsin amacındadır.!
Çözüm bu... İsteyen destekler, isteyen köstekler...
 
bu ülkede bu zamana kadar ne engelli dernekleri nede engelli konfedarasyonlar bir araya gelipte bir icraat yapmış değiller.engellinin sırtından geçinmek için hep var olmuşlardır,bu arada istisnalar kaideyi bozmaz beş elin parmaklarını geçmez yani.

velasıl kaldıki parti kurmak ;) bu engellinin sonu olur,birbirlerini yer bitirirler valla...
 
Selamlar türkiye özürlüler partisi adana da 2007 yılında kuruludu. Kurucu başkan rıfat türkmen sagır ve dilsiz bir arkadaşımızdı. Partiyi çok büyük zorluklarla kurdu. Inanki sanki parti iktidar olmuş gibi partiye gelen engelli arkadaşlar hepsi kendisini ön plana çıkarmak için bir birilerini yediler bitirdiler. Hepsi lafta kaldı. Hiç kimse maddi manevi destek olmadı. Herkes ben dedi. Büyük külfetler gerekiyordu bu partiyi ayakta tutmaya ve partinin kapatılması için rıfat bey anayasa mahkemesine dilekçe verdi ve hala kapatma işlemi yürülükte. Bu işler sadece lafta söylendigi gibi kolay degil. Tüm ilerde teşkilatlacanacaksın çok paralar gereken işler
 
Normal işlerimizi hallettikte birde parti kuralım. Parti işleri boş işler. Boşa kafa yormayın
 
tamam parti kurmayalım ama birkaç partiye 1 den fazla işini bilen şuurlu adam gibi adam olan engelli adayımızı koyalım ve sağ veya sol herkes kendi adamına oyunu kullansın. meclise 1 tane değil, 40 tane adam seçelim bakalım o zaman işler nasıl yürüyor.
 
selam arkadaşım... zaten engellilerin partisi var. fakat aktif olamıyorlar. oysa bu memlekette 10 milyon engelli var. aileleriyle birlikte 40 milyonu bulur. fakat nedense bir türlü birlik olamıyoruz. lüften daha bilinçli olalım ve insanlarıda bilinçlendirelim... unutmayalım ve unutturmayalım her insan bi engelli adayıdır.... teşekkürler...
 
Ilk önce engelliler hareketi olarak partileşme öncesi yapabileceklerimizi görmek gerekir,daha sonra partileşiriz.
önce birleşip bir tüzük üzerine tartışıp ne istediğimizin üzerinde anlaşalım ki daha sönra insanlara bunu anlatalım.
Ama önce kendi kendimize anlaşalım.
Bence iyi bir fikir.çok geç kaldık çünkü kendi haklarımızı kendimizden başkası savunamaz diye düşünüyorum.
 
Bir Sanatçı bir de Finansör engelli bir araya gelirse şayet bu işin temeli atılır. Mesele bu kardeşlerimizi ikna etmekte.. Bu iki kişi ile çözüm mevcut !
Daha önce kurulmuş parti boş denemedir. Bu saydığım bir ünlü arkadaşımız ve bir zengin arkadaşımızın (bağımsız) önderliğinde bu iş %90 çözülür.!
Mecliste 40 sandalye garantidir. :rolleyes: Benden fikir... Ulaşıp rica etmek sizden...!!!
 
Siyasallaşıp ayrı bir parti kurumak yerine organize olarak siyasi partileri yönlendirecek konumda gelsek daha iyi olur.
Bunun için tüm engelli dernek ve örgütlerinin birlikte hareket etmesi gerekecektir, ki bu da çok zor gözüküyor...
 
bu hükümet bizi ne hale getirdi. şimdi adam gibi uygulamalarla bizlerin hakkı yenmeseydi bu çarelere başvururmuyduk hiç. rapor oranı ve vergi indirimi için yapılan haksizlığa karşı şimdiye kadar böyle bir girişim olmuş mu? devleti sömürtmeme adına engelli hakları sömürülüyor. hani devlet millet içindi? hikaye !!!!:(
 
Üst Alt