Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Yeni Anayasada Engelliler [Tartışma]

hozgul

Üye
Üyelik
18 Şub 2010
Konular
127
Mesajlar
3,351
Reaksiyonlar
99
Değerli Arkadaşlar,

İçinde Türkiye Kas Hastalıkları Derneği'nin de bulunduğu Engelli Ayrımcılığı İzleme ve Önleme Platform Projesi uzun süredir yeni anayasa üzerinde çalışmaktaydı.Bu rapor, Görme Özürlüler Derneği (GÖZDER) ve Türkiye Kas Hastalıkları Derneği (KASDER) ortaklığıyla, engellilere yönelik ayrımcılığı izleme, önleme ve mücadele etme amaçlı faaliyetler yürütülen Engelli Ayrımcılığı İzleme ve Önleme Platform Projesi katılımcısı derneklerinin belirledikleri prensipler kapsamında hazırlanmıştır.Rapor, temel olarak katılımcı derneklerin yeni anayasa çalışmalarında engelliler konusunda dikkate alınması gerektiği konusunda mutabık kaldıkları temel ilkelere dair beklenti ve düşüncelerini ifade etmektedir.

Rapor, platforma dâhil olan katılımcı dernekler tarafından (platforma atıfta bulunularak ve içeriği değiştirilmeden) yayınlanabilir, ilgili kurum ve kuruluşlara sunulabilir. Yeni anayasa hakkındaki görüş ve önerileri ulaşmak için:
Yeni Anayasadan Beklentiler - Türkiye Kas Hastalıkları Derneği-KASDER
http://www.ayrimciligionle.org/tr/yeni-anayasa-onerilerimiz/



Engelli Hakları Ekseninde Yeni Anayasa’dan Beklenti ve Öneriler
GİRİŞ
Ülkemizde yeni bir anayasa yapılması konusunda çalışmalar yapıldığı bu günlerde, engelli bireylerin ekonomik, sosyal, kültürel medeni ve siyasi hayata katılımlarının sağlanması, dışlanma, ötekileştirme ve ayrımcılığa uğramadan insan haklarından faydalanabilmesi hususu iyi irdelenerek, anayasa metni içerisinde hak temelli bir altyapının tesis edilmesi elzemiyet teşkil etmektedir.
Şüphesiz ki anayasal metin hazırlanması, her şeyden önce teknik bir konudur. Bu bağlamda, platform olarak hazırlanan bu beklenti ve öneri metninde, herhangi bir şekilde kurgulanmış bir anayasa madde metnine yer verilmemiş, bunu yerine, temel ilkeler ve engelli hakları açısından kritik öneme sahip maddeler hususunda beklenti-yaklaşım tespitlerine yer verilmesi yöntemi benimsenmiştir.

TEMEL YAKLAŞIM
Engelli hakları konusunda geçmiş yıllılarda benimsenen ama bugün için terkedilmiş olan tıbbi ve sosyal yaklaşım, bugün artık yerini insan hakları yaklaşıma bırakmış durumdadır. Bu yaklaşımın bir uzantısı olarak, engelli bireylere yaklaşım, engelli bireylerin sorunlarının tek tek formüle edilerek çözülmesi yerine, temel insan hakları, eşitlik (maddi ve fiili) ve eşit yararlanma ilkesi üzerinden geliştirilen bir yaklaşım haline dönüşmüştür.

Kavramlar yerine ilkelerin belirlenmesi daha uygun olacağından bu minvalde yapılacak yeni anayasada engelli bireyler açısından en önemli husus, eşitlik kavramı ve onun ele alınış biçimi olmak durumundadır. Eşitlik ilkesinin altı çizilirken özellikle “haklardan eşit yararlanma ve fırsat eşitliği” yaklaşımını ortaya koyacak bir retorik ve tedbir yükümlülüğüne özen gösterilmelidir.

Bu bağlamda eşitlik ilkesinin getirileceği maddede pozitif ayrımcılık yaklaşımına da yer verilmelidir. Ancak bu esnada 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan anayasa değişikliğinde engelli bireylere yönelik olarak getirilen pozitif ayrımcılık yaklaşımının daha da belirginleştirilmesi ve derinleştirilmesi gerekmektedir. Zira söz konusu anayasa değişikliğinde (kadınlarda olduğu gibi) tedbir alma yükümlülüğünün altı çizilmemiş, pozitif ayrımcılık yaklaşımı, devletin (şayet yaparsa) alacağı tedbirlerin eşitlik ilkesini bozmayacağı belirtilmiştir. Ancak engelli bireyler açısından ihtiyaç daha belirgin ve yükümlülük getiren, yani “tedbir alma ve uluslararası sözleşmelerin genel yükümlülükleri arasında olan saygı gösterme (ihlal etmeme), koruma (bir başkası tarafından ihlal edilmemesi) ve yerine getirme (bireyin yalnız bireysel çabayla sağlayamayacağı ihtiyaçlarını, olanaklarını karşılaması için gerekli olan fırsatların garanti edilmesi)” kavramlarını içeren bir yaklaşım ortaya koymalıdır. Ayrıca, eşitlik hükmünün ele alındığı madde içerisinde ayrımcılığın her türlüsünün yasaklandığı ifadesinin yer alması gereklidir.

BM ENGELLİ HAKLARI SÖZLEŞMESİNDEKİ TEMEL DEĞERLERİN BENİMSENMESİ
Bilindiği üzere BM Engelli Kişilerin Haklarına Dair Sözleşme, Türkiye tarafından 30 Mart 2007 tarihinde imzalanmış, 3 Aralık 2008’de T.B.M.M’de onaylamış, sözleşmeye taraf olduğuz bilgisi ve bürokratik işlemlerin bitirilmesi 28 Eylül 2009 tarihinde tamamlanarak BM’ye bildirilmiş ve dolayısıyla T.C. Anayasası’nın 90. Maddesi kapsamında hukukumuzun bir parçası haline gelmiştir.
Söz konusu sözleşme evrensel hukuk değerleri açısından, engellilerin hakları konusunda hali hazırdaki en geniş yorumlu, en yenilikçi ve doğru yaklaşımları içermektedir. Sözleşme bunun yanında, engelli hakları konusunda yeni kavramlar da gündeme getirmektedir.
Bu bağlamda, yeni anayasa hazırlama sürecinde, BM Engelli Hakları Sözleşmesi’ndeki anlayışın benimsenmesi sağlanmalıdır. Bu anlayışın anayasada benimsenmesi noktasında ayrımcılık yasağı temel vurgu olmalıdır.

ANAYASAL HAKLARA ÖZEL YAKLAŞIM
Anayasamızın 10. maddesinde irdelenen eşitlik hakkının dışında, özel olarak temel haklar açısından da bazı kavramlara ve ilkelere yer verilmelidir.
Çalışma Hakkı:
Engelliler için çalışma hakkı, sosyal ve ekonomik yaşama katılımda en önemli araçlardan biridir. Ancak özellikle, mimari düzenlemeler, ayrımcı uygulamaları kaldırılması, engelli kişiye özel (dezavantajı ortadan kaldıran) diğer tedbirler, engelliler için temel bir anayasal ihtiyaçtır.
Mevcut Anayasa’nın 49. Maddesi, çalışma hakkını ele almaktadır. Yeni Anayasa’da da yerini bulacak bu maddenin yeni düzenlemesinde, engellilerin haklarını içselleştirecek şekilde ve BM sözleşmesinin getirdiği makul uyumlulaştırma kavramı ekseninde oluşturulması engelliler (ve diğer dezavantajlı gruplar için) uygun olacaktır. Bu bağlamda çalışma hakkının ele alınacağı maddede “Herkesin iş yaşamına eşit katılımını sağlamak için makul uyumlaştırma dâhil her türlü ve gerekli tedbirlerin alınması” yönünde bir yükümlülüğe yer verilmesi gerektiği değerlendirilmektedir.
Keza aynı şekilde, yine hali hazırdaki anayasamızın (50. Maddedeki) Çalışma Şartları ve Dinlenme Hakkı’nı ele alan bölümlerinin de benzer bir yaklaşımla oluşturulması ve “Herkesin çalışma şartları ve dinlenme hakkını sağlıklı hale getirilmesi için makul uyumlulaştırma da dâhil her türlü ve gerekli tedbirlerin alınması” yönünde bir yükümlülüğe yer verilmesi gerektiği değerlendirilmektedir.
Eğitim ve Öğrenim Hakkı ve Ödevi:
Engellilerin eğitim hakkından faydalanamaması, onu çalışma ve sosyal yaşama katılım vb haklarından da yararlanamama sonucunda direkt etkili olan, en temel haklardan biridir. Ülkemizde yaşayan engelliler çağdaş, günün koşullarına uygun bir eğitim olanağına sahip değildirler. Bu olumsuzluğun temelinde, eğitim koşullarının engellilerin ihtiyacı olan teknolojik olanakların sağlanmaması, mimari engellerin kaldırılmaması, nitelikli eğitmen istihdam edilmemesi, müfredat oluşturulmaması, bütünleştirici eğitim anlayışının benimsenmemesi vb sebepler yatmaktadır.
Mevcut Anayasa’nın 42. Maddesi, temel olarak, eğitim hakkından mahrum bırakılamayacağı ilkesini getirmektedir. Bu yaklaşım, engellilerin genel anlamda eğitim konusundaki ihtiyaçlarına cevap vermektedir. Ancak bunun yanında –yukarıda tespiti yapılan olumsuzlukların giderilebilmesi için- yeni, anayasanın eğitimin parasız olduğu lafzının yanında “kaliteli”, “kentsel ve kırsal (erişilebilir-ulaşılabilir)” ifadesinin eklenmesinde büyük fayda bulunmaktadır. Diğer yandan “özel eğitim ihtiyacı olan bireylerin gereksinimlerine uygun nitelikte ve nicelikte” ve bireylerin kişisel özellikleri gözetilerek gereksinimlerine uygun eğitim alması lafzına ve vurgusuna yer verilmelidir.

Kişi hürriyeti ve güvenliği:
Engelliler (zihinsel engelliler örneğinde olduğu üzere) kimi hallerde, diğer bireylerden farklı ve daha yaygın olarak kişi hürriyeti kısıtlamalarına, kimi hallerde kişi güvenliği gerekçesiyle diğer bireylerden daha fazla) kişisel güvenlik sebebiyle korunma altına alınma uygulamalarıyla karşı karşıya gelmektedirler.
Bu durum, onların hali hazırdaki anayasamızın 19. Maddesinde belirtilen hükmün, daha dikkatli ve özenli hazırlanmasını gerekli kılmaktadır. Bu bağlamda, yeni yapılacak anayasada bu konuyla ilgili hazırlanacak maddenin; BM Engelli Hakları Sözleşmesi’nin genel ilkelerinde belirtilen ve giriş bölümünde yer alan:
(n) Kendi seçimlerini yapma özgürlüğü de dâhil olmak üzere engellilerin bireysel varlıklarının ve bağımsızlığının önemini kabul ederek,
(o) Engellilerin kendilerini doğrudan ilgilendirenler de dâhil olmak üzere politika ve programlarla ilgili karar alma süreçlerine etkin olarak katılabilmeleri
fıkralarındaki yaklaşım ekseninde bir içerikle hazırlanması uygun olacaktır.


Saygılarımızla,
Türkiye Kas Hastalıkları Derneği​
 
kardeşim öyle kuru kuruya engelliye çalışma hakkı var şu var bu var demeyle olmuyor bu işler çalışma hakkı varda iş yok...özel sektörde çalışma sistemi ne biliyormusun? BİR İŞE KÖR GİDER ADAM Bİ BAKAR BEN BUNA TELEFONA BAKMA İŞİNDEN BAŞKA BİŞEY YAPTIRAMAM DER ES GEÇER SAKAT AYNI İŞE GİDER ADAM Bİ BAKAR BEN BUNA MASA İŞİNDEN BAŞKA İŞ VEREMEM DER İŞE ALMAZ SAĞIR BİRİ GİDER ADAM Bİ BAKAR İYİ DER EN AZINDAN TEMİZLİK,ÇAY,MASA İŞİNİ YAPTIRIRIM DER AMA BİR ŞEKER HASTASI ORTAYA çıkar ADAM Bİ BAKAR ELİ,AYAGI,KULAGI SAĞLAM GELEN GİDENLEDE İLGİLENİR,TELEFONADADA BAKAR,TEMİZLİKDE YAPAR,MASA İŞİDE YAPAR DER DİĞER ÖZÜRLÜLERİ ELER ONU İŞE ALIR BU DURUM İŞE GİRENİDE ALINIDA MENMUN EDER...boşver yasayı iş varmı iş sen ondan haber ver...
 
İnsanlar, neyi isteyip neyi istemediklerini, nasıl bir ülkede hangi anlayışla yaşamak istediklerini eskisinden çok daha iyi ifade ediyorlar. Bugüne kadar anayasanın yapım ve yazım süreçleri hep teke indirildi. Anayasa bu zamana kadar uzmanların bizim adımıza yazdığı bir şey oldu. Türkiye ilk defa kendi anayasasını yapacak ve bu bizlerin bugüne kadar deneyimlediği bir süreç değildi. Şimdi, bu anayasadan etkilenecek olan insanların neler talep ettiğini ortaya koyması şart.

Bu bağlamda insanlar öncelikle anayasanın birey temelli olmasını talep etmelidir. Devleti, milleti, aileyi değil bireyi temel alan bir anayasanın yapılması için çalışılmalıdır. Bu anayasa, kapsayıcı ve çoğulcu olmalıdır. Anayasal vatandaşlığı temel almalıdır. Türkiye'nin imzaladığı uluslararası anlaşmaları gözetmelidir. Güç yoğunlaşmasını ve merkezleşmeyi azaltan bir yapısı olmalıdır.

Derneklerin bir kısmına bakıyorum. Anayasa çalışmaları için yine uzmanlar görevlendiriyorlar. Şimdi sırf asker yapmadı diye uzmanların yazdığı anayasanın sivil anayasa olduğunu söyleyebilir miyiz? Elbette hayır.

MEMURSEN'in ne yaptığını biliyor musunuz? Üyelerine birer anket göndererek onların taleplerini topladı. Bunu HAK-İŞ de yaptı, DİSK de yaptı. Böylece yazılan rapor, diğelerinden çok daha değer kazandı, çünkü tabandan beslenmiş oldu. Tabanı bir araya getiren ve yansıtan bir süreç yaşatılabilirse işte o zaman taban demokrasisinden söz edilebilir.

Şöyle bir tarihe göz gezdirelim ve geldiğimiz noktaya bir bakalım. Bugünü neden iyi değerlendirmemiz gerektiğini kavramak adına önemli buluyorum.

1879 - O dönem padişah bir ekip belirliyor ve anayasa yapma işini onlara veriyor. Bu toprakların ilk anayasası böylece yapılmış oluyor.
1921 - Yine özel görevlendirilmiş bir ekip anayasayı yapıyor.
1924 - Tek parti sistemi sayesinde tüm farklılıkları dışlayan bir anayasa yapılıyor.
1961 - Milli Birlik Komitesi, hukukçuların da desteği ile çoğulculuktan uzak bir anayasa yaptı. Böylece sistem ideolojisi üretilmiş oldu.

Aslında bugün bu topraklarda yaşadığımız temel sorun devletle toplum arasındaki çelişkiden başka bir şey değil. Bunları üreten de tamamen devlet pratiğidir. Bastırılmış tüm kesimler bugün açığa çıktığı için çözümleme kısmında bir sorun yaşanıyor. İnsanların din, dil, rk, mehzep, sosyal sınıf, bölge, cinsiyet farklılıklarına açık ve bunların tüm dinamiklerini tanıyan bir anlaşma gerekli. İşte Türkiye'nin bu yeni sivil anayasası, toplumun nasıl bir siyasal sistem istediğine dair iradeyi ortaya koyacak ve siyasi yapıyı yeniden oluşturacaktır.

Anayasa hakkı halka aittir, çünkü vatandaşların isteklerinin tamamı anayasal yapı ve sistemle ilgilidir. Şu an halkın isteklerinin toparlandığı ve bunların talebe dönüştürüldüğü bir sürecin içerisindeyiz. İstekleri toparlayıp gerçekleştirilebilecek bir şekle dönüştürdükten sonra bütün bunları kaleme almaya geliyor sıra. Yazım aşaması yerini yasamaya bırakıyor. Ardından da yeniden önümüze gelerek bizlere, "Siz ne düşünüyorsunuz? Haydi oylayın bakalım!" denilerek referanduma gidilecek.

Kısacası bu süreç, halkla başlayacak ve halkla bitecek. Bizler, aslında şu an toplumsal anlaşmamızı hazırlıyoruz. Toplumsal huzurumuzu ve barışı yeniden üretebilmek adına hayatın kurallarını yeniden yazarken bu sürece birey olarak katkı sağlayabilmeliyiz. Ancak bu şekilde birbirimizi tanıyabilir, anlayabilir ve bir arada yaşamaya devam edebiliriz.
 
Turkiye'nin engellilerine verdigi degeri anlamak icin, kaldirimlarina ve yapilarina bakmak yetiyor.

Ama sadece engelliler icin mi, bu ulke kadinlarina da sahip cikmiyor (kadin/tore cinayetleri vs) ya escinsellere yapilan ayrimciliklar!?

Gerci rejim tartismalari yeni yeni kesildi, galiba bundan sonra toplumun problemleri tartisilir hale getirilecek.
 
sevgili arkadaşlar bizim anayasa önce engelli vatandaşlarının gzel bir şekilde yaşaması için devletin asil görevlerini tam yapması gerekiyor
 
bence ilkönce anayasaya engellerin en temel ihtiyacı olan 2022 maaşlarının her ay ödeme maddesi olmalı .3 ayda bir maaş çok saçma geliyor .ptt ile olan anlaşmada 3 ayda bir verilmesi uygun görülmüş .her ay verilirse ptt şubelerinde karışıklık olur dedi yetkililer .sizce mantıklımı bu haa :S bence engelliyi aşağılamaktan başka bişey değil.bir an önce aylık olarak ödenmesini istiyoruz.tıpkı evde bakım maaşı alanlar gibi
 
Anayasa falan hikaye.
Devletin başındakilerin merhametine kalmış bizim durumumuz.
 
selamlar
bazı arkadaşlar çalışma hakkı var iş yok diyorlar peki açılan ömss lerle yerleşn engellilerden haberi yok herhalde bu arkadaşların benim dönemimde 5000 meb 2000 sağlık bakanlığı toplam 7000 engelli işe girdi devlet memuru oldu gelelim özel sektöre önceden özel sektördeki engelli sayısı %1 bile değilken şimdi %3 tabi eksikler çok ama herşey zamanla
Varitas
bazı tespitlerin gerçekten güzel yalnız ilk anayasa 23 aralık 1876 ama gerçekten güzel tespitler bizler engelliler olarak elele verip sorunlarımızı dahakapsamlı şekilde iletebiliriz
 
Allah ın Selamı anlayana veya en azından anlamaya çalışana olsun.

Geçenlerde EGM ü veya bir ona benzer bu kurumların yetkilisi engelli çalıştıramayız dedi.
Bu kayıt tv de arşivde kayıtlıdır. Yani haberdir.

Peki o kurumda engelli çalıştıramazsın bu kurumda çalıştıramazsın. Bu yasayı niye koydun? %3 - 4 engelli çalıştırma zorunluluğu var. Diye...:confused:

Tamam çalıştırma eyvallah. Yasaca belirlediğin çalıştırmadığının ücretini bizlere öde (Gidipde kurumlara ödeme; O paralar engelliye dönüşü olmuyor çünkü:().. Ayda en son 2500 tl falandı şimdi kaç para bu ceza bilmiyorum!

Bana ayda 2500 ü ver bende gideyim. Kaldırımı, otobüsü, mimarisi bana uygun bir avrupa memleketine yerleşeyim.
Ne sen üz. Ne biz üzülelim. Arada bir gelir, Eyüp sultanı, Topkapı sarayını, Sultan Ahmeti görür gideriz.

Bundan iyi, çözüm üreten varsa, buyursun anlatsın..

Daha dün bir t. sandalyeli arkadaş gelmii yurtdışından. Sandalyesi ile her türlü aktivitesini gerçekleştirmiş.
Yani kamudan sınırsız yararlanmış v.s...:)

Kaymakamlığa gidecem 4 kat dar merdiven... Hadi ben çıktım sandalyeli ne yapacak?

Her şey zamanla diyenler. Görmezlermi? Vekil maaşlarını bir gecede kaç para yaptılar?

Yapsınlar. Sorun değil. Demek istediğim zamanla mazereti diye bir şey safsatadır.
Daha geçerli mantıklı bir mazeret üretin...
Mazeret üretmek ancak acizlerin işidir. Heleki emir demiri keser durumundaysanız... Vah vahhh...
 
Üst Alt