Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Hoş geldin

Gurbetli

Aktif Üye
Üyelik
9 Ara 2010
Konular
24
Mesajlar
2,336
Reaksiyonlar
0
HOŞ GELDİN ÖLÜM”"”"”"”"”"
Gözlerim kapıda hep bekliyordum
En yakın zamanda gelsin diyordum
Rabbi’min sevgisinden ümitleniyordum
Hoş geldin azrail,hoş geldin ölüm
Bilirim acı çektirmek istemez kullarına
Sabredeni bırakmaz alır biran önce yanına
Yürüyün sevinçle gidelim kurtuluşun yoluna
Hoş geldin azrail,hoş geldin ölüm
Fani dünya’da zaman geçmek bilmedi
Allah aşkıyla aktı gözyaşım dinmedi
Kavuşmayı özledim yüzüm hiç gülmedi
Hoş geldin azrail,hoş geldin ölüm
Nefsim içimde,şeytan peşimde gezdi
Bu kul direndi onlara fırsat vermedi
Niyetim onlara kanmadan çekip gitmekti
Hoş geldin azrail,hoş geldin ölüm
Gelişiniz sanki bana huzur getirdi
Korkularımın hepsini birden bitirdi
Bilinki bu kul şimdi saadete erdi
Hoş geldin azrail,hoş geldin ölüm
—ALINTI
 
[FONT=Arial Black]Aşk ve İnsan

[/FONT]Toprak aşkla yoğruldu insan oldu
İnsan aşkla boyandı kul oldu
Evet, sevmeden kul olunmaz bu yüzden
Çünkü insan ancak sevdiğinin kölesi olur
Bu yüzden sevgisiz kulluk bir riyatkârlık ve aldanıştır
Taş sevgiyle toprak oldu
Toprak sevgiyle çiçeğe döndü
Gül niçin sevilir?
Sevgiden var olduğu için değil mi?
Bu yüzden sevgiliye gül verilmez mi?
Gül Muhammed'i anlattı
Niçin?
Allah'ın sevgilisi olduğu için değil mi?
Gül niçin dikenlidir?
Niçin güle dokunmak için dikenler batmalıdır elimize?
Hiç düşündünüz mü?
Ne anlatır bu size?
Evet; aşkın yolu dikenlidir, sarptır, ıstıraplıdır
"Nefsinizi kanatmadan, kanınızı yere akıtmadan sevgi gülüne erişilmez
Öyle değil mi?
Seven kalp yaralıdır: her an bir başka türlü kanar sevenin kalbi
Hasret ateşiyle yanan kalbe sevgili biz girdi mi, yemyeşil cennet olur o kalp
Sevgi tüm nefretleri siler
Nasıl ki İbrahim Nemrut'tan kin ve nefret odunları ile yaktığı ateşi
Öyle bir aşkla anlatıldı ki; o ateş bahçe oldu, odunlarıda balık
Çünkü İbrahim'in kalbinde aşk vardı
İşte bu yüzden... Nemrutlaşan nefsimizde yanan kin, kıskançlık
Kibir ateşi ancak İbrahim-i bir aşkla silinir, cennet bahçesine döner.


ALINTI
 
Mevlana Celalettin Rumi Dilinden Dua

--------------------------------------------------------------------------------

"Yâ Rabbî! Bizim hâlimize bakarak muâmele etme. Kendi ikrâm ve ihsanına göre bize muamele eyle. Yâ Rabbî! Kerem ve lütfunla hidâyet ettiğin kalbi tekrar dalâlete,sapıklığa meylettirme. Belaları bizden sarf eyle, çevir ve değiştir. Ey affı çok olan, günahları örten Rabbim! O günahlar dolayısı ile bizden intikam alma. Bize azab etme. Yâ Rabbî! Biz nefis ile şeytana köpek gibi tâbi olduksa da sen, azab arslanını bize saldırtma. Ey Hayy, ebedî diri olan Rabbim! Taleb ve duâ üzerine nasıl olur da kerem etmezsin. Sen kerem sâhibisin. Ey mahlûkâtın, yaratıkların canlıların ihtiyâcını gideren Rabbim! Sen varken hiç bir kimseyi hatırlamak ve ondan bir şey ummak lâyık değildir. Yâ Rabbî! Rûhumda bir ilim katresi var. İlâhî onu hevâ rüzgarıyla ten toprağından muhâfaza eyle. Ey ihsânı çok olan Rabbim! Cefa içinde geçip giden ömre merhamet et. Ey affetmeyi seven Rabbim! Bizi affeyle. İsyân derdimize çâre eyle. Ey yardım isteyenlerin yardımcısı! Bizi hidâyete çıkar. Yâ Rabbî! Duâ ve yakarışlarımızda sana lâyık olmayan sözleri bilmeyerek söyleyip hatalarda bulunmuş isek, o kelimeleri sen ıslah et ve duamızı kabul buyur. Çünkü sözlerin hakimi ve sultanı ancak sensin. Ey alemin yaratıcısı! Kasvetli, kararmış, katılaşmış adeta taş gibi olmuş olan kalbimizi mum gibi yumuşat, feryadımızı, ah u vahımızı, hoş eyle ki rahmetini celbetsin, çeksin. Bizi köle gibi kullanan bu serkeş nefisten bizi satın al. O nefis bıçağı kemiğe dayandı (zulmü canımıza yetti). Ya Rabbî! Sana ne arz edeyim. Çünkü sen gizli ve açık her şeyi bilirsin."

bacımm sayfanı meşgul ettim affeyle...
 
Ölümü istemek güzel değildir. Ölüme hazırlıklı olmak güzeldir. ( Mehmet Feyiz Efendi )

Ya Resûlallah

Arınmış bir ruhla Ravza'ya varsam,
Kubbe-i Hadra'yı yakından görsem,
Taş ve toprağına yüzümü sürsem:
Diyerek: Dahîlek yâ Rasûlallah

Ziyâret kasdiyle ulu serveri
Selâm kapısından girsem içeri,
Kemâl-i hürmetle varsam ileri:
Diyerek: Dahîlek yâ Rasûlallah

Huzuru Pâk'ine eğilsem-gitsem,
Bütün varlığımı onda eritsem,
Eriyen mum gibi tükenib bitsem:
Diyerek: Dahîlek yâ Rasûlallah

Müvâcehe'sinden dalsam huzurâ,
Arzetsem kalbimi Ebedî Nûr'a,
İmânım kemâlle erse şuûra:
Diyerek: Dahîlek yâ Rasûlallah

Mevlâm'a gönlümden uçsa dilekler,
Düâma hep âmin dese melekler,
Yansıtsa âhımı bütün felekler:
Diyerek: Dahîlek yâ Rasûlallah

Eşsiz Medîne'de edeble kalsam,
Bûy-u mânevîden bir şemme alsam,
Solmayan cemâlin seyrine dalsam:
Diyerek: Dahîlek yâ Rasûlallah


inşallah rabbimiz her kalbi güzele, her ruhu arınmış olana Kubbe-i Hadra'yı nasip eder. AMİN.
 
Yazılar şiirler çok hoşuma gitti. Paylaşım için teşekürler herkese. Özellike svedrif'in alıntı yaptığı dua ya amin dememek mümkün mü!!! Aminnnnn..
Rabbim razı olduğu bir kul olarak son noktayı koyanlardan eylesin cümlemizi.


[FONT=Comic Sans MS]Nasıl Öleceğiz [/FONT]


[FONT=Comic Sans MS]Her sabah binbir ümit ve neşe ile bizi hayata çağıran o kadar iş ve o kadar ses var ki, gözlerimizi açar açmaz bir koşuşturmadır başlıyor... Ve kendimizi birdenbire yaşamın tam ortasında buluyoruz. [/FONT]

[FONT=Comic Sans MS]Şu eksik, bu lâzım, haydi onu da yapayım derken, ertelediğimiz nice güzellikler hep bir başka güne taşınıyor. Birbiri ardınca nice mevsimler geçiyor. Halbuki, yaşadığımız bir başkasının hayatı değil, kendi hayatımız. Harcadığımız, kendi ömür sermayemiz. Görülecek o kadar güzellik, anlatılacak o kadar harika şey hep mahzun, hep bir kenarda bizi bekliyor. Susturulmuş veya küstürülmüş çocuk gibi, boynu bükük ve mahzun, hep bekliyor onlar. Döner de bir gün bakarız, farkederiz diye... [/FONT]

[FONT=Comic Sans MS]Baharın dört bir yandan sarmaladığı ve cihetsiz kuş seslerinin ruhumuza ilâhî bir hazzı, ulvî bir zevki tattırdığı erteleyemediğimiz bir zaman diliminde çok sevdiğim bir kardeşimle sohbet ediyorduk. Uzun süren dalgınlığımın ardından, ne düşündüğümü sordu. [/FONT]

[FONT=Comic Sans MS]Ben de: [/FONT]

[FONT=Comic Sans MS]— Öteden beri bunca insan nasıl öldü, son nefesini nasıl verdi ve acaba neler hissetti diye düşünürdüm. Şimdi ise nasıl ve ne halde öleceğimi merak ediyorum, dedim. [/FONT]

[FONT=Comic Sans MS]Bu gibi durumlarda tekellüfsüz fakat hikmetli bir cevabı olurdu her zaman. [/FONT]

[FONT=Comic Sans MS]— Cevabı belli abi, dedi. [/FONT]

[FONT=Comic Sans MS]— Nasıl yani, dedim. [/FONT]

[FONT=Comic Sans MS]— Hz. Peygamber “Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz” buyurmuş. Ölümünü merak ediyorsan, yaşadığın hayata bakmalısın. [/FONT]

[FONT=Comic Sans MS]Birden beynimde şimşekler çaktı: [/FONT]

[FONT=Comic Sans MS]— Ama, dedim, sadece ölümü değil, ölümden ötesini de merak ediyorum. [/FONT]

[FONT=Comic Sans MS]— Onun da cevabı aynı hadisin devamında. Yani, “Nasıl ölürseniz, öyle de dirilirsiniz.” [/FONT]

[FONT=Comic Sans MS]Merakımı giderecek başka cümleler aramaya gerek kalmamıştı. O güzel insan, sevgili Peygamber, insanları en doğru seçime iki cümle ile davet ediyordu. Nefsimizin bizi bu kadar içinde olduğumuz bir gerçekten alıp dâ nerelere taşıdığını anlamak için bu hatıra yeter. [/FONT]

[FONT=Comic Sans MS]Gide gide ölüme varacağımızı zannediyoruz. Gide gide ölüme varılmıyor. Ölümle beraber gidiliyor. Ölüm hayatın gölgesi; onu bundan, bunu ondan ayırmak zor. Ama bir tecelli oluyor ve hayatın önünü kesiyor ölüm. Ecel gelince, başağrısı bahane... Gide gide ölüme varılsaydı, gidemeden ölenler olmazdı. Doğduğu günde ölenler var. Ha bir adım, ha yüz adım farketmiyor. Uzunluk veya kısalık bize göre bir kavram. Çok kısa sürede Rabbini razı eden işler yapıp da vefat eden ile yüz sene yaşamış olup da Yaratıcısından haberdar olmamış biri aynı kefede değerlendirilmez. Ölüm hayatın içinde olmasaydı, hayat bu kadar güzel ve çekici olur muydu? Hayatı güzelleştiren, belki de bu geçici ve fani yönü. Hayat bitmese, ölüm başımıza gelmese, ahirete nasıl geçilecekti, düşünülmeye değer doğrusu. Burada kalan dostların sayısının azaldığı, ahirete gidenlerin ise her gün çoğaldığı bu diyarda gurbetimiz oraya, anavatana geçmekle ve dostlarımıza kavuşmakla sona erecek. Hasret Sevgililer Sevgilisine kavuşmakla bitecek. [/FONT]

[FONT=Comic Sans MS]“Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber, [/FONT]

[FONT=Comic Sans MS]Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?” [/FONT]

[FONT=Comic Sans MS]Ölüm saatinden daha güzel bayram mı arıyorsun ey nefsim? Dostum beni çağırdığı zaman nasıl koşarak gitmem ki? Yalnızlık çevremi kuşatmaya başlamışsa... [/FONT]

[FONT=Comic Sans MS]Alıntı / Selim Gündüzalp [/FONT]
 
Üst Alt