Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

[Anı] Poğaca versem olur mu?

Hüseyin Aksu

Yeni Üye
Üyelik
24 Haz 2003
Konular
2
Mesajlar
13
Reaksiyonlar
0
İki engelli Ankara'da dolaşıyor. Hali vakti yerinde olan iki gencin biri tekerlekli sandalye bağımlısı diğeri 2 adet kanedyen ile yürüyor. Bir pastanenin önünde durup içeride birşeyler yiyip içmeye karar veriyorlar. Ancak girişte bir basamak var ve yardım almadan içeri girmeleri imkansız. Kapının önünde duran pastanenin sahibine 'Bi yardımcı olabilir misiniz?' diyerek bu sorunu aşabileceklerini düşünüyorlar. Ancak aldıkları cevap hem komik hem trajik: 'Poğaca versem olur mu?' :)))

Engellilerin dilenmeleri, yardım istemeleri (maddi) daha normal ve olası geliyor toplum insanımıza. O dükkana para harcamak için girecek insanın eli ayağı sağlam olmalı:)) Bu olayı yaşayan arkadaşlarım bizlere aktardıktan sonra uzun süre espri malzemesi oldular. Her konuda poğaca versek olmaz mı diyecek birşey buluyorduk.::))))))
 
2002 yılı yazı.
Yer Şehr-i İstanbul.
Almanyada yaşayan hali vakti haddinden fazla iyi tekerlekli sandalye bagımlısı bir arkadasım ziyaretime gelmiş.
Uc bes gun derken gitme vakti geldi ve gitmeden once gidip biraz alısveriş yapalım dedi.
Taksimde istiklal caddesine gidip nispeten kaliteli birşeyler almak niyetimiz.
Bir magazanın onune gelip yanımdaki erkek kardeşimi iceri yolluyorum.
"Sor bakalım misafirimizin istedigi modelden varmı?" diyorum; bosuna girmeyelim...
Derken magazanın sahibi kapının onunde elinde bir posetle beliriyor ve "buyrun arkadaslar" diyor.
Arkadasımın kucagına bıraktıgı posette ucuzunden uc bes gomlek var! Şok oluyoruz her ikimizde.
Ben arkadastan fazla bozuluyorum. Cunku comez sayılabilecek kadar yeniyim bu sakatlık denen dunyada. O ise daha kidemli benden, uc yıl kadar...:)
Bir an ne dusunecegime karar veremiyorum. Hayatımda daha once hic basıma gelmemiş bir olay bu.
İçimden bir ses hadi olum bırak su içindeki deli laz usagını essin gurlesin, ''nasıl lan, kimsiniz ulan siz, bu ne oluyor serefsizler'' desin ve rahatla derken, diğer yanım 'olum sen sakatsın unuttun mu ve burasıda Turkiye. Hani acılarını insanların gozleri onune sererek kazanım elde etmek isteyen sakatların vatanı. Bu adama ne kızıyosun, memleketin hali bu'' deyip, delirmiş ruhumu sukunete cagırıyor.
Birde mahcup olmusum arkadasa sormayın gitsin...
Aptallaşmıs bir halde ne yapacagımı dusunup dururken, saskın bir halde ne yapacagımı bekleyen kardesime ''git ''diyorum'' "çagır su adamı".
Adam saskın bir halde geliyor. Yuzundeki o bildik kotu birsey yapmadıgını sanan insan ifadesi durduruyor.
Ben ''beyefendi siz bizi yanlıs anladınız, biz alısveriş yapmak istemişdik'' diyorum; aslında daha cok sey soylemek isteyerek...
Adam ozur dileyecegi yerde ''Peki ''diyor''siz bilirsiniz''..
Kendimize hakim oluyoruz ve gidip biraz ilerdeki magazadan alısveris yapıyoruz.
Adamın laflarına alındıgından mıdır nedir bilinmez arkadasım eşine, kendine, kardeslerine ve cocuklarına olmak uzere satın aldıkları için tam 1400 euro harcıyor. Bu bir işyeri için 2002 nin krizli gunlerinde oldukca iyi bir alısverisdi.
Morali bozulan bendenizi sakinleştirmek yine misafir arkadasıma dusmus, bu tur yanlısları anlayısla karsılamam gerektigini anlatmısdı...

Bu olayda neden o kadar utandıgımı bilmiyorum.
Belki hep unutmaya calısdıgım sakatlıgım bu denli acı bir sekilde hatırlatıldıgından, belki gururum incindiginden belki de kibrimden; umrumda degil nedeni.
Ama emin oldugum bir sey var ki, o da boyle bir durumu tekrar yasamak istemiyorum.

Sevgilerle
Bülent
 
İşte hayatın ta kendisi.
İşte Türkiye'deki engellilerin esas sorununu gösteren apaçık 2 örnek daha.
Bülent'in dediği gibi: "burası Turkiye. Hani acılarını insanların gozleri onune sererek kazanım elde etmek isteyen sakatların vatanı".
Ben buna bir de şunu eklemek istiyorum: Bu yolu kendine iş edinmiş "profesyonel dilenci örgütler". Yani engellilerle ilgili sivil toplum örgütlerinin çok çok çok büyük bir çoğunluğu!..
Her iki unsur da; gördüğümüz bu kötü muamelenin, toplumun kafasındaki bu kötü imajın arkasındaki iki ana unsurdur.

Bizler hem kendimize çekidüzen vermeliyiz hem de bu "profesyonel dilenci örgütler"e hadlerini bildirmeliyiz.
Ne yazıktır ki tam zıttı olması gerekirdi. Yani kişisel dilenci engelliler "olmalı"(olması doğal sayılabilir) ama karşısında da bu kötü imajı yoketmek için mücadele eden/öncülük yapan SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ olmalıydı..!
 
waalla kafaya takılcak bısey bence engellı olmak kotu bısey deıl
 
Güler misin ağlarmısın...

Okurken komik geliyor, ama başıma gelince kendimi kötü hissederim:D
 
evet yukarda arkdaşlarımızında bahsetiği gibi budurumlara düşmemizin enbüyük nedeni sakatlıklarını kendine meslek edinen profösyonel Dilenciler. bunlar yüzündendirki , Toplumumuz , bütün Dilenciler engellidir
veya bütün Engelliler Dilencidir . şeklinde bir Genelleme içerisine gimektedirler.
 
gulpembe' Alıntı:
evet yukarda arkdaşlarımızında bahsetiği gibi budurumlara düşmemizin enbüyük nedeni sakatlıklarını kendine meslek edinen profösyonel Dilenciler. bunlar yüzündendirki , Toplumumuz , bütün Dilenciler engellidir
veya bütün Engelliler Dilencidir . şeklinde bir Genelleme içerisine gimektedirler.
bunun üstüne başka bişey denmez aynen katılıyorum
 
konu eski ama dayanamadım.

pegasus kardeşim adamı tekrar çağırttın madem sordaydın ya nerde bu gömleklerin pantolonu diye :lol: :lol: :lol: şaka bir tarafa sokakta verilen parayı toplasaydım zengin olurdum. :lol:
 
Bir çok arkadaşımızın hemfikir olduğu olumsuz lanse edilen engelli imajının olumsuz geridöngülerine trajikomik sayılabilecek örnekler maalesef bu yaşananlar her an bizim başımızada gelebilir ama cevabımız hazır sanırım size poğaça ikram edelim ne li olsun :?: :D
 
HÜSEYİN AKSU NUN DİKKATİNE

hüseyin bey ben adem aykut erzurum hınıstan 1989-1994 yılları arasında ankarada ortopedik özürlüler okulunda okudum siz bizden 1 sınıf öndeydiniz benim sınıfta oğuz doğanyılmaz hamit erkul ve orhan doğan vardı benim sizden isteğim bizim sınıfta şuan tanıştığın veya tlf numarası olan arkadaşlar varmı sende yardımcı olsan çok sevinirim
 
bu sayfalarda kaybolup giden bi yerlerde kesin çözümü yazmıştım yine tekrarliim.

öncelikle mülteci,besleme,göçmen kılığında dolaşmıcan.
örneğin:
kafayı usturaya vurdur üstüne bi döğme yaptır. gamalı haç veya kelebek. tercih senin :)
veya
saçlarını kestirmeye kıyamıyosan punkçı gibi rengarenk boya
veya
saçlarını uzat arkadan kuyruk yap kulağına küpe tak
veya
kolunda boynunda kocaman altın (taklidi) bi kolye bilezik olsun.
veya
görünür bi yerine mesela burnuna,kaşına, dudağına piercing tak.
veya
entel bi keçi sakalı bırak, tel gözlük tak, kucağında gavurca isimli kalın kitaplar gezdir, dudağının ucuna bi pipo sıkıştır.
vs vs
marjinal olacaksın arkadaş. imajı cilalıcan.
sen bunlardan birini yap, eğer hala sadaka verme teşebbüsüne muhatap olursan gel yüzüme tükür :)
ben çok gezip dolaşan biri olduğum halde hiç böyle bir davranışla karşılaşmadım.
niye? çünkü bende hiç bi dilencide olması düşünülemeyecek entel bi sakalcık var :)
 
İlahi Bayke ömürsünüz.

Benimde hiç başıma gelmedi bu tarz bir olay. Ama bende özellikle ikizlerimle ilgili yakıştıramama sorunu yaşıyorum.

Ankarada yaşamaktayım ve eşimde engelli bende. İkiz çocuklarımız var Allah bağışlarsa, ama ne zaman mahallede gezmeye çıksam tuhaf bakışlar hatta tuhaf sözlerle karşılaşıyorum.
Bir komşumuz var sağolsun her gördüğünde beni
*** Tütütütü Maşallah şu haliylen kocasıda topal ikiz çocuk büyütüyor Allah nazallardan saklasın*** diyerek bizi takdir ettiğini belirtir.

Yada bir yerlere gezmeye gittiğimizde meraklı tipler gelip
** Bu çocuklar sizinmi hadi yaaaa nasıl olur ama siz özürlüsünüz hemde ikizmi aaaaaaaaa**
gibi tavırları ve sözleri ile ikiz çocukları bize yakıştıramadıklarını dile getirirler.
 
resimlerini koyacaktım ama galiba beceremedim
forumlara resim nasıl konuyor ki acep.
 
deryaaslantürk dostum
oolmadı işte
ezilcen büzülcen ikiz çocuk bizim ne haddimize estaafurullah dicen.
hastaneye gittiğimizde kampanya varmış bi alana aynısından bi tanede
promosyon veriyolarmış..ikincisi ordan geldi dicen. :)
bebeleri gösterip
- ahha bu orjinal..bu da yanında verdikleri eşantiyon dicen :)

ya da ne biliim bunlar dördüz. ikisini babanneye bıraktık dicen.

ahhh böyle kebap sorular bana gelecek ki..!
hayat bana hep kazık sorular soruyo yaa
aslında hep bildiğim çok çalıştığım yerden geliyor sorular
şaaak diye cevabı yapıştırıyom
ıhhh diyolar
evet soru aynı ama cevaplar değişti..!
çaktın sıfır ..oturr.
allalla nası yani yaa..?
ama olabiliyo işte.
 
yaw epey güldüm herkesin süper komik anıları var, daha neler neler vardır kimbilir ama özellikle poğaça hadisesi ve sensei bayke'nin anlattıkları kopardı beni..

bende farklı birşey anlatayım başımdan geçen;

antalya dedeman taraflarında meşhur bir büfe var, sandviç yengen izmir adana vs. satan. Önünde ufacık bir alanı var sandalyeler atmışlar ama öyle popülerki
mekan etrafında sürekli arabalar yaklaşıp gidiyor birşeyler yaptırmak için.

Bizde 3 engelli arkadaş arabayla dolaşıyoruz, malum 3 kişi olunca tekerlekli sandalyelerimizi götüremedik yanımızda. Nasılsa arabadan inmeden de dolaşır birşey alır atıştırırz diye, bu bahsettiğim meşhur büfenin önüne yanaştık. Engelli arkadaşım arabayı yeni almıştı, son model bir Mazda3, plakasında meşhur amblemimiz.. Yanaştık büfenin önüne bekliyoruz; elemanlardan biri ile göz göze geliriz de el işaretiyle yanımıza gelmesini sağlarız diye.

Bi süre bekledik ve sonrasında kabzımal bir vatandaş ile göz göze geldik, işaretle bak bize diyoruz gel buraya diyoruz, adam kaşları çatıyor; ne diyonuz siz gibisinden bir tavır var yüz ifadesinde. Uzun uğraşlarla nihayetinde yanımıza geldi ve efendim dedi. Ama yanımıza kadar geldiğinde epeyce dolmuştu o, söyleyecek laflarını hazırlamıştı. Biz hemen engelliyiz araçtan inemiyoruz siparişi verelim de getiriver diye konuya girdik fakat o ne engelliden bir haber, ne de dediklerimizi anlamıyordu, direk "Self Servis" yalnız burası inip kendiniz alıyosunuz bu seferlik böyle olsun gibi birşeyler dedi.

Engelliyiz inemiyoruz diye anlatıyorsun eşşeğe ama kafa salladığı halde o sallanan kafa basmıyor işte. Dinleyip dinleyip bi dahaki sefere kendiniz alırsınız deyip verdiğimiz siparişleri ustaya iletmeye kaçtı.


Şimdi pek çok hadise oluyor bu tarzda, engelli nedir ne değildir insanlar üçüncü beşinde dereceden uzak akrabasında da görmediyse bilmiyor haliyle. Hadi belli bir yaş üstündekiler, yani yaşlı insanlarımız için tebessüm edip geçebiliriz ama yere çaksan girecek, gözleri parlayan vatandaşlarda böylesine büyük bir cehaleti görünce insan ister istemez deliriyor..


insanlar ya engelli nedir bilmiyor ya da biliyorsa yanlış biliyor; traji komik bir durum..
 
çok komik ya... ne güzel bunlara gülebiliyoruz.... ben böle birşeyle karşılaşsam sanırım pegasus gibi kafamdan silip atamam, bende kötü bir anı olarak kalır 5yıldır engelli olmama rağmen. ama ben böyle şeylere gülmeyi bu sitede öğrenicem galiba :wink:
 
Üst Alt