Devletimize olan güvenim ne yazık ki dibe vurmuştur.
Son bir kaç gündür yaşadıklarım
devlete karşı var olan ufakta olsa güveni,
silip süpürmüştür.
Efendim bilenler bilir
bilmeyenler için öğrenmekte sakınca yoktur.
Bendeniz ortapedik özürlüyüm.
Hani şu devlet büyüklerinin engelli dedikleri cinsten.
Bir ara bunun üzerinden bile ucuz politikalar yapıldı.
Neyse canım!
ben diyeyim özürlü
siz deyin engelli.
Ne engeliyse bu artık.
Tamam tamam
işi sulandırmayacağım.
Bu arada sohbetimiz uzun sürecek
isteyenler on dakika ihtiyaç molası verebilir.
Efendim birey olarak çevremde gelişen hadiselerden
ve sistem içindeki sistemsizliklerden bunalıp
sosyal hayattan kopartmıştım kendimi.
Bizi yönetenlerin vurdum duymazlığı,
vatandaş olarak birbirimize karşı takındığımız tavır,
küçüğün büyüğe saygısızlığı,
büyüğün küçüğe sevgisizliği,
bir zamanlar
bizi biz yapan adalet mekanizmasının
iflas etmesinden ötürü
tamamen soyutladım kendimi insanlardan.
Mümkün mertebe kendi kurduğum dünyada yaşıyor
ve katıksız türküler söylüyordum dağlara.
Aman efendim kimleri görüyorum!
Fabrikatör Tahir bey Nermin hanımla birlikte gelmiş,
buyurun efendim köşedeki masa sizin.
Arada taverna vari kırıntılar serpiştirerek
hislerinizi canlı tutmaya çalışıyorum.
Sadede gelmek gerekirse şayet
Daha önce denediğim,
ancak başarılı olamadığım
rapor alma sevdası
tekrar iş başındaydı.
Bir arkadaşımın telkin ve hipnozları
önemli rol oynadı bunda.
Yoksa bana kalsa asla
ama asla
ikinci kez denemezdim.
Özürlü olarak bir işe girmek için en az
yüzde kırk rapor almak zorundasınızdır.
Bundan üç yıl evvel bana verilen rapor oranı
yüzde otuz idi.
Şimdi ise yüzde otuz altı aldım.
Anlayacağınız ilerleme var.
Devlet baba açık açık
bana bir şeyim olmadığını söylüyordu bu raporu vererek.
Haydaaaaaaaa
şimdide yalancı çıktık iyimi.
E canım devlet baba bu
insanı rezilde eder vezirde.
İlk raporu aldığımdan bu yana tam üç yıl geçti.
O süre zarfında hiç bir işle meşgul olmadım.
İyi ama ne yedin içtin be adam diyenlere
baba parası yedim demek isterdim.
Ancak o işide yüzüme gözüme bulaştırdım
anne parası yiyerek.
Üç sene evvel hakkım olan
sakatlık derecemi alamamış olmamadan ötürü
bir kez daha rapor almaya karar vermiştim.
Pazartesinden bu yana yaşadıklarımı sizlerle
paylaşmak istedim.
Evvela zülfiyare dokunmak istiyorum.
Taksici milletinin tunç devrinden kalma alışkanlıkları
beni rahatsız ediyor.
Tunç devrinde elinde mızrak,
yaşamak için yaşatmamak üzere avına atılan insanlara benzetiyorum
bunlardaki para hırsını.
Taksici milletini memnun etmek için
uzak semtlerde oturacaksınız
Alice harikalar diyarı
olabilir mesela.
Kontak çevrilmeden ve
tekerlek dönmeden önce
soförün gözlerine melül melül bakmalısınız ki
sizi istediğiniz yere kadar götürsün.
Canlarını isteyin, lakin yakın bir yere
gitmek istemeyin onlardan.
Olaki sizi istediğiniz yere götürme gafletinde bulundu.
Burnunuzdan fitil fitil gelecektir bu durum.
Gece tarifesini açacaktır,
bunu farkettiğinizde
dalgınlıktan olduğunu söyleyecektir.
O aradaki fiyat farkı üzerine
en iyisimi siz bir bardak soğuk su için.
Yakın yere gitmek adına
sizi arabasına aldığı andan itibaren savurduğu
kötü sözleri üzerinize alabilirsiniz.
Zira kızım sana söylüyorum
gelinim sen anla sendromudur yaşananlar.
Garipsen,
muhtaçsan,
düşkünsen,
sakın merhamet dilenme.
Sonra fakir fukara edebiyatı yapmakla suçlanırsınız.
Sanki fakirlik ayıp bir şeymiş gibi.
Tüm bunların yanı sıra
aralarında harami kisvesine bürünmüşlerde var.
Eğer paranız bozuk değilse
ve durduğunuz yerde parayı bozabilecek
bakkal veya market tarzı iş yerleri yok ise
yandı gülüm keten helva.
Şoför koltuğunda oturan ve sorsanız
kendisine taksiciyim diyen harami
paranızın üstünü vermemek için
bin bir şekile girer.
Hakkınızı almak için kavga etmelisiniz
yahut şikayet etmelisiniz.
Sözlerim elbetteki tüm taksiciler için değil
İçlerindeki kanı bozuklara.
Sizleri bilmem ama ben nadir rastladım
adam gibi taksiciye.
Bir elin parmakları kadar azdırlar onlar.
Gelelim şimdi sağlık rezaletine
Vatandaş hastane köşelerinde
horlanıyor,itilip kakılıyor adeta.
Elinizdeki kağıtlarla o oda senin
bu oda benim diye dolanırken
ne kadar sahipsiz olduğunuzu anlıyorsunuz.
Okumuş olmanın verdiği avantajı vatandaşı ezmek için kullananları gördükçe
lanet ettim bu bozuk düzene.
Bu ülkede okuma yazması olanlar dahi
hastane koridorlarında yitip gidiyor
ve derdini kimselere anlatamıyorsa
okuma yazma bilmeyen ne yapsın.
Aman ha!
Okuma yazman yoksa sakın hastalanma.
Şimdi sen duvarlara asılı yazıları okuyamazsın
birde üstüne üstlük
ne yapman gerektiğini sorar durursun.
Can sıkmakta bire birsin yani
vatandaş Rıza.
Duvarlara konuşlandırılmış ok işaretlerini
takip edersen mındık efendiyi bulursun.
O sana ne yapman gerektiğini söyler
Ölüye sağlıklı raporu verenle
diriye ölü raporu veren zihniyetten
merhamet beklemek en hafif deyimiyle aptallık olur.
Son üç gündür hastane koridorlarında
fink atan ruhumun
yavaş yavaş can verdiğini görüyordum.
Suni tenefüs yapmak içimden gelmiyordu
varsın ölsündü umutlar.
Bu yoksunluğun ortasında keşfettim
sıradan bir kantincinin
baş hekimden daha forslu olduğunu.
Hastanede bir işiniz var ise
muhakkak kantinciyle dirsek teması kurmalısınız.
Alınamayan raporlar nasıl alınır,
atılamayan imzalar nasıl atılır görseniz
isyan ederdiniz.
En iyi kantinci
ölü kantincidir dediğinizi duyar gibi oldum.
Yok canım o kadarda değil.
Acizane bu kardeşiniz,
düzenin kirli dişlilerine takılmadan
ilerlemeye çalıştı.
Kendi işim görülsün diye
bir başkasının önüne geçmedim.
Aksine başkalarının önüne geçmek isteyenlere karşı
savaş verdim hiç usanmadan.
El pençe divan durmadım
başım dik
vicdanım rahat gezinip durdum
o morg senin
bu morg benim.
Eskiden imrenirdim doktorlara
üzerlerindeki beyaz üniformaya.
Ne olmak istiyorsun dendiğinde
hiç gözümü kırpmadan
doktor olmak istiyorum diyecek kadar
saygı duyuyordum
Şimdi o saygıdan eser kalmadı bende.
Hipokrat yemini edenlerin
vatandaşın defterini dürmeye yemin etmiş gibi davranmaları
yaraladı yüreğimi.
Efendim
kantarın topuzu kaçtı
yine uzattım konuyu.
Sizleride özürlerimizle
aman pardon
engellerimizle sıkıverdik.
Bu arada seçimlerde yaklaştı
bir rivayete göre
ülkemizde sekiz buçuk milyon özürlü var.
Bu sessiz yığınlar yalnız seçim dönemleri
adam yerine konuluyor.
Ucuz politikalar kokuşmuş düzenin içinden gülümsüyor sanki.
Bürokrasiyle örülü hayatımıza darbe yapmanın
vakti gelmiştir.
Özürlerimizden engeller kuranlara
engellerimizden özürler diletmeliyiz.
Siz şimdi raporumu merak ediyorsunuz
Yüzde kırk rakamına ulaşma zorunluluğu olmasına rağmen
yüzde otuz altı alarak barajı geçemedim.
Ölüye diri raporu veren
devlet baba
Bir sakata sağlam raporu vermekte
sakınca görmedi.
Bu gidişle beni askere almayan ordu
iadei itibar yapıp
silah altına alabilir
bu kardeşinizi.
Bu işe en çok annem sevinecek
Kadıncağız yıllardır üzülüyordu
benim bu halime.
Meğerse boşuna dert edip durmuş
Sakat değilmişim işte!
Biz devletten dahamı iyi bileceğiz
Allah devletimize zeval vermesin.
Dört duvar arasından çıkmanın,
insanlara bir kez daha güvenmenin bedelini ödedim
hepsi bu.
En iyisimi alıp başını gitmek
bu şehirden.
Bir göl kenarında
insanlardan uzak
balık tutarak geçireceksin hayatı.
Biriniz taksi çağırabilirmi
lütfen...
--------------------------------------------------------------------------------
Son bir kaç gündür yaşadıklarım
devlete karşı var olan ufakta olsa güveni,
silip süpürmüştür.
Efendim bilenler bilir
bilmeyenler için öğrenmekte sakınca yoktur.
Bendeniz ortapedik özürlüyüm.
Hani şu devlet büyüklerinin engelli dedikleri cinsten.
Bir ara bunun üzerinden bile ucuz politikalar yapıldı.
Neyse canım!
ben diyeyim özürlü
siz deyin engelli.
Ne engeliyse bu artık.
Tamam tamam
işi sulandırmayacağım.
Bu arada sohbetimiz uzun sürecek
isteyenler on dakika ihtiyaç molası verebilir.
Efendim birey olarak çevremde gelişen hadiselerden
ve sistem içindeki sistemsizliklerden bunalıp
sosyal hayattan kopartmıştım kendimi.
Bizi yönetenlerin vurdum duymazlığı,
vatandaş olarak birbirimize karşı takındığımız tavır,
küçüğün büyüğe saygısızlığı,
büyüğün küçüğe sevgisizliği,
bir zamanlar
bizi biz yapan adalet mekanizmasının
iflas etmesinden ötürü
tamamen soyutladım kendimi insanlardan.
Mümkün mertebe kendi kurduğum dünyada yaşıyor
ve katıksız türküler söylüyordum dağlara.
Aman efendim kimleri görüyorum!
Fabrikatör Tahir bey Nermin hanımla birlikte gelmiş,
buyurun efendim köşedeki masa sizin.
Arada taverna vari kırıntılar serpiştirerek
hislerinizi canlı tutmaya çalışıyorum.
Sadede gelmek gerekirse şayet
Daha önce denediğim,
ancak başarılı olamadığım
rapor alma sevdası
tekrar iş başındaydı.
Bir arkadaşımın telkin ve hipnozları
önemli rol oynadı bunda.
Yoksa bana kalsa asla
ama asla
ikinci kez denemezdim.
Özürlü olarak bir işe girmek için en az
yüzde kırk rapor almak zorundasınızdır.
Bundan üç yıl evvel bana verilen rapor oranı
yüzde otuz idi.
Şimdi ise yüzde otuz altı aldım.
Anlayacağınız ilerleme var.
Devlet baba açık açık
bana bir şeyim olmadığını söylüyordu bu raporu vererek.
Haydaaaaaaaa
şimdide yalancı çıktık iyimi.
E canım devlet baba bu
insanı rezilde eder vezirde.
İlk raporu aldığımdan bu yana tam üç yıl geçti.
O süre zarfında hiç bir işle meşgul olmadım.
İyi ama ne yedin içtin be adam diyenlere
baba parası yedim demek isterdim.
Ancak o işide yüzüme gözüme bulaştırdım
anne parası yiyerek.
Üç sene evvel hakkım olan
sakatlık derecemi alamamış olmamadan ötürü
bir kez daha rapor almaya karar vermiştim.
Pazartesinden bu yana yaşadıklarımı sizlerle
paylaşmak istedim.
Evvela zülfiyare dokunmak istiyorum.
Taksici milletinin tunç devrinden kalma alışkanlıkları
beni rahatsız ediyor.
Tunç devrinde elinde mızrak,
yaşamak için yaşatmamak üzere avına atılan insanlara benzetiyorum
bunlardaki para hırsını.
Taksici milletini memnun etmek için
uzak semtlerde oturacaksınız
Alice harikalar diyarı
olabilir mesela.
Kontak çevrilmeden ve
tekerlek dönmeden önce
soförün gözlerine melül melül bakmalısınız ki
sizi istediğiniz yere kadar götürsün.
Canlarını isteyin, lakin yakın bir yere
gitmek istemeyin onlardan.
Olaki sizi istediğiniz yere götürme gafletinde bulundu.
Burnunuzdan fitil fitil gelecektir bu durum.
Gece tarifesini açacaktır,
bunu farkettiğinizde
dalgınlıktan olduğunu söyleyecektir.
O aradaki fiyat farkı üzerine
en iyisimi siz bir bardak soğuk su için.
Yakın yere gitmek adına
sizi arabasına aldığı andan itibaren savurduğu
kötü sözleri üzerinize alabilirsiniz.
Zira kızım sana söylüyorum
gelinim sen anla sendromudur yaşananlar.
Garipsen,
muhtaçsan,
düşkünsen,
sakın merhamet dilenme.
Sonra fakir fukara edebiyatı yapmakla suçlanırsınız.
Sanki fakirlik ayıp bir şeymiş gibi.
Tüm bunların yanı sıra
aralarında harami kisvesine bürünmüşlerde var.
Eğer paranız bozuk değilse
ve durduğunuz yerde parayı bozabilecek
bakkal veya market tarzı iş yerleri yok ise
yandı gülüm keten helva.
Şoför koltuğunda oturan ve sorsanız
kendisine taksiciyim diyen harami
paranızın üstünü vermemek için
bin bir şekile girer.
Hakkınızı almak için kavga etmelisiniz
yahut şikayet etmelisiniz.
Sözlerim elbetteki tüm taksiciler için değil
İçlerindeki kanı bozuklara.
Sizleri bilmem ama ben nadir rastladım
adam gibi taksiciye.
Bir elin parmakları kadar azdırlar onlar.
Gelelim şimdi sağlık rezaletine
Vatandaş hastane köşelerinde
horlanıyor,itilip kakılıyor adeta.
Elinizdeki kağıtlarla o oda senin
bu oda benim diye dolanırken
ne kadar sahipsiz olduğunuzu anlıyorsunuz.
Okumuş olmanın verdiği avantajı vatandaşı ezmek için kullananları gördükçe
lanet ettim bu bozuk düzene.
Bu ülkede okuma yazması olanlar dahi
hastane koridorlarında yitip gidiyor
ve derdini kimselere anlatamıyorsa
okuma yazma bilmeyen ne yapsın.
Aman ha!
Okuma yazman yoksa sakın hastalanma.
Şimdi sen duvarlara asılı yazıları okuyamazsın
birde üstüne üstlük
ne yapman gerektiğini sorar durursun.
Can sıkmakta bire birsin yani
vatandaş Rıza.
Duvarlara konuşlandırılmış ok işaretlerini
takip edersen mındık efendiyi bulursun.
O sana ne yapman gerektiğini söyler
Ölüye sağlıklı raporu verenle
diriye ölü raporu veren zihniyetten
merhamet beklemek en hafif deyimiyle aptallık olur.
Son üç gündür hastane koridorlarında
fink atan ruhumun
yavaş yavaş can verdiğini görüyordum.
Suni tenefüs yapmak içimden gelmiyordu
varsın ölsündü umutlar.
Bu yoksunluğun ortasında keşfettim
sıradan bir kantincinin
baş hekimden daha forslu olduğunu.
Hastanede bir işiniz var ise
muhakkak kantinciyle dirsek teması kurmalısınız.
Alınamayan raporlar nasıl alınır,
atılamayan imzalar nasıl atılır görseniz
isyan ederdiniz.
En iyi kantinci
ölü kantincidir dediğinizi duyar gibi oldum.
Yok canım o kadarda değil.
Acizane bu kardeşiniz,
düzenin kirli dişlilerine takılmadan
ilerlemeye çalıştı.
Kendi işim görülsün diye
bir başkasının önüne geçmedim.
Aksine başkalarının önüne geçmek isteyenlere karşı
savaş verdim hiç usanmadan.
El pençe divan durmadım
başım dik
vicdanım rahat gezinip durdum
o morg senin
bu morg benim.
Eskiden imrenirdim doktorlara
üzerlerindeki beyaz üniformaya.
Ne olmak istiyorsun dendiğinde
hiç gözümü kırpmadan
doktor olmak istiyorum diyecek kadar
saygı duyuyordum
Şimdi o saygıdan eser kalmadı bende.
Hipokrat yemini edenlerin
vatandaşın defterini dürmeye yemin etmiş gibi davranmaları
yaraladı yüreğimi.
Efendim
kantarın topuzu kaçtı
yine uzattım konuyu.
Sizleride özürlerimizle
aman pardon
engellerimizle sıkıverdik.
Bu arada seçimlerde yaklaştı
bir rivayete göre
ülkemizde sekiz buçuk milyon özürlü var.
Bu sessiz yığınlar yalnız seçim dönemleri
adam yerine konuluyor.
Ucuz politikalar kokuşmuş düzenin içinden gülümsüyor sanki.
Bürokrasiyle örülü hayatımıza darbe yapmanın
vakti gelmiştir.
Özürlerimizden engeller kuranlara
engellerimizden özürler diletmeliyiz.
Siz şimdi raporumu merak ediyorsunuz
Yüzde kırk rakamına ulaşma zorunluluğu olmasına rağmen
yüzde otuz altı alarak barajı geçemedim.
Ölüye diri raporu veren
devlet baba
Bir sakata sağlam raporu vermekte
sakınca görmedi.
Bu gidişle beni askere almayan ordu
iadei itibar yapıp
silah altına alabilir
bu kardeşinizi.
Bu işe en çok annem sevinecek
Kadıncağız yıllardır üzülüyordu
benim bu halime.
Meğerse boşuna dert edip durmuş
Sakat değilmişim işte!
Biz devletten dahamı iyi bileceğiz
Allah devletimize zeval vermesin.
Dört duvar arasından çıkmanın,
insanlara bir kez daha güvenmenin bedelini ödedim
hepsi bu.
En iyisimi alıp başını gitmek
bu şehirden.
Bir göl kenarında
insanlardan uzak
balık tutarak geçireceksin hayatı.
Biriniz taksi çağırabilirmi
lütfen...
--------------------------------------------------------------------------------
Zaten kime yedirtmedi ki! 
