Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Cennet Mektupları - Hakkı Yalçın

Capricorn

Aktif Üye
Üyelik
11 Haz 2007
Konular
75
Mesajlar
3,411
Reaksiyonlar
11
Çok sevdiğim bir yazı dizisini sizlerle paylaşmak istiyorum arkadaşlar. Bugüne kadar okuduğum ve beni etkileyen bu seriyi sizlerinde çok seveceğine eminim.. Değerli yazar Hakkı Yalçın'a ait bu seriyi 2 yıl önce eklemiştim ama format değişikliği nedeniyle tamamlayamadan silinmişti konu. Umarım tamamlıyabileceğim bu sefer :)

Keyifli okumalar..


Cennet mektupları (1)



Merhaba Hakkı Baba. Cennet'te harika günler geçiriyorum. Bazen düşlerimin çeyiz sandığını açıyorum

DİYE BASLADI MEKTUPLAR

Hakkı Baba. Mektuplarında bana 'gül' diyorsun ya, biliyorum içinin ağladığını.

Senden bir mendil istiyorum. Kuşların arkasından sallamak için. Gönderir misin?

Dünya haritası asla göründüğü gibi değil... Hala dünyaya boyun eğmeyen güçler var...

----------------------------------

Cennet Mektupları (2)



Merhaba Hakkı Baba...
Irak'ta ölen çocukları getirdiler geçen akşam.
Ayın kraterlerinde saklambaç oynadık. Gökkuşağında lunapark kurduk onlar için. Faytonla Büyük Ayı'yı çektik. Dişini çektik Küçük Ayı'nın, çok hoşlarına gitti.
Birinin cebinden annesinin fotoğrafı çıktı, yatarken onunla örttük üstünü.


***

Güneşi ben uyandırdım dün sabah. Sabah yıldızlarıyla tokalaştıktan sonra kapısını çaldım, güler yüzle karşıladı beni.
"Senin ülkeni bugün daha fazla aydınlatacağım, çünkü çocukların ihtiyacı var" dedi.
Çocukluğumda, Güneş'in geceleri nerelerde saklandığını merak ederdim. Öğrendim.
Geceleri samanyolunda bin parçaya bölünüyor.
Sabaha karşı işinin başına geçiyor.


***

Çektirdiğim fotoğraflarda yüzüm kırışıyor, biliyor musun?
Yeniden büyüyorum.


***

Bizler cennette sevgi biriktiriyoruz da, o sevgiyi dünyaya gönderiyoruz, ışıklar halinde. Dünya, hala kin ve nefret biriktiriyor ya, kahroluyoruz.
İnsanlar yitirdiklerini kazanmak yerine, neden ellerindekini kaybetmeyi seviyor?


***

Çocukken dinlediğim masalların, cennette gerçek olduğunu gördüm.
Hepimiz Külkedisi'yiz, hepimiz Küçük Prens. Sadece Pinokyo yok. Çünkü cennette yalan yok.
Cennette çeşmelerin suyu da hep aynı derecede.
Yani terleyip soğuk su içtik diye, üşüttüğümüzü düşünmesin annelerimiz.
Ben hiç öksüren çocuk görmedim burada.


***

Geyikler arasında şiir yarışması düzenlendi. Bir alageyik kazandı.


***

Bir abi geldi buraya, seni tanıyor. Deniz adamı.
Geceleri yakamozları örgütlüyor, balıklarla sohbet ediyor.
Bir dev gibi duruyor karşımızda. Melekten bir dev...
Geçen akşam seni anlattı bize...


***

Her hafta sonu yıldız sürücüleri sefer düzenliyor Mars'a, Neptün'e....
Ben henüz gitmedim.
Bir gece Dünya'ya inmek için izin bekliyorum melek ablalardan.
Annemi çok özledim...
 
Bu güzel paylaşımın için teşekkürler...
 
Cennet mektupları (3)




Merhaba Hakkı Baba.
Dünyanın her yerinden çeşitli insanlar geliyor cennete. Asla bir politikacı yok.
Senin politikacıları neden sevmediğini, şimdi daha iyi anlıyorum.
Onların hiçbirinde insan sevgisi yok!


***

Cennette, bir gülün açarken çıkarttığı sesi dinledim dün sabah.
Bir çağlayandan sular akıyordu sanki. Biri keman çalıyordu içli içli. Teneffüse çıkan çocukların çığlıkları vardı, yaprakların arasında.
Ve bir meleğin sihirli ninnisi.
Sen de dene Hakkı Baba. Muhteşem bir şey.


***

Yıldızlardan ikisi evlendi geçen akşam. Ay'ın "tutulması" vardı da, gelemedi. Karıncadan yaptılar gelin arabasını. Ağustos böcekleri, "Her yerde kar var, kalbim senin bu gece" şarkısını söyledi.
Ateş böceklerinin havai fişek gösterisini seyretmeni isterdim.
Ben geline güneş saati hediye ettim. Damada, hercai bir menekşe... O gece yer gösterici seçildim. Yeni yıldızlara yerini ben gösterdim.


***

Burada cennet postacıları var. Geçmişe taşıyorlar mektupları. Kendime bir mektup yazdım, annemin kucağında oturduğum yıllara.
Süt dişlerime, uçurtma şenliklerine. Kitabımın arasında kuruttuğum çiçeklere. Arnavut kaldırımlarına, sokak çeşmelerine. Şimdi düşünüyorum da, memleketim mi, çocukluğum mu, yıldızlar mı daha uzak?

***

Kaç zamandır içimde çoğalan hasreti, cennetteki yastığıma işledim.
Melekler onu annemin resmi sanıyor.
 
Cennet Mektupları (4)




Selam Hakkı Baba. Hep kendimi anlatıyorum da, sen nasılsın? Dünya halini biliyorum, dünyanın acı gerçeklerinin seni ne kadar yorduğunu da...
Cennette yeryüzüne yabancıyız ama önemli konulardan da haberdarız.
Kuşlar getiriyor haberleri.
Türkiye'ye ABD Başkanı Bush'un geldiğini duyduk. Bu haberi, Iraklı ve Filistinli çocuklar da duydu.
"Bizi öldüren adam" diyorlar Bush'a... Onlar bütün gün, yüreklerinin içine damlattı acılarını.
Biliyorsun cennette ağlamak yasak ama meleklerden biri gözyaşı musluğunu açtı, "Bugün özgürsünüz" dedi.
Hıçkırığa boğuldu cennet.
Bush'un Türkiye'ye geldiği gün İstanbul'a yağan yağmur, cennetteki gözyaşı kanallarının taşmasıydı.


***


İnce ağızlı bir mızıkam var. Yarın akşam, "Ilgaz Anadolu'nun sen yüce bir dağısın" adlı okul marşını söyleyeceğim.
Çobanlar da duyacak. Çocukluğumdaki çobanlar...


***


Kimliğimi kaybetmiştim, yenisini çıkarttılar. Yaşamaya kayıtlı olduğumu gösteren bir kimlik.
Anne adı "hayat" yazıyor, baba adı "sonsuzluk."


***


Pazar günü gökyüzünde kuşların mitingi var. İnsanların kendilerini bu kadar ürkütmesini protesto edecekler.
Eminim sen görebilirsin.


***


Bazı akşamlar karınca duasına çıkıyoruz. "Dünyada sevdiğimiz insanlar iş bulsun!" diye...
Burada da cam güzelleri var. Fesleğenler, ortancalar. Geçenlerde bir melek, kurabiye tarifi istedi benden.
Annemin adresini verdim...


***


Bazı alışkanlıklarını kaybetmiyor insan. Hala tırnaklarımı yiyorum. Melekler de öğrendi ve önlem olsun diye tırnaklarımın üzerine kuş resimleri yaptılar.
Şimdi, her yediğim tırnak bir kuşun canını acıtacak diye, ödüm kopuyor.


***


Güneş'in doğum günü partisi vardı geçtiğimiz hafta.
Dağlar, denizler de davetliydi. Marmara Denizi'ni dansa kaldırdım. Akdeniz gitar çaldı.
Karadeniz'in bütün balıkları halay çekti. Canım sizi çekti, annemi, arkadaşlarımı. Kendine iyi bak Hakkı Baba...
 
Cennet mektupları (5)





Merhaba Hakkı Baba.
Cennette susarak konuşmayı öğrendim. Beni çabuk öldürdüler, diğer çocuklar gibi. Aslında yaşamalıydık, rüzgar gibi, dağ gibi. Adına politikacı denilen kirli adamlar, bizlerin masumiyetinden korktular.
Kendi çocuklarına masal gibi hayat sunanlar, bizlerin bir lokmasına bile göz diktiler.
Babalarımızın gururunu kırdılar, analarımızı ağlattılar.
Hangi krallık kalmış ki, onların krallığı yıkılmasın.
Dün gece kumdan kalemin içinde saklandım, ağladığımı melekler görmedi.
Bir şey söyle Hakkı Baba! Çocuklar için bir şeyler söyle, herkes duysun.
Deprem çocukları için yazdığın o satırları unutmuyorum.
"Ölen her çocuk, gökten bir yıldızın eksilmesi demek.
Çocuklarımızı kolay ölümlere terk ettiğimiz için, ülkemiz böylesine karanlık demek!"


***

Sinema saatimiz var, cumartesi akşamları. Balıkların gözlerinde seyrediyoruz, son filmleri.


***

Hayatımda ilk kez sihirli değnek gördüm. Cennete Meksika'dan bir kız çocuğu geldi, 3 yaşlarında.
Trafik kazasında ölmüş.
Meleklerden biri, elindeki sihirli değnekle kızın kırık ayağına dokundu, kızın ayağı düzeldi. Hepimiz alkışladık.


***

Cennette bir haber yayıldı, "Ufo'lar gelecek" diye. 2 gündür onları bekliyoruz...


***

Saklambaç oynarken, Aydede'ye kötü bir şaka yaptık.
Kayan yıldızların yerine, kuyruğunu kırpıp iki yeni yıldız yaptık. Bize darıldı.
Bütün gece kapısını sürgülü tuttu...


***

Dün akşam, bir örümcek hamak yaptı bana.
Ben de ona ipek dantelden şal ördüm. Görsen nasıl yakıştı!


***

Bir futbolcu abi geldi cennete. Futbol oynarken sahanın ortasında kalbi durmuş.
Geçen gün bizim için bir gösteri yaptı. Sabaha kadar Güneş'i kafasında zıplattı. Güneş doğmak için izin istemese, herhalde bu harika gösteri daha sürecekti.


***

Güller de okula gidiyor biliyor musun? Onları toprak ana okutuyor. Kendine iyi bak Hakkı Baba!
 
Akın devamını bekliyorum.Teşekkürler...
 
Çok beğenerek okudum Akın çok güzelmiş.. Devamını bekliyorum bende.. Yine burada paylaşmaya devam et..
 
Beğenmenize sevindim arkadaşlar, merak etmeyin devamı gelecek :)
 
Cennet Mektupları (6)




Merhaba Hakkı Baba!
Doğduğum topraklardan sevgisiz haberler alıyorum.
Türban meselesiyle, insanların birbirine düşman edildiğini söylüyor kuşlar.
Cennette, dünyada giydiklerinize değil, karşılıksız iyiliklerinize bakılıyor.
İnsan sevginize.


***

Dünyada yaşayamadığım çocukluğu, burada yaşıyorum.
Bir kavanoza doldurdum hayallerimi, reçel yaptım.
Çocukların ekmeklerinin üzerine sürüyorum sabahları.
Bayılıyorlar.
En çok da cam kenarında bekleyen anne reçeline...


***

Dünyanın ünlü kozmetik firmalarından biri, cennete haber salmış.
Parfüm yapmak için cennetten "çocuk kokusu" istiyorlarmış.
Melekler reddetti. "Dünyadaki çocukların ter kokusundan parfüm üretemeyenler, cennetteki çocukların sırtından geçinmeye kalkışmasın" diye not gönderdiler üstelik.
Modacıları ve bankacıları oldum olası sevmedim Hakkı Baba!
Bazılarının yüreğinin protez olduğunu düşünüyorum.


***

Çocukların yaramazlık yapma isteği, cennette bile kesintiye uğramıyor.
Kuyruklu yıldızın kuyruğuna teneke bağladık.
Kediler katıla katıla güldü.
Sonra şafaktan süt sağdık. İneklere içirdik.
***

Göçmen kuşlar, çocukluğumun günlüğünü getirdiler bana.
Annem göndermiş.
Bir de yeni ördüğü kazağı koymuş yanına. "Kızım cennette üşümesin" diye.


***

İki bulut kavga etti geçen akşam. Aydede zor ayırdı.


***

Işık hızında giden, işlemeli bir mendilim var.
Ninemden kalma... Şimdilik kısa turlar atıyorum, yıldızlar arasında.
Meleklerden izin alırsam, bir gece yarısı, usulca dünyaya uçmayı düşünüyorum.
Kendine iyi bak Hakkı Baba! Hepinizi çok özledim.
 
Cennet Mektupları (7)




Merhaba Hakkı Baba. Türkiye'den bebeler, çocuklar geldi Cennet'e... Bir tren kazasında "öldürülmüşler!" Ellerinde fotoğraf parçaları, yakınlarını arıyorlardı telaşla.
Melekler kahroldu yine. "Politikacıların katliamları izlediği bir ülkeden, ancak çocukların ölüsü çıkar" dedi, yaşlı bir güvercin.
"Türkiye'de çocukları ve gençleri öldürmeye kararlı politikacılar var. Onlardan kurtulmadıkça, o topraklarda nefes almanın imkanı yok" dedi, bir gurbet kuşu.
Çocuklar adına kahrolduk hepimiz. Bizleri öldürenler, yeni çocukların ölümlerinin de sebebiydi.
Meleklerden biri keman çaldı.
Yeldeğirmenleri ağıt yaktı. Bütün melekler kendini tuttu, ağlamamak için. Çocuklar tutamadı...


***

Üniversite sınavını kazanmış bir abi vardı, tren kazasında ölen...
Suskundu da, birkaç satırlık şiir okudum, gözlerinin kitabından.
Annabell Lee'yi...
Sevgilisine veremediği bir mektup kalmıştı elinde.
Bir damla gözyaşı döküldü gözünden, elindeki kağıda su gibi yayıldı.


***

Bilgisayara bir tren çizdik.
Kazada ölen çocuklarla hızlı yolculuk yaptık, Güneş'e gittik.
Hiçbirimize bir şey olmadı.
Cennette namussuz insan yok çünkü!


***

Az daha unutuyordum Hakkı Baba! Anneme söyle, beni çok merak etmesin artık.
Seni tanıyan bir doktor abi geldi yanımıza. Kanada'dan...


***

Güneş, gözlük takacak yarın sabah! Aynaya bakarken, gözleri kamaşıyormuş! Biliyor musun, ben güneş gözlüğümü evde unutmuşum!


***

Çarliston biberi tanımayan çocuklar var cennette.
İşportacı abilerin zabıtalardan nasıl kaçtığını anlatıyorum da, masal gibi geliyor onlara.
Havuz problemlerini burada daha kolay çözüyoruz.
Herkes kendi burcunun üzerinde istediği gibi gezinebiliyor.
Benim yükselen yıldızım sensin Hakkı Baba...
Sana yazmak, ara sokaklardan geçtikçe yaklaştığım şehrim gibi...
İstanbul gibi...

Kendine iyi bak Hakkı baba!!!
 
Cennet Mektupları (8)




Merhaba Hakkı Baba. Tren faciasında ölen bir abla geldi Cennet'e. İçi yanardağ gibiydi. "Çocukları yaşatmak için ayaklanmayan hiçbir politikacının, bizler öldükten sonra dua etmek için diz çökmeye bile hakkı yoktur" dedi.
Sana mektup yazdığımı öğrenince çok sevindi. "O senin baban mı?" diye sordu, "Hayır" dedim, "Bütün çocukların babası.""Ben de yazabilir miyim?" dedi. Alttaki satırlar ona ait. "Cehalet ve yobazlık bilime yenilmedikçe, kendi günahlarını Allah'a yükleyenler, çocukları katletmeyi sürdürecek. Ne olur bir şeyler yap Hakkı Baba?"


***

Hayat çok garip.
Dünyada yaşadıklarımızı unutmak istemeyiz.
Cennet'te yaşayamadıklarımızı...


***

Anneme söyle, alerjimi merak etmesin, çünkü Cennet'te polen yok.
Hapşırdığım oluyor elbet.
Ama "Çok yaşa" demiyor kimse.

***

Kuşlara makyaj yaptık, arkadaşlarımla. Kargaların rimeli aktı.


***

Rüya gördüm dün gece. Bir ilkokulun bahçesinde koşuyordum. Atatürk heykelinin karşısında hazırolda durdum.
Kırmızı şapkalı bir adam, kurtlara gözlük takıyordu, bizleri kandırmak için.
Uyanmışım. Ülkemdeki çocukları da sen uyandır Hakkı Baba.


***

Gökyüzünde unutulmuş bir uçurtma buldum.
Benim çocukluğumun uçurtmasına benziyordu. Başkasına verdim.
Kendine iyi bak.
 
Cennet Mektupları (9)




Merhaba Hakkı Baba. Pazar günü deniz kenarında sana gülümseyen bebeği hatırladın mı?
Annesinin kucağından sana gelişinde, bir gariplik sezmedin mi yoksa?
Dikkatli baksan, sol omuzundaki lekeyi görürdün.
Sakallarını okşayışını hatırla...
Kusura bakma Hakkı Baba. Seni çok özlemiştim.


***

Meleklerden biri rüyalarımı süslüyor kaç zamandır. Öperek uyandırıyor beni.
Tanrı selamıyla...




Dünyadayken, yıldız taşlamaya bayılırdım. Yaşlı bir yıldız beni hemen tanıdı. Attığım taşların izlerini gösterdi bana. "Çocukların her hatası affolur" dedi. Gözlerimden öptü.


***

Büyüklere bir mesajım var Hakkı Baba. Çocuklar gibi gülmeyi öğrenmedikçe, dünyada yaşamanın bir anlamı yok.
Geçenlerde Küçük Ayı'la sohbet ederken, ona "İnsanlar sonsuz mu?" diye sordum da.
"Hayır" dedi. "Sonsuz olan sadece sonsuzluktur." Peki, hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayan o politikacılar ve çocuk katilleri, kendilerini sonsuzluk ağacı gibi mi görüyor acaba?
Yeryüzüyle, gökyüzü eninde sonunda hesaplaşacak.Ben bu yaşımda bunu öğrendim de, onlar hala öğrenemedi ve öğrenemeyecek galiba...


***

Sen de biliyorsun ki Hakkı Baba. En uzak yıldızlar, aslında en yakın uzaklardır.
En yakın sanılan dostlar da, en kalleş tuzaklardır.
Tıpkı bütün suçu gökyüzüne yükleyen, yeryüzü zalimleri gibi...


***

Cennete bir abi geldi. Üzerinde deli gömleği... Bütün hesaplara o bakıyor. Acayip zeki...


***

Önümüzdeki hafta depremden ölen çocuklar, dünyaya inmek için bir günlüğüne izin aldılar.
Hepsi de yakınlarını seyredecek usul usul.
 
Cennet Mektuplar (10)





Merhaba Hakkı Baba. Kaç zamandır yazamıyordum, iyiyim merak etme. Aydede'nin hikayelerini dinliyoruz akşamları.
Annemin hasretini demliyorum bazen. Özlemleri çantama dolduruyorum. Denizyıldızları biriktiriyorum. Melekler bizlere, Ay'da "yerçekimli çiçek" yetiştirmeyi öğretiyor.
"Bir çocuk bir şey isterse, mutlaka olur" diyorlar.
Kaf Dağı bile aşılmaz değil, biliyorsun.

***

Çocukluğumda ne zaman içim kararsa, Güneş'e bakardım.
Hala karanlık mı ülkem
Hala çocukları dinle korkutuyorlar mı Domatesleri denize mi döküyorlar yine, yoksul insanlar yemesin diye?
İnsanlar sokaklarda mı yatıyor Tinerci çocuklar için devlet baba bir şeyler yapmıyor mu Hakkı Baba?
Bana ülkemi anlatsana. 30 Ağustos Bayramı'nda, Atatürk için benim yerime de haykırır mısın


***

Önceki akşam denizlerden yakamoz topladık.
Sonra da yorgan yaptık üstümüze...

***

Kaç zamandır çamsakızı çekiyor canım. Bir de mızıkayla, küçük el radyosu istiyorum senden. Gönderir misin?


***

Meleklerden gizli sigara içen bulutlar var, onlara haylaz bulut diyorlar.
Geçenlerde saklambaç oynarken yakaladık onları.
Birinin gözüne duman kaçtı da... Çocuklar ağlıyor sandı.


***

Cennete Hintli bir çocuk geldi. Üstelik uçan halıyla...

***

Erken ölümlerimizde kimlerin payı olduğunu biliyorsun Hakkı Baba!
Onlar şimdi, öldürdükleri çocukların günahlarını da kadere yüklüyorlar.
"Herkesin yaşadığı kendi kaderidir" derler. Oysa kaderimizi zalimler belirler. Çocukları aydınlat Hakkı Baba! Onları yobazlardan, günahlarını Allah Baba'ya yükleyenlerden, politik zalimlerden koru Hakkı Baba!
Kendine iyi bak, seni çok özledim.
 
Cennet Mektupları (11)




Merhaba Hakkı Baba.
Gönderdiğin mızıkayla çocuklara konser verdim geçen hafta.Yüreğime anne özlemi düştü yine. Keten helvası dağıttım çocuklara. Hepsinin selamı var.
Anneme selam söyler misin?


***

Son karıncanın yuvasına dönüşünü bekledim.
Bütün karıncaların onu nasıl beklediğine, ilk kez şahit oldum.
Analar, kaybolan çocuklarını bekler de, çocukları öldürenler o duyguyu hissedebilir mi acaba?
Rusya'dan çok sayıda çocuk geldi cennete...
Hala gözlerinde duruyordu korkuları...


***

"Niye politikacı olmuyorsun?" diye sorardım sana. Gülümserdin.
Şimdi anlıyorum... Politikacıların, gökteki yıldızları biçmek için görevlendirilmiş acımasız bahçıvanlar olduğunu.

***

Yakılmış şairlerle tanıştım önceki akşam. Hepsi de yarım kalan şiirlerini tamamlıyor. Hep birlikte türkü söylediler de, ateşböcekleri onlara eşlik etti.
Ateşböcekleri, "Bu gece için Sivas'tan geldik" dediler.
Böylesine görkemli bir hüzne, cennette ilk kez şahit oldum.


***

Dün gece Ay üşüdü, hırkamı ona verdim. Ben üşümedim...
Bulutlara Türkiye'deki pazar akşamlarını anlattım da, önümüzdeki pazar gecesi televizyon antenlerini tekmeleyecekler.
Çocukları zehirlemesin diye, o futbol yorumcuları...

***

Aşkı her sabah güneşin doğuşunda bekliyorum...
Deniz dibinden gelen sesi duyuyorum... Gökyüzünden gelen ışıltıyı görüyorum... Ruhları yenilgiye uğratan silahlar değil, sevgisizlik.Ben biliyorum da, dünyadaki çocuklar biliyor mu acaba? Onlara bu mesajlarımı iletir misin Hakkı Baba...
 
Cennet Mektupları (12)




Merhaba Hakkı Baba. Çocukken trenlere gazoz ısmarlardık. Şişelerin içinde beyaz leblebiler olurdu da, o şişe benim akvaryumum olurdu.
Şimdi ölüm ısmarlanıyor trenlere. Çocuk ölümleri... Direksiyonu ben mi kullanıyorum diyen adamlara çocukları emanet edenler, daha nice çocuğun ölümünü seyredecektir.
Sen bu filmi sessizce seyretmiyorsun di mi Hakkı Baba


***

Geçenlerde göçmen kuşların seyir defterlerini okudum da, hüzünlendim.
Aklıma günlüğüm geldi.
Acaba kim dolduruyor, benim bıraktığım sayfaları


****

Pasomu kaybettim.
Gazeteye ilan verir misin

***


Çocukluğumun mızıka seslerini duyuyorum bazen. Teneffüs çığlıklarını.
Unutmak bir çocuğun masalıdır. Unutamamak, çocukluk yarası. Dünyayı unutamadım Hakkı Baba. Cennetteki meleklerle dertleşiyorum bazen. Dün gece, hayatımın en anlamlı sözcüğünü öğrettiler bana.
Yaşarken melek olmak.

***


Aydede geceleri horluyor artık. Yaşlandığını düşünüyoruz. Ama o kabul etmiyor!


****

Cennette bir kemancı var. Adı Paganini... Güvercinler bile onu bekliyor, keman çalsın diye...
Bazı nağmelerin içinde öylesine derin duygular var ki, bunu anlamak için, çiçeklerle konuşmayı bilmek gerek.
Çocukların gözlerinden bakabilmek gerek, dünyaya...
Dualarım seninle Hakkı Baba! Sen kendine iyi bak. Bize baktığın gibi...
 
Cennet Mektupları (13)




Merhaba Hakkı Baba. Kuşların cenaze törenini izledim geçen hafta. Ölen kuşlar papatyalara sarınmıştı da, kumrular kanatlarında taşıyordu onları.
Ölüleri bulutlara gömdüler.Kuşların ağladığını gördüm ilk kez.


***

Ölmek, belki yaşamın çıkış noktası. Ya da ikinci yarısı. Ben hayatın gerçek kapılarını açacak anahtarı buldum.
Sevgi her şeyin üzerinde, hele bir çocuğun sevgisi.
Beni çocuk yaşta öldüren sevgisiz adamlar ise, Türkiye'de omuzlar üzerinde.
İşte bu gerçek, beni cennette bile ürkütüyor.


***

Çocuklar dünyadaki kadar savunmasız değil cennette...
Duvarlar kadife, yollar pamuk. Minderlerimiz menekşe. Pencereler kelebek kanatlarından. Sevinçlerimizle istediğimiz renge boyuyoruz buraları.
Çocuklar gürültü yapıyor diye, kimse kimseyi azarlamıyor.
Her şeyden önemlisi, cennette bir tane bile politikacı ve yobaz yok!


***

Melekler içimizden geçeni biliyor. Sana yazdığımı bildikleri gibi. Geçenlerde melek ablalardan biri, elimdeki çizgilere baktı.
"Sana" dedi, "Bir gün mü desem, üç gün mü desem bir yolculuk görünüyor".
Dün gece izin verdi. Merdivenle yeryüzüne indim, annemi seyrettim uykusunda.
Rüyasına girdim, piyano çaldım. Sabah nasıl uyandığını hayal edebiliyorum.


***

Biliyor musun, Nubar Terziyan'ı gördüm. "Yağ satarım, bal satarım" oynadık.

***

Pazar günü melekler bizi pikniğe götürdü. Karıncaların su içtiği ırmakta yüzdük.


***

Ölene kadar çocuk sevgisiyle kal Hakkı Baba, bizimle kal.
Ölüm emzirmesin çocukları, onlara iyi bak.
 
Çok güzeldi paylaşım için teşekkürler...
 
Cennet Mektupları (14)




Merhaba Hakkı Baba. Cennette harika günler geçiyorum. Sabahları kuşları uyandırıyorum. Geceleri balıklara hayatımı anlatıyorum, hepsinin gözleri doluyor.
Sabah olmadan yıldızları topluyorum. Bazen düşlerimin çeyiz sandığını açıyorum.
Sen de biliyorsun, hayatı içime sindirmeye fırsat bırakmadılar.
Yeniden keşfediyorum kendimi. Bir çocuğun masumluğunu, cennetin derinliğini...

***

Biliyor musun, hala gülüşlerimin izi duruyor yüz havlumda.
Bakıp bakıp gülüyorum.

***

Geçenlerde bulutlar resmimi çizdi... Sen de şiirimi yaz.
***

Cennete İtalyan bir çocuk geldi. Soslu makarna yaptı bizlere, parmaklarımızı yaladık.
Ben de ona, isim, şehir, hayvan, bitki oyununu öğrettim.

***

Bu yaz mevsimini özlemekle geçirdim. Kulaklarımda bir çift kiraz unutmuşum. Onları dün kuşlara verdim.
***

Geçen akşam, Aydede yorgundu erkenden uyudu.
Küçük Ayı gitarla çocukluğumun şarkılarını çaldı.
Ateş böcekleri nar tanesi getirdi. Ay'ın kraterlerine döktüm gözyaşımı. Kimse görmedi.
***

Ülkemdeki gerçeklerden haberdarım. Büyükler, en büyük yalanlarını çocuklara söylüyor.
Bundan daha korkunç ne olabilir ki! Aman ha Hakkı Baba! Büyürken, içindeki çocuğu dargın bırakma...

***

Ramazan geldi biliyorum. Bu gece sahurda çocukluğumun penceresini aç, öyle kalsın.
Bakarsın sana uğrarım. Çünkü seni çok özledim. Ben öldüm biliyorum ama beni kalbinde yaşat. Kendine iyi bak Hakkı Baba...
 
Cennet Mektupları (15)


Merhaba Hakkı Baba. Kaç zamandır yazamadım sana. Dünyadan haberler geliyor da, hala üzerlerine basıyorlar çocuk kalplerinin.
Oysa cennette, çiçeklerin başının üzerinde yerimiz var.Bazen cennetin mutfak penceresinden annemin yemek kokularını duyuyorum.
Sakın anneme söyleme, canım lahana turşusu istedi.

Sen hiç mavi renkli bulut gördün mü? Onlar kısa pantolon giyiyor ve cennetteki çocuklar sabahları uyanırken, onların yüzünü yıkıyor.
Merak etme, beyaz bulutlar da arkadaşım. Geçenlerde beni gezmeye götürdüler, dağlarda mola verdik.
Dağların sırrını öğrendim Hakkı Baba. Dağlar sigara içiyor, o yüzden başı dumanlı! Mum yaktım, dumanı alsın diye.

Bazı geceler, hayatın derinliklerinde su altı müziğini dinliyorum.
Balıklar söylüyor şarkıları. Senin yazdığın şarkılardan birini deniz kızlarından duydum.
Acayip gururlandım.

Afacan bir çocuk, melek ablalara "Siz ne zaman evleneceksiniz?" diye sordu.
Melekler güldü. Onlar çeyizini gözlerinde taşıyormuş, konuşurlarken duydum.

E.T., sürpriz yaptı. Çuval çuval oyuncak getirdi. Benim payıma Sinderella düştü.

İncecik akan bir derenin kıyısındaydım geçen hafta.
Cennetin gurbetinde. Sesimi suya attım, suda resmimi gördüm. Dünyadaki resmimi. Çiçekli bir pencerenin önünde duruyordum, çocuklar çığlık çığlığa...
Ölümün çizgileri üzerinde seksek oynadım.
Doymadım.
Hayatın ilk anlamları, bütün çocuklarda saklı dururmuş.
O gün, bendeki hazinenin değerini daha iyi anladım.
Sakın üzülme ama, yine melek ablalardan gizlice ağladım.

İzin versinler de, çiçekler köklerinden ayrı solmasın.
Kendine iyi bak Hakkı Baba.
 
Cennet Mektupları (16)





Merhaba Hakkı Baba. Kaç zamandır mektubun gelmiyor. O gülen resminle, sen hep dondurulmuş bir karesin gözlerimde.
Bensiz zamanlarında neler değişti, öylesine merak ediyorum ki.
Hala çocuklara zarar veriyor mu büyükler? Hala kendi içine ağlayan çocukların, dışında mı arıyorlar sebepleri? Türleri azalıyor mu çiçeklerin? Uyanınca, kuşlarını sevindiriyor musun yine?

Geçen akşam süt kuzularıyla düşler salıncağında sallandık. Dağlarımın kekik kokusunu hatırladım, üşüdüm.
Bana gönderdiğin hırka vardı üzerimde. Naftalin kokuyordu.

Üç gündür Aydede şarkı söylemiyor. Melekler merak etti de, Bush yeniden başkan seçildi diye yas tutuyormuş."Iraklı çocuklar aşkına!"

Masallardan dönen kuşlarla tanıştım. Hepsi de sırtında çocukları taşımaktan yorgun düşmüş.
Develerin tellallık, pirelerin berberlik yaptığını gözleriyle görmüşler.

Kız arkadaşlarımdan biriyle lades tutuştuk. Anıların musluğundan su uzattı bana. Her şey aklımda. Çocukluğumun gizli geçitleri... Raflardan düşürdüğüm reçel kavanozları.

Derin bakmayı sen öğretmiştin bana. Bir sözünü hiç unutmuyorum. "Kör gözlerle gördüğün düş, bakan gözlerle gördüğün gerçeklerden çok daha anlamlıdır" diye.
Kitabını ne zaman çıkartıyorsun Hakkı Baba?

Cennetin kokusu annem biraz. Biraz melekler. Yarın akşam sofraya bir tabak da benim için koyun.
Melek ablalardan izin aldım.
İftara geleceğim.
 
Cennet Mektupları (17)




Merhaba Hakkı Baba. Kaç zamandır mektupların gelmiyor? Yeni şarkının adı "Unutmak" mı yoksa? Yoksa, senin bana yazmaktan başka düşlerin mi var?

***

Yıldız bayramı vardı iki gün önce. Bayramlıklarını giymiş yıldızlar, Aydede'nin elini öpmek için kuyruğa girdiler.
Dünyada buna "Kuyrukluyıldız" diyorlar. "En uzak yıldızlar, aslında en yakın uzaklardır" diye bir kart yazdım, senin adına.
Hepsinin selamı var.
***

Yeryüzü çocuklara göz dikerken, gökyüzü hala geleneklerin bekçisi.
Çocuklar kelimeleri havada yakalarken, iki kelimeyi biraraya getiremeyen büyüklerin dünyayı yönetmesi ne acı.
Yeryüzünü talan edenler, gökyüzünden medet ummasın!

***

Irak'tan yüzlerce çocuk geldi cennete... Postalların ezdiği papatyalar gibiydiler.
Onları cennet faytonunda gezdirdik. Melek ablalar yaralarını öptü. Çizgili pijama verdi.

***

Özlemlerin fotoğraf sergisindeydik geçen hafta.
Haylaz çocukların yaptığı suluboya resimler, örümcek ağlarında sergilendi. "Gel öcü ye beni" konulu resim birinci oldu.

***

Geçen akşam melek ablalar kendi aralarında, "Dünyanın çivisi çıkmış" diye konuşuyordu.
"Biz o çiviyi cennetten çakabilir miyiz?" diye sordum, güldüler.
Sonra öğrendim ki, cennet ve cehennem korkusu olmayanlar çıkarmış o çiviyi.
Ve galiba umut yok!

***

Çocukken kazandıklarını, büyüdükten sonra kaybeden büyükler oldukça, o dünyada senin de işin zor.
Lütfen daha sık yaz. Arada koklamak için, cüzdanımda taşıdığın resmin yerine, yenisini gönderiyorum sana.
Kendine iyi bak Hakkı Baba...
 
Cennet Mektupları (18)





Merhaba Hakkı Baba. Cennette her şey güzel, her şey renkli. Melek ablalar bize "gölgemizi korkutma oyununu" öğretti.
Gölgelerimizin bizden ödü kopuyor.

Önceki gece güneşi ağırladık. Aramızdan ışık sızmayacak kadar yakınlaştım da, terlemedim bile.
"Dünyada senin en çok batışını severdim" dedim, güldü.
"Senin gözlerinde batarken, başka çocukların sabahlarına doğduğum içindir" dedi, saçlarımı okşadı.

Ay perileri geçen hafta bana bir şarkı öğretti.
"Emzir beni anneciğim!" Güller de meleklerden gizli ağladı. Bizim gibi...

Voleybol oynarken, topumuz yeryüzüne kaçtı.
Dolunay söz verdi, "Haftaya benimle oynarsınız" diye.

Düşlerimi bazen kavanoza dolduruyorum, bazen toprağa gömüyorum.
Arkadaşlarım kitap okuyor geceleri. Benim duygularım hala, mesafelere meydan okuyor.
Özlüyorum. Akmayan çeşmelerden yüzümü yıkamayı özlüyorum.
Annemin mücverini.
Teneffüslerde çığlık atmayı. Yılbaşında sevdiklerime kartpostal atmayı.

Gökkuşağına siyah renk bulaşmasın diye, çırak aranıyordu.
Ben de başvurdum. Başkasını seçtiler. Belki bendeki karamsarlıktan etkilendiler.

Pencereni açık tut. Bir çift kumru, benim kokumu getirecek sana.
Sen de yeni kitabını gönderir misin? Kendine iyi bak. Dünya her gün biraz daha kötüye gidiyor çünkü...
 
Cennet Mektupları (19)




Çocukluğum beni hatırlıyor mu Hakkı Baba? Gizli bahçelerde ayak izlerim duruyor mu hala? Albümdeki resimlerden sesimi duyuyor musunuz? Ne zaman yalnız kalsam, suskunluğumun derin uykusuna dalıyorum.
Düşlerimi koyduğum yeri bile bulamıyorum.
Kendime sorduğum soruların cevabını arıyorum sende.Bazen ölümü hayata ekliyorum. Mektupların can veriyor bana. Her hafta seni bekliyorum Hakkı Baba.


***

Arkadaşlarımla köşe kapmaca oynuyoruz. Yine yeniliyorum.


***

Geçen hafta melek ablalar, rüya ormanlarında gezintiye çıkarttılar bizleri.
Hayallerimin ağacından sızan damlalar çiçek açmıştı.
Adını hasret koydum...


***

Yağmur perisi senin mektubunu okudu. Çok hüzünlendi. Aydede'nin de selamı var...


***

Gökyüzünde kapılar var, anahtarsız. Bazen ney sesi geliyor, ilahi bir ninni gibi. Çocukların odaları ilkbahara bakıyor, büyüklerinki sonbahara.
Yeni bir oda arkadaşı geldi, Fransa'dan. Bana goblen işlemeyi öğretti. Ben de ona çocuk marşı öğrettim. "Orda bir köy uzakta..."


***

Bu alemde herkesin bir yıldızı var. Ben senin yıldızını gördüm. Seni izliyor...

***

Kendine iyi bak Hakkı Baba... Sen de biliyorsun ki, hiçbir yer, hiç kimsenin değildir.
 
Cennet Mektupları (20)




Merhaba Hakkı Baba. Mektuplarında bana "Gül" diyorsun ya, biliyorum içinin ağladığını.
Merak etme, hala okşanıyor saçlarım. Uykumdan sıçrayarak uyanmayı bıraktım. Melek ablalar kaç kere sürpriz yaptılar, annemin kokusunu getirip.
Ama bir gerçek var ki, iki gözüm iki üzüm...
Hala yüzüstü bıraktığım oyunlarımı özlüyorum, arkadaşlarımı.
Teneffüsleri, yazılıları, bozuk yolları... Ve galiba cennette bile sağ yanım hancı, sol yanım yolcu...

Dünyada korkuttuğum kuşlardan biri beni tanıdı.
Çok utandım.

Kök saldığın gerçeklerin bekçisi olduğunu biliyorum.
Yol kesenlerle barışık olmadığını da.
Acılar küstürmesin seni. Haksızlıklar, sendeki direnci azaltmasın.

Melek ablalardan biri senin dualarına ses vermiş, duymamışsın.
Melekler bazen kelebek oluyor dünyada, bazen kumru.
Sana bir sır vereyim, yatak odanın penceresinde duran iki kumruya lütfen daha dikkatli bak.
Ve onlarla konuş. Senden neden ürkmediklerini anlamıyor musun?

Iraklı bir çocuk geldi, dost olduk. O bana savaşı anlattı, ben ona seni... Mektuplarını okudum. O da sana "Baba" diyebilir mi?

Geçen akşam balıklarla şarkı söyledik. Balıklardan birinin gözüne yosun kaçmıştı, ben ağlıyor sandım.
Bir deniz kabuğunda uyuyakalmışım.

Yeni kitabın geldi. "Yürek Ağlar Gözden Önce..." "Yanlış Yolcu" adlı öykündeki küçük melek, benim bebeğimi getirdi.Teşekkür ederim Hakkı Baba... Kendine iyi bak..
 
Cennet Mektupları (21)




Merhaba Hakkı Baba.
Hayatın sobelediği çocuklar, cennette ebe olmuyor merak etme.
Her çocuğun kendine açılan bir kapısı var.
O çocuklar, uzak oldukları hayata inat, cennetteki yaşamı süslüyor.
Her ölüm bir şaka bizler için. Aslolan sevgi. Birinin kalbine girdiğin zaman, cennetin de kapısını aralıyorsun.
Sonsuzluğun da...

Seni o kapıda bekleyen, binlerce çocuk var Hakkı Baba...
Melek ablalar da, imzalı kitabını bekliyor. "Yürek Ağlar Gözden Önce..."

Firari yıldızlar için af çıktı... Ama yine de dönmediler.

Bir zenci arkadaşım var, renklerin sihrini öğretti bana.
Mavi gülüyorum, sarı özlüyorum, kırmızı yaşıyorum, yeşil bakıyorum.
Kara kara düşünüyorum...

Dün gece saklambaç oynadık. Seninle birlikte çektirdiğim bir resmin içine saklandım.
Beni bulamadılar.

Mevsimine geç kalmış göçmen kuşlar var. Onlar "kuş uykusuna" yatıyorlar. Düşler tarlasında...
Yıldız sürücülerin kursuna katıldım. Yakında benim de gökyüzü ehliyetim olacak.
Ama ancak bisiklet kullanabileceğim.
E.T. benimle birlikte dolaşma sözü verdi.

Adı değişti mi sokaklarımın? Yolları kazıyorlar mı yine, zamanlı zamansız? Anneler ağlıyor mu ülkemizde, babalarımız işsiz mi yine? Çocukları kandırıyorlar mı televizyonlar? Keşke doğan güneşi birlikte karşılayabilseydik Hakkı Baba.
Keşke... Kendine iyi bak! Ben cennetten iyi bakıyorum sana...
 
Cennet Mektupları (22)



Merhaba Hakkı Baba. Yeni yılı hüzünle karşıladık. Sonbahar gibiydi cennet! Melek ablalar, Asya'dan binlerce çocuk getirdi. Ölümün rengini kuruladılar.
Sessiz çığlıklar içinde, ben de melek ablalara yardım ettim. Yunus balıklarının üzerinde, denizin altından bebek topladık.
Kırık oyuncaklar gibiydi bebekler, suyunu bulan çiçekler gibi. Üç kanatlı kuşlarla taşıdık, çocuk demetlerini.
Yılbaşı gecesi Samanyolu'nda onlarla birlikte yıldız topladık.
Dikkat ettiysen, yılbaşı gecesi gökte yıldız kalmamıştı.

Melek ablalara sordum, "Bu bebekler niye öldü?" diye...
"Bir daha ölmemek için" dediler. Anlamışsındır Hakkı Baba...

Cennette, dünyanın acı gerçeklerini daha kolay öğreniyorum.
Dünyaya sinen berbat bir koku var. Gözü dönmüş bencilliğin sebebidir, öfkesi kabaran denizler.
Doğaya direnmek değil, doğayla kardeş olmak gerek. İnsanlığın yelken açabileceği son denizdir sevmek.
Kuşlara bile su içmesi için izin vermeyen dünya, kendi sonunu da hazırlıyor aslında.
Sen de biliyorsun ki, kimileri hayat kulübesinde günlerini dokuyor.
Kimileri sükseli şatolarda, çocukları yakıyor.

Çocukluğumun ağaçlarındaki kabuklarda, ismimi arar mısın? Yine sallar mısın beni, düşlerimin salıncağında...

Geçen hafta aksilikler yaşadım. Melek uçurtmasının ipini kaçırdım. Gözyaşı şişem kırıldı. Kelebek piyanomun tuşları bozuldu. Kızılderili arkadaşımla darıldık.

Kendimle konuşuyorum akşamları. Gökten daha ötelerden sesler geliyor bana.
Adımın fısıltısı geliyor, ilahi bir ninni gibi.
Annemi özlüyorum. Hiçbir şey, annelerin yerini tutmuyor Hakkı Baba. Melekler bile...
 
Cennet Mektupları (23)



Merhaba Hakkı Baba. Bu hafta biraz hüzünlüydüm, çok bulutluydum. Yalnızlık burcunda dolaştım geceleri. Melek ablalardan hüznümü gizlemeye çabaladım.
Çocukların da güz mevsimi var. Geçen hafta durduk yerde yaprak döktüm.

Meleklerden bayram izni aldım, bayramın birinci gecesi annemi seyrettim çiçekli pencereden.
Uyurken bile hüzünlüydü gözleri.
Yastığına beni nakışlamış. Buğulu camın kenarında resmim duruyordu, çerçevesi gözyaşıyla ıslanmış.
Gidip anneme dokunmak istedim, melekler izin vermedi.
O gece çok ağladım. Aydede'yi de ağlattım.

Büyüdükçe kime benzediğimi kimse göremeyecek ya...
En çok ona üzülüyorum.

Annelerin uykularında gezinen melekler var.
Söz verdiler, bir gece beni de gezdirecekler.

Arkadaşlarımdan biri bayram kartı göndermiş.
"Ölümden sonrası nasıl?" diye soruyor.
"Harika" dedim, "Ölüm bana Cennet'i bağışladı ama insan Cennet'te bile o Cehennem gibi dünyayı özlüyor..." Ne garip değil mi Hakkı Baba?
Ağaçlara şarkı söylemeyi öğrettik. Onlar da bize çiçek açmayı öğretecek.

Kusura bakma Hakkı Baba, senin de içini karartıyorum.
Çocukluk işte, bazen böyle oluyor.
Hala liman sanıyorum yorganımın altını. Geceleri, yastığıma demirliyorum hüzün gemilerini.

Fatsa'dan bir öğretmen abi geldi, trafik kazasında ölmüş.
Türküler okuyor bize, sevgiyi dokuyor. Sen kokuyor Hakkı Baba, şiir kokuyor.

Kendine iyi bak Hakkı Baba.
 
Cennet Mektupları (24)


Merhaba Hakkı Baba. Gece yarısından sonraki zamanlarda, çocuklarla derin bir sohbete dalıyoruz.
Herkes kendi geçmişini sorguluyor. Üstelik özlüyor da... Bir kitapta okumuştum, galiba Oscar Wilde'ın sözüydü.
"İnsanların hayatları bir taklit, tutkuları birer alıntıdır" diye.
O gece hepimiz bir başkasında kendimizi, birbirimizi bulduk, sonra kaybolduk.
Ama her türlü şartta, birbirimizi sevmek için bir neden bulduk.

Hiçbir gülüş, çocukların gülüşü kadar güzel olamaz, ama bir kuşun gülüşünü görmelisin Hakkı Baba.
O kuşlara, dünyada niye gülmediklerini sordum.
"Onu bizleri ürkütenlere sor" dediler, üzüldüm.
Büyüklere söyle, kuşları ürkütmesin, çocukları dövmesinler.
Çok istiyorlarsa kıyıları dövsünler, dalgalarla bir olup.

Önceki akşam, rüyalarıma gözyaşı damladı. Melek ablalara gösterdim, "anneminmiş!"

Iraklı bir çocuğun doğum gününde, sarmaşıklar duvara adını yazdı.
Ve kalp işareti yaptı. Sonra duvara bir mesaj bıraktı. "Yaşamak sevmektir, sevmeyenlerin yaşadığını zannetmeyin" diye...Aynı gün bir yarasa, Bush ve Saddam'ı şeytanın arabalarıyla gezerken gördüğünü söyledi. Cehennemin kapısında...

Seninle, yağmura eşlik etmeyi özledim. Yağmur gibi dağınık yaşamayı, defterlerimin kenarına süs yapmayı.
Kayıkların ipini çözmeyi. Yüreğimi cız ettiren şarkıları dinlemeyi. Oralarda yaşamak nasıl? Hak yemek kutsallık mı sayılıyor yine? Ağlayan çocukların seslerini, hangi ahlaksız çığlıklar bastırıyor? Sen nasılsın? Sinirlerine hakim olabiliyor musun, onca haksızlık deryasında?

Bütün çocuklar, dün sabah bulutlara astık pijamalarımızı...
Dünyadan uçurtma gibi görünüyor mu?

Kendine iyi bak Hakkı Baba! Mutlu olmadığını hissediyorum. Rüyalarımdaki karamsar gezintilerin, gizleyemiyor sendeki hüznü.
 
Cennet Mektupları (25)


Merhaba Hakkı Baba. Hüzün kokuyorsun yine, yine buram buram isyan.
Dünyada, tavşan dağa küsüyor, dağın haberi olmuyor.
Cennette öyle değil. Cennette, tavşanlardan da haberi var dağların, ateş böceklerinden de...
Allah'ın imrendiği duyguları, dünyada bulabilmek çok zor.
Senin güzel bir sözün vardı, "Yaktığınız orman sizi de yakar" diye.
Paranın esiri olanların, kontrolden çıkan ihtirasları, gün gelip onları vuracak.
Cennet iyi insanları bekliyor, canını sıkma!

Aydede ile sandala bindik geçen akşam. Senin mektuplarından bahsettim, gülümsedi. Benim ağladığımı gördü, yüzümü yıkadı gökkuşağında.
Sonra kul hakkı yiyenlerin, cehennemden gelen seslerini dinletti bana.
Sana anlatamam Hakkı Baba! O seslerin bir insandan çıktığına inanamadım.

Bir martının günlüğünü okudum. Senin ısmarladığın simitleri bile yazmışlar. Çok hoşuma gitti.

Kulaklarım çınladı. Ya sen andın. Ya annem.

Saklambaç oynarken, artık melek ablaların gözlerinde saklanıyorum.
Kimse bulamıyor beni. Unutmadan söylemeliyim, melek ablalardan biri Yemen Türküsü'nü dinlemek istiyor.
O türkünün olduğu bir albümü bize gönderir misin?

Küçük bir bulut, Büyük Ayı'ya dilini çıkarttı.
Kaç gündür cezalı.
Siyah bulut olsa üzülmezdim ama, o henüz küçük beyaz bir bulut!

Kendine iyi bak Hakkı Baba! Cennetten dualar gönderiyorum sana. Aydede'den, melek ablalardan da selamlar...
 
Üst Alt