Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Bir yaz daha bitiyor

alperstein

Üye
Üyelik
5 Şub 2006
Konular
15
Mesajlar
183
Reaksiyonlar
0
Bir yaz daha bitiyor.

Bu cümle çok alışılagelmiş bir başlangıç oldu ancak bana bir şarkıyı hatırlatıyor. Eminim birçoğunuzda da aynı çağrışımı yapacaktır:

Bir Yaz Daha Bitiyor - Grup Gündoğarken

Bir yaz daha bitiyor
Gökyüzü bulutlandı
Dalgalar yorgun ağır
Kıyıda soluklanırlar gibi
Çadırlar söküldüler
Pansiyonlar boşaldı
Ağırlaştı yürekler
Ayrılıklar bir oyun gibi
Tatlı sözler vefakar
Adresler telefonlar
Verilip alındılar
Sanki aranacaklar gibi
Bir yaz daha
Umutlar umutsuzluklar gizlice
Biraz daha doyumsuz
Biraz daha
Aşklar ümitsizce

Bu şarkıyı, hem sözleri hem de melodisinin güzelliği nedeniyle severek dinlerim. Bir de akor dizilimi vardır ki gitar ile çalarken de zevk verir çalana. Zaten bu nedenle de Ilhan Şeşen ustaya hayranlığım vardır.

Aslında değinmek istediğim konu bu değil. Şarkının güzelliği yanında �ümitsiz ve doyumsuz� mesajı ile bitmesi, bende başka çağrışımlar yaptı. Bahar coşkusu ile başlayan yaz heyecanı, aynı zamanda umut da aşılar insanlara; parlak bir güneş, ve bulutsuz bir gökyüzü sunarak. Hele yaz gecelerinin o yıldızlı göklerinde insan sanki çok uzaklardan umut ve huzur haberleri alır. Bu yüzden belki de yaz mevsimi bir başka güzellik sunar dünya insanına. Yaz aşkları? Ah o yaz aşkları...

Ben, yaz mevsimini severim işte tüm bu nedenlerden dolayı. Ama yaz bitince de üzülmem öyle çok fazla, çünkü ben, yaşadığım ve deneyimlediğim tüm durumları kâr haneme yazarım. Geçtiği için üzülmek yerine bu yazı da görebildiğime sevinirim. Tıpkı bütün gece, havalı yatağımda (iyi ki var) kıpırdayamadan sırtüstü yatıp, sabah tekerlekli sandalyeme geçtiğimde yaşadığım mutluluk gibi.

Kış mevsiminin kara bulutlarını, hareketlerimi yavaşlatan soğuğunu ve güneşsiz günlerini de gelecek yazı düşleyerek geçiririm. Kışın bulutlarının beni de kararttığı günlerde, dostlarım güneş olur bana. İyi ki varsınız kış günlerimin aydınlık dostları.

Bu arada birçoğunuz zaten durumumu biliyorsunuz. Ama son zamanlarda o kadar çok dostum daha oldu ki birebir haberleşme ortamında kendimden bahsetme fırsatı bulamadım. Kısaca sözetmem gerekirse;

18 yıldır ALS -Amyotrophic Lateral Sclerosis - hastasıyım . Mart 2004 den bu yana diyafram tutulumu olduğu için trakeostomi ameliyatı ile nefes boruma bir kanül yerleştirildi. Bu kanül ile evde respiratöre bağlıyım. Evde dediysem de dışarı çıkıp araba ile yolculuk yapabiliyorum. Hatta solunum cihazımdan birkaç saatliğine de olsa ayrılabiliyorum. Harika değil mi? Elektrikli tekerlekli sandalye -lifestand LSC- kullanıyorum. Kollarımı ve bacaklarımı hareket ettiremiyorum. İki elimin yardımı ile mouse kullanabiliyorum. Onscreen-keys www.onscreenkeys.com isimli programla bilgisayarda her işimi yapabiliyorum. Boyun kaslarım, baş hareketleri, yutma ve konuşma işlevlerim şimdilik sağlam. Gündüzleri evde bana yardımcı olan bir ablamız var sağolsun.

Genel olarak durumum, 18 yıllık bir ALS hastası için oldukça iyi sayılırım. Bu nedenle de kendimi şanslı sayıyorum.

Gündelik yaşam herkes için kendince bir tempo, koşuşturma, stres getiriyor. Yazları bu denli sevmeme rağmen, geçtiğimiz son bir ay, bana oldukça pahalıya patladı. Bir gün içerisinde tekerlekli sandalyem, notebook adaptörüm ve en önemlisi solunum cihazım arıza yaptı. Kısa bir süre solunumum ile ilgili telaş yaşadık, endişeli saatler geçirdik. Ama her zaman dediğim gibi yine dostlarım vardı yanımda, çözüm ürettik birlikte. Bu nedenle de yine şansın yüzüme güldüğünü düşündüm.

Solunum cihazım yenilendi, alışmaya çalışıyorum. Eski cihazım ise Almanya�da tamir olacak. Makul bir tamir ücreti olursa, hiç olmazsa yedek bir solunum cihazım olacak. Tabii ki Respironics respiratörümün yedeğini gecenin ikisinde bana ulaştıran Özgür dostuma da teşekkür etmeden geçmemeliyim.

Notebook adaptörüm ile ilgili olarak da kısaca bir notum var. Aslında adaptör arızaları garanti kapsamına girmiyormuş. Çok istiyorsanız notebook ile birlikte İstanbul�daki teknik servise gönderin, 12-15 iş günü içinde bilgi alırsınız dediler. Bunu göze alamadım doğrusu. Bir de 15 gün notebooksuz kalmak var. Yeni adaptör fiyatının da 120$ +KDV olduğunu öğrenince oturup durumumu anlatan bir e-posta yazıp destek@asus.com.tw adresine gönderdim.

İnanmayacaksınız ama, �sadece adaptörü gönderin, yenisini verelim� dediler. ASUS İstanbul Teknik desteğe de teşekkür etmem gerekiyor. Bu arada piyasada satılan üniversal adaptörlerin de ASUS notebook ile uyumsuz olduğunu, hata ciddi zarar verebileceğini öğrendim.

Tekerlekli sandalye ile ilgili olarak Ankara Rehabcenter teknik servisden ne yazık ki istediğim çözümü alamadım. Ayrıca bu, onlarla yaşadığım ilk sorun değil. Bu konuyu ileride ayrıca bildireceğim.

Ancak her karşılaştığım sorun, bana yeni bir şeyler öğretiyor. Örneğin İzmir�de Faz Elektrik diye bir firma olduğunu, yerli akülü tekerlekli sandalye imal ettiğini www.belmo.com.tr hatta ayağa kaldıran model de ürettiklerini; dahası, benim sandalyeyi de onarabileceklerini öğrendim. Böyle bir çözüm benim için harika olacak çünkü her seferinde sandalyem Ankara�ya gitmeyecek.

Oldukça uzun bir güncelleme oldu bu. Ama yazabildiğim için mutluyum...
Bakalım yaşam neler getirecek? İnadına yaşayalım ve görelim;-)

Yeni dostlarıma saygı ve sevgilerimi gönderirken eski dostlarıma da saygılarımı, sevgilerimi tazelerim.

Alper Kaya
22.09.2007
Narlıdere
 
Daha çookkk yazlar görücez Doktorum :)

bencede;

yaşam neler getirecek? İnadına yaşayalım ve görelim
:wink:
 
İşlerimiz hiiç bitmesin bu güzel yaşamda. Hep yarına bişeyler yetiştirme telaşında olalım...
 
SLM

Yaz bter sonbahar gelir hüzün dolu ....
 
Seni çok seviyorum :) benim birircik ağbim,dostum.

Awnnnn ı'm so sory :( have ı told you lately that ı love

we love you :d :!:
 
Sevgili Alper hocam mevsim sonbaharda olsa, kışta olsa...
Sizi ilkbahar ve yaz akşamlarının o tatlı ılıklığı gibi
çooooooook seviorummm bea!!! :)

Saygılarımla
 
sizden öğrenilecek çok şey var abi,

umarım birgün biryerlerde yüzyüze tanışma şansımız olur..

saygılar, sevgiler
 
yazı bitirmekden daha acı olan şey
yazı bitirememektir

bakalım hangimiz hangi mevsimi yarım bırakacağız.
ama şurası kesin ki "yazı ve sonbaharı ve dahi ilk baharı bitirmek isterim"
mümkünse yağmursuz bi kış gününe yapiim rezervasyonumu.
yağmursuz olsun ki arkamdan ...ulan bu soğukta..bu yağmurda..
diye söylenmesin kimse.
imam duayı uzun tutsun aminlerin iiiii si bol olsun :)
haaa pardon bi de istavrit akınına denk gelsin
hani olur ya sözünü hatırlayanlar çıkar :wink:
 
birşeyler aranacaksa, yazların kışa dönmesi de var; fecaat bir durumdur..
 
Yine muhteşem yazmışsınız..
Evet yaz bitiyor ama sonbahar hazan mevsimi var ( benim en sevdiğim mevsim ) ardından kış ilk bahar derken yine yaz gelecek.. ve yine o yaz akşamları bizimle olacak.. Zaten zaman o kadar hızlı akıyorki biz hep birşeylere yetişme telaşındayken bunu farkedemiyoruz bile çoğu zaman....
Hep burada olun ve hep bizlere böyle güzel yazılar yazın.. Daha nice güzel yazlar yaşayacağız..
 
[/b]inadına yaşayalım ve görelim :D kimbilir önümüzde daha kaç kiraz mevsimi var :?: :D :D
 
hocam yazdıkklarınızı okuyuncaa ve o halde iken yaşam azminizehayrankalmamak elde degil
bende sandalyadetim ve ellerimi kollarımı çok rahat kullanabiliyorken yinede bu halimden şikayet ediyor ve bazende kendi kendimi depresyona sokmak için ugraşıyorum
kenddimden utandım kendi yaşam azmimden utandım beni kendime getirdinizz paylaştıgınız için teşekkür ederimm

hadi o zaman
inadına yaşayalım ve görelimm.
 
Bu yazıyı ilk okuduğumda, (sağolsun Alper dostum email adresime gündermişti :) ) yazının daha başlarındayken "benim bildiğim Alper, bu yazının biyerlerine 'inadına yaşamak' deyimini sıkıştırır" diye düşünmüştüm. Nitekim bingo ;) Yazının sonlarında
İnadına yaşayalım ve görelim
diyor.

Bir kaç ay önce msnde sözleşmiştik onunla: "Yarı dalya" diyeceğiz. ;) Unutmadın di mi Sevgili Alper?..

Ben de başka bir şarkının, Onur Akın'ın "İnadına"sının sözlerini ekleyim. (Aradım ama youyube'da klibini bulamadım. :( )

Bir umuttur yaşamak bir
Seveceksin inadına
Yüreğin kan ağlasa da güleceksin inadına

Zindanlara düşsen bile
Ateşlerde sönsen bile
Binlerce kez ölsen bile
Doğacaksın inadına

İnadına inadına seveceksin inadına
Bir gün sende konacaksın mutluluğun kanadına
 
Alperstein sizinle tanışmak bir türlü kısmet olmadı tüm ortak sevdiğimiz insanlar ya tanışmalısın dediler ,ve böyle sevilmek çok güzel ,kendi sevginizin karşısındaki insanda yansımasını görmek iç ısıtıcı .Yazınız ne kadar iç açıcı baharı sürükleyici ise ,baykeninkide iç kapayıcı ,kasvet yağdırıcı bence seni inadına baharda alacaklar bayke ortam coşmuşken hiç öle rezervasyon tutmuyo bu işler, gel bakam şu tarafa diyecekleri zamana kadar inadına yaşamak ve keyifleri bol yaşamak :D
 
Bu güzelim yazlar hiç bitmeyecek ama ömrümüz bir gün
biteceğini çok iyi biliyorum. Onun içindirki önümüze gelen
yazları en güzel şekilde yaşamanın azmını her zaman taşımalıyız.
Yazlar,Kışlar,vs bitse bile ınanıyorum güzel dostluklar hiçbir zaman bitmeyecektır.
 
bugün hep ayni havadan gidiom biras ama yazmadan edemicem;

senin shu mouse'nin tiklamasini pek seviom ben, be alperstein :)...
 
Sevgili dostlar,

Yazımı sabırla okuyup yorumlar yazmanız beni öyle mutlu ediyor ki bilemezsiniz (belki de biliyorsunuz;-) Her birinize ayrı ayrı teşekkür ederim. Bir gün mutlaka bir şekilde yüzyüze, gözgöze konuşma şansımız olacak.

Kendimi kırk yıllık dostlar arasında hissediyorum. Bunu hissettirdiğiniz için çok mutluyum ve şanslıyım.

Yaşam, nasıl nefes almak, nefes vermekle devam edebiliyorsa; dostlardan gönül almak - vermek de öyle işte.

Dostluğunuz ve gönül desteğiniz için teşekkür ederim.

Sevgilerimle

8) 8) 8)
 
Alper abi, şu senle tanışma işini epey bi erteledik. Ayıp bize vallahi... En kısa zamanda bunu gerçekleştirmek üzere inşallah.

Sevgiyle kal...
 
Dünya yıldıramazsın beni ne yapsan
Ölümden de korkmam, er geç ölür insan
Ölmemek elimizde değil ki bizim
İyi yaşamamak, beni tek korkutan.


demiş hayyam
peki iyi yaşamak nedir?
harcayabileceğinden fazla para sahibi olmak mı?
lüks marka giyip iyi evlerde oturup son model arabaya binip en trendi yerlerde boy göstermek vs vs mi?
veya sahip olduğumuz kültürel birikimi gündelik veya özel yaşamımıza yansıtarak onun getirdiği ego tatminin
keyfini sürmek midir iyi yaşamak?

diyelim bok gibi paramız ve beynimizde kütüphaneler dolusu bilgimiz var.
ama -diyelim - öyle bi dünyada yaşıyoruz ki etrafımızda hiç bir insan yok.
saatte 350 basan messeratinin
marka buluzunun gömleğinin
kafana sokuşturduğun onca entellektüel bilginin bi anlamı kalır mı?
SENİ SEYREDEN/DİNLEYEN BİRİSİ OLMAYINCA :)

HAVA ATACAĞIN KİMSE YOK BABA..!
DEMEK Kİ TÜM EMEK TÜM ÇABA BAŞKALARININ GÖZÜNDE NASIL GÖRÜNÜYORUM KAYGISININ BİR ÜRÜNÜ.

alper hocam geleyim "İYİ YAŞAMAK" ın bendeki yorumuna.
onun/onların gözünde nasıl görünüp nasıl algılanıyorum
kaygısı/kopleksi duymadan yaşayabilmektir.
bu tarzın damıtılmışı da "dostlarla" muhabbettir.
hele o muhabbet bi gün batımında rakı sofrasındaysa..

eğer böyle bi ortamın varsa SEN İYİ YAŞIYOSUN HOCAM.
sağında solunda gırtlağında takılı zımbırtılar, kıçının
altındaki sandalye teferruat.
can yücel'in deniz gezmiş'e dediği gibi.
ACIYORSAM SANA ANAM AVRADIM OLSUN.
[size=2](lafı böyle kıvırtmadan yazdığım için de bana yuh olsun)[/size]

HAKİMLER SOKRATES'İ ÖLÜME MAHKUM ETTİKLERİNDE
O DA DÖNÜP "DOĞA DA SİZİ ÖLÜME MAHKUM ETTİ" DER.

semranımcım neyi bekliyoruz biz godot'u mu?
hayır; infaz saatini. yoo ben affedildim diyemediğim için
dalgamı geçiyorum niye iç karartıcı olsun ki :)


not:bizim ülkemizde dr. lara hoca diye hitap etme adedi var o yüzden derim ben alper hocama hoca diye :)
ama doktor kelimesinin kökeninden hiç bahsetmeyeyim
çünkü bildiğim kadarıyla hiç iç açıcı değil.
sözlükler Latince öğretmen demektir diyor ama...
neyi öğretendir? nerden çıkmıştır onu yazmıyor..ben de yazmayayım :)
 
nüans' Alıntı:
Alper abi, şu senle tanışma işini epey bi erteledik. Ayıp bize vallahi... En kısa zamanda bunu gerçekleştirmek üzere inşallah.

Sevgiyle kal...

Ayıp tabeee :shock:
 
Bir yerlerden duyduğum/okuduğum iki benzetme benim hayatımda çok etkili
olmuştur..Sizinle paylaşmak istedim;

-Yaşamı çaya benzetirsek, onu nasıl kullanırız? Onu içebilmek için bütün günlerimizi
onu nasıl bi kaptan içeceğimizemi ayırırız? Yani onu kristaldenmi, cam bardaktanmı, yoksa kupadanmı içeceğiz?Tastanmı, toprak bir kasedenmi?

Onu nerede içeceğiz...En lüks yerlerdemi, evlerdemi, iş yerlerindemi? Kimlerle
daha kıymetli olur. Bununlamı geçirmeliyiz bize verilen en güzel hediyeyi?

Yoksa çay bizim için yaşamsa, önemli olan onun niteliğimi? Yeşili, karası, şekerlisi
sadesimi? Onun demlisi açığı, tavşan kanlısımı?

-Yaşar Kemal'di büyük ihtimal, yaşamı hep bir ışığa benzetir. Işıktan geldik, ışığa
gidiyoruz. Yani şöyle bir şavkardık...Biz gördük, bizi gördüler...Kimi güçlü, kimi
güçsüz cılız.

Sevgili alper hocam, çayı nasıl içtiğinizi bilmem ama ışığınızı gören çok sizin...
Saygılar, sevgiler. ..
 
Lafın bittiği yerde yani dilin dönmediği, aklın yetmediği yerde, bizim diyemediğimizi pek ustaca, gönülden ve bilgelikle ama sadelikle anlatır Mevlana:

Bir mumdan yakılan mumu gören,

Gerçekten de asıl mumu görmüştür.

Böylece o mumun ışığı,

Yüz muma nakledilse,

O mumdan yüzlerce mum yakılsa,

Sonuncusunu gören bile,

Asıl ilk mumu görmüş sayılır.

Işığı istersen son mumdan al;

İstersen can mumundan;

Hiçbir farkı yoktur.

İstersen son mumun ışığını gör;

İstersen geçmişlerin mumunu gör.



Mevlana
 
bayke' Alıntı:
HAVA ATACAĞIN KİMSE YOK BABA..!
DEMEK Kİ TÜM EMEK TÜM ÇABA BAŞKALARININ GÖZÜNDE NASIL GÖRÜNÜYORUM KAYGISININ BİR ÜRÜNÜ.
:)[/i]

Bayke dostum,
Bak buna katılmıyorum. Insan olduğunda, insan gibi insan olduğunda, kendin ile barışık, çevren ile barışık olduğunda, bence hava atmaya hiç ihtiyacın olmaz. Sen demez miydin?
"Yerse..."

Kimin lafıydı hatırlayamadım şimdi:

"Hayat, yalan söylemeye ihtiyacı olmayacak noktaya gelebilme sanatıdır"
 
SÖZÜN BİTTİĞİ YERDESİN HOCAM
HALBUKİ BEN HALA BENİ SÖZDE ARIYORUM.

10 dakka içinde bi çırpıda yazdığım yazıya bakar mısın ..!

hayyam'dan girmişim
can yücel'e uğramışım
sokrates'e selam sarkıtıp
Samuel Beckett'a göz kırpmış
ve dahi bu arada doktorun latince kökenini gıdıklayıp çıkmışım
üstelik bunları harman edip bi güzel felsefe üretmişim(!)

ve ben şimdi acep
başkalarının gözünde nası görünüyom :)

non topic:
yafu şu beş konunun üçüyle ilgili beş dakka konuşabilen
bi hatun bulabilsem evlencem sözü ona bırakcam hemen
ahha burda duyuriim :)

İŞTE BU DA BENİM SORUNUM :)
SÖZÜN UCUNU BULUYOM DA BİTTİĞİ YERİ BULAMIYOM

Haadi bi ukelalık daha yapiim:
eski roma'da gladyatörlere ders veren rakibini nasıl
öldüreceği konusunda eğitenlere doktor denirmiş.
ne çelişki değil mi? şimdi hayat kurtaranlara deniyor.

son dakika notu: insan olmak da ucu açık soyut bi kavram. hadi bi de demagoji yapiim;
hayatın kendisi zaten koca bi yalan...ne diyo ermişler "hey gidi yalan dünya" galiba biz matrixsiz :)
 
bayke;

Dostum,

Doktor ile hekim işte tam burada ayrılıyor birbirinden.

Her doktor hekim değil :lol: Doktora bir akademik ünvan. Tabii gerçekten rakibini nasıl öldüreceği konusunda eğitim veren doktora ünvanlı insanlar her zaman olmuştur. Ancak hekimliğin ilk prensibi "primum non nocere" yani "önce zarar verme" :lol: ister inanın/inanmayın... :lol: Günümüzdeki hekimlik daha doğrusu" tıp" bu anlamda tartışılır... (önce zarar ver sonra ayıkla pirincin taşını :lol: )

İnsan gibi insan konusu ise ona hiç girmeyelim bence. :lol: Ayrı başlık olur belki Bülent böyle başlıkları sever :eek:
 
boşa dememiş atalarımız:
"allah insanı hekimle hakimin eline düşürmesin" diye :)
-------------
halbuki ben insan gibi insana acayip şekilde girmek istiyorum :)
ama önce bi felsefi ekol seçmek lazım
tasavvufa ne dersin.
insan gibi insana tasavvuf "insan-ı kamil" der
ve mevlana'nın insan-ı kamilliği her halde tartışılmaz.
bunu "Hayat, yalan söylemeye ihtiyacı olmayacak noktaya gelebilme sanatıdır"
a bağlarsak ve gerektiğinde -ki şimdi örneğini yazmak uzun- onun bile yalana başvurmak zorunda kaldığını
öne sürsem o özlü söz havada kalır mı kalmaz mı?

(*)duyguları taklit etmek de yalancılığa girer
.
mesela doğum gününde sevdiğin bi insan, sevmediğin bi hediyeyi verdiğinde ne dersin ? :wink:
beyaz yalan,pempe yalan hava. yalan yalandır.
rengin tonlarını kim belirleyecek dii mii?
..susarak da yalan söylenir..."sükut ikrardan gelir" denir.
onaylamıyorsundur ama susmak zorundasındır.. konuşursan kötü olacaktır...
dediğin gibi uzun ve deruuuun bi mevzu.

şu güzelim "yaz bitti başlığı" nın içine ettim özür dilerim.
ama borcumu sana enfes bi yaz bitti öyküsüyle ödeyeceğim söz..
konu daha doğrusu olay kafamda da yazmaya üşendim hep.
 
hayat herşeye rağmen güzel. :) nefes aldıktan sonra çokk baharlar, yazlar görürüz:)

sevgiler..
 
Bir yaz daha bitmeye hazırlanırken bende bu yazıyı okuduğuma mutlu oldum.

İnadına yaşayalım!!! Gelen Sonbaharı, Kışı, İlkbaharı,ve Yeniden yazı!!..:)
 
ben de bu konuyu okuyunca ne güzel de yazılmış dedim
bir de baktım ki taaaa 5 sene olmuş yazılalı...
yine de şu 5dkda çok şey kattı bana, ne güzel hayat değil mi ama?:)
yaz bitiyor sonbahar geliyor ne fark eder ki?
her mevsimin kendine göre güzelliği var
ne mutlu ki yaşayıp görüyoruz
(bu arada bayke isimli üyenin adının altında vefat etti yazısını görünce bi garip oldum:()
 
Üst Alt