Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

[Bilgi] Engelliler de bisiklet kullanabilir...

Fuzulim

Üye
Üyelik
23 Tem 2005
Konular
9
Mesajlar
256
Reaksiyonlar
0
Arkadaşlar bir çoğumuz uzun mesafe yürüyemiyoruz. Yeterince yürüyememek, bir yerden biryere gitmek için sadece motorlu araçlara mahkum olmak özgürlüğümüz adına gerçekten olumsuz bir durum.
Genç yaşlarımda yeterince özgür olamadığımı hissettiğimde aklıma bisiklet sürme fikri geldi. Çünkü bisiklet kullanarak diğer insanlar gibi cadde cadde, sokak sokak hareket edebilecek ve en az onlar kadar özgür olabilecektim.
İyide ben nasıl bisiklet kullanabilirdimki?
Sol bacağımla pedala basmam mümkün değildi ve sağ bacağım ise çok güçlü değildi.
Bütün bu olumsuzluklara rağmen denize girmeden yüzme öğrenilemez diyerek bunu tecrübe etmem gerektiğine inandım ve arkadaşımdan emaneten aldığım bir bisikletle, bisiklet sürme denemesi cesaretinde bulundum.
Bisiklete bindim ve hadi bismillah diyerek kendimi yukardan aşağıya saldım. Evet evet dengemi sağlayabiliyordum.
Yukardan aşağı bisiklet sürebiliyordum ama
Evet şimdi iş gelmişti pedal çevirmesine. Sanırım işin en zor kısmı buydu.
18 vitesli bisikletlerde en kolay çevrilen vitese aldığımda pedal çevirmenin Aşırı rampa olmayan yerlerde bile o kadar da zor olmadığını farkettim.
Evet hayallerim gerçek olmuştu. Artık bende bisiklet kullanabiliyordum.
Bisiklet sürmenin çok kolay olduğunu ve belirli yavaş bir hızda kilometrelerce bile yol alındığında insanı hiç yormadığını anladım.
Benim durumumda olan bütün arkadaşlara tavsiye ederim. Ben bisiklet kullanabildiysem buradaki bir çok arkadaşında kullanabileceğine eminim.
Özgürlüğü tadmak gerek
Azıcık cesaret.
[size=2]Not: bir bisiklet kazam olmuştu. ama bu tamamen benim dikkatsizliğim nedeniyle oldu. Aman siz dikkatli olun.[/size]
 
Bunu tüm engelliler olarak genellemiyelim istersen.. :wink:

Çünkü, OFliler var, görme engelliler var, bencileyin hastalığı ilerlemiş FAlılar var.

6-16 yaşlarım arası ben de kullandım bisiklet. Hastalığım bu kadar ağır değildi. Trafiği yoğun olmayan bölgelerde kullanabiliyordum.. 16 yaşımda şehir içinde bir eve taşındığımız için bırakmak zorunda kaldım. :( O beni bıraktı yani.. ;)

Şimdilerde de bir kondisyon bisikletim var. Bir yere gitmiyor ama olsun.. Maksat pedal çevirmek. 'Bağcı dövecek' hâlimiz yok ya. :p
 
Sevgili baben:
Bütün engelliler yürüme problemlerini bisikletle çözebilirler demiyorum ki.
Onlarda koşsunlar dermişim :D
Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler gibi oldu.:)
Şaka bir yana ben zaten yukarda benim durumumdaki engelliler diye bahsetmişim. Haa benim durumum çok iyi değil bu arada. Polio sekeliden dolayı sol bacak iptal durumda. Sağ bacakta eh işte şimdilik idare ediyor.
İsmini hatırlayamacağım uzun zaman gerçek hayattan alınmış yabancı bir film seyretmiştim. Filmdeki kahraman kaza yapıyor ve bir bacağını tamamen kesiyorlar. Bu kişi sağlığı yerindeyken ilgilendiği bisiklet sporuna sonradan tekrar geri dönüyor. Tek bacağı olmamasına rağmen uzun mesafeli maratonlara katılıyor. Yani Filmde bu kişinin sakat olmasına rağmen imkansız sanılan şeyleri başarmasından ve zaferlerinden bahsediyor.
Sevgili baben bizler sanki biraz sakatlığımızın arkasına gizleniyoruz gibime geliyor. Hiç bir azmimiz yok.
Dağ bize gelmezise biz dağa gitmeliyiz.
Örneğin ben senin yerinde olsam apartmanın bilmem kaçıncı katında bulunan evimi satar, düz taban merdivensiz bir ev alırım. Yada ne biliyim bahçeli bir ev alırım. Yada en basitinden evimi kiraya verir, ordan aldığım parayla gider kendi vasıflarıma uygun başka bir ev kiralardım. Çokmu zor? Belki maddi olarak kar bile edersin :) Hayata dahil olmaya değmezmi bunlar?
Şiddetli sürekli ağrı veya sancı olmadığı sürece hayattan çekilmek için hiç bir bahane kabul etmiyorum. Çıkış yolu herzaman mevcuttur.
Yaratılışın kuralları gereğince nefes alan hiç bir yaratık taşıyamayacağı yüke maruz kalmaz. Zaten bu yüke maruz kalanlar şu anda mezarda yatıyorlar.:)
 
Yok yok.. ben durumumdan memnunum şu an.. Gerçi hiç kimseye önermiyorum, hatta "hocanın dediğini yap, yaptığını yapma" misali kesinlikle dışarı çıkmalarını öneriyorum, ama benim durumum biraz farklı..

Çünkü ben dışarı çıktığımda; (1) en az iki kişi benimle meşgul olmak zorunda.. Kimseyi oyalamak istemiyorum. (2) Çalışıyor ya da öğrenci olsam zorunlu olarak çıkmak durumundayım, emekli birisine ancak 'zaman geçirmek için dışarılara çıkmak' bahanesi kalıyor. Onu da o iki kişiye yutturamam. :twisted: (3) Açık hava ve kalabalık; sağlığıma pek iyi gelmiyor. :( Yarım gün dışarı çıksam, bir hafta kendime gelemeyeceğimi biliyorum. Bu da benden 1 hafta kurtulmanız demek olacak. O da işime gelmiyor. :twisted:

Not: Oturduğum ev, zaten zemin katta. Oradan bir sorunum yok yani..
Not 2: "Benim durumumdaki engelliler"den bahsettiğini kaçırmışım.. :oops:
 
:)
Çocukken bisiklet sürüyordum , ama rüşvet karşılığında.
Yanlarında, düşmemem için destek olan küçük tekerleri vardı.
Akşamları babam işten döndüğünde T.V. karşısında bisikleti sabitler , kondisyon bisikleti haline çevirirdi. ( Mucittin beydir kendisi :) )
"Hadi bakalım say , Her 100 pedal için kare çikolatanın bir parçası" şeklinde pazarlık yapardık.
1000 pedal çevirirdim, sayarken de çaktırmadan hile yapardım.
:D

Şimdi kondisyon bisikletim var , evde dekorasyonu tamamlıyor, bazen askı niyetine kullanıyorum.
Tembellik başa bela :)
 
Harikasın Sema, :lol:

Ama kondisyon bisikletine yaptığın muamele için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. :(
 
:)

Sevgili Baben ,
Dışarı çıkarsanız , bünyeniz alışır hasta olmazsınız.
Bırakın iki kişi zaman geçirsin , sizle sohbet fırsatı bulmuşlar daha ne istiyorlar :)
 
sema sana da katılıyorum:) baben'e de:)))

zavallı babam bisiklet sürmem için bir ay uğraştı:) bir bisiklet süremeyen evde ben kalmıştım:(

bende denge sorunu olduğu için aslında bisiklet sürmem imkansız. ama gel de bunu babama anlat:) babama göre bir kadın silah kullanmayı bilmeli,araba bisiklet motorsiklet yani araçların nerdeyse hepsini sürmeyi bilmeli,kavgayı döğüşü hepsini...
yolların köylerinde bittiği arabaların ulaşmadıgı bir yerde buyumuş babam. her şeyi yaşamış. nenemi anlatırdı bize... erkekler dışardayken eşkiyalara karşı çocuklarını nasıl korudugunu... "dünyada ne olur ne olmaz" derdi...
taktı bisiklet sürecegim ille! kız kardeşlerim motorla cirit atarken ben bisiklet süremiyorum... üstelik lisedeyim. ve bisiklete binemeyen bir bayan... ayıp bu bizde... ata binmeyi bilmemek gibi...ona da korkudan binemedim ya:)) hayvana can guvenilir mi ya:)
abimler de bu akla hizmtten ava götürürdü bizi... dagları aşındırırlardı!
neyse bir ay ugraştı. babam arkada tutarken iyi giiyorum:) ama bırakır bırakmaz kenardaki agaçlıkların içine ben aynen hucum:)
yerde:)
babam sonunda pes etti... kurtuldum bisiklet sevdasından. ama araba sürecegime sz verdim:)
o dört tekerlek olduğu için sorun yok işte:)
 
Öncelikle şunu söyleyeyim; doğuştan serabral palsy liyim. Sene 1990'dı sanırım. 11 yaşındayken tutturdum; ben bisiklet istiyorum. Ailem ilk başta karşı cıktı, karşı çıkmaları özürlü olmam değil ailemin o zamanki ekonomik durumuydu. Biz eskiden çok fakirdik. Hatta fakirlikten yemek için annem taş kaynatır ve biz suyuna banardık. :) (sadece espriydi) 1 ay ağlayıp zırlamıştım, "bana bisiklet alınacak da alınacak." Ortaokul 2’ye gidiyordum ve okulun en başarılı 10 öğrencisi arasındaydım. 1 ay sonunda bisiklet aldırabilmeyi başarmıştım.

Babam bir fabrikanın temizlik görevinde çalışıyordu ve maaşı çok azdı. Hatırlıyorum, 250.000 Türk Lirasına Bmx denen bisikletlerden almıştı bir akşamüstü iş çıkışı. Eve 100 metre kala babamı bisiklet elinde gelirken gördüğümde sevinçten havalara uçmuştum. Tabi o zaman sol ayak bileğimi oynatamadığımın farkında değildim. Sol kolum da dirsekten kasılı durumda ve sol elimi çok az derecede kullanabiliyorum. Diğer çocuklardan farklı olduğumu biliyorum. Ama bu farkı dezavantaj değil de avantaj olarak görüyordum.

İlk bisiklete bindiğimde sol kolumun direksiyona uzanamadığını fark ettim. Babam bisikleti modifiye etti, direksiyon yaklaştırıldı, selede bana göre ayarlar yapıldı. Sol kolumu, sağ elimin yardımıyla uzatıp zar zor direksiyonu tutmayı başarmıştım. Fakat pedalı sol ayağımla çeviremiyordum. Tüm gücümü veriyordum ama olmuyordu. Çalışa çalışa 2 hafta süre içerisinde pedala basmayı başardım. Ancak babam yanımda bisikleti tutarak sürebiliyordum. Yaklaşık 1 ay bu şekilde sürdükten sonra yavaş yavaş tek başıma sürmeye başlamıştım. Artık özgürlüğün tadını çıkartıyordum. Kaç kere düştüğümü de saymadım. Halen daha dizlerimdeki yara izleri bana o güzel günleri anımsatmakta. 1 yıl sonra ilk defa tek başıma mahallemden dışarı çıkarak dünyayı baştan keşfediyordum. Artık bırakın bisiklet sürmeyi bisikletle şov yapıyordum. Yokuş çıkarken oturarak çıkmaya çalışırsanız zorlanırsınız. Ben artık ayakta kullanabiliyordum. Arkadaşlarla yarışlara bile giriyordum.

Yaş ilerledikçe bisiklet kesmemeye başlamıştı. Liseye başlayacaktım. Yakınlarda lise yoktu, bu sırada babamın emekliliği gelmişti. Aldığı emekli tazminatı ile sırf beni okula getirip götürmek için ikinci el bir araba almıştı. Babam her gün beni arabayla okula bırakıyor, okul bittiğinde almaya geliyordu. Liseyi kredili sistemden dolayı 2 buçuk yılda tamamladım. Okulun birincisiydim. 2 buçuk yıl boyunca okul yolunda gidip gelirken sürekli babamın ayak hareketlerini takip ediyordum, trafik kuralarını da öğreniyordum. Artık araba kullanmayı teorik olarak öğrenmiştim. 15 yaşlarında trafiğe kapalı alanda, ilk arabanın şoför koltuğuna oturup debriyaj pedalına basmaya çalıştığımda sol ayak bileğimi oynatamadığımı fark ettim. "Ben bu arabayı nasıl kullanabilirim?" diye düşünürken. Düz yolda gaz vermeden de arabanın kalkabileceği aklıma geldi. İlk başlarda sağ ayağımla debriyaja basıyor, vitesi 1 e alıyor ve yavaşça debriyajdan sağ ayağımı çekip hızlı hareket ederek yine sağ ayakla gaza basıyordum. Vites değiştirileceği zaman da yine sağ ayakla gazdan ayağımı çekip debriyaja basıp vitesi değiştirip tekrar gaza sağ ayakla basıyordum. Ama bunları yaparken çok hızlı olmak gerekiyordu. Çünkü vites aralıklarında arabanın devri düşüyor ve arabanın gidişine engel olabiliyordu. Trafiğe kapalı alanda idare edilecek şekilde, tek ayakla sürüp sürüş keyfini yaşayabiliyordum. Ama ileride, trafikte bu şekilde araba kullanamayacağımı da düşünmeye başlamıştım. İleride yaşamımı sürdürebilmem için, işe gidip gelmem için, evden dışarı çıkmak için arabayı bir şekilde, ne olursa olsun kullanmam gerekiyordu.

Liseyi yarım dönem erken bitirdiğim için bolca vaktim vardı ve bu arada üniversiteye hazırlanıyordum. Araba garajda çalışmıyor iken her gün yaklaşık 2 saatimi arabada geçirerek sol ayağım ile debriyaja basmaya çalışıyordum. Bir türlü olmuyordu. Bir gün, dizimden ve kalçamdan güç alıp bu gücü topuğuma vererek biraz da olsa debriyaja basmayı başarmıştım. 2 ay garajda debriyaja sol ayakla basmaya çalıştım. 2 ayın sonunda sol ayağımla istediğim şekilde debriyajı kontrol edebiliyordum. 1997 yılında ehliyetimi aldığımda artık Felippe Massa’ya kafa tutacak kadar iyi araba kullanıyordum.

Konu bisiklet kullanmaktı ama ben biraz uzatıp konuyu 4 tekere getirdim. Kusura bakmayın arkadaşlar daha yazacak çok şey vardı ama size bir iyilik yapıp bitireyim. Zaten bu yazıları 35 dakikada yazdım, parmaklarıma kara sular indi. :)

Sevgilerimle,
 
Ben yaklaşık orta okul (1992) yıllarında başladım bisiklet sürmeye ve bayağıda faydasını gördüm. Bisiklet kullanmak çok zevli bişey. Halende fırsat buldukça kullanırım.
 
Bende bisiklet kullanabiliyorum.
Evlenmeden önce neredeyse elim ayağımdı bisiklet.
Malesef evlendikten sonra bisikletim baba evimizde kalınca ve eşim benim bisiklete binmemi tasvip etmeyince uzunca bir süre ara vermek zorunda kaldım.
Şimdi çocuklarım 5 yaşındalar. Kısmet olursa yakın bir zamanda kendi evimize geçeceğiz ve kendi evimiz site içerisinde.
Çocuklarımla bisiklete binebilmem için gerekli alanımız olunca derhal kendime bir bisiklet alacağım.
 
canım sıkkın pisim gayri meşru laptopunu kucama bırakıp kocaya kaçtı . elalemin laptopundan
banane..kendi pisimi özledimmm..o yüzden bulaşacak sayfa sırnaşacak konu arıyorum. burayı gözüme kestirdim...hiiyç kusura bakmayın.
sitede çook ciddi konularda çoook ciddi yazılar yazan ağır abiler ağır ablalar var isteyen onları okusun.
eveet bu sayfanın konusu neymişş...bisiklettt..

BAŞLAYALIM:
bisiklet; bi ve siklet kelimelerinin bileşiminden oluşmuştur. bi: tek-yalnız, siklet: ağırlık-kuvvet-yük demektir
yani özetle tek kişilik kuvvet zamazingosu.
herkesler tarafından çok bilinen bi boşaltım ve üreme organının bu kelime içersinde alenen ve edepsizce hemde vurgulanarak zikredilmesi ise talihsiz bi tesadüfden öte bi şey değildir. herhangi bi kasıt arayanın içi fesattır.
(7 yaşındaydık,içimiz fesattı. ilk okul öğretmenimiz heceleme fişlerinden bi sik let i çıkarmıştı mesela. sıra ona gelince tüm sınıf kıkırdardı)
konumuza dönelim:
bu zamazingoyu kullanmak, erkekler için; adı lazım değil olan o organı manyak etse de keyifli bir uğraştır,
zihni dinlendir bedene kuvvet verir,dimağı açar.
bağyanlara pek tavsiye edilmez. çünkü ismi lazım değil organının ciklet çiğnemesi gibi bi eylem içersinde bulunmasına ya da bulunuyormuş gibi gözükmesine yol açar ki hoş diil..düşünmesi bile komik.
buna rağmen anadolunun bi çok yerinde, "çocukken bisikletten düşmüştüm" bahanesi sığınan az temiz aile kızlarının fingirderken kaybettikleri bekaretlerinin sessiz suç ortağıdır.

sosyolojik boyutunu irdelemeyi kısa kesip dönelim teknik boyuta.

potansiyel enerjinin statik durumdan dinamik duruma geçmesi için kullanılan bir araç olarak algılansa da mekanik sistemlerinin işleyiş ve süregenliğinin gerektirdiği devinim, kullanıcının "n" oranında enerji sarfiyatından çok, yüzeye olan koordinatlarının x y ve z değerlerinin standart ve kabul edilebilir oranlarda kalmasına çabalarken xyz nin başlangıç noktalarının L düzlemindeki moment noktasını değiştirme gayretine yardımcı olan bir araçtır.
herkesin çok iyi bildiği gibi bu gayret damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur.!

engellilere fayda ve zararları nelerdir.

polyolular: binebilir. napolyon'da polyoydu, buna binerek nasıl iyileştiği tüm tarih kitaplarında detaylı olarak anlatılmaktadır burda ayrıca zikretmeye hiç gerek yok. iyileştikden sonra ona hala polyo diyenlere naaah polyo dediler. nahh polyo, nahh polyo diye söylene söylene bu zamanla napolyo daa sonra napolyon oldu. n harfinin nasıl oldu da kelimenin kıçına yapıştığı bilinmemektedir ve hala linguistikler ve etimologların araştırma konusudur.
napolyon bonopart'ın bi kere bisikletten düştüğü ve o sırada gaz kaçırdığı için popopırt denildiği, bunun da zamanla bonopırt'a ve daa sonra bonopart'a dönüştüğü rivayet olunur.evet bana da pek inandırıcı gelmedi ama ben sööleyenlerin yalancısıyım.
polyonun bi üst türevi olan post polyo için pek tavsiye edilmez. polyodan kurtulcam derkene postu deldirmek gibi bi riski de göze almanız gerekir. karar sizin.

ampute...bisiklet ve ampute muzur bi çağrışımı var kulağa hoş geliyor ilginç ve zevkli bir buluşma olacağı kesin.
put un ingilizce karşılığı ise konumuz dışı. kurcalamayalım.

OF lular..binmeyi hayal dahi etmeyin kaset sararsa OFF olursunuz pause da kalın.

fredrik ataksisi
...löjyon dönor gibi ağzı dolduran böyle asil bi isme bisiklet avam kaçıyor. karizmayı çizdirirsin binme. fredrik ataksisine siyah renkli bi roys roys, bi chreysler veya bi maybak uygundur. (bu tavsiyem baben'e)

MS multipl skleroz..multi çok demek..bi tek demek...zıtların birlikteliği. sonucu ben de merak ediyorum binin ve sonucu bana yazın.

SP..serebral parazi...kelimenin kökenini inceliyom. parazi paradan mı parazitten mi geliyor araştırcam. eğer parazitten geliyorsa bu seste mi görüntüde mi? bakıcaz...görüntüdeyse tamam. poponuzu..pardon..çanağınızı ana vericiye (istanbul'da çamlıca'ya) çevirip basın pedallara.

ASL için : SeLe bu hastalıkta da var bisiklette de. demek ki bi sakıncası yok. yani alper hocam sen binebilirsin bin ve ver coşkuyu pedallara.

cam kemik: kesssin bi nayırrr, resmine bile bakma. evdekilere söyle sana tarif etsinler. onunla yetin.

kulakları duymayan: benden izin binebilirsin. yalnız otobüslerde kullanılan 50cm lik iki dikiz aynasını didonun sağ ve soluna monte etmeni şiddetle ısrarla ve hararetle tavsiye ederim . denge bozulur ama ipleme..kimin dengesi tam ki? sadece dengeliymiş gibi yapmayı en iyi beceren adamdan sayılıyo..olay bu yani.

konuşamayanlar:
bi sakıncası yok. sadece trafikte küfürsüz yolculuk olmaz. do minör,si majör,fa diyezi ard arda basabilen bi korna tak...buna bastığın zaman çıkan ses ***..koyiiim i çağrıştırır ki hem senin başın belaya girmez hem de küfür ihtiyacını bi nebze olsun tatmin etmiş olursun.

gözleri görmeyen: bin ama niye binmen gerektiğini sorgula. beleş bi bisiklet bulup hemen haşırt diye seleye çöreklenme..yürürken bi saatte görmediğin bin şey varsa bisikletteyken bi saatte görmediğin bin şey olacak onbin şey..yani..! boşa zihin yorgunluğu.yinede tercih senin.

benim incelediklerim bunlar.
diğer engel gurubundaki arkadaşlar kısaca engellerini yazsınlar onlar içinde hassas bi araştırma yapıp
değerli fikirlerimi burda şeettiririm. nasıl olsa bu günlerde güneşim geyik burcunda.

ok.
şimdi sifonu çekebilirsiniz.

bu bilgiler beni doyurmadı diyorsanız tıklayın:
http://tr.wikipedia.org/wiki/Bisiklet
 
bayke saolasın ben doydum vallahi :D

wikipedia da nemiş :D burda bayke larousse varken :wink:
 
valla bende polio sekeliyim ve 10 yaşından beri bisiklet sürerim bu yüzden 2 3 defa bisiklet yüzünden burnumu kırdım 2 yıldır ara vermek zorunda kaldım bisikletimi çaldılar :( ama bu aralar yene alırım yaz geldi denize git gel iyi oluyor :)
bayke abi saol bilgilerin için :)
 
Sayın Baben,
ben sizi gezdiririm seve seve :wink:
Byke ,yazdıklarınız sizin gibi çeşit ,içiniz fesat sizin ,
hatta size fesat abi diyeceğim :evil:
sevgiler..
 
Çoook teşekkür ederim.. :oops: :oops:
Eksik olmayasın.. :wink:
 
İçimden gelerek söyledim hocam,
ordan bakınca kötü görünsem de ,ben aslında kanatsız meleğim :oops:
dermişim.. :D
ciddiyim yolunuz buralara düşerse,
yolum oralara düşerse sözümü tutarım :p
yalandan kim ölmüş modunda yazmıyorum.
sevgiler..
 
ataksi kontu sör fredirk babenof ve Spinal Courd kraliçesi ikinci spring
yola çıktığınızda haber verin tekerlekli bineğimle eskortluk yapiim :lol:
 
Teee yukarılardan başlayım cevaplara.. :oops:

Sevgili Sema,

Bakma sen buradaki yazılarıma.. Bazen kendi sohbetimi ben bile çekemem.. Ne de olsa her bi şey dört dötlük olmuyor.. :( Muhabbet olayı düşük düzeyde kalınca ben de yazıya ağırlık vermişim.. :wink:



Sevgili ikinci bahar,

Elbette.. içinden gelerek söyledin..
W. Saroyan, demiş ki: "Herkes -kendi gördüğü şekliyle- kötü bir dünyada yaşayan iyi bir insandır."
Bence de kötü insan yoktur! Hata yapan insan vardır sadece.. :wink: Hatası başkalarına zarar verirse o zaman "kötü" olur ki, çooook karışık bi konudur.. Oralara hiç girmeyelim.. Çıkamayız içinden.. Hukuktu, dindi, gelenek-görenekti, ahlaktı, felsefeydi vb. vb. "ağır" mevzular giriyorlar işin içine çünkü. :D




bayke, 15 yıl önce nerdeydin yav? :p Şimdi "sanal eskortlluk" (eskortluk demeyelim de rehberlik diyelim istersen ) müessesesi varsa ondan aliim. ;)
 
rehberin parantezi çok geniş yaa
eskort kızlar felan..eskortluğunda anlamını çarpıttık biz
eşlik etmek desemmm :?:
eski yıllarda bi aile dostumuz vardı beşiktaş'ta trafik başkomseriydi
papaya,iran şahına kraliçe 2.elizbeth'e eskortluk yaptığı günleri anlatırdı.
yollar trafiğe kapatılır okul çocukları yol kenarlarına dizilir ellerde her iki ülke bayrağı..
motorsikletler korumalar konvoyun önünden vınnn diye geçip yol açarlar ya
bi an o tantana geldi aklıma :lol:
 
tşkkrler fesat abi,
beni felçlilerin kraliçesi yapmışsınız.
bu arada;
sizin bize eskortluğunuz yeli tutmaya çalışmak gibi olur :lol:
 
Üst Alt