Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Sakatlar Haftası sebebiyle yayınlanan basın bültenleri ve görüşler [Tartışma]

OturanBoğa

Yönetici
Üyelik
9 Ocak 2003
Konular
673
Mesajlar
57,928
Reaksiyonlar
295
Kurum ve Kuruluşların Sakatlar Haftası sebebiyle yayınladıkları basın bültenleri ve görüşlerini bu başlığa ekleyelim lütfen. Bakalım kim için ne ifade ediyor sakatlar.
İlk ve en güzel bülten İnsan Hakları Derneği (İHD)'nin bülteni:

ENGELLİLERİN SORUNU, İNSAN HAKLARI SORUNUDUR

10.05.2007

10 Mayıs, ülkemizde engellilerin sorunlarının ve uzun yıllardan beri sürmekte olan hak mücadelesinin görünür kılınmasını sağlayacak bir haftanın başlangıcı. Engellilerin insan haklarının savunulması konusunda bir çalışma programı olan İnsan Hakları Derneği bu vesileyle nüfusumuzun %10-12 gibi önemli bir çoğunluğunu oluşturan, ama doğuştan sahip olduğu hak ve özgürlüklerini kullanamayan tüm engelli yurttaşlarımızın ve onlar için hak mücadelesi yürüten tüm engelli örgütlerinin çalışmalarını takdirle karşıladığını ve dayanışma duygusu taşıdığını ifade eder.

İnsan Hakları Derneği, engellilerin sorunlarının engelli kişilerin insan haklarının korunması ve bu bağlamda engelli kişilere karşı ayrımcılığın ortadan kaldırılması ile bire bir ilişkili olduğuna inanmaktadır. Bu çerçevede engelliler açısından nihai amacın, engelli kişilerin kamusal yaşamın her alanına tam ve bağımsız kişiler olarak katılımı, çalışma alanında fırsat eşitliğinin sağlanması ve kişisel gelişim olanaklarından tam olarak yararlanabilmeleri için sağlık ve eğitim-öğrenim hizmetlerine tam olarak erişimlerinin sağlanması ve kalıcı kılınması için gerekli olan tüm maddi koşulların oluşturulması gerektiğinin altını çizer.

İnsan hakları perspektifinden bakıldığında engellilerin sorunlarının, ayrımcı düzenleme ve uygulamalardan kaynaklandığı ortaya çıkmaktadır. Burada söz konusu olan ayrımcılık, daha çok engelli kişilerin özel durumlarının kamusal düzenleme ve uygulamalarda hesaba katılmamasından kaynaklanan bir ayrımcılıktır.

Türkiye’nin en köklü sorunlarından biri olan ve hayatın her alanında karşı karşıya kaldığımız ayrımcılığın ortadan kaldırılması Türkiye siyasetinin en önemli gündem maddelerinden biri olmalıdır.

Erken seçim süreci içine girmiş olan ülkemizde siyasi partilerin, tüm engellileri diğer insanlarla eşit hak sahibi olarak gören ve devletin yükümlülüklerini buradan doğru tarifleyen programlar oluşturması beklenmelidir.

Türkiye’nin Engellilerin İnsan Haklarına Dair Birleşmiş Milletler Sözleşmesinin ilk imzalayıcılarından birisi olması önemli bir adımdır. Uluslararası insan hakları sözleşmelerini imzalamak önemli bir yükümlülüğü de beraberinde getirmektedir. Bu yükümlülük, engellilere karşı ayrımcılığın önlenmesinde etkili bir mücadelede bulunulacağına ve engellilerin insan hak ve özgürlüklerinin korunacağına ilişkin bu siyasi bağıtın yaşama geçirilmesidir. Bunun gereği olarak bir an önce TBMM’nin bu sözleşmeyi onaylaması ve Sözleme hükümlerinin yerine getirilmesi için hukuki, idari ve uygulama düzeyinde bir eylem programının oluşturulması gerekir.

Bu haftanın, engellilerin insan haklarını ve temel özgürlüklerini tam kullanma ve topluma tam katılma ve dolayısıyla topluma ait olduklarını hissine sahip olmalarını sağlama amacına katkıda bulunmasını diliyor ve dayanışma duygularımızı yineliyoruz.

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ​
 
Türkiye Sakatlar Derneği:

TSD "SAKATLAR HAFTASI" BASIN BİLDİRİSİ

10-16 Mayıs Sakatlar haftasına girerken, çözüm bekleyen sorunlarımız giderek büyüyor. 8,5 milyon sakat ve aileleriyle birlikte 30 milyon kişi, zihniyet sakatlıklarıyla boğuşmak zorunda kalıyor. Ekonomik toplumsal mağduriyeti önleyen, insan onuruna yaraşır bir yaşam için adım atılmıyor ya da yetersiz kalınıyor.

İş bulmada, eğitimde, sağlıkta, sosyal güvencede, sosyal haklarda, toplu taşıma ve konutlarda, kentsel planlamada “yok” kabul ediliyoruz. Dört duvar arasına kapatılmak yaşamın kıyısına itilmek istemiyoruz!

Taleplerimize rağmen yetersiz eksik yasaları dayatanlara dur diyoruz . Sakat doğmayı veya sakat olmayı,biz kendimiz seçmedik. Ülkemizin olumsuz yaşam koşulları ve hükümetlerin ağır ihmali armağan etti bize .

Anayasamızın 2. maddesi Devletimizin SOSYAL niteliğine işaret etmektedir. Sosyal devlet ; toplumun en güçsüz kesimlerinden başlamak üzere yurttaşlarının başta sağlık, eğitim, istihdam ve sosyal güvenlik gibi temel gereksinimlerini karşılayan devlet demektir. Devletin sosyal niteliğini yaşama geçirmek, hükümetlerin anayasal yükümlülüğüdür. Buna karşın, bugün ülkemizde sakatların %98 i işsiz, %96 sı eğitimsizdir.

Genel nüfus içerisindeki oranımız %12.29 iken, ulusal gelirin sadece on binde dördü bizler için harcanmaktadır kentlerimiz, kamusal yaşam alanlarımız ve konutlarımız, sakatlar yok sayılarak planlanmıştır. Bilgiye ve gitmek istediğimiz yerlere erişebilmemizin önünde büyük engeller bulunmaktadır.

Toplumumuzda sakatlara karşı ayrımcı değer yargıları, düzenlemeler ve uygulamalar son derecede yaygındır.bütün bu sorunları çözmek ve anayasamızın 10. maddesindeki eşitlik ilkesini yaşama geçirmek, hükümetlerin anayasal yükümlülüğüdür. Ama ne yazık ki,hükümetlerimiz bu güne dek bu anayasal yükümlülüklerini yerine getirmemiş; sakatların yaşamakta olduğu devasa sorunların çözümü için öngörülen demokratik, kapsamlı ve bütünlüklü bir yasanın çıkarılması, sürüncemede bırakılmış. İçi boş bir yasa hazırlanıp çıkarılmaya çalışılmaktadırlar.​
 
Herhalde yaşarken "allahrahmeteylesin"den dua alan tek kesim sakatlardır! :)


Not: allahrahmeteylesin.com, "bugün hayatta olmayan sevdiklerimizin yad etmek için uyarı mesajları gönderen bir hizmettir.."

Lütfen...

Sakatlara acımak, onlara bakarak duygulanmak soruna çözüm getirmez ... Sakatların da yapabileceği işler vardır. Lütfen sakatlara çalışabilecekleri alanlarda iş verelim ...
Okulda, sokakta gördüğümüz sakatlarla alay etmeyelim, gülmeyelim ... Hiç bir sakatlığın isteyerek olmadığını bilelim ... Sakatlara yolda, geçitlerde, taşıt araçlarında yardımcı olalım ... Onları üzmemeye, kırmamaya özen gösterelim ...
En önemlisi sakatları evlerine mahkum etmeyelim ...

Teşekkür ediyoruz ..​
 
Özürlüler İdaresi Başkanlığı'nda herhangi bir basın açıklaması göremedim (?). Bir tek şu var:

10-16 Mayıs Özürlüler Haftası, özürlülerle ilgili çeşitli kurum ve kuruluşlar tarafından kutlanmaktadır. Tüm özürlü vatandaşlarımızın Özürlüler Haftasını kutlarız.​
 
İnsan Hakları Derneği'nin basın açıklaması:

ENGELLENENLER HAFTASI BAŞLADI (10-16 MAYIS)

İyiliksever insanlar değil, ayrımcı olmayan iyi yasalar istiyoruz
2009 yılı engelliler haftasında Türkiye’den engellenenlere (nüfusun yaklaşık % 12’si) ilişkin durum;
Sekiz milyondan fazla insan;
evlerinden çıkıp yaşadığı kentin sokaklarında, parklarında özgürce yürüyemiyor,
belediye otobüslerine binemiyor,
yaya geçitlerini kullanamıyor
Sekiz milyondan fazla insan;
evlerinden çıkıp sinemalara, tiyatrolara, kütüphanelere gidemiyor
eğitim hizmetinden yaralanamıyor,
bir işte çalışamıyor,
on milyondan fazla insan;
bilinçli olarak yardıma muhtaç durumda bırakılarak “iyi” insanların insafına terk ediliyor.
Ve engelleri kaldırmayanlar
bu ülkede sadece altmışdörtbin oyla milletvekili,
ortalama sekizyüzbin oyla Büyükşehir belediye başkanı,
yüzbin oyla il belediye başkanı,
Sekiz milyondan biraz fazla oyla hükümet olunuyor.

İnsan hakları savunucuları olarak bu güne kadar görmeyen, duymayan ve algılamayan TBMM’ye ve hükümete bir kez daha sesleniyoruz;
BM Engelli Hakları Sözleşmesi ek İhtiyari protokolü de imzalanmalı ve onaylanmalıdır.
Yürürlükte bulunan bütün yasalar, engelliler aleyhine olan ayrımcı maddelerden arındırılmalıdır.
Engellilerin toplumsal hayata tam ve eşit katılımı için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.
Engellilerin kendileri ile ilgili yasaların yapılmasına, kararların alınmasına etkin olarak katılması sağlanmalıdır.
 
Sivil Toplum Akademisi:
10-16 Mayıs Engelliler Haftası’nda; Engellilerin eğitim, sağlık, istihdam ve sosyal rehabilitasyon gibi hayatsal hizmetlerden yararlanmaları, temel haklarını tam ve etkin bir şekilde kullanabilmelerinin önemini ve gerekliliğini bir kez daha vurgulamak istiyoruz.

Sivil Toplum Akademisi
www.siviltoplumakademisi.org.tr


Engellilerin eğitimine yeterince önem veriyor muyuz?

Doğuştan veya sonradan, herhangi bir hastalık veya kaza sonucu, bedensel, zihinsel, ruhsal, sosyal, duyusal ve duygusal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle toplumsal yaşama uyum sağlama ve günlük gereksinimlerini karşılamada güçlükleri olan bireyler ‘engelli’ olarak tanımlanmaktadır. Başbakanlık Özürlüler İdaresinin 2003 yılında yaptığı araştırma sonucuna göre ülkemiz nüfusunun %12.29’unu özürlü vatandaşlarımız (ortopedik özürlüler %1.25, görme özürlüler %0.37, konuşma özürlüler %0.38, zihinsel özürlüler %0.48, diğer özürlüler %9.70) oluşturmaktadır.

Türkiye’de eğitim çağında 1 milyon 100 bin engelli bulunmakta ve bunların 132 bin 750’si eğitim alabilmektedir. Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı’nın verilerine göre, Türkiye’deki 8 milyon 341 bin 937 engellinin yüzde 36,3’ü okuma-yazma bilmiyor. Engelliler arasında, ilkokul mezunlarının oranı yüzde 41. Yüksekokula devam edebilenlerin oranı ise sadece yüzde 2.24. Örgün eğitim verilen okulların özel alt sınıflarında, kaynaştırma sınıflarında, kaynak odalarında ve rehabilitasyon merkezlerinde verilen özel eğitim, engellilerin eğitim ihtiyacını karşılamıyor. Resmî örgüt özel eğitim kurumlarının sayısı 644 olup, bu kurumlarda toplam 39 bin 520 engelli öğrenci eğitim görüyor. Öğretmen sayısı ise 6 bin 811. Eğitim imkânlarından yoksun kalan engelliler, iş hayatlarında da yer alamıyor.

Özel eğitim; Engelli fertlerin eğitim gereksinmelerini karşılamak için özel olarak yetiştirilmiş personel, geliştirilmiş eğitim programları ve yöntemleri ile bireylerin özür ve özelliklerine uygun ortamlarda sürdürülen eğitimlerdir. Özel eğitime ihtiyaç duyan öğrencilerin kaynaştırma yoluyla eğitim uygulamasından yararlanılmasına önem verilmektedir. Kaynaştırma eğitimindeki engelli çocuklar öğretmenin yönlendirmeleri sayesinde ve normal çocuklarla gerçekleştirdikleri oyun ya da etkinliklerle kendilerine güvenmeyi, kendilerini arkadaşlarına kabul ettirmeyi öğrenirler. Ülkemizde sekiz ayrı gruba (görme, işitme, ortopedik, zihinsel engelliler, süreğen hastalığı olanlar, uyum güçlüğü olanlar, dil ve konuşma güçlüğü olanlar, üstün ve özel yetenekliler) okullarda kaynaştırma uygulamalarıyla eğitim verilmektedir.

Engelli çocukların erken yaşta eğitime başlaması çok önemlidir. İşitme engelli bir çocuk işaret dilini öğrendikten sonra ona konuşmayı öğretmek çok zor olmaktadır. Çünkü çocuğun sosyal çevre tarafından konuşmaya teşvik edilmesi gerekir. Otistik çocukların eğitiminin ileri dönemlere bırakılması da eğitilebilme olanaklarını çok sınırlayabilir. Ailelerin engelli çocukları bir ceza gibi algılamadan, sorumlu anne-baba olmanın gereğini yerine getirmesi büyük önem taşımaktadır. Çocuğu sosyal çevreden ve insanlardan kaçırmak, saklamak, utanmak problemleri çözmez. Çocukların benlik saygıları güçlendirilmelidir. Engelli çocuklar da diğer çocuklar gibi ilgi, sevgi ve desteklenmeye ihtiyaç duymaktadır. Aileler bu konuda bilinçlendiklerinde, çevrelerini de bilinçlendirmeye başlarlar.

Ailelerin de engellilik konusunda bilinçlendirilmesi çok önemlidir. Hamile bayanlarda gebelik öncesi ve gebelik döneminde yapılan taramalarla engelli artış oranı alt düzeyde tutulabilir. Hamile kadınların şekersiz ve dengesiz beslenmesi bebeklerde fiziksel ve zihinsel geriliğe yol açmaktadır. Bebeklerin doğumundan ve beslenmeye başlanmasından 24-72 saat sonra topuklarından bir damla kan alınarak, incelenmesiyle zekâ geriliğine yol açan fenilketorüni hastalığının önüne geçilebilmektedir. Türkiye’de her bin bebekten 3’ü ileri derecede işitme kaybı ile doğmakta, yenidoğan döneminde ucuz ve uygulanması kolay testlerle işitme engelinin önüne geçilebilmektedir. Akraba evliliğinin sakıncaları bilinmektedir. Bu tür evliliklerden kaçınmak engelli çocuğa sahip olma riskini azaltır. Anne karnında ve doğumdan hemen sonra yapılan tarama testleriyle bazı genetik ve metabolik bozukluklar teşhis edilerek, gerekli müdahalelerle engellilik önlenebilmektedir.

Genç araştırmacılar çevrelerine duyarsız kalmamalı, engelli vatandaşlarla ilgili projelere eğilmelidirler. Avrupa Birliği’nin desteklediği proje çalışmalarını takip edebilir, Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı’nca gerçekleştirilen çalışmaları inceleyebilirler. Engellilerin rehabilitasyon ve eğitimi ile ilgili sivil toplum kuruluşlarının yürüttüğü etkinlikler de dikkat çekicidir.

Mutlu bir hafta geçirmeniz dileğiyle, selamlarımızla…

Mustafa OĞUZ
mustafaoguz1@gmail.com

 
Başbakan'ımızdan özürlüler haftası mesajı

BAŞBAKAN'IMIZDAN ÖZÜRLÜLER HAFTASI MESAJI

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, çıkardıkları Özürlüler Yasası ile önemli bir adım attıklarını belirterek, "Artık özürlülerimiz üreten, bağımsız bireyler olarak, spordan sanata, yönetimden ticarete, sosyal hayatın bütün alanlarında aktif biçimde daha çok yer alacaklardır" dedi.

Başbakan Erdoğan, Özürlüler Haftası dolayısıyla yayımladığı mesajında, özürlü vatandaşlarla ilgilenmenin, onlara her bakımdan destek olmanın, sosyal devlet anlayışının en önemli ölçü ve gereklerinden biri olduğunu söyledi, öncelikli çabalarının özürlülüğün engellenmesine yönelik olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Hükümet olarak, anne ve çocuk sağlığının korunması, yeterli beslenme imkanlarından ve sağsi, iş ve trafik kazalarının azaltılması üzerinden hassasiyetle duruyoruz" dedi.

"Engeller kalkacak" Çıkarılan Özürlüler Yasası ile özürlü vatandaşlar için büyük engel taşıyan sorunların bir an önce çözüme kavuşması için çok önemli bir adım attıklarını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti: "Bu yasayla özürlülerimizin karşılaştıkları hukuki, sosyal ve fiziki engellerin ortadan kaldırılması çalışmaları daha da hız kazanacaktır. Devletimizle birlikte toplumumuzun her kesiminin gösterdiği ilgi ve duyarlılıkla hız kazanan bu çalışmaların güzel sonuçlarını da art arda görmeye başladık. İnanıyorum ki, artık özürlülerimiz üreten, bağımsız bireyler olarak, spordan sanata, yönetimden ticarete, sosyal hayatın bütün alanlarında aktif biçimde daha çok yer alacaklardır. Bu konuda toplumsal duyarlılığın ve bilinç düzeyinin artmasına katkıda bulunacağı inancıyla Özürlüler Haftası'n ı kutluyor, tüm engelli vatandaşlarımızı sevgiyle selamlıyorum."
 
3 Aralık Dünya özürlüler günü

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ MERKEZ KONSEYİ

Özürlülük; doğuştan ya da kaza veya uzun süren bir hastalık sonucunda oluşan bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal yeteneklerin kaybı olarak tanımlanmaktadır.
Bugün sağlık, eğitim, istihdam, sosyal güvenlik ve toplumsal yaşama tam katılım gibi temel sorunlarda özürlü vatandaşlarımız için de büyük fırsat eşitsizlikleri yaşanmaktadır.
Özürlülere yönelik olarak geliştirilen politikalarda; özürlüleri ve ailelerini bilinçlendirmeye yönelik bilgi paylaşımı için gerekli olanakların ilgili kurumlarca sağlaması, etkin bir tıbbi bakım şartının devlet tarafından güvence altına alınması, özürlülerin kendi kendine yeterlik ve işlevsellik konusunda olabilecek en iyi düzeye çıkarılması ve bu düzeyin korunması için rehabilitasyon programlarının kurgulanması ve özellikle araç gereçlerinin de bu kapsamda ele alınacağı yardım servislerinin geliştirilmesi öncelikli konulardır. Bu anlamda geliştirilen; sağlık, rehabilitasyon, eğitim, sosyal güvenlik ve istihdam konularındaki politikalar özürlülerin topluma başarılı bir şekilde entegre olmasını sağlayacaktır.
Özürlüler ile ilgili politikalar; sadece özürlülerin insani haklarını ve sosyal güvencelerini sağlamakla sınırlı olmayıp, aynı zamanda özürlülüğe neden olan etmenlerin çözümünü de kapsamalıdır.
Tıbbi açıdan; koruyucu önlemler konusunda ailelerin bilgilendirilmesi, sağlık personelinin hizmet içi eğitimlerinin düzenlenmesi, yeni doğan çocuğun gelişiminin incelenmesi, genetik ve psikolojik danışmanlık verilmesi, genetik tanı merkezlerinde konuya hakim personelin istihdamı için düzenlemeler yapılması, evde bakım ile ilgili olarak gerekli personelin sağlanması, rehabilitasyon hizmetlerinin özürlü bireylerin yaşam boyu gereksinimlerini karşılamaya yönelik olarak planlanması, tam teşekküllü hastanelerde rehabilitasyon hizmetlerinin tıbbi, mesleki ve psikososyal boyutu ile uygulanabilmesinin sağlanması gerekmektedir
Bilindiği gibi; özürlülük nedenleri: Doğumsal ve genetik bozukluklar, annenin fötüsü etkileyebilecek sağlık sorunlarının olması, doğum sırasında ortaya çıkabilecek sorunlar veya doğumdan sonra geçirilen hastalıklar ve kazalardır.
Bütün bu süreçlerde hekimlerin, gerek özürlülüğün önlenmesi ve gerekse özürlü kişilerin sağlık sorunlarına çözüm üretilmesi ve rehabilitasyon programlarının başarı ile gerçekleştirilmesi noktasında son derece önemli bir görev üstlendikleri yadsınamaz.

Hekimlerin ve diğer sağlık çalışanlarının özürlülüğün önlenmesi konusunda başarılı olabilmeleri açısından; erken tanı amacı ile sağlık taramaları için gerekli koşulların sağlanması, eğitim programlarının geliştirilmesi, güvenilir, sağlıklı veriler elde edilebilmesi için kayıt sistemlerinin iyileştirilmesi, alt yapı hizmeti veren kuruluşlar ile koordinasyonun sağlanması, sağlıklı çevre bilincinin ve koşullarının oluşturulması, sürekli tıp eğitimi kapsamında özürlülükten korunma ve rehabilitasyon konularına yer verilmesi gerekmektedir.

Bugün AKP Hükümeti?nin sağlığı algılamasından, tüm sağlık sorunlarının çözümünde dile getirdiği Genel Sağlık Sigortası?nın Temel Teminat Paketi?nin içeriğinin bilinmezliğinden, ?paran kadar sağlık? yaklaşımından, sağlık sorunu olmayana önerilen prim ile bakıma muhtaç olandan istenecek prim arasındaki uçurumdan, dahası en temel insan hakkı olan vatandaşlarına sağlıklı yaşamı sağlama ve sürdürme sorumluğundan kaçışından çok rahatsızız.

Başımıza gelecek bu kazadan sakınmak, olacaklara şimdiden önlem almak olanaklı. Daha çok duyalım, görelim, anlatalım, birbirimizi daha çok hissedelim.

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
MERKEZ KONSEYİ

----------

Genel Bilgi:
3 Aralık Dünya Özürlüler Günü olarak kabul edilmiştir. Özürlü insanların yaşadıkları sorunlar sadece kendilerinin değil; ailelerinin, çevrenin, toplumun, kısacası tüm insanların ortak sorunudur. İnsanların özürlü olmaları çeşitli faktörlere bağlı olarak ortaya çıkan bir sonuç olmakla birlikte, özürlülerin normal bir hayat sürmeleri ancak toplumsal duyarlılığın oluşturulmasıyla mümkündür. Bu anlamda, özürlü vatandaşlara acıma duyguları ile yaklaşmak yerine, kurumsal hizmetlerin geliştirilmesi esas alınmalıdır. Bu nedenle özürlülere hizmet götüren kamu, özel sektör ve gönüllü sivil toplum örgütlerinin güçlendirilmesine önem verilmelidir. Başta İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi olmak üzere bir çok belge özürlülük sorununu temelde bir insan hakları sorunu olarak ele almaktadır. Bizim anayasamız ve yasalarımız da özürlülere ilişkin olarak evrensel değerlerle paralel düzenlemeleri ön görmüş, devleti özürlülerin sorununa yönelik yükümlü kılmıştır. Devletimizin evrensel ölçülerde özürlülerini sahiplenme çabası, toplumsal bilinçlenme ve kamuoyu desteği ile anlamlı ve gerçek bir boyuta ulaşacaktır.​
 
3 Aralık Dünya Eengelliler Günü

Arkadaşlar yarın 3 aralık dünya engelliler günü ...siyasetçilerin engellilerin sorunlarına duyarsız kalmaları sorunlarımızın çözümünde mesafe kaydetmemeleri içimizi acıtıyor yarın bunu proteto etmek için ankara güvenpark ta buluşalım toplu halde ayva yiyelim....yarın hepbirlikte güvenparkta ayva yemeye bekliyorum daha önceden ilan edilip daha çok katılım olmasıunı isterdim
 
Bugün bu özel maili aldım ve anlamlı bulduğum için sizlerle paylaşmak istedim..

Bugün Dünya Engelliler Günü! Ancak, Engelleri Kaldır Ekibi olarak, biz bu
günü kutlamıyoruz! Türkiye’deki 8,5 milyon engellinin bir gün ile
görünür ve duyulur kılınmaya çalışılmasına karşıyız ve düzen
değişmediği sürece duruşumuzdan taviz vermeyeceğiz! İnsan olmanın
getirdiği temel insan haklarına kâğıt üzerinde sahip olan neredeyse her
10 kişiden birini sadece bugün mü el üstünde tutacağız? Teselli olma
bilinciyle hareket etmeyi daha ne kadar sürdüreceğiz? Toplumda öteki olarak
görülen ve konumlandırılan engellileri, bugün de mi “özürlü” olarak
tanımlayacağız?

Zihinlerdeki engelleri kaldırmadığımız müddetçe aynı yaşam alanını
paylaştığımız 8,5 milyon kişinin yaşamı için engel teşkil etmeye
devam edeceğiz! 80 milyon kişinin engel oluşturduğu bir toplumda
yaşadığınızı düşünün…
 
3 aralık engelli haftası

Sadece bu tip özel günlerde siyaset üretip icraattan uzak olunmasını istemiyorum.boş laf değil sadece söylemiş olmak için sözler verilmesin.hiç bir engellinin umutları belirli gün ve haftalar için zedelenmesin.eger olmayacaksa olacakmış gibi söylenmesin.yapılacaksa mertçe yapıcaz denilsin yapılamıcaksa şimdilik imkanlarımız yok denilsin.yanar döner hareketlere gerek yok.şu an bir engellinin ekonomik olarak özgürlüğü elde etmesi kadar mutluluk verici birşey olamaz.Hiç bir şey bir engelliyi anne baba dahil kimsenin eline bakmadan kendi ekonomik rafahını kazanması kadar hayata bağlayıcı olamaz.her engelli kendi ayaklarının üstünde durabilmeli.
söylenecek yazacak çok şey var ama dile gelenler bunlar
ne demişler
Yazdıklarım neki deryalardan bir damla ey yazamadıgım gerçekler bari yüreklere damla

yazmak isteyipte yazamadıgımz tüm gerçeklerin idarecilerimizin yüreklerine bir nebzede olsa damlaması dileği ile
 
aynı nefes filminde dedikleri gibi çıkıyor süslü püslü bir hatun hüzünlü ve dramatik bir ses tonuyla bugün engelliler günü....sonra aynı şekilde yapmacık yalandan konuşmalarla önünde ünvanı olanlar.maksat konuşmak olsun..sanki yılda bir gün yaşıyoruz.diğer günler engelli değil miyiz?sorunlarımız olmuyor mu?bütün herkeste bir yalan bütün herkeste bir riya...boş işler bunlar.........
 
Böyle günler geldiginde mangalda kül bırakmıyanlar inannı ki özürlülerin yaşamından bihaberler.Hep mesajlar verilkir fakat uygulamaya gelince
bizlere nasıl davranıldıgını hepimiz biliyoruz.Her hakkımızı söke söke
kendimiz almalıyız.Söylenenler bir haftalıgına,sonrası aynı tas aynı hamam..........
 
Üst Alt