Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Gözlerimden akan iki damla yaş!

Eshat

Aktif Üye
Üyelik
22 Haz 2008
Konular
141
Mesajlar
2,578
Reaksiyonlar
0
Gözlerimden akan iki damla yaş!

Dün gece yatmadan önce gözlerimi kapattım ve düşündüm. Bütün dünyam bu şekilde karanlık olsa ve ben hiç göremeyen bir insan olsam, benim için hayat nasıl olurdu? Yaşamımda neler değişirdi? Gerçekten hayata bu kadar bağlı olabilir miydim? Her şeye rağmen hayata umutla bakabilir miydim? En önemlisi de umut bekleyen değil de, umut veren bir insan olabilir miydim? Yoksa o umutsuzluklar deryasında kaybolur gider miydim?

Bilemiyorum…

Gözlerimizi kapattığımız zaman ne yapabiliyoruz? İstediğin her hangi bir şeye ulaşabiliyor muyuz? Ulaşsak da ne kadar zaman da ulaşa biliyoruz? En sevdiklerimiz yanımızda olsalar bile görebiliyor muyuz? Bir yerlere çarpmadan veya bir yerlerden tutunmadan kaç adım yürüyebiliyoruz? Yoldan geçen kaç insanı tanıyabiliyoruz? Elimize aldığımız bir kâğıt parçasına kaç kelime yazabiliyoruz? Bilgisayarın tuşlarına dokunarak kaç cümleyi bir araya getirebiliyoruz? Hayattan ne kadar zevk alarak, mutlu bir şekilde yaşaya biliyoruz?

Ya hiçtir ya da birkaçtır bu soruların cevabı…

Bunların hepsini bir kenara bırakalım. Kapkara zindan olmuş bir dünyada nasıl yaşanır ki? Hiçbir ışığın olmadığı bir dünya nasıl olurdu? En sevdikleriniz sizi ne kadar anlar ve ne zaman kadar yanınızda olurlardı? Pekiyi en iyi arkadaşlarınız, en iyi dostlarınız sizi ne zamana kadar arar, ne zamana kadar sorarlardı? Yoksa bir noktadan sonra onlarda sizinle yollarını ayırırlar mıydı? Sizi yapayalnız, tek başınıza bırakırlar mıydı? Kaç kişi sizin için vefakârlık ve fedakârlık örneği gösterebilirdi? Kaç kişi sizi anlar, kaç kişi sizin yaşadıklarınıza ortak olurdu? Sevdikleriniz size, görmediğiniz için mi ilgi duyardı. Yoksa sevdikleri için mi severlerdi?

İşte bu soruların cevabı verilemez. İnanın yaşanmadan bilinemez. Sanırım tek bir kelime bile söylenemez.

Bu soruların hepsini bir anda düşününce o kadar duygu yoğunluğu yaşadım ki; sonun da bu duygularıma hâkim olamayarak, gözlerimden iki damla yaşın, yanaklarımdan süzülerek aktığını hissettim. Aslında gözlerimden akan yaşlar sadece O anki, duygularımın göstergesiydi. Oysa benim yüreğimde yaşadığım duygularımın, hislerimin asıl göstergesi içimde kopan fırtınalardan ibaretti. O an içimi bir kor misali yakıp kavuran bu duygularımı yüreğimde hissettim. Sadece o yaşadığım anı kendim hissettim. O an yüreğimden damlayan iki damla kanı hissettim. Ağlayan yüreğimin sesini en derinden hissettim. Her biri zerrelere ayrılmış o umutlarımın bir an için bitiğini hissettim. Umutsuzluğun ne demek olduğunu hissettim.

Daha sonra dedim kendi kendime, ne yapıyorsun? Sen insanlara umut veren, sen insanları hayata bağlayandın hani? Sen demez miydin hayat her şeye rağmen güzel ve yaşamaya değer diye? Sen söylemez miydin umutsuz insan yaşamaz diye? Sen demez miydin hayatta aldığın bir nefes bile olsa, mücadele etmek gerekir diye? Hani nerede bunları söyleyen sen? Nerede kaldı o söylemlerin? Nerede kaldı o bitmek, tükenmek bilmeyen umutların, hayallerin? Ama kendime söylediğim her şey nafile ve faydasızdı. Adeta kendi kendime söz geçiremiyordum. Kendi kendimi anlayamıyordum.

Yaşamış olduğum duygularımın etkisi o kadar ağırdı ki; O an zannettim ki; benim için hayat bitecek, sonsuz bir yalnızlık başlayacak. İşte bunun vermiş olduğu psikolojik etkileri kendi içimde, en yoğun bir şekilde yaşadım. Sadece yaşamakla kalmadım, aynı zaman da yüreğimin en derinlerinde hissettim.

Daha sonra etkisinden kurtulduğum olayı değerlendirdiğimde, gerçekten birçok olaya dışarıdan bakmak, sadece kendini düşünerek yorum yapmak, o kadar basit ki; o kadar kolay ki; işte burada önemli olan insanların yaşadıklarını hissederek anlamaktır. Onların yerine kendimizi bir an bile olsa koymaktır. Onların bu sıkıntılarını paylaşarak azaltmaktır. Her zaman için onlara en iyi niyetli bir şekilde destek olmaktır.

Belki, yaşamış olduğum bu ağır duygulardan dolayı, bir an bile olsa, hayata umutsuzca bakmış olabilirim. Ama o duyguların etkisinden çabuk sıyrılarak, hayata bağlanarak, umutların devam ettiğini ve hayatın devam ettiğinin farkına varmak gerekir. Çünkü yaşamış olduğumuz dünyada, yaşamak için, ne kadar zamanımızın olduğu bilemiyoruz. Bunun için her zaman eksilen hayatımızın, kalan kısmın da mutlu olabilmek için hayata umutla bakmak gerekmektedir. İşte bizim o umutlara ve mutluluklara çok ihtiyacımız vardır.

Her şeye rağmen hayat güzel… Yaşamaya değer…

Bir ömür boyu umutla, mutlulukla ve en sevdiğiniz insanlarla birlikte, bir yaşam geçirmenizi temenni ederim.
 
Eshat kardeş,böyle en daraldığım anlarda: dünya fani+bu da gelir bu da geçer= sabır işte en büyük tesellim bu formül...;)
 
Sağlığın, sağlıklı organların nimet ve sınav olduğu gibi, hastalıklar ve özürlü olmalar da bir nimettir ve imtihandır. Sağlamlar şükürle, hastalar ve özürlüler da sabırla denenip sınanmaktalar. Dünya, imtihan salonundan başka bir şey değil. Aynen bir tiyatro salonu gibidir bu dünya. İlâhî kader, kimimize kör rolü vermiştir, kimimize farklı bir sakat rolü. Bazılarımıza da gürbüz ve zengin rolü. Önemli olan rolümüzü güzel oynamak ve göz perdeleri kapanınca Büyük Senarist ve Yönetmen'den takdir ve ödül almaktır.

Hamdetmek, şükretmek; iyimser olmaktır. Hayata güzel ve olumlu pencereden bakabilmektir. Mutlu olabilmek, mutluluk elbisesi giymektir şükür. Şikâyetçi ve karamsar karakterlerin kararttığı karanlık insanların dünyasını ancak hamd ve şükür şuuru aydınlatabilir. Hamd edenlerden kıldığı için hamd olsun O Hamîd'e.

En kötü durumlardan, acı, rahatsızlık ve sakatlıklardan bile sevinilecek durumlar çıkartıp mutluluk oyunu oynayan bir kızın hayatının anlatıldığı Polyanna diye bir roman kahramanı vardır, bilirsiniz. Hepimiz onun gibi mutluluk oyunu oynayabiliriz. Zaten dünya oyun salonundan farklı bir yer mi ki?! Önemli olan oyunu kuralına göre oynamak ve oyun sırasında ve sonrasında acı verecek, pişman olunacak şeyler yapmamak.
Allah, dağına göre kış verir. Kimseye zerre kadar zulmetmez. Kaldıramayacağı yükü yüklemez. Bazı insanlara ağır hastalıklar, zor katlanılan engeller, özürler verdiyse, Müslüman olarak öyle düşünmeli ve râzı olmalıyız ki, bu imtihanlar o kulun seviyesini gösterir. Ancak üst sınıf insanlara zor sorular sorulur, onların imtihanı alt sınıftakilerden elbette daha kolay olmaz.
 
dünya sahte düşler mekanıdır.bazen düşler aleminde kaybolur gideriz,kaybolup giden hayatları yada heba olmuş bedenleri görünce düşden uyanırız hayalmişşşşş deriz rabbim öyle güzel bilirki kulunu kaldıramayacağı dert vermez.insanoğluyuz elimizdeki her neyse kıymetini bilmeyiz illa bi başkasının derdini görünce hamd ve şükür ederiz.hayatımızda bi geri bi ileri vardır geride bizden daha zor durumdakiler ileride bizden daha iyiler vardır.illa bi geri bi ileri bakmalıyız buğüne bu halimize bakmayız.
baktığımızda bunada şükür deriz hamd ederiz yüce mevlam en iyi sen bilirsin her halimizle sana teslimiz
 
Değerli Arkadaşım; He şey den önce verdiğiniz formül için Teşekkür ederim.

Aslında çok istisna olan bu durum beni o an etkilese de, bundan dolayı her hangi bir şikâyetim yoktur. Bu dünyada yaşıyorsak Bazı verilen değerlerin ve imkânların kıymetini bilerek şükür etmemiz gerekirken, bazı verilmeyen değer ve imkânlar içinde sabretmek gerekmektedir.

İşte burada olayları değerlendirme boyutumuz çok önemlidir. Bütün bu bağlamda düşündüğümüz zaman, olayları değerlendirme boyutumuzda kendiliğinden değişecektir.

Bazı olayları içimizde hissetmek, içimizde yaşamak olayları anlayabilmemiz için çok mühimdir. Anlamak ile hissetmek arasında bir bağlantı kurarak olayları değerlendirmemiz olaylara karşı bakı açımızı çok değiştirecektir.
 
Arkadaşım elbette çok haklısın..

Bu dünyadaki halimize sabretmek gerekir, buna bütün yüreğimle katılıyorum. Bize böyle bir sorun verilmişse bunun sabrınıda vermiştir yüce yaradan.

Ama bazen insanın elinde olmadan, bazı duygu yoğunluğunu yaşaması da oluyor. İşte böyle duygu yoğunluklarında, bazı olayları sadece yaşadığımız duygularla değerlendirdiğimiz için, ister istemez farklı düşüncelere meyletme gibi durumlar da olabiliyor.

Ama ne olursa olsun, bunun etkisini üzeimizden çabuk atarak, aklımızın ve mantığımızn uygun gördüğü düşüncelerimize geri dönebilmeliyiz.

Unutmayalım ki; herşeyde bir hayır vardır...
 
herzaman şükrü ön plana koyan bir insanım bundan da çok memnunum.
herşeyi pozitif bakabilmeyi becerebildim bu güne kadar.belki de geldiğim noktaya bu sebeple geldim.
katılıyorum sana eshad kardeş kimi zaman insan bazı duyguları o kadar yoğun yaşıyor ki çok üzülüyor,mutsuz ve kızgın oluyor.kendini dünya yıkılmış altında kalmış hissediyor.
tabi ki bu durumdan çıkmak toparlanmak zor olsa da hayat devam etmekte çok da kaptırmamak gerek bu duruma.
rabbim böyle uygun görmüş elden ne gelir.
 
Arkadaşım Yorumunuz için teşekkürler...

İnsan hayatında olan olumsuzlukları değerlendirirken, umutsuzluğa kapılmamalıdır. Bazen karamsar olsakta, bunu en az zararla atlatabilmek mutlaka en güzel olanıdır.

İyi yönleriyle ve kötü yönleriyle hayat devam etmektedir. Devam eden hayatımızın güzel bir hal alabilmesi bizim elimizde olmalıdır. Tabi istem dışı şekillenen ve gelişen olaylarda olmuyor değil. Bu istem dışı olaylarıda, iradeli bir şekilde aşmak, mutlu bir hayat sürmek için olması gerekendir.

Bütün hayatımızda yaşamış olduğumuz inişli çıkışlı dönemler mevcuttur. İyiye herkes sevinir işte kötü bir duruma da katlanmak gerekmektedir.
 
Engelli insanların azmi ve sınanmalardaki şükür etmesi diğer insanlara nazaran daha güçlüdür.
Yazı çok güzeldi söz bulamıyorum yazmak için...
yüreğine sağlık Eshat...
 
Değerli Arkadaşım,herşeyden evvel samimi ve içten duyguların için teşekkürler.

Engelli insanların hayatlarında yaşadıkları zorluklar diğer insanlara göre daha çok ve daha meşakkalidir. İşte bu zorluklar engelli insanı hayattan yıldırmamalıdır. Tam aksine bütün bu zorlulara göğüs gererek, en azimli bir şekilde hayat mücadelesi verilmelidir.

Hayatımızın her alanı bizim için bir mücadeledir. Engelimiz ne olursa olsun. Bu dünyada yaşadığımız sürece mutlu olmak için mücadele vermeliyiz. Çünkü bu bizimde en doğal hakkımızdır. Unutmayalımki sevdiklerimizde biz mutlu olmamızla, mutlu olacaklardır.
 
Sevgili Eshat, tıpkı hiçbir sakatlığı olmayanlar gibi bizim de zaman zaman hayata dair umutlarımızın azalması, kendimizi çok mutsuz hissetmemiz çok normal. Hayat düz bir çizgide ilerlemiyor ve iniş çıkışlarla dolu. Sakatlık veya hastalık gibi o büyük inişlerde de umudun sarsılması bence gayet olağan. Umudun zaman zaman sarsılıyor diye kendine kızma ve öfkeni yaşa. Ertesi gün başka bir şey, belki de seni hayata sımsıkı tutacak bir şey olacak. O zaman da mutluluğunu yaşa, sevincini ifade et. İnanıyorum ki bize en çok zarar veren bastırılmış duygulardır... :)
 
Arkadaşım güzel önerileriniz için çok teşekkür ediyorum.

Elbette insan duygularını bastırmamalıdır. Gerekiyorsa bazı duygularmızı haykırmak gerekiyor. Yani bastırılmış duygularla yaşamaktansa, duygularımızı doyasıya yaşamak sanırım en güzeli olur.
 
esat pylşımın için tşk arkadaşım
bende kimöi zaman böyle düşünüyorum bir an gözlerimi kapatıp yürümeye bir çlışıom bu o kadar zorki allahım öyle arkdşlrımın ve hepimzin yardımcısı olsun
sadece gözümüzn değil herhangi bi organımızın olmadığını düşünün ne zor değil mi?
 
Değerli arkadaşım deniz yıldızı;

Aslında insan bazen karamsa olabiliyor. İşte bunu en az zararla atlatabilmek çok önemlidir. Bunun içinde aklıselim bir şekilde değerlendirme yaparak hayatın bütün çilelerine rağmen yaşamaya değer olduğunu bilebilmektir.

Umarım bunu yapabiliriz. Zira bu çok önemlidir.
 
İnsanları zaman zaman hayata karamsarlıkla bakması olabiliyor. Bazen kendimize hâkim olamayarak bazı duygularımızı içimizde hissederek kendimizle baş başa kaldığımız zamanlarda bu şekilde duygulanmakta sanırım naçar bir hale geliyor.

Bundan dolayı yaşadığımız olayların etkisi de yaşamımızı etkilemektedir. Bu etki bazen çok fazla olurken bazen de çok çabuk bir şekilde üzerimizden atabiliyoruz. Bu tür durumlarda kendimize muvaffak olarak yaşadığımız olayların tesirinden çabuk bir şekilde kurtularak üzerimizden atmalıyız.
 
Üst Alt