Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Küçük İskender

Ritsos

Üye
Üyelik
31 Ocak 2005
Konular
16
Mesajlar
55
Reaksiyonlar
0
NE ÇOK

Seni ne çok kedi tırmalamış anne
camlara baktım orda mısın hâlâ
dün akşam haydutlar bıçaklamış bir karanfil
kaçamamış vurmuşlar ölememiş solmuş
seni ne çok iğfal etmişler anne
her yerin delik deşik
ağlayışın bile yamuk yumuk
bakışların kısık
ve bilhassa değişik
ne çok isyanlanmışım ne çok gitmemişim meğer
bağırdıkça etlenmiş sesim
etlenikçe sesim, kanamış elmas liğme liğme
seni ne çok öldürmüşler anne
beni ne çok dövmüşler
artık evlenelim anne hayata karşı
ve gel, beraber kaybedelim mor savaşı

benimle birlikte intahar et anne

KÜÇÜK İSKENDER


AY

Yürek kemiğiyle lades tutuşuyor iki çocuk!
misafir oyuncu bir terkediş biçimi
ile ellerim vücudunun prömiyeri!

Aynı ahır adına koşan acılarımız var bizim!
amatör balıkçının leğeninde iki istavritiz seninle
ölüme beş kala ölümle canlı telefon bağlantısı kuran!

dibi senin aşkında gizlenen kırılgan bir aysberg bu tufan !

KÜÇÜK İSKENDER
 
ay farzındayım

tırnaklarımın arasına dünya birikti
kimseye koyduğum ad da yok
ve bu gece
ilçeyken il oluveriyor yalnızlığım

elinden tutup yeğeni acıyı
parkta gezdiren bir dayı gibiyim
her yanımda jilet yaraları
annem ölmüş bunu babam yeni söylüyor

telefon kulübelerine yaslanıp ağlıyorum
neden aramadım ben hiç seni
ama neden ben seni,
kaçarken sise takılmış ellerim hep kopmuş
kokuşmuş içimde daha dün gebermiş serseri

kim bilir çocukken öptüğüm kızın yüzü şimdi ne halde,
şimdi ne halde öldürdüğüm sinekler geçen ve evvelki yaz
hani saçlarına konmuşlardı da daima bağırmıştık
daima hıçkırmıştık: aşka niye karşı konmaz? !

tedavisi mümkün değil bu hırçın tutkunun
denize, balığa hükmeden kaptanken bir de hele,
ayrılık, bir kedinin gözünün kanlanması
artık mümkün değil aşka müdahale!

örneğin biraz da trajediden bahsedelim
ameliyatla şair oldum ben, ameliyatla yalnız kaldım
diz çöktü çocukluğum cerrahın önünde:
kurtarın lütfen onu, ben onsuz ne yaparım? !

türkçe, bence sözlüğün üstüne
konuyor bir irinli tüy sessizce
ilçeyken il oluveriyor yalnızlığım

Küçük İskender
 
Artık Kalbim Yok!

artık kalbim yok ağladığımda sana
düşündüğümde seni artık kalbim yok
seni anlatırken birilerine, atmıyor kalbim
atmıyor kalbim seni gördüğümde rüyalarımda
istediğin gibi yaptım; artık kalbim yok !
küçük bir velede verdim onu, oyuncak niyetine
fırlattım attım doyursun karnını diye bir sokak
köpeğine
suda sektirdim bir kiremit parçası gibi
ve bekledim batmasını
bekledim batmasını yanan bir gemi
nasıl ağlayarak denize dökülürse

istediğin gibi yaptım; artık kalbim yok!
artık kalbim yok baktığımda eski resimlere
özlediğimde seni
arta kalmış bir kalbim yok!
YOK!...

Küçük İskender
 
Sacrifice

Sana bu gün bir abajur aldım
Bir şeyin ucunda durur ya yeşil Chevrolet
Kapıları açık, Baltimore plakalı usta işi
Teybinde Elton John’dan sacrifice
Biz sahile doğru yürümüşüz
Ayak izlerimizde ölüp erimiş peri pelerinleri
Periler birbirine düşman, pelerinler birbirine küs

Sana bugün bir mektup yazdım
En çok
En çok güllerden söz ettim
Saysam, renksiz, özgür güllerden
Bir gül olmak korkusundan
Nedenini hatırlamıyorum ama ağladım
Sağda solda yakılıp unutulmuş sönmüş sigaralar
‘Canım..’ diye başlanılıp
Yarım bırakılmış bir sürü kağıt parçası
Ruh parçası
Aşk parçası
Buğu parçası
Haz parçası
Paramparça içime paramparça bir kış gelmiş
Biliyor musun ben daima
Kışları saklanırım kan
Kan ödüldür açıkçası

Sana bugün bir kurban kestim
Hala ağrıyor ve kanıyor bileklerim
Gelip geçici bir seyahat
Üzerinde konuşulmamış bir sevgi
Karşılıklı hoyrat kullanılmış bendenler
Aynı dalda karşılaşan iki çocuk sincap
Dal, ağacına düşman, sincaplar birbirine küs
Dudaklarda müstehzi bir hal
Yani bir yere vurup kaybolan far ışığı gibi
Bir an aklıma vurup kaybolan o fevkalade hayal
Vurup kaybolan ruh ve aşk parçaları
Beyaz ve terli alnımda belirip dolaşan
Delikanlı tanrının eli usulca düzeltirken ıslak kakülümü
Otuz yıllık ömrümde ilk kez düşledim ölümü
Bugün sana abajur aldım, bir mektup yazdım
Sana, diyorum, bugün bir abajur ve mektup
Ben bugün sana öldüm başkasına değil
Hani o Chevrolet yeşil, kapıları açık
Teybinde Elton John’dan sacrifice
Avucumda pembe ziftli bir alyans
Vurup kaybolan buğu ve haz parçaları
Biriktirdiğimiz
Zamanla biriktirenle biriktirilenin
Birbirine karıştığı
Bende bir eşya mıyım diye düşündüğü
Üzüldüğü şey
Bir tüy gibi yanınıza gelip
Bir tüy gibi dokunup ürpertip
Sonra
Sonra geri çekildiği...sacrifice

Koskoca bir aralık ayını müzikle geçirmiştik
Sokaklarda elimizde şarap şişeleri
Adlarımızın yan yana olduğu
Kalpler kazımıştık ağaçlara
Modern çağın gereklerine inat
Bir romantiktik biz birbirimizi seviyorduk
Biz ayrılmayacaktık biz arabesktik biz
Bugün bir abajur aldım sana
Eve geldim
Yatağın hep sol tarafında yatardın
Sol taraftaki başucu sehpasına yerleştirdim onu
Bir ampul taktım sarı soft hep istediğin gibi
Işığında bir mektup yazdım sana
Teypte Elton John’dan sacrifice
Beni terk ettiğini bildirdiğin o telefon konuşması
Gözlerinin gencecik mavisi
Birden başlayan, o telaşla bütün gece
Yağan yağmur geldi hatırıma
Nedenini hatırlamıyorum ama ağladım
Yüzüme kapanan ellerin
Yüzümü yeryüzüne karşı perdeleyen ellerin geldi hatırıma
Kaset sustu kapandı yeşil Chevrolet’ in kapıları
Tuvalette sarıldım jilete hasretle öptüm
Ampul patladı bir anda alev aldı abajur
Kan ödüldür
Kanımı bu gece dışarı gezmeye çıkarttım
Tenler birbirine düşman, aşıklar birbirine küs
Nedenini hatırlamıyorum ama utandım
Utandım

Küçük İskender
 
Mendebur Sureleri

ilk sesin med'inde dolunay büyüdü
düşleyerek geçtik yanan yılan ağzından
iri gözde damarlarını sürükleyen o bakış
içerisözlerin karanlık hiddeti, o çok zindan
o duyulmaz kundaklanış, yangın, o son yanış

biliyorduk, ki yanlıştı korkmak
yukardaki mezarlıklardan - - tecrit
aşklardan ayıkladığımız tebessüm: hüsran, ve
o tesadüfi sararış. Hani: sevdalım! içine
giden gizligeçitte
kaybolmuştum ya o gece, ruhuna açılan
gizligeçitte, elimde et mum, ötekinde
enzim bileziklerim.. dudak bukleleri..
biliyorum, ki bazen bu kent yoktur
terkeden, özlediğim değil
kaçırdığım çağdır. Nasıl yaparsın bunu,
omuzlarıma bakır
tüylerime altın otu
diyen sen nasıl yaparsın bunu,
(annelerinin tuttukları çarmıha gerili
bütün oğullar; hatalarımız
veresiye, hatalarımız çocuk soygunu)

biliyorum, ki bazen bu kent yoktur
yalnız tersine büyüyen toz bir ur
gibi taşımaktır taşımaktır taşımaktır,
taş bir ırmaktır aşk
aşk, sende taşırmak'ı yüzüme taşırmaktır

cin düşmüş dolunaylarda ben peri
şan, sen gül
yabani. Al / beni. Gizligeçitte öldürüyor
çünkü tayı alnından öpen elişi kişi! .

Ya da bir varsayıma göre
çürümüş misafirim ayın
yatakodası penceresinden görülen sahi
le dokunduğu yerde- o zaman. Bacaklarım
plastik ve gömleğimin açık yakasından
görülebilecek kadarki göğsüm üstüne
neşterle çizilmiş bir harf görürsen
bu harfin açtığı yaralardan akankan
tuzlu ve hafif peltemsiyse.. Al / beni. Mahşer
gebedir ihanete!

Küçük İskender
 
MOLEKÜL BUKETİ


el kararı bir
ruhla öperken seni
nesnenin tanrıyla atıştığı
uzun gözlere ait urlarda, bilemem
rolümüzdü bilgi;
el kararı bir
ruhla öperken seni
cismin hacimle seviştiği
ani panikatak şovlarında, bilemem
neredeydi yüzümüzdeki bitkinin kökü.
öğrendim, ki veda
ve kıymettir
ergeç birbiriyle vuruşacak olan, bilirim
renkler arasında adı onun da anılsın diye.
üstünkörü!


Küçük İskender
 
Gerisi Hiçlik Gerisi yokluk

Biz dalkavuk bir aydınlığın yerine
Onurlu bir karanlığı seçtik
Ve bir öyküden ağlarcasına geçtik......
Cesurduk çünkü.!
Kendimizi kendi düşlerimizden kovacak kadar...
Ömrüne yüz çevirmiş iki masalcıyız.
Gerisi hiçlik !
Gerisi yokluk...

Küçük İskender
 
‎"ve gel, beraber
kaybedelim bu mor savaşı.
benimle birlikte intihar et anne."

Küçük İskender
 
[SIZE=2]
[/SIZE]
Bir organ nakli gibi sevmiştim seni;
Çürük gözlerine bağışlanan ellerim,
Yırtık dudaklarına bağışlanan şiirlerim..
Darmadağın kadınların, darmadağın ettiği erkekler gibi
Sevmiştim seni...
Çok eskitilmiş bir aşkın hatırlanması,
Sevgilinin resmi karşısında çocuksu bir iç kanaması
Aslında işin açıkçası;
Rüzgarın fırtınaya dönüşmesi gibi
Hayatına yönelik bombalı bir saldırı gibi
Geriye çekilirken herkesi öldürmek gibi
Sevmiştim seni
Ruhum kan kaybederken nasıl tutarım seni şimdi deniz gibi,
Neticesi olmayan herhangi bir sebep gibi
Ortalık yerde durup dururken
Sevmiştim seni...

Atlara kalırsa çoktan kaybettik savaşı,
Mızraklar kırıldı, kalkanlar delindi, ganimetler paylaşıldı.
Kasaba meydanında birbirini dövmekten
Yorulan iki kovboy gibi,
Bir tabancanın namlusuyla tetiğiyle,
Kendisinden farklı,
Kendisinden ayrı,
Bir silahın şarjöründe tanışan iki soğuk mermi gibi,
Aynı bedene sıkılan iki el kurşun gibi,
Katille kurban arasında o birkaç saniyelik telaşla
Sevmiştim Seni...

Küçük İskender
[SIZE=2][/SIZE]
 
[FONT=verdana]Bizim senle hukukumuz var.
Avukatımız var.
Suçumuz var.
Bizim senle bir ömrü paylaşmaya andımız,
Bu andı çiğneyip içyüzümüzü ifşa eden ihanetlerimiz,
Birbirimizi kolayca harcamanın lüksü,
Bu lükse sığan baş önde boş boş oturuşlarımız var.
Konuşamayışlarımız, hiçbir şeyi açıklayamayışlarımız,
Kaçıp gitmeyi erdem sayışlarımız var.
[/FONT]
[FONT=verdana]
Küçük İskender
[/FONT]
 
Azılı Aşklar Şatosu

Bir tek sana tembih ettim saadeti
hiç bir şey hatıra değil aslında
kaynayan sular gibi bakardın ya bana
donan sular gibi gülerdin ya
bütün büyük sular korkutuyor şimdi beni

Bir tek sana tembih ettim saadeti
hiç bir şey ihanet değil aslında
kararan havalar gibi dokunurdun ya bana
bozan havalar gibi şevişirdin ya
bütün güzel havalar ağlatıyor şimdi beni

Küçük İskender
[FONT=Trebuchet MS]
[/FONT]
 
" Bazı aşlar bitmesi için yaşanır.
Bazı doğum günleri kötü geçer.
Bazı Romeolar Julietleri iplemez...
Boşver!
Kim aşktan ölmüş ki!"

Küçük İskender
 
Her türlü zevkin kucağına oturmuş insanlar, şefkatli kollarda uyuyamazlar.
Hani bi laf vardır : "Rahat batar" ..

Küçük İskender
 
Hayır küsmüyorum hayata!
Sandığınız gibi değil.
Biraz canım sıkkın hepsi bu.
Topacı elinden alınmış çocuk gibiyim,özlüyorum sadece kaybettiğim oyunu.
Umutluyum ama!
İsterseniz bakın gözlerime, ışıl ışıl.
Hep güzel şeyler düşünüyorum.
Aydınlık yakın.
Biri tutuyor elimden, diyor ki,sabret.
Bende var olan şey mutsuzluk değil,bir parça sükûnet...

Küçük İskender
 
Ayrı Dünya'ların insanıymışız. Öyle dedi giderken soktuğumun uzaylısı!


-Küçük İskender-
 
Aşk Lazım Partisi
van kedisi'ne

karardı geceme sarkan
o pırıltılı ay!
ben yoktum!

bir vakit yaratsam
bir vakte düşsem çırılçıplak
bir vaktin karaltısında kalsam öyle masum ve
paramparça, darmadağın makam,
kalbimdeki kasabanın şefi,
mutlaka kaymış bir yıldız takardı yakasına!

yürümezdi içimdeki haydut gölgenin dengeli uyuşturucusu
parlatmazdı kalbimi bela
eyy nerdesin sevgili sultan kıç kırığı cinayet tutkusu!
biliyorum bundan sonrası
yatağın yatağa omuz attığı
papağanın papağana silah çektiği
cesedin cesetle çılgınca raksettiği o uppuuzun cerahatle
lal vakti! masmavi yemyeşil bir ihtilal vakti! bir ihtimal,
ihtişam ve mutluluk sorgusu!
çıkarıp attığım gözlerim kadar uzak bakışlarım
bakışlarım, birbirini seven iki akşamın arasına girmiş
gün gibi kıskanç, tıpkı o gün gibi flu suçlu!

inan
zavallı öğrencim!
sevgilim!

derin denizdeki vurgun
uçsuz bucaksız yalınlıktaki muhteşem soygun
gençlikle yaşlılık arasına giren o buz gibi nifak
diriltmez artık çiçeklerin tanışıp tokalaştıkları iklimi!
inan! bu bir nadas değil, bir veda birikimi!
saat tam onikiyi vurduğunda
terkederken herzamanki gibi o harikulade partiyi
düşürdüm duru tenindeki parlak merdivende
bütün taşları er olan satranç takımımı!

ve anladım ki bir kez daha hatamı
ve anladım ki bir kez daha talihsizliğimi:
bulanık boktan bir sudur aşk
insanın kendisini görmek için eğildiği!
Küçük İskender​
 
Üçgen

istirahate çekilmiş şehirlerden geç
terkedeceğin bir kadın olmalı bir tarafında
tren,yanında yatan yabancıya uzattığın el
gibi ürkeçe yaklaşmalısın son noktaya

Küçük İskender
 
[FONT=tahoma][/FONT]Kusura bakma dünya, biz seninle anlaşamıyoruz.
Ya ben sana fazla geliyorum,
Ya da sen benim hayallerime dar geliyorsun.
Ayır bizi hakim bey.
Zaten görücü usulü evlendik.
Ne ona sordular bunu alır mısın? diye,
Ne de bana sordular dünya'ya gelir misin? diye...

[FONT=tahoma]Küçük İskender[/FONT]
 
Üst Alt