Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

İstediğiniz hayatı mı yaşıyorsunuz, yoksa sürüklendiğiniz hayatı mı? Neden?

Üyelik
3 Şub 2008
Konular
2
Mesajlar
966
Reaksiyonlar
0
Çok küçüktüm kendimle ilgili kararlar vermeye başladığımda. Kimseyi hayatım konusunda söz sahibi yapmadığımı şimdi şimdi anlıyorum. Zevkime hitap etmediği sürece alınan armağanları kullanmadım. Ana kuzusuydum ama uysal değildim. Sürekli güdüleceğimi anladığımda bahçe çitlerinden atladım ve 9-10 saat uzaklıkta bir şehre gidip hayatı algılamaya çalıştım.
Kötü günlerim oldu evet... Daha önce karşılaşmadığım engeller oldu. Hepsiyle baş edecek gücü yine kendimde buldum. Nasıl mı? "Bu da geçer ya hu..." diyerek... İstemediğimle oturmadım... Hatta selam bile vermedim... 17'imde başlamıştım sigaraya. Beni ilk yurdun müdürü görmüştü pencerede sigara içerken. İnkar etmem için yalvardığı halde "içtim" demiştim. Örnek öğrencisinin böyle birşey yaptığını bilmek istemiyordu çünkü... Öğretmen olmamı istemediler ilk önce. "Bütün gün ayakta kalamazsın" dediler. Seviyordum öğretmenliği sonuç ne olursa olsun olacağım dedim... Oldum... Yalnız yaşamamı istemediler daha sonra. Daha uzağa kaçtım. Peşimden gelemediler... :)

Bunların hiçbiri birilerine inat olsun değildi. Ben sadece sınır yoklaması yaptım. İstersem bu sınırı daha da genişletebileceğimi biliyorum...

Peki sizler hayatın neresindesiniz? Arkasında mı önünde mi?
 
Hayallerimin de ötesinde bir yerdeyim...Hayatı kendi ellerimle yoğurdum...18 yaşıma kadar hayat beni sürükledi ya da amaçsız bir hayatım vardı,sonra bu hayat böyle geçmez kolları sıva dedim kendime...Uzun bir yolculuktu benim hayatı sürüklemem,sürüklediğim hayatta kendimin bile inananamayacağı şeyler yapabildim...Şimdi istediğim yerdeyim,ama buralar da yetmiyor...Biraz daha sürüklemek gerekiyor sanırım,insan durduğu yerde durunca tükeniyor.Şimdi yeni şeyler yapma vakti geldi dedim bu yazıyı görünce,kendime...
 
bende ablamın yazdığını görünce dedim "hadi selen sende yaz bakalım ne yazacak klavyen parmakların...."

bazen hayat sürükledi beni bazense ben hayatı... nedendir bilmem hep güçlü kız pozlarındaydım. güçlü kız görünmeye çalıştığım için mi güçlüydüm yoksa güçlü olduğum için güçlü kız gibi mi görünüyordum hala bilmiyorum. ben engelli olduğumu kabul ettim ama etrafımda hala etmeyenler var :) bu bazen garip geliyor bana, ben neyi ne kadar yapabileceğimi biliyorum.

üniversiteye kadar her zaman ön planda gözde biri oldum hem okulda başarılı hemde sosyaldım. üniversiteye kadar ailemden uzun süreli olarak hiç ayrılmadım. üniversitede farklı olacağımdan korktu sanırım ailem; sonradan öğrendiğime göre annem yolda çok üzülmüş hasta olmuş babam kızımızı bırakıp gitmeyelim bırakmayalım gidip alalım demiş :D allah tan vazgeçmişler sonra konuşup, nede olsa koca liseden kazanan birkaç kişiden biriydim.

üniversiteyi ailemin korktuğu hiç bir sorun olmadan mesleğim konusunda çok iyi bir eğitim alarak bitirdim. şimdi mesleğimi yapıyorum, üstelik o zamanlar hayal bile edemeyeceğim bir konumdayım. bu sana yetiyor mu derseniz hayır :) kendimi geliştirmeye devam edeceğim ablamında dediği gibi

insan durduğu yerde durunca tükeniyor.

istediğim hayatı yaşıyorum ama daha fazlasını istemekten vazgeçmeyeceğim ve hayatın beni sürüklemesine izin vermeyeceğim...
 
Yüksek tahsilimi istediğim bölümde yapamadım ve tabii bunun neticesinde arzu ettiğim mesleği de yapma imkanım olmadı. Tıp tahsili yapıp doktor olayım istedim, 3 sene tıbbiyeyi kazanamadık. Bu sefer hariciye mesleğini icra etmek ya da kaymakam veya vali olabilmek için Siyasal Bilgileri bitirelim dedik lakin devlet bana “HOP OĞLUM HOP, HADDİNİ BİL BAKALIM, SEN AYAĞINDAN SAKATSIN, SEN BENİ BU TOPAL HALİNLE YURT DIŞINDA TEMSİL EDEMEZSİN Kİ HARİCİYEYE ALAYIM SENİ, HELE HELE ATA HİÇ BİNEMEZSİN Kİ KAYMAKAM YAPAYIM SENİ” diyerek beni elinin tersi ile dışlayınca aklımdan hiç geçmeyen bir mesleğe yönelmek zorunda kaldım. Bu olumsuz durum haricinde hamdolsun istediğim hayatı yaşadım, ben hayata hükmettim Rabbimin izin verdiği kadarı ile ve ben hayatı peşimden sürükledim. Hep şükrettim ve isyanları oynamadım, her musibette bir hayır aradım. Velhasıl Allah hepimize kolaylık versin bu zorlu hayat mücadelesinde.
 
Öyle bir soru sormuşsunuz ki mezopotamyali kederi,
Beni kederlere boğdunuz. :eek:
Başlığı görüp, görmemezlikten geleyim dedim.
Yok, olmuyor, gidip gidip bu başlığa ve yazılanlara takılıyor gözüm.
Bilmiyorum. Hayatımın ne kadarı benim istediğim gibi, ne kadarı sürüklendiğim noktada gerçekten bilmiyorum.
Bunu hep sorguluyorum ama tamamıyla istediğim hayatı yaşadığımı söyleyemem. Beni bundan alıkoyan şeyleri de çok net olarak açıklayamıyorum kendime. Sorumluluklar deyip geçiyorum.
Eğitimim, mesleğim, dostlarım, yediğim, içtiğim, giydiğim, yaşadığım ev… hayatımda pek çok şey tabii ki benim seçimim.
İstediğim halde yapamadığım şeyler ise bam telim, kanayan yaram, içinden çıkılmazlarım, sınırlarım.
Yeni yeni öğrenmeye başladım “ben” diyebilmeyi, gerektiğinde “hayır” demeyi.
Daha yiyecek bir fırın ekmeğim var ben olma yolunda. Eğer ömrüm kifayet ederse bu ekmekleri yemeye, yürü empatizan, kim tutar seni…:cool:
 
istediğm hayatımı yaşıyorum yoksa ?

süper,süper emekliyim. i
stediğim hayatımı yaşayamıyorum. Neden ?
Biri kız biri erkek iki çocuk, bir Hanım,birde Annem işte neden.
Ama mutlu ve huzurlu bir ailem var. çocuklarındersleri çok çok iyi daha ne isterim ki. mutluluklar hepimize:)
 
İnsanın çok fazla yapacak birşeyi olmadığında ya da birşeyleri olduğu halde yapamadığında, en azından yapması gereken şey, düşünmektir... Bizlerin düşünmek için çok vakti oluyor.Başlangıçta bu durum hoşumuza gitmese de günün birinde düşünceler bir anda eyleme dökülüyor... Bulunduğum yerin mimarı benim.En azından bu projeyi ben çizdim.Temeli attıktan sonra duvarları ne zaman örmüşsünüz anlamıyorsunuz...Eserimde hala eksik yerler var.Ama ölmeden tamamlayacağıma inanıyorum...Hatta tamamlamadan ölmeyi düşünmüyorum...

Kadere ağlamakla kedere ağlamak aynı şeyler değildir benim gözümde... Yakınmak,acınası durmak "insanım" diyen kimseye yakışmıyor. "Kaderimse çekerim" söylemine inat :"kaderin üstünde bir kader" olduğuna inanıyorum...

Batlamyus'la yayılan bir düşünce vardı."Dünya evrenin merkezi"ydi şeklinde.Kopernik bunun tersini ispat ederken insandan neler aldığını bilmiyordu.Evet Kopernik doğruyu söylüyordu , Dünya bırakın evrenin merkezi olmayı, sonsuz everen içinde sadece bir kozmik zerrecikti...Onun bu düşüncesine kendini önemseyen insanoğlu çok karşı çıkmış. Asırlar sonra ben de karşı çıkıyorum.Dünyanın merkezi "ben"im diyorum...Bunu söylerken öyle mesih havasında felan değil ha,aman yanlış anlaşılmasın..:) Dünyanın bir ucundaki kelebeğin kanat çırpışı büyük kasırgalara neden olabiliyorsa bizlerin kanat çırpınışları, neden hayat ırmağını istediğimiz yatağa akıtmasın?
 
Sevgili Mezepotamyalı bir soru sormuş herkese; Görmezden gelemem..

Yüzünü görmediğim, sesini duymadığım, hallerini bilmediğim ama kendimi yakın hissettiğim insanlardan biridir mezepotamyalı.. Çünkü kafa dengidir.. Kelimeler bazen aynı etkiyi yapar kafaların içinde, bunlara kafa dengi denir..

Bu konu çok çetrefilli be mezo.. Böyle soru sorarsan kendine, kendini köşeye sıkıştırırsın.. Nerden bakalım olaya? Şimdiden mi, yoksa on altı yaşından mı? Yani bir sıfır noktamız olmalı ilk önce.. On altı yaşında kara yağız bir delikanlının bütün istemleri oluştu yaşamımda.. Onun hayal ettiği her şeyi elde ettim.. Onun hayallerinin bile ne kadar çocukça olduğunu anladım.. İnsanın hayalleri bile kendi görgüsüyle sınırlıymış, bunu anladım..

Ama başka şeyler öğrendim sonradan.. Yaşama yanlış bakmışım.. Elde etmekle mutluluğu eşit saymışım.. Sosyal statü, üretim ilişkilerindeki etiketleri öncelik saymışım.. Böyle öğretmişler o dönemde bana, bende inanmışım.. Başarmak mutlu olmak değilmiş.. Beni mutlu edecek şeyler, düşünsel kirlilikten arınmak, düşünsel yüklerin ağırlığından kurtulup deniz kenarında bir kulübede çoşkuyu yaşamaksa, keşke baştan ona yönelseymişim.. Çünkü kirlenmişlikten kurtulmak hiç de kolay değil artık.. Bazen romantizm gibi oluyor.. Gittiğimiz her yere bu kafayla gitmek zorundayız çünkü..

Nerden bakalım yaşama derim o yüzden.. Şu andan mı, çok eskiden mi? Yoksa her andan mı?
Eskiden bakarsam koparmışım.. Şimdiye göreyse, baştan sürüklenmişim..
 
mezopotamyalı

insanların gönlünden kopup gelmiş hediyeleri beğenmesse kullanmamış. kendini yetiştiren insanlardan uzaklara kaçmış, 17 yaşında sıgara içmiş, insanlara konuşmamış selam bile vermemiş

vallahi anlamadım bu yaptıkların iyi şeylermi
 
mezepotamyalı gerçekten güzel bir konu seçmişsiniz yazmadan edemicem..ben sürüklendiğim hayatı yaşamak zorunda kaldım malesef kazandığım hiç bir okula göndermediler beni uzak gerekçesiyle sonra kendi şehrimde bir üniversite okuyarak mecburi işime başladım..mutlu değilim belkide hiç olamıcam....ama şunu da biliyorum ki hayat sadece mutluluk odaklı değil yani tek hedef mutlu olmak değil sorumluluklarımızı yerine getirmektir..
 
Ya hu Nuriye, açıklama bekleyip beklenmediğini düşünmeden takıldığın yerelere değinmek istiyorum... Hediyeleri kullanmamak, çöpe atmaktan iyidir bana göre.Bunu yazarken matah bişey yaptığım için yazmadım.Mecburiyetleri sevmediğim için,zoraki olmayı istemediğimi anlatmak için yazdım.Sigara konusunda da durum aynı.Özendirilecek bir durum yok.O yaşta pencerede sigara içerken yakalanan biri müdürünün karşında kıvırırdı.Bunu yapmadığımdan bahsettim.Sevmediğim insanlara selam vermeme konusu ise biraz açıklayıcı olmalıydı belki, haklısın.Bazen insanlar birbirine şirin görünmeye çalışır.Şirincilik oyunuyu oynayanlara deseydim daha doğru bir ifade olurdu sanırım...

Kendimi yetiştiren insanlardan kaçmak, nefretten dolayı değil kendi kanatlarımla uçmak istememden dolayı...

Ayrıca bu konuyu şahısları eleştirmek için açmadım.Ben "benden" örnek verdim.Sizden de kendi hayatınızla iligli düşüncelerinizi öğrenmek istedim.Olay budur...

Sevgili Kuyucak,

Nerden bakmak istiyorsanız.Bu yolculuk sizin... Ben bugünümden baktım.Hatta bir anda gözgöze geldik diyebilirim...
 
güzel mezom çok iyi anladım seni burda mezo kendinden örnekler vererek işte bu benim hayatım kendime ait kendi arzuladığım yaşam demek istemiş nuriye yani artılarını ve eksilerini insanlar değil ben verdim demek istemiş...
bir cesaret örneğidir belki mezonunki...o benim yaptıklarım çok iyidir sigara içtim bak sizde için dememiş ki sadece kendi doğrularını uygulamış yalan sölememiş yaptıysa yaptım demiş kendi doğrularına....baskıyı kabul etmemiş anlatılmak istenen vurgu budur tebrik ediyorum mezom
hayatının kölesi değil efendisi....hayatının ipleri onun elinde seçtiği yol onun kaderi....kader vardır birde kader belirleme vardır seçimlerle ilgilidir o kader belirleme....;)onun seçimi budur....küçük bir örneği büyükmemek gerekir öyle değilmi....
bu arada ben olmak istediğim yerdemiyim şuan hayır:D(kariyer olarak)
mutsuzmuyum hayır ailem ve sevdiklerimleyim...
ama buda benim seçimim yani evde oturmak daha cazip geldi:D
karda kışta hastalıkta ustalıkta milet ter içinde kalırken yazın kim uğraşıcak çalış çabala insanların kahrını çekmektense evde otururum daha iyi:D
belki çok yanlış ama buda benim seçimim:eek::D
 
Peki sizler hayatın neresindesiniz? Arkasında mı önünde mi? demiş Mezopotamyalı kederi...
Hayatın, öyle önünde yada arkasında pek durulamıyacağını biliyorum sadece.
Bazı zamanlar öyle güçlüsündür ki hayatın önüne geçtiğini sanırsın. Ama bu kadar basit olmadığını gördüğünde çok olur.
"Şimdiye kadar hep kendi istediğim gibi yaşadım" diyen hiç kimseye inanmam ben.
İstediğin yerdesindir, kariyerini elde etmişsindir ama istediğin kişilerle değilsindir.İstediğin insanlasındır ama istemediğin bir yerdesindir. Yani hayat bedelini ödetir.
Galiba güçlü karekterli olmakla hayatı istediğim gibi şekillendiririm (İ) birbirine karıştırmamak gerek.
Hayatın ne önünde nede arkasında olduğumu düşürüm.Hayatla yan yana gitmek sanırım en iyisidir. Zaten sen istemesende o iyisiyle ,kötüsüyle senin yanındadır.
 
hani hep derlerya hayata sarılacaksın ya hayat seni sürükleyecek yada sen hayatı.
evet muğtaç olmamak bir şeyler başarmak kendi ayaklarının üstünde durmak gerekiyor ama inanınki her zaman bir yanın eksik kalıyor.
ben başardım beni arkadaşlarım bile aralarına almazlar idi mücadele ettim sen görme engellisin okuyamazsın dediler ama ben okudum teknik er olarak kamuda görev yaptım ama her zaman bir yanım eksik kaldı evet hayata küsmemek lazım hayatla barışık olmak lazım ama yinede kalbinde bir burukluk ve içine kapanıklık yaşadıklarını insan hiç unutamıyor
 
[FONT=Verdana][SIZE=2]İstediği hayatı yaşama lüksü kimde var ki.[/SIZE][/FONT]
[FONT=Verdana][SIZE=2]Doğuştan alalım. Ailenizin sosyal ve ekonomik durumuna göre şekillenen bir yaşamın içinde bulursunuz kendinizi. Peki bu sizin istediğiniz hayat mıdır..? Bilemezsiniz çünkü henüz hayatı sorgulayacak bilinç düzeyinde değilsinizdir. Yetişkin olup sorgulama dönemine geçince de mukayeselerle oluşan özlemler ve istekler başlar. Mukayeselerin kaynağı çoğunluk “iyi yaşadığını” sandığımız başka insanlardır. Bu hedef “kahramanlar”, çevremizdeki arkadaş, eş,dost olabildiği gibi roman veya film karakteri de olabilir.[/SIZE][/FONT]
[FONT=Verdana][SIZE=2]Afganistan’daki bir Taliban kadınının istediği hayatla Janifer Lopez’in istediği hayat arasındaki farkın temel kaynağı işte bu çevresel koşulların çeşitliliğine ya da yoksunluğuna dayanır.[/SIZE][/FONT]
[FONT=Verdana][SIZE=2]İnsan bilmediği, kavramında olmayan bir şeyin hayalini kuramaz özlemini çekemez.[/SIZE][/FONT]
[FONT=Verdana][SIZE=2]Yani demem şu ki..[/SIZE][/FONT]
[FONT=Verdana][SIZE=2]İSTEDİĞİNİZ HAYAT BİLE BAŞKALARI TARAFINDAN SİZE EMPOZE EDİLEN BİR HAYATTIR.[/SIZE][/FONT]
[FONT=Verdana][SIZE=2]Siz o hayatın içinden kendinize uygun olduğunu düşündüğünüze özlem duyar ve onu hedef alırsınız. O hedefe ulaşıldığında kazanımınız sıradanlaşır ve yeni bir hedef arayışı başlar.[/SIZE][/FONT]
[FONT=Verdana][SIZE=2]Bu insanoğlunun açmazı ve dinlerin var oluş sebebidir.
huzur islamda...ya da harakrişnada..! farketmez :p
[/SIZE][/FONT]
 
istediğim hayatı mı yaşıyorum. bunu tam bilmiyorum. ama bildiğim birşey var, yaşamımı ve yaşamayı seviyorum.:)
 
sürüklendiğim hayatı yaşıyorum.hiç istemesemde. o beni bırakmıyor ki...ah bi bıraksa,bi geriye tekrar dönebilsem...olmuyor...bana sıkıca sarılmış :)
 
Bakış açısına bağlı..:))
Ben doktor olmayı çok istemiştim doktor olamadım ama doktorlara çok iyi bir hasta oldum..:):)
 
cokolatte'nin tepkisini haklı buluyorum. aslında bu bölümün başlığı ''istediğniz hayatı yaşayabiliyor musunuz veya ne kadarını'' gibi bişey olabilirdi. çok çaresiz durumda olabilen insanlara biraz absurd bir başlık olmuş, yani fazla kolaycılığa kaçılmış bir başlık.
ben kendi adıma hayatımdan memnunum ama bunun bir de aması var. basit şeyler için bile büyük emekler harcayarak...
 
Hayat kolay değil,çok mücadele ettim hem kendi içimdeki çatışmaları dindirebilmek hemde çevremdeki insanlara yapabileceğim güzel şeyler olduğunu anlatabilmek için.Sonuç ne mi oldu, ENGELLİ'den Güzellik Uzmanı olurmu hiç?:eek: manken gibi kızlar yapar o mesleği,ufak tefek bir kız nasıl yapabilir?yaparr..:)tam 20 yıl oldu acısıyla tatlısıyla bana çok şey öğretti hala öğretmeye devam ediyor,ha gayret diyerek gidiyorum istediğim yerde olabilmek için,istediğim yer diyorum çünkü her yeni gün yeni hedef oluyor bana.İstediğim hayatı yaşayabiliyorum ara sıra beni sürüklediğini fark etsemde..:)
 
cokolatte ve ismayil,

Bu saçmalığa ister istemez ortak olmuşsunuz...:) Silah zoruyla sizin düşüncelerinizi almadık. Absürt olmayan başlıklar açın orda konuşalım...

İÇinizden biri, ben sürüklendiğim hayatı yaşıyorum dediğinde ona olumsuz bir bakış olmayacağı gibi, istediğim hayatı yaşıyorum diyen birini de göklere çıkarmayacağız...Sınır yoklaması dedik... Birilerini "yapamadın,edemedin" diye tenkit bombardımanına tutacağımızı mı düşünüyorsunuz?
 
önce bir başlık açıyorsunuz,
güzel, sonra da herşeyin sizin istediğiniz gibi olmasını istiyorsunuz,
olmaz ki, diktatorya mı burası, hemen de hırçınlaşıyorsunuz,
anlayamıyorum, sadece pohpohlanmaya alışmış kişilikler görüyorum,
ben yanlış anlaşılacak bişey söylediğimi sanmıyorum........................
 
değerli arkadaş cokolatte, sol ayağım kitabını okuyup ve içimdeki deniz filmini izlediniz mi bilmem ama orada işlenen konular hep ağır hastalardan uyarlanmış hikayelerdi. beni yanlış anlamayın lütfen ama ne durumda olursak olalım, içinde olduğumuz somut bir yaşaşmımız var, varız her ne şekilde olursa olsun. önemli olan beynimizle ve kalbimizle ne görüp ne hissettiğimiz değil mi? ne farkeder ki ağır olmuşuz hafif olmuşuz. öncelikle herşey beyinseldir. beynimizde takındığımız tutumlar bizi yaşamın bir yerinde ve ya bir çok yerinde konumlandırır. mezopotamyalı arkadaş kendinden yola çıkarak bizlere bir soru sormuş ve demiş ki istediğimiz hayatımı, yoksa sürüklendiğimiz hayatımı yaşıyoruz. çok açık bir soru.bence kimsenin kırılmasına gücenmesine gereke yok . daima barışçıl cümleler kurarsak barış ortamı yaratılmış olur. hadi, bu mesajdan sonra daha güzel cümlelerle devam etsin bu forum. bence çok anlamlı bir konu açılmış. teşekkürler mezopotamyalı...
 
Hayatı duyumsamak ve sürüklemek beyinle olur...Hayatı sürükleyemeyen,ya da hayatı sürükleyen bir dolu insan var ve bunun da engelle bir ilintisi yok,çok sağlıklı olup da hayatını başkaları yönlendiren ya da hayatın akışına bırakan insanlar var..Herkesin yaşama karşı bir duruşu vardır.Burada engelin ağır ya da hafif olmasının ne önemi var,herkes gücü kadar sürükler,değiştirebileceği kadar değiştirir,bazen de kabul eder...Bazen hayat savurur,bazen biz sürükleriz,hayat böyle birşeydir...Mutluluk içsel birşeydir,mutlu olamadıktan sonra dünyanın en güzel adamı ya da kadını olsanız da,en zengin insanı olsanız da,olabilecğinin en yüksek mevkide olsanız da yine de olmuyor...Bu nedenle hayatı sonunda kendimiz yönlendriyoruz,bizim içsel dinamiklerimiz bizim hayattaki yerimizi belirliyor...
 
Hayatı Akışına bırakmaktır aslında yaşam...

Yarın'ının ne olduğunu bilmeden bugünü acı,tatlı yaşamaktır aslında Hayat..

Ben umursamadan yaşıyorum desede çevresine kendisinin bile söylerken inanmadığı bir yalandır Hayat...

Malesef hergün senin isteğin doğrultusunda şekillenmiyor Hayat...

Hayatı dilediği gibi yaşayan insanlar soruyorum Şimdi...

  • En sevdiğiniz insanın Acısı olduğunda yaşamınız aynen devam ediyor mu?Güzel başlayan gününüz gözyaşınıza mağruz kalmadan geçebiliyor mu?
  • Mutlu diye belirlediğiniz gün Gözyaşı içeriyorsa Hayat sizi yönetiyor..
  • Mutsuz bir gününüzde en önemli eşiniz dostunuz vs..birisine vakit ayırmak zorunda kaldınız mı hiç.
  • Eğer öyleise işte o zamanda hayat sizi yönetiyor demek
Toplum ve Sen birlikte yaşadığın sürece Zaman,Mekan'dır seni Yönlendiren...
 
Sevgili Pozitif,

Tabiki hayatın önünde duramayacağımız salt gerçekleri de var.Ölüm gibi...Fakat soruyu en sona dayandırmanın bir manası yok... "Yapabilecekken yapmadıklarımız,es geçtiklerimiz,görmezden geldiklerimiz" üzerinde yoğunlaşmaya var mısınız?

Sevgili cokolatte, bir dilin kemiği yok derler bir de kalem kılıçtan keskin derler...Ben yüreğimin kalemini bileyip de yazmıyorum.Buna ne kadar inanırsınız bilmiyorum ama kendime ancak ben şahitlik edebilirim...Kırıcı olmuşsam senin cephende, yine aynı samimiyetle özür dilerim... Bu soruyu sorarken ben engelli- engelsiz diye bir ayrıma gitmedim.Hatta beni hiç tanımayan biri ilk yazımı okuduğunda mesleğimle ilgili kısma gelene kadar engelli olduğumu da anlamaz...
İsmayile gelince...:) Bağcıyı dövmekten başka niyet göremiyorum yorumlarında..."Çarşı, herşeye karşı" :) Pohpohlanmaya alışmış kişilikler söylemi bir zamanlar "depresyona girdiğim yönünde verdiği teşhisle aynı... Napalım ismayil,seni de böyle kabul edeceğiz artık...

Bayke abimiz,size katılmıyorum...Başkalarının empoze ettiği hayatı yaşamayanlardan size birkaç isim vereyim...Tanıdık hepsi de...Öyle Lopez'e kadar uzanmana gerek yok:) Elimizde Asya var...Firuze,Şehribanu var... Yoklama yaparsak daha "burda!" diyecek çooook ses var...:)
 
kaderinin önune geçebilen varmı içimizde? elbetteki yok bu sebeple hepinize şu gerçeği hatırlartmak istiyorum... hangimiz olursak olalım ister başarılı ister mağlup ister pohpohlanan ister dilinin kamiği olmayan hepimiz bize layık görulen bu hayatı belirlenmiş surenin sonuna kadar yaşamaya mahkumuz... yaptım ettim eyledim!!! haşaaaa... yapan oydu, eden oydu, eyleyen oydu...

bizlerin seçme hakkı olmadığını defalarca söyledim, kimse bize tercihlerimizin salt kendi benliğimizden kaynaklandığını söylemesin.... yine de bazı arkadaşlar inatla başarılarını kendilerine mağlubiyetlerini ise yaradana havale etmekteler... yol belli guzergah belli... altımızdaki araçta belli.. bunu bizler seçmedik ama bu yolculuğu bizler yapmaktayız... yolda önumuze tumsekler çıkacak belkide otoban misali son hızla gideceğimiz yere son surat gideceğiz ama herşeye rağmen bu yolculuğu bizler tercih etmedik ve hiçbir zamanda tercih hakkını elde edemeyeceğiz...

"Hayat bana hakettiklerimi vermekte her zaman cimri, haketmediklerimi vermekte ise olabildiğince cömert olmuştur... Erdal..."
 
Üst Alt