Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Akülü sandalye ile yürüyen Nevzat'ın katili kim? [Tartışma]

Üyelik
3 Mar 2003
Konular
17
Mesajlar
132
Reaksiyonlar
0
5453310151.jpg


Kaynak[FONT=arial]

Akülü Sandalye İle Yürüyen Nevzat'ın Katili Kim?[/FONT]

[FONT=arial]Ağır bedensel engelli Nevzat Özyavuzer (28), [/FONT][FONT=arial]arkadaşlarından ayrıldıktan sonra, akülü tekerlekli [/FONT][FONT=arial]sandalyesi ile Keçiören’deki evine dönmeye çalıştı.[/FONT]
[FONT=arial]
Nevzat, belediyenin kanunları uygulamayıp kaldırım yüksekliklerini gereken kanuni ölçülere uygun yapmadığı için yüksek olan kaldırıma çıkamadı.

GEREKLİ DÜZENLEME VE ÇALIŞMALARI YAPMAYAN, BELEDİYE YETKİLİLERİ KATİLDİR!

Akülü tekerlekli sandalyesi ile yüksek olan kaldırıma çıkamayan Nevzat, yol kenarında da özel araçların park etmesi yüzünden mecburen aktif taşıt yolundan gitti.

KALDIRIMLARA PARK EDEN, UYGUN OLMAYAN ŞEKİLDE CADDE VE SOKAKLARA PARK EDEN ARAÇ SAHİPLERİ KATİLDİR!

2005 yılında çıkan engelsiz ve herkes için ulaşılabilir mimari çevre kanununu verilen 7 yıllık sürede uygulatamayan, süre bittikten sonra 3 yıl daha uzatan;

İLGİLİ BAKANLIKLAR VE SÜRENİN UZAMASI İÇİN SON DAKİKADA YASA DEĞİŞİKLİĞİ İSTEYEN MİLLETVEKİLLERİ KATİLDİR!

Engelsiz kentler, engelsiz yaşam oluşturulması için daha kaç Nevzat’ın ölmesi gerekiyor?

ACINMA DEĞİL. EŞİT YAŞAM HAKKI VE ENGELSİZ MİMARİ ÇEVRE İSTİYORUZ . HEMEN ŞİMDİ !

BİZ DE ÖLMEK İSTEMİYORUZ!

ENGELSİZ HAYAT DAYANIŞMA DERNEĞİ
“Engelsiz Daha Özgür Yarınlar İçin...”
Web: www.ehdd.org E-posta: baskan@ehdd.org
http://www.facebook.com/EngelsizHayatDayanismaDernegi[/FONT]


[FONT=arial]
[/FONT]
 
müthiş bir afiş... bir de olayı kınıyorum!
 
Katil hükümettir, belediye başkanıdır, belediye çalışanlarıdır, milletvekilleridir.

Hadi, bu kanlı olayları unutturmak ve o çocuğun kanını temizlemek için ilgililerden 5180'e sms gönderme kampanyası bekliyoruz! Ya da 100 bin engelli astronot alımı için ÖMGNMJSS sınavı açsınlar!
 
katil kim?
güzel soru..

dolaylı olarak katil hepimiz. bu kanunları isteyen bizler değilmiyiz?
adam öldürmeyi yasallaştıran meclise koşa koşa giden bizler değilmiyiz?
ne güzel iş adam öldür 3-5 sene yat çık.

karnın aç ekmek çal 30 sene ceza al.?

burda bir kişi belediye yüzünden öldü!

hiç düşündünüzmü depremde devletin resmi kurumlarının ihmal ve kusurunu?
50-60 bin insan öldü. kaç kişinin sakat kaldığını bir düşünün?

tabi idam istemezler. tabi adil mahkeme istemezler. çünkü toplum kan dökmeye müsait.

idamı istemezler. idam gelse birde adil ve bağımsız hakimler savcılar olsa. toplumun en başlarının kellesi gidecek!!!
ha burayı yanlış anlamamk lazım. idam düşünce için uygulanmaz. fiiliyat olacak. yani içerde yatan paşalar bile suçsuz.
işlenmeyen suçun cezası olmaz. teşebbüs af edilir. ama fiiliyat af edilemez.

ne çelişki. ne çelişki...:confused:
 
Nevzat için çok üzüldüm Allah rahmet etsin Allah özürlülere hak ettiği imkanları tanımayan devlet büyüklerini de bildiği gibi yapsın diyecek söz bulamıyorum yazık çok yazık
 
yasayı erteleyenlerdır vurdum duymazlardır
 
Ortada katil falan yok.Suç tamamen Nevzatın.Ağır engeline bakmıyor bide dışarıya çıkıyor.:( Otur evinde ne işin var dışarda senin.:(
 
yasalar değişmiyor her yerde böyle hem engelliler ağır yada hafif evdemi oturmak zorundalar yaşamak herkezin hakkı engel çevre, benedenler değil zihniyetler, ben diyorum hep acaba arabaların içinde robotlarmı var bu sadece engellilere değil yaşlılara bile yapılıyor birde bilerek hızlanıyorlar ya insanı görünce korkup kaçırmak için :(:(
 
Özgürlük İçin Ölmek mi Gerek?/ Yaren Yar
Sokaklar hepimizin sokağı, çıkmak için; özgürlük için, ölmem mi gerek! Neden Nevzat/lar canlarıyla bedel ödemek zorunda. Türkiye’de 2005 yılında5378 sayılı bir yasa çıkarıldı. Bu yasaya göre yerel yönetimler ve kamu kuruluşlarına, bina ve hizmetlerini engellilere uygun hale getirmek için yedi yıl süre tanındı. Yani görüntüyü kurtarmanın, oyalanın yasasıydı bu yetmedi, 3 yıl daha uzatıldı. Ama Nevzat arkadaşımızın gerekli düzenleler için ömrü de yetmedi ve bu düzen, ………… onun katili oldu. Nevzat vatandaşı olduğu ulusunun bir gün eşitçe bağımsızlığı tadacağı, sokağında gezebileceği, insanca erişilebilir bir yaşam hayaliyle öldü. Bu hepimizin haliydi. Televizyon ve gazetelerde haberler; “ yönetimin elleri kanlı” vb başlıklarla olayı Türkiye engelli hareketinin tarihine kara leke olarak yazdı. Diğer taraftan kendini aklamaya çalışan Keçiören Belediyesi'nden yanıt:” Kamyon Nevzat'a değil, Nevzat kamyona çarptı.” yine Geçen yıl metro raylarına düşerek çok sayıda kırıklarıyla ölümden dönen görme engelli Mahmut Kececi’yi de İstanbul belediyesi suçlu bulmuştu (hem de yine belediyenin bilir kişi raporuyla) ve diğerlerini de…

Burada kendimden konuyu anlamlandıracak bir örnek sunayım: kış 2011 çok ağır, insanlar sanıyor ki kar yağınca çalışan engelli kalkıncaya kadar evde. En fazla 3 gün o da karın ancak anayollardan kürünmesi demek. İşe gideceğim akülü sandalyemle düştüm yollara elinde kürek önde annem arayoldan caddeyle kesişen sokaktayım henüz, annemi eve yolladım. Sokak caddeye çıktığı için aşırı işlek, kardan kaldırıma da çıkılamıyor, ki zaten kar olmasa da kaldırıma çıkan yeterli rampa olmaması, olanlarında önüne otomobil park etmesi dolaysıyla hep trafikteyim. Özetle canımı atmışım yola, yol boyu zaten sağlı sollu otomobil park etmiş, e karlarda o otomobillerin yanına dağ gibi kürünerek yığılmış; bana düşen yolun iyice ortasından gitmek. Arkamdan aşırı yüksek sesle korna çalarak bir tır(mış) karsıda otomobiller, yol yok. Korna çalıyorsun da nereye kaçabilirim ki, hani kar olmasa bir otomobilin arasına belki girebilirim ama öylede değil. O korna sesi zaten aklımı başımdan aldı çünkü serabral palsi olduğumdan sese aşırı duyarlıyım: öyle ki sıçrıyor kasılıyorum, kalbim patlayacak. Tır yanımdan geçmeye başladı, tekeri benim tekerlekli sandalyemin boyunun neredeyse iki katı büyüklükte. O karın çamurunu başımdan aşırdı, göremiyorum da çünkü gözlerimi açamıyorum: dehşeti yaşadım. O halde mecbur gittim işe çünkü o an evden yakın. Annemi aradım bana giysi getirdi, akülümün çamurunu vs biraz sildi. Isındım, amirim izin verdi bende aynı yolu dönecek cesaret yok. Akülüyle takside tutulmuyor bagaj almıyor. Orda ölsem biliyorum ki suçlu ne yaya, nede trafik olabilen bendim: yada cesurca devlet de suçlu diyemediğinize göre, o halde suçlu kaderdi öyle mi? İşte ben bu vicdansızlığa isyan ediyor, kahroluyorum… Bizlere, alay edercesine ‘dışarı çıkın’ diyenler; bakın işte, “çıktık ve öldük” hala görmüyor, duymuyor, acılarımıza dokunmaktan kaçıyor musunuz? Öyleyse memnun musunuz? Peki bu duruma nasıl geldik dersiniz? Dilimin döndüğünce anlatayım:

Engelliyi birazda suçlayarak başta politikacılarımız, sivil toplum örgütlerimiz gibi çözüm üreterek uygulamak zorunda olan organlarımız, ağlamayana meme yok demeye getirip hep şunu demediler mi? “Engelliler dışarı çıkın ki sorunlarınız görünür olsun, çözülsün: aileler çocuklarınızı saklamayın dışarı çıkarın!” Neydi aslında denilmek istenen? Çevireyim, “siz engelliler sesinizi çıkarıp yollara düşmedikçe sorunlarınızı görmemizi beklemeyin…” Savunurum, haklılık payınız var olmakla birlikte, tek başına bu yaklaşım ne kadar hakkaniyetli? (İki yüzlülük, kolaycılık ki bunu onlarda biliyor aslında da işlerine gelmiyor.) Demek sistem bizleri yük olarak görme geleneği devam ediyor hala…
Umarsızlık hastası duyarsız ruhları, bizimle gerçek çözüm peşinde beraberce yorulmak yerine üç maymunu oynamayı, aslında nasıl engellilerden daha bakar kör, duyar vurdum duymaz, yürür ama eylemsiz-tepkisiz olabileceklerini sergileme peşindeler!

Ama unuttukları bir şey var: biz engellilerinki seçim değil, içinde bulunduğumuz tıbbi ve fiziksel koşulların dayattığı zorunluluktu. Budur engelimiz ve itirazımız değişim yolunda savaşımız, tavır ve duruşumuz siz görmeseniz, duymasanız, bilmek istemeseniz de oldu, olacak. Bunu hayatın her alanında, kendi kapasitemiz sınırında sergiledik. Çünkü yerine göre 3 cm bile bizlere Çin Seddi olabiliyor. Lakin bu bilince varmak bir yana, bizler sağlıklı bireye oranla yapamadıklarımızla karşılaştırılarak yargılandık. Örneğin öyle anlaşılıyor ki şunu kendinize hiç sormadınız: “engellilerin dışarı çıkıp hayata entegre olabilmeleri için bizler neler yaptık? En basitinden toplu taşımdan yararlanabiliyorlar mı? Dışarı çıkmak, alış-verişe, sinema-tiyatroya vs gitmek işkenceye eş olmasa bu insanlar neden kendilerini yarı acık ceza evine kapatsın?” Farkında mısınız, medyada bile bizlere hitaben “tekerlekli sandalyeye mahkum” türevi imajlar kullanıyorsunuz. Evet biz, sizlerin zihniyetinde mahkumuz! Yine şunu hiç düşündünüz mü? Mahkum varsa suç da vardır, olmalı. Peki öyleyse biz engellilerin suçu ne olabilir ki, başlarında sevdiklerimizden- ailelerimizden oluşan gardiyanları bu kadar esareti haketmiş olsunlar? Hayır biz engellenenler bencilliğinizin mahkumu olsak da, aslında size göre tek suçumuza sebep anlasın o ki, farklı olana tahammülsüzlüğünüzden kaynaklı ayrımcılığınızdır. Bunun için mi ölmemize göz yummanız?

Hayır, öyleyse asıl suçlu siz vicdansızca engellileri ölmeden mezara koyanlarsınız. Evet öncesinde evlerimizde sesiz, toplum vicdanını kanatmadan ölüyorduk. Çığlıklarımızda mahkum, boğulanlardandık. Bu gün artık sokaklarda asla hayvana bile layık görülemeyecek şekilde ölüyoruz. Değişen ne? Hep beraber olumsuzluklar değiştirmek, insanca eşit yaşamı paylaşmak için ne yapabilirim diyemiyorsak, samimiyetle aynada kendimizle yüzleşebiliyor, bari kendimize dürüst olabiliyoruz diyebilir miyiz?
 
engelli olmadan önce öldükten bir süre sonra insanlar unutur derdim kazadan bu yana 2,5 yıl oldu ve anladımki engelliysen ölmedende unutulursun nevzat önce engelli olarak unutuldu şimdi ise ölü olarak unutulacak bizde bu unutkanlık varken katilin ne önemi var suçlu ne devlet ne belediye nede muhalefet oy verdiği partiye belediyeye toz kondurmayan milletten daha büyük suçlumu olur nevzat öldükten sonra millet bizi hatırladı ama 5 dakika sonra unuttu
 
3aralık ta bununla ilgili bir eylem bir yürüyüş tarzı birşey yapmak gerekli bence
 
nevzat'ın ablası dava açmıştı nasıl gidiyo bileniniz var mı?
 
Üst Alt