
Yoksulluk nedir, yoksul kime denir?
Yoksul, en temel ihtiyaçlarını, yaşadığı çoğrafyaya, günün şartlarına ve ait olduğu sosyal çevrenin standartlarına göre kendi imkanlarıyla yeteri kadar temin edemeyen insan olarak tanımlanır.yoksul, beslenme, giyinme, barınma, sağlık, eğitim ve evlenme gibi en zarurî ihtiyaçlarını, günün şartlarına, yaşadığı coğrafyaya ve sahip olduğu sosyal konuma göre belirlenecek olan standartlara uyacak şekilde kendi imkanlarıyla karşılayamayan insan olarak tarif edilir. Bu tariften anlaşılacağı gibi, yoksulluk, içinde bulunulan zamana, yaşanılan sosyal çevreye ve ait olunan coğrafyaya göre değişecektir.
Sakatlık nedir,sakat kime denir?
Sakatlık,doğuştan veya sonradan bir kaza veya hastalık sonucu vücutta gelen eksiklik demektir.Sakat ise;doğuştan,kaza veya hastalık sonucu vücudunda eksiklik meydana gelen kişi diye tarif edilir.
Yoksulluğun iki ana sebebi vardır.
1)Ülke olarak üretim kapasitesi düşüktür.Bu tür yoksulluk ülkenin genel karakterinden kaynaklanmaktadır.
2) Ülke esas olarak zengin olduğu halde, Yoksulluk; gelir dağılımı bozukluğunun sonucudur.
Sakatlığın sebepleri nelerdir?
Doğuştan sakatlık hariç;toplumun sağlık alanında tam olarak bilinçlendirilmemesi,yolların istenilen düzeylerde yapılmaması,insanların temel ihtiyacı olan gıda ve vitaminlerin yoksulluktan dolayı temin edilmemesine bağlı olarak sağlıklı beslenmenin yapılmaması v.b nedenler sayılabilir.
Ülkemizde yoksulluğun sebebi çok az üreten ve çok tüketen bir ülke konumunda olmasıdır.Kişiye gelince kişi neden yoksul düşmüş olabilir.Kişi doğuştan bedensel,zihinsel ve ruhsal engelli oluşundan dolayı yoksulluğa düşmüş olabilir.
Sağlıklı bir kişi, amansız bir hastalığa yakalanarak, ya da trafik kazalarında sakatlanarak sağlığını kaybedip çalışamaz duruma düşer ve yoksul olabilir. Kişi, bakmak zorunda olduğu insanların amansız bir hastalığa yakalanmaları nedeniyle de yoksulluğa düşebilir. Kişi, yeterli bir eğitimi olmadığı için iş bulamaz ve yoksulluğa düşebilir.
Yoksulluğun sonuçları; Açlık, yoksulluğun en alt ve en tehlikeli basamağıdır. Yoksulluğun en alt basamağını oluşturan açlığın tehlikeleri saymakla bitmeyecek kadar çoktur. Bu bakımdan devlet aç ve yoksul insanları kendi başlarına bırakmamalı onlara yardımcı olmanın yollarını aramalı ve bulmalıdır.
Sakatlığın sonuçları;İşsiz kalma,gerekli eğitimi alamama, iflas etme,toplumdan dışlanma gibi nedenler sayılabilir.Devlet; sakat insanlara sahip çıkmalı,işe yerleştirmeli,ticaretle uğraşmış olanlara devlet borçları konusunda yardımcı olmalı,toplumu sakatlara sahip çıkma konusunda bilinçlendirmeli, ihtiyaçları konusunda gerekli düzenlemeleri tamamlayarak bir an önce hayata geçirmelidir.
Yoksulluk ve sakatlık birbiriyle ilişkili iki sosyal sorundur.Devlet biran önce bu iki sorunu çözmeli ve yasalar çerçevesinde gerekli düzenlemeleri yapmalıdır.
Bence engellilerin yoksulluğu eğitim düzeyleri ile ilgilidir. Genele baktığımızda engellilerin çoğu ilkokul mezunu; bunun en büyük sebebi de engelli ailelerinin eğitimsizliğidir. Eğitimin önemini kavrayamayan bir aile çcuklarına eğitimin önemini nasıl anlatabilir ki? Engelli bireye düşense kendini yetiştirerek kabuğundan çıkmak olmalı. Birşeyleri devletten ya da aileden beklerken "üzerimize düşeni yapıyor muyuz?" diye önce kendimizi eleştirelim. Benim hayatım engelli ya da engelsiz insanlara eğitimin önemim anlatmakla geçti ve de geçiyor. İnanın öyle engelli insanlar tanıdım ki inadına okumak istemiyorlar ve ısrarla içlerine kapanmayı tercih ediyorlar. Böyle olunca da ailelerinin maddi durumu iyi değilse kendilerini isteyerek yoksulluğa mahkum ediyorlar. Örneğin, bir çok engelli arkadaşa iş buldum ama kısa sürede işi bıraktılar. Neden mi? Tembelliğe alışık oldukları için. Çalışmak ağır geldiği için. Kendine acımak daha kolay olduğu için. Bu söylediklerim bu ülkedeki işsizlerin (engelli ya da engelsiz) %90'ı için geçerli. Bana göre Türkiyede gerçek işsizlikten çok iradi işsizlik var. Konu engellilerle ilgili olduğu için yine oraya dönelim. Örneğin elinde küçük bir engeli olan bir arkadaş tekstil firmasında işe girdi ve bir ay sonra ayrıldı. Neden diye sorduğumda çok ayakta kaldığını söyledi. Oysa bacaklarında sorunu yok. Kimisi de parayı beğenmiyor, bu kadar para için çalışamazlarmış. Asgari ücretten bahsediyorum. Bu ülkede bir çok insan asgari ücretle çalışıyor.
Aslında yoksulluk insanın beyninde sanırım. Beyniniz ne kadar yoksulsa siz de o kadar yoksul olursunuz. Önce beyinlerimizi zenginleştirmeliyiz. Nasıl mı? Eğitimle tabi ki...
Kendimden örnek vereyim. Polio sekeli sonucu ortopedik engelliyim ve sağ bacakta uzun yürüme cihazı kullanıyorum. İlk ve orta okuldayken baston kullanıyordum. Arkadaşlarımın bastonumu alıp kaçmalarına rağmen, beden dersinde sınıfı beklememe rağmen okulu bitirdim ve liseye başladım. Lise 2'ye giderken çok zor oluğunu ama yürüme cihazı kullanabileceğimi öğrendim. Hemen denemeye karar verdim. Sağ bacağım 15 cm. kısa olduğu için gerçekten acı çektim ama liseyi bitirdiğimde kısalığı 7 cm. 'e indirmeyi başarmıştım. Sonra üniversiteye devam ettim, tüm o tuhaf bakışlara ve sorulara rağmen... O da bitince öğretmenliğe başvurdum. Sene 1983 ve "öğretmen olamaz" raporunu alınca "beni istemeyeni ben hiç istemem" dedim ve üniversite okutman oldum. Yani daha iyi bir işim oldu milli eğitim bakanlığı sayesinde. Ha bu arada üniversiteye girmem de kolay olmadı. O günkü dekanın odasına çağrıldım ve dekan bana "SEN BU SAKAT BACAĞINLA BU İŞİ NASIL YAPACAKSIN Kİ MÜRACAAT ETTİN?"diye sordu. Bir profesörün yaklaşımı buydu arkadaşlar daha ne diyeyim? Neyse ben de " SİZ BU YOLLARI MERSEDESİNİZLE GELİRKEN BEN 4 YIL YÜRÜDÜM EFENDİM" dedim. Hemen işe girdim. Malulen falan da emekli olmadım, 22 yıl çalıştıktan sonra emekli oldum ve halen de part time olarak evde çalışıyorum.
Sonuca gelelim; insan önce kendi istemeli. Evet Allah bazılarımıza çeşitli engeller vermiş ve bunları değiştiremeyebiliriz. Ama değiştirebileceklerimiz de var ve bu da bizim elimizde.