
elbette ki melek oldugumuzu söylemiyoruz tabikide bizimde kendi adıma yazıyorum haksızlıklar dinlemden son sözleri bazen söylemişimdir.ama şuda bir gercek haksızlıga daha fazla ugramış olmam.bide güzel abicim sakatlar demen hic şık olmamış.
Hep ötekini berikini eleştrip duruyoruz. Yani bizde hiç mi kusur kabahat yok.
Bakışını beğenmeyip insanlara kötü davranan yok mu içimizde?
Söylenen sözü dinlemeden yanlış anlayıp insanları kıranlar yok mu?
Yazılanlardan sanki sadece iylik timsali melekleriz.
Biraz özeleştri yapalım insanlara kötü davranan veya dürüst olamayan
sakatları da gündeme getirelim.
Bırakın Türkiye çapını sadece kendi aramızdaki forum ve sohbet odamız bile öyle sanıldığı gibi masum olmadığımızı gösterir bizlere
İnsanları ayırma önce biz tutmuyor muyuz? Tutuyorsak o zaman ilk önce kendimizden başlamamız lazım diye düşünüyorum.
İnsana insan gözü ile bakamıyor, davranamıyorsak, neticesinede katlanmamız lazım değil mi ?
elbette ki melek oldugumuzu söylemiyoruz tabikide bizimde kendi adıma yazıyorum haksızlıklar dinlemden son sözleri bazen söylemişimdir.ama şuda bir gercek haksızlıga daha fazla ugramış olmam.bide güzel abicim sakatlar demen hic şık olmamış.
İyide aferits abi bura`da sütten çıkmış ak kaşık olduğunu söyleyen yok`ki.
Sakat olsak`da sağlam olsak`da sonuçta hepimiz bu topraklar`da yetişmiş genel anlam`da aynı kültürü almış kişileriz yurdun insanı nasılsa bizde öyleyiz/bende öyleyim sakat olduğum için ne kendimi onlardan üstün görürüm ne de daha aşağılarda görürüm çünkü bu iki görüşte içerisin`de ayrımcılık barındırır ve sanırım sen farkın`da olmadan bir gurubu (sakatlar) diğer guruba (sağlamlar) üstün tutuyorsun burada`da gizli/içten içe bir ayrımcılık yapıyorsun gibime geldi..
Tabi ayrımcılığın en büyüğünü (babasını) devlet yapar basit bir örnek kaldırımları devlet yayalar için yapar tabi bildik anlam`da sağlam yayalar için peki bende bu ülkede yaşayan ve tekerlekli sandalye kullanan biri olarak o kaldırımlara çıkamıyorsam burada devletin açıktan açığa bir ayrımcılık yaptığını söyleyebilir miyiz tabiki de söyleriz/en azından ben söylerim.
Kişilerin yaptığı ayrımcılığa gelirsek sırf sakat olduğunuz için yine bildik manada sağlamlar tarafından aşağılanan küçümsenen milyonlarca sakat var ama sırf sağlam olduğu için sakatlar tarafından küçümsenen aşağılanan hiç kimseyi görmedim aksini iddia eden varsa bir kaç örnek vererek buyursun yazsın..
Öz eleştiri konusunda ise
İnsan her zaman için öz eleştiri yapabilir/yapmalıdır ama adından`da anlaşılacağı gibi öz eleştiri denmiş kişinin özünü bir anlamda kendini eleştirmesi sen ben hepimiz bu eleştiri`yi yapabiliriz genel anlam`da sakatları eleştirdiğimiz`de ise (biz`de sakat olsak dahi)
Bunun adına öz eleştiri denmez sadece eleştiri denilebilir..
Sakat olmak (yani sakat olduğum için dışlanma mekanizmalarına maruz kalmak,) her kime ve her ne şekilde olursa olsun yapılan (yapılması olanak dahilinde olan) ayrımcılık/dışlama mekanizmalarının tam karşısında, ve dahası hiç bir koşul öne sürmeden onlarla (yani mağdur olan kişilerle/gruplarla) yanyana olma sorumluluğunu omuzlarıma yüklüyor.
Bu benim hem ahlaki, hem vicdani, hem zihinsel, hem de insani sorumluluğumdur. Kendim kadar başkalarını da anlamaya çabalar ve onların yaşamlarının da herkesinkiyle eşit/özgür olmasına isterim. Yaşamımı hep bu felsefede sürdürmeye gayret ederim. Çünkü ancak böyle olduğu(m) için başkalarından destek istemeye yüzüm olur.
- Arkadaşlar, lütfen sorularınızı özel mesajla iletmek yerine ilgili foruma yazarak cevap arayın. Böylece hem soru-cevaplardan herkes yararlanır hem de en doğru cevaba en hızlı şekilde erişmiş olursunuz.
- Lütfen sorunuza cevap aldıktan, bir sorununuza çözüm bulduktan sonra dönüp gitmeyin. Siz de başkalarına yararlı olmak için bilgilerinizi, tecrübelerinizi, duygularınızı paylaşabilirsiniz. Unutmayın, siz nasıl yana yakıla cevap arıyorduysanız, başkaları da içine düştüğü açmazdan çıkmak için aynı hararetle sorularına cevap arıyor...
Şubat 2007'deki köşe yazımda "Ayrımcılık Üzerin(d)e " durmaya çalışmıştım. Madem konu tekrar açıldı, buraya da alayım:
Buradan yola çıktığımızda iki önemli soru akla geliyor:Ayrımcılık Üzerine
Aylar önce forumlardaki bir yazımda; " 'Ayrımcılık' gibi yere, zamana, kişiye göre değişen ve içinin doldurulması için epeyce uğraşılması gereken, henüz çok 'boş' bir kavram …" demiştim.
Türk Dil Kurumu da aynı görüşte olmalı ki, net bir tanım vermemiş, konuyu geçiştirmiş.. Ancak, pozitif ayrımcılık kavramına olabildiğince açık bir tanım getirmiş: "Toplumdaki diğer kişiler ile eşit koşullarda yaşamadığı düşünülen belli gruplara çeşitli ayrıcalıklar tanıyarak onları destekleme."
Biz de buradan tersine doğru yola çıkarsak, ayrımcılığın tanımına varabiliriz, diye düşünüyorum. Ama her şeyden önce şunu belirtelim: "Pozitifi varsa negatifi de vardır" diye akla gelebilir. Hayır, negatif ayrımcılık diye bir şey yoktur! Ayrımcılığın kendisi negatiftir çünkü.
Yukarıdaki tanımı önce dörde ayırıp sonra ikişer ikişer birleştirirsek sanırım amacımıza ulaşabiliriz:
Toplumdaki diğer kişiler: Karşılaştırma yapılan konuda toplumun çoğunluğunu ya da ortalamasını oluşturan bireyler.. Engelli-engelsiz ayrımında engelsizler.
eşit koşullarda yaşamadığı düşünülen belli gruplar: Yukarıdaki ayrımda engelliler.
çeşitli ayrıcalıklar tanıyarak: İşe alımlardaki %3 kontenjanından tutun, malulen ya da erken emekliliğe kadar, toplu ulaşımda engelliye yapılan özel indirimden tutun, engellilerle ilgili tüm yasa, tüzük ve yönetmeliklerin her maddesi bu ayrıcalıkların belgelenmiş hâlidir.
onları destekleme.: Yarışa başlarken - (eksi)de olanları, 0 (sıfır) noktasına getirme çabaları..
Gelelim ikişer ikişer birleştirme olayına:
Toplumdaki diğer kişiler ile eşit koşullarda yaşamadığı düşünülen belli gruplar "AYRIMCILIK"ın, çeşitli ayrıcalıklar tanıyarak onları destekleme "POZİTİF AYRIMCILIK"ın net ifadesidir. Elbette bu tanıma çeşitli eklentiler yapılabilir, "düşünülen belli gruplar"ın ve "çeşitli ayrıcalıklar"ın "kimler" ve "neler" oldukları sıralanabilir. Fakat onlar ikincil ayrıntıdan ibarettir..
Burada önemli olan; bu işi (pozitif ayrımcılığı) kimin yapacağıdır. Doğal olarak, zayıfın şişmanı desteklemesi düşünülemez! Şişmanın zayıfı desteklemesi ise kişilerin inisiyatifine bırakılmayacak kadar hassas bir konudur. İşte burada devlet/kamu yönetimi devreye girer. Desteklemenin hakkaniyete uygun/adil yapılabilmesi ancak bu sayede gerçekleşir.
Devleti/kamu yönetimini oluşturan organlar/kişiler ne kadar çağdaş dünyaya, akla ve mantığa + bilime uygun davranmayı becerebilirlerse; "pozitif ayrımcılık" o kadar başarılı olur! Ama her ikisi de hayatın gerçekliğidir. İkisinin de olmadığı bir dünya düşlersek, başka bir dünya aramalıyız.
1- Pozitif ayrımcılığı olmayan, yapılamayan bir ayrımcılığa "AYRIMCILIK diyebilir miyiz?
2- Ayrımcılığı "özel" (tüzel, kamusal olmayan, sivil) kişiler, yani sen-ben-biz yapabilir miyiz? Yaparsak bunun pozitifi nasıl olur? Ondan önemlisi "kıymet-i harbiyesi" ne olur?
Hadi bakalım.. Somut örneklerle "beyin fırtınası" yaratalım.![]()
Cümle "biz sakatlar..." diye başlamışsa ayrımcılık zaten yapılmıştır.
Öyleki biz insanlar diye başlayan bir cümle dahi insanları diğerlerinden ayıran bir yargıyla başlamıştır söze… Ancak “biz” olabilmek gerçekten önemlidir, zira burada “biz” i eleştirebilmek düştüğümüz ortak yanlışlardan kurtulabilme çabasıdır. Diğer insanlardan farklı olarak yaptığımız ortak hatalar ancak “biz” olarak aranabilir. Bunun gibi “biz” olma şartı gerektiren olumlu müşterek alanlar olabileceği gibi, müşterek yapmayı yada düşünmeyi gerektirmeyen yani “biz” olmaya gerek duymadığımız alanlarda gayet tabi vardır. Ve biz bu alanları fark ederek yaşayabildiğimiz sürece ayrımcılığın rahatsızlık verici yüzünden kurtulabilmeyi başarabiliriz.
“Biz” adına beni rahatsız eden enteresan bir nokta şudur ki;
“Biz” sanki gerektiğinden fazla “biz” oluyoruz.
Bunu duyanlar ilk algıda olumsuz bir tepki verebilirler bir an diyebilirler ki “biz” olmak nasıl gereksiz olabilir. oysa bu “biz” i bölmek yada “biz”e zarar vermek maksadıyla kurulan bir cümle değildir. Bilakis “biz” olmayı daha da anlamlı kılmak ve pekiştirmek adına kurulmuş bir cümledir.
Evet zaman zaman “biz” olmak gereksiz olabilir. Gereksiz olabileği gibi “biz”e zarar veren ve “biz”i toplumdan soyutlayan bir hal dahi alabilir. Örneğin; “Biz” olarak toplumdan bi takım taleplerimiz vardır. Bu talepler “biz”i ilgilendiren ve “biz”e ait zorlukları en aza indirmek ve olumluya çevirmek maksatlı olsa da, “biz” dışındakilerin şartlarını gayri ihtiyari dikkate almadan istenmiş talepler olabilmektedir. Onlar için bize sunulan hayat şartları ne kadar önemliyse bizim içinde onlara sunulan hayat şartları o kadar önemli olmalıdır. Bu noktada “biz” halkasını sadece sakatlar olmaktan kurtarmamız gerekir. Bu halkanın bu denli geniş tutulmasının yanında halkayı küçültmemizi gerektiren durumlarda gayet tabi olmalıdır. Taleplerimizin bir kısmı “biz” sakatların tümüne gerekli olmayabilir. Eğer “biz” bu gereklilikleri yeterince hesaplamadan tüm sakatlar olarak talep edersek, talep edilene gerçekten ihtiyacı olanı mağdur edenler durumuna düşeriz. Gerçekten ihtiyacımızın olmadığı talepleri onlar adına isteyenlerden isek, bunu “biz sakatlar” diyerek yapmak çok önemli değildir. Zira “biz insanlar” diyerek halkayı geniş tutmak daha faydalıdır. Çünkü talep edilene muhatap olan dışındakilerin sakat olup olmamasının önemi yoktur. Yani sadece sakatlar talep ederler gibi bir görüntü çok anlamlı olmayabilir.
Şeylerin zıddıyla açığa çıktığına inanırım bilim erbabının dediği gibi. Sakatlar olarak ne kadar “biz sakatlar” olursak sakat olmayanları da o kadar “sakat olmayanlar onlar” yaparız. Bu dengeyi iyi kurup gerçekten gerekmedikçe halkayı daraltmamak çok önemlidir. Zira halkanın dışına çıkamamaktan şikayet eden yine bizlerizdir. Halkayı kuranın bizler olduğu gibi…
Mesela desem ki; madem engelli araçlarındaki muafiyetler engellinin eksiklikleri sebebiyle hayat şartlarındaki olumsuzlukları en aza indirebilmek ve topluma adapte olabilmesini kolaylaştırmak maksadıyla koyulmuş(yoksa öyle değil mi?). Engeli sebebiyle otomobile ihtiyaç duymayan kaçımız gönül rızası ile bu muafiyetlerden vazgeçeriz? ve engelinden dolayı gerçekten ihtiyacı olanların işini kolaylaştırırız?..
İşte “biz” olabilmek bu şekliyle daha anlamlıdır, diğer türlü “biz” olmak gereğinden fazladır…
Baben demişki.
Dünyada pek çok şey zıttı ile vardır /var olabilir ancak “zalim” in olmadığı yerde “mazlum” dan bahsedilemez yada “Moda” diye bir kavramın çıkarıldığı yerde hemen karşısına “De mode” diye bir kavram çıkarılır bu bir zorunluluktur..1- Pozitif ayrımcılığı olmayan, yapılamayan bir ayrımcılığa "AYRIMCILIK diyebilir miyiz?
İdeolojiler içinde aynı durum geçerlidir kominizim yükselirken milliyetçilikte yükselmiştir.
Zıttı ile var olmak yada varlık sebebini zıt`tından almak..
Bu anlattığım acıdan/acılardan bakıldığında Baben abiye hak veriyorum ancak şöyle`de bir durum var “AYRIMCILIK” olumsuz bir durumu anlatmak/anlatabilmek için türetilmiş bir kelime “POZİTİF AYRIMCILIK” için olumluluk hali denilebilir peki ikincisinin olmadığı yerde (Pozitif ayrımcılık) “AYRIMCILIK” tan bahsedil mezmi? Bence bahsedilebilir neden bahsedilmesin`ki? İş başvurusunda bulundum gerekli tüm yeterliliğe sahibim sırf fiziksel görünümüm (sakatlığım) yüzünden işe alınmıyorum eeee bu durumu nasıl adlandırmalıyız? Benim lügatım`da buna “ayrımcılık” denir bu durum “zıttı” (Pozitif ayrımcılık) olsa`da (ki böylesi bir durum`da nasıl olabilir?orası`da tartışılır) “ayrımcık” tır olmasa`da ayrımcılıktır kendi adıma başka`da bir ifade biçimi bulamıyorum açıkçası.
Not. İkinci soruya bir dolu cevaplar/örnekler verebilirim fakat/bence ikinci soru baya bir tuzak içeren soru ve birinci soruya verilecek/verdiğim cevapları tümden suya düşürecek niteliktezaten birinci soru çok kazıktı
cevap yazarken biraz`da hadi itiraf edeyim baya zorlandım şimdi ikinciye geçersem hepten çuvallarım
burada noktalayayım en iyisi…
![]()
Ayrımcılığın olmadığı bir dünya düşünemiyorum!!!
Biz ayrımcılığın olmaması, sıfırlanması ya da ortadan kaldırılması için mücadele etmiyoruz ki onunla.. Onun olumsuz etkilerini POZİTİF AYRIMCILIKLA elde edeceğimiz haklarla (vergi muafiyeti, indirim, engelli park yeri vb.) bir parça olsun ortadan kaldırmak için, veriyoruz mücadelemizi..
Yani, bir anlamda; AYRIMCILIĞI ret etmek, POZİTİF AYRIMCILIKLA elde edilen haklardan vazgeçmektir.
O "muafiyet" (Pozitif ayrımcılık) kişiye özel ve devredilebilir nitelikte değildir ki..Alıntı Yapılan Kişi: SiyahPelerinliAdam
Emekli olmadan çalıştığım iş yerinde şöyle bir geyik çevirirdik.. :P
- Yaa başımı kaşıyacak vaktim yok.. Benim yerime de tatile çıksana..
- Hönk?? :shock:
Ayrıca, "otomobile ihtiyaç duymayan" kişinin o "muafiyet"le ilgisi yoktur! İlgili olunmayan bir haktan da "vazgeçme" diye bişey söz konusu olamaz.. :wink:
"2022 Maaşı" desem ne düşünürsün? Engeli kişiye çalışamadığı için, sözünü ettiğin AYRIMCILIKın sonucunu bir ölçüde gidermek üzere verilmiş bir POZİTİF AYRIMCILIK hakkı değil midir? Ya da nedir? :roll:Alıntı Yapılan Kişi: halil-yılmaz
İlk olarak buradaki yanlış anlaşılmayı düzeltmem gerekmekte;Ayrıca, "otomobile ihtiyaç duymayan" kişinin o "muafiyet"le ilgisi yoktur! İlgili olunmayan bir haktan da "vazgeçme" diye bişey söz konusu olamaz..
Kasdettiğim şey “Sakatlığı sebebiyle otomobile ihtiyaç duymayan insanlar idi… Yani günlük hayatını devam ettirebilmek için engelinden dolayı otomobile mecbur kalmayan insanlar. Gayet tabi her insan gibi otomobil ihtiyacı duyulabilir… Ancak bu ihtiyaç sakatlığıyla ilgili olmayabilir de…
Yine devredilebilir nitelikte olmayan bir “hak”kın reddinden yada devrinden yola çıkarak değil kişisel bilinç’ten yola çıkarak bu “hak”tan gönül rızası ile vazgeçmek şeklinde ortaya attığım bir öneriydi bu…O "muafiyet" (Pozitif ayrımcılık) kişiye özel ve devredilebilir nitelikte değildir ki..
İnsan şartları değerlendirerek kendi insiyatifini kullanarak bu muafiyetten yararlanmaktan vazgeçebilir. Gayet tabi bu hak ona tanınmış dahi olsa kendi durumunu değerlendirerek muafiyete gerçekten mecbur insanların işini bir kişi kadar da olsa kolaylaştırmış olacaktır. Bu kolaylaştırma “biz” adına gerçekten çok önemli ve kıymetli bir tavırdır. Muafiyet ile otomobil edinme işini zorlaştıranlar bu yasayı istismar edenlerse, bunu kolaylaştıracak olup, yasanın amacına ulaşmasını sağlayacaklar yine bu insanlar olabilirler… Yasaları koyanların insanlar olduğu gibi yasayı kusurlu hale getirenlerin de insanlar olduğu unutulmamalıdır.
Bu bilinç bir ütopya olmamalıdır…
İyi ama SiyahPelerinliAdam, "biz sakatlar" dememiz kendi kendimizi öteki olarak ilan etmemiz demek değil ki. Daha doğrusu, biz "öteki" olmaktan rahatsız değiliz. Yani farklılıklarımızı/özelliklerimizi yoksayalım (dolayısıyla "biz" de bunları ifade etmeyelim, gizleyelim vs.) demiyoruz. Dediğimiz, farklılıklarımızla/özelliklerimizle varolabilelim. Yani kimlikler/farklılıklar varolabilsin, yaşanabilsin, ve/fakat bunlar hiç bir zaman hiyerarşize edilmesin.
Yani Türk, Hanemfi, Sünni, Müslüman, Laik, Heteroseksüel, erkek, beyaz, sakat olmayan vb. biri, her ne şekilde yaşayabiliyorsa, hangi seçeneklere sahipse ve hangi yoldan gideceğine özgürce karar verebiliyorsa, yasal sınırlar içinde (tabii yasaları değiştirebilme yollarını da kullanabileceğini bilerek) nasıl varolabiliyorsa, aynı özgürlükler, haklar, alanlar Kürt/Ermeni/Alman kadın/feminist, Hıristiyan/ateist, siyah, eşcinsel, sakat, sosyalist vb. kişiler için de aynen olmalıdır diyorum.
Yani ben, kimse kendine "Kürdüm, ateistim, eşcinselim, sakatım" demesin, bu özelliklerini yoksaysın, demiyorum. Bunu demek zaten ayrımcılığın/ırkçılığın/asimilasyonun dillendirilmesi olur. Ben, herkes kendini olduğu haliyle ifade edebilsin, toplumda varolabilsin, ve bundan dolayı da hiç bir şeyden kısıtlanmasın, ayrımcılığa uğramasın diyorum.
Yani, "ben buyum" demekle, benim "bu" özelliğimi bahane ederek beni ötelemek aynı şey değil. Herkes "ben buyum" desin, ve kimse beni ne bu kendini ifade özgürlüğümden ne de yaşam alanlarından dışlanmasın.
Baben abi gittikçe seni anlamakta zorlanıyorum lütfen biraz daha acık ol.
halil-yılmaz demişki.
Baben demişki..İş başvurusunda bulundum gerekli tüm yeterliliğe sahibim sırf fiziksel görünümüm (sakatlığım) yüzünden işe alınmıyorum eeee bu durumu nasıl adlandırmalıyız? Benim lügatım`da buna “ayrımcılık” denir bu durum “zıttı” (Pozitif ayrımcılık) olsa`da (ki böylesi bir durum`da nasıl olabilir?orası`da tartışılır) “ayrımcık” tır olmasa`da ayrımcılıktır kendi adıma başka`da bir ifade biçimi bulamıyorum açıkçası.
"2022 Maaşı" desem ne düşünürsün? Engeli kişiye çalışamadığı için, sözünü ettiğin AYRIMCILIKın sonucunu bir ölçüde gidermek üzere verilmiş bir POZİTİF AYRIMCILIK hakkı değil midir? Ya da nedir?
Şimdi ne alaka benim verdiğim örnekteki kişi resmen “Ayrımcılığa” uğramıştır aynı guruptaki (SAKAT) bir başka kişiye (2022 maaşı alan) Pozitif ayrımcılık yapılıyor buraya kadar doğru peki sakatları bir gurup olarak değerlendirsek (zaten öyle yapıyoruz) bu guruptaki x kişiye yapılan “Pozitif ayrımcılık” aynı gurup içerisinde olan bir başka kişiye yapılan “Ayrımcılık” için hafifletici sebep`mi oluyor kardeşim sen sakatsın sakatlara 2022 maaşı veriliyor dolayısıyla seni işe alamayız bumudur yani.
34. yıldır sakat biri olarak/bizzat yaşadıklarım,gördüklerim,duyduklarımdan yola çıkarak şunu çok rahatlıkla söyleye bilirim`ki sakatlara 10.yerde “Pozitif ayrımcılık” yapılıyorsa en az (belki de daha fazla) 100. yerde “Ayrımcılık yapılıyordur Almanya`dan arkadaşlarım geldiklerinde orda`ki sakatların yaşantılarını anlatırlar bana orada her sakat toplu taşıma araçlarından metro v.s rahatlıkla yararlanabiliyormuş hatta tekerlekli sandalyesiyle bir şehirden başka bir şehre toplu taşıma araçlarını kullanarak kimsenin yardımı olmadan gidip gelebiliyormuş şimdi duralım ve düşünelim.
Toplu taşıma araçları niçin yapılır? “o ülkede yaşayan insanların” ulaşımını daha ucuza ve trafiğe yük olmadan gerçekleştirebilmeleri için düşünülmüş bir yöntem bir anlam`da kamu hizmeti yani sen devlet olarak kendi ülkende`ki insanların bir kısmını (sakatlar) bu imkandan alı koyuyorsan (bu araçlara çıkabilmeleri için gerekli rampa v.s düzenlemeleri yapmayarak) bu “ayrımcılık” olur yok eğer sen devlet olarak “ülkende yaşayan tüm insanları” tabi`ki sakatlar`da dahil bu imkandan /imkanlardan yararlanmalarını sağlayacak bir düzenleme yapma yolunu seçiyorsan buraya dikkat et bunu “Pozitif ayrımcılık” olarak nitelendiremezsin bu durum sadece ve sadece diğer insanları (sakatları) “ayrımcılığa” tabi tutmamak olarak nitelendirilebilir.
Kimseye kardeşim sen yada senin gurubunda`ki (sakatlar) insanlar 2022 maaşı alıyor bakıcı ücretinden yararlanıyor vergi muafiyeti alıyor dolayısıyla sen yada senin gurubundaki insanlara bu ülkede “Pozitif ayrımcılık” yapılıyor o halde benim seni işe almayarak toplu taşıma araçlarına erişimini engelleyerek yaptığım şeyleri “Ayrımcılık” olarak niteleyemezsin diye bir cevap verilebilirmi?
Kafamı karıştıran bir başka cümlende şu [Yani, bir anlamda; AYRIMCILIĞI ret etmek, POZİTİF AYRIMCILIKLA elde edilen haklardan vazgeçmektir.] bunu hiç ama hiç anlamadım bu sözünü biraz daha acarmısın?
Saydığın unsurlar birbirinin yaşam alanına tecavüz etmedikçe insanların kendilerini ifade edebilme söylemine sonuna kadar katılıyorum OturanBoğa. Ancak;
Burası çok önemli bir nokta. Hayatın her alanında gayri ihtiyari öteki olmak fikriyle hareket etmek yanılgısından kurtulabilmemiz lazım. Daha da abartacak olursam bakkaldan ciklet alan engellinin ücreti öderken "biz engelliler" değil "biz müşteriler" şeklinde olayı idrak etmesi sağlıklı olandır. Hayatın her alanında öteki olmak bir takım şeyleri zorlaştırır. Farketmemizin çok güçleşeceği bir kendimizi soyutlayışa dönüşebilir olay...Daha doğrusu, biz "öteki" olmaktan rahatsız değiliz.
"Biz sakatlar" olmaktan rahatsız değilim, rahatsız olsam burada olmam bile çelişki olur... benim rahatsızlığım zaman zaman gereğinden fazla "biz sakatlar" psikolosiyle hareket etmemiz...
Aramızda doktor olanlar varsa kızmasınlar ama bana biraz komik gelen bir tespitten bahsetmek istiyorum
Bazı doktorlar ilk tanışmada hastane yada iş ortamı dışında dahi şöyle bir tanışma ile diyaloğa girerler;
- Merhaba ben fatih...
- Ben de doktor ......(Mehmet, Ali, Ayşe vs)
![]()
Belli ki doktor olmaktan oldukça memnundur, saklamasını gerektirecek bir durumda yoktur elbette... Ama yinede bana her fırsatta mesleğiyle öne çıkması garip biraz da komik gelir...
Yine söylüyorum, sadece sakatlar değil her kesimden "biz" olabilenler için hayatın genelinde zaman zaman halkayı daha geniş tutmak iyidir... Birbirimizi anlayabilmemiz adına daha faydalıdır...
Alıntı Yapılan Kişi: halil-yılmaz
Olmaya çalışayım ama yazılarımı bir bütün olarak değil de parça parça değerlendirmeye kalkarsan, zorlanman doğal..
Önce, "ayrımcılık" da, "pozitif ayrımcılık" da "kişisel" değildir! Yani "x kişisine" ayrımcılık, "y kişisine" pozitif ayrımcılık yapılıyor diye düşünürsen yanılgıya düşmen kaçınılmaz..
Sonra, pozitif ayrımcılıkta elde edilen hakların koşulları ve miktarları "yere" ve "zamana" göre değişir. Anlattığın gibi; Almanya'da farklıdır, Türkiye'de farklıdır, bir Afrika ülkesinde farklıdır. Aynı şekilde; 100 yıl öncesinde farklıdır, 20 yıl öncesinde farklıdır, bugün farklıdır. Bunlar nicel/sayısal büyüklüktür. Bu büyüklüklerin daha da artırılması için, ya da daha yenilerinin eklenmesi için mücadele verilmelidir. Yani "ayrımcılık"ın tamamen kaldırılması için değil!!
Nedenle sonucun yerlerini değiştirirsek senin sorduğun "kardeşim sen sakatsın sakatlara 2022 maaşı veriliyor dolayısıyla seni işe alamayız bu mudur yani?" sorusunu sorabiliriz.. Sen söyle, yapmalı mıyız böyle bir abukluğu?İşe al(may)acağın zaman "kişisel", bahane bulacağın zaman "toplumsal".. (bkz. "Anan güzel mi?" :twisted: diye sormak gerekir onlara..) Pozitif ayrımcılık, burada "sonuç"tur. Belki başka bir şeyin nedeni olabilir ama bu olayın nedeni/bahanesi olamaz!..
Araçlardaki düzenlemelere "pozitif ayrımcılık"tır demedim zaten. Onu diyen/soran sensin..Ama pek çok belediyenin uyguladığı "engelli pasosu (İstanbul'da beyaz kart) vb.", sadece engellilerin binebildiği (varsa?) "engelli otobüsü" pozitif ayrımcılıktır.
Sadece sakatların yararlanması için yapılan düzenlemelerden, sakat olmayan insanlar nasıl yararlanıyor? O kafamı karıştırdı biraz.. :roll: Örnek verebilirsen iyi olur.. Metrodaki engelli asansörünü ya da engelli park yerlerini kullanırken, yapılan uyarılara sırıta sırıta karşılık verenlere pek "sağlam" diyesim gelmez de benim.. :evil:
Bir önceki yazımda:Alıntı Yapılan Kişi: halil-yılmaz
Ayrımcılık kalktığı zaman, adam kalkıp "kardeşim ayrımcılık mayrımcılık yok artık.. Pozitif ayrımcılıkla kazanmış olduğun haklara da ihtiyacın yok.. Onları elinden alıyorum" diye bi şey söylese ne diyeceğiz ona..Alıntı Yapılan Kişi: Baben
İkisi de olmayacağı için fazla kafa yormaya gerek yok.. Matrix'de falan olur belki.. :P –ki orada bile olmuyordu. Morpheus/Neo ve taifesi, Ajan Smith ve taifesi ile kapışıp duruyorlardı..- :twisted:
Aslında, buradan yola çıkarak şöyle bir sonuca varabilir( miy)iz (acaba?) [Bayaa iddialı olacak ama]: :roll: Tarihteki bütün kapışmalar (savaşlar, kavgalar, dövüşler vb.) ayrımcılıklara pozitif ayrımcılıklarla karşılık veril(e)memesinden doğmuştur..
İnsanın doğasında var ayrımcılık.İnsanlar kendi kültürü,inancı,düşüncesi dışındaki insanlara karşı ayrımcılık yapma eğiliminde.Ayrımcılığı biz engelliler de yapıyoruz.
Yani Baben abi söylemediğim sözleri söylemiş gibi gösteriyorsun ya hayretler içerisinde kalıyorumhatta kendimden bile şüphe eder hale geldim
sanırım aramız`da frekans uyuşmazlığı var araçlarda`ki düzenlemeleri sen diyorsun demedim zaten bir durum tespitinde bulundum sadece ama o tespite bile elli takla attırıp kendini haklı gösterme yeteneğine`de hayranım doğrusu
yazılarımı bu kadar çarpıtman beni depresyona sokacak sonunda
bazen Baben abinin cevaplarını okumadan önce bir adet diazem `mi alsam diyorum kendi kendime…
![]()
![]()
ozgurhuseyin demişki..
semino demişkiİnsanın doğasında var ayrımcılık.İnsanlar kendi kültürü,inancı,düşüncesi dışındaki insanlara karşı ayrımcılık yapma eğiliminde.Ayrımcılığı biz engelliler de yapıyoruz.
Üstteki yazım`da biz sakatların`da bu ülkede yaşayan diğer insanlarla aynı kültürü aldığını yazmıştım dolayısıyla yurdun insanı nasılsa bizde öyleyiz bizlerde onlar (sağlamlar) gibi düşünür onlar gibi davranır ve tepki veririz yani kendimizi içinde yaşadığımız toplumdan soyutlayamayız zaten bunu yapmak/kendimizi sütten çıkmış ak kaşık gibi göstermek`de bir nevi ayrımcılık olur zannımca…En büyük ayrımcılığı biz kendi içimizde yapıyoruzzz..Dışa yönelip bakmaya gerek yok...