TEKSAN İnovatif Medikal Ürünler İstanbul, Bursa ve İzmir'de
Sayfa 2 / 2 İlkİlk 12
Toplam 29 mesajın 16-29 arasındakiler
Buraya tıklayarak yazıları büyültebilirsiniz Buraya tıklayarak yazıları küçültebilirsiniz
  1. #16
    Üye
    neptune Avatarı

    Üyelik Tarihi
    24.04-2005
    Son Giriş
    04.07-2010
    Saat
    11:05
    Yaşadığı Yer
    istanbul
    Mesaj
    267
    Alınan Beğeniler
    0
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    STAR, dünyanın en güvenli, en sağlıklı, en konforlu ve en dayanıklı tekerlekli sandalye minderi.
    Alıntı Alıntı Yapılan Kişi: kardelen39
    Lautrec, kendini çirkin görmüş müdür? Onun için mi tercih etmiştir arka sokakları? Bilmiyorum. Fakat bana göre Lautrec, yaşamın çirkinliklerini değil, yaşamın gerçekliklerini resmetmiştir. O gerçekliklerde ise, kadının metalaşması vardır. O gerçeklerde, sistemin ikiyüzlülüğü vardır. O resimlerde yaşam vardır. O resimlerde gerçekliğin özü canlanır vurur yüreklerimize.
    Tabii kafamızda idealize ettiğimiz kavramlar gerçek dünyaya pek uymayabilir. Hatta çoğu zaman uymaz:



    Lautrec'in nereden ve ne amaçla yola çıktığı hakkında kesin bir kanıya varmak zor. Ama bir önceki mesajımda söylediğim gibi engelli olup da konformist düzlemde ürün veren birçok sanatçı olduğu gibi engelli olmayıp da nonkonformist tarzı benimsemiş birçok sanatçı da var.

    Bana bu herşeye rağmen asıl uyum sancısının fiziksel değil ruhsal olduğunu düşündürüyor.

  2. #17
    Üye
    andante Avatarı

    Üyelik Tarihi
    11.01-2005
    Son Giriş
    15.12-2009
    Saat
    18:11
    Yaşadığı Yer
    istanbul
    Mesaj
    756
    Alınan Beğeniler
    1
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    Ah sevgili kardelen,

    Güzellik kavramı varsa eğer bunu kabulleniyorsak, ne yazık ki bunun aksi olan çirkinlik kavramı da vardır.

    Gerçek yaşadıklarımız. Dikkat edin doğru ve gerçek diye üstüne basa basa söyledim. Doğru olan senin dediğin ama gerçek değil. Çünkü bunlar yaşanılmıyor. Yaşanılan a bakarım ben bu anlamda.

    Bakın istanbul da kocaman kocaman panolarda bir reklam yapılıyor. Bence ilginç bir reklam.

    Bir kaç fotoğraf var... Hepsinde kadın kullanılmış.

    Birinde yaşlı bir kadın var. Hepimizin ulaşacağı bir gerçek bu. Ve bizlere soruyorlar bu fotoğrafta;

    Sizce yaşlı mı, yoksa parıltılı mı?

    Buna verilecek cevaplar muhteliftir. Benim cevabım yaşlı ama pırıltılıdır da.

    Bir başka panoda genç bir bayanın fotoğrafı var. Pürüzsüz bir teni hep pompalarlar ya bize, bu kadının bana göre ona çok yakışan benleri var hemen her yerinde. Ve yine bizlere soruyorlar;

    Sizce benli mi albenili mi?

    Ya cevabım yine aynıııııııı. Her ikisi de.

    Reklam da demeye getiriyor ki güzellik kavramı doğal olandır. İşte benim gerçeğim bu .

    Yaşlı, benli,tüylü tüzsüz, vs... hepsini geçtim. Eğer bunlar benim bedenimdeyse benim gerçeğimdir ve güzeldir. Başkaları için çirkin bile olsa.

    Bu çirkin kavramını yok etmez. Çirkinlik yine var, ben bunu yadsıyamam. Ama benim gerçeğimse ben bununla yaşamak zorundaysam benim güzelimdir, başkalarının çirkin yaklaşımına aldırmam sadece.Aldırdığım anda düşeceğim kendi iç dünyamdaki sarsıntıya dayanamam. Kimse dayanamaz.

    Bu sebeple kimseye kalkıp çirkin yoktur, tüm insanlar güzeldiri pompalama yerine diyorumki evet çirkin vardır ama yapabileceğim bir şey yoktur bu anlamda bu sebeple senin, benim için yorumların bana vız gelir, gelmek zorundadır ben kendimle çirkinliğimle güzelim.

    Lautrec adına yorum yapamayacağım açıkcası bu durumda sevgili neptün. Bildiğim, bu gerçeği olmasaydı Lautrec in asla bugün bildiğimiz gibi olamayacağıydı. Belki adını bile duymamış olabilirdik.

    Kesinlikle Lautrec in var olması fizksel durumundan dolayı duyduğu rahatsızlık sonucu ruhsal yapısınında düzgün olmamasıdır.Belki Lautrec i en iyi biz anlayabiliriz bu anlamda. Buradaki arkadaşlar kendi iç dünyalarında esen fırtınaları bizlere olduğu gibi hiç anlatmadılar ki. Daha çok uğradığımız haksızlıklarla ilgili düşüncelerimizi dile getirmeye çalıştık.

    Hiç bir haksızlığa uğramamış bile olsak derin bilinç altımızdaki acıyı tüm açık yürekliliğiyle anlatmaya başlama zamanıdır belkide.

    Ve Lautrec, kendi kurduğu dünyasında yani fahişelerin arasında mutlumuydu sizce? Bilmiyorum, kesin bir cevap veremem ama bu durumda bir alkol batağına sapması burda bile çok fazla mutlu olmadığının bir göstergesi. Frengiden ölmesi de işin başka boyutu zaten. Bir çeşit intihardı aslına bakarsanız.

  3. #18
    Üye
    Pegasus Avatarı

    Üyelik Tarihi
    23.11-2003
    Son Giriş
    10.12-2018
    Saat
    01:14
    Yaşadığı Yer
    İstanbul
    Mesaj
    649
    Alınan Beğeniler
    53
    Verilen Beğeniler
    20

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    Kardelen benim bu mesajı yazmış olduğum bir gerçektir. Sence?

  4. #19
    Üye
    kardelen39 Avatarı

    Üyelik Tarihi
    08.02-2005
    Son Giriş
    02.12-2008
    Saat
    14:03
    Yaşadığı Yer
    İstanbul
    Mesaj
    105
    Alınan Beğeniler
    0
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    Kardelen benim bu mesajı yazmış olduğum bir gerçektir. Sence?

    demiş Pegasus...

    Ben de diyorum ki...

    Senin o mesajı yazmış olman ya bir düşse ? Düş olmadığını kanıtlarsan belki inanırım sana.

    Ah! Evet, yaşamda idealize ettiğimiz ama gerçeklerle uyuşmayan ne kadar çok olgu var. İdeal ile gerçekler uyuşmadığında kargaşa doğar. İşte sanatın amacı budur. O çatışkıyı insanlara göstermek… Zaten yaşam dümdüz bir kağıt gibi olsaydı, sanat doğmazdı.

    Ben güzellik kavramı vardır da, çirkinlik kavramı yok demedim ki… Yaşam zıtların birliği demedim mi? Dedim… Öyleyse… Peki ne söyledim? Çirkin insan yoktur dedim. Peki! Öyleyse bu kavramları biraz daha açalım.

    Neye güzel, neye çirkin diyeceğiz? Bu ayrımın ölçütleri ne olacak? Burada estetik açıdan sanatı yine bir kenara bırakıyorum. Konumuz insan…

    Salt güzel insan var mıdır? Tabii yine burada kavramların içini boşaltmamız gerekiyor. Fizik ve ruh bütünlüğünden söz ediyorum kuşkusuz. Salt güzel insan olmadığına göre salt çirkin insan da yoktur.

    Bize güzel görünenin çirkin yanlarını da görürsek o kişiyi idealize etmemiş oluruz. Sonra da o kişinin çirkin yanlarını sevecenlikle eleştirirsek, birlikte insanlaşırız.

    Oysa bugün, kadınlar ve erkekler için birtakım modeller önümüze sürülüyor. Kadınlar, 90-60-90 olacak. Erkekler geniş omuzlu, uzun boylu, adaleli olacak v.s. v.s. ( Lisede okuduğum beyaz diziler aklıma geliyor)

    Neden yalnızca güzellik görsellik ile sınırlandırılıyor? Kadını ya da erkeği alıp vitrine mi koyacaksın?

    Dünyada ne kadar çok insan varsa o kadar güzellik anlayışı vardır. Öyleyse ölçütümüz ne olacak? Haa… Demek ki, güzeli ararken kadın ve erkek kimliğinin çok ötesine geçmek gerekli… Öyleyse, önce insan demeli…

    İnsan, insana katkı yaptığı sürece güzeldir. İnsanlaşma önünde duruyorsa, çirkindir. Önce şunları yapmalı insan… Kimseyi sömürmeyeceksin. Kimseyi ezmeyeceksin. İnsanların haklarını yemeyeceksin. Ayrımcılık yapmayacaksın. İnsan haklarını çiğnemeyeceksin. Çalışacaksın. Üreteceksin. Tembel tembel oturmayacaksın. Daha bir sürü şey… Yani”güzel insan” olmak öyle kolay değil…

    Gördünüz mü? Bilinçlerimizi ne kadar raspalıyor sistem… Güzeli bize hep görsellik olarak pompalıyor. En güzel yoldur bu bilinçlerimizi iğdiş etmek için… Medyasıyla, edebiyatıyla, resmiyle, reklamlarıyla güzel kavramının içi boşaltılıyor.

    Yaşlı mı? Pırıltı mı?

    Sen her ikisi diye yanıt verebilirsin. Bu yanıtlar kişiden kişiye göre değişebilir. Ama çoğunluğun bu soruya “ pırıltı” diyeceğini umuyorum ben. Çünkü reklamlar, artık insanları en can alıcı yerinden vuruyorlar. Çünkü orada amaç insanları güdümlemek ve istediği düşünce doğrultusunda hareket etmesini sağlamaktır.

    Şimdi Lautrec’e dönersek… Lautrec sistemin değerlerine başkaldırmıştır. Lautrec fahişeleri, arka sokakları resmederek, bu dünyada yalnızca ütülü pantolonlu, kravatlı insanların olmadığını göstermiştir. Lautrec, insanlığa katkı yaptığı için devleşmiştir. Asıl olan budur. O benim gözümde “güzel bir insandır”
    Aaa! Evet… Kim daha iyi bilebilir benden başka… Yüzüne tüküren gerçeğin kötülüğü! Yapışır yüzüne dünya! Kargışlarsın evreni! Göksel bir betimlemedir düşler! Düşlerin içinde sanat !

  5. #20
    Üye
    Pegasus Avatarı

    Üyelik Tarihi
    23.11-2003
    Son Giriş
    10.12-2018
    Saat
    01:14
    Yaşadığı Yer
    İstanbul
    Mesaj
    649
    Alınan Beğeniler
    53
    Verilen Beğeniler
    20

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    Evet kardelen ya yazım bir düşse! Ya sen, ben hepimiz bir düşsek...Ya yaşıyor olmamız bir düşse! Ama sen düşme...Matriksten çıkarsın alimallah...

  6. #21
    Üye
    andante Avatarı

    Üyelik Tarihi
    11.01-2005
    Son Giriş
    15.12-2009
    Saat
    18:11
    Yaşadığı Yer
    istanbul
    Mesaj
    756
    Alınan Beğeniler
    1
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    yani pegasus...

    Sevgili kardelen reklama benim verdiğim yanıtlar belli.

    Verilen yanıtları merak ediyorsan hemen söyleyeyim;

    Birinci söz ettiğime yaşlı diyor insanlar.

    İkinci söz ettiğime de benli...

  7. #22
    Üye
    kardelen39 Avatarı

    Üyelik Tarihi
    08.02-2005
    Son Giriş
    02.12-2008
    Saat
    14:03
    Yaşadığı Yer
    İstanbul
    Mesaj
    105
    Alınan Beğeniler
    0
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    Unutma o zaman! Hepimiz aynı gemideyiz demektir. Bana laf yetiştireceğine önüne bak! Cumburlopppp :lol: :lol: :lol:

    Valla Sanemciğim...

    Gerçekler acıdır. Hele hele insanın kendi ördüğü ağlara takılıp kalması daha acı...

    Paylaşımlarınız için teşekkür ederim.

  8. #23
    Üye
    kuyucak Avatarı

    Gerçek Adı
    Hasan
    Üyelik Tarihi
    15.03-2007
    Son Giriş
    17.11-2010
    Saat
    23:39
    Yaşadığı Yer
    antalya
    Mesaj
    867
    Alınan Beğeniler
    5
    Verilen Beğeniler
    0
    Blog Mesajları
    7

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    Sevgili kardelen'imiz bir tartışma konusu açıyor...Sakat bir bedende sakat bir kafanın olacağı önyargısı ...Belliki bu bakış açısı onun canını çok acıtmış.Hayata
    bakışını ve yaratıcılık sandığı şeyleri yeniden sorgulamaya başlamış.

    Ama bizler acaba onun canını acıtan şeyimi,yoksa kendimizin önem verdiklerinimi
    tartışıyoruz?Yani önce karşımızdakinin ne dediğini,ta içimizde duyabiliyormuyuz?
    Tam olarak onu anladıktan sonra,doğru düşünüyorsun şundan dolayı yada yanlış
    düşünüyorsun şundan dolayı yada eksik düşünüyorsun bundan dolayı desek...

    KENDİ ÖNEMLİLERİMİZİ DE KENDİMİZ tartışmaya açsak diyorum.Türkiye'de bir
    konu tartışmaya açıldımı,onu toparlayabilene aşkolsun.Her açılan paragraf yada
    her söylenen dip notta tartışılan konu kaybolur gider.HER İSTEYEN İSTEDİĞİNİ
    ALIR düşüncesi böyle hayata ortak tavır koyması gerekenler arasında olmaması
    gerekir diye düşünüyorum.Pes ediyorum,benden bu kadar.

  9. #24
    Üye
    Baben Avatarı

    Gerçek Adı
    Babür
    Üyelik Tarihi
    03.09-2005
    Son Giriş
    18.09-2010
    Saat
    12:56
    Yaşadığı Yer
    Konya
    Mesaj
    1.628
    Alınan Beğeniler
    2
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    Diyalektik düşünce yönteminin en önemli unsurlarından birisi de; kişileri, olayları ve düşünceleri, zaman ve mekân boyutunda değerlendirmektir. Özellikle, zaman unsurunda geriye gidilme oranında değerlendirme yapmak güçleşir. E.. tabii.. 19. yüzyılın son dönemine bakmakla, 7000 yıl öncesine bakmak arasında göreceli olarak bir fark olacaktır.

    Ancak, teknolojinin ve tıbbın çok hızlı gelişmesi ama bireylerin ve toplumların düşünce yapılarındaki gelişimin bu hıza ayak uyduramaması, yaşadığımız zaman diliminde aşılması çok çok zor çelişkilerin varlığını da beraberinde getirmiştir. Bu yüzden 100 yıl öncesini bile değerlendirirken zorlanırız!

    "Engelli hareketi" diye bir hareketin olmadığı, teknolojik gelişimin özellikle engellinin düşünsel donanımını geliştirmesine yardımcı olmasının söz konusu olmadığı bir çağla, günümüz dünyasını karşılaştırmak bazen anlamsız yorumlar yapmamıza bile neden oluyor.

    Şuraya takıldım:

    O öldüğünde şöyle yorumlar yapılmış.
    "Bu adam sakat bir vücutta ancak sakat bir kafanın barınabileceğine en güzel örnektir."
    O yorumcular, günümüzde yaşasalardı böyle bir yorumu kesinlikle yapamazlardı!

    Yahu günümüzün yaşayan en ünlü dâhisi bir sakat! Ya da şöyle diyebiliriz: Günümüzün en ünlü sakatı bir dâhi.

    Steven Hawking ve ALS hastalığından söz ediyorum. Var mı daha ötesi?..

    Ve bu tezi çürütecek onlarca örnek vermek mümkün.. Hatta çok çok yakınımızdan, forumumuzdan bile örnekleri rahatlıkla bulabiliriz. Ancak 100 yıl öncesinde böyle bir yorum hiç garip gelmiyor bana!



    Bir de şu var:

    SAĞLAM KAFA SAĞLAM VÜCUTTA BULUNUR
    Bu sözü ilkokuldan beri hep duymuşumdur ama hiçbir zaman SAĞLAM yerine SAKAT koyarak düşünmemişimdir! Yani: "Sakat vücutta da sakat kafa bulunur" çıkarsamasını yapmak pek doğru gelmiyor bana. Çünkü, bu söz; sporu teşvik ve sigara, içki vb.. kötü alışkanlıklardan uzaklaştırmak amacıyla söylenegelmiştir.

    Sakat ama spor yaparak sağlam vücuda sağlam vücuda sahip olanların kafası nasıl oluyor? Ya da görünürde herhangi bir sakatlığı olmayan ama günde iki paket sigara tüketen alkolikler de yine sağlam kafaya mı sahip olacaklar?




    Son olarak: "Ben güzele güzel demem, güzel benim olmayınca" demiş Karacaoğlan.. Hadi bakalım.. Biraz da bunu tartışalım.. "Gerçek mi, düş mü" geyiği yerine..

  10. #25
    Üye
    Rekursion Avatarı

    Üyelik Tarihi
    08.12-2003
    Son Giriş
    05.12-2021
    Saat
    23:50
    Yaşadığı Yer
    Alamanya
    Mesaj
    399
    Alınan Beğeniler
    12
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    biras "off topic" olucak ama;

    Alıntı Alıntı Yapılan Kişi: andante
    Sevgili kardelen reklama benim verdiğim yanıtlar belli.

    Verilen yanıtları merak ediyorsan hemen söyleyeyim;

    Birinci söz ettiğime yaşlı diyor insanlar.

    İkinci söz ettiğime de benli...
    yaw andantecim, bazen shu bütün insanlarin senden farkli düshündügünü düshünmen yok mu, hayran oluom ...
    walla bence o afishlerdeki sorulara senin verdiin cevabi veriodur counluk... "adamlar" ürünü satmak istio, yoksa insanligi "dogru yola" getirmek gibi bi misyon üstlenmek deildir hedefleri... senin verdigin cevaplari az cok garantilemeyen, düshündügün gibi, insanlara "iyk! yashli" / "iyk! benli" dedirten afishleri -ürünlerinin adini kullanarak- herkesin gözü önüne koyarlar mi hic?!...

    neyse, konu dishi yazdigim icin kusuruma bakmain, bi an tutamadim kendimi ops: ... konuyla ilgili de bishiler yazmayi düshünüom tabe, ama shimdi deil (shu an geberiom yorgunluktan)... sefdim bu bashligi :mrgreen:...

    kendinize ii bakin ..

  11. #26
    Üye
    andante Avatarı

    Üyelik Tarihi
    11.01-2005
    Son Giriş
    15.12-2009
    Saat
    18:11
    Yaşadığı Yer
    istanbul
    Mesaj
    756
    Alınan Beğeniler
    1
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    Yahu canımcım!!!

    Sen beni tanımıyorsun. Hemen hergün bu reklam afişlerinin önünden geçiyorum ve tanımadığım herkese hiç üşenmeden reklamdaki soruyla ilgili olarak cevaplarını istiyorum.

    Salak mı bu kadın diye bakanlar olmuyor değil, ama inan cevap veriyorlar ve verilen cevaplardır oraya yazdığım.

    Anlatabiliyormuyum?

    Ama seni de anlamıyor değilim.

  12. #27
    Üye
    kardelen39 Avatarı

    Üyelik Tarihi
    08.02-2005
    Son Giriş
    02.12-2008
    Saat
    14:03
    Yaşadığı Yer
    İstanbul
    Mesaj
    105
    Alınan Beğeniler
    0
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    Kuyucak demiş ki:

    Ama bizler acaba onun canını acıtan şeyimi,yoksa kendimizin önem verdiklerinimi
    tartışıyoruz?Yani önce karşımızdakinin ne dediğini,ta içimizde duyabiliyormuyuz?
    Tam olarak onu anladıktan sonra,doğru düşünüyorsun şundan dolayı yada yanlış
    düşünüyorsun şundan dolayı yada eksik düşünüyorsun bundan dolayı desek...
    Ben tam tersini yaptığımı düşünüyordum. Ama sen öyle diyorsan... Demek ki, düşündüklerimi anlatamıyorum demektir. Sen haklısın Kuyucak.

    Baben... Düşüncelerinin çoğuna katılıyorum. Ama ne yazık ki, "sakat beden de sakat kafa" anlayışı bugün de hala sürmektedir.

    Rekursion... Alemsin vesselam! Mesajlarını zevkle okuyorum...

  13. #28
    Üye
    dilemma Avatarı

    Gerçek Adı
    Dilek
    Üyelik Tarihi
    31.12-2004
    Son Giriş
    13.12-2022
    Saat
    12:46
    Yaşadığı Yer
    Ankara
    Mesaj
    648
    Alınan Beğeniler
    9
    Verilen Beğeniler
    12

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    kardelen elerine sağlık başlık için.

    “Gerçekten kendisi çirkin olduğu için mi yaşamın çirkinliklerini çizmiş “
    günümüzde bu kadar engellinin yeni yeni dışarı çıkmaya başladığını hatta birçoğunun hala kendilerini toplumdan soyutladığını düşünürsek ve bu soyutlamanın yine toplumun kendisi olduğunu düşünürsek, o dönemin toplumunu düşünemiyorum bile. yaşadıklarımda bir iki küçük örnek bile onun sağlık sorunu yüzünden içine düşmüş olduğu durumu tahmin etmeme yeter. hele de bunları dışarı yansıtabilen biriyse o tuvalde neler olabileceğini tahmin edebilirim. bedeninin çirkinliğini öne çıkarıp epey bir üzmüş olmalılar. ben öyleydim çünkü. belki hala öyleyim. toplumsal tacizlerle karşılaşmadım değişik bakışlardan ve "geçmiş olsun neyiniz var" cümlelerinden başka. ama bütün bunlar bir yana küçücük bir çocuğun size uzaylıymışsın gibi bakışları asıl insanın içini kanatır. ben içimi tuvalde yada kalemin ucunda gösterirken bunları hep yansıttım. yalnız bir kayıkta, yalnız bir ağaçta yada belki yalnız herhangi birşeyde. aslında renkli ama yalnız. kazık kadar olduk hala gücüne mi gidiyor diyorlar.yazıkki bunun yaşla ilgisi yok. kendi üzüntülerine o kadar dalıyorsunki içini yansıtırken, karşına karamsar şeyler kolayca çıkabiliyor. ama işi ticarete dökmüş olmasaydı , sanatı manatı takmamış olsaydı eminimki insanların olumlu eleştirilerine mazhar olabilirdi.

    hoşkalın...

  14. #29
    Üye
    Baben Avatarı

    Gerçek Adı
    Babür
    Üyelik Tarihi
    03.09-2005
    Son Giriş
    18.09-2010
    Saat
    12:56
    Yaşadığı Yer
    Konya
    Mesaj
    1.628
    Alınan Beğeniler
    2
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    Panthera: hafif, agresif ve zarif aktif tekerlekli sandalye...
    Alıntı Alıntı Yapılan Kişi: kardelen39
    ...

    Baben... Düşüncelerinin çoğuna katılıyorum. Ama ne yazık ki, "sakat beden de sakat kafa" anlayışı bugün de hala sürmektedir.

    ...
    Ben onu yadsımış değilim ki.. Hatta
    Alıntı Alıntı Yapılan Kişi: Baben
    teknolojinin ve tıbbın çok hızlı gelişmesi ama bireylerin ve toplumların düşünce yapılarındaki gelişimin bu hıza ayak uyduramaması, yaşadığımız zaman diliminde aşılması çok çok zor çelişkilerin varlığını da beraberinde getirmiştir.
    Yani düşünce yapısı/anlayış/zihniyet ne derseniz deyin, özellikle toplumsal boyutta değişmesi/gelişmesi her zaman çok yavaş olur. Şu son çeyrek yüzyılda akıl almaz hızla gelişen teknoloji arasındaki eşitsizlik günümüzün en büyük sorunlarının kaynağı durumundadır.. Alın size bir "11 Eylül komplo teorisi". :P




    Sevgili kuyucak,

    "Laf lafı açar" ve "su akar yatağını bulur" diye sevdiğim iki söz vardır.. Yabancı ülkelerdeki gidişatı bilmem, hatta Türkiye'deki diğer platformları da biliyorum sayılmaz.. Şimdi sen çok çok yeni sayılırsın bu ortamda. O yüzden yadırgayabilirsin. Ama eleştirine katılmıyorum.

    Her şeyden önce; bir başlıkta mutlaka tek konu hakkında konuşulacak, diye bir kural yok! Çok kelalaka olmadıkça her başlıkta isteyen istediğini söyleyebilir. İş çağrından çıkarsa adminler müdahale eder, merak etmeyesin.

    İkinci olarak; sevgili kardelen, bir tane başlık açmış ama ilk mesajında yarım düzine soru işareti var. Bunların her biri ayrı başlık olabilecek nitelikte.. O hepsini bir başlıkta birleştirmiş, biz de dağıtıyoruz, ya da yenilerini ekliyoruz. :P




Sayfa 2 / 2 İlkİlk 12