
Söylenenler, anlatılanlar ve yazılanlar biz engellilerin toplumdaki aynası gibi sanki. Sokakta yürürken yaşlı kadınların vah vah pek de genç nasıl çalışır nasıl yaşar dediği ve kulaklarımızla duyduğumuz acılı düşüncelerine cevap vermek her zaman ilkem olmuştur. Yanına oturur ve sohbete başlarım. Nine senin oğlun kızın varmı, onlar nasıl çalışır nasıl geçinir derim. Bana bakıpta ahlanıp vahlanma. Ben üniversite mezunuyum. İyi bir işim, iyi bir kazancım ve bunların dışında da düğünlerde org çalarım. Yani senin anlayacağın kazanım iyi derim. Önce toplumun eğitim seviyesinin yükselmesi lazım derim. Buna benzer bir sürü örnek bütün arkadaşımızın başına gelmiştir mutlaka. Ama bizler bazı engelleri aşmışız sanırım. Birde dini istismar ederek dilendirilen insanlar var. Asıl toplumun kanayan yarası bu olmalı. Bütün mücadelemiz bu insanların toplum içinden geçinen bireyler yerine üretken insanlar olarak yetiştirilerek topluma kazandırılması gerektiğini düşünüyorum. Eğitim seminerleri, eğitim kursları ve el sanatı eğitimleri vererek`bu insanların bilinç altındaki başarabildiği uğraşları bularak ve onların topluma faydalı birer meslak sahibi yapılmalarından yanayım. Asıl hedefimiz bir kişiye hergün balık vermek yerine balık tutmayı öğretmek olmalıdır derim.