TEKSAN İnovatif Medikal Ürünler İstanbul, Bursa ve İzmir'de
Sayfa 4 / 11 İlkİlk 12345678 ... SonSon
Toplam 162 mesajın 46-60 arasındakiler
Buraya tıklayarak yazıları büyültebilirsiniz Buraya tıklayarak yazıları küçültebilirsiniz
  1. #46
    Üye
    basaranesmer Avatarı

    Üyelik Tarihi
    15.07-2005
    Son Giriş
    15.09-2008
    Saat
    16:51
    Yaşadığı Yer
    ankara
    Mesaj
    28
    Alınan Beğeniler
    0
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    STAR, dünyanın en güvenli, en sağlıklı, en konforlu ve en dayanıklı tekerlekli sandalye minderi.
    Gördüğüm o ki bence “bu konu bize yapılan ya da yapıldığı düşünülen ayrımcılıkla – Hrant Dink arasında bir bağlantı yoktur ben böyle düşünmüyorum” diyen herkesi dışlamaya yönelmiş, aslında tamamen fikir ayrımcılığına dayanan bir durum olmaya başladı. Neden karşı gelen herkese saldırılıyor anlamadım. Burası siyasi bir platform olmamalı derken gerçek anlamda bir boğa arenasına döndürülmeye çalışılıyor.

    Solingen de 5 Türk ün yakılmasından tutunda bu ülkede başörtüsü ayrımcılığı var yazılarına kadar hepsini okudum. Bazılarına katılıyor bazılarına katılmıyorum. Hangileri olduğu da bende kalsın. Ama bence “hepimiz Ermeniyiz” sloganını isterseniz başka bir tartışma konusuna alın ki insanlar “doğru konuş ha” gibi tehditler almadan gerçek fikirlerini yazabilsinler

    Gerçekten haftanın konusu buysa ben de ayrımcılık olayına gelmek istiyorum. Pozitif ayrımcılık- negatif ayrımcılık. Bir sevdik gitmeyince bir sevdik gelmez arkadaşlar. (bu sözün üzerine benim gayet politik davrandığımı düşünen olursa bilsin ki ben politika yapmak yerine durumu irdeleyip var olan şartların içindeki kabul edilebilirlikleri alıp kabul edilemezlerle uğraşmaya çalışan biriyim ve hayalperestlikten de uzağım –ki bunun içinde forumlardan birinin içinde yer alan “arabamı ÖTV siz 1-2 yılda bir değiştirebileyim” teklifi de yer alıyor-) Zamanında araçlarla ilgili bir forum da arkadaşlardan biri çok güzel bir söz söylemişti. Alın ÖTV nizi verin bacaklarımı. Bacaklarımı geri veremiyorsanız verin arabamı. Bu da güzel doğru bir mantık. Peki istenilen nedir? Ben sakatım. Devlet bana işe girmem için kontenjan ayırsın beni işe sokamıyorsa bana maaş ödesin (ama ben günün birinde işe girersem bu sakat maaşını kestirmeyeyim –ki bu örneği çok yakınımda yaşadım-) ama bana sakat gibi davranmasın. Ben okumayayım bir meslek sahibi olmayayım üstelik herkes bilsin ki ben ekmeğimi amelelikle hamallıkla taştan çıkaracak durumda değilim ama bana kız versinler.( üstelik bu ülkenin Avanos ilçesinde düzgün çömlek yapamayan adama da kız verilmezmiş bundan 10 sene önce) Ben otobüse bineyim tek değneklide hatta değneksizde olsam -gerçekten düşününce- (çünkü ben iki değnekli olduğum halde duruğumu iyi ayarlayıp bir saatlik yolu ayakta gidebiliyorum ve çoğu zaman yer verme tekliflerini ihtiyacım olmadığı gerekçesiyle reddettiğim için çok da ayakta gittim) ihtiyacım olmadığı halde birinin bana yer vermesini bekleyeyim ama sakat olduğum için yer verdiklerini belli etmesinler. Her şeyden önce ben kendimi sakat olarak göreyim bekleyeyim başkalarından her şeyi… bana yer, bedava otobüs bileti, indirimli araba, kuyruklarda öncelik, işe girişte kontenjan vs ama bana sakat olduğumu belli etmesinler. Pozitif anlamda ayrımcılık gören herkes negatif kısmına da katlanır. Süper zekalı insanlar da toplumda yer tutamazlar.Einstain ında ilkokulda okuldan kovulduğunu bilmiyor musunuz? Bu da onların hem negatifi hem pozitifidir. Zannediyorum 1993 yılında özel bir havayolu şirketi Ankara- Antalya arası uçuşlarda yeşil gözlü bayanlara %50 indirim yapıyordu. Neden yeşil gözlüler ayaklanmadı. Çünkü işlerine geldi ama düşününce bir anlamda yine bir takım insanlar sınıflandırılmıştı. Evet bu ülkede başörtülülerde ayrılıyor ama otobüste aynı yaşlarda biri örtülü diğeri açık bir kadın görüldüğünde ilk önce kapalıya yer veriliyor. Bazı firmalar eleman alırken kapalıları tercih ediyor.

    Okullarda kısa boylular öne uzunlar arkaya alınırlar. Bu da ayrımcılık o zaman. Birkaç yıl öncesine kadar (tam kaldırılma tarihini bilmiyorum) doktorların DR plakası aldıklarını/alabildiklerini biliyor muydunuz? (tabii bunun asıl amacının acil durumlarda bu doktorların kullandıkları araçları ayırt etmek olduğunu da anlamışsınızdır) ama bu da ayrımcılık. “vay be bak şu geçen doktormuş” “ne yapayım bende mimarım”
    Avrupa da sigara içenler 3. sınıf insan muamelesi görüyorlar. Bu da ayrımcılık.

    Ayrımcılık dediğiniz şeyler bunlarsa evet bütün dünyada bir ayrımcılık var o zaman… Peki ne yapacaksınız. Size karşı duranlardan farkınızın olmadığını siz ispat edeceksiniz. Bu ülkede sakatlara karşı duyulan acıma duygusunu bir yok edeceğiz. Kendimize ilk önce biz acımayacağız. Sakın acımıyorum demeyin çünkü ben bu forumlarda kendine başkalarından daha çok acıyan insanlar olduğunu gördüm. (herkes demiyorum lütfen iyice düşünüp üstüne alınacaklar sonra alınsınlar)

    Son olarak anlatmak istediğim bir şey var:

    Diyarbakır da yurttayken bir bardak sıvı yağa ihtiyacımız oldu kantine indik iki kız… Kantinciyle aram iyiydi ondan istedim. O getirmeye gittiğinde yanımdaki arkadaşın başka bir odaya uğraması gerektiği geldi aklına bana “sen yağı alıp odaya çık ben yetişirim size” dedi. Yüzüne baktım “Nursel” dedim gülerek “kızım ben bardağı nasıl taşıyacağım” birden dondu sonra o da güldü “valla ben senin böyle olduğunu unutuyorum hep” Diyarbakır da ve şu anda da Ankara da hiçbir arkadaşım benim sakat olduğumu fark etmiyor iki değneğime rağmen…

  2. #47
    Üye
    abalı Avatarı

    Gerçek Adı
    osman
    Üyelik Tarihi
    23.01-2005
    Son Giriş
    05.12-2015
    Saat
    13:21
    Yaşadığı Yer
    istanbul
    Mesaj
    123
    Alınan Beğeniler
    2
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    Bülent bey burada konu ile ilgili yazılan yazılanları okudum.Okudukdan sonra düşüncemi yazdım.Belki benim kabahatim senin gibi düşünmediğimden olabilir.zannediyorum bu konuyu başka bir ardaşımız acmış olsaydı ya silerdin yada ayrımcılıkla eleştirini yapardın .Bu konuyu hrant dink ölümü ile engelliler arasındaki baglantıyı kurarak ayrımcılıgı buraya taşıdığın kanısındayım..Hrant ölümüne üzüldüm insan olarak kimsenin ölmesini veye öldürülmesini istemem.sen nasıl fikrini söylüyerek eleştiri yapıyorsan sana karşı zıt fikirlerede saygı duymak gerek ben kerkesin fikrine saygı duyarım.



    ABALI

  3. #48
    Genel Yayın Yönetmeni
    OturanBoğa Avatarı

    Gerçek Adı
    Bülent
    Üyelik Tarihi
    09.01-2003
    Son Giriş
    Bugün
    Saat
    15:31
    Yaşadığı Yer
    İstanbul
    Mesaj
    57.505
    Alınan Beğeniler
    3.871
    Verilen Beğeniler
    4.124

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    bases, "Hrant Dink'e ayrımcılık yapılmıyor, bizle aynı değil" fikrini bin defa yaz... bu tartışmanın amacı bu zaten! Burada mahkum ettiğim düşünce, ırkçı-saldırgan ve ayrımcılık-ötekileştirme zemini dışında yapılan siyasal polemiklerdir. İkisini karıştırmayalım lütfen...

    ***
    bases: "Pozitif ayrımcılık- negatif ayrımcılık. Bir sevdik gitmeyince bir sevdik gelmez arkadaşlar"

    Öncelikle burada kavram kargaşası var. İşin hukuki tanımı şudur:

    Aynı zamanda SUÇ da olan, İNSAN HAKLARI ile temelden çelişen (ilk mesajda deyalıca alıntılanan) ayrımcılık tanımı:
    "Ayırımcılık (discrimination), bir kişi ya da gruba yaş, ırk, renk, milliyet ya da etnik köken; cinsiyet, hamilelik ya da medeni durum; özürlülük; dini inanç; cinsel tercih veya diğer kişisel özellikler nedeniyle başka kişi ya da gruplara göre farklı davranılması sonucu oluşur.”
    “Bazı insanların, din, yaş, cinsel yönelim, cinsiyet, sosyoekonomik sınıf, kültür, etnik köken, ulus, siyasi görüş vb. nedenlerle diğer insanlardan farklı muamele görmesi ve çoğunlukla aşağılanması.”
    Bir başka deyişle ayrımcılık, “insanları ırk-dil-din-cinsiyet-sakatlık vb. ayrımı yaparak değerlendirme”ktir.

    Şimdi, uluslararası ve ulusal oluşumlar bu ötekileştirmekten doğan ayrımcılığı görüp, bunu ortadan kaldırıcı düzenlemeler getirmiştir. Bunları yaparken demiştir ki, HER İNSANIN İNSAN OLMAKTAN DOĞAN HAKLARI vardır. Bunlara NEGATİF HAK denir. Negatif hak, bir toplumda ayrım yapmadan, herkese tanınan haklardır; ör. Toplu ulaşımdan yararlanma, mülk alabilme, eğitim-sağlık vb. haklar.
    Yani düşündüğün gibi "negatif ayrımcılık" gibi birşey YOKTUR. Onun adı düpedüz yukarıda alıntıladığım üzere suç olan ayrımcılık, yani “insanları ırk-dil-din-cinsiyet-sakatlık vb. ayrımı yaparak değerlendirme”ktir.

    Bu temel standart yani İnsan Hakları standardı koyuldu koyulmasına ama, bazı kişi ve gruplar toplumlarda varolan önyargı ve tutumlardan dolayı bu temel insan haklarına erişemez hale düştü/düşürüldü. Birkaç örnek vermek gerekirse, T.C. anayasasında herkes seçme ve seçilme hakkına sahiptir, der. Ama sonuca bakarsak, Meclis'İn %2-3ü ancak kadın, ve sakat sadece 2 kişi var! Anayasaya göre herkesin eğitim görme hakkı vardır, ama uygulamada kızlar okutulmaz, mimari ve doğrudan dışlama sonucu sakatlar okullara gidemez/alınmaz. Herkesin kamu hizmetlerinden yararlanma hakkı vardır mesela, ama mimari yanlışlıklar sonucunda sakatlar bu hizmetlerden yararlanamaz vs.vs.vs.
    İşte bu durum oluşunca, yani İnsan Haklarına erişmekte dezavantajlı olan grupların, fırsat eşitsizliği ile karşı karşıya kaldığı ve bu yüzden mağdur olduğu görülünce, o halde dediler, "herkes eşittir" demek yetmiyor, bu dezavantajlı grupların İnsan Haklarına erişebilmesi için artı haklar vermemiz gerekiyor. Onun için de POZİTİF HAK kavramı yaratılmıştır. Yani Pozitif hak, negatif hak standartlarına erişemeyen/eriştirilmeyen kişi ya da gruplar herkesle gerçekten eşit olabilsinler diye destekleme girişimidir. Yani herkesten çok hak verilmiş olmaz bu dezavantajlılara; herkesle gerçekten eşit olmaları için, düşürüldükleri bu mağduriyetin giderilmesi için, negatif hakların kullanılabilmesi için, artı haklar verilmesi olayıdır. Örneğin, kadınlara ve sakatlara Meclis'de alt kota uygulaması, binbaların sakatların erişimine uygun hale getirilmesi için yasal düzenlemeler vs.

    Sonra bu temel (negatif) İnsan Hakları yapıldı, üstüne yetmedi, Pozitif Hak getirildi... Bitti mi? Hayır! Bakıldı ki sorunlar hala devam ediyor. Hala insanlar dışlanıyor ve ayrımcılığa uğruyor. Devletler "Pozitif ayrımcılık yapın" diye yasalar çıkarsa bile, buna uyulmuyor... İşte burada üçüncü aşama devreye giriyor. Bu da POLICING (yaptırım uygulama) aşaması. Bu da kişi ve kurumlara, "verdiğiniz hizmetten ve olanaktan herkesin eşit olarak yararlanmasından sorumlusunuz. Bu konuda yaptığım tüm yasal (pozitif-negatif hak) düzenlemelerinden herkes sorumludur. Bu standartlara uymayan kişiler suç işlemiş olur ve cezalandırılırlar"
    Literatürde bu üç aşama şöyle formüle edilebilir.
    İnsan ve Azınlık Haklarında Devletin Yapıcı Tutumunun Evreleri:
    Birinci Evre: Ayrımcılığın Önlenmesi / Azınlıkların Korunması (pasif)
    İkinci Evre: Pozitif Ayrımcılık / Olumlu Edim (aktif)
    Üçüncü Evre: Yaptırım Uygulamak (policing)

    Küçük bir örnek: TC sınırları içindeki her çalışanın iş yaşamını düzenleyen İş Kanunu vardır. Bu kanunda herhangi bir kişi ya da grubun aleyhine hiç bir düzenleme olamaz (birinci evre). Sonra kadınların ve sakatların iş yaşamında dışlanmamaları ve olası ayrımcılığın önlenmesi için ekstra düzenlemeler (ör. kota, doğum izni vb.) getirilir (ikinci aşama). Sonra dışlayanların cezalandırılması için düzenlemeler yapar ve ayrımcılığı suç sayar (üçüncü aşama).

    Hasılı, "negatif ayrımcılık" diye birşey yoktur. Hele "gülü seven dikenine katlanır" anlamında bir mantık hiç yoktur. Onun adı düpedüz ayrımcılıktır ve suçtur. Tek norm vardır, o da İNSAN HAKLARIdır.

    Ayrımcılık, bir insanın sakat diye (ya da her ne ise) dışlanmasıdır. Yani eğitimini aldığı halde kamuda mühendis olamamasıdır, mahallesindeki okula gidememesidir, toplu taşıma araçlarını kullanamamasıdır, okulundan, "diğer veliler sakat bir çocukla aynı okulda olmalarını istemiyor" denilerek okuldan atılmasıdır, düşük maaşla çalıştırılmaktır, işyerinde kötü muamele görmektir vs.vs.vs.

    Yani ayrımcılık kısa-uzun-esmer-sarışın-üniversiteli-cahil arasındaki fark değildir! Elbette herkesin binbir özelliği vardır ve birbirlerinden farklıdırlar. Yeter ki o özelliklerinden dolayı dışlanmasınlar. Dışlandıkları zaman ayrımcılık doğar.
    İşte bu dışlanmışlıktır diyorum ben Hrant Dink ve sakatları benzer yapan şey.

    Durup durup, şehitlerle özdeşletiriliyor bu konu, buna da bir anlam vereniyorum.
    Arkadaşlar, şehitler ötekileştirilip dışlanıyor, ayrımcılığa uğruyor mu da aynı kefeye koyalım! Şehitlere ağlayanlar masum bir canın katledilmesine de ağlayamaz mı yani!? Asala diplomatlarımızı katlettiğinde bizler çıkıp HEPİMİZ TÜRKÜZ desek, adama gülerler yahu! Elbette Türküz! Orada işi anlamlı kılacak şey, Türk olmayan kişilerin HEPİMİZ TÜRKÜZ demesidir, o erdemi, büyüklüğü gösterebilmesidir. Yukarıdaki mesajlarımdan birindeki örnekleri tekrarlamam gerek sanırım:

    öteki olmanın ne demek olduğunu bilmeyen, hiç öteki olmamışlar tarafından soylenince komik, hatta absurd oluyor. burda 70 milyon içinde birbirine soylenince pek bi anlamı yok, ama ne zaman türk olmak öteki olmaktır, o zaman bu cümle anlamlı olacaktır.

    "Hepimiz Türküz" sözünün söylenmesi Türklerin evlerinin yakıldığı Solingen'de, Türkler'in isim değiştirdiği Sofya'nın üniversite koridorlarında güzeldir, "müslümanım" diyemeyenlerin yürüdüğü Kavala'nın arnavut-kaldırımlı yollarında, sırf oralı değilsiniz diye garip görüldüğünüz Stockholm'de anlamlıdır, onların dilini bilmiyorsunuz diye sizle konuşulmayan Paris'te önemlidir; kısacası Türk olmanın öteki olduğu yerde, ötekiyi, farklı görüleni genel görüşün karşısında, savunmasan da, "o" olmasan da değerli kılmaktır, anlamaktır.

    **
    17 ağustos depremi sonrasında, önemli bir Yunan gazetesinin (sanırım nea) attığı manşetti bu. birkaç gün sonra, gazetenin genel yayın yönetmeni, bir röportajında "sert tepkiler bekliyorduk ama birkaç ufak eleştiri hariç hiç tepki gelmemesi bizi de şaşırttı" diyecekti.
    K
    • A NEA adlı Yunan gazetesinin 20 agustos 1999 cuma günü attığı başlık

      HEPİMİZ TÜRKÜZ
      Eğer ki acı ve neşe aslında insanları birleştiriyorsa, Yunanlılar ve Türkler kardeş olmaya mecburdurlar.

      "bu beklenmedik ve hakedilmemiş trajediden dolayı acı çeken tüm Türklere: dualarımız sizinle... ve hükümetimizin mümkün olan bütün yardımları acınızı biraz olsun hafifletmesi için göndermesini talep ediyoruz. Türkiye ekonomisini düzeltebilmek için çok çalışıyor ama bu darbe çok üzücü ve talihsiz" - yorgos likudis" şeklinde bir okuyucu yorumuyla başlıyor yazı.

      Şimdi tüm Yunanlılar 1999'dan beri Türk tabii!!!


    ***
    SON UYARI: SİTEYE SLOGAN YAZAN HERKESİN ÜYELİĞİNİ BU DAKİKADAN SONRA SİLECEĞİM!

  4. #49
    Üye
    andante Avatarı

    Üyelik Tarihi
    11.01-2005
    Son Giriş
    15.12-2009
    Saat
    18:11
    Yaşadığı Yer
    istanbul
    Mesaj
    756
    Alınan Beğeniler
    1
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    Sanırım oldukça tuhaf bir apartmanda yaşıyorum.Tuhaf kelimesini burada yazılı olanları okuduktan sonra karar verdim.

    Bizim apartman 8 daireli bir apartman. Adı ; Pehlivan.

    Her katta iki daire var. Ancak tuhaflığı alt katlarla başlıyor. Genellikle apartmanların üst katları dublekstir bizimkinde alt katlar dubleks.Bu dairenin üçünde Ermeni komşularım oturuyor, ben en üst kattayım ve yan dairem bir İngiliz e ait. Yani üç Ermeni, Üç Türk ve bir İngilizden oluşmuş bir apartman ve hiç biri kiracı değil hepsinin kendi evi.

    En son gelen ben oldum. Yaklaşık beş yıldır bu evde yaşıyorum.Şu ana kadar apartmanımızda daha önce yaşadıklarımdan hiç birini yaşamadım. Nazar değmesin diyeceğim tuhaf bir barış içinde yaşıyoruz.

    Hepimiz çalışan insanlar olduğumuzdan pek sık görüşemezsekte artık gelenekselleşmiş olan bazı toplanma günlerimize katılmamak diye bir şey söz konusu değildir.

    Örneğin;

    Yaza girerken apartmanımızın arka tarafındaki çok güzel bahçemizde hepimiz evlerimizde yaptığımız yiyeceklerle kadın erkek, çoluk çocuk bir araya gelir ve "yaza merhaba " partisi yaparız.

    Kar yağdığı zamanda bahçe harika bir durum alır ve o zamanda yine hep beraber karda mangal partisi düzenleriz.

    Bu birlikteliklerimizde özellikle yöneticimizin yaptığı sıcak şarabı zevkle yudumlarken muhabbetlerimize katılmanızı isterim.

    Gördüğünüz gibi oldukça farklı bir din anlayışı da var doğal olarak. Türkiye Cumhuriyeti sınırları içersinde yaşadığını hiç unutmayan bizim apartman sakinleri herşeyden önce kurban ve ramazan bayramını yine birlikte kutlarız. Resmi tatiliz ya...

    Ama bunun dışında kendi dini bayramlarında onlardan gelen kendilerine özgü yiyecekleri yemekten de acayip bir keyif alırım. Özellikle yılbaşına girerken bizim İngiliz komşunun yaptığı ve tüm apartmana dağıttığı hindilerin lezzetini sizlere anlatamam, farklı yapıyor kadın allah için.

    Kimseyi rahatsız etmemek için piyano çalışmalarımı pedala basarak sessiz bir ortamda yapmaya çalışırım. Ses olduğu gibi aşağıya ve yanlara heryere gidebilir çünkü. Ama bazen kızımla çoştuğumuz olur. Pedal falan hak getire tüm mahalle piyano sesiyle çalkalanır. İşte o anlarda ilk geldiğimizde bir şey keşfettik.

    Ben değil, kızım piyano çaldığında yan komşumdan mutlaka ama mutlaka ya bir dondurma yada pasta gelir. Canımız dondurma çektiğinde inanın biz sadece piyano çalıyoruz...

    Hemen hemen iki ayda bir alttaki Ermeni komşularımızın bir toplanma günleri vardır. O günü dört gözle beklerim. Bizler davetli değilizdir o güne sakın yanlış anlamayın. Ben sadece o toplantının sonucunu heyecanla beklerim. Böylemi güzel söylenir Türk Sanat Müziği......

    Bir araya gelir ve çalgılar eşliğinde şarkılar söylerken mahalle başka bir sesle yankılanır......

    En tuhafı da resmi diğer bayramlarımızdır. Apartmanımıza ait kocaman bir Türk bayrağı vardır. Ve bu İngiliz komşumuzda durur.Bayramdan bir gece önce en üst katta olduğumzdan komşumla birlikte o kocaman Türk bayrağını biz asarız apartmanımıza.

    Böyle bir apartmandır işte Pehlivan apartmanı. Tuhaf değil mi?

    İşin özünde sadece insan olduğunu hiç unutmayan bu sekiz daireli yaşayan halkı seviyorum.Hiç biri kendi öz değerlerini yitirmeden birbirine saygılı son derece insanca bir yaşam sürdüğü için huzur dolu günler yaşadığımız ortada.

    Ülkeler bunları başaramıyor işte. Başarmamak için bir sebep yok aslında.Birileri çıkıyor öyle yada böyle bir şeyleri bozuyor.

    Sevgili oturanboğa;

    Seni anlamıyor değilim.Böyle bir başlık açtığın zaman burada yazılı olanlar seni şaşırtmasın. Bunlar normal sonuçlar. O kadar hızla ve isteğimiz dışında gelişiyor ki hemen herşey, ve hızlı iletişim sayesinde doğru ya da yanlış bir çok şey yazılıyor çiziliyor.Bunlar arasında en doğru olanı dünyaya bakış penceremiz oluşturuyor. Ve bu pencereler asla birbirine benzemek zorunda değil.

    Kuşkusuz bu benzemeyen pencerelerde bir başkasını zedeleyici unsurları ayıklamak gerekiyor. Bunu konuşarak yapabileceğimizi düşünüyorum. Her şeye rağmen yasaklamalar la değil. Çünkü ne adına olursa olsun tüm yasaklamalar bir çığ gibi yasaklamaya çalıştığımız düşüncenin kökleşmesine sebep olacaktır.

    Sevgiler............

  5. #50
    Genel Yayın Yönetmeni
    OturanBoğa Avatarı

    Gerçek Adı
    Bülent
    Üyelik Tarihi
    09.01-2003
    Son Giriş
    Bugün
    Saat
    15:31
    Yaşadığı Yer
    İstanbul
    Mesaj
    57.505
    Alınan Beğeniler
    3.871
    Verilen Beğeniler
    4.124

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    andante, çok yaşa sen, işte ben de onu diyorum ya, AYRIMCILIĞA UĞRAMADAN BİRARADA/İÇİÇE YAŞAMAK!

    Beni azcık tanıyanlar benim karşı görüşe ne kadar "bağımlı olduğumu" ve tartışmaktan ne kadar keyif aldığımı bilirler. Yeter ki içi boş sloganlar olmasın.

    Bu başlığı açarken elbette biliyordum böyle bir ortam doğacağını. Ama ayrımcılıktan muzdarip ve mücadelesi bunun üzerine kurulu olan biri olarak bu tür yaşamsal tartışmalardan kaçmanın imkansız olduğunu düşünüyorum. O yüzden tartışmayı sadece ve sadece ayrımclık-ötekileştirme üzerinde götürmeye çalışıyorum.

    Şu olmasın diye sloganlara ve siyasi polemiklere yer vermemeye çalışıyorum:

    Alıntı Alıntı Yapılan Kişi: Can Dündar
    Pazar günü Malatya'da oynanan Malatyaspor-Elazığspor maçı...
    Tribündeki Elazığsporlu taraftarlar "Ermeni Malatya" sloganı atıyor. Çünkü Hrant Dink Malatyalı...
    Ardından bir pankart açılıyor:
    "Ne Ermeniyiz, ne Malatyalıyız. Biz Elazığlıyız. Türkiye sevdalısıyız."
    Bunun üzerine Malatyasporlular "PKK dışarı" diye bağırıyor.
    Küfürleşme, arbedeye dönüşüyor.
    Sonuç:
    3'ü polis 10 yaralı...
    K
    Yoksa bırakayım da bu mu olsun?! Bırakayım da içinde nefret ve kin barındıran kişilere sofra mı olsun bu site?
    Başkasının yarasına merhem aramayanın, onun yarasına ağlamayanın yarasına kim merhem olur, kim ağlar onun için?

  6. #51
    Üye
    basaranesmer Avatarı

    Üyelik Tarihi
    15.07-2005
    Son Giriş
    15.09-2008
    Saat
    16:51
    Yaşadığı Yer
    ankara
    Mesaj
    28
    Alınan Beğeniler
    0
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    Bu konuyla ilgili son olarak yazıyorum. Kimse beni sakat olduğumdan dolayı aşağılamıyor. Kimse Hrant Dink ide Ermeni olduğu için aşağılamadı. Eğer öyle olsaydı kendi ekmeğini kazanabilen ve de düşünebilen bir insan neden böyle bir ülkede yaşasın ki… O bu ülkede çalışıyor, kazanıyor her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı gibi konuşuyordu. Mahkemelik olmuş olabilir bu ülkede Türk olduğu halde mahkemelik olan bir çok fikir yazarı vardır. Katilin biri çıktı O’ nu vurdu. Peki ifadesinde ne dedi “Ermeniydi onun için yaptım mı” hayır o adam kendine göre bir fikirle yaptı bu caniliği. Hatta Orhan Pamuk içinde savruldu bir tehdit. Orhan Pamuk da mı Ermeni? Değil. Demek ki bu adamın amacı –ki her ne olursa olsun insanlığa sığmıyor- farklı ırklardaki insanları öldürmek değilmiş. Son mesajınızla hala bunu ön plana çıkardığınıza göre size şöyle söyleyeyim ben ırkçı biri değilim. Kimsenin de burada ırkçılık yapmaya çalıştığı yok. Böyle bir konuyla sakatlık arasında bağ kurmaya çalışırken belki amacınız iyi niyetliydi ama SAKATLARDA HRANT diyerek asıl sloganı siz attınız.

  7. #52
    Üye
    demirbilek Avatarı

    Üyelik Tarihi
    30.01-2007
    Son Giriş
    30.01-2007
    Saat
    14:53
    Yaşadığı Yer
    her an her yerde
    Mesaj
    1
    Alınan Beğeniler
    0
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    Beyoğlu nun arka sokaklarında Cansu isimli bir travesti öldürüldü Cuma günü hep birlikte cenaze törenine gidip hepimiz cansuyuz hepimiz .......yiz diye yürüyüş yapalım...

  8. #53
    Üye
    serdar-06 Avatarı

    Üyelik Tarihi
    20.04-2006
    Son Giriş
    21.11-2007
    Saat
    13:02
    Mesaj
    2
    Alınan Beğeniler
    0
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    Alıntı Alıntı Yapılan Kişi: demirbilek
    Beyoğlu nun arka sokaklarında Cansu isimli bir travesti öldürüldü Cuma günü hep birlikte cenaze törenine gidip hepimiz cansuyuz hepimiz .......yiz diye yürüyüş yapalım...

    YORUMSUZ :roll: :roll: :roll:

  9. #54
    Genel Yayın Yönetmeni
    OturanBoğa Avatarı

    Gerçek Adı
    Bülent
    Üyelik Tarihi
    09.01-2003
    Son Giriş
    Bugün
    Saat
    15:31
    Yaşadığı Yer
    İstanbul
    Mesaj
    57.505
    Alınan Beğeniler
    3.871
    Verilen Beğeniler
    4.124

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    EVET, belki dalga geçmek için yazdınız ama, evet-evet-evet bin defa evet! O yürüyüşte HEPİMİZ CANSUYUZ
    Biz "bugün" CANSU-HRANT-KADIN-ERKEK-YUNAN-ERMENİ olacağız ki, "yarın" herkes SAKAT olabilsin!
    Biz bugün onların acısını paylaşacağüız ki, yarın onlardan merhem istemeye yüzümüz olsun!

    Not: Selamlar!
    - Arkadaşlar, lütfen sorularınızı özel mesajla iletmek yerine ilgili foruma yazarak cevap arayın. Böylece hem soru-cevaplardan herkes yararlanır hem de en doğru cevaba en hızlı şekilde erişmiş olursunuz.
    - Lütfen sorunuza cevap aldıktan, bir sorununuza çözüm bulduktan sonra dönüp gitmeyin. Siz de başkalarına yararlı olmak için bilgilerinizi, tecrübelerinizi, duygularınızı paylaşabilirsiniz. Unutmayın, siz nasıl yana yakıla cevap arıyorduysanız, başkaları da içine düştüğü açmazdan çıkmak için aynı hararetle sorularına cevap arıyor...

  10. #55
    Üye
    wedo Avatarı

    Gerçek Adı
    WEDO
    Üyelik Tarihi
    07.03-2005
    Son Giriş
    08.04-2021
    Saat
    18:21
    Yaşadığı Yer
    İzmir
    Mesaj
    225
    Alınan Beğeniler
    3
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    Tabiiki cansuda olunur, nerde ayrımcılık yapılıyorsa onun karşısında olunacak. İşte böle yaparak birileri sonunda anlayacak bu ülkede illegal birşeylerin yapılamayacağını, fakat şu yukarda yazılanlardan sonra hala eğitim ve kültür eksiğimiz olduğunu anlıyoruz, sanırım duyarlı insanlar çoğaldıkça buda yerleşecek.Bazı şeyler hemen olmuyor birileri bedel ödeyerek oluyor, bu ödenen bedellerinde değerini bilecek bilinçli ve örgütlü toplumlarada ihtiyacımız var.

  11. #56
    Üye
    Selina Avatarı

    Gerçek Adı
    Selina
    Üyelik Tarihi
    20.01-2006
    Son Giriş
    28.06-2012
    Saat
    16:05
    Yaşadığı Yer
    ANKARA
    Mesaj
    27
    Alınan Beğeniler
    0
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    FATİH SULTAN MEHMET HAN'IN İSTANBULU FETHETTİKTEN SONRA İSTANBULDA YAŞAYAN AZINLIKLAR İÇİN YAYIMLADIĞI FERMAN AŞAĞIDADIR.

    ŞU HUSUSUDA BELİRTMEDEN GEÇEMEYECEĞİM BEN TÜRK VE MÜSLÜMANIM AMA BURADAKİ KONU NE TÜRKLÜK NE DE MÜSLÜMANLIKTIR. AYRIMCILIK KONUSU İŞLENİRKEN KİŞİLER FARKLI ALGILAMALAR YAPARAK KONUNUN ÖZÜNDEN AYRILMIŞLAR GÖRDÜĞÜM KADARIYLA.

    Fatih Sultan Mehmed, Bosnayı fethettiği zaman Osmanlı devlet politikasının sonucu olarak bölge halkına dini serbestiyest getirmiştir. Fatih Sultan Mehmed'in buradaki latin papazlarına verdiği 883 (1478) tarihli ferman suretinde; "Nişanı-ı hümayun şu ki Ben ki Sultan Mehmed Han'ım; üst ve alt tabakada bulunan bütün halk tarafından şu şekilde bilinsin ki, bu fermanı taşıyan Bosna rahiplerine lütufta bulunup şu hususları buyurdum: Sözkonusu rahiplere ve kiliselerine hiçkimse tarafından engel olunmayıp rahatsızlık verilmeyecektir. Bunlardan gerek ihtiyatsızca memleketimde duranlara ve gerekse kaçanlara emn ü aman olsun ki, memleketimize gelip korkusuzca sakin olsunlar ve kiliselerinde yerleşsinler; ne ben, ne vezirlerim ne de halkım tarafından hiç kimse bunlara herhangi bir şekilde karışıp incitmeyecektir. Kendilerine, canlarına, mallarına, kiliselerine ve dışardan memleketimize getirecekleri kimselere yeri ve göğü yaratna Allah hakkı için, Peygamberimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.) hakkı için, yedi Mushaf hakkı için, yüz yirmi dört bin peygamber hakkı için ve kuşandığım kılıç için en ağır yemin ile yemin ederim ki, yukarda belirtilen hususlara söz konusu rahipler benim hizmetime ve benim emrime itaatkâr oldukları sürece hiç kimse tarafından muhalefet edilmeyecektir." Bu ferman suretinde de görüldüğü gibi azınlıklar tam bir hürriyet ortamı içinde hayatlarını sürdürmüşlerdir.

    Kaynak: Ermeni İddiaları ve Gerçekler

  12. #57
    Üye
    Hasan DURMUŞ Avatarı

    Gerçek Adı
    Hasan
    Üyelik Tarihi
    13.03-2006
    Son Giriş
    05.05-2019
    Saat
    08:07
    Yaşadığı Yer
    Trabzon
    Mesaj
    397
    Alınan Beğeniler
    2
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    Okuduğum kadarıyla biz bir hrant'ız ile biz bir ermeniyiz ifadelerini birbirinden ayırmalıyız.Bir Türk hiç bir zaman ermeni olamaz ama hrant bir isim o isim ahmet,mehmet,vs bir isim olabilirdı ozaman işler değişik olurdu.Hrant'a yapılan engeller bizede yapılmıştır,bu dünde yapıldı bügünde yarında yapılacaktır her toplum ve millettede aynısı olur.
    Şayet bizim ülke topraklarımızda hiç bir ayrım yapmadan yaşayan her insan ülke menfaatleri doğrultusunda herkes yaşamaktadır.
    Birileri Hrant olayında emeline ulaşmıştır,yıllardır ülkemizi parçalamak için uğraş veren ülkeler ellerinden geleni ardlarına koymuyorlar bir hrant olayında ülkenin her tarafından uğultular duyulmaya başladı şayet bizler
    karşı tarafa bilinçlı bir şekilde drenemesek kaybeden biz oluruz.
    Bunun örneğini Irak'ta gördük bizlerde bölük porçük olursak sonumuz Irak gibi olur.Ama Allah'ıma şükürler olsun yıllardır bunu başaramadılar vede başaramayacaklar buda bizlerin yapılan oyunlara hiçbir zaman prim vermememızden kaynaklanıyor.
    Bizim Ülkemizde Bizlerin insanların maneviyatlarına şahşiyetlerine saygımız vardır ama,o şekildeki haykırışına asla;
    Tüm arkadaşlarıma Saygılar;

  13. #58
    Üye
    kardelen39 Avatarı

    Üyelik Tarihi
    08.02-2005
    Son Giriş
    02.12-2008
    Saat
    14:03
    Yaşadığı Yer
    İstanbul
    Mesaj
    105
    Alınan Beğeniler
    0
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    Bir şiirle merhaba,

    Düşüncelerinizin hamalıyım
    Sırtımda taşırım istediğiniz yere
    Ama düşüncelerinizin kölesi değilim
    Asla olmam…


    Kavramlarla düşünmeyi seviyorum. Kavramlarla düşünen insan, dogmatik olmaz. Çünkü artık o olgusal bilinçle hareket etmez. Peki ne yapar? Yaşama nesnel bakar.

    Oğuz Atay “ Tutunamayanlar” romanında şöyle der:
    “ Hiçbirşey yapmadan aptalca bir düzen içinde yaşarken kimse görmüyordu. Sonra, alışılmışın dışında en küçük davranışı görüyorlar. Nasıl görüyorlar acaba? Sizi gördük diyorlardı. “

    Roman boyunca alışkanlıkları ile yaşayan insanların dünyasını anlatır. Bizleri…
    Nasıl bir dünyada yaşıyoruz?
    Ne yapıyoruz?
    İşe gidiyoruz. Eve geliyoruz. Eşimizle henüz yabancılaşmamış isek, birbirimize o gün gördüklerimizi, yaşadıklarımızı anlatıyoruz. Yorumlar yapıyoruz. Çocuklarımız var ise, onların bakımı ile ilgileniyoruz. Yatırıyoruz. Gazetemizi okuyoruz. Ya da televizyon seyrediyoruz.
    Kurulu makine gibi…
    Düşünmüyoruz. Ne zaman düşünüyoruz.
    Ev satın alırken düşünüyoruz. Çocuklarımızın geleceğini düşünüyoruz. Tatile giderken düşünüyoruz. İş yerinde yükselmek için düşünüyoruz. Bunlar düşünmek mi?
    Şimdi… Dünya nereye gidiyor? Irak’ta neler oluyor? Nato, IMF, Dünya Bankası ne iş yaparlar? Neden Lübnan’da binlerce insan öldürülüyor?
    Evet, bu sorunlarla pek de ilgili değiliz. Biz sadece alışkanlıklarımız esiriyiz.
    Peki insan nedir?
    İnsanı nasıl açımlarız?
    Ben felsefenin yanında sanatla, estetikle donanan insanın insanlaşma sürecinde akıl ve duygu birlikteliğini geliştireceğini düşünüyorum. Dolayısıyla böyle bir insan, insan olma yetilerini geliştirir. Öğrendiklerini gözlemleriyle birleştirerek analizler yapabilir.
    “ İnsan nedir “ dedik değil mi?
    İnsan gibi insan olmak… Evet, çok zor… Benim insanlık anlayışım, evrensel… Bu anlayışta hiçbir sınır yok…
    Öyleyse…
    Evrensel düşünen insan, insanlığı bölen her şeye de karşıdır.
    Ne için yaşar?
    İnsanlığı birleştirmek için yaşar. Mücadele eder.
    Peki kimlik ve dinsel öğeler bunun için bir engel midir?
    Evet…
    Kimlik, gerçek yalandır.
    Bunu nerden çıkarıyorum. Platon’dan…
    Ne der Platon…
    “ Yanılgıya düşmüş insanın ruhundaki o bilmeme halidir. Çünkü sözlerdeki yalan, ruhtaki bu halin bir kopyasıdır. Sonradan meydana gelen bir görüntüdür. “
    Kimlik, bizleri diğer canlılardan ayırır. Nasıl ayırır?
    Bizlerin birtakım özellikleri ya da nitelikleri vardır. Nedir bunlar?
    Yaş, cinsiyet, inanç, meslek, milliyet v.s. v.s. hepsi kimliğin içine girer.
    Sonra ne olur?
    İnsan nesneleştirilir. İnsan dondurulur.
    Peki daha sonra ne olur?
    Nesneleştirilen ben, edilgin duruma düşer. Onu nesneleştiren şey, yani özne ise, etkindir.
    Kimlik ayırıcı bir nitelik kazanır.
    Oysa, insan insandır.

    İşte bu yüzden “ HEPİMİZ HRANTIZ, HEPİMİZ ERMENİYİZ “

  14. #59
    Üye
    Mediha Avatarı

    Gerçek Adı
    mediha
    Üyelik Tarihi
    01.03-2004
    Son Giriş
    19.08-2022
    Saat
    13:41
    Yaşadığı Yer
    Antalya
    Mesaj
    532
    Alınan Beğeniler
    5
    Verilen Beğeniler
    0
    Blog Mesajları
    14

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    Sevgili Andante ne güzel yazmışsın.. Keşke ülkemiz değil tüm dünya pehlivan apartmanı gibi olsa.. İnsanlar birbirlerine saygılı ve hoşgörülü..

  15. #60
    Üye
    WaLe Avatarı

    Üyelik Tarihi
    02.07-2005
    Son Giriş
    27.10-2013
    Saat
    16:22
    Mesaj
    237
    Alınan Beğeniler
    0
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    Panthera: hafif, agresif ve zarif aktif tekerlekli sandalye...
    Ben bölünmekten sıkıldım insan olma temal özelliğimin alt özellikleri olan ırk, cinsiyet, milliyet, din, sağlık vs. gibi ayırt edilici özelliklerimle benim gibi temel özelliği insan olan diğer kişilerden ayrılmaktan, ayırılmaktan veya ayırmaktan sıkıldım.

    Engelliliğimin bende yarattığı farklılığı herhangi bir kişinin başka bir özelliğinden doğan farklılığını acıtasyonla harmanlanıp benzeştirilmesinden de sıkıldım.

    Ötekileştirilenlerdenmiyiz ? Kendi kendini Ötekileştirenlerden mi ?

    Kendi beyninizde ötekileştiyseniz toplumun da sizi aynı şekilde yorumlamasını tepki göstermemelisiniz. [

    Milliyetçilik nidaları yükselten arkadaşalara da söylemek isterim ki ;

    Bölünmek ırk milliyetçiliğinin bir getirisidir.

    Karşılıklı hoşgörü ve sevgiyi kaybederseniz niye bölündük veya bölüneceğiz diye bir endişeye kapılmaya gerek yoktur zaten kendi beyninizde bölünmüşsünüzdür. Kendi kendinizi ötekileştirdiyseniz niye beni ötekileştiriyorlar diye şikayetite bulunmanıza hakkınızın olmadığı gibi...




Sayfa 4 / 11 İlkİlk 12345678 ... SonSon