TEKSAN İnovatif Medikal Ürünler İstanbul, Bursa ve İzmir'de
Sayfa 2 / 3 İlkİlk 123 SonSon
Toplam 44 mesajın 16-30 arasındakiler
Buraya tıklayarak yazıları büyültebilirsiniz Buraya tıklayarak yazıları küçültebilirsiniz
  1. #16
    Üye
    Baben Avatarı

    Gerçek Adı
    Babür
    Üyelik Tarihi
    03.09-2005
    Son Giriş
    18.09-2010
    Saat
    12:56
    Yaşadığı Yer
    Konya
    Mesaj
    1.628
    Alınan Beğeniler
    2
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    STAR, dünyanın en güvenli, en sağlıklı, en konforlu ve en dayanıklı tekerlekli sandalye minderi.
    Alıntı Alıntı Yapılan Kişi: OturanBoğa
    ...

    Çevremizdeki insanların çoğu zaman bizleri kendimiz olmaktan alı koyduğunu düşünüyorum. Bu herşeyde böyle değil elbette ama, birçok konuda böyle bence.
    Çok istememize rağmen sevgilimizin elini tutamamak istediğimiz yerde; çocuğumuzu koklaya koklaya öpememek büyüklerimiizn yanında; babamıza "seni seviyorum" diyememek mesela, kucaklayamamak doyasıya; başımızı örtmek istemediğmizde bunu söyleyememek büyüklerimize; üniverite okumak isteyip, söyleyememek ailemize; dine inanmamamıza rağmen Cuma'lara gitmek ya da inanmamıza rağmen gidememek; dar pantolon ya da kısa etek giymeyi çok istememize rağmen "ne derler" diyerekten satın alamamak; renkli iç çamaşırlarına bakamamak vitrinde, içimiz can atsa bile; misafirliğe gittiğimiz birilerinin güzel kıyafetlerini kimse görmeden giymek ve aynanın karşısında kendimizi seyretmek hayal kurarak; güzel kızı güzel güzel öperken güzel erkek bir sahnesinde bir filmin, çok istesek de kafanmızı çevirmek zorunda kalmak utana utana; bir cinsel fantazimizi kocamıza söyleyememek, kocamızla filmdeki gibi sevişmemek, yanlış anlar diye; düğünde güzel bir adamdan hoşlandığımızda onun yanına gidememek mesela, ilgilendiğimizi ona belli edememek; zil-zurna sarhoş olmak isteyip, olamamak; enfes görünümlü bir kırmızı şarabın tadını hep merak etmek, ama bir türlü tadamamak korkudan; balığın yanında rakı içmeyi istemek, ama içememek, korkudan; sinemaya gitmek istemek tek başına, ama gidememek, korkudan; bir yazar için "haklı, ben de onun gibi düşünüyorum" diyememek herkesin içinde açık açık; toplumun genel doğrularına ters bir düşüncemiz olduğunda, yutmak zorunda kalmak dilimize gelen düşüncelerimizi...
    Hasılı, olmak/yapmak istemediğimiz şeyleri yapmak/istemek zorunda kalmak, istediğimiz gibi olamamak yani, kendimizi kendimize yabancılaştırmak bir bakıma, maskeyle dolaşmak her yerde... ..
    Hiç birimizi ağaç kovuğunda bulmadılar , Robinson Crusoe, bir roman kahramanı sadece! –Ki o bile daha önce içinde bulunduğu toplumun yaşayabilmek için yaptığı üretim çabalarından çıkardığı tecrübeleri kullanarak hayatta kalmayı becerebilmiştir.

    Bülentçim, bu tartışmada verilen örneklerin tümü, insan denilen toplumsal canlının oluşturduğu o yüce yapının sadece üst bölümünü ilgilendirir. Yani, insanın toplumsal yaşamını düzenleyen; "siyasî, felsefî, hukukî, artistik, dinî vb kavramlar ve bunlara uygun düşen kurumlar"la sınırları çizilen ve o sınırların içerisinde yaşama sanatını öğreten, eğitim-öğretim kurumunu ilgilendiren örneklerdir bunlar.

    Demem o ki; bu tür örnekleri kişisel, bireysel vb. tanımlamalarla toplumdan, toplumsallıktan bağımsızmışçasına düşünmeye/göstermeye çalışmak içinden kolay kolay çıkamayacağımız yanlışlara neden olabilir.

    Aylar önce haftanın konusu yapmış olduğun "saçmalama özgürlüğü" konusundaki sorulara benziyor bu örneklerin bir bölümü. Sen, çaktırmadan o konuyu gündemde tutmaya uğraşıyorsun ama yemezler.. :P Buradaki ilk mesajımda dediğim gibi, "Kişisel ve Toplumsal Bilinç" düzeyinin yüksekliği ile doğru orantılıdır insanların karakterlerinin gelişmesi, kişiliklerinin sağlam oluşu, senin deyiminle "kendisi ol"uşları.

    Alıntı Alıntı Yapılan Kişi: nehir_oz1982
    ...yaşamak istediklerimizin ne kadarını ve ne ölçüde yaşabiliyoruz..korkularımız ve öteki insanların etkileri..duygularımızı yaşayıp rahatça ifade edebiliyor muyuz..kendi hayatımızın ne kadarına sahibiz.. bunları sorgulatmaktı amacım..
    ...
    Sevgili nehir_oz1982, askerdeyken evine mektup yazdığında ayıp sayıldığı gerekçesiyle karısına selam yazAMAyan insanların yaşadığı bir ülkedeyiz. :shock: :evil: "Töre", örf, adet, gelenek, görenek vb. arasında bir kaç kişi "kendisi gibi" olmuş kaç yazar?


    Geçen hafta,
    Alıntı Alıntı Yapılan Kişi: bahadir4926
    ...

    bir Alman vatandaşının ortalama günlük okuma süresi 24 dakikaymış
    bir Türkün ise 12 saniye.
    .....
    Bunlar sadece rakamdır.. Fazla takılmamak gerekir.. Ama yine de bir şeyler anlatır.. %12.000 gibi bir rakam vardır. Ve bu rakam olduğu sürece biz daha çoook konuşuruz bu konuları.

    Biraz karamsardım bugün.. Kusura bakmayın. ops:

  2. #17
    Üye
    Sehribanu Avatarı

    Üyelik Tarihi
    23.05-2003
    Son Giriş
    21.03-2023
    Saat
    13:03
    Yaşadığı Yer
    izmir
    Mesaj
    2.999
    Alınan Beğeniler
    143
    Verilen Beğeniler
    12
    Blog Mesajları
    1

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    “To be or not to be.” Shakesperare’nin de belirttiği gibi “Olmak yada olmamak”. Bütün mesele bu işte...Hayatımızın ne kadarına sahip çıkabiliyoruz,ne kadar kendimiz olabiliyoruz ya da kendimiz olmak istiyor muyuz,bu soruların karşılığını bulmak pek de kolay değil.
    Kendimiz olabilmek ve kendimiz kalabilmek oldukça zor gibi görünüyor bana.Toplumun insanı çepeçevre sarması ve bu çemberin dışına çıkarsan cezalandırılacaksın ya da yalnız kalacaksın gibi tehditlerle insan ne kadar kendi olabilir ki.Kendi fikirlerini ortaya koyan ve o doğrultuda yaşamak isteyen insanlar hep yalnız kalır bu da bir anlamda kendin olabilmek anlamına geliyor belki de…Ama yalnızlıkla birlikte kendin olmak bir şey ifade eder mi? Benim yalnızlık fobim yok ama bazı şeyler insanlarla birlikte paylaşıldığı zaman anlam kazanır. Son dönemin filmlerinden “Uzak” adlı sinema filmini izlerken aydın yalnızlığını düşündüm,kendi olabilmiş ama yalnız bir insanın hayattaki yalıtılmışlığını hissettim.Hem kendin olmayı başaracaksın hem de yalnız kalacaksın bu herkesin göze alabileceği bir durum değil.Bu duruma varoluşsal yalnızlık demek istiyorum.Hem varolmayı gerçekleştirip hem de yalnızlığı tercih etmek.Ya da yalnız kalmak zorunda olmak…

    Ben Varoluşumu gerçekleştirdim diyen kişilere de gülerim çünkü savunduğumuz fikirlerin ne kadarı bizim, üstüne ne koyduk da bize ait bir fikir oldu.Savunduğumuz fikirlerin ve ideolojilerin içinde bulunduğumuz ailemizden ve çevremizden almamız,inandığımız dini sorgusuz kabul etmemiz bize aitlik verir mi? Bizden önce birileri tarafından düşünülüp, yaşama geçirilip bizim de onlardan bir sentez yapıp bize aitmiş gibi savunmamız bu durumda bu düşünceler bizi ne karar biz yapar?Bence bir düşünceyi savunmakla yine bir şeylerin kurallarına girip o düşüncenin içinde erir gideriz.Ve yine biz kendimiz değil başka bir şey oluruz…

    Sen, kendin olabilmeyi başardın mı diyecek olursanız ben hem
    kendimim hem de değilim.Yaşadığımız toplumda çemberin dışına çıkmaya cesaret edemedim,etsem yalnızlıkla da savaşmam gerekiyordu toplumla savaştığım gibi.Ben varoluşsal yalnızlığa cesaret edemedim,ettiğim zamanlarda hep tepkiyle karşılandım.Sonra sivri taraflarımı törpüledim,keskin taraflarımı yuvarladım ve toplumun istediği kıvama ulaştım .Şu anda toplumun,ailemin ve çevremin istediği gibi bir insanım.Maske artık değişmiyor. Suratım kullandığım maskeyi, beynim rolümü kanıksadı.Her duruma ve zamana farklı bir maske değil,her zaman sadece bir tane maskem var.Kendim olmayı fikirsel anlamda gerçekleştiremedim.Yanlış anlaşılmasın bir düşüncem, bir yaşam felsefem,hayata dair fikirlerim var ama onları başkalarından aldım,sentez yaptım, beynimin süzgecinden geçirdim bana ait bir şey oldu ancak yine de benim özgün fikirlerim değil.Ayrıca,topluma rağmen birey olmaya çaba harcadım,ben de bir birey olarak varım dedim ve kendime bir yol açtım kocaman dünyada. Küçücük bir yol açtım ama benim için büyük bir yol…Tek başıma ve kendi ayaklarım üzerinde duracak gücüm de var .Ama ben de herkes gibiyim,sıradanım yani tek farklı yanım, kendim olabildiğim şey, tek varoluşsal gerçekliğim sakat oluşum….Bu da insanın kendisi olabilmesi mıdır acaba?

  3. #18
    Genel Yayın Yönetmeni
    OturanBoğa Avatarı

    Gerçek Adı
    Bülent
    Üyelik Tarihi
    09.01-2003
    Son Giriş
    Bugün
    Saat
    10:49
    Yaşadığı Yer
    İstanbul
    Mesaj
    57.505
    Alınan Beğeniler
    3.871
    Verilen Beğeniler
    4.124

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    Çok doğru sehribanu, başetmek çok zor birşey. Büyük bir gücü gerek. Bir de bu "başetme" işi bize öğretilmediği için... iyice zor. Biz hep sinmeyi öğrendik!
    Bu, yüzleşme ve güçlenme konusunu daha sonraki haftalarda Haftanın Konusu yapacağım...
    - Arkadaşlar, lütfen sorularınızı özel mesajla iletmek yerine ilgili foruma yazarak cevap arayın. Böylece hem soru-cevaplardan herkes yararlanır hem de en doğru cevaba en hızlı şekilde erişmiş olursunuz.
    - Lütfen sorunuza cevap aldıktan, bir sorununuza çözüm bulduktan sonra dönüp gitmeyin. Siz de başkalarına yararlı olmak için bilgilerinizi, tecrübelerinizi, duygularınızı paylaşabilirsiniz. Unutmayın, siz nasıl yana yakıla cevap arıyorduysanız, başkaları da içine düştüğü açmazdan çıkmak için aynı hararetle sorularına cevap arıyor...

  4. #19
    Üye
    Sehribanu Avatarı

    Üyelik Tarihi
    23.05-2003
    Son Giriş
    21.03-2023
    Saat
    13:03
    Yaşadığı Yer
    izmir
    Mesaj
    2.999
    Alınan Beğeniler
    143
    Verilen Beğeniler
    12
    Blog Mesajları
    1

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    Alıntı Alıntı Yapılan Kişi: OturanBoğa
    Çok doğru sehribanu, başetmek çok zor birşey. Büyük bir gücü gerek. Bir de bu "başetme" işi bize öğretilmediği için... iyice zor. Biz hep sinmeyi öğrendik!
    Bu, yüzleşme ve güçlenme konusunu daha sonraki haftalarda Haftanın Konusu yapacağım..
    Teşekkür ederim Oturanboğa.
    Evet,hep sinmeyi öğrettiler,çık kendin ol demedi kimse.Hep birilerinin uzantısı olmak zorunda bırakıldık....Ve hala da öyleyiz.Kendimiz olmak için daha çok savaşmamız gerekiyor.
    Ben çok sevdim haftanın konusunu .Diğer konuları da merakla bekliyorum Oturanboğa.

  5. #20
    Üye
    spastik Avatarı

    Üyelik Tarihi
    15.09-2005
    Son Giriş
    23.06-2022
    Saat
    08:12
    Yaşadığı Yer
    izmir
    Mesaj
    622
    Alınan Beğeniler
    112
    Verilen Beğeniler
    24

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    BU VE BUNA BENZER KONULAR AÇILDIĞINDA HEP ŞUNU DÜŞÜNÜRÜM BEN OLMAK NEDİR NEİŞE YARAR YADA GERÇEKTEN BEN OLUNABİLİR Mİ.
    YADA BÜYÜK BÜYÜK KELİMELERLE İŞTE BU BENİM DİYEN İNSANLARA HEP GÜLMÜŞÜMDÜR BU NASIL BÜYÜK Bİ İDAA BEEE.

    ARKADAŞLAR OLMAK YANİ REEL MANADA OLMAK ANCAK İNSANIN ÖZGÜR İRADESİ İLE OLABİLECEK BİŞEYDİR. ÖZGÜR SEÇİMLELERLE OLABİLECEK BİRŞEYDİR. ÇÜNKÜ SEÇİM YAPABİLECEKSENİZ Kİ BU SEÇİMLER SONUÇLARI İHTİBARİ İLE KİM OLDUĞUNUZU BELİRLECEK ÖLE DEİL Mİ? ÖYLEDİR DİYENLERLE TARTIŞMAYA DEVAM EDELİM...

    PEKİ BÖLE BİR SEÇME İMKANIMIZ VAR MI???? NE DERSİNİZ VAR MI

    YOK YOK ARKADAŞLAR BÖLE Bİ ŞANSINIZ VE İMKANINIZ YOK ÇÜNKÜ TAAAAA BAŞTAN BÖLE İMKANI ELİMİZDEN ALMIŞLAR DAHA DOĞRUSU BÖLE Bİ İMKANI HİÇ SAĞLAMAMIŞLAR. ÇÜNKÜ İNSAN DÜNYAYA GELMEYİ YASAMAYI HİÇ SEÇMEMİŞ BUNA SADECE MECBUR KALMIŞ YANİ FELSEFİK DİLLE DÜNYAYA FIRLATILMIŞ. DOYALISIYLA YAPTIĞI HİÇBİR TERCİH GERCEK ANLAMDA KENDİN AİT OLMAYCAK ÇEVRELENDİĞİ KOŞULLANMALARLA İLGİLİ BİR KONU PEGASUS BUNLARI AYRINTISI İLE YAZMIŞ DAHA FAZLA DEŞMİYECEĞİM.
    SAYGILAR....

  6. #21
    Üye
    Hasantalay Avatarı

    Üyelik Tarihi
    13.05-2006
    Son Giriş
    03.05-2011
    Saat
    23:50
    Yaşadığı Yer
    istanbul
    Mesaj
    50
    Alınan Beğeniler
    0
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    tüm sorgulamalarımın altına tek bir karara imza atıyor

    kendim oluşumun en büyük ispatı yaşam tarzımdır
    ecelimle ölmek istemiyorum eğer ecelimle ölürsem kendimi yaşamış saymayacağım
    bana göre eceliyle ölen insanlar sıradan insanlardır
    hayatta tek örnek aldığım insan

    DENİZ GEZMİŞ

  7. #22
    Üye
    neptune Avatarı

    Üyelik Tarihi
    24.04-2005
    Son Giriş
    04.07-2010
    Saat
    11:05
    Yaşadığı Yer
    istanbul
    Mesaj
    267
    Alınan Beğeniler
    0
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    Alıntı Alıntı Yapılan Kişi: Pegasus
    "Tercihini yapmalısın sadece" öyle mi? Yahu kirgegart dan satre a ordan heideger e gel beri camu ya duysalar gülümsetirdin adamları. Demek tercihlerimizi biz seçiyoruz. Vay anasını yav... Demek agrı dagında koyun otlattırılan çoban tercih ettiğinden çoban öyle mi? Sana göre geneleve düşen her kadın da zevk için yapar o işi herhalde... Demek bir insan doğasında öyle oldugu için fırıncıdır ve istediği için o iştedir. Ben de hukuk okuyamamayı yök nedeniyle değil kendim istemediğim gerçekleştirmedim.

    Hayranım sana...

    Sevgili Pegasus,

    Kimseye istemediği bir şeyi sürekli yaptıramassın. Belki bir süre ama emin ol uzun süre değil. Eğer o insan o şekilde yaşıyorsa bireysel ya da toplumsal olarak seçimini veya kabulünü o yönde yapmıştır. İstersen sonra bunu istediğimiz kadar açabiliriz, örneğin söylediğin hayat kadınlarının hemen hiçbirinin bu işi - nasıl başlamış olurlarsa olsunlar daha sonra - zorunluluk ile yaptıklarını düşünmüyorum zira çok daha zor durumda olup da onlar gibi yaşamayan birçok kadın olduğunu da görüyorum. Ayrıca onları da yargılamıyorum, yaptıkları iş yasal ve isteyen istediği işi yapar. Bu yüzden ne "hayat kadınları kader kurbanıdır" sözünü çok fazla ciddiye alıyorum ne de çobanlık ya da fırıncılık gibi meslekleri küçümsüyorum. İnsanları oldukları gibi kabul etmek bana daha doğru geliyor.

    Yazımdaki tercihi bireysel veya toplumsal olarak sosyal yaşamda insanın iki farklı bakış açısını nitelemek için söylemiştim, şanssızlıklar, mesleki seçimler ya da YÖK ve üniversite sınavındaki puanlamalar için değil. Tabii bunu siyah ve beyaz gibi keskin bir sınırla ayrıramassın ama genel sosyo-kültürel yaklaşım mutlaka bir tarafa daha iyi oturur.

    Çoğu zaman süregiden gerçek dünyadaki basit ve somut olguları zamanı ve mekanından kopartıp bir felsefe kuyusunun içine atıyorsun ve soyutlaştırıp karıştırarak içinden hiç çıkılamaz hale getiriyorsun. Sonunda olayın gerçekliği ortadan kalkıp üzerinde konuştuğumuz olgu simgesel rölatif kavramlara dönüşüyor. Üstelik bir de beni rölativist olmakla suçluyorsun. Ayrıca ben özel yaşamım dışında son derece gerçekçi olduğumu düşünürüm, YÖK ile de duygusal bir yakınlaşmamız olmadı.

    Evlendiğinde eşin sana "banyodaki musluk damlatıyor" dediğinde contasını değiştirtmek yerine Masonizm'den girip Freud'dan çıkarsan seni kapının önüne koyar haberin olsun.

    Sevgiler.

  8. #23
    Üye
    Baben Avatarı

    Gerçek Adı
    Babür
    Üyelik Tarihi
    03.09-2005
    Son Giriş
    18.09-2010
    Saat
    12:56
    Yaşadığı Yer
    Konya
    Mesaj
    1.628
    Alınan Beğeniler
    2
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    Alıntı Alıntı Yapılan Kişi: spastik
    ...

    ARKADAŞLAR OLMAK YANİ REEL MANADA OLMAK ANCAK İNSANIN ÖZGÜR İRADESİ İLE OLABİLECEK BİŞEYDİR. ÖZGÜR SEÇİMLELERLE OLABİLECEK BİRŞEYDİR.
    ...
    Oğuzcuğum, özgürlüğü; isteyenin, istediği zaman, istediğin yerde, istediği şeyi yapabilmesi, olarak tanımladığımızda haklısın, konunun içinden pek çıkılamıyor.

    Ama özgürlük olarak, "zorunlulukların bilince çıkmasıdır" tanımını kullanırsan sorun kalmaz!

    Özgür irade de, özgür seçimler de bu tanıma göre anlam kazanır..

    Önceki mesajımda sözünü ettiğim, "Saçmalama Özgürlüğü" konusundaki mesajlarımın birinde:
    ...

    "Benim saçmalama özgürlüğüm var" diye iç çamaşırlarınızla sokağa çıkın bakayım? Ya da "ben istediğimi yaparım" diye otoyolda, sol şeritten 120 km.'yle gidin bakalım. Bütün arabalar üzerinize doğru gelirken. Kaç saniye dayanabileceksiniz?

    Hatta en basiti: "engelliler.biz" yazmak için, -e-, -n-, -g-, -e-, -l-, -l-, -i-, -l-, -e-, -r-, -.-, -b-, -i, -z-, (hoşuma gittiği için uzattım. :twisted: Kusura bakmayın. ops: ) karakterlerini sırasıyla yazmak zorundayız! "Özgürüm", "zorunluluk tanımam" diye başka karakterlerle ya da sıralamasını bozarak yazın bakalım.. Siteye girebiliyor musunuz? :evil:
    ...
    Camiye mayo ile gidemezsiniz!.. Aynı şekilde çıplaklar kampında da elbiseyle dolaşamazsınız. Adı üzerinde: Çıplaklar Kampı. :twisted: Toplumun her yerinde "kurallar" var.. Bu kuralları öğreten/inceleyen/uygulayan kurumlar var! (Hukuk, ahlak kuralları, gelenek görenek vb.) İşte bu kurumlar, özgürlük kavramının tanımındaki "zorunlulukları", diğer bir ifadeyle "sınırları" çizer! Sana da der ki: "Bu sınırlar içerisinde istediğin yere gidebilirsin!"

    İşte bu sınırların genişliği, önceki mesajlarımda söylediğim: "Kişisel ve Toplumsal Bilinç" düzeyinin yüksekliğine bağlıdır. Ama her ikisinin de aynı oranda yüksek olması gerekir! Biri yüksek biri alçak olursa burada tartıştığımız konudaki sorular hep sorulur!..



    Sevgili sehribanu, mesajını biraz parçalamam gerekiyor.. ops:

    Alıntı Alıntı Yapılan Kişi: sehribanu
    “To be or not to be.” Shakesperare’nin de belirttiği gibi “Olmak yada olmamak”. Bütün mesele bu işte...
    Buna katılmıyorum. Çünkü, siyahla beyazın arasında -aynı zamanda ikisinin birleşiminden oluşan- "gri" de var. Ve milyonlarca tonu var! Pek çok şeyi, kesin çizgilerle biri birinden ayırmak mümkün olmuyor!


    Alıntı Alıntı Yapılan Kişi: sehribanu
    Toplumun insanı çepeçevre sarması ve bu çemberin dışına çıkarsan cezalandırılacaksın ya da yalnız kalacaksın gibi tehditlerle insan ne kadar kendi olabilir ki.
    Yok.. O kadar olumsuz bakmak doğru değil! Tamam, sınırlar/çember var ama o çemberin genişlemesi de mümkün! Bu çemberin genişlemesinde çaba harcamak/pay sahibi olmak bütün mesele!


    Alıntı Alıntı Yapılan Kişi: sehribanu
    Kendi fikirlerini ortaya koyan ve o doğrultuda yaşamak isteyen insanlar hep yalnız kalır bu da bir anlamda kendin olabilmek anlamına geliyor belki de…Ama yalnızlıkla birlikte kendin olmak bir şey ifade eder mi? Benim yalnızlık fobim yok ama bazı şeyler insanlarla birlikte paylaşıldığı zaman anlam kazanır.
    Valla paylaşımın mutlaka "reel" olması şartı yok, bence.. "Sanal" da olabiliyor.. Gerçi birbirinden çok farklı ama sonuçta aynı mutluluğu hatta zaman zaman daha çoğunu alabiliyorsun. Somut örnek, bu site ve ben! :P


    Alıntı Alıntı Yapılan Kişi: sehribanu
    Son dönemin filmlerinden “Uzak” adlı sinema filmini izlerken aydın yalnızlığını düşündüm,kendi olabilmiş ama yalnız bir insanın hayattaki yalıtılmışlığını hissettim.Hem kendin olmayı başaracaksın hem de yalnız kalacaksın bu herkesin göze alabileceği bir durum değil.Bu duruma varoluşsal yalnızlık demek istiyorum.Hem varolmayı gerçekleştirip hem de yalnızlığı tercih etmek.Ya da yalnız kalmak zorunda olmak.
    "Kendin olmak" yalnız kalmak değildir! Sadece kendin gibi düşünen insanları bulamamışsın demektir, yalnızlık. "İnsan, çevre yaratığı ve çevre yaratıcıdır!" Çevreni yaratamamışsan eksik bir şeyler var demektir.."Yalnızlık" o zaman söz konusudur.. Kendin olduğun için değil!


    Alıntı Alıntı Yapılan Kişi: sehribanu
    Ben Varoluşumu gerçekleştirdim diyen kişilere de gülerim çünkü savunduğumuz fikirlerin ne kadarı bizim, üstüne ne koyduk da bize ait bir fikir oldu.Savunduğumuz fikirlerin ve ideolojilerin içinde bulunduğumuz ailemizden ve çevremizden almamız,inandığımız dini sorgusuz kabul etmemiz bize aitlik verir mi? Bizden önce birileri tarafından düşünülüp, yaşama geçirilip bizim de onlardan bir sentez yapıp bize aitmiş gibi savunmamız bu durumda bu düşünceler bizi ne karar biz yapar?Bence bir düşünceyi savunmakla yine bir şeylerin kurallarına girip o düşüncenin içinde erir gideriz.Ve yine biz kendimiz değil başka bir şey oluruz…
    "Sentez yaptık" diyebiliyorsak bu tamamen bize aittir! Çünkü, baba diyalektiğe göre; Tez: Beynimiz/düşüncelerimiz, Antitez: Dışardan alınan düşünceler, Sentez: İkisinin çatışmasından doğan yeni düşünceler.. Ve "inkârın inkârı" kuralına göre de sentez anında tez (ama öncekine göre farklı) haline dönüşür. Bizden önceki birileri de aynı yöntemle düşünmüşlerdir. Onların düşünceleri (burada) antitezdir.



    Alıntı Alıntı Yapılan Kişi: sehribanu
    ....Kendim olmayı fikirsel anlamda gerçekleştiremedim.Yanlış anlaşılmasın bir düşüncem, bir yaşam felsefem,hayata dair fikirlerim var ama onları başkalarından aldım,sentez yaptım, beynimin süzgecinden geçirdim bana ait bir şey oldu ancak yine de benim özgün fikirlerim değil.
    "Özgün fikir" olayına takıldım, burada.. Nasıl bir şey olması gerekiyordu, niye olamadı? Bence, yukarıda anlatmaya çalıştığım gibi, "beyin süzgecinden geçirdim", "sentez yaptım" diyebiliyorsan sana aittir.



    Alıntı Alıntı Yapılan Kişi: sehribanu
    Ayrıca,topluma rağmen birey olmaya çaba harcadım,ben de bir birey olarak varım dedim ve kendime bir yol açtım kocaman dünyada. Küçücük bir yol açtım ama benim için büyük bir yol…Tek başıma ve kendi ayaklarım üzerinde duracak gücüm de var .Ama ben de herkes gibiyim,sıradanım yani tek farklı yanım, kendim olabildiğim şey, tek varoluşsal gerçekliğim sakat oluşum….Bu da insanın kendisi olabilmesi midir acaba?
    Yeni bir yol açmak yerine, var olan yollardan birinde "bir çakıl taşı olabildim" demektir önemli olan! Ayrıca, "topluma rağmen" demek de doğru değildir bence.. Çünkü bazı durumlarda nefret etsek bile onsuz olamıyoruz! "Birey" olmak da hiç ısınamadığım bir kelime! Onun yerine "insan olabilmek" deyimini kullanmayı tercih ederim.

  9. #24
    Genel Yayın Yönetmeni
    OturanBoğa Avatarı

    Gerçek Adı
    Bülent
    Üyelik Tarihi
    09.01-2003
    Son Giriş
    Bugün
    Saat
    10:49
    Yaşadığı Yer
    İstanbul
    Mesaj
    57.505
    Alınan Beğeniler
    3.871
    Verilen Beğeniler
    4.124

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    Konu gene farklı bir yöne gitti
    "Hayat o kadar da özgür olamaz, bu ütopyadır" bakışı ve o bakışı desteklemek için verilen örnekler burada dile getirilen konuyla ilgili değil ki. Elbette kimsenin sınırı olmayan özgürlüğü olamaz, elbette camiye mayoyla ya da çıplaklar kampına çarşafla gidilmez, elbette istedi diye kimse birini öldüremez, tecavüz edemez vs.vs. Buna benzer uç "örnekler"den yola çıkılırsa tabii ki özgürlükleri ağza bile almamak ve hatta özgürlükleri yoketmek için birsürü yol kolayca bulunabilir!

    Ama burada bahsedilenler hem yasa dışı olmayan, hem başkasının özgürlüğüne zarar vermeyen, hem de Avrupa ve Amerika gibi toplumsal gelişimleri bizim kat be kat ilerimizde olan ülkelerde zaten yaşamın içinde olan ve uygulanan özgürlükler; yani öyle ütopik şeyler değiller.
    Birileri aile/toplum baskısı yüzünden nehir_oz198'in,sehribanu'nun ya da benim yukarıdaki mesajımda saydığım gibi KENDİSİ OLAMIYORSA ve bunun açmazını yaşıyorsa, bence bu felsefenin dipsiz kuyusuna atılamayacak kadar açık ve görünür bir sorundur. Ve bu açmaz, "kimse o kadar özgür olamaz" diyerek örtülmemeli.

  10. #25
    Üye
    Sehribanu Avatarı

    Üyelik Tarihi
    23.05-2003
    Son Giriş
    21.03-2023
    Saat
    13:03
    Yaşadığı Yer
    izmir
    Mesaj
    2.999
    Alınan Beğeniler
    143
    Verilen Beğeniler
    12
    Blog Mesajları
    1

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    Baben demiş k:
    Sevgili sehribanu, mesajını biraz parçalamam gerekiyor..

    Sevgili Baben Abi ,eline sağlık benim mesajı öyle bir parçalamışsın ki ben bile toparlayamayacağım. :lol:

    sehribanu demiş ki:
    “To be or not to be.” Shakesperare’nin de belirttiği gibi “Olmak yada olmamak”. Bütün mesele bu işte...

    Baben demiş ki:
    Buna katılmıyorum. Çünkü, siyahla beyazın arasında -aynı zamanda ikisinin birleşiminden oluşan- "gri" de var. Ve milyonlarca tonu var! Pek çok şeyi, kesin çizgilerle biri birinden ayırmak mümkün olmuyor!

    Ben de biliyorum Baben abi diğer renklerin siyahla beyazdan oluştuğunu, kendimize özgün şeyleri ortaya koyarken de binlerce düşünceden oluştuğunu. Ancak demek istediğim şey hiç bir şeyin tam anlamıyla bize ait olmadığını, benim başkalarından aldığım şeylerle ben kendim oldum, varoluşumu gerçekleştirdim demenin bana çok anlamlı gelmediğini belirttim. Sizin benim düşünceme katılmanız zaten gerekmiyor. Ben sadece fikrimi belirttim. Benim düşünceme katılsaydınız zaten tek düze bir dünya olurdu o da renksiz ve kuru bir şey olurdu. Aşık Veysel der ki: ”Kim okurdu kim yazardı fikir başka başka olmasa.” Fikrlerin de tartışılması gerekiyor ama kimse kimsenin fikrini kabul etmek zorunda değil.Benim naçizhane görüşüm bu.Herkesin görüşüne de saygılıyım.Bacon bu konu da en güzel cevabı veriyor :"Düşüncelerinden nefret ediyorum ama düşünceni ifade etmen için de hayatımı ortaya koyuyorum." diyor. Böyle bir düşünceyi hepimizin hayat felsefesi yapması gerktiğini düşünüyorum.....Özellikle de bizim gibi farklı düşüncelerin,farklı inançların çok fazla olduğu bir ülkede.Böyle bir hayat felsefesi hiç de fena olmaz.


    Baben demiş ki:
    Yeni bir yol açmak yerine, var olan yollardan birinde "bir çakıl taşı olabildim" demektir önemli olan! Ayrıca, "topluma rağmen" demek de doğru değildir bence.. Çünkü bazı durumlarda nefret etsek bile onsuz olamıyoruz! "Birey" olmak da hiç ısınamadığım bir kelime! Onun yerine "insan olabilmek" deyimini kullanmayı tercih ederim.

    Ben gerçekten kendime bir yol açtım Baben abi, açılmış yola çakıl taşı dizmek çok basit kalır. Bir ara ben size hayat hikayemi anlatayım o zaman siz karar verirsiniz. Çakıltaşı mı yol mu olduğuna.

    İnsan olmak kelimesi çok genel bir şey gibi geliyor bana.Herhangi bir insan,biz zaten canlı olarak insanız. Birey olmak tek bir kişiyi ifade eder. Ve benim için birey olmak önemlidir. Bir toplumun parçasıyım ama tek başıma da varım mesajını veriyor.

    Sevgilerimle....

    Not:Alıntı kısmını yapamıyorum,kusura bakmayın.Bu nedenle karışık oldu,anlamakta zorluk çekebilirsiniz.

  11. #26
    Üye
    Rekursion Avatarı

    Üyelik Tarihi
    08.12-2003
    Son Giriş
    05.12-2021
    Saat
    23:50
    Yaşadığı Yer
    Alamanya
    Mesaj
    399
    Alınan Beğeniler
    12
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    kendim hakkinda, kendim olabilmem ya da olamamam hakkinda bishi yazmak istemiorum...
    bu ishin altindan kalkabilicemi hic sanmiom ...
    spastik arkadashimizin yazdiklariyla ilgili bir iki shey söyliyp cekilicem aranizdan...

    okulda, en sevemedigim derslerden biri olan filozofi dersinde öretmenimin "zorla" kafama soktugu sheylerden biri shuydu:
    • -bir insan ne zaman hürdür?
      -iki shey arasinda secebildigi zaman...

    yani örnegin, popomu iki tane -birbirinin ayni olan- sandalyenin hangisine koyucami secebiliosam hürümdür ...
    hem de bu hesaba göre agri daginda koyun otlattiran coban olmak ile milyoner olmak arasinda secim yapabilen bi insanla ayni oranda hürüm ...
    hür olmak icin cok shey gerekmiomush...
    o -birbirinden güzel- sevgili sandalyelerimi elimden alsalar bile, ayakta durmak ile yere oturmak arasinda bi secim yapabilirim...
    hem de hürrietimden bi gram bile ödün vermeden ...
    ayakta durmaktan yorulursam yere oturmak ile uzanmak arasinda secerim...
    vs. vs.
    ta ki son nefesimle birlikte hürriyetime veda edinceye kadar

    "zindana atilmish bi mahkum sokaklarda hür hür koshan bi cocuk kadar hürdür, ne de olsa hücresinin hangi köshesine kivrilip oturacagini secebilir" diycem ama bana kizarsinis diye cekiniom ... filozof amcalar "hür" diosa hürdür :P, benim aklim ermess bu ishlere...

    "insanlar kendilerine sorulmadan dünyaya firlatildilar, hürriyet bunun neresinde?" diye soruyosan, buraya firlatilmadan önce acaba insanmiydik gibi bi soru ishareti belirio beynimde... hem belki de sormushlardir ama hatirlamiosdur, hehehe... olamas mi?

    neyse firlatilmak deyince aklima geldi:

    shaaarrrr, shaaaarrrr (yagmur sesi oluyo bu)...
    riders on storm...
    riders on storm...
    into this house we're boooooorn...
    into this world we're thrown...
    like a dog without a booone...
    an actor out alone...
    riders on the storm...

    girl ya gotta love your man...
    take him by the haaaaand...
    make him understand...
    the world on you depends...
    our life will never end...
    gotta love your man...

    yeah!
    wow!
    huh!...

    tamam, tamam, sustum ... siz bana aldirmayin, rahatiniza bakin... güzel, güzel tartishmaya devam edin... heyecanla ve ilgiyle takip ediom bütün yazilanlari... bishi daha sölicem ondan sonra the doors.u dinlemeye gidicem, canim cekti shimdi

    Alıntı Alıntı Yapılan Kişi: neptune
    Sen sadece seçimini yapmalısın, bu iletişim ve toplumsal yaşam insanların birbirlerinin kişiliklerine, benliklerine, tercihlerine saygı duyan şekilde mi olacak yoksa tam tersine denetleyici ve denetleyen ile gücü elinde tutanın öznel hayat görüşleri doğrultusunda diğerlerine baskı kuran ve güden şekilde mi olacak.
    walla saygi duyan shekli secerek hürriyetimi kullanmak isterim... insanlar birbirlerinin kishiliklerine, benliklerine, tercihlerine saygi duyarak iletishimi ve toplumsal yashami sürdürmeye calishiyorsa o toplumda otomatikmen baskiya cok daha az gerek duyulur, belki de hic duyulmaz diye düshünüyorum... cok mu ütopik bi düshünce oluyo bu? :?

    bu arada: bana da "insan" kelimesi "birey" kelimesinden daha sicak gelio nedense...

    hosh sohbetler...

  12. #27
    Üye
    nehir_oz1982 Avatarı

    Üyelik Tarihi
    30.09-2006
    Son Giriş
    31.05-2007
    Saat
    15:03
    Yaşadığı Yer
    Gaziantep
    Mesaj
    4
    Alınan Beğeniler
    0
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    arkadaşlar gerçektende sevgili Oturanboğa'nın dediği gibi konuyu farrklı yönlere çektiniz yahuu :P
    Şehribanu çok güzel noktalara değinmiş yorumunu çok beğendim..öyle sanıyorumki şehribanu zorlu bir hayat mücadelesi içinde kişiliğini çok iyi geliştirmiş..tebrik ederim. karakterimizin güçlenmesi için bence her zaman kendimizi sorgulamamız eksik olduğumuz noktaları tespit edip geliştirmemiz gerekir.fikirlerimizi başkalarına kabul ettirmek amaç olmamalı..ortaya koyduğumuz düşünce herkesin hayatını sorgulatmalı ve kişi kendince bir yorum çıkarmalı..herkesin yorumu tabiki aynı olmayacaktır..
    kendin olmakla özgür olmak ayrı ayrı ele alınmalı..konumuzun dışına çıkmadan yorumlarımızı yazarsak bence daha güzel olur :twisted:
    :P :P :P :P :P :P :P :P :P :P :P :P :P :P :P :P :P :P :P :P

  13. #28
    Üye
    Sehribanu Avatarı

    Üyelik Tarihi
    23.05-2003
    Son Giriş
    21.03-2023
    Saat
    13:03
    Yaşadığı Yer
    izmir
    Mesaj
    2.999
    Alınan Beğeniler
    143
    Verilen Beğeniler
    12
    Blog Mesajları
    1

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    Nehir_öz1982 demiş ki:
    Şehribanu çok güzel noktalara değinmiş yorumunu çok beğendim..öyle sanıyorumki şehribanu zorlu bir hayat mücadelesi içinde kişiliğini çok iyi geliştirmiş..tebrik ederim.

    Teşekkür ederim Nehir. Hayat böyle birşey zaten hiç bir başarı kolay kazanılmıyor....
    Sevgilerimle....

  14. #29
    Üye
    Rekursion Avatarı

    Üyelik Tarihi
    08.12-2003
    Son Giriş
    05.12-2021
    Saat
    23:50
    Yaşadığı Yer
    Alamanya
    Mesaj
    399
    Alınan Beğeniler
    12
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    Alıntı Alıntı Yapılan Kişi: nehir_oz1982
    karakterimizin güçlenmesi için bence her zaman kendimizi sorgulamamız eksik olduğumuz noktaları tespit edip geliştirmemiz gerekir.fikirlerimizi başkalarına kabul ettirmek amaç olmamalı..
    katiliom bu sözlerine, sevgili nehir_oz1982, ve hatta benimsiorum... ama bilmez misin ki, biz site üyelerinin (hepimizin olmasa da bi cogumuzun) en büyük özelliklerinden biri de topic konusunu cok güzel bi shekilde saptirmaktir :P... hüeheheee... baben "laf lafi acar" dio genelde bu duruma... alishtim artik, hatta sevmeye bashladim bu ishi... bashlik altina yazilmish bütün mesajlari, konuyla alakasizmish gibi görünenleri dahil, memnuniyetle okudum, hem de hic bi baski altinda kalmadan :P... halimden memnunum yane...

    ortaya koydugumuz düshünce herkesin hayatini sorgulatmali kishiler kendince yorum cikarabilmeli diosun ama bashlik altina yazilmish hangi mesajin bu söylediklerine aykiri oldugunu iddia edebeliriz ki?... (eh, benimkine diyebiliris )... buraya yazilan cogu düshünceleri -alakasizmish gibi dursa bile- kendimi sorgulamak icin kullanabilirim pekiala ...

  15. #30
    Üye
    Oya Tekin Avatarı

    Üyelik Tarihi
    14.07-2004
    Son Giriş
    Saat
    Yaşadığı Yer
    İzmir
    Mesaj
    415
    Alınan Beğeniler
    0
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    Panthera: hafif, agresif ve zarif aktif tekerlekli sandalye...
    Alıntı Alıntı Yapılan Kişi: Hasantalay
    tüm sorgulamalarımın altına tek bir karara imza atıyor

    kendim oluşumun en büyük ispatı yaşam tarzımdır
    ecelimle ölmek istemiyorum eğer ecelimle ölürsem kendimi yaşamış saymayacağım
    bana göre eceliyle ölen insanlar sıradan insanlardır
    hayatta tek örnek aldığım insan

    DENİZ GEZMİŞ
    Bu konuya hiç girmeden bir tek soru sorup aradan çekileceğim. Dikkatimi çektiği için oda. Sorumun muhatabıda Hasantalay. Şimdi eğer sizin teziniz doğru ise Atatürk sıradan biri miydi? yada İnönü yada Edison yada.... bir çok tarihe mal olmuş insan? Yada bizlerden biri öldüğünde sıradan mı oluyor size göre? Her insan bir değerdir. Bunun sıradan olup olmadığını siz değil ancak ve ancak bıraktığı izler belirler. Bu izler ister kendi çevresinde kalır isterse toplumlara mal olur. Sonuçta bıraktığı izlerle anılır iyi yada kötü. Bu genellemeyi yaparken sanırım fazla düşünmediniz. Yoksa böyle bir hata yapmazdınız diye düşünüyorum.

    Ve tekrar özür böyle araya girmek istemezdim konuyla alakası olmayan bir konu ama dedim ya dayanamadım. :wink: Neyse ben kaçtım siz tartışmanıza devam edin. :wink:




Sayfa 2 / 3 İlkİlk 123 SonSon