
organ vermek bencede çok güzel sonuçta verilen organlarla diğer canlara hayat katılıyor. inşallah bende organlarımı bağışlamayı düşünüyorum![]()
![]()
organ vermek bencede çok güzel sonuçta verilen organlarla diğer canlara hayat katılıyor. inşallah bende organlarımı bağışlamayı düşünüyorum![]()
![]()
Nafiye sana katılıyorum.Alıntı Yapılan Kişi: Nafiye
"Ya günah işlerse" mantığıyla organlarını bağışlamak istemeyen kişilere şunu tavsiye ediyorum. Sizde organlarınızı dinini sizden daha iyi yaşayan birilerine bağışlayın. Bu sayede öldükten sonra hiç işlemediğiniz sevaplar hanenize yazılsın.![]()
Ya bu kadar komik şey olurmu? Ben müslümanım diyen kişi nasıl olurda bu tür şeylere inanır anlamıyorum. Bilmiyorlarmı ki Allah insana şah damarından daha yakındır ve O bizi bizden daha iyi bilir.
Asla vermem organlarımı.(şaka tabii)Bağışladım tabii ve herkese tavsiye ederim.
şuan olmasada ilerki yaşlarda Organ Bağışında bulunmak isterim.çünkü : inanıyorum ki Bağışladığımız Organlar ,umut içinde bekleyen Binlerce İnsana Yeniden Hayat verecektir.
Hani engelli olarak hepimiz organlarımızın kıymetini ne iyi biliriz...
Tam işlevini yerine getiremesekte çogu zaman hayatımızı idame ettirme konusunda.. Yinede bir elin bir ayağın vs'nin kıymetini bizden daha iyi kimse bilemez...
Ve dahası, ben bundan 1997 senesinde organlarımın hepsini Türkiye Böbrek Nakli ve Diyaliz Hastaları Hizmet Vakfına bagısladım. Ve umarım organ nakli bekleyen umutsuzluk içinde bekleyen birilerine umut olur.
Ve o umudu bizden baskada kimse daha tanıyamaz ve bilemez...
16 YAŞINDA ÖLDÜ, 4 KİŞİYE HAYAT VERDİ!
Ataköy Cumhuriyet Lisesi son sınıf öğrencisi olan 16 yaşındaki Türker ŞANLI, artık 4 farklı bedende yaşayacak. Türker'in böbrekleri, 5 yıldır organ bekleyen Sündür ÇALIŞIR ile Uğur GÜL isimli gençlere nakledildi.
Türker ŞANLI'nın Karaciğeri ise yine 5 yıldır ameliyat olmayı bekleyen 53 yaşındaki Hamdi Öztürk ERTUĞRUL'un oldu. Gencin kalbi ise bir aydır Koşuyolu Hastanesi'nde tedavi gören Nurcan RENÇBER'e hayat verdi.
Türker ŞANLI'nın babası Enis ŞANLI, "Kime hayat verdiyse helal olsun" dedi.
KAYNAK: Güneş Gazetesi 28 Ekim 2006 tarihli sayısı 3. sayfa...
Organ bağışlamanın gerçekten günah olduğuna inanmıyorum ben....
yani sonuçta başka bir insanı yaşatmak için yapıyoruz bunu...
sizce bu günah olabilir mi???
haa eğer bu yaptığım günah ise eğer, herhalde işlediğim en güzel günah
bu olur......
Ben de organ bağışına sıcak bakıyorum...
Günah olmadığını düşünüyorum....
Ben öldükten sonra,organlarımın birilerine hayat vermesi Çok güzel bişii olurdu...
Düşünsenize....Ben yokum...Amaa....Biri benim gözlerimle bakıyor....
Yokum ama...Yüreğim başka bir bedende atıyor...
Biri.......Benim ciğerlerimle soluyorr...
Vee...Rahatlar...Sağlıklılar Mutlular...
Buna sebep olmakkk...Çok güzel bişii....
Biraz önce forumda gezerken organ bagısı konusu baslıgının altına sıralanmıs bir sürü Organ bağısını düsünüyorum diye baslayan bir sürü cümleler kurulmus...
Cumle kurmak yerine harekete geçmek önemli bence... Herseyin sözde kalmaması gerekiyor..
Sene : 1997 ve ben bütün organlarımı bagısladım. Türkiye Böbrek Nakli ve Diyaliz Hastalarına Hizmet Vakfına esimle beraber bagısladım...
Topragın altında cüreyecegine birilerinin vücudunda can bulsun.. Sözden çok uygulamaya ihhitayac var bu ülkede bence..
İmkanınız varsa bugünden baslayın...Çünkü hareket zamanı
AÇLIĞIN DİNİ OLMAZ; YOKSULLUĞUN VATANI!Yorgo ile yeni hayatlar
11 Şubat 2007
Orhan SAAT-Yeliz ÖZ / İSTANBUL
Trafik kazasında hayatını kaybeden Yorgo Kutruli organlarıyla 4 kişiye hayat verdi. Bir kargo şirketinde çalışan 19 yaşındaki Yorgo Kutruli, 3 Şubat Cumartesi günü kulaklıktan müzik dinleyerek, bisikletiyle işe gidiyordu.
Kızıltoprak’ta parketmiş bir otomobili trafiğe katılmak isterken solladı. Otomobili sıyırıp geçti ama yanından geçen dolmuşu görmedi. Kafasını dolmuşa çarptıktan sonra yere düştü. Haydarpaşa Numune Hastanesi’nde 2.5 saat süren ameliyat geçiren Yorgo, kurtarılamadı. Annesini sekiz yıl önce kaybeden gencin beyin ölümü 8 Şubat Perşembe günü gerçekleşti. Aleko Kutruli, oğlunun organlarını bağışlamaya karar verdi.
Organ bağışıyla birlikte üç hastane alarma geçti. Yorgo’nun kalbi, Koşuyolu Kalp Hastanesi’nde yatan, acil organ nakline ihtiyacı olan 42 yaşındaki Yeter Kaçar’a nakledildi. Yorgo’nun böbrekleri yaşamını yitirdiği hastanede 21 yaşındaki Meryem Akbaş ile sağır ve dilsiz Dursun Tekin’e, karaciğeri ise İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi’nde Elmas Algül’e nakledildi.
EĞİTİMİNİ SÜRDÜRECEK
Samandıra’da yaşayan Akbaş ailesinin 21 yaşındaki kızları Meryem, ilkokul 5’inci sınıftayken böbrek hastası olduğunu öğrendi. 7 yıldır haftanın üç günü diyalize bağlanan Akbaş, bu yüzden eğitimini tamamlayamadı. Hayattan umudunu kesmeyen genç kız, ortaokulu dışardan tamamlayıp lise bitirme sınavlarına girmeye başladı. Hastalığının izin verdiği ölçüde kuaförlük kurslarına katılarak çalıştı. Dört yıl önce böbrek nakli için sıraya girdi. Birkaç kez nakil için çağrıldı ancak uyum sağlanamadı. Meryem Akbaş, Perşembe gecesi yeniden hastaneye çağırıldı. Bu kez dokular tutmuştu. Meryem’in annesi Gülseren Akbaş, kızının ameliyat öncesi korku ve heyecanı bir arada yaşadığını söyleyerek "Sağlına kavuşunca eğitimini sürdürecek, en büyük isteği bu" dedi. Organ bağışında bulunan Yorgo Kutruli’nin acısını paylaştıklarını söyleyen Gülseren Akbaş gencin ailesine ömür boyu minnet borçlu olduklarını söyledi.
UMUDUNU KAYBETMEDİ
Maltepe Anadolu Lisesi 2. sınıf öğrencisi sağır ve dilsiz Dursun Tekin, 2 yıldır diyalize bağlanıyordu. Haftanın üç günü okula gidebilmesine rağmen başarılı bir öğrenci olan Tekin’in sağlık durumu günden güne kötülüyordu. O da nakil için bir kaç kez teste girmiş ve uyum sağlanamamıştı. Perşembe gecesi çağırıldığında Dursun ve ailesi çok umutlanmadılar. Dokuz aile içinde bu kez şans onlara gülmüştü. Dursun’un annesi Fatma Tekin, "Dünyalar benim oldu. Buruk bir sevinç yaşadık. Yorgo ve ailesi için üzüldük. Onlara minnettarız" dedi.
42 yaşındaki Yeter Kaçar, 30 Haziran’da kalp krizi geçirerek Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Kaçar’ın eşi Belgin Kaçar, "36 saat müdahale etmediler. Bir özel hastaneye götürdük. Gecikme olduğu için kalp yetmezliği oluştu" dedi. Yeter Kaçar, Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeki operasyonla Yorgo’nun kalbiyle yaşama döndü.
Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/yasam/5931320.asp?m=1
Hayat kurtarmanın milliyeti de etiketi de olmaz; ama her iki cihanda da gururla taşıyacağınız bir özveri, fedakarlık duygusu her zaman ve her koşulda vardır..
Site üyelerimizden CEREN arkadaşımın uyarısı ve talebi ile tüm organlarımı hür iradem ile ve ALLAH RIZASI için bağışladım. ALLAH RIZASI İÇİN diyorum; çünkü hayatı veren ALLAH'tır; korumak, gözetmek ve sürekliliğini sağlamak ise biz kulların görevidir. Tüm arkadaşlarımı; organ bağışlamaya davet ediyorum.
Not: Forumlarda organlarını bağışlayacağını beyan eden arkadaşların bağışlayıp bağışlamadıklarını bildirmelerini (bağışlamak isteyenlere çağrı niteliğinde olacağı düşüncesiyle) rica ediyorum...
1995 Yılında Tüm bedenimi öldükten sonra her parçası kullanılmak üzere bağışladım. geçen 12 yılda hiç pişmanlık duymadım.Yanlız şunu belirtmekte yarar var. Organlarınızı bağışladığınız da muhakak organlarınızı bağışladığınıza dair imzalı ve mühürlü Sağlık Bakanlığının çıkartmış olduğu Organ Bağış Kartını almalısınız ve bu kartı yanınızdan hiç ayırmamalısınız. Aksi takdirde Oargan bağışı gibi dakikaların bile önem arzettiği bir durum hasıl olduğun da kartınız yanızda değilse bağış yapmış olduğunuz boşa gidecektir. zira kart bağış yaptığını ispat edecek yegane durum.Ayrıca ölüm anın da en yakın varsa eş,yok ise baba ve ya annesinin muhafakatı yada onayı gerekmekte.Kanunlarımız bu konuda nbedense lastik misali. Ben Bağış için Sağlık Bakanlığından kart çıkarttım ve ayrıca eşime bu konuda vasiyetimi verdim. Başka ne yapacağım açıkçası bilemiyorum.
Yaşayan tün insanların Organ bağışında bulunmaları gerktiğine inanıyorum.
Saygılarımla.
[b]eğer birine yardım etmek istiyorsanız, organ bağışında bulunun... en güzel yardımdır;organ bağışı...
öldükten sonra, organlarınız toprakta çürüyeceğine bırakın hayat olsun birilerine...
bizim sorunlarımıza, sıkıntılarımıza duyarsız ve kayıtsız kalındığında nasıl kızıyorsak; bizde başkalarına karşı duyarsız olmayalım...
sorulara cevap vermeye gelince;
organ bağışı konusunda yeterli bilgiye sahibim, ve nasıl uygulandığını biliyorum...
hiç bir dini sakıncası yoktur.aksine dinimiz organ bağışını desteklemektedir...ayrıca, bir insanı sıkıntılarından kurtarmanın ne kötülüğü olabilir...
bizim ülkemizde organ bağışı yeterli ve bilinçli olmadığı için; bence devlet beyin ölümü gerçekleşmiş kişilerin organlarını kanunen almalıdır !!!
çünkü, toplum bu konuda bilinç kazanana kadar bir sürü insan hayatını kaybedecektir !!!
son olarak, ailemden veya çevremden birilerinin organ bağışı sözkonusu olduğunda seve seve bağışlarım...
BİZ AİLECE ORGANLARIMIZI BAĞIŞLADIK, SİZDE BAĞIŞLAYIN !!![/b
Organ bekleyen kişilerin neler hissettiğini,neler düşündüğünü anlatan bir şiiri sizlere sunuyorum,
[b[burası umutsuzluk çarşısı
ama her durakta her sabah binbir umut türküsü
bu yokuşun ölüleri ağlamaz
ayak sesleri derindedir duyulmaz,
güneşler,günler unutmak kadar uzakta saklanır; görülmez
bu koskoca gürültü yaşamak mı,
beklemek mi ölümü yeniden bilinmez...
ayrıca organ bağışında bulunan, destekleyen arkadaşlarıma burdan canı gönülden teşekkür ediyor ve takdir ediyorum...
saygılarımla...
(not: organ bağışında bulunmak isteyen arkadaşlar sanırım hastanelerdeki yetkili bölümlerde de yapabiliyorlar.)
Allah gecinden versin, TAM TEŞEKKÜLLÜ bir hastanede öleceksin!Alıntı Yapılan Kişi: sunburn
Evde ya da başka bir yerde ölürsen, ne bağış kartının, ne de vasiyetin bir anlamı oluyor!Organ naklinin yapılması mümkün olan bir hastanede de ilgili doktorlar -kartı olsa da olmasa da 'organlarını bağışlayıp bağışlamayacağını' yakınlarına mutlaka soruyorlardır, diye düşünüyorum. Yani kart, bir formaliteden ibaret bence.
Organ Bağışı' dendiğinde aklınıza gelen ilk üç kelime nedir?
Acısını yaşayanın aklı “umut” kelimesinde takılıverir de, benimki duyarlı olma gayretimle bir iki kelime daha ekleyebilir belki.
Yaşam, bekleyiş, müjde...
Kendinizi organ bağışı konusunda yeteri kadar bilgili ve duyarlı görüyor musunuz?
Konu hakkında yeterli bilgiye sahibim; ama yeterli güven ve cesarete sahip olduğumu düşünmüyorum.
Sizce, hastanede bir ölüm gerçekleştiğinde ilgili doktorun ölenin yakınlarına gidip, "
organ bağışında bulunmak ister misiniz?" diye sorması bir kural haline getirilmeli midir?
Kesinlikle getirilmeli; ama hasta yakınlarının o anki tepkisi ve ruh hali dikkate alınarak, tartılıp ölçülmeli.
Belki bu soruyu sıradan bir doktor yada hastane personeli değilde psikolojik destek ve huzur verebilecek kişiler sormalı.
Sizce ölüden organ nakli bazı (hangi?) koşullarda devlet tarafından zorunlu tutulmalı mı, neden?
Konu insan olduğu sürece “zorunlu” diye bir kavramı kesinlikle kabul etmiyorum. Hele hele böylesi bir mevzuda.
Ancak bu gerektiği gibi işlenir, tanıtımı ve ehemmiyeti idrâk ettirilebilirse zorakiliğe gerek kalmaz; bir de şu var ki, biz daha kan bağışının
ne ifade ettiğini nasıl yapıldığını bile bilmiyoruz, organa kadar daha çok yolumuz var diye düşünüyorum.
Siz ya da en yakın akrabalarınızdan biri vefat ettiğinde, organların alınıp başka bir insana ömür vermesini ister misiniz, neden?
Can’ın ne kadar değerli olduğunu ve doktorların ağzından çıkacak bir tek olumlu kelimenin ne ifade ettiğini iyi bildiğimden,
organlarımın bir başka canlıya yeni bir umut ve sevinç vermesini isterdim..
Birkaç şartla, zarurî olmalı, hastanın yaşamı bu nakle bağlı olmalı ve mümkünse nakil esnasında ölü olmalıyım J
Kısa süre içinde organ bağışı konusunda bir girişimde bulunacak mısınız?
Bu girişim sessiz sedasız aileye beyanla olur sanırım, zira ne doktorlara ne de bu tacirlere zerre kadar güvenmiyorum.
Maazallah bile bile masada bırakırlar insanı..