TEKSAN İnovatif Medikal Ürünler İstanbul, Bursa ve İzmir'de
Sayfa 2 / 3 İlkİlk 123 SonSon
Toplam 32 mesajın 16-30 arasındakiler
Buraya tıklayarak yazıları büyültebilirsiniz Buraya tıklayarak yazıları küçültebilirsiniz
  1. #16
    Üye
    aksu Avatarı

    Üyelik Tarihi
    06.06-2005
    Son Giriş
    17.07-2016
    Saat
    12:28
    Yaşadığı Yer
    Bursa
    Mesaj
    40
    Alınan Beğeniler
    0
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    STAR, dünyanın en güvenli, en sağlıklı, en konforlu ve en dayanıklı tekerlekli sandalye minderi.
    Yaşamdan bahsediyoruz yaa... Bunun bir bedeli olabilir mi hiç?
    Kendi kendime şunu sordum az önce.
    Bana neyi ne kadar verselerdi hayatımdan vaz geçerdim acaba ?
    Cevabı YOK...
    Bana öyle bir şey sunsunlar ki bunun için,
    dostlarımla birlikte saatlerce oturup, şen şakrak sohbetler edip, zamanın nasıl geçtiğinin farkına varamadığım anlardan aldığım hazzın yerini doldurabilisn.
    Bana öyle bir şey sunsunlar ki,
    Değer verdiğim,sevdiğim insanların bana '' iyiki varsın '' dediklerinde hissettiklerimin yerini alsın.
    Yok böyle bir değer.
    Ya da henüz benim hayattan vaz geçmememi sağlıyacak pek çok sebebim var.
    Şükürler olsun ki var...
    Candan Erçetin'in çok sevdiğim bir şarkısı vardır.
    Aslında anlatmak istediklerimi öyle güzel özetliyor ki.
    Bakın sözlerini yazayım buraya.
    Ama siz yine de bu şarkıyı birde Candan Erçetin'den dinleyin derim ben.

    • YAŞIYORUM

      zengin çocukla fakir kızın aşkına
      bir türlü kavuşup mutlu olmayışına
      gözüm doluyorsa hala
      korkmaya gerek yok yaşıyorum demektir

      bahçenin yemyeşil canlanışına
      kirazın hınzırca çiçek açışına
      yüzüm gülüyorsa hala
      korkmaya gerek yok yaşıyorum demektir

      anlatacak hikayelerim bitmedi henüz
      anlaşacak dostlarım tükenmedi
      yorgunluk, kırgınlık hepsi gelir geçer
      her şeye rağmen yaşamak güzel

      düşenin dostunun olmayışına
      düzenin buna hiç aldırmayışına
      kanım donuyorsa hala
      korkmaya gerek yok yaşıyorum demektir

      senin beni yanlış anlayışına
      çoktandır heyecan duymayışına
      canım yanıyorsa hala
      korkmaya gerek yok yaşıyorum demektir

      söyleyecek şarkılarım bitmedi henüz
      söylenecek sözlerim tükenmedi
      yorgunluk, kırgınlık hepsi gelir geçer
      her şeye rağmen yaşamak güzel

  2. #17
    Üye
    intimate_78 Avatarı

    Üyelik Tarihi
    20.12-2005
    Son Giriş
    31.12-2008
    Saat
    12:11
    Yaşadığı Yer
    KARABÜK
    Mesaj
    7
    Alınan Beğeniler
    0
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    *Yaşamınızdan memnunmusunuz.
    Yaşmmızdan memnun olmasakta hayat bizi buna mecbur ediyor. Memnun olmaktan baska bir alternatif yok yoksa yasmımızda daha kötü şöyler olacaı için bi nevi mecburuz daha doğrusu halimize şükretmek lazım
    *Yaşamınızı anlamlı kılan şeyler(kişi,olay vs) nelerdir?
    Öncelikle kendim daha sonra ailem ve içinde bulunduumuz hayatın kendisi diyebiliriz
    *Hayalinizdeki yaşamı tarif edebilirmisiniz?
    Sağlık mutluluk ve huzur dolu bir yaşam
    *Yaşamınızı daha iyi bir hala etirmek için neyin eksikliğini hissediyorsunuz?
    .................................................. .................................................. ...
    *Sakat olmak yaşamı algılayışınızı,günlük yaşam ritülerine/hengamesine biçtiğiniz degeri etkiliyormu, etkiliyorsa ne yönde?
    Rahatsılığımın verdiği sıkıntılardan dolayı etkiliyor her yönde etkiliyor
    *Sakat olmanın daha insanca bir yaşamı hayal etmek/ettirmek için baskı/fırsat oluşturduğu, düşüncesine katılırmısınız?
    Evet sonuna kadar katılıyorum.

  3. #18
    Üye
    andante Avatarı

    Üyelik Tarihi
    11.01-2005
    Son Giriş
    15.12-2009
    Saat
    18:11
    Yaşadığı Yer
    istanbul
    Mesaj
    756
    Alınan Beğeniler
    1
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    Yaşamı sorgulamak.....

    Bence bu başlık son derece kapsamlı. Derinlik katmak gerekiyor, yaşamı sorgulayabilmek için. Ve sevgili Alper in yazısıyla da son derece anlamlı bir şekilde yol almış gibi gözükmekte.

    Önce; Alper i tanımak, Alper in verdiği mücadele sonucunda hayatta kalabilmesi adına kendim için duyduğum mutluluğu yazayım;

    Canımcım, herkesi yanılttığın ve yaşamıma girdiğin için teşekkürler.Çok farklı şehirlerde sen solunum cihazına bağlı olarak nefes almış olsan da, bu efsunlu kentte solunum cihazına bağlı olmadan aldığım nefeste, tanıdığım diğer insanlar gibi yaşamımın bir parçası olduğun için kendi adıma çok mutluyum. Seni hayata tutan belki solunum cihazın, ama sonuçta var olma sebebimiz ta yüreklerimizin derinliklerindeki bir olgu.

    Daha bir çok şey yazılabilir Alper için, bu satırları okurken hehhhhehhhh şeklinde gülümseyeceğini yada yanaklarına bir damla gözyaşı süzüleceğini de biliyorum. Seni seviyorum.....

    Bu yazıdan yola çıkarsak eğer;

    Yaşamak için yaşama tutunabilmek için hepimizin kendine özgü nedenleri ve kendi değerleri var. Çoğunluk neden yaşadığının farkında olmayabilir ama sorgulayan ve irdeleyen düşünce yapısına sahip olanların yaşama tutunma çabaları çoğunlukla vardır.Bencilce bir tutunuş ta değildir üstelik bu. Bu sebeple yaşamın herhangi bir anının maddi bir değeri yokmuş gibi gözükse de, Alper in sözünü ettiği masraflarımız olmasa bile yaşamımız bir maddi değer üzerinde devam etmektedir.Ancak bizler daha çok işin duygusal tarafıyla ilgileniriz.

    Çocuklarımızdır, ailemizdir, sevdiklerimizdir vs. dir... Başımıza kötü bir şey geleceğini sezdiğimiz anda inanın ben de ilk önce bir anne olmamdan dolayı kızımı düşünürüm. Sanki ben olmazsam o büyüyemeyecek,yanlışlar yapacak, acı çekecekmiş gibi. Bunların hepsi olasıdır. Ama kabul etmemiz gerekir ki, ilk tepkimiz herşeye rağmen kendimiz içindir. Bu bencilliğimizi seviyorum. Hayata tutunmamızı sağlıyor çünkü.

    Bundan seneler önce hastane duvarlarının başıma yıkıldığı o an, ilk aklıma gelen kızımın ilkokul bitirme törenlerini bile göremeyecek olma olasılığımdı. Bir onu göreyim, sonra ne olacaksa olsun derken, bugün aynı şeyi, üniversiteyi bitirmesi, evlenmesi vs. üzerine de kurgulayabilirim.Yaşam tatlı anlayacağınız ve hayata tutunma sebebimiz çok değişken olsa bile içgüdüsel olarak hayatta kalabilmek adına ürettiğimiz onlarca nedenlerimiz var.

    Ve işin tam tersi de var......

    Bu sitede genellikle engellerimizle ilgili yaşadıklarımız, hastalıklarla ilgili yaşadıklarımızla doğru orantılı gelişen ilk acılar söz konusu. Ama bilmeliyiz ki, asla acıların nicel bir karşılığını yapmadan tüm bunların dışında aynı etkiyi yapan bir o kadar farklı acılarda var. Hiç biri burada yazılmadı henüz.

    İnsana ait milyonlarca acı çekme nedeni var. Ve ne yazık ki bunlarda yaşamın bir parçası. Bana ilginç gelen insanoğlunun olağanüstü herşeyin üstesinden gelebilmek adına verdiği savaşım. Asla unutulmayacak, asla yok olmayacak binlerce acıyı gömdüğümüzü, yok saydığımızı görmemezlikten gelemiyorum bu aşamada. Ve iyiki insanoğlu bunları başarabiliyor diyorum aynı zamanda. Nasıl başarıyoruz ölümden daha beter acılarla birlikte yaşamayı?

    Red Etmek Üzerine Dünya Görüşü Ve Sanat başlığında bunun sorgulamasını yapmıştım bir ara kendi kendime;

    Tatiller işe yarıyor.....

    Açıkcası belkide uzun yılllardır yapmadığım , yapamadığım yan gelip yatmak deyimi keşfetmekle meşgulum. Oldukça keyifli bir şey. İstediğim saatte kalkıyorum, kitap okuyorum, müzik dinliyorum ve çalışıyorum, yemek istediğim zaman yapıyorum, istemediğimde bir çaresine bakıyorum.Ohhh!!! ne güzel hayat.....

    İhmal ettiğim şeylerle uğraşıyorum. Sizin de var mıdır, merakla aradığınız ve bulduğunuz ama bir nedenle o kadar merak etmenize rağmen bir köşeye attığınız el değmemiş işler?

    Bir yıl önce iki tane filmi bir arkadaşımdan zorlukla almıştım, bir yıldır bende ve ancak bir kaç gün önce izleyebildim.
    Bir tanesi Panic Room, diğeride İhtiyar Delikanlı...

    İlk önce niyese İhtiyar Delikanlıyı izledim. Oldukça sıradan gibi gözükmesine rağmen hareketli bir filim. Olağanüstü sahneler yok ama kurgu güzel bence.Bir adam evine dönerken kaçırılıyor ve tam 15 yıl boyunca bir odada tutuluyor. Bir karısı ve üç yaşında bir kızı var ancak o odada tutulurken karısı falanda öldürülüyor. 15 yılın sonunda bir şekilde adamı serbest bırakıyorlar ve doğal olarak adam da bunu kendisine yapanlardan öç almak için harekete geçiyor.

    Hedefine ulaşıyor. Neden kaçırıldığını anlayabiliyor ve öcünü alamak üzeredir ancak öylesine bir gerçekle yüzyüze geliyor ki....

    İşte bende kendi filmimin koptuğu an bu son sahne. Gerçeklerle yüzyüze gelmemiz ve gerçeklerin etkisi bazen öylesine çarpıcıdır ki, tek bir çözüm var gibi gelir insana;

    Ölmek.....

    Ama bu o kadar kolay değildir. Genellikle bizlere bunun başarılmasıyla ilgili onurlar anlatılır çoğu zaman, ancak bunu yapabilen insan sayısı pek o kadar kolay değildir.

    Peki öyleyse kabul edemeyeceğimiz bir gerçekle yüzyüzeysek ne yapabiliriz? Yaşamaya devam mı ederiz?

    Evet yaşamaya devam ederiz de, genellikle ölümle aynı anlama gelen "unutmak" faktörünü işin içine ekleyerek.

    Birden kimin söylediğini unuttuğum ama melodisi ve sözleri aklımda olan şarkı dökülüverdi dudaklarımdan;

    Unut demek kolay
    Gel bana sor bir de!
    Unutamıyorum işte unutamıyorum......

    Unutmak yaşama bağlanma sebebimiz mi?

    Gerçekten tümden unutabilirmiyiz sanki yokmuş gibi?

    Birden yedi yaşımdaki halime ve Hamburg tan İstanbul a yolculuğumuza geliverdim. Çok sık gelmezdik. Bu denli kolay değildi her şey bizim çocukluğumuzda. Bu sebeple İstanbul flu bir görüntüye sahipti o yaşımdaki halimle.

    Ama benim için bir sevinç vardı, İstanbul dışında, hiç görmediğim anneannemi, dayımları ve Erzincan ı görecektim. İstanbul da bir kaç gün kaldık ve sonra annem , abim ve ben Erzincan a gitmek için Haydarpaşa dan trene bindik.

    Hep sevmişimdir trenleri. Ritmik olarak çıkardığı o ses daima bana melodi gibi gelmiştir. Ne kadar değişik gelmişti bana her şey. Büyülenmişcesine camdan baktım tüm gündüzleri. Akşam karanlık çökünce bir de trenin ritmi bir ninni gibi geldiğinden uyumuştum ki annemin hadi kalkın sesiyle uyandık.

    Eskişehirdeydik ve tren uzun bir mola verecekti.Seyyar satıcılar dolmuştu trene. Hepsinden farklı sesler çıkıyordu. Annem bir tanesini çağırarak " Sahlep içermisiniz çocuklar " dedi.

    Sahlep?...... O da neydi ki. Hiç bilmezdik. Evet dedik çocuk sevinciyle.

    Ya ilk içtiğimizden, yada soğukta bize çok güzel geldiğinden şu ana kadar o sahlebin tadını unutmuyorum. Çok sonraları, sevdiğim adama bu anımı anlattığımda, o da unutmayacaktı bu anıyı ve gençliğin verdiği çılgınlıkla bir kış sabahı erkenden yanıma gelip" hazırlan "diyecekti.

    " Ne için ? " diye sorduğımda cevap " sahlep içmeye gidiyoruz " olacaktı ve cebinden tren biletlerini çıkarıp" Eskişehir e gidiyoruz " diyecekti. Annemin şaşkın bakışlarında hazırlanıp, " merak etmeyin akşam treniyle dönecez " cümlesinden sonra koşar adımlarla Bostancı ya gidip trene binecektik. Yine çok güzel bir tren yolculuğu olacaktı, ama artık o seyyar sahlepçiler yoktu Eskişehir garında ancak biz yakınlardaki bir kafeden sahlep içmeyi ihmal etmeyecektik. Gara tekrar gelip dönüş için biletlerimizi almaya geldiğimizde hayatımızın şokunu yaşayacaktık. Dönüş treni ancak ertesi güneydi...

    Ya ne güzel günlerdi bunlar.Tüm gün Eskişehir i gezip gece garda kanepelerin üstünde, başını sevdiğin adamın dizlerine koyarak uyumanın mutluluğunu yaşayacaktım. Ne kadar güvenli ve ne kadar sıcak gelecekti her şey.....Çocukluğumdaki ilk sahlebim gibi.

    Erzincan da bizleri kar karşıladı. Kar a alışıktık, öyle ya kuzey buz denizinin yanıbaşında yaşamıştık tam yedi yıldır. Ama farklımıydı sanki burda her şey? Bilmiyorum farklıydı sanırım. Çok güzeldi....

    Çocuklarda en sevdiğim yan çok kolay adapte olmalarıdır. Biz de öyle olduk. Ya da dünden razıydık adapte olmaya. Televizyonsuz bir hayat,kuzine başında çay partileri, hele kestane..... ne çok değişik şey vardı...En çok ta sokakları sevmiştik. Kar yağardı Hamburg ta da ama sokaklarda bir damla kar göremezsin kardeşim, karda gıcır gıcır çıkan ayak seslerini Erzincan da duyduk. Belimize kadar gelen karın içinde debeleşmeyi ilk kez orada yaşadık.

    Süremiz kısıtlıydı, 15 gün sonra babam arabayla gelip bizleri alacaktı. Keyfini sürmeliydik.Anlayamadığım garip bir hüzün vardı ama evin içinde. Annemin iki de bir gözü yaşlanıp dururdu, bizleri hep severdi, hep sarılırdı ama ikide bir sarılması bana acayip gelmeye başlamıştı. Üstünde durmadık biz çocuk keyfimizi sürmeye devam ettik.

    Ama bilirsiniz beklenen gün daima gelir. Bir gün öncesinden mahallede yeni tanıdığım tüm arkadaşlarıma " hoşçakal " demiştim. Bir çeşit vedalaşmaydı benim ki. Ve beklenen günde babam bizden önce uyanıp eşyaları arabaya yüklemişti bile.

    Anneannemlerle son kahvaltımızı yapıyorduk, artık sular seller gibi akmaya başlamıştı gözyaşları ve bunu anlayabiliyorduk ta annem hala bize niye sarılıyordu?

    Arabanın önüne gelmeden hepimiz paltolarımızı giydik, ve orda annem bana sarıldı, babam abime.... Sonra yer değiştirdiler, ve babam bana sarılıyordu, annemde abime ve şunları söylüyorlardı;

    " Sakın anneannenizi üzmeyin emi? "....

    Benim için dünyanın sonunun geldiği an bu andır. O zaman anlamıştım bizleri orada bırakacaklarını. Gözyaşlarımın akmaya başlamasına izin bile vermeden sadece onların gözlerinin içine baktım ve soramadım " neden " diye

    Ağrıma giden ve dünyamı o anda zehir eden bırakıp gitmeleri değildi. O zaman bile buna kızgın değildim.Neden bunu daha önce söylemediklerine kızgındım. Bunun nedenlerini anlayabilecek çocuklardık, ve asla onları üzecek bir şey yapmazdık doğru bir şekilde anlatılacak olsaydı.

    Ama yapmadılar. Bizleri üzmemek adına saklamışlar bu gerçeği, ama gerçekler eninde sonunda bir şekilde ortaya çıkacaktır, gerçekleri çirkin yapan gerçeğin kendisi değil aslında.

    Tam iki yıl sonra döndüler.Bu süre içersinde annemlerden daima mektuplar geldi ve mektuplar şu şekilde biterdi hep;

    " sanem kızım, ne olur , iki satır da sen yaz...."

    İki yıl boyunca bir tek satır yazılmadı Almanya ya... Ve daha garibi tam iki hafta sonra yedi yıl boyunca yaşadığım ,okula gittiğim anadilim gibi bildiğim Almancadan bir tek kelime bile hatırlamıyordum.

    Yaşadığın gerçeğin sende bıraktığı iz doğrultusunda, istersen eğer unutursun. Çünkü ölmeyi beceremezsin o anlarda. Ama yaşamakta anlamsızdır bir yerde, ve hala nefes almaya devam ediyorsan, acı çekmene sebep olan şeyi hatırlamayacaksın....

    Ne garip bir red ediş değil mi?
    Şimdi sevgili oturanboğanın sorularına geleyim;

    Yaşamınızdan memnun musunuz?

    Bazen evet, bazen hayır...... Yaşamı, dünyayı, ülkemi ters yüz eden binlerce sorunu yok saydığım ve kendi bencilliğime kapıldığım sürece yaşamımdan mutluyum.

    * Yaşamınızı anlamlı kılan şeyler (kişi, olay vs.) nelerdir?


    El yordamıyla, hiç bir kitaba bağlı kalmayarak edindiğim edinimler hayatımı anlamlı kılıyor.Kuşkusuz insan olarak yaşama bağlanma sebeplerimin başında yine kızım geliyor.

    * Hayalinizdeki yaşamı tarif edebilir misiniz?

    Aptal insanlara , ben merkezci insanlara, dayanamıyorum. Bunların olmadığı bir toplumda huzur içinde bir yaşam tek isteğim.

    Yaşamınızı daha iyi hale getirmek için neyin eksikliğini hisediyorsunuz?

    Parayla işim olmaz bu anlamda, eksikliğini çok fazla hisetmiyorum açıkcası.Yaşamımı daha iyi hale getirmek kendi kendime oluşturduğum " kabul " alanımı biraz daha daraltmakla olacaktır diye düşünüyorum.Çaba sarfediyorum ama bu konuda son derece başarısızım.

    * Sakat olmak yaşamı algılayışınızı, günlük yaşam ritüellerine/hengamesine biçtiğiniz değeri etkiliyor mu, etkiliyorsa ne yönde?

    Bu sorunun cevabı bende yok. Buraya çalışmadım örtmenimmmmmmmm

    Sakat olmanın 'daha insanca bir yaşam'ı hayal etmek/ettirmek için baskı/fırsat oluşturduğu, düşüncesine katılır mısınız?

    Bu soruya da aslında cevap verme hakkına sahip değilim diye düşünüyorum. Ancak içimdeki ses, hayır diyor......

  4. #19
    Üye
    Nazim Avatarı

    Üyelik Tarihi
    23.08-2006
    Son Giriş
    30.10-2006
    Saat
    09:01
    Yaşadığı Yer
    Antalya, İzmir, Ankara, İstanbul
    Mesaj
    1
    Alınan Beğeniler
    0
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    zamanın önemi herkesin çok iyi anladıgını görüyorum. Zaman hızla akıp gidiyor yaptıgımız hatalardan ders çıkararak zamana karşı gol atmış oluruz

  5. #20
    Üye
    mevlude Avatarı

    Gerçek Adı
    Mevlüde
    Üyelik Tarihi
    07.12-2005
    Son Giriş
    01.05-2021
    Saat
    14:15
    Yaşadığı Yer
    İstanbul / Ümraniye
    Mesaj
    95
    Alınan Beğeniler
    2
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    MERHABALAR
    İKİ YILIN DEĞERİNİ PARAYLA ÖLÇMEK İMKANSIZ BEN DEĞER OLARAK FARKLI BİR ŞEY DÜŞÜNÜYORUM.AİLE NE DEMEKSE İKİ YILIN ANLAMI O BENCE

  6. #21
    Üye
    MERALASLI Avatarı

    Üyelik Tarihi
    22.09-2006
    Son Giriş
    19.12-2007
    Saat
    11:57
    Yaşadığı Yer
    kocaeli
    Mesaj
    4
    Alınan Beğeniler
    0
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    hayatın değeri parayla asla asla değerlendirilemez,ömrünüzden geçen bir saniyeyi parayla geri alabilirmisiniz hayır o zaman değer biçmek niye..nerede ne şekilde olursa olsun hayatın her anını yaşamak gerekir zorluda olsa,engellide olsa yaşamak güzel...Tabiiki daha iyi şartlarda yaşamak için para gerekli hele birde engelin varsa sağlık sorunun varsa paranın önemi daha fazla ülkemizde paran varsa herişin daha kolay oluyor insan hayatına bile parayla değer biçilen bir ülkede yaşıyoruz..

    YAŞAMINIZDAN MEMNUZMUSUNUZ sorusuna memnun olmak için elimizden geleniyapıyoruz ama zorlukllarla karşılanşınca tabiki mutsuzlıklar olUyor

    Hayatımı anlamlı kılan ilkolarak içimdeki yaşama sevinci ailem dostlarım ve sevgi aşk ulaşmak ve yaşamak istediklerim var bunlar hayatıma
    anlam veri


    Hayelettiğim hayat engelsiz bir hayat isterdim...


    yaşamımın daha iyi hale getirmek için çevredeki yaşam koşullarının engellilere göre düzenlenmesi daha fazla sosyal haklrın verilmesi yani ben devletin birşeyler yapmasını isterim..

    Engelim beni fazla etkilemiyor normal hayata devam ediyorum ama yinede engelli insanların daha ayrıcalıklı bir hayat yaşamaları gerektiğine inanıyorum..

  7. #22
    Üye
    semra çetindağ Avatarı

    Gerçek Adı
    Semra
    Üyelik Tarihi
    01.02-2005
    Son Giriş
    06.09-2012
    Saat
    00:17
    Yaşadığı Yer
    İzmir
    Mesaj
    148
    Alınan Beğeniler
    0
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    Yaşamı daha iyi anlıyabilmek için ölümü anlayıp varlığını kabul etmek gerekiyor sanırım her kayıp bana yaşamı anlamlı kıldırdı maddeye bağımlılığı azalttı ,şimdi bakıyorum 10 yıl evvel banyoda fayanslardan ikisi aynı renk değil diye her girdiğimde görünürlerdi bana sinirlenirdim şimdi hiç bişi umurumda değil...
    Yaşamda en anlamlı şey bir insanın kendini anlattığı birde anlatan tatlı dilli keskin gözlemcise bayılırım o anlara çok keyif alırım...
    Nasıl bir yaşamım olsun isterdim sevdiğim dostlarla foçada bir yer alıp evlerimizi yapma ortak alanları olan bir tür komün yaşamı düşümüz var öyle yaşlılığımı geçirmek isterim balıkçılarla sohbet edeceğim pazarlarında zevkle sebze seçeceğim umarım olur ...Alper bey bu kadar sevilmek güzel olmalı kimle sohbet etsem sizi anlatıyor en kısa zamanda tanışıcaz izmirliler toplaşacaz :lol: :lol:

  8. #23
    Üye
    Silgi Avatarı

    Üyelik Tarihi
    06.08-2006
    Son Giriş
    12.11-2008
    Saat
    00:52
    Yaşadığı Yer
    İstanbul
    Mesaj
    16
    Alınan Beğeniler
    0
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    Dostlarım, ne kadar güzel şeyler yazmışsınız. Çok teşekkürler...

    Yalnızca bir hayatımız var ve iyi değerlendirmeliyiz. Kolay ve ucuz değil yaşamak... Yaşamak zor iştir.

    Yaşamak çokkkk güzel.

  9. #24
    Üye
    halaz Avatarı

    Üyelik Tarihi
    15.09-2006
    Son Giriş
    24.06-2011
    Saat
    20:34
    Yaşadığı Yer
    Eskisehir
    Mesaj
    124
    Alınan Beğeniler
    0
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    göreceli..

    Değişkenleri kişi, zaman, çevre şartları olan göreceli bir durum.

    Goethe'nin dediği gibi herkesin kapısına hamle etmekten korktuğu kapı

    ölüm.Bana kalırsa o kapıya hamle etmekten kaçınmayanların kazandığı

    bir dünya.Her şeye bir değer biçilmişse eğer,yaşamdan çok daha değere

    sahip şeyler de var.

    Bence Che'ye,Puşkin'e(bir duelloda öldüğü rivayet

    edilir),Hayyam'a...Onlara sormuş olmak gerekti bu soruları..Batı hukuku

    hayatı değerli bir mücevher gibi muhafaza ederken doğucu mistizmin

    hayat feda etmeyi öne sürdüğünü düşünün..İntihar bombalarını

    düşünün...Hindistan'da bir ömürü ölmeyi bekleyerek yaşayanları

    düşünün..Kendi yaşamsal iç güdünüzün size hayatı değerli kılması kalıbını

    bir an olsun kırmayı deneyin.

    Sokrates'i ölüme mahkum ettiklerin de :'Doğa da sizi ölüme mahkum etti'

    dediğini bilirsiniz..Ölümün olduğu yerde daha ciddi ne olabilir ki?

    Hayatı ne kadar değerli bulduğumuzla anılmayız öldüğümüz de..Ölüme ne

    kadar hazırlıklı olduğumuzdur bizi öldükten sonra değerli kılan..Neler

    yaptıklarımız ve neler bıraktıklarımızdır..Yoksa ortalama 60-70

    (bilmiyorum istatistikler ne kadar ömür biçiyor insana,100 ü geçmez işte..)

    yıllık bir ömrü bütünüyle onu değerli kılma fikriyle yaşamak

    tembelliktir..Ölümse bizi hayat içinde güdüleyen bir kurumdur.Yaşarken

    ölmek fikri ve hissi ,sahip olduğum en değerli şeydir.

  10. #25
    Üye
    GuLeNKIZ Avatarı

    Üyelik Tarihi
    28.09-2004
    Son Giriş
    17.03-2013
    Saat
    17:13
    Yaşadığı Yer
    uzaklar
    Mesaj
    255
    Alınan Beğeniler
    1
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    Alıntı Alıntı Yapılan Kişi: alperstein
    Hayat, kimin kazanacağı belli olmayan bir oyun. Kartları iyi oynayıp mümkün olduğunca oyunda kalmaya çalışıyorum.

    İşte bütün gerçek budur. Yaşamımızdan memnnun değilsek gücümüz yetebildiğince iyi hale getirmeliyiz. Başkalarının hayatlarına özenerek keşkelerle yaşamak yerine bu hayatın getirdiklerini en az zarar görecek şekilde kabullenmek ve o çerçevede yapabildiklerimizi yapmak gerekir ki bir gün bu oyun bitecek asıl her şey o zaman ortaya çıkacak.

  11. #26
    Üye
    bayke Avatarı

    Gerçek Adı
    Kemal
    Üyelik Tarihi
    06.04-2005
    Son Giriş
    07.02-2009
    Saat
    15:10
    Yaşadığı Yer
    İSTANBUL/Beykoz
    Mesaj
    588
    Alınan Beğeniler
    5
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    alper hocam senin hastalığında kesin bi yanlış anlama durumu seziyorum. eminim 56 modemle internette boğuşurken ah bi ADSL im olsa dedin. bu yukarı gidene kadar D yolda düştü zayi oldu S ile L yer değiştirdi aha al sana ASL ..!
    bence senin dosyalar karıştığı için 16 yıldır peşinde olan yada olduğunu sandığın zat-ı muhterem vazgeçti. bence olay budur.
    yıllar önce benim dosyaları da böyle karıştırmışlardı. ismi lazım değil malum şahıs iki sefer kapıdan geri dönmüştü.
    kendileri "personen non grata" olduğu için buraya kadar zahmet etmişsin buyur bi acı kahvemizi iç bile demedik.

    Hayatın iki yılı kaç para eder? ne iki yılı 2 dakika soluk alamamak kaç para? diyorum ve efkarlanıp yakıyorum cigaramı..bu ne yaman çelişki anne..!
    pratik ayrı teori ayrı.
    diceemm şu: burda beş beş konuşmak kolay. kim ne yazıp ne yorumda bulunursa bulunsun istediği kadar kelime cambazı olsun empati yapıp buraya senin duygularına paralel bi şeyler yazamaz. köre renk tarifi kadar zordur bu iş.
    benim beynim bu sürece maddi bir değer biçemiyor.
    ama bir ömrün karşılığı başka bir ömür olabilir.
    sevdiği yaşasın diye gözünü kırpmadan hemen oracıkta düşünmeden hayatını feda eden/edecek olan insanlarla dolu etrafımız.
    HAYATINIZDA HAYATINIZDAN DAHA ÇOK SEVDİĞİNİZ BİR KİŞİ YOKSA HAYATINIZIN HİÇ BİR ANLAMI YOKTUR.

    Yaşamınızdan memnun musunuz?
    * yaşamımdan memnunum ama daha iyisine hayır demem.

    Yaşamınızı anlamlı kılan şeyler (kişi, olay vs.) nelerdir?
    * içki,sigara,müzik,kadınlar ve illaki pc

    Hayalinizdeki yaşamı tarif edebilir misiniz?
    * rakı şişesinde balık olsam.

    Yaşamınızı daha iyi hale getirmek için neyin eksikliğini hisediyorsunuz?
    * sağlık ve para bi de aşk ama para oldummu aşkın orjinalini değilse bile orjinale çok yakın taklitlerini piyasada bulmak mümkün ki en ustası bile bu taklitleri orjinalden ayırt edebilemez.
    para nedir..? para heran kullanabileceğiniz bir kinetik enerjidir..ben böyle bi enerjiyi istemiyorum diyenin alnını karışlarım..yemesler.

    Hayalinizdeki yaşamı tarif edebilir misiniz?
    * güzellik yarışmasında mülakata çıkmış kenar mahalle dilberleri gibi "kavgaların, savaşların olmadığı barış dolu bi dünya" da varolmak deeeermişiim
    ne demiş bi düşünür: "buradayken orayı özlersin, oraya gidince orası da burası olur." en güzeli, buranın değerini bilmek.orası yok yani.

    Sakat olmak yaşamı algılayışınızı, günlük yaşam ritüellerine/hengamesine biçtiğiniz değeri etkiliyor mu, etkiliyorsa ne yönde?

    * etkiliyor..güney batı yönünde..ordaki boş daireye 3 tane hemşire taşındı ..dünya ahret bacım olsun

    Sakat olmanın 'daha insanca bir yaşam'ı hayal etmek/ettirmek için baskı/fırsat oluşturduğu, düşüncesine katılır mısınız?
    * katılanların oranına bi bakiim..çoğunluk katılıyorsa ben katılmam..huyum kurusun, çoğunluğa ters düşmek gibi bi karakterim vardır.

  12. #27
    Üye
    Cigdemy Avatarı

    Gerçek Adı
    Çiğdem
    Üyelik Tarihi
    02.04-2003
    Son Giriş
    27.01-2023
    Saat
    18:36
    Yaşadığı Yer
    Kocaeli
    Mesaj
    593
    Alınan Beğeniler
    4
    Verilen Beğeniler
    1
    Blog Mesajları
    1

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    * Yaşamınızdan memnun musunuz?

    Evet memnunum (dönem dönem değişebilecek bir cevap)

    * Yaşamınızı anlamlı kılan şeyler (kişi, olay vs.) nelerdir?

    Tabii ki sevdiklerim

    * Hayalinizdeki yaşamı tarif edebilir misiniz?

    İçi kitap, sinema sistemi kurulu büyük bir oda,
    bahçesi çiçekler, tavuklar, kedi, köpek,
    tulumba, barbekü, çardak, sebze, meyve ağaçları vs.vs.
    dolu bir ev, sevdiklerimle huzurlu bir yaşam,
    ha tabi en azından ayda bir defa yapılan geziler
    (aç gözlü müyüm ne)

    * Yaşamınızı daha iyi hale getirmek için neyin eksikliğini hisediyorsunuz?

    Güven (kendime olan güven)

    * Sakat olmak yaşamı algılayışınızı, günlük yaşam ritüellerine/hengamesine biçtiğiniz değeri etkiliyor mu, etkiliyorsa ne yönde?

    Bir süredir etkilemiyor.

    * Sakat olmanın 'daha insanca bir yaşam'ı hayal etmek/ettirmek için baskı/fırsat oluşturduğu, düşüncesine katılır mısınız?

    Evet katılıyorum.

  13. #28
    Üye
    emine-bolu Avatarı

    Üyelik Tarihi
    24.08-2006
    Son Giriş
    11.05-2014
    Saat
    00:37
    Yaşadığı Yer
    köroğlunun etekleri
    Mesaj
    49
    Alınan Beğeniler
    3
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    Yaşamınızdan memnun musunuz?
    Bazen evet bazen hayır genelde pek memnun degilim
    * Yaşamınızı anlamlı kılan şeyler (kişi, olay vs.) nelerdir?
    Annem ve kardeşlerim başka hiç bir şey degil
    * Hayalinizdeki yaşamı tarif edebilir misiniz?
    Daha iyi bi yerde yaşamak isterdim.Sadece annem babam ve kardeşlerim olsun isterdim.Başka kimseyi istemiyorumKarın ve sogugun olmadıgı bi yer........................
    * Yaşamınızı daha iyi hale getirmek için neyin eksikliğini hisediyorsunuz?
    Para Para Para
    * Sakat olmak yaşamı algılayışınızı, günlük yaşam ritüellerine/hengamesine biçtiğiniz değeri etkiliyor mu, etkiliyorsa ne yönde?
    Bence etkiliyor.Çünki ben normal insanların yaptıgı bir sürü şeyi yapamıyorum buda onlar için sıradan bir yaşam olurken benim içinse :?: bunu ifade etmek çok zor
    * Sakat olmanın 'daha insanca bir yaşam'ı hayal etmek/ettirmek için baskı/fırsat oluşturduğu, düşüncesine katılır mısınız?
    İnsan hayalleriyle vardır.Ben hayal kuruyorum gerçekleşmeyecegini bildigim halde.Ne kadar canım yanarsada yansın hayal etmek çok güzel

    Offffffff be ne zor sorulardı bunlar

  14. #29
    Üye
    botanical Avatarı

    Üyelik Tarihi
    29.07-2004
    Son Giriş
    09.08-2015
    Saat
    15:23
    Yaşadığı Yer
    samsun
    Mesaj
    32
    Alınan Beğeniler
    0
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    Herşeyin bir bedeli var mıdır?
    Evet...
    Bu bedel her zaman parasal bir değerde midir?
    Sevgili Alper bey,

    Evet aslında herşeyin bir bedeli var. Ama bide madolyonun diğer yüzü var ki, bunun da değeri asla parasal değildir.

    Kaybettiğimiz bir yakınmızı bir an dahi görebilme umudumuz olsa, onu görebilmek pahasına kaybedeceğimiz şeyler umurumuzda dahi olmazki. Hatta kendi canımız dahi.

    Bu süre içinde kızımın ergenlikten genç kızlığa geçişini yaşadım. Aile içinde birçok doğum günü kutladık. Yoğun bakımda evlilik yıldönümümüzü kutladık. Dostlarımızın iyi-kötü günlerini paylaştık. Onların çocuklarının sınav streslerini, nişan düğün heyecanlarını, yeni doğan bebeklerini gördük. Güldük ağladık birlikte.

    Tüm bunlar için bir fiyat biçelim bakalım.
    Sizce ne kadardır 2 yılın bedeli?
    Ne mutlu size ne güzel şeyler yaşamışsınız ve yaşıyorsunuz. Bunlar insanlığa dair yaşanacak en güzel şeyler. Bütün bunların bir bedeli labilirmi. Daha nice yıllara.

    Yaşamı sorgulayabilmek...

    * Yaşamınızdan memnun musunuz?
    Genelde evet memnunum. zaman zaman ufak olası gelitleri saymazsak.

    * Yaşamınızı anlamlı kılan şeyler (kişi, olay vs.) nelerdir?
    ailem, yakınlarım, arkadaşlarım, dostlarım vs. Çevremde yaşadıklarımı paylaşabileceğim yakınlarımın ve arkadaşlarımın olması elbette yaşamımı anlamlı kılan.

    * Hayalinizdeki yaşamı tarif edebilir misiniz?
    Kendi yaşamım yalnız bir üst versiyonu yani şuan yaşadıım hayattan daha rahat bir yaşam tarzı. Bunun için didinip durmazmıyız hayatboyu.

    * Yaşamınızı daha iyi hale getirmek için neyin eksikliğini hisediyorsunuz?
    Araba tamamen maddi oldu ama napiim şu sıralar kafam bununla meigul, umarım yakında olacak.

    * Sakat olmak yaşamı algılayışınızı, günlük yaşam ritüellerine/hengamesine biçtiğiniz değeri etkiliyor mu, etkiliyorsa ne yönde?
    Etkilemiyor desem yalan olur. eminim herşey daha farklı olurdu.
    günlük hayattki karşılaştığımız ufak ayrıntılarla çok meşgul olmazdım diye düşünüyoru.

    * Sakat olmanın 'daha insanca bir yaşam'ı hayal etmek/ettirmek için baskı/fırsat oluşturduğu, düşüncesine katılır mısınız?
    Aslında olmalı ama bu benim için geçerli değil. hırslı değilim.

  15. #30
    Üye
    Baben Avatarı

    Gerçek Adı
    Babür
    Üyelik Tarihi
    03.09-2005
    Son Giriş
    18.09-2010
    Saat
    12:56
    Yaşadığı Yer
    Konya
    Mesaj
    1.628
    Alınan Beğeniler
    2
    Verilen Beğeniler
    0

    Zaten Değerlendirdiniz! 0
    Panthera: hafif, agresif ve zarif aktif tekerlekli sandalye...
    Yaa, Bülentçim soruların bayaa zor geldi bu sefer.. ops: Ben yine kafama göre yazdım.. :wink:


    Geçen ayki köşe yazımın forumdaki versiyonunda "mülkiyet" ve "paylaşım" konularını az da olsa sorgulamış, paylaşımın dünyamızdaki yerine cevap aramıştık. Buradan devam edelim.


    Bence, insan beyninin ürettiği tek ve çok çok çok önemli şey: DÜŞÜNCEdir! Çünkü üretilmesi büyük emek ve zaman ister.. Beyin dışarıdan aldıklarını önceden bildikleriyle birleştirir, düşünce olarak ifade eder.. Genellikle, sözlü ya da yazılı olur bu. Aslında insan, kullanabildiği bütün organlarıyla bunu başarabilir. Bir müzisyen çaldığı müzik aletiyle, bir ressam yaptığı resimle, bir futbolcu ayaklarıyla düşüncelerini ifade eder. Anlamlı bir ifade için de yıllar, yıllar süren bir bilgi birikimi gereklidir. Kolay değildir yani..

    Bu çok önemli ve çok değerli olgunun "paylaşılma"sı; yeni bilgilerin, yeni düşüncelerin doğması ve gelişmesi açısından paha biçilmez bir değerdedir!..

    İşte sen bunu başarıyorsun, Alper dostum!.. Daha üstünü olabilir mi?..




Sayfa 2 / 3 İlkİlk 123 SonSon