
neptune önceki yazısında wrote:
Daha pragmatist düşünmek gerekirse; şu andaki batılı ve çağdaş olarak nitelendirilen güçlü devletler, içeride sosyal, liberal ve nasyonalist ama dışarıda emperyalist (bu kavram yanlış anlaşılmasın, kaba kuvvet değil, diplomatik ve ticari olarak; tabii gerekirse de caydırıcılıkla) olarak kendilerini kabul ettiriyorlar ve bu refahı sağlıyorlar. Bu formülün, eğer becerilebiliyorsa, refah için işe yaradığını kimse inkar edemez; aslında bizim de politikamızın böyle olması gerekir. Ama birini birinden ayırdığınız anda istediğiniz sonucu alamassınız. Ancak engelli haklarına giden düşünsel sürecin bu dışa yönelik emperyalist yaklaşımla ilgisi yok. Refah niteliği ortaya çıkartamaz, yalnızca niceliği değiştirir.
Kısa keseceğim. Bu cümle diğer yazdıklarınla çelişse de aslında benim söylemek istediklerimin kısa bir özeti. Önceleri fazla vurgulamadığın bu gerçeği artık sıkça tekrarlamanı sağlamışsak gerçek adına sevindirici.
Bu konuda sayfalarca yazı yazabiliriz. Sanıyorum konuyla ilintili okuduklarımızdan uygun bir kolaj yapmaya kalksak küçük çaplı bir kitaba yetecek bir yazı çıkacak ve kimsede okumayacaktır. Ana hatlarıyla meselenin açıklığa kavuştuğunu düşünüyorum. Daha fazlasını baben İstanbula gelirse rakı balık eşliğinde tartışırız.![]()
Bu arada baben büyüğümüze ezberci demişiz. Haşa küllüm yanlış olmuş. Dilime biber sürecem...
Sevgiyle.