
Değerli arkadaşlar,
Burada ülkemiz siyasilerinden engelli bir milletvekilini görevini olması gerektiği gibi yerine getirmediği için eleştiriyoruz. Kanımca buraya kadar yapılan şey doğru. Ancak bunun hemen ardından bu eleştirilerin pençelerini alakasız boğazlara uzatmaktan çekinmediğimizi görüyorum.
Örneğin sevgili kardeşim oturanboğanın eleştirilerinin hemen sonuna "diğer partilerde olsa aynı şekilde eleştirirdim" gibi bir önyargı abidesi cümle yerleştirmesi kabul edilecek gibi değil. Ortada var olmayan bir benzerliğin sadece 'olasılığından' hareketle diğer siyasi oluşumları ortada hiç bir hata olmamasını umursamadan "bunlarda kesin öyle yapardı" gibi bir zihniyetle mahkum etmenin haklı tarafı olamaz. Ancak tabiki bu tahminler gerçekleştiğinde diğer siyasiler ya da partilerde bu eleştirilerden nasibini alabilmelidir.
Bu tür önyargıların temelinde siyasetçiye duyulan güvensizliğin derin etkileri görülüyor. Ülkemizde bugüne kadar süregelen ve halen de devam etmekte olan uygulamalara bakınca bu tavrın çok hatalı olduğunu söçylemek de pek mümkün değil. Ancak burada yapılacak en büyük hatalardan biri 'siyasetçi' üzerinden 'siyaseti' mahkum etmektir. Bu yapılabilecek yanlışların başında geliyor ve buradada bir çok arkadaşımız tepkilerini siyasetçiden siyaset üzerine çevirmi,ş durumda.
Arkadaşlar "siyaset dediğimiz şey genel olarak toplumsal yaşamın gerektirdiği çözümleri üretebilme sanatı anlamına gelir. Eğer toplum içinde yaşıyorsak "siyaset kötüdür" gibi bir cümlenin anlamsızlığı "yemek yemek kötüdür" kelimesinden daha az tartışmalı değildir. İnsanoğlu tüm eleştirilebilirliğine rağmen siyaset adı altında birlikte yaşamanın, birlikte yaşamayla ortaya çıkan sorunların üstesinden gelmenin yollarını aramaktadır. Bunun bir alternatifi var mıdır? Vardır ve Tv lerde katledilen lübnanlı çocukların fotoğraflarına bakmanız cevap için yeterlidir. Evet siyasetin alternatifi kan ve ölümdür arkadaşlar. Sadece siyaset sayesindedir ki insanlar birbirlerinin çıkarlarına saygı duymayı, önemsemeyi ve kendi beklentilerini insana yakışır şekilde ifade etmeyi başarabilmektedir.
Siyaset genel anlamıyla sadece çözüm üretmektir. Bu nedenle bir toplumda siyasetle uğraşan bireylerin sayısı ne kadar çok olursa toplumsal dönüşüm talepleride o denli artacaktır. Siyasetle ilgilenmeyen insanlar çözümü devlet babadan, ağalardan, şeyhlerden, dikatatörlerden yada fazla uçanları doğa üstü güçlerden beklerler. Oysa çözüm, çözümü gökten zembille inecekmiş gibi bekleyenlerin ellerindedir. İşte siyaset herşeyden önce insanlara bu farkındalığı sağlar. İnsanların kendi eksiklerini görebilmelerini, soyut düşünebilmeyi, kendinden başkaları için de kaygı duyabilmeyi öğretir. Bunlar ise insan olmanın olmazsa olmazlarıdır. İnsan bu özellikleri sayesinde hayvanlardan ayrılabilmiştir ve bir daha asla geri dönemeyeceği bir yola girmiştir.
Ancak ülkemizde siyaset, örneklerini son derece net bir şekilde gördüğümüz gibi, birilerinin kazanımlarına ulaşana kadar bürünüp günü gelincede bir anda sıyrılıp atılan bir post gibi kullanılmaktadır. Fakat bu kişiler "siyasetçi" dirler. Oysa siyaseti olması gerektiği gibi yapanlara biz siyasetçi demeyiz; 'Devlet Adamı' deriz. Bir ülkenin tarihinde çok siyasetçi vardır ama 'devlet adamı' sıfatını herkes kazanamaz. Bir kişinin kendi çıkarlarıyla toplumunun çıkarları arasında yaptığı tercih onun devlet adamlığı ya da siyasetçiliğinin sınırlarını oluşturan yanıdır.
Sonuç itibariyle eleştirilerimizi siyasetçilerle sınırlı tutup siyaset kurumunu zedelemezsek doğru yaparız diye düşünüyorum. Zira tüm eleştirilebilirliğine rağmen siyaset toplumsal sorunlarımızın çözümlerinde alternatifsiz tek limanımızdır.
Sevgiyle.