
Arkadaşlar,
Bu tür forumların, en çok sevdiğim yanlarından birisi de; tartışma sırasında cevap vermek istediğin kişinin mesajının sol üzerindeki "Alıntı" butonunu tıklayıp o mesajın ister tümünü, ister belli parçasını kendi mesajında kullanabilmek. Falanca demiş ki: diye de bir başlık çıkıyor.
Forumlarda yazdığım, -bence- kayda değer yazılarımı, zaman zaman ana sayfadaki aylık köşe yazılarıma aktarmak istiyorum. Bazılarımız için "ikinci baskı" olacak, bazılarımız için "nostalji" olacak ama aramıza yeni katılan arkadaşlar için belki önemli olacak. Benim için de, her zaman elimin altında olması bakımından "rahatlık" olacak!
Anlayışınız için şimdiden teşekkür ederim.
Baben demiş ki: I
Babür Akdağ
"Teşekkürler Toplum"da:
Engellerin en büyüğünü zaman zaman içinde yaşadığımız toplum koyuyor, önümüze. Ön ve bön yargılarıyla, cahilliğiyle, gelişmemişliğiyle.. Ama onsuz da edemiyoruz.. İnsanoğlu hem "çevre yaratığı" hem de "çevre yaratıcı"dır. Önemli olan; "başkalarının düşünceleriyle yargıya varmadan" kendimiz olabilmek.
***
Elbette teknolojinin gelişmesi ve bunun engelliler için yararları konusunda haklısın, spastik..Alıntı Yapılan Kişi: spastik
Ancak bu dediklerin toplumun, toplumların ve engellilerin yüzde kaçı için geçerli? "Acınacak" değil ama "acı" olan durum: 9 yıl önce yazdığım makalenin güncelliğini bu gün yazılmış gibi koruyor olması.
Ekonomik gücünün zayıflığı yüzünden yeterli eğitimi alamayan, alsa bile, aldığı eğitimin gereğini; yine ekonomik gücünün zayıflığı yüzünden yerine getiremeyen engelli-engelsiz insanlar, çoğunluğu oluşturuyorsa o toplumda bir şeyler yanlış gidiyor, demektir. Sadece teknolojik, sadece ekonomik ya da sadece kültürel gelişmenin yaşanması bir şey ifade etmez. Hatta çözümsüz çelişkilerin çoğalmasına neden olur. Önemli olan bu üçünün bir arada gelişimidir. Birbirini tetiklemesidir. Bu olmadığı için karşımıza çıkan engelin "toplum" olduğunu sanıyoruz.
***
Ekonomi; alt yapıdır, temeldir. Eğitimse bir üst yapı kurumudur. Evin duvarlarıdır. İstediğin kadar; temeli çürük bir binanın, duvarlarını boya, kiremitlerini değiştir.. En ufak bir depremde yıkılacaktır!Alıntı Yapılan Kişi: spastik
Bir başka forumdaki yazımda şöyle demişim:
Ancak; öyle bir durum ki, her şeye "sıfır"dan başlama olanağımız yok! Elimizde var olanları amacımıza en uygun şekilde değiştirerek kullanmak zorundayız. O halde; bu üç unsurun eşzamanlı büyümesi ya da gelişmesi gerekir.Alıntı Yapılan Kişi: Baben
***
Ben kendimi bildim bileli; Türkiye olarak, AB’nin kapısındayız.. Küçüklüğümde adı "Ortak Pazar"dı. "Onlar Ortak, Biz Pazar" diye bir slogan dahi vardı. Sonra AET oldu adı. Beğenmediler AT oldu. Kısa bir süre sonra AB yaptılar. İsmi değiştikçe niteliği de değişti mi? Bu konuda işin uzmanları daha iyi cevap verebilirler ama bence pek değişmedi! Çünkü; nitelik, öyle kolay kolay değişmez!Alıntı Yapılan Kişi: spastik
Diyorsun ki; "Demek ki kendi başımıza yapamıyoruz". Bir başka başlıkta şöyle yazmıştım "Yıllardan beri beceremedikleri işleri AB’ye havale etmeye uğraşıyorlar. Onlar da karşılığında bir şeyler istiyorlar tabii." Bunun adına "bedel" ya da "sancılı süreç" diyoruz. Bu, işin "elle tutulur, gözle görülür" yani "maddi" yanı. Bir de kolay kolay kaldıramayacağımız, süreç aşamasında her aşamada engel olarak karşımıza çıkacak "elle tutulup, gözle görülmeyen" bazı özelliklerimiz var. Bunlardan biri; "bezirgân zihniyeti" ya da günümüz Türkçesiyle "tüccar anlayışı" diğeri de "küçük esnaf zihniyeti"dir.
Bunları kısaca açmaya çalışayım: Tüccar, üretimle uğraşmaz. "Başkası üretsin, ben alıp satayım" diye bakar. Küçük esnaf da; bulunduğu çevrede kendine rakip olacak kişi istemez. Zamanı geldiğinde kardeşine bile düşman olur, bu anlayışıyla. İşte Avrupalı, tarihleri boyunca, bu anlayışlarla karşılaşmadı ya da kaldırdı attı. Böyle şeylere tamamen yabancı. Bu anlayışları kendi içine almamak için mücadele verecektir. Kim kazanır dersin?
***
Temmuz 2006
Sevgili Baben yıllarca kazandıkları gibi yine onlar kazanacak.
Şöylede bir örnek verebilirim Türkiye yı bir ağaça benzetırsek
güzel meyve vermeye başladığınız veya kalkındığınız
zaman üsten aşşağı sizi güzel bir budarlar
yeniden toparlanıp kendine geldiğin zaman tekrar aynı şey yapılıp
yine yıllarca toparlanma sürecine girersın ve bu böylece devam
eder gider.Yıllarca sürüp gittiği gibi.