Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

[Soru] Sonradan özürlü olan devlet memurlarının emekliliği.?

ugurzafer

Yeni Üye
Üyelik
27 Eki 2005
Konular
2
Mesajlar
9
Reaksiyonlar
0
sonradan özürlü olan devlet memuruyum. en son çıkan yasadanda faydalanamıyorum. bunu mahkemeye taşıyan var mı? ben taşıyacam ama ne yapacağımı hangi mahkemeye müracat edeceğimi bilmiyorum. bu konuda bilgisi olan arkadaşlar var mı? varsa lütfen yardımcı olsunlar, bu adaletsizliği çözmeye çalışalım
 
sonradan özürlünün emekliliği

sevgili Uğur Zafer rumuzlu kardeşim,

Özürlü Memurların Emekliliği
( 08.07.2003)

Ziyaretçimiz Beyza Aytekin tarafından, özürlülerin emekliliğine ilişkin olarak sitemize gönderilen yazıyı ve konuya ilişkin mahkeme kararlarını yayımlıyoruz:

"5434 sayılı Kanunun 39'uncu maddesinin (j) bendinde; Sakatlıkları sebebiyle ilgili mevzuat uyarınca göreve alınanlardan en az 15 yıl fiili hizmeti bulunanların istekleri üzerine emekliye ayrılabileceği hüküm altına alınmıştır. Buna göre özürlülerin emekli olabilmesi için gerekli olan hizmet süresi 15 yıldır. Özürlü memurlarda diğer memurlarda olduğu gibi ayrıca bir yaş şartı yoktur. Diğer taraftan, memuriyete normal statüde giren ancak daha sonra özürlü olduğunu belgelendiren kişilerin de 15 yıl hizmet yapması halinde emekli olup olamayacağı sorunu henüz tam olarak açıklığa kavuşmamıştır. 5434 sayılı Kanunun Ek Geçici 22'nci maddesi gereğince, Ankara 3. İdare Mahkemesi bu konuda özürlülerin lehine karar verirken, Danıştay temyizen incelemede bu kararı bozmuştur. Bu konuya ilişkin düzenleme Ankara 3. İdare Mahkemesinin vereceği karara göre belirlenecektir.

5434 sayılı Kanunun Ek Geçici 22'nci maddesinde; "Sakat olup sakatlarla ilgili mevzuattan yararlanmaksızın ve 25/8/1971 tarihli ve 1475 sayılı İş Kanununun 25 inci maddesine göre tescili yapılmaksızın T.C. Emekli Sandığına tabi görevlere giren ve bedensel ve zihinsel yeteneklerindeki eksiklik nedeniyle çalışma güçlerini en az % 40 oranında yitirdiği sağlık kurulu raporu ile belgelenen ve 15 yıl ve daha fazla fiili hizmeti olanlar da 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununun 39 uncu maddesine, 13/11/1981 tarih ve 2559 sayılı Kanunla eklenen (j) fıkrası hükmünden yararlanırlar." hükmüne yer verilmiştir.

Bu maddedeki şartları şu şekilde formüle edebiliriz.
Memurun;
1- Bu hükümden faydalanabilmesi için sakat olması,
2- Sakatlarla ilgili mevzuattan yararlanmaksızın ve 25/8/1971 tarihli ve 1475 sayılı İş Kanununun 25 inci maddesine göre tescili yapılmaksızın T.C. Emekli Sandığına tabi görevlere girmesi, yani işe girmeden önce sakat olduğunu belgelemesi,
3- Bedensel ve zihinsel yeteneklerindeki eksiklik nedeniyle çalışma güçlerini en az % 40 oranında yitirdiği sağlık kurulu raporu ile belgelemesi,
4- 15 yıl ve daha fazla fiili hizmeti olması, gerekmektedir.

Bu madde dikkatli bir şekilde incelendiği takdirde sakat olup da sakatlarla ilgili mevzuattan yararlanmaksızın Emekli Sandığına tabi görevlere girenlere ilişkin bir düzenleme getirmiştir. Kaldı ki sakatların sınavlarının ayrı olması ve kurumların belirli oranlarda(%3 oranında) sakat çalıştırma zorunluluğu sakatlara tanınmış bir ayrıcalıktır. Bu nedenle sakat olmayan personelle aynı sınava girerek başarılı olanların emeklilikle ilgili haktan faydalandırılmamaları adaletsiz bir uygulama olacaktır. Ayrıca, bu maddenin yürürlüğe girmesinden sonra memuriyete girenler için uygulanamayacağı hususunu madde metninden çıkarmak mümkün değildir. Madde metninde belirli bir tarihle sınırlandırma da söz konusu değildir. [/size] [size=6]Şunu da belirtmek gerekir ki sakat olarak girmeyip de memuriyette sakatlananlar için herhangi bir hak getirmemektedir.[/size] [size=4]Bu hususun bir eksiklik olduğunu düşünüyoruz ve T.C. Emekli Sandığı Kanununda düzenlenmesi daha uygun olacaktır.

Aşağıda bu konu ile ilgili olarak verilmiş bulunan idare mahkemesi kararı ve bu kararı bozan Danıştay kararı bulunmaktadır. Şunu da belirtmek gerekir ki Danıştay 11. Dairesinin vermiş olduğu kararda Danıştay Tetkik Hakimi ve Danıştay Savcısı İdare Mahkemesinin kararının yerinde olduğu görüşünü savunmuşlardır. Ancak, bu kararların ikisi de kesin değildir. Şayet idare mahkemesi kararında direnirse (ısrar ederse) konu İdari Dava Daireleri Genel Kurulunda görüşülür ve nihai kararı orası verir ve karar kesinleşir.

  • Ankara 3. İdare Mahkemesi Kararı

    Sakatlığı nedeniyle, 2559 ve 2889 sayılı Yasalardan yararlandırılarak emekliye ayrılması yolundaki başvurusunun reddine ilişkin 19.11.1998 gün ve 6.3.311.052 sayılı davalı idare işleminin; İş ve İşçi Bulma Kurumunca işe girmeden önce sakatlık tespiti için gönderildiği Bolu Devlet Hastanesi Sağlık Kurulunca %40 sakat olduğunun belirtildiği, yasaları bilememesi sebebiyle sakatlık kontenjanından değil sınava katılıp memuriyete başladığı, aynı hastalıktan GATA tarafından askerliğe elverişli değildir raporu verildiği, sakatlığının Bolu Vergi Mahkemesi kararı ile de tecil edildiği, sakatlığının kalıcı olması nedeniyle bu Yasalardan yararlandırılması gerektiği öne sürülerek iptali için Ankara 3. İdare Mahkemesi nezdinde açılmış olan E:1999/367, K:1999/1295 Nolu davada, söz konusu mahkemenin kararı:

    Türk Milleti Adına
    Dava, davacının sakatlığı sebebiyle 2559 ve 2889 sayılı Yasalardan yararlandırılarak emekliye ayrılması yolundaki başvurusunun reddine ilişkin 19.11.1998 gün ve 6.3.311.052 sayılı davalı idare işleminin, davanın özeti bölümünde yer alan nedenlerle iptali istemiyle açılmıştır.

    5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununun 39 uncu maddesine 2559 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi ile eklenmiş (j) fıkrasında, "sakatlıkları sebebiyle ilgili mevzuat uyarınca göreve atananlardan en az 15 yıl fiili hizmeti bulunanların istekleri üzerine" emekliye sevk edilecekleri hüküm altına alınmıştır.

    Uyuşmazlık konusu olayda davacının fiili hizmetinin 15 yılı aştığı konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. Dava ve tahsis dosyası içeriğine göre adı geçen ilk defa sakatlık tecili yapılmaksızın memuriyet görevine başlamıştır. Hal böyle olunca, yukarıda anılan yasanın açık hükmü karşısında davacının emekliye sevk edilebilme olanağı bulunmamaktadır.

    Öte yandan, sakatlık tescili yapılmaksızın göreve girenlerden anılan 39/j maddesi hükmünden yararlandırılması amacıyla 2889 sayılı Kanun ile 5434 sayılı Yasaya eklenen ek geçici 22 nci madde de ise; sakat olup sakatlarla ilgili mevzuattan yararlanmaksızın ve 25.08.1971 tarihli ve 1475 sayılı İş Kanununun 25 inci maddesine göre tescil yapılmaksızın T.C. Emekli Sandığına tabi görevlere giren ve bedensel ve zihinsel yeteneklerindeki eksiklik nedeniyle çalışma güçlerini en az %40 oranında yitirdiği sağlık kurulu raporu ile belgelenen ve 15 yıl ve daha fazla fiili hizmeti olanlar da 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununun 39 uncu maddesine 2559 sayılı Kanunla eklenen (j) fıkrası hükmünden yararlanırlar" hükmü yer almıştır.

    Anılan maddenin geçici bir hüküm olduğu, 2889 sayılı Yasada yürürlük tarihinden sonra girenleri de kapsayacağı yolunda bir hüküm bulunmadığı davalı idare tarafından iddia olunmakta ise de, anılan Yasada belirli bir süreye yönelik olarak uygulanabileceği yolunda bir düzenlemenin yer almadığı, anılan maddenin bu haliyle 5434 sayılı Yasada halen mevcut olduğu, dolayısıyla davacı gibi anılan Yasanın yürürlük tarihinden sonra göreve girenleri de kapsayacağı sonucuna varılmıştır.

    Davacının sakatlık tescili yapılmaksızın memuriyet görevine başladığı, hizmet cetveline göre borçlanılmış sigortalı hizmetleriyle birlikte fiili hizmet müddetinin 15 yılı aştığı ve dosya içeriğinde bulunan Bolu Devlet Hastanesi Sağlık Kurulu Raporlarına, GATA sağlık kurulu raporuna ve Bolu Mahkemesinin davacı hakkındaki (sakatlık indirimi) kararında bahsolunan Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu raporuna göre sakatlık derecesinin %40'ın üzerinde bulunduğu açık olduğundan adı geçenin 2889 sayılı Yasa hükümlerinden yararlandırılması zorunluk içermektedir.

    Her ne kadar Ankara Numune Hastanesinin 21.06.1994 tarihli Sağlık Kurulu Raporunda adı geçenin arızasının malulen emekliliği gerektirecek ölçüde olmadığı belirtilerek bu görüşe Sandık Sağlık Kurulunca da itibar edilmiş ise de, davacının mevcut durumu ve eldeki Sağlık Kurulu raporlarına göre 2889 sayılı Yasa hükmünden yararlandırılması gerektiğine göre; adı geçenin başvuru tarihindeki sağlık şartlarını sakatlık derecesi açısından inceleyip ya da ilgili bilimsel kuruluşlar vasıtasıyla incelettirip neticesinde uyuşmazlık hakkında nihai kararın verilmesi gerekirken aksi yönde tesis edilen işlemde hukuki isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle dava konusu işlemin iptaline...

    Davalı idare tarafından, söz konusu mahkeme kararının incelenerek bozulması istemiyle Danıştay 11. Dairesinde açılmış bulunan E:2000/6618, K:2003/1678 nolu davada vermiş olduğu karar:

    Türk Milleti Adına

    5434 sayılı Emekli Sandığı Kanununun 39/j maddesinde, sakatlıkları sebebiyle ilgili mevzuat uyarınca göreve alınanlardan en az 15 yıl fiili hizmeti bulunanların istekleri üzerine emekliye sevk edilebilecekleri hükme bağlanmış, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 53 üncü maddesi hükmü uyarınca 27.07.1983 günlü, 18117 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe konulan, Sakatların Devlet Memurluğuna Alınma Şartları ile Hangi İşlerde Çalıştırılacakları Hakkında Yönetmeliğin olay tarihinde yürürlükte bulunan 6 ncı maddesinde, kurum ve kuruluşların çalıştırmak zorunda oldukları sakat elaman sayısını ve bunları hangi kadrolarda çalıştıracaklarını Devlet Personel Başkanlığı ile İş ve İşçi Bulma Kurumuna bildireceği hususuna değinilmiş, 8. maddesinde bu kişilerin, İlk Defa Devlet Memurluğuna Atanacaklara Uygulanacak Sınav Yönetmeliğinde belirlenen esaslar dairesinde Devlet Personel Başkanlığınca gerçekleştirilecek sınav sonucunda atanacakları belirtilmiş, 6 ncı maddesinin son fıkrasında da, bu şekilde atananların takip ve kontrolü için bir ay içinde İş ve İşçi Bulma Kurumuna bildirileceği kuralına yer verilmiştir.

    22.09.1983 tarihinde yürürlüğe giren 2889 sayılı Yasayla ekli 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu'nun ek geçici 22 nci maddesinde ise, sakat olup sakatlarla ilgili mevzuattan yararlanmaksızın ve 1475 sayılı İş Kanununun 25 nci maddesine göre tescili yapılmaksızın Emekli Sandığına tabi görevlere girenlerin de 5434 sayılı Yasanın 39/j maddesi hükmünden yararlanabilecekleri hükme bağlanmıştır.

    Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin birlikte incelenmesinden, sakatlıkları sebebiyle istihdam edilecek personelin 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 53. maddesi ve bu madde hükmü uyarınca yürürlüğe konulan Yönetmelik hükümlerinde yer verilen usul ve yönteme göre göreve alınanların ancak 5434 sayılı Yasanın 39/j maddesinden yararlanabildikleri, 2889 sayılı Yasayla getirilen düzenlemenin ise, geçici mahiyette olduğu ve ancak bu yasanın yürürlük tarihinden önce, ilgili mevzuatlarından yararlanmaksızın göreve başlatılanları kapsadığı, bunun geçici bir düzenleme olduğunun, 5434 sayılı Yasanın 39/j maddesinde bir değişiklik yapılmamış olmasından da görüldüğü, nitekim 5434 sayılı Yasaya "Ek geçici madde" olarak eklenmiş olmasının da, maddenin belirtilen niteliğinin bir gereği olduğu anlaşılmaktadır.

    Olayda ise, 2889 sayılı Yasanın yürürlük tarihinden çok sonra 1985 yılında işe girdiği anlaşılan ve işe girdiğinde ilgili mevzuattan yararlanmadığı, başka bir anlatımla atamasının yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri uyarınca yapılmadığı görülen davacının, 5434 sayılı Yasanın 39/j maddesinden yararlandırılmasına olanak bulunmamaktadır.

    Bu durumda, mevzuata aykırı bulunmayan dava konusu işleme karşı açılan davanın reddi gerekirken, işlemin iptali yolunda verilen idare mahkemesi kararında usul ve yasaya uyarlık görülmemiştir.

    Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulüyle, Ankara 3. İdare Mahkemesinin 15.12.1999 gün ve E:1999/367, K:1999/1295 sayılı kararın bozulmasına, 14.04.2003 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

www.memurlar.net [/size]
[size=4][/size]
 
kameraman_63, bu güzel bilgi için teşekkürler. Şimdi merak ettiğim husus, bu dava/konu İdari Dava Daireleri Genel Kurulu'nda görüşülmüş mü? Zira memurlar.net'den alıntılanan bilgi 2003 yılına ait. Eminim bu zamana kadar konuyla ilgili bir gelişme olmuştur..?
 
Arkadaşlar bu konuda farklı bir dairenin (10. Dairenin),eski bir tarihli ,diğerinin tam zıddı bir kararı var.Ancak benim kararımda sakat kişinin 1985 yılından önce işe girip girmediği açık değil.Zira 1985 den önce girdiği ise benim kararımın kıymeti harbiyesi yok demektir.

[size=4]ONUNCU DAİRE 1993
K.5406 E. 1992 4340 Karar Tarihi 20/12/1993


SAKATLARLA İLGİLİ MEVZUATTAN FAYDALANMAKSIZIN SAKAT OLARAK İŞE ALINANLARDAN 15 HİZMET YILINI DOLDURAN VE %40 ORANINDA İŞGÜCÜ KAYBINA UĞRADIĞI SAĞLIK KURULU RAPORUYLA TESBİT EDİLENLERİN İSTEKLERİ HALİNDE EMEKLİ YE SEVKEDİLMELERİ GEREKECEĞİ HK.

<Seçmen Kütük Bürosunda hizmetli olarak çalışan davacının sakatlarla il
gili mevzuattan faydalanmaksızın atamasının yapıldığı tarihteki sakatlığından dolayı %53 oranında çalışma gücünü kaybettiğini Atatürk Hastanesi Sağlık Kurulu raporuyla belgelediğinden ve gerekli hizmet süresini doldurduğundan bahisle emekliye sevkedilmesi yolundaki başvurusunun, davalı idare sağlık kurulunca malüliyetinin %35 oranında tesbit edildiği gerekçesiyle reddine ilişkin işlemi, Açılan dava sonucunda; malüliyet oranının tesbiti amacıyla Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesinde muayene ettirilen davacının % 95 oranında çalışma gücü kaybı olduğunun saptandığı, bu durumda 2889 sayılı Yasayla öngörülen % 40 oranında sakat olarak, sakatlarla ilgili mevzuat dışında işe alınanların 5434 sayılı Yasanın 39/J maddesi hükmünden faydalanarak 15 yıllık hizmet süresi sonunda isteği üzerine emekliye sevkedilecekleri yolundaki düzenleme uyarınca, % 40 oranından fazla çalışma gücünden kaybeden ve gerekli hizmet süresine sahip davacının isteğine rağmen emekliye sevkedilmemesinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptal eden Ankara 8.İdare Mahkemesinin 2.6.1992 gün ve 1992/555 sayılı kararının; davalı tarafından, kendi sağlık kurullarının davacının malüliyet oranını % 35 olarak tesbit ettiği, diğer tesbitlerin gerçeği yansıtmadığı savıyla, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

İdare ve Vergi Mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 3622 sayılı Kanun ile değişik 49.maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Bozulması istenen karar, usul ve hukuka uygun olup dilekçede ileri sürülen temyiz sebepleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden temyiz isteminin reddi ile bozulması istenen kararın
onanmasına karar verildi.
(DAN-DER; SAYI:89)[/size]
 
Sonradan (Çalışırken) özürlü olan bir memur erken emeklilik durumundan Y A R A R L A N A M A Z. Özürünün işe giriş tarihinden önce olması gerekiyor. Ben dava açtım ve kaybettim. bence mahkeme haklı. Çünkü Kanunu çıkartanlar bizim gibileri hiç mi hiç düşünmemiş
 
Sevgili saros, verdiğin örnek sonradan sakatlanan memurların emeklilikleri ile direkt ilgili mi? Bana, sağlık raporundaki oranın tesbitiyle ilgili gibi geldi. Ben mi yanlış anlıyorum?
Sakat değilken memur olan bir vatandaş, %53 oranında sakatlık raporu alıp, emeklilik için müracaat ediyor. Fakat çalıştığı Kurum raporu kabul etmeyip, %35 olarak işleme koyuyor. Bunun üzerine bu oran tesbiti dava konusu oluyor ve hakem hastanesi %95 oranında rapor veriyor. Kurum bu oranı dava/temyiz konusu ediyor. Mahkeme bu temyiz istemini reddediyor.

Ben böyle anladım karardan.
Doğru anladıysam, hala sorumuza cevap bulamadık demektir: Sonradan sakatlananlar (saros'un aktardığı karardaki şahıs mesela) emekli olabiliyor mu?
 
mustafa7636883, daha önce de bir vesileyle tartışma konusu olmuştu:

mustafa7636883' Alıntı:
[size=4]Bilindiği üzere daha önce 5434 Sayılı Emekli Sandığı Kanununun 39/j maddesi sadece sakatlıkla ilgili mevzuat gereğince işe alınanları kapsarken, değiştirilen yeni şekli ile şu anda İşe giriş tarihi itibariyle sakat olduğunu belgelendirenleri de kapsamaktadır.. 15 yılını tamamlayan bu arkadaşımız, müracaat etmesi halinde emekli sandığı kanununun 39/j maddesi gereğince emekli olabilir.

Emekli Sandığı Kanununda asıl sorun daha önce sakat olan değil; çalışırken sakat olanlardadır. SAYGILARIMLA Kaynak [/size]

Bu konuda bir gelişme/karar/dava oldu mu?
Emekli olmak için sakat statüsünde işe girmiş olmak mı gerekli, yoksa sakatken (normal statüde) işe girmiş olmak da ilerde emekliliğe hak kazanmak için yeterli mi?
Yani, kişi işe girişte sakattır, ama normal statüde işe girmiştir. 15 yıl sonra, işe girdiği tarihte sakat olduğunu ıspat ederek, emekliliğini isteyebilir mi?

mustafa7636883' Alıntı:
[size=4]Bilindiği üzere 5434 Sayılı Emekli Sandığı Kanunun bir 39/j; birde ek geçici 22. maddesi var. Daha önce 39/j madde sadece ve sadece işe sakat olarak girenleri kapsarken, Ek Geçici 22. madde ise sakat olduğu halde, sakatlık mevzuatından yararlanmaksızın (Yani sakatlığını tescil ettirmeden) işe girenlerin emekliliğini düzenlemekte idi.
Ancak, Gerek Emekli sandığı ve gerekse Mahkemeler Ek Geçici 22. maddeyi Kanun maddesinin yürürlük tarihi olan 1983 tarihinden önce işe girenler için kabul ediyor, 1983 tarihinden sonra işe girenlerin emeklilik hakkı olmadığını belirtiyorlardı.
Şimdi ise, bence 39/j madde ile Ek Geçici 22. maddenin karışımı olan bir düzenleme yaptılar.
Ancak son sözü yine Emekli Sandığı söyleyecektir. Yani işe girmeden önce sakat olduğunu belgelendiren bir arkadaş Emeklilik için Emekli Sandığına müracaat ederse kesin sonucu öğrenme imkanımız olacaktır [/size]
 
Bununla birlikte, çalışma gücünün 2/3'ünü yitirenler MALULEN emekli olabiliyor. Yani malulen emeklilikle yaşlılık emekliliği farklı şeylerdir. Altını çizelim.
 
ben kendi emekli olma durumumu anlatayım. eğer arkadaşın bu yöntemi uygulama şansı olursa bu şekilde de emekli olunabiliyor. bir de bu yöntemi düşünsün derim.

ben sağlam olarak sağlam kadrosunda (657sayılı devlet memuru olarak) işe girdim. 15 yıl kadar(sağlam kadrosunda) çalıştım. çalışmamın 7-8. yıllarında rahatsızlandım. fakat hastalığım ilerlediği için(%60) olduğunda(15.yılımda) kendi doktoruma giderek ben artık çalışmak istemiyorum. işe gelip gitmem zor oluyor dedim. o da bana 6 şar ay süreyle 3 yıl rapor verdi. 3. yılın sonunda rapor sonunda dahi hastalığında bir iyileşme görülmediği için emekliliği uygundur diye rapor yazılıp emekli sandığına gönderildi. bu şekilde emekli oldum.

size de kolay gelsin ve başarılar...
 
Sorun sakat olarak,sakatlığını tespit ettirip işe girenlerde değil.Kararın özetinde SAKATLARLA İLGİLİ MEVZUATTAN FAYDALANMAKSIZIN SAKAT OLARAK İŞE ALINANLARDAN 15 HİZMET YILINI DOLDURAN demekte .Yani sakat olduğunu belgelemeden,işe girmiş biri karşımızda ki.
Önemli kısım SAKATLARLA İLGİLİ MEVZUATTAN FAYDALANMAKSIZIN burası.Tam olarak ne anlama geldiğini anlamadım.Sanırım sakatlara özgülenmiş kadrolara attanmamış bir kimseden bahsediyor.Eğer doğru anlıyorsam,bu anlama geliyor.Dolayısıyla önemli bir karar.

Anayasaya göre devlet yasa yaparken eşitlik ilkesini gözetmekle yükümlü.Bana sorarsanız,SAKATLARLA İLGİLİ MEVZUATTAN FAYDALANMAKSIZIN işe giren ya da sakatlığını işe girerken bildiren veya sonradan sakatlanan devlet memurunun emekliliği konusunda farklı bir uygulam yapılması için makul bir sebep yok.Haklı bir sebep olduğunda eşitlik ilkesi uygulanmaya bilir .Ancak burada tamamen keyfi bir düzenleme var.Zira işe girmeden sakat olanların sonradan sakatlananlara tercih edilmesini makul bir sebeple açıklamak zor gözüküyor.

Açılan davalarda Anayasaya aykırılık iddiasında bulunulursa,bu düzenlemenin Anayasa Mahkemesi'ne taşınabileceğine inanıyorum.
 
Sayın Oturanboğa daha önce yazışmış olduğumuz konuyu dile getirmiş. Bu olay tamamen doğrudur. bilindiği gibi Nisan ayında Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki kanunun 3. maddesinde GÖREVE GİRİŞLERİNDE sakat olup, Sakatlık mevzuatından yararlanmadan işe girenleri de kapsama içine aldılar. Yani işe girmeden önce enaz %40 oranında işgörememezlik raporunuz varsa, normal şartlarla işe girseniz dahi erken emekllik hakkından yararlanabiliyorsunuz. Bu Kanun Maddesi Emekli Sandığı Kanununun EK GEÇİCİ 22. maddesinin güncellenmesidir.
Ancak Hiçbir surette sağlam olarak işe girip, sonradan sakatlanan memurlar erken emeklilik hakkından yararlanamamaktadır.
Bu gibiler hakkında şayet rahatsızlığı çalışamayacak derecede ise (Rapor oranı 2/3 Yani % 67 nin üzerinde) malüllük hükümleri uygulanmaktadır.
Şu anda bu konu İdare Mahkemesine dahi gitse haklı olarak OLUMSUZ sonuç çıkmaktadır.
Önemli olan 5434 Sayılı Yasanın 39/j maddesinde bulunan "GÖREVE GİRİŞLERİNDE ifadesinin TBMM tarafından kaldırılmasıdır.
Sayın Milletvekilimiz Lokman AYVA'ya da konuyu geniş bir şekilde açıklamış bulumaktayım.
Saygılarımla
 
1- Sakat olup, sakatlıkla ilgili mevzuat çerçevesinde göreve başlayanlar (Sakatlık kontenjanından yararlananlar.)
2- Sakat olup, sağlam statü ile göreve başlayanlar (İşe girmeden önce enaz elinde % 40 raporu olanlar)
Yukarıda saydığım memurlar şu anda 15 fiili hizmet yılını tamamlaması halinde (kendi isteğiyle) 5434 Sayılı Yasanın 39/j maddesinden yararlanarak EMEKLİ OLURLAR........
Ancak; Sağlam olarak işe giren ve çalışırken (sonradan) sakat olup almış olduğu rapor oranı malülen emeklilik için yetersiz bulunan ben ve benim gibi memurların ise şu anda erken emeklilik hakkından yararlanması MÜMKÜN DEĞİLDİR.
Bu konu 5434 sayılı yasanın 39/j maddesinde çözülemediği gibi şu anda Mecliste bulunan Genel Sağlık Sigortası Kanun Tasarısında da çözülmüş değildir.
GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU TASARISI
Geçici Madde 5- Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce sakatlık kontenjanından göreve başlayan ve T.C. Emekli Sandığına tabi bir göreve devam edip bu Kanunun malûlen emeklilik şartlarını taşımayanlardan onbeş yıl hizmeti bulunanlara istekleri halinde yaşlılık aylığı bağlanır.
 
mustafa7636883' Alıntı:
GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU TASARISI
Geçici Madde 5- Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce sakatlık kontenjanından göreve başlayan ve T.C. Emekli Sandığına tabi bir göreve devam edip bu Kanunun malûlen emeklilik şartlarını taşımayanlardan onbeş yıl hizmeti bulunanlara istekleri halinde yaşlılık aylığı bağlanır.
Bilgiler için teşekkürler.
Peki, yukarıdaki maddeden ne anlamalıyız? Maluluk olmasa bile 15 yılda emeklilik mi öngörülüyor? Yani sonradan sakatlananları kapsıyor mu?
 
Sayın Oturanboğa;
İşte mesele buya zaten,
Sonradan çalışırken özürlü olanları bu Kanun taslağıda kapsamıyor. Hatta yanından bile geçmediği gibi şu andaki 5434 Sayılı Yasanın 39/j maddesini geriye götürüyor.
Yani 5335 Sayılı Yasada değişiklik yapılan 39/j maddesinin daha önceki hali.
Kısaca: Sonradan özürlü olana ya % 67 nin üzerinde rapor alarak Malulen emekli ol, yada bir zahmet enaz 25 fiili hizmet yılı ile belirli bir yaşı doldurduğunda emekli ol deniliyor.
Şimdi göreve girmeden önce en az % 40 raporu olanlar emekli olabilirken yukarıdaki maddeye göre sakatlık kontenjanından yararlanmaksızın işe girenler dahi emekli olamayacak.
Dileğimiz bu geçici 5. maddenin değiştirilmesi olsun. umarım değiştirirler
 
Zaten, sakat olup da sakat atatüsünde işe başlamamış olanların, işe başladıklarında sakat olduklarını belegeleyip, 15 yılda emekli olabilmelerini sağlayan 39/j maddesini çıkaranlar, yazdıkları maddenin "bu işe" yarayacağını bilmiyor ve anlamıyorlardır bile. Bundan eminim!
Şimdi, yaptıkları "faiş hata"nın farkına vardılar ve Genel Sağlık Sigortası kanunuyla bu "hata"larını gidermek ve sakatların ümüğünü yeteri kadar sıkmak istiyorlar; mazallah, ekstra bir nefes falan alırız!..
 
Bravo
Teşekürler, çok doğru bur tespit.
5434 Sayılı Yasanın 39/j maddesinin değiştikten sonraki değil; değişmeden önceki metnini yazmışlar Genel Sağlık Sigortasına.
Umarım birileri uyarır ve düzeltirler. Şayet düzelmez ise bırakın sonradan özürlü olanları, özürlü olmasına rağmen sağlam statüde girenler dahi bu hakkı kullanamayacaklardır. : :
 
Sayın Dturan Boğa;
Benim durumumda olup, (Çalışırken özürlü olan) Kamuda çalışan şu anda binlerce memur var ama sanırım 15 yılı tamamlayınca Kurumu tarafından derhal emekliye sevk edileceklerini zannederek pek sesini çıkartmıyorlar.
Ancak bu konuda çıkan Kanunların tamamında 15 yılı tamamlayınca emekliye sevk edilir diye yazmıyor.
15 yılını dolduranların İstekleri halinde emekli olabilecekleri belirtiliyor.
Hal böyle olunca bu konu üzerine sadece 3-5 kişi gidiyor diğerleri ilgi alanının dışında bir konu tartışılıyormuş gibi sessizliğini muhafaza ediyorlar.
Çalışırken özürlü olanların emekliliği şayet şu anda TBMM gündeminde bulunan Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısında da çözülmemesi halinde bir daha da kolay kolay çözülemeyeceğinin bilincinde olamıyoruz maalesef......
Kamu da İşe girmeden evvel özürlü olan ÖZÜRLÜ.....
İşe girdikten sonra özürlü olan ÖZÜRSÜZ...
İşte mantık bu.....
Varsa bir HAK.... oturarak veya sessiz kalınarak alınamaz....
 
Evet mustafa7636883, maalesef insanlar kendileri ile ilgili olan bu denli hayati bir konuda dahi sessiz kalabiliyor....
 
Sayın Oturanboğa
Herkesin canı sağ olsun. Ancak bizim savunduğumuz davanın ne kadar önemli olduğu bir gün mutlaka anlaşılacak.
% 40 oranında bir özürlü olarak Memuriyette 22 yılımı tamamladım. kalan 3 yılı da tamamlarız inşallah.
Özürlü arkadaşlarımız ne zaman "BEN" değil, "BİZ" demeyi öğrenirse işte o zaman sorunları kalmayacaktır.
Saygılarımla
 
"Sonradan (Çalışırken) özürlü olan bir memur erken emeklilik durumundan Y A R A R L A N A M A Z"demişsiniz. Mevzuatta ki bu ayrımı farketmemiştim,bilgilendirdiğiniz için teşekkür ederim.

Bu tam anlamıyla haksızlık. Konuyu daha dikkatle bakacağım. Ancak yukarda yazdığım gibi yasanın engellinin emekliği konusunda bir ayrım yapmasının makul hiç bir sebebi olamaz. Yani çalışırken sakatlanıp engelli olan birey için erken emeklilik uygulanmıyor fakat aynı şartlarda ki işe sakat raporu ile girmiş memura uygulanıyorsa Anayasa'ya aykırı bir durum var demektir. Açılan davalarda Anayasa'ya aykırılık iddiasında bulunulursa ve davaya bakan mahkeme bu iddiayı yerinde görür dosyayı Anayasa Mahkemesine gönderirse,Anayasa Mahkemesinin bu konuda lehimize karar vereceğini sanıyorum.Prosedür gözünüzü korkutmasın :)
 
Sayın Saros1
Bu konu ile ilgilendiğiniz için gerçekten sevindim. ilgili sitelere baktığımda, yok Vergi İndirimi % de kaç olacak, yok kendimize özürlü mü? sakat mı? engelli mi? diyelim gibi bana anlamsız gelen bir çok konu tartışılıyor. Eğer bir insanda zihinsel veya bedensel bir eksiklik varsa ne dersen de o kadar önemli mi? yani... Şu anda Çalışma ve sosyal Güvenlik Bakanlığının hazırlayıp TBMM ye gönderdiği "Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısı Geçici Madde 5- Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce sakatlık kontenjanından göreve başlayan ve T.C. Emekli Sandığına tabi bir göreve devam edip bu Kanunun malûlen emeklilik şartlarını taşımayanlardan onbeş yıl hizmeti bulunanlara istekleri halinde yaşlılık aylığı bağlanır. demektedir. Şayet Komisyonlarda değişikliğe uğramaz ise değil benim gibi sonradan özürlü olanlar; daha önce sakat olmasına rağmen sağlam statüde işe giren ve şu anda erken emeklilik hakkını elde etmiş olan arkadaşlar da erken emeklilik hakkından yararlanamayacaktır.
Maalesef bizim Özürlü ile ilgili olan Yasalarımız, Tüzük ve Yönetmeliklerimiz değil özürlü ile sağlamı, özürlü ile özürlüyü dahi birbirinden ayırt ediyor.
Mesela Vergi İndirim Belgesi olmadan normal raporun ile vergi indiriminden yararlanamıyorsun.
Mesela Vergi İndiriminden yararlanıyorsun ama bu rapor ile Özürlü Kimlik Kartı alamıyorsun..
Mesela Vergi İndiriminden yararlanıyorsun..diyelimki özürlü kimlik kartın da var ama sağlam statüde işe girdi isen Kurumun seni özürlü olarak saymıyor. vs. vs. vs.
Yani; tartışılan meseleler bence geneli ilgilendiren meseleler olmalı diye düşünüyorum.
Saygılarımla
 
Aynı şartlardaki emekli olmak isteyenlerin biri de behim. 1986 da memuriyete başladım. bir yıl sonra askerlikten çürük raporu aldım. şimdi memuruyetimin 20. yılındayım. devlet işine başlarken tam teşekkülle hastane raporu aramadrılar. sağlık ocağı raporu yeterli dediler. ondan da kalıbıma bakınca (ilk askerlik muayenesi gibi) memur olur raporu verdiler. şimdi askerlik çürük raporumdan başka daha önceki yıllara ait bir belge bulamadım. daha önceki yıllarda da aynı (işitme engeli) vardı. 2002 yılından beri de vergi indiriminden yararlanıyorum. emekli olma başvurusu yaptığım takdirde karşıma ne gibi engeller çıkabilir?

cevap verecek biri olursa beni ihya etmiş olur, selamlar.
 
Engelli statüsünde olmadan memur olan, raporunu sonra almış %40 engelliyim

Bütün yazılanları okudum ama sanırım benim durumum biraz daha karışık. Ben üniversite mezunu olarak 1995'de mezun olduğum branşdan devlet memuru oldum. 12.yılımın içindeyim. İşe girdiğimde 21 yaşındaydım ve yeni mezundum. İş ve işçi bulma kurumuna gitmeme gerek kalmadan, daha memuriyet sınavları yokken ilk girdiğim kurum sınavında memur olmuştum. Ben o zamanlar bu yasaları bilmiyordum bile. İşe ilk girdiğim sene bana vergi indirimden bahsettiler, defterdarlığa gittim. Ordaki görevli bana %60 oranında engelli olmam gerektiğini, güçlükle yanına gelenlerin bile bu oranı alamadıklarını, beni boş yere bir hastaneye sevk etmek istemediğini söyleyip çift taraflı kalça çıkığına bile %59 verildiğini bir kitapçıktan gösterdi. Ben de geri döndüm. Diğer taraftan kurumuma "engelli kadrosuna nasıl geçebilirim" diye sorduğumda istifa ederek İşçi Bulma Kurumuna başvurup, sonra tekrar aynı sınava girip kazanarak dendi. Ve eklendi "ama bu kadroyu alamazsın". Üniversite mezunu olmak suç mu?

Özürümün yüzde kaç olduğunu bile bilmiyordum. Nedense hiç rapor alma ihtiyacım olmamıştı. 1999'de Telsim'in indirimli hattını alabilmek için tekrar rapor için başvurdum, çünkü %40 yeterliydi, alırsın denmişti. Meğerse %60 oranı da %40'a indirilmiş. Haziran 1999'da ilk kez bir raporum oldu. Çocuk felci ile %40 engelli raporum var. Ekleyeyim, rapora dahil edilmeyen, iyileşmiş sayılan doğuştan kalça çıkığım da var, şimdi kireçlenmekle ve ağrımakla meşgul.

Telsim için almaya çalıştığım raporla engelli kimliği aldım ve vergi indiriminden de yararlanmaya başladım. Ama işe girerken bunu ibraz etmediğim için 15 yılda emekli olamayacağımı öğrendim. Yeni yasa ile bu süre 20 yıla çıkmış, o da ayrı bir sorun. 1998'den beri şiddetli ağrılarla da uğraşıyorum, postpolio sendromu dendi. Çalışmakta gittikçe zorlanıyorum, çünkü rahatsızlığım gittikçe artmaya devam ediyor. 20 yıl çalışmaya dayanamayacağım. Daha 4 sene var (ama vergi indirimi almaya başladığım süre mi hesaplanıyor onu da bilemiyorum).

Sağlıklı insanlar gibi eğitim gördüm. Diğer taraftan 1988'den beri engelli yüzme sporu yapmış, hatta 1997 ve 2001 Akdeniz Oyunlarında ülkemizi temsil edebilmiştim. Yani uluslarası tescili engelliyim. Yine de heyet raporu almam gerekmedi hiç. Almanya'dan geldim. İşe girmeden önce de engelli olduğumu gösteren ama heyet raporu sayılamayacak bazı almanca belgeler var elimde. Hastane dosyalarım var, yıllarca hastanelerde yattım. Devlet bana vergi indirimi yapıyor, ama beni engelli olarak emekli etmiyor.. Bu nasıl bir mantıktır.

Kurumuma sordum, emekli olamazsın dediler. Emekli sandığında sordum, olamazsın dediler. Emekli sandığı işe girmeden önce de engelli olduğunu ispatlasan bile yasa açık dedi. İŞE GİRMEDEN ÖNCE BELGE İBRAZI ŞARTI. Evet işe girmeden önce raporum yok sayılır. Ben ne yapmalıyım? Şimdiden dava mı açmalıyım? Benzeri davaların kaybedildiğini öğrendim. Doğuştan özürlü olduğum için malulen de emekli olamazmışım.

Biraz uzun oldu, özür dilerim. Ama dedim ya, durumum karışık. Evet daha vakit var, ama şimdiden yapmam gereken birşey varsa lütfen bir yol gösterin. Çok çaresiz kaldım.

Bu sitede bu sorunumu hukukçulara sorma imkanı verdiğiniz için ve sayın hukukçularımıza da ilgileri için şimdiden çok tşk ederim.

Saygılarımla.
 
Bugün, ilk işe girdiğinde %40 ya da üzerinde iş gücü kaybının olduğunu ıspatlayabilirsen (ki hastalığının doğuştan olması zaten bunun ıspatıdır), erken emeklilik hakkın var. Aşağıdaki karar bunu %100 teyit ediyor.
Kaldı ki, 2007 itibarıyla, normal statüde işe başlayıp, işe girdiğinde hiç bir iş gücü kaybı olmayan ve/fakat daha sonra meydana gelen sakatlık/iş gücü kaybı olan kişiler dahi emekli olabilecek. TBMM'de ilgili kanun görüşülürken ilgili Bakan ve milletvekilleri bunu teyit etti.
Yani sen her koşulda emekli olabilirsin.
NOKTA. :)

[size=4]EMEKLİ SANDIĞI YÖNETİM KURULU KARARI
19 SAYILI KARAR : 03.02.2006-07

Genel Müdürlük Tahsisler Daire Başkanlığı'ndan alınan 27.01.2006 tarih ve l0.01.0l/5434 SK.39/j-5335 SK. sayılı yazı ve eki dosya incelenerek yapılan görüşme sonunda;

5434 sayılı Kanunun 39/j bendinin uygulanmasına yönelik olarak;

a) 5434 sayılı Sandığımız Kanunu'nun 39 uncu Maddesi (j) bendinde yapılan değişikliğin yürürlüğe girdiği 27/04/2005 tarihinden önce sakatlıkları sebebiyle ilgili mevzuat uyarınca göreve alınan iştirakçilerden, 27/04/2005 tarihinden önce veya sonra en az 15 yıl fiili hizmeti dolduranların istekleri üzerine,

b) Aynı Kanuna 22/09/1983 tarih ve 2889 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle eklenen Ek Geçici 22 nci Maddesinin Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdiği 24/09/1983 tarihinden önce sakat olup sakatlarla ilgili mevzuattan yararlanmaksızın ve 25/8/1971 tarihli ve 1475 sayılı İş Kanununun 25 inci maddesine göre tescili yapılmaksızın T.C. Emekli Sandığına tabi görevlere giren ve bedensel ve zihinsel yeteneklerindeki eksiklik nedeniyle çalışma güçlerini en az % 40 oranında yitirdiği sağlık kurulu raporu ile belgelenen ve 15 yıl fiili hizmeti (hangi tarih itibariyle olursa olsun) dolduran iştirakçilerin istekleri üzerine,

c) 5434 sayılı Kanunun Ek Geçici 22. maddesinin yürürlüğe girdiği 24/09/1983 tarihi ile 5335 sayılı Kanunun 3. maddesinin yürürlüğe girdiği 27/04/2005 tarihleri arasında sakatlıkları sebebiyle ilgili mevzuat uyarınca göreve alınmamış olanlardan, göreve girişlerinde sakat/özürlü oldukları yönünde her hangi bir Sağlık Kurulu Raporu bulunanların, söz konusu raporlarının Sandığımız Sağlık Kurulunca;

1) 18/03/1998 tarih ve 23290 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğe uygun olduğu;

2) Sağlık Kurulu Raporunda yazılı sakatlık/özürlülüğün Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelikte yazılı oranlardan en az %40 oranında olduğu; belirlenen iştirakçilere 15 yıl fiili hizmeti (hangi tarih itibariyle olursa olsun) doldurmaları halinde istekleri üzerine,

d) 5434 sayılı Sandığımız Kanunu'nun 39 uncu Maddesi (j) bendinde yapılan değişikliğin yürürlüğe girdiği 27/04/2005 tarihinden sonra göreve girenlerden, göreve girişlerinde Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğe göre alınmış ve sakatlık oranının en az % 40 olduğu yazılı Sağlık Kurulu Raporlarının Sandığımız Sağlık Kurulunca;

1-Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğe uygun olarak alındığı;

2-Sağlık Kurulu Raporunda yazılı sakatlık/özürlülüğün Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelikte yazılı oranlardan en az % 40 oranında olduğu; belirlenen iştirakçilerden en az 15 yıl fiili hizmeti bulunanların istekleri üzerine, emekli aylığı bağlanmasına, ancak en kısa zamanda kanuni düzenleme yapılması hususunda girişimde bulunulmasına,karar verilmiştir.[/size]
 
Merhaba Arkadaşlar;
Sonradan özürlü olanların emekliliği ile ilgili olarak SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞINDAN almış olduğum cevap aşağıya çıkartılmıştır.
Buna göre Sosyal Sigortalar ve genel Sağlık Sigortasının 28. maddesi geriye doğru işleyecek ve özürlülerin emekliliği ile ilgili farklı uygulamalar ortadan kalkacaktır.
Bilgilerinize sunulur.

Soru::::::
Merhabalar,
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası yürürlüğe girmeden önce Emekli Sandığına tabi bir göreve normal statüde giren, ancak çalışırken enaz % 40 ve üzerinde işgörememezlik raporu alan bir memur, özürlülere tanınan erken emeklilik hakkından yararlanacak mıdır.
Yani Sözkonusu Kanunun 28. maddesi geriye dönük olarak işleyecek midir.
(Göreve 1986 yılında sağlam olarak başladım 2003 yılında da özürlü oldum. 3 yıldır Vergi İndiriminden yararlanıyorum)
Saygılarımla
Mustafa ÇİFTCİOĞLU

Cevap::::::
Sayın Mustafa Çiftçioğlu
Sorunuza aşağıda cevap verilmiştir.

Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 28. maddesinde;sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce malûl sayılmayı gerektirecek derecede hastalık veya arızası bulunan ve bu nedenle malûllük aylığından yararlanamayan sigortalılara en az onbeş yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az 3960 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olmak şartıyla yaşlılık aylığı bağlanacağı,
Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmet sunucularının sağlık kurullarınca usulüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu Kurumca çalışma gücündeki kayıp oranının;
a) % 50 ila % 59 arasında olduğu anlaşılan sigortalılar en az 16 yıldan beri sigortalı olmaları ve 4320 gün,
b) % 40 ila % 49 arasında olduğu anlaşılan sigortalılar en az 18 yıldan beri sigortalı olmaları ve 4680 gün,
Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olmak şartıyla yaş şartları aranmaksızın yaşlılık aylığına hak kazanacağı,
Belirtilmektedir.
Görüldüğü üzere, anılan kanuna göre, sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce malûl sayılmayı gerektirecek derecede hastalık veya arızası bulunanlar sakatlık kadrosundan işe girip girmediğine bakılmaksızın onbeş yılda, özürlülük ve sakatlık durumu işe başladıktan sonra ortaya çıkanlar ise çalışma gücündeki kayba göre yukarda belirtilen prim ödeme gün sayılarını doldurmaları halinde 16 ve 18 yılda emekli olabilecektir. 18.05.2006
 
yeni kanun hk.

Mustafa abi güzel bir açıklama göndermişsin. Teşekkür ederiz. Ancak orada yine bir çelişki yok mu sence. "Diyorki Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 28. maddesinde;sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce malûl sayılmayı gerektirecek derecede hastalık veya arızası bulunan ve bu nedenle malûllük aylığından yararlanamayan sigortalılara en az onbeş yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az 3960 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olmak şartıyla yaşlılık aylığı bağlanacağı" Burada yine karıştırıyorlar. ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce malül sayılmayı gerektircek derecede hastalık veya arızası bulunan ve bu nedenle malüllük aylığından yararlanamayan sigortalılar gibi bir ibare var. Sonradan sakat kalanları bence kapsam dışında bırakıyor. Ancak mecliste yasa görüşülürken Sayın İstanbul Milletvekilimiz Lokman Ayvanın talebi üzerine Sayın Bakanımızın bir sözü var. Bu konudaki düzenlemeler yasaya yardımcı olarak yönemeliklerle düzenlenecek demişti. Sosyal Güvenlik Kurumunun size göndermiş olduğu yazı bu konuya bir açıklama getirmiyor. Sizin bu konudaki görüşünüz nedir. Sayın site yöneticisinin görüşü nedir. Farkıl görüşü olanlar yazsın. Başarılar diliyorum.
 
mgen, bence hiç kafamız karışmasın, yukarıda da dediğim gibi, sonradan işgücü kaybı olanlar da emekli olabilecek.

Senin dikkat çektiğin şey de var evet, ama bence o ibare cevap veren kişinin ifade yanlışlığından kaynaklanıyor. Düzenleme sadece Malulen Emekliliği kapsasaydı, dayanak olarak %40-60 maddelerini vermezlerdi. Ve dahası, malulen emeklilik için zaten yeni bir düzenlemeye gerek yok ki. Varolan düzenlemelerle zaten malulen emeklilik koşulları oluşmuşsa malulen emekli olunabiliyor...
 
Merhaba Arkadaşlar;
Aşağıdaki İlk madde Göreve girmeden malul sayılacak derecede raporu olanları kapsamaktadır.......
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 28. maddesinde;sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce malûl sayılmayı gerektirecek derecede hastalık veya arızası bulunan ve bu nedenle malûllük aylığından yararlanamayan sigortalılara en az onbeş yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az 3960 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olmak şartıyla yaşlılık aylığı bağlanacağı,
Bu madde ise, SSK. BAĞKUR ve EMEKLİ SANDIĞI nda çalışan "ENGELLİLERİ" tek bir sistem içerisinde emekli etmek için çıkartılmıştır. Ancak göreve girmeden önce raporu olanlar 15 yılda, Göreve girdikten sonra özürlü olanlar özür oranına göre kademeli olarak yani 16 ve 18 yılda emekli olacaklardır. Ancak Sözkonusu 28. madde ile ilgili Yönetmelik henüz çıkmamıştır. Burada asıl sorun

Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmet sunucularının sağlık kurullarınca usulüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu Kurumca çalışma gücündeki kayıp oranının;
a) % 50 ila % 59 arasında olduğu anlaşılan sigortalılar en az 16 yıldan beri sigortalı olmaları ve 4320 gün,
b) % 40 ila % 49 arasında olduğu anlaşılan sigortalılar en az 18 yıldan beri sigortalı olmaları ve 4680 gün,
Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olmak şartıyla yaş şartları aranmaksızın yaşlılık aylığına hak kazanacağı,
Belirtilmektedir.
Görüldüğü üzere, anılan kanuna göre, sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce malûl sayılmayı gerektirecek derecede hastalık veya arızası bulunanlar sakatlık kadrosundan işe girip girmediğine bakılmaksızın onbeş yılda, özürlülük ve sakatlık durumu işe başladıktan sonra ortaya çıkanlar ise çalışma gücündeki kayba göre yukarda belirtilen prim ödeme gün sayılarını doldurmaları halinde 16 ve 18 yılda emekli olabilecektir. 18.05.2006

Ancak Sözkonusu 28. madde ile ilgili Yönetmelik henüz çıkmamıştır.
Burada asıl sorun bence emeklilikte değildir
Değiştirilen ÖZÜRLÜLÜK ÖLÇÜTÜ, SINIFLANDIRMASI VE ÖZÜRLÜLERE VERİLECEK SAĞLIK KURULU RAPORLARI HAKKINDA YÖNETMELİK te özür oranlarının olumlu yada olumsuz olduğudur. Gördüğüm bazı raporlarda daha önce % 40 oranında özür oranına sahip olanların, bu yönetmeliğe göre yeriden aldıkları raporlarda yeni özür oranının % 20 lere kadar düşebildiğidir..
Saygılarımla
 
Diyebiliriz ki şu ana kadar görüştüğüm konunun uzmanı kişiler ve TBMM de SSGSS Kanununun görüşülmesi esnasında Sayın Bakanın konuşmalarında Emeklilik sisteminin tek çatı altında toplandığıdır.
28. madde emeklilik sistemini tek çatı altında toplamaktadır. Artık işe giriş öncesi , sonrası, emekli sandığı öyle, SSK böyle gibi bir uygulama söz konusu olmayacaktır.
4 yıldır bu işle ilgili mücadele veren birisi olarak BU SORUNUN 01/01/2007 TARİHİ İTİBARİYLE ÇÖZÜLECEĞİNE İNANIYORUM.
Saygılarımla..
Kafamı kurcalayan ise Özürlülük ölçütü hakkında Yönetmelikte, özür oranlarının aşağıya çekildiği endişesidir. Eğer bu konuda haklı isem emekli olurken yeniden istenilebilecek raporların % 40 - 50 gibi oranların % 40 tan aşağı olma ihtimali bulunmaktadır.
Saygılarımla
 
özürlülük ölçütü hk.

mustafa bey bu konudaki çıkarılan yönetmeliğin son kısmında bakın ne diyor. Umarım bu düşüncenize yardımcı olur.

"Geçici Madde 1- Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce;
a) 18/3/1981 tarihli ve 8/2620 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Sakatlık İndiriminden Yararlanacak Hizmet Erbabının Sakatlık Derecelerinin Tesbit Şekli ile Uygulanması Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre alınan ve Maliye Bakanlığı Merkez Sağlık Kurulunca nihai olarak karara bağlanan raporlarda yer alan çalışma gücü kayıp oranları,
b) 1/6/1987 tarihli ve 19474 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında 2022 Sayılı Kanun Gereğince Alınacak Sağlık Raporları ve Bunların Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik hükümlerine göre alınan ve Emekli Sandığı Sağlık Kurulunca verilen nihai raporlarda yer alan çalışma gücü kaybı oranları,
c) 4857 sayılı İş Kanunu’nun 30 uncu maddesi gereğince kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektörde istihdam edilen özürlülerin işe girişlerinde almış oldukları özürlü sağlık kurulu raporlarındaki çalışma gücü kaybı oranları,
d) 18 Mart 1998 tarih ve 23290 sayılı Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri doğrultusunda verilmiş olan özürlü sağlık kurulu raporlarındaki çalışma gücü kaybı oranları,
geçerli olup bu oranlara dayanılarak sağlanmış sosyal destek ve yardım hizmetlerinin sürdürülebilmesi için yeniden özürlü sağlık kurulu raporu düzenlenmez.
Ancak, süreli verilen raporlar ile ilgili olarak hastaneye yeniden sevk işlemi uyarınca veya herhangi bir sebeple yeni bir rapor istenmesi durumunda, özür durumuna göre tüm vücut fonksiyon kaybı oranları, bu Yönetmelik hükümlerine göre yeniden belirlenir.
Geçici Madde 2- Bu Yönetmelik yürürlüğe girmeden önceki mevzuat hükümlerine göre başlatılmış olan sağlık kurulu raporu ile ilgili işlemlerinden;
a) Sağlık kurulu muayeneleri tamamlanmış olanlar, bu Yönetmelik yürürlüğe girmeden evvel yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine,
b) Sağlık kurulu muayeneleri tamamlanmamış olanlar, bu Yönetmelik hükümlerine göre sonuçlandırılır."
 
Üst Alt