Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Tek Taraflı Kazalarda Artık Şoför Tazminat Alabiliyor

av.ahmet

Yeni Üye
Üyelik
7 Nis 2012
Konular
6
Mesajlar
41
Reaksiyonlar
0
Daha Önce 2008 Yılında Yürürlüge Giren Bu Yasa Sigorta Şirketlerinin İnirazıyla Yargıtay Tarafından Bozulmuştu
2012 De İse Yasa Tekrardan Yürürlüge Girmiştir Yanlız Bir Kaç Degişiklikler Oldu Tek Taraflı Kazalarda Yolcu Tazminat Alabiliyordu Ama Şimdi Şoförde Alabiliyor Şoförün Vefat Halinde Alabiliyor Ve Şoförün Kulandıgı Araç Kendine Ait Olmaması Kaydesiyle
 
şöför sakatlanması durumunda tazminat hakkı olmuyor ?
 
av ahmet;
ben soruma bır cevap arıyorum halen mahkemesı suren davamın sonucunu merak adıyorum
ben trafık kazası sonucu felclıyım ben konuyu ozetlıyım ben aracta yolcuyum arac ıkı kısılık
panelvan arac ama aracın arka tarafına koltuk vardı ruhsatta ıslı degıldı arac soforu vefat ettı
aracta kullanan kısının degıl baskasının adına bız herhangı bır tazmınat alabılırmıyız arac sahıbıne
zarar vermeden acaba
 
can kuş sürücü vefat ettiyse sürücünün yakını tazminat alır av.ahmet in dediği yeni yürürlüğe giren yasa ile siz neden tazminat alamadınız yolcu olduğunuz için tazminat alma hakkınız var.
 
tazminat alınması için illaki şöförün ölmesimi gerekiyo motosiklet kazasında şofer yalnızsa sakat kalmışsa alabilirmi
 
gorbi kusur tamamen sürücüde deyilse alabilir olması lazım
 
ıbrahım valla daha almadık mahkeme suruyo ınsallah alırım
 
takibinizi avukatmı yapıyo sizmi yapıyorsunuz ,birde hakkınız olan bişeyi niçin dava ettinizki zorlukmu çıkarttılar,ama öle ama böle alırsınız inşallah hakkınızı
 
avukat takıp edıyo aslında bız ılk once hıc basvuru yapmadan dırekt dava actık
ama arcın parasını odemıyeceklerını soylemıslerdı yanı 2 kısılık gorukuyor arac bız aracta
4 kısıydık anlıyacagın sorun cıkartacakları bellı ıdı bastan.
 
Sevgili arkadaşlar ben 9 ay önce trafik kazasında kardeşimi babamı yegenimi ve teyzemi kaybettim babam hariç diğerleri için değişik oranlarda sigorta şirketi tazminat ödedi ama babam için böyle bir hakkımız olmadıgını ifade ettiler konu başlığında söylediğiniz gibi şöförler hangi koşullarda tazmimat alabiliyorlar ?
 
geçmiş olsun
geçirilen kazada babanız hariç diğer yakınlarınız için anlaşma ile ödenen tazminat tutarlarını , yakınların yaşları ile bildirebilirmisiniz. bu forumda sigortadan ödenen tazminat tutarları hakkında bilgi sahibi olmak isteyen pek çok arkadaş var

nezih bey babanız vefat tarihinde emekli miydi ?
 
Babam vefat anında emekli idi bagkurdan

57 yaşında evli kadın : 38 Bin TL

21 yaşında bekar ögrenci 28 Bin TL

10 yaşında ögrenci 9 Bin TL

sefa hanım yukarıda sordugum soru ile ilğili bilginiz varsa yardımcı olursanız sevinirim ''şöför ile ilğili ''
 
Şöför ile ilğili davada emsal karar

T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

ESAS NO KARAR NO: 2011/17-787 : 2012/92

YARGITAY İLAMI

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Kadıköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi TARİHİ : 26/04/2011

NUMARASI : 2010/778-2011/272

DAVACILAR ; 1- Halime Aktaş

2-Ömer Aktaş vekili Av. Serkan Ben

DAVALI : Allianz Sigorta A.Ş. vekili Av. Melek Osma

Taraflar arasındaki ''destekten yoksun kalma tazminatı" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kadıköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen asıl alacak yönünden davanın kabulüne, faiz başlangıç tarihi ve oranına İlişkin fazla talebin reddine dair 16.07.2009 gün ve 2008/747 E,, 2009/459 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin 09.03.2010 gün ve 2010/85 E., 2010/2094 K, sayılı ilamıyla;

(...Davacılar vekili, müvekkillerinin desteğinin işleteni olduğu aracın, davalı neslinde trafik sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, aracın başka bir kişi tarafından kullanılması sırasında meydana gelen kazada yolcu olan işletenin hayatını kaybettiğini ileri sürerek, ıslah dilekçesi ile topla m 100.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.

Davalı vekili, davacıların zararının sigorta teminatı kapsamında olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, dava konusu zararın araç işleteninin zararı değil, davacıların zararı olduğu, davacıların zarar gören 3, kişi konumunda oldukları gerekçesi ile, davanın kabulüne, toplam 100.000,00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davalı sigorta şirketi vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;

Dava, destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 91/1. maddesinde, işletenlerin, bu tamunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur'1, aynı Kanunun 85/1. maddesinde, "bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarar olacağı", aynı Kanunun 8S/son maddesinde ise, "işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurdan kendi kusuru gibi sorumludur." hükümlerine yer verilmiş, Kare Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-ı maddesinde de, "sigortacı bu poliçede tanımlanan şeyin zarara işletene düşen yolları Zorunlu motorlu aracın işletmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya biı uğramasın sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'na göre hukuki sorumluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder" şeklinde ifade edilmiş, 86. maddesinde ise, işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilememiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur hükmü ile işletenin ve dolayısıyla onun sorumluluğunu üstlenen zorunlu mali sorumluluk sigortacısının sorumluluktan kurtulma halleri düzenlenmiştir.

BK.nun 44. maddesi hükmüne göre ise, zarar gören taraf zararın doğmasına veya zararın artmasına sebep olmuş ise hakim zarar ve ziyan miktarını tenkis yahut zarar ve ziyan hükmünden sarfınazar edebilecektir.

Diğer yandan aynı kanunun 92. maddesinde Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının kapsamı dışında kalan hususlar sıralanmış olup, 92/a maddesinde "işletenin eylemlerinden sorumlu tutulduğu

kişilere karşı yöneltilebileceği talepler 92/b maddesinde ise işletenin eşinin usul ve fürunun kendisini evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri taleplerinin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası kapsamı dışında kaldığı belirtilmiştir. Keza bu maddeye paralel olarak Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-3 maddesinde teminat kapsamı dışında kalan hususlar düzenlenmiştir.

Talep edilen destek zararı, ölenin değil 3, kişilerin üzerinde doğan dolaylı ve yansıma yolu ile meydana gelen zarardır.

Yukarıda açıklanan yasal düzenlemelerde işletenin yakınlarının uğradıkları destek zararlarının trafik sigortacısının sorumluluğu kapsamı dışında kaldığı açıkça düzenlenmemiş olmakla birlikte yansıma yoluyla zarar görmüş olan destek tazminatı isteyenlerin kendisine destek sağlayan kişinin sahip olduğu haktan fazlasına sahip olmaları mümkün değildir. BK.nun 44/1. maddesi hiç kimse kendi kusurundan yararlanamaz ilkesine dayanmaktadır. Zararın artmasına veya doğmasına sebep olan kişi sonuçlarına kendisine katlanmalıdır. 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 5İ/2. maddesi hükmüne göre de öncelikle haksız fiil sorumlusuna zararın tümü yüklenmiş bulunmaktadır. Diğer bir deyişle, nasıl ki desteğin ölümü sebebiyle meydana gelen zararın yansıma yoluyla destek görenleri de etkilediği kabul ediliyorsa desteğin kusurlu davranışları da aynı şekilde destek görenlere yansır.

Hal böyle olunca Borçlar Kanunu'nun 44. maddesi hükümlerine göre işletenin destek sağlayan kişiye karşı ileri sürebileceği defileri, destekten yoksun kalanlara karşıda ileri sürebilecek olmasına göre işleten dolayısı ile sigorta zararın oluşumunda sürücünün de birlikte kusurlu olduğunu ileri sürebilecektir.

Somut olayda ise, yukarıda da belirtildiği şekilde davacıların murisi ve desteği olan işleten, kendisine ait araçta yolcu olarak bulunduğu sırada meydana gelen kazada ölen kişi konumunda olsa da üçüncü kişi sayılamaz. Davacılar, bu olay sebebiyle doğrudan bedensel bir zarar görmemişlerdir. Davacılar, yansıma yolu İle oluşan zararlarının tazminini istemekte iseler de; zararı doğuran olay işletenin ölümü olduğundan, buna dayalı olarak destek zararlarının tazmininin davalı sigortadan istenmesi mümkün değildir.

O halde, mahkemece yukarıda açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.}

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Davalı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.

Davacılar, murislerinin işleteni olduğu başka bir kişinin kullandığı araçta yolcu olarak bulunmakta iken, meydana gelen trafik kazasında, ölümü nedeniyle desteğinden yoksun kaldıkları iddiasıyla, zorunlu mali sorumluluk sigortacısı şirket aleyhine eldeki davayı açmışlardır.

Davalı sigorta şirketi, zararın sigorta teminatı dışında kaldığını savunmuştur,

Yerel mahkemece, davacıların zarar gören üçüncü kişi konumunda oldukları, davanın işletenin zarar görmesine değil; davacıların zararına dayalı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Davalı vekilinin temyizi üzerine, özel Dairece yukarıda başlık bölümünde yazılı gerekçeyle ve özellikle, davacılar üzerinde doğan zararın, dolaylı ve yansıma yolu ile meydana gelen zarar olduğu; yansıma yoluyla zarar görmüş olan destek tazminatı isteyenlerin, kendisine destek sağlayan kişinin sahip olduğu haktan fazlasına sahip olmalarının mümkün olmadığı, BK.nun 44/1. maddesine göre hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı, davalı sigortacıdan talepte bulunulmayacağı gerekçesiyle, bozulmuş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Direnme kararını, davalı vekili temyize getirmiştir.

Bozma ve direnme kararlarının kapsamı itibariyle; davalı şirketin zorunlu mali sorumluluk

sigortacısı olduğu araçta, işleten davacılar murisinin yolcu olarak bulunduğu sırada, şoförün tam kusuruyla meydana gelen trafik kazasında öldüğü; eldeki tazminat davasının, ölenin mirasçıları tarafından destekten yoksun katmaya dayalı olarak açıldığı, davacıların üçüncü kişi konumunda oldukları, İşletenin yakınlarının uğradıkları destek zararlarının trafik sigortacısının sorumluluğu kapsamı dışında kaldığına ilişkin Kanunda açık bir düzenleme bulunmadığı, yerel mahkeme ile özel daire arasında uyuşmazlık konusu değildir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; şoförün tam kusuru İle gerçekleşen trafik kazasında, araçta yolcu olarak bulunan İşletenin ölmesi üzerine mirasçılarının, davalı zorunlu mali sorumluluk sigortacısından, destekten yoksun kalma tazminatı isteyip isteyemeyecekleri noktasında toplanmaktadır.

Öncelikle uyuşmazlığa ilişkin hukuki kavram ve kurumlar ile ilgili mevzuatın irdelen meşinde yarar

vardır:

İşleten ve araç işleticisinin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu(KTK)'nun 85. maddesinde düzenlenmiştir.

"İşleten Ve Araç İşleticisinin Bağlı Olduğu Teşebbüs Sahibinin Hukuki Sorumluluğu" başlıklı bu maddede:

"Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.

Motorlu araç ölüme veya yaralanmaya sebebiyet vermiş ise, kazaya karışan aracın başkalarına devir ve temliki veya üzerinde bir hak tesisini önlemek amacıyla olaya el koyan Cumhuriyet Savcılıklarınca, aracın tescilli olduğu tescil kuruluşuna trafik kaydı üzerine şerh düşülmesi için talimat verilir. Kaza anı ile Cumhuriyet Savcılığınca trafik kaydı üzerine şerh düşülmesi arasında geçen süreler içinde kötü niyetle yapılan araç tescilleri hükümsüz sayılır. Şerhin konulduğu tarihten itibaren bir ay içerisinde, şerhin kaldırıldığına veya devamına ilişkin mahkeme kararı ibraz edilmediği takdirde bu şerh hükümsüz sayılır.

İşletilme halinde olmayan bir motorlu aracın sebep olduğu trafik kazasından dolayı işletenin sorumlu tutulabilmesi için, zarar görenin, kazanın oluşumunda işleten veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere ilişkin bir kusurun varlığını veya araçtaki bozukluğun kazaya sebep olduğunu ispat etmesi gerekir.

İşleten ve araç işleticisi teşebbüs sahibi, hakimin takdirine göre kendi aracının katıldığı bir kazadan sonra yapılan yardım çalışmalarından dolayı yardım edenin maruz kaldığı zarardan da sorumlu tutulabilir. Ancak, bu durumda İşletici teşebbüs sahibinin sorumlu kılınabilmesi için kazadan kendisinin sorumlu olması veya yardımın doğrudan doğruya kendisine veya araçta bulunanlara yahut kazaya taraf olan üçüncü kişilere yapılması gerekir.

İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardıma kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur."

hükmü yer almaktadır.

Bu düzenlemenin hukuki nitelikçe hangi sorumluluğa ilişkin bulunduğuna gelince;

Özellikle endüstri devrimiyle birlikte ortaya çıkan teknik buluşlar ve makineleşme zarar tehlikesini arttırmış ve artan bu zarar tehlikesini önlemek için kusura dayanan sorumluluğun her zaman yeterli olmayacağı öngörülerek tehlikeli faaliyette bulunanların sebep oldukları zararları gidermesi kabul edilmiştir (Fikret Eren, a.g.e, s. 449 vd.).

Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir (Fikret Eren, Borçlar Hukuku, 9. Bası, s. 631 vd.; Ahmet Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku, Genişletilmiş 10, Baskı, s. 264 vd).

2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanunun 85.maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.

Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi,

kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.

Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hakimin taktirine bırakmıştır. Uygulama ve öğretide de (S. Ünan, "Ergün A- Çetingil ve Rayegan Kender'e 50. Birlikte Çalışma Yılı Armağanı 2007", s. 1180) bu husus kabul edilmektedir.

Kanun koyucu, açıklanan düzenlemeler yanında 2918 sayılı KTK'nun 91. maddesiyle de; işletenin Aynı Kanunun 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir.

Hemen belirtmelidir kl, işletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının 91.maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir.

Öyle ise, hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğundan, uyuşmazlığın bu çerçevede ele alınıp, çözümlenmesi gerekmektedir.

Karayolları Trafik Kanununda zorunlu trafik sigortasına ilişkin olarak, sorumluluğun kapsamı yanında, bu kapsam dışında kalan haller de açıkça düzenlenmiştir.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun "Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Dışında Kalan Hususlar" başlıklı 92. maddesinde:

"Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar,

a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,

b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,

c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler,

d) Bu Kanunun 105 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,

e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar,

f) Manevi tazminata ilişkin talepler."

hükmü ile, zorunlu trafik sigortacısının hangi zararlardan sorumlu olmadığı düzenleme altına alınmış; burada örnekseme yoluna gidilmeyip; tek tek ve tahdidi olarak sorumlu olunmayan haller sıralanmıştır.

Bu noktada üzerinde durulması gereken hususlardan birisi, 2918 sayılı KTK'nun 92/b maddesinde yer alan "İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle İleri sürebilecekleri taleplerin zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışında olduğuna" ilişkin hükümdür.

Bu hükümle kanun koyucu; tehlike sorumlusu zorunlu mali sorumluluk sigortacısının sorumluluğu kapsamından sadece, tehlike sorumlusu olan işletenin eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararları çıkarmıştır.

Şu haliyle, anılan kişilerin mallarına gelen zararlar dışında kalan ölüm ve yaralanmaya ilişkin cismani zararlar ise sigortacının sorumluluğu kapsamında bırakılmış; böylece tehlike sorumlusunun yakınlarının dahi belirtilen anlamda sigorta kapsamında olduğu benimsenmiştir.

Durum bu olunca, İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin ölüm veya yaralanmaları halinde bundan kaynaklanan zararlarının zorunlu sigorta kapsamında olduğu kabul edilmelidir.

Araç sürücüsünün veya yakınlarının talepleri ise 92.madde kapsamında yer almamakla sigortacının sorumluluğu kapsamında kabul edilmiştir.

Nitekim, Hukuk Genel Kurulu'nun 15.06.2011 gün ve 2011/17-142 E, 2011/411 K sayılı ilamında, mali sorumluluk Sigortası ile sigortalı araç sürücüsünün mirasçılarının açtığı destekten yoksun kalma tazminatı davasında da, Kanunun kapsam dişiliği düzenleyen 92. maddesinde, araç şoförünün desteğinden yoksun kalanların isteyebileceği tazminatların kapsam dışı olduğuna dair bir düzenlemeye yer verilmediği ve sürücünün desteğinden yoksun kalanların üçüncü kişi olduğu kabul edilerek zorunlu mali sorumluluk sigortacısından tazminat talep edebilecekleri kabul edilmiştir.

Öte yandan, 2918 sayılı Kanunun 92/a maddesinde yer alan "İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği taleplerin zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışında olduğuna" ilişkin hükmü üzerinde de durulmalıdır,

Vurgulamakta yarar vardır ki, bu hüküm işletenin eyleminden sorumlu olduğu kişilere yönelik kendi zararına dayalı talepleri noktasında önem arz etmektedir. Salt sigorta şirketinin dava edildiği ve üçüncü kişinin zararının söz konusu olduğu durumlarda bu hükmün uygulama alanı bulamayacağı açıktır.

Eldeki davada, işletenin kendisine ait araçta yolcu olarak bulunduğu sırada sürücünün tam kusuruyla ölümü sonucu onun desteğinden yoksun kalınması davanın sebebini teşkil etmekte; işletenin yakınları davalı sigortacıdan zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında destekten yoksun kalma tazminatı istemektedir.

Hemen burada destekten yoksun kalma tazminatının hukuki niteliği üzerinde de durulmalıdır:
 
Destekten yoksun kalma tazminatı, 818 sayılı Borçlar Kanunu(BK)'nun 45/11. maddesinde düzenlenmiş olup; "Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir," şeklinde hükme bağlanmıştır.

Görülmektedir ki, destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır, Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.

Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK'nun 45/11. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödettirilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir.

818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 45.maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır.

O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür.

Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır, Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 1982/412 K, sayılı kararı).

Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 06.03.1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde de:

"Destekten Yoksun Kalma Tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu"

hususu vurgulanmış; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 30.11.2005 gün ve 2005/4-648 E.-2005/691 K. sayılı ilamında da aynı esaslar benimsenmiştir.

Önemle vurgulanmalıdır kî, Borçlar Kanunu'nun 45/111. maddesine göre destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecek kişiler, mirasçılardan başka kişiler de olabileceği hususunda da herhangi bir ihtilaf yoktur, Murisin trafik kazasından kaynaklanan bir sorumluluğu söz konusu olduğunda ve koşulları oluştuğunda mirasçıları bundan sorumlu olduğu halde, aynı olay nedeniyle destekten yoksun kalan ve fakat mirasçı olmayan kişiler bundan sorumlu değildir (HGK.nun 15.05.2011 gün ve 2011/17-142 E. -411 K. sayılı ilamı).

Yeri gelmişken, davacıların açıklanan sıfatı ve hukuki konumları karşısında, davacılar üzerinde doğan zararın niteliği belirlenmelidir:

Davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talebine dayanak olarak gösterdikleri zarar; işletenin ölümü sonucunda meydana gelmekle birlikte işleten üzerinde doğan bir zarardan ayrı ve salt onun desteğinden yoksun kalınması olgusuna dayalı, mirasçılık sıfatıyla bağlı olmaksızın uğranılabilen bir zarardır, Böyle bir zararın işletenin kendisinin sahip olacağı hakla bir ilişkisi olmadığı gibi, doğrudan işletenin zararıyla bağlı ve onunla sınırlı bir zarar da değildir. İşletenin ölümü zararı doğuran olay olmakla birlikte, zarar doğrudan üçüncü kişi durumundaki destekten yoksun kalanlar üzerinde oluşmuştur. Buradaki zarar, mirasçıların salt bu sıfatla devraldıkları murislerinin uğradığı ve ondan intikal eden bir zarar da değildir,

Hal böyle olunca; aracı kullanan şoförün tam kusuruyla meydana gelen kazada, aynı zamanda onun eyleminden sorumluluğu nedeniyle kendisi de tam kusurlu kabul edilen işletenin ölümü nedeniyle talep edilen destek zararının, ölenin değil üçüncü kişi durumundaki destek tazminatı isteklilerinin zararı olduğu kabul edilmelidir.

Burada üzerinde durulması gereken diğer bir husus ta; kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olan araç şoförünün eylemlerinden sorumlu tutulan ve bu nedenle tam kusurlu olduğu kabul edilen işletenin, bu kusurunun, zorunlu trafik sigortacısı aleyhine açılan davanın davacıları olan, üçüncü kişi durumundaki destekten yoksun kalanlara karşı ileri sürülüp sürülemeyeceğidir.

Bilindiği üzere, kural olarak zarar gören, sürücünün trafik kazasının oluşmasında kusurlu bulunması durumunda 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 41.maddesine göre sürücüye, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 85/1 maddesi hükmünce de motorlu araç işletenine karşı dava açabilecektir. Sürücü ile araç işletenin sorumluluğu BK md 51 anlamında dayanışmalıdır.

Kural bu olmakla birlikte, dava açanların sıfatı, davanın hukuksal niteliği ve dayanağı, kusur durumunun davaya etkisinin belirlenmesinde etkilidir,

Eldeki davada da talep, destekten yoksun kalma tazminatı olduğuna göre, bu tazminatın yukarıda açıklanan özellikleri gözetilerek işletenin kusurunun davacıların haklarına ve dolayısıyla da taleplerine etkili olup olmayacağı da davanın bu niteliği gözetilerek çözüme kavuşturulmalıdır.

Destekten yoksun kalma tazminatına dayanak teşkil eden hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olsa idi doğrudan işleten üzerinde doğup ondan mirasçılarına intikal edeceğinden, bu yöndeki savunmalar ölenin desteğinden yoksun kalanlara karşı ileri sürülebilecekti, Oysa yukarıda da açıklandığı üzere, destekten yoksun kalma tazminatına konu davacıların zararı, desteklerinin ölümü nedeniyle destekten yoksun kalan sıfatıyla doğrudan kendileri üzerinde doğan zarardır. Bu zarardan doğan hak desteğe ait olmadığına göre, onun kusurunun bu hakka etkili olması da düşünülemez.

Şu hale göre; işleten murisin, ister kendi kusuru ister bir başkasının kusuru ile olsun salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup; bu zarar gerek Kanun gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olmakla, davacıların hakkına, desteklerinin kusurunun olması etkili bir unsur olarak kabul edilemez ve destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilmesi olanaklıdır.

Eldeki davada da; davacıların desteği, işleteni olduğu araçta, sürücünün tam kusuru sonucu meydana gelen trafik kazası sonucu vefat etmiş; davacılar, destekten yoksun kalan sıfatıyla, zorunlu mali sorumluluk sigortacısını hasım göstererek, destekten yoksun kalmaya dayalı tazminat İsteminde bulunmuşlardır.

Davacıların üçüncü kişi konumunda oldukları hem mahkeme, hem de özel dairenin kabulünde olduğu gibi, işletenin yakınlarının uğradıkları destek zararlarının trafik sigortacısının sorumluluğu kapsamı dışında kaldığına ilişkin Kanunda ve buna bağlı olarak poliçede açık bir düzenleme bulunmadığı da, uyuşmazlık konusu değildir.

Davacıların uğradıkları zarara bağlı olarak talep ettikleri hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp, bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır.

Bu nedenledir ki, Özel Dairenin davacıları üçüncü kişi kabul etmesine karşın, zararlarını ve buna bağlı tazminat haklarını muris üzerinde doğmuş bir hak olarak kabul etmesi ve bu kabul şekline göre vardığı sonuç çoğunlukça kabul görmemiştir.

Sonuç itibariyle:

Davacıların ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtıkları, ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacılara yansıtılamayacağı; dolayısıyla tam kusurlu araç şoförünün ve onun eylemlerinden sorumlu olan işletenin kusurunun, işletenin desteğinden yoksun kalan davacıları etkilemeyeceği; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları'na göre, aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı davalı sigorta şirketi, işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığına ve olayda işleten tam kusurlu, destekten yoksun kalan davacılar da zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğuna göre, davalı sigorta şirketinin zararın tamamından sorumlu olduğu ve davacıların davalı sigorta şirketinden destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecekleri, oyçokluğu İle kabul edilmiştir.

Şu hale göre, yerel mahkemece, davacıların, desteklerinin işleteni olduğu araçta, sürücünün tam kusuru sonucu meydana gelen trafik kazası sonucu, vefat etmiş olması nedeniyle, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla, zorunlu mali sorumluluk sigortacısını hasım göstererek dava açabileceğinin kabulü ile işin esasının incelenmiş olması, yukarıda açıklanan değişik gerekçelerle, sonucu itibariyle doğru olup; bu kararda direnilmesi uygundur.

Ne var ki, Özel Dairece tazminat miktarına yönelik diğer temyiz itirazları incelenmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, DİRENME UYGUN OLUP; davalı vekilinin tazminat miktarına yönelik diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 17. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 22.02.2011 gününde Oyçokluğu ile karar verildi
 
nezxih bey yukarıdaki yargı kararında görüleceği gibi söför yakınının üçüncü kişi olarak tazminat talebi mümkün. büyük ihtimal babanızın maaşından ölüm maaşı olarak anneniz ve varsa bakmakla yükümlü olduğu yaşta varsa kardeşiniz faydalanıyor (maaş bağlanması yapıldı) bu tarz taleplerde babanız aktif yaşamş olsaydı alacağı toplam tutar ile geride kalanlara bağlanan maaşın peşin değeri arasında oranlama yapılır. tabi bu oranlama ne şekilde gerçeği yansıtır? resmi veriler ve mahkemece atanan bilirkişi hesabı olmadıkça netleştirilmesi mümkün değil. ancak bi hukukçu arkadaş danışmanlığında haricen bilirkişiye masrafını verip olası hesap yaptırabilirsiniz. arada fahiş fark varsa dava açmanızda fayda var.
zira sizin verdiğiniz ödemeler şahsınızın tek başına aldığı değil muhtemelen anneniz varsa kardeşiniz teyzenizin ailesine ödenen toplu tutardır. uzaktan verilen bu yardımdan ziyade bizzat görüşeceğiniz sigorta hukukunda uzman bi arkadaş size fayda verebilir kanaatindeyim.
 
Tek Taraflı Trafik Kazalarında Şoför Tazminat Alabilmesi İçin Gerekli Bilgi

Öncelikle Merhaba Arkadaşalr Daha Önce 2008 Yılında Yürürlüge Giren Ve 6 Ay Sonra Kaldırılan Tek Taraflı Ve Suçlu Sürücüler Tazminat Alabiliyordu Şuan 2012 Yılı Ve 4 Ay İtibariyle Yargıtayın Vermiş Oldugu Yeni Bir Kararla Yeniden Ödeme Yapılmaya Başlandı Peki Hangi Durumda Tazminat Alabiliyor


Şoför Tek Taraflı Kaza Veya Çif Taraflı Kazada Suçlu Olması Durumunda

* Şoförün Sadece Vefat Halinde Ödeme Yapar Yaralı Veya Felç Durumda Yapmaz

* Şoförün Kulanmış Oldugu Araç Kendi Üzerine Olmaması Gerekiyor Kendi Üzerine Olan Araçda Olmaz

Peki Alınan Tazminatda Ruhsat Sahibine Zarar Gelirmi ??

cvb : Hyr Kesinlikle Gelmez Aracın Trafik Sigortası Olması Kaydıile

Yargıtayın Kararı Resmi Gazete Yayınlanmış Ve 1 Hafta İçinde 7 Kişinin Tazminatlarını Getirdim Arkadaşlar
 
Her Keze Hayırlı Olsun Sigorta Şirketleri Tekrardan Yargıtaya Karar İçin İtiraz Davası Açacakalrmış Artık 6 Ay Sonra Yeniden Kaldırırlar Daha Önce 2008 De Olmuştu 6 Ay Kalabildi Sadece
 
Öncelikle Merhaba Arkadaşalr Daha Önce 2008 Yılında Yürürlüge Giren Ve 6 Ay Sonra Kaldırılan Tek Taraflı Ve Suçlu Sürücüler Tazminat Alabiliyordu Şuan 2012 Yılı Ve 4 Ay İtibariyle Yargıtayın Vermiş Oldugu Yeni Bir Kararla Yeniden Ödeme Yapılmaya Başlandı Peki Hangi Durumda Tazminat Alabiliyor


Şoför Tek Taraflı Kaza Veya Çif Taraflı Kazada Suçlu Olması Durumunda

* Şoförün Sadece Vefat Halinde Ödeme Yapar Yaralı Veya Felç Durumda Yapmaz

* Şoförün Kulanmış Oldugu Araç Kendi Üzerine Olmaması Gerekiyor Kendi Üzerine Olan Araçda Olmaz

Peki Alınan Tazminatda Ruhsat Sahibine Zarar Gelirmi ??

cvb : Hyr Kesinlikle Gelmez Aracın Trafik Sigortası Olması Kaydıile

Yargıtayın Kararı Resmi Gazete Yayınlanmış Ve 1 Hafta İçinde 7 Kişinin Tazminatlarını Getirdim Arkadaşlar
 
Aynen Mustafa Kardeşim Öyle Oluyor Yakındır Kokusu Çıkar Sigorta Şirketleri Karara İtiraz Davası Açar Yargıtayda Çogunluk Ordan Geldigi İçin Kararı 6 Sonra Geri Bozacaktır
 
av ahmet bey benim böyle bi davam var size danışmak isterim.tek taraflı kazada 8/8 suçlu olan babam rahmetli oldu.destekten yoksunluk tazmınatımı alamadım eski karardan dolayı.karar değiştiyse vakit katbetmeden yardımınıza başvurmak isterim.babamın aylık net belgelediğim geliri 7,500 tl.bana en kısa zamanda ulaşırsanız sevinirim 5325901583
 
Değerli arkadaşlar trafik kazasında sürücünün ruhsat sahibi veya işleten olması önemli değildir. Tam kusurlu olsa dahi ister işleten olsun ister ruhsat sahibi olsun ailesi tazminat alabiliyor. Yeterki davanızı bu işi bilen bir avukata teslim edin. ruhsat sahibi olan bir kişinin tam kusurlu olmasından kaynaklanan vefatı neticesinde dava yoluyla tazminat aldıklarına şahidim. Dediğim gibi davanıza bakacak olan avukatın bu işi iyi biliyor olması gerekiyor.
 
Daha Önce 2008 Yılında Yürürlüge Giren Ve 6 Ay Sonra Kaldırılan Tek Taraflı Ve Suçlu Sürücüler Tazminat Alabiliyordu Şuan 2012 Yılı İtibariyle Yargıtayın Vermiş Oldugu Yeni Bir Kararla Yeniden Ödeme Yapılmaya Başlandı Peki Hangi Durumda Tazminat Alabiliyor şoför Tek Taraflı Kaza Veya Çif Taraflı Kazada Suçlu Olması Durumunda* Şoförün Sadece Vefat Halinde Ödeme Yapar Yaralı Veya Felç Durumda Yapmaz*



2011 yılında ozel bir sirkette tir surucusu olarak calisirken bende tek taraflı olarak kaza geçirdim ve suan sürekli olarak engelli kaldım yani şimdi diyorlarki keske o kazada öldeydin ben öyle algılıyorum yanlış veya doğru olması gereken bumudur
 
hiç kimse kendi kusurundan faydalanamaz ilkesine göre tazminat alamıyorsun.kusurlu değilsen alabilirsin.ölmüş olsaydın eğer yine senin için tazminat ödemiyordu sigorta şirketi, sadece senin desteğinden yoksun kalan eşin ve çocukların için destekten yoksun kalma tazminatı ödüyor sigorta şirketi..çünkü onların bu kazada bir kusurları yok.
 
Tek taraflı kazalarda vefat durumunda a3 maddesinden faydalanır özenirdi 1 haziran 2015 de bu yasa tekrar kalktı ödenekler durdu.
 
Üst Alt