Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Kimlerin hangi şartlarda sürücü olabileceğine dair öneriler..?

OturanBoğa

Yönetici
Üyelik
9 Ocak 2003
Konular
673
Mesajlar
57,902
Reaksiyonlar
268
6 Şubat 2012 Güncel: http://www.engelliler.biz/forum/gun...ya-standartlarinda-duzenleme-istiyoruz-g.html




__________________________

Kimlerin hangi şartlarda sürücü olabileceğine dair önerileri aşağıya derledim.

En küçük ayrıntısına kadar değerlendirip önerilerde bulunursanız metne son halini verebilir ve gereğinin yapılması talebiyle ilgili kurumlara gönderilmesi için bir girişim başlatabiliriz...

1- H sınıfı sürücü belgesi tümden iptal edilmeli; diğer sınıftaki sürücü belgeleri de herhangi bir ayrım gözetilmeksizin sınavda başarılı olup olmadığı sonucuna bakılarak verilmelidir.

2- Sürüş becerisine sahip olan herkesin –sakat ya da değil- her sınıftan sürücü belgesini alabileceği temel bir prensip olarak kabul edilmeli ve sürücü olarak çalışabilmenin ve ticaret yapabilmenin önündeki tüm engeller de kaldırılmalıdır.

3- Kimlerin sürücü olabileceğinin belirlenmesinde doktorlara verilen tanrı rolü/sorumluluğu ortadan kaldırılmalı ve doktorların görevi sürücü adayı olan kişilerin beden yetilerini (hareket kapasiteleri veya psikolojik durumları açısından) değerlendirmekle sınırlandırılmalıdır.

4- Kimlerin ne tür araçları kullanabileceği, sürüş için (gözlük, gaz-fren elle kumanda aparatı, joyistikle kumanda sistemi vb) özel donanıma gereksinim duyuyorsa ne tür donanıma gereksinim duyduğu, trafik müdürlüklerinde istihdam edilen ve bu konuda eğitim almış uzmanlar tarafından, doktorların tespit ettiği hareket sınırları göz önüne alınarak belirlenmelidir. Ayrıca bu görevlilerin sakat kişilerden oluşması için gerekli tüm koşullar zorlanmalı, görevlendirme için sakat personele öncelik tanınmalıdır.

5- Gelişen teknolojiyle birlikte kullanıma sokulan özel donanımların çoğu zaman kolayca takılıp çıkartılabilir olduğu ve dahası donanım takılıyken dahi bunun standart sürüşe mani olmadığı göz önüne alınmalı ve kişileri sadece kendi araçlarını kullanmaya mahkum eden, başkalarının bu araçları kullanmasını engelleyen uygulamalara son verilmelidir. Böylece hem portatif donanım hangi araca takılıysa o aracın kullanılması sağlanmalı hem de donanım çıkartıldığında ya da by-pass edildiğinde o aracın herkes tarafından kolayca kullanılmasının önü açılmalıdır.

6- Bir parmakla dahi araç kullanımını mümkün kılan teknolojilerin geliştirildiği günümüzde, herhangi bir hareket kısıtlılığı bulunan bir kişi için “sürücü olamaz” demek, çok çok istisna bir uygulama olarak benimsenmelidir. Bu nedenle, görevli personelin özel donanım teknolojilerine/seçeneklerine dair bilgilerinin sürekli güncel tutulması sağlanmalı ve görevlilerin “bu kişinin sürücü olmasını nasıl engellerim” diye değil, “bu kişinin sürücü olmasına nasıl yardımcı olabilirim” diye düşünmeleri sağlanmalıdır.

7- Sürücü adayı kişiler ile doktorlar ya da Emniyet görevlileri arasında meydana gelebilecek olası sürücü olur-olamaz karşıtlığının giderilmesi için Valilikler bünyesinde bir heyet kurulmalı ve bu heyet ayda bir kereden az olmamak üzere test sürüşü de yapılabilecek bir yerde toplanarak sürücü adayı kişilerin başvurularını karara bağlamalıdır.

8- Kurulacak bu heyetin karşısına çıkacak olan sürücü adayı kişiler heyetin karşısında -gerekirse test sürüşü de yaparak- sürücü olabileceklerini gösterebilmeli ve sonrasında heyet bu kişilerin sürücü olabilmesi önündeki tüm engelleri kaldırarak onlara "sürücü olur" belgesi vermelidir.
Ayrıca heyetin verdiği tüm kararlar konuyla ilgili olarak Emniyet müdürlüklerinde görevli uzmanlara iletilmeli ve bu uzmanların sonraki kararlarını bu değerlendirmeler çerçevesinde vermesi sağlanmalıdır.

9- Test sürüşü için gerekli temel donanımlara sahip araçlar Valiliklerce temin edilmelidir. Ancak adaylar isterlerse kendi temin edecekleri araçlarla da test sürüşü yapabilmelidir. Ne ki, sürücü adayı sürüş için gerekli özel donanıma henüz sahip değilse ve/fakat konu ettiği bu özel donanımla sürüş yapabileceğini iddia ediyorsa, heyet kendisine görsel olarak sunulan bu iddiayı değerlendirmek ve esas karar için etkili olacak bir ara karar vermekle de görevli olmalıdır.

10- Rapor ve "sürücü olur" belgesinden sonra adaylar sürücü kursuna yazılarak sürücü belgelerini alabilmelidir.

11- Sakat sürücüler için ayrılan özel park yerlerinden hangi sakatların yararlanabileceğine dair düzenleme yapılmalıdır; engelli Park Kartı bedensel efor kısıtlılığı bulunan sakatlar ile Ağır Özürlü kişilere verilmelidir. Ayrıca hakkı olmadığı halde bu park alanlarını kullanan sürücülere ağır para cezası verilmeli, bu ceza kapsamına alışveriş merkezi vb. tüm otoparklar da dahil edilmelidir.

12- Gerek konuya dair düzenlemeler yapılırken, gerek valiliklerdeki Heyetlerin teşkilinde ve gerekse uygulama aşamasında sakatlık ile ilgili olarak çalışan sivil toplum örgütlerinin belirleyici rol alması bir ön şart olarak kabul edilmelidir.


Not: 1. ve 2. Maddeler için Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 75. Maddesinin, 11. Madde için Yönetmeliğin 53. maddesinin düzenlenmesi gerekmektedir.
3-4-5-6-7-8, 9 ve 10. Maddeler için Sürücü Adayları ve Sürücülerde Aranacak Sağlık Şartları ile Muayenelerine Dair Yönetmeliğin radikal değişikliklerle yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.
 
4. Maddeye kesinlikle katılmıyorum doktorun tespit ettiği hareket sınırı göze alınarak ne tür donanım kullanılması gerektiğine birisi karar verecekse bence hiçbirşey değişmeyecek demektir. Yahu aracı nasıl daha güvenli ve rahat kullandığımı başkasının benden daha iyi anlaması mümkün mü? Bence değil... Kurumların yapması gereken bir şöförün aracını kullanırken gösterdiği performansı yeterli bulmak yada bulmamaktır. Buda sınavla mümkün olur. Ben şu anda iddia ediyorum bir kamyonu sağ bacağı engelli biri olarak şu an trafikte olan sürücülerin %70 inden daha güvenli ve başarılı kullanabileceğimi iddia ediyorum. Devlet benim aracı kullanamayacağım ile ilgili benim hayatıma bir yasak koyuyorsa önce bu konuda beni ikna etmelidir. Sürücü olmanın gerektirdiği teknik şartların kontrolü iyi bir sınavla ortaya çıkacaktır. Doktorun raporu yada herhangi bir uzvun fonksiyon kaybı değil aracın pratikte gayet eminiyetli ve çevre açısından güvenilir hareket ettirilebilmesi esastır. sağ bacağınla sol kolunla v.s. yapılacağının hükmünü vermek insan hayatını ve becerilerini sınırlamaktan ibarettir. Bu konuda gerçekten zor ve seçici bir sınav yapılsa inanıyorum ki hiçbir sakatlığı olmayan nice şöför adayı istenilen şartları sağlayamazken sadece burnunun ucunu kullanarak gayet başarılı derecelerle araç kullanabilen engellilerde çıkacaktır ki bence öyle olmalıdır.

Ayrıca görevlendirmede sakat personel bulundurulmasını istemek. Sakat'ın halini sakattan başkası zor anlar tezini destekler... hayır bence durum böyle olmamalı görevlinin sakat yada normal biri olmasının hiçbir farkı olmamalıdır.

Madem salak bir hükümle bir kişinin araç kullanıp kullanamayacağını yada nasıl bir araç kullanacağı belirleniyor. Gerçekten zor bir sınav yapılsında görelim kim hangi aracı nasıl kullanabiliyor ve trafik açısından kim daha güvenli...

Önerilerimizin yasakların şeklini değiştirmekten öte gidip kimsenin hayatını riske etmeden ve kimsenin hayatına tecavüz etmeden daha özgürlükçü yasaların&kuralların kapılarını açmalıdır.

1- H sınıfı ehliyet kaldırılmalı ve engelliler A1, A2, B, C, D, E v.s. gibi diğer sınıflardan ehliyetler alabilmeli ve varsa kullanması gereken özel tertibat ehliyetinde belirtilmeli

2- Kimin daha güvenli, daha rahat araç kullanabileceği konusuna sağlık kurulu, makina mühendisi v.s. değil, bu konuya olumlu ve hayatı insanlara daha kolaylaştırmak odaklı yaklaşan bilirkişiler bu konuda profesyonel destek ve karar vermeli ve onların verdiği kararın engellinin alacağı yada alamayacağı vergi avantajları ile yakından uzaktan ilişiği olmamalıdır.

3- Otomobil hareket özgürlüğü sağlayan bir ulaşım aracıdır, ve otomobilde sağlanan vergi indirimi bu konuda (hareket özgürlüğü) dezavantaj sahibi engellilere sağlanması gereken bir pozitif ayrımcılıktır. Yani bütün engelliler için ortak haklar herkes için aynı anlamı ifade etmemektedir. Örneğin ben ortopedik bir engelli olarak otomobilsiz bir yaşamın gerçekten benim hayatımı çok zorlaştırdığını düşünmekle beraber tüm engelliler için durumun aynı olmadığını da düşünüyorum. Dolayısıyla bu konuda pozitif ayrımcılığın temel ulaşım ve hareket özgürlüğü noktasında dezavantaj sahibi engellilere tanınması gerektiğini düşünüyorum. Vergi avantajı ile hareket özgürlüğü noktasında pozitif ayrımcılığı hakeden engellilerin belirlenmesinde; tek başına bir seferde heyet raporu vererek karar veren sadece doktorlar olmamalı, bu konudaki kararın daha uzun ve objektif bir süreç ile engellinin yaşamının izlenerek, analiz edilerek ve objektif değerlendirmelerde bulunacak bir kurul oluşturulmalı ve kurulun verdiği menfi yada müspet kararlar mantıklı ve objektif gerekçelere dayandırılarak detaylıca muhataplara izah edilebilmelidir. Bu avantaj "hareket ettirici özel tertibat" olması gibi genel ve mantıksız tek bir gerekçeye asla dayandırılmamalıdır. Ve bencilce değil gerçekten doğru olanın bu olduğuna inandığım için böyle düşünüyorum. Öyleki düşüncelerimin samimiyeti açısından kendi vergi indirimi v.s. gibi haklarımdan ömrüm boyunca feragat ederek bu konunun sözettiğim gibi düzenlenmesine sebep olabilmeye dahi razıyım.

4- Tertibatlar şimdiki komik ve saçma prosedürle araçlara uygulanmamalı daha esnek ve modern takılıp çıkarılabilen tertibatlarda uygulanabilmeli ve bu tür donanımların sadece engellinin "sahibi" olduğu araca mahkum edilmemesi gerekmektedir. Yani ehliyetinde yazan donanım her ne ise engelli bu donanımı (adeta bir emniyet kemeri gibi) rahatça uyguladığı bütün araçları kullanabilmeli ve kullandığı araç kimin olursa olsun ancak ve ancak aracı ehliyetinde yazan tertibat ile kullanmıyor ise cezai işleme maruz bırakılmalıdır. Avrupada demonte tertibatlar var, bir çok araca kısa sürede takılıp çıkarılabiliyor... Yani kısa bir süre içerisinde bir aracın gaz fren yada debriyajını elle kumanda edilebilir hale getirebiliyorsunuz, keza gaz pedalı için takıp çıkarılabilir otomatik vitesli araçlarda gaz pedalını sola alan aparatlar mevcut... Bence bu işin en temiz çözümü tertibatın araca takılırken gerçekten neredeyse pratikte hiç bir fayda sağlamayan proje çizdirilip montaj demontaj işlemini, yasal haraç ödeyerek ve imzaları ile para alan kişi yada kurumları aradan çıkarmak...

5- Tüm bu düzenlemeler oturduktan sonra vergi muafiyetinden tekrar yararlanabilmek için 5-10 yıl sınırlandırılması, araç alırken motor hacmi sınırlandırılması, sahibinden başkası (yada 3. derece yakınlarından başkası) kullanamaz gibi yasakçı ve hayatı zorlaştıran bir takım önlemler oldukça esnekleştirilebilir ve başta engellinin hayatı daha kolaylaştığı gibi, hakkın gerçekten hakedene verilmeye çalışılması ile engelliye sağlanan avantajlara (pozitif ayrımcılığa) karşı gelişen toplumsal antipatinin oluşması en aza indirilecektir. Bu durum engellinin toplumla ayrışmasını değil kaynaşmasını kolaylaştıracaktır.

6- Yeni çıkan park kartı uygulamasında bütün engel gruplarına bu kart verilmemeli, ancak hareket özgürlüğü konusunda dezavantaj sahibi engelliler engelli park yerlerini kullanmalıdır. Bacakları olmayan yada ortopedik bir engelli ile, kulakları duymayan veya el parmakları olmayan yahut tek gözü görmeyen insanlar, engelli otoparkını kullanmak konusunda eşit haklara sahip olmamalıdır. Yakınlarına ait engelli araö sahipleri ise hareket özgürlüğü olmayan bir engelli araçta bulunmadığu sürece engelli otoparkını kullanamamalıdır.

7- Devlet otomobil üreticilerinden engellilerin kullandığı tertibatları ürettikleri araçların opsiyon listelerine eklemesini istemelidir. Bu tür opsyionları listesine ekleyen otomobil üreticilerine bir takım destekler sağlanarak uygulamaya teşvik edilmelidir. Bu uygulama teşvik edilmediği sürece kontrolsüz iptidai ve amatör ellerde üretilen, trafikteki insanların hayatlarını tehlikeye atan riskli donanımlardan kurtarılamaz.
 
İyi ama ben 4. maddedeki neye karşı çıktığını anlamadım ki? Dikkat edersen birinci maddeden 10. maddeye kadar bir mantık silsilesi içinde sıralamaya çalıştım önerileri. Son kertede "bakın ben araç kullanıyorum" diyen herkesin sürücü olabileceği bir sistem ortaya çıktığını düşünüyorum. Örneklersem:

Sürücü aday;
1- Hastaneye gidip -eğer varsa- hangi uzvunda hareket kısıtlılığı olduğunu belgeleyen bir rapor alacak
2- O raporla birlikte emniyet'e gidecek ve oradaki uzmanla birlikte araç kullanımı için özel donanıma ihtiyaç duyup duymadığı, duyuyorsa nasıl bir donanım gerektiği konusunda fikir birliğine varacak
3- Eğer emniyetteki görevli ile sürücü adayı anlaşamazsa, aday bu durumda önerilerdeki 7 ve 8. maddelerde belirtilen heyete itiraz edecek ve heyetin karşısında sürücü olabileceğini ıspat edecek.
4- Süreç sonunda sürücü adayı sürücü kursuna yazılacak ve sürücü belgesini alacak...

Burada insiyatif büyük oranda "ben araba sürebilirim" diyen adayda. Öyle değil mi?

____
Sakat personelin istihdam edilmesi ile ilgili olarak, evet, sakat personelin çok çok daha bilgili, ilgili ve doğru karar verici olacağını düşünüyorum. "Senin" derdini "ben" mi yoksa sarı çizmeli mehmet ağa mı daha iyi anlar? Kaldı ki liyakat mevzuunu atlıyor değilim; oküz biri sırf sakat diye orada olmalı diyor da değilim... Ama eşit statüde iki kişi varsa, orada görevlendirilmesi gereken kişinin sakat biri olması gerektiğini düşünüyorum.

______
Senin önerilerinde vergi indirimi ile ilgili maddeleri tamamen konu dışı bıraktım şimdilik. Çünkü deneyimle sabittir ki, sürüş ile vergi indirimi karışınca bir adım ilerlemek mümkün olamıyor. Bu taleplerimiz içişleri bakanlığı eliyle emniyet genel müdürlüğüni ilgilendiriyor. Vergi indirimine dair değerlendirme ise Maliye bakanlığının sorumluluğunda.
 
Maddeler yeterli.
Birde şu yurtdışı araç yaş sınırı kaldırılırsa, her engel sahibi bütçesi dahilinde arac sahibi olur düşüncesindeyim!
 
______
Senin önerilerinde vergi indirimi ile ilgili maddeleri tamamen konu dışı bıraktım şimdilik. Çünkü deneyimle sabittir ki, sürüş ile vergi indirimi karışınca bir adım ilerlemek mümkün olamıyor. Bu taleplerimiz içişleri bakanlığı eliyle emniyet genel müdürlüğüni ilgilendiriyor. Vergi indirimine dair değerlendirme ise Maliye bakanlığının sorumluluğunda.

Ancak vergi indirimi ile teknik olarak engellinin nasıl bir araç kullanabileceği konuları birbirine karışmışsa bunu ayrı ayrı ele almanın anlamı olmaz... Devlet vergi indirimini bir araçta "hareket ettirici özel tertibat" olma şartına bağlamışsa, problem buradan başlamakta... aracınızda tertibat varsa indirim alırsınız yoksa alamazsınız, bu durumda araçtaki hareket ettirici tertibatın en büyük önemi aracı kolay ve güvenli hareket ettirebilir olması değil vergi muafiyeti sağlıyor olmasıdır... Ee durum böyle olunca formalite icabı direksiyona takılan topuzlardan daha anlamlı bir hale gelemez bu tertibat olayı...
 
Onceki tartisma ortaminda da soylemistim..

OTV/MTV muafiyeti tum engelliler icin uygulanmali.

Dadas06 rumuzlu arkadas o threatde gayet guzel aciklamisti.

Sadece Ortapedik engelli kardeslerimizin, engeline uygun tertibat taktirmak kaydi ile OTV/MTV muaf arac alabiliyor ve almali da.

Ama..

Az dusunelim lutfen.. Dadas06 da ornekler vermisti, bu tur rahatsizliklari olan engellilere haksizlik degilmi ?

Kisinin engeline bakilarak OTV/MTV muaf tutulabilir.

Crohn + SpondilitArtrit + Periferik Noropatim var.

Bu 3 kronik hastalik da fiziksel degil. Artrit eklem agrisi yapar ama fiziksel engel sayilmiyor.

Benim toplu tasima aracina binme sansim "0"- sifir. Eski hurda 1 aracim var ve onunla ayda 4 defa doktora kontrole gidiyorum.

Maddi durumum yok, arac alabiliyim.

Ben engelli araci alabilmem icin rapor istesem, elimdeki ehliyetimi bile alacaklar. Cunki Spondilit Artritim var (Ankiloz seviyesine gelmedim Grade III).

Devlet bize cogu yerde Pozitif ayrimcilik yapiyor, buna minnettarim.

Ama.. Ayaginda az 1 engeli olan kardesime bile OTV/MTV muaf ederken, 3 kronik hastaligi olan engelliye bunu cok goruyor.
 
Maddi durumum yok, arac alabiliyim.

.

Bu fiyatlarla türkiyeden araç alamassın.
Ben senide düşündüm. Bak çözümü yukarda ithal yaş sınırını kaldırırsan 500-1000 euro ya araç sahibi olursun:eek:

Volkswagen Golf 1.4i 16V Alu als Limousine in Frankfurt A.M.

Yurtdışı= 1500 €

Volkswagen 2.El Arabalar ve Satılık Sıfır Km Otomobil Fiyatları sahibinden.com'da=

Türkiye 20 000 TL.

Arada 6 kat fark var!

Maksat engel kaldırmaksa bu yaş sınırı niye?..
 
size laf anlatmak deveyi hendekten atlatmakdan daha zor .

illaki vergi indirimi diyorsunuz başka birşey demiyorsunuz . alın size vergi indirimi

ötv ve mtv kanunundaki özel tertibat kısmını kaldırın geriye kalan kısmıyla bütün engelliler faydalanır hiç bir maliye memuruda zorluk çıkaramaz .

araba alınca boyunuz uzayacak sanki . aslolan evdir aslolan eğitimdir aslolan harekettir bunların ancak üçü bir arada olursa işinize yarar . tutturmuşsunuz arabada araba. üstelik birde inat sadece ort engelli diye . arabanız olunca her şey iyi olacak sanki. arkadaşlar en iyi çözüm

0 faizli ev araba ve egitim kredisi teoka

saygılar sunarım ( haaa unutmadan sayın sesene dert yanıyo vergiden faydalanamıyorum diye sayın saww da çözüm buluyor yurt dışından araç getirme yaşı kaldırılsın diye . yahu kardeşim yazdıklarınıza bir bakın allah aşkına sesene zaten faydalanamıyorki araç yaş sınırı olsa ne olmasa ne )
 
Arkadaşlar, konuya dair düşüncelerinizi yazarsanız çok iyi olur...

Dediğim gibi, vergi indirimi apayrı bir konu. Ona dair önerilerin daha sonra gündeme getirilmesi bence çok çok çok daha doğru bir strateji.

Şimdi muhatabımız içişleri bakanlığı...
 
bana kalırsa önce emniyetteki arkadaşlar bu konuda bilgilendirilmeli!! çünkü yasaları bilmiyen çok! adamın %90 raporu var b sınıfı ehliyeti var.ayrıca sürücü olur raporunuda yanında bulunduruyor.. trafik tescil amiriyle görüşüyo!! aldığı cvp ; 'bununla ilgili çok net bir yasa yok! siz ötv den muaf aracı kullanıp kullanamıycağınız trafik polisinin insiyatifine kalmış siz en iyisi iç işleri bakanalığına sorun bu konuyu' denilmiş.. kanunlar ve yasalar bence tekrardan öğretilmeli trafikteki arkadaşlara... sonuçta bilmemek değil öğrenmemek ayıp...
 
Maddeler halinde yazılan metinlerin ana fikrine sanıyorum kimse karşı çıkamaz, ancak ifadeler biraz daha netleştirilmeli ve aşırıya kaçan anlatım düzeltilmelidir. Örneğin doktorlara “tanrı” rolu ifadesi hem içişleri ve hem de sağlık bakanlığı nezdinde biz sakatlara karşı bir antipati doğurabilir. Bunun yerine “doktorların kayıtsız şartsız tam yetkili olmasının önüne geçilmeli” ya da “bütün sorumluluğu doktorlara yükleyen toptancı anlayıştan vazgeçilmeli” şeklinde bir cümle kurulmalı.

Keza yazıya bir giriş kısmı konulmalıdır. Kısa ve öz olarak detaylara kaçmayan, konunun ana fikrini çok iyi ifade edebilen bir metin olmalı.

Örneğin


“Ülkemizde, hayatının herhangi bir döneminde talihsiz bir şekilde ruhen veya bedenen bir veya birçok uzvunu, yahut hareket fonksiyonunu kaybetmiş insanlarımızın “Sakat” damgası vurularak adeta toplumdan dışlanması, hayattan tecrit edilmesi yıllardır ülkemizin kanayan yarası olmuştur. Bu insanlar, yaşamın her alanında yapabileceği, gerek toplumsal hayata, gerek ekonomiye katacağı çok şey olmasına rağmen adeta yalnızlığa mahkum edilmiştir. Bir işi değişik metodlarla, değişik teknolojilerin yardımıyla yapmanın mümkün olduğu günümüzde bu insanların sığ düşünce yapısı ile salt bedeninin bütünlüğüne bakarak engellendiği gerçeği artık toplumun büyük çoğunluğu tarafından kabul edilmektedir. Bu engellerin kaldırılması, engelli insanlarımıza yaşama sevincinin verilmesi, topluma katkılarının sağlanması için atılması gereken ilk adımın yasal düzenlemeler olduğuna inanmaktayız. Yasal düzenlemeler yapılırken klasik toptancı anlayışın terk edilmesi ve aşağıda bizlerin görüşlerini ihtiva eden hususlara da yer verilmesini umuyoruz.”

Şeklinde olabilir.


Maddeler üzerindeki tartışma sonuçlandıktan sonra bir ortak metin oluşturulabilir.
 
Aslında "tanrı" sözünün tam da yerinde kullanıldığını düşünüyorum. Malum, küçük harfle "tanrı" ile büyük harfle "Tanrı" arasında fark var. Küçük harfle "tanrı", "Çok tanrıcılıkta var olduğuna inanılan insanüstü varlıklardan her biri, ilah." anlamında... Büyük harfle "Tanrı" ise özel isim olarak "Yaratan, Allah".
Yani, antipati uyandıracak bir şey olduğunu düşünmüyorum. Ama başkaları da bu bağlamda değişikliği doğru bulursa, değiştirilebilir tabii ki...

Üst yazıyı yazarız tabii ki. Hele bir işin detaylarını halledelim...
 
önce merhaba bu konuyu gündeme gedirdiğiniz için teşekür ederim mende ellerim yok dirseklere kadar ve çok güzel araba kıllanıyorum ama malesef ehliyet alamuyorım buna bir çözün bulunmalı tümeni güzel kullanıyorum bence verilmeli ehliyet bana bir kullanma dest edilsin baksınlar herhan ki bir tehlike varsa vermesin benim email atresim pcengin_6hotmail.com
 
Sevgili Bülent, daha hazırladığın metinde vurguladığın "tanrı" kelimesini çok yerinde bulmuştum. Tam yerinde olmuş. Bununla alakalı bir sıkıntı görmedim ben.
Metin gayet güzel ve ayrıntılı daha ne eklenebilir bilmiyorum. Teşekkürler.
 
önce merhaba bu konuyu gündeme gedirdiğiniz için teşekür ederim mende ellerim yok dirseklere kadar ve çok güzel araba kıllanıyorum ama malesef ehliyet alamuyorım buna bir çözün bulunmalı tümeni güzel kullanıyorum bence verilmeli ehliyet bana bir kullanma dest edilsin baksınlar herhan ki bir tehlike varsa vermesin benim email atresim pcengin_6hotmail.com
Sen özel tertibatlı araç mı kullanıyorsun, özel tertibatlı değilse direksiyonu nasıl kavrıyorsun? Madem ki bu hayati bir konu ve engellerin kaldırılmasını tartışıyoruz, nasıl bir çözüm istiyorsun senin durumundaki engelli arkadaşlar için... Kuru sıkı test etsinler demek yeterli değildir sanırım...
 
Arkadaşlar, konu hakkınsa düşüncelerinizi yazar mısınız lütfen
 
konu hakkındaki düşüncem şuki
bugün h sınıfı ehliyet almak için heyet raporuna başvurdum ve heyete bugün girdim .sadece sağ elim doğuştan bilekten olmamasına rağmen yasaya göre en az iki parmağımın olması gerektigini ileri sürerek bana olur raporu vermediler. oysaki bilek hareketimin gayet iyi olduğunu söyleyen doktor ,her işimi halledebildigimin farkında olarak bu raporu sana veremem dedi. bu nasıl bir kanun anlamıyorum. madem böyle bir kanun var o zmn kolunun omuzdan olmadıgını bildigim ama h sınıfı ehliyeti olan arkadaşlarım var...onlar nasıl aldılar peki. onlar alabildilerse benim bu konudaki suçum nedir. şunu anladımki türkiyenin heryerinde farklı kanunlar uygulanıyor. bu haksızlık.... bence herşey standart ve bizim hayatımızı kolaylaştıracak tarzda olmalı. bu bianönce netliğe kavuşturulmalı. biz hakkımızı aramalıyız yoksa bu devran böyle devam eder.... birsürü alkol ve aşırı hızdan tarifk kazaları oluyor. böyle kurallara uymayan insanları denetlesinler bizimle uğraşacaklarına...
 
öncelikle alınan otomobilin kimlerin süreceği konusu çok net olmalı herhangi bir trafik polisinin anlayacağı şekilde. ben yaşım dolduğunda ( B ) sınıfı ehliyet aldım daha sonra işim icabı ( E ) almak zorunda kaldım , daha sonra Fethiye de yaşamaya başlayınca ( A2 ) aldım sıcak havalarda arabay binilemiyor burada ve O AN 16.03.2009 kaza geçirdim ve T6-7 ve 11 sonuç prablejiyim. zaman geçti fizik tedavi vs vs araba almaya karar verdim ( H ) sınıfı sürücü belgesi istediler girdik onuda aldık. anlamadığım direksiyon sınavına milli eğitimden B sınıfı alanları kontrol eden öğretmenler geldi benim ( E-A2 ) ehliyetim varken ben ve benim gibi arkadaşlar neden tekrar tekrar zorluklarla karşılaştırılıyor. bu konuda güzel ve devamlı BİMER - AKİM mail atalım.

yukarılardada yazılmıştı engelli bir insan kullanacağı tertibat varsa herhangi bir engellinin aracını kullanmalı. tertibatlı arabayı da ehliyeti olan akrabaları da kullanabilmeli bu konuda etkili ve kararlı olarak yazalım. gerekirse başkasının yerine araba alıp ta gezenleri ihbar edelim. sonunda bizi bu kadar uğraştırmazlar.
 
Doktorun bir kişinin araç kullanabilirliğine dair yeterliliği sorgulayabilmesi için;

1- Otomotiv teknolojisine, standartlarına ve bu standartların ne derece değiştirilebilir olduğuna hakim olması gerekir. Örneğin bir engelliye sol ayağınla gaza basamazsın dolayısıyla elden tertibata yada pedalı sola almaya mecbursun demek; elleri olmayan bir öğrenciye "kalem ayakla tutulmaz" demeye benzer. 40 yıldır eliyle yazı yazmış birinin, 40 yıldır ayağıyla yazı yazmış birini anlayabilmesi için gayret etmesi gerekir. Bizim istediğimiz "yetkili makamlarda hüküm verenlerin engellileri anlama mecburiyetinin" yasal güvence altına alınmasıdır. Yani bir konu ile ilgili hüküm vermek noktasında olanların olaya direkt zihnindeki imkansızlarla yaklaşması engellileri isyan ettirecek noktaya getirmektedir. İnsan becerileri heleki mecbur kalmışsa otomobil üreten mühendislerin koydukları standartların çok daha ötesinde gelişebilir. Bunu bir anlasalar...
 
Bülent Beyin yazdığı metin üzerindeki şahsi değerlendirmem aşağıdaki gibidir.
Metinde olduğu gibi kalmasını istediğim yerler koyu siyah olarak belirtilmiştir.
Metinde çıkarılmasını istediğim yerler kırmızı olarak belirtilmiştir.
Metne eklenmesini istediğim yerler mavi olarak belirtilmiştir.
Metinde görünmesini istemediğim ve açıklama olarak yazdığım yerler italik olarak belirtilmiştir.

1. H sınıfı sürücü belgesi tümden iptal edilmeli; otomobil, minibüs veya kamyonet türü araçlar söz konusu olduğunda B sınıfı, motosiklet türü araçlar söz konusu olduğunda A2 sınıfı sürücü belgesi alınabilmelidir.Diğer sürücü belgeleri de herhangi bir ayrım gözetilmeksizin engelli sürücülerin özel tertibatlar eşliğinde yetenek ve fiziksel imkanları da dikkate alınmak suretiyle sınavda başarılı olup olmadığı sonucuna bakılarak verilmelidir.

2. Sürüş becerisine sahip olan herkesin –sakat ya da değil- her sınıftan sürücü belgesini alabileceği temel bir prensip olarak kabul edilmeli ve sürücü olarak ücretli çalışabilmenin ve ticaret yapabilmenin önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır.

3.Kimlerin sürücü olabileceğinin belirlenmesine esas tespit yetkisinin ve sorumluluğunun sınırsız ve sorgulanamaz bir şekilde doktorlara verilmesinden vazgeçilmeli; doktorların görevi sürücü adayı olan kişilerin beden yetilerini (hareket kapasiteleri veya psikolojik durumları açısından) değerlendirmekle sınırlandırılmalıdır.

4. Kimlerin ne tür araçları kullanabileceği, sürüş için (gözlük, gaz-fren elle kumanda aparatı, joyistikle kumanda sistemi vb) özel donanıma gereksinim duyuyorsa ne tür donanıma gereksinim duyduğu, trafik müdürlüklerinde
, istihdam edilen bu konuda eğitim almış uzmanlar tarafından teşkil edilecek Sürücü Yeterlilik Tespit Komisyonunca doktorların tespit ettiği hareket sınırları göz önüne alınarak belirlenmelidir. Bu komisyon iş yükünün azaltılması ve verimli çalışabilmesi için tüm sürücüler yerine doktorlar tarafından son karar verilmek üzere sevk edilen engelli sürücülerin dosyalarını değerlendirmelidir. Komisyonunu objektifliğinin sağlanması için yönetmelik çıkarılmalı ve verilen kararlara itiraz yolu açık olmalıdır. Ayrıca bu görevlilerin sakat kişilerden oluşması için gerekli tüm koşullar zorlanmalı, görevlendirme için sakat personele öncelik tanınmalıdır.

5. Gelişen teknolojiyle birlikte kullanıma sokulan özel donanımların çoğu zaman kolayca takılıp çıkartılabilir olduğu ve dahası donanım takılıyken dahi bunun standart sürüşe mani olmadığı göz önüne alınmalı ve kişileri sadece kendi araçlarını kullanmaya mahkum eden, başkalarının bu araçları kullanmasını engelleyen uygulamalara son verilmelidir. Böylece hem portatif donanım hangi araca takılıysa o aracın kullanılması sağlanmalı hem de donanım çıkartıldığında ya da by-pass edildiğinde o aracın herkes tarafından kolayca kullanılmasının önü açılmalıdır.
Bu konunun istismara açık olması nedeniyle denetim yapan trafik polisinin müspet ve menfi durumların tespiti için sürücüyü 3. maddede belirtilen Sürücü Yeterlilik Tespit Komisyonuna sevk edebilme yetkisi olmalıdır. Bu hususlar da yönetmelikle detaylı olarak düzenlenmelidir.

6. Bir parmakla dahi araç kullanımını mümkün kılan teknolojilerin geliştirildiği günümüzde, herhangi bir hareket kısıtlılığı bulunan bir kişi için “sürücü olamaz” demek, çok çok istisna bir uygulama olarak benimsenmelidir. Bu nedenle, görevli personelin özel donanım teknolojilerine/seçeneklerine dair bilgilerinin sürekli güncel tutulması sağlanmalı ve görevlilerin “bu kişinin sürücü olmasını nasıl engellerim” diye değil, “bu kişinin sürücü olmasına nasıl yardımcı olabilirim” diye düşünmeleri sağlanmalıdır.
Bu konuda karar verecek personelin Hizmetiçi Eğitime tabi tutulması ve engelli insanların da toplumun bireyleri olduğunu, onların topluma adaptasyonunun engellenmesi ile hem toplumun sırtına ekonomik ve sosyal yönden yük bindiğini, hem bu vatandaşların yalnızlık ve karamsarlığa mahkum edildiği anlatılmalı, bu insanların topluma ve ekonomiye kazandırılmalarına yönelik bir bakış açısına sahip olmaları sağlanmalıdır.

7. Sürücü adayı kişiler ile doktorlar ya da Emniyet görevlileri arasında meydana gelebilecek olası sürücü olur-olamaz
karşıtlığının tartışmasının ortadan kaldırılması giderilmesi için sürücü adayının emniyet görevlileri ve doktorlar tarafındanSürücü Yeterlilik Tespit Komisyonuna sevki son yetki kademesi olmalıdır. Bundan sonrasında ise Sürücü Yeterlilik Tespit Komisyonunca da “sürücü olamaz” kararı verilirse, adayın itirazının devam etmesi halinde Valiliklerin denetiminde kurulacak İnceleme Heyeti ayda bir kereden az olmamak üzere bu tür sürücülerin durumuna karar vermek üzere test sürüşü de yapılabilecek bir yerde toplanarak tartışmalı sürücü adayı kişilerin başvurularını karara bağlamalıdır.

8. Bu maddenin yazılmasına 7 maddenin detaylandırılması nedeniyle gerek görülmedi.


9. Test sürüşü için gerekli temel donanımlara sahip araçlar Valiliklerce temin edilmelidir. Ancak adaylar isterlerse kendi temin edecekleri araçlarla da test sürüşü yapabilmelidir. Ne ki, sürücü adayı sürüş için gerekli özel donanıma henüz sahip değilse ve/fakat konu ettiği bu özel donanımla sürüş yapabileceğini iddia ediyorsa, heyet kendisine görsel olarak sunulan bu iddiayı değerlendirmek ve esas karar için etkili olacak bir ara karar vermekle de görevli olmalıdır.

10. Rapor ve "sürücü olur" belgesinden sonra adaylar sürücü kursuna yazılarak sürücü belgelerini alabilmelidir.


11. Gerek konuya dair düzenlemeler yapılırken, gerek Trafik Şubelerindeki Heyetler ve Valiliklerdeki Heyetlerin teşkilinde gerekse uygulama aşamasında sakatlık ile ilgili olarak çalışan sivil toplum örgütlerinin belirleyici rol alması bir ön şart olarak kabul edilmelidir.
 
İnşallah bir gün teknoloji öyle bir gelişir ki görme engelliler veya az görenler de kimseye muhtaç olmadan araçlarına biner ve rahatça yolculuk edebilir ler .Tüm hayalim şu uçaklardaki otomotik pilot sisteminin görme engelli insanların alıcakları araçlarına da uygulanabilir duruma getirilebilmeleri .Tabi bunu için çoook çokkk uzun uzun yıllar gerekli .O güne kadar hayal etmeye devam. Ha o zaman ehliyet veya sürücü belgesinin bir anlamı kalır mı bilmem
 
@umutsuz güzel toparlamışsınız, bizim için oldukça önemli bir konu. Hepbirlikte bu konunun da üstesinden geleceğimize inanıyorum.
 
Öncelikle çok teşekkürler Bülent bey. Bunun bir gün yapılacağını biliyordum. Demek o gün bugünmüş :) Mücadeleye başlamak bile çok güzel. Yazdıklarınız çok doğru bende katılıyorum. Bu yetkinin doktorların elinden bir an önce alınması gerekiyor. İnsanları daha fazla ENGELLEYEMESİNLER artık yeter bu kadar. Allah kolaylık versin. İnşallah başardığımız günleri de görürüz.
 
sürücü kurslarında özel donanımlı arac bulunmamaktadır bu nedenle surucu kursuna kaydolmanız zordur ehlıyete sahıp olmakta zordur engellı bır arkadasım bır surucu kursuna kaydolmak ıstedı surucu kursunun bır onerısı oldugunu soyledı benı aradı benım donanımlı aracımın ruhsat fotokopısını ıstedı surucu kursu ıstemıs tamamen formalıte yanı .engellı arkadasım benım aracımla kursda egıtım goruyormuş gıbı gostermek bu sekılde kayıt oldu ehlıyet alacak.bu dogru bırsey degıl tabıkı donanımlı aracı kurs bulunduramıyorsa valılık demışsınız yukarda evet valılık veya ıl ve ılcelerde emnıyet mudurluklerı bırer arac bulundurabılırler gerektıgınde donanımı takarlar dıger zaman lar sokup aracı kendılerı kullanabılırler bu cok zor bır iş degıl .
 
Eline sağlık umutsuz.
1-2-3 tamam.

4'de yer alan "Sürücü Yeterlilik Tespit Komisyonu" fikri bana doğru gelmedi. Zaten bir doktor ve sonrasında bir uzman görüş belirtecek ve sonrasında anlaşmazlık olursa bir komisyona gidilecek. Uzman aşamasını komisyona çevirmek sanki bürokratik işi arttırır gibi geliyor bana.

5 ve 6 bence çok dramatik olmuş. Soyut değerlendirmelerin yer almasındansa bu önerilerin teknik öneriler olması bence çok daha doğru. Keza, iş soyuta geçerse, mümkün değil ortak yol bulunamaz. Ben oradaki ibarelerin zaten yeterli olduğunu düşünüyorum.

7. madde 4'de yer alan öneri çerçevesinde kalmalıdır diyorum.

8. madde de üstteki madde uyarınca kalmalıdır. Yalnız oraya şunu ekledim: "Ayrıca heyetin verdiği tüm kararlar konuyla ilgili olarak Emniyet müdürlüklerinde görevli uzmanlara iletilmeli ve bu uzmanların sonraki kararlarını bu değerlendirmeler çerçevesinde vermesi sağlanmalıdır."

10-11 tamamdır.
 
Bu işlerde iyi değilim. Pek anlamam araç işlerinden. Fakat burayı takipteyim.
Yapabileceğim en iyi şey, taleplerinizin ilgililere en üst noktada ulaşmasını sağlamak. Son şekil verilsin oluşacak metni kendi yollarımla ilgililere bizzat okuyacakları şekilde ulaştırırım.
Sizlerin yapacagı eylemlerin dışında olarak kendim de eylemde bulunacagım yani.
O yüzden taleplerimiz okunmayacak diye düşünmeyin arkadaşlar. Şimdiden ellerinize sağlık diyorum.
 
, taleplerinizin ilgililere en üst noktada ulaşmasını sağlamak. .


Benimde Allah dan talebim bunları iki cihanda zelil etsin insallah!

Kapakla t.sandalye verenlere, protez vermeyip t.sandalyeye mahkum edenlerin
gönlüne göre ikram eyliyecektir. Yüce Yaradan buna kadirdir!...
Bekleye durun...
 
Sürücü Yeterlilik Tespit Komisyonu oluşturulması fikrine bir anda kapılmadım, uzun uzun düşündüm. Sakat arkadaşların en çok serzenişte bulunduğu noktaları göz önüne getirdim. Hem engelli arkadaşlarımız açısından hem de bu hükmü verecek kişiler açısından etraflıca düşündüm.
Engelli arkadaşlar diyor ki:
- Doktorlar bizi anlamıyor, empati yapmıyor… Eksikliklerimize rağmen bir aracı tertibatlı veya tertibatsız, yeteneklerimizin de yardımı ile kullanabiliriz. Eksik veya fazla hiçbir ayrıcalık istemiyoruz. Bize imkan tanınmalıdır.

Doktorlar diyor ki;
- Davulun sesi uzaktan hoş gelir… El-ayak-görüş-düşünce-psikoloji bunlar basit şeyler değildir. Sürücü olabilmek için sağlığın elverişli olması gerekir. Muhtemel bir ölümlü ve yaralanmalı kaza halinde ilk hesap verecek kişi bizler oluyoruz. Sürücü olur veya olmaz diye zorla verdiğimiz kararlardan çoğu kez pişman oluyoruz, vicdanen sıkıntı çekiyoruz. Sürücü belgesi talep eden kişinin gerçekte aracı kullanıp kullanamadığını göremiyoruz, bunu inceleme şansından mahrumuz. Devlet ve Üniversite hastanelerinde bu tür inceleme laboratuarları ve imkanlar yok. Bütün sorumluluk bize yüklenmiş durumda…

Mühendisler diyor ki:
- Bize danışan yok! Otomatik vitesli bir aracı kullanmak için tek kol yeterli mi değil mi? Bir göz yeterli mi değil mi? Talep olursa biz üstümüze düşeni yaparız… Özel tertibatlar konusunda da yapacağımız çalışmalarla bir sektör kısa sürede doğar ve akla yatkın, işe yarar çözümler geliştirilebilir.

Trafik Uzmanları diyor ki,
- Kişinin sağlamlığı ve aracına manevra yaptırma kabiliyeti bir noktaya kadar önemli olabilir ancak son sözü trafik kuralları, daha doğrusu trafik uzmanları söylemeli… Trafik kendiniz kadar, başkalarının can güvenliği için de önemlidir.


Komisyon fikri bu noktadan hareketle oluştu. Engelli şahsın dosyasının çok yönlü olarak incelenmesi ve bilakis tek bir noktada toplanması bürokrasinin azaltılmasını sağlar. Bu şekilde kararlar daha hızlı verilebilir diye düşünüyorum.

Tek bir uzman da olabilir ancak doktorlardan alınan yetki bunlara verilmiş olur ve hadise yine tek taraflı kalır, tartışmalar ve istismarlar yine bitmez. Komisyon belki yine istismarı bitiremez ama tek uzmana göre daha fazla çözüme yakın durur gibi geliyor bana.


Yazdıklarımın dramatik olduğunun farkındayım… Ancak ülkemizde insanlara mantık açısından iş yaptırmak ya da başka bir ifadeyle istediğinizi almak çoğu kez mümkün olmuyor. Mahkeme kararlarını bile hiçe sayan bir idari anlayışa laf anlatmak imkansıza yakın bir şeydir. Ancak yüreklerine dokunabilirseniz, ya da sizin yerinize birkaç saniyeliğine düşünmelerini sağlayabilirseniz her şeyi değilse de belki çokşeyi yaptırabilirsiniz. Amacımız istediğimizi yaptırmaksa dramatik cümleler kurmaktan kaçınmamalıyız. Varsın bizim zaafımız olsun bu husus…

Ortak yol bulmak her zaman sancılı olmuştur, bakış açısını değiştirebilirsek ortak yol da bulunabilir, hatta ortak yol konusu ikinci merhale olarak değerlendirilebilir. Bence ilk yapılması gereken Engelli insanların önündeki sürücü olamaz anlayışının yıkılmasıdır. Bunu yapabilir ya da bu konuda mesafe kat edebilirsek daha iyi çözümler üretilebilir.


Benim görüşlerim bunlardır, diğer arkadaşlar da görüşlerini belirtirse çok iyi olur.
 
söyleyecek söz bırakmamışsın bülen abi. beni en çok bi arabayı eşi babası yani birinci derece de kimsenin kullanamaması canımı sıkıyor. evde biri hastaysa komşuya mı gitcez özel araçmı tutacaz nerde kaldı çözüm kendi işimiz kolaylaştırmak ...:( bunun üstündede durulmalı bence teşekkürler.... haydi birlik için el ele...:cool:
 
Üst Alt