Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Yarın bir Çin'li kardeşim vefat edecek

Gurbetli

Aktif Üye
Üyelik
9 Ara 2010
Konular
24
Mesajlar
2,336
Reaksiyonlar
0
[FONT=&quot]Bundan altı yedi ay önce Çin’in değişik bölgelerinden on kişi İstanbul’a gelir. Bunların ortak özelikleri yeni Müslüman olmalarıdır. Umre için İstanbul üzerinden Arabistan’a gideceklerdir. Kimi yirmi gün önce, kimi bir ay, kimi iki ay önce Müslüman olmuştur. Ne yeterince İslâmî bilgileri, ne de yapacakları umre ile ilgili bir bilgileri vardır. Yanlarına, kendilerine yardımcı olacak, hem Çince’yi, hem Arapça’yı iyi bilen, hem de İslâmî bilgisi olan birini rehber olarak alacaklardı. Türkistan’daki Çin zulmünden kaçıp İstanbul’a yerleşmiş bir Uygur kardeşimiz, bu on Çinliye rehber olur. Bundan sonra hâdiseyi bu kardeşimizden dinleyelim: [/FONT] [FONT=&quot]“Yeni Müslüman olmuş bu on Çinli ile birlikte yola çıktık. Kısa zamanda aramızda iyi bir dostluk kuruldu. Yeni Mü’min olmuş bu insanlar, büyük bir heyecan yaşıyorlardı. Hiçbirinin İslâmî bilgisi yoktu. Hatta namazda okuyacakları sûreleri bile bilmiyorlardı. Namazlarda sadece “Elhamdülillah, Allahu Ekber” diyebiliyorlardı. Önce Mekke’ye gittik. Kâbe’de onların hâli görülmeye değerdi. Yeni doğmuş çocuklar gibiydiler. Kah ağlıyor kah gülüyorlardı.[/FONT] [FONT=&quot]İsimlerini değiştirmiştik: Muhammed(Çan Çing), Hasan(Çun Fang) gibi her biri yeni ismi ile çağrılıyordu. On Çinli kardeşimizden biri olan Muhammed’te bir farklılık vardı. Bu durum dikkatimi çekmişti. Her namazını gözleri yaşlı olarak bitiriyordu. Bir gün Muhammed sordu: [/FONT] [FONT=&quot]- İçki nedir, İçkiye dinimiz nasıl bakar?
- Rabbimiz içkiyi kesin olarak yasaklamıştır, içilmesi, yapılması, taşınması, satılması yasaktır. [/FONT] [FONT=&quot]Kaldığmız otele gelmiştik. Muhammed bir telefon edeceğini söyledi ve ona memleketine telefon etme imkânı sağladık. Çin’deki kardeşini arıyordu. Kardeşine aynen şöyle diyordu: [/FONT] [FONT=&quot]- İçki fabrikamızı kapat, Allah’ımız öyle emretmiş. Bize bu emre uymak düşer.[/FONT] [FONT=&quot]Kardeşi bunu yapamayacağını, birçok bağlantısının olduğunu, durup dururken kapatırlarsa, yüz binlerce dolar zarar edeceklerini, hiç olmazsa kendisine biraz zaman vermesini söyler. Fakat Muhammed kararlıdır:[/FONT] [FONT=&quot] -Allah emretmiş, bize uymak düşer. Fabrikayı hemen kapat, ben gelince borçları hallederim.[/FONT] [FONT=&quot]Mekke’deki ziyaretimizi bitirdik ve Medine’ye gittik. Medine’de bir sabah namazı. Efendimizin “Burası cennet bahçesidir” buyurduğu yerde sabah namazının farzını kılıyoruz. Muhammed benim yanımda. Diğer Çinli kardeşlerimizle aynı saftayız. Muhammed secdeye varıyor ancak bir daha kalkmıyor. Biz namazı bitirdiğimiz halde o hâlâ secdede. Zannettim ki Muhammed secdede kendinden geçti. Ancak uzun süre beklememize rağmen kalkmayınca merak ettim. Seslendim. Cevap vermedi. Tekrar seslendim yine tepki yok. Tedirgin oldum. Elimi uzattım, omzuna dokundum ve hafifçe çekeyim dedim ki, sağ tarafının üzerine yuvarlanıverdi. Hemen ambulans çağırdık, hastaneye götürdüler. Biz de arkasından gittik. Hastanedeki ilk muayenede çoktan vefat ettiğini söylediler. Muhammed’i hastanenin morguna kaldırdılar. Çinli kardeşlerimle birlikte hastanenin önünde ne yapacağmızı bilemez bir hâlde üzüntü içinde bulunuyorduk. O sırada bir araba ile makam mevki sahibi biri olduğu anlaşılan bir zat geldi. Herkes onu hürmetle karşıladı, sonradan öğrendik ki bu zat Medine’nin ileri gelen yöneticilerinden biri imiş. Hastane yetkililerine sordu:[/FONT] [FONT=&quot]- Bugün burada ölen bir Çinli var mı? [/FONT] [FONT=&quot]- Evet, dediler. [/FONT] [FONT=&quot]Biz de meraklanıp, [/FONT] [FONT=&quot]-Biz O Çinli’nin arkadaşıyız. Neden sordunuz?” diye sorunca şu açıklamada bulundu: [/FONT] [FONT=&quot]-Dün gece Efendimiz rüyamda bana göründü ve buyurdular ki, [/FONT] [FONT=&quot]‘Yarın burada bir Çinli kardeşim vefat edecek, onun cenazesi ile ilgilenin’ [/FONT] [FONT=&quot]Bir anda her şey değişti. Muhammed’i morgdan aldılar, bir devlet yetkilisi defnedilir gibi defnedildi.”[/FONT]
 
Çok uydurma bir hikaye gibi göründü bu bana... Olayın kendi içindeki mantıksızlıklar bir yana (seçtiği dinle ilgili zerre kadar bilgisi olmamasına rağmen umreye gidecek kadar dini bütün olması gibi) olayı mistik kılmak için bir de aksakallı dede işin içine sokuşturulmuş... Ayrıca bu çinlide özel olan ne var da devlet yetkilisi gibi defnediliyor. Her yıl hac sırasında yüzlerce kişi ölüyor. Aradaki fark nedir?
 
mantiksizlar derken?

1. Niye Çin? 1 milyardan fazla nüfusu olan çinde farklı yerlerden 10 kişi birbirini nasıl bulur da gelir. Çinin farklı bölgelerinde aynı dil bile konuşulmaz!
2. Çinde çok sayıda müslüman mevcuttur. Niye onlardan yardım istemezler de İstanbul'a gelirler.
3. 10-20 gün önce müslüman olmaya karar veren birinin ilk yapacağı şey umre ziyareti midir?
4. Çin Mekke'ye yakındır.. İstanbul'a ise çok uzak.. Neden doğrudan Mekkeye gitmek yerine İstanbul üstünden gitmeyi düşünürler?
5. Müslüman olmaya karar veren kişi umreye gitmeyi düşünebilir ama namaz kılarken okuyacağı sureleri dahi bilmez! Bu nasıl çelişkidir.
6. İnsan hakkında hiç bir şey bilmediği bir dini niye seçer?
7. Çinlilerle çok iş yaptım... daha [FONT='inherit']Çan Çing veya Çun Fang[/FONT] gibi uyduruk ismi olanı hiç görmedim.
8. Çindeki fabrikalar şahısların değil, devletin malıdır. Komünist rejimdir. Canı isteyen fabrika kapatamaz.
9. Medine'de bir çinlinin ölmesinin önemi nedir? Neden bu durum bir Medine ilerigelenine rüyasında iletilir???
10. Çinli neden devlet ileri geleni gibi defnedilir? Diğer ölenlerden farkı nedir?

Bu hikaye baştan sona uydurma kokuyor. Mantık neresinde ki hangisi mantıksız diye soruyorsunuz... Devenin neresi doğru ki eğrisini söyleyeyim.

10 çinli bir şekilde müslüman olmaya karar verebilir. Mantıken bunların bir şekilde benzer veya yakın ortamlarda olması gerekir. Bunların umreye gitmeden önce belli bir dini birikime sahip olması, çevresindeki diğer müslümanlardan oldukça çok şey öğrenmiş olması gerekir. Daha sonra umreye gideceklerse bile dünyanın diğer ülkelerinde olduğu gibi bu işi organize eden turlar, veya devlet kuruluşları aracılığı ile kalkar giderler. Ne İstanbul'a gelmeleri gerekir, ne de bir Türkmen bulmaları. Türkmen bulacaklarsa bile Türkmenistandan bulmak dururken İstanbul'a gelmezler.
Haç veya Umreye gidenlerin ciddi bir kısmı hasta ve yaşlılar olduğu için bunların oldukça kayda değer bir kısmı orada şehit olurlar ve diğer müslümanlar gibi gömülürler. Vay bu çinden gelmiş, bu şamdan gelmiş diye ayrıcalık göstermezler.
 
me tepe senın beynın almaz oyle manevı duyguları sen bılırmısın kı kafır olana cenabı hak musluman oldukdan sonra butun gunahlarını bagısladıgını cenabı hak dılerse hersey olur sen sadece felsefe edıyorsun ıman edenler anlarından dogmus gıbı tertemız olurlar olduklerınde ebedı cennette kalırlar senın gıbı dusunenler hep gaflet ıcınde kalırlar ve derler rabbım benı bır daha gonder yalan dunyayada hatamı telafı edeyım ama ımkansızdır olum bır defa tadılır
 
me tepe senın beynın almaz oyle manevı duyguları ...

Belli ki benim beynimin almadığını senin beynin çok güzel almış... O yüzden kel alaka şeyler yazmışsın.

Ben "kimin günahı bağışlanır, kim kafirdir, kim anasından doğmuş gibi tertemiz olur, ölünce kim cennete gider, kim gaflet içindedir" hakkında bir yorum yaptım mı?
Ee? Bana akıl mı öğretiyorsun? Öğreteceksen bari konuyla alakalı olsun.

Burada uydurma bir hikaye olduğunu söylüyorum, sen neler söylüyorsun?

Kimler gaflet içindedir ben sana söyleyeyim: Dine hizmet ediyorum diye abuk subuk ve YALAN öyküler uyduranlar gaflet içindedir. Eğer zerre kadar sorgulamadan bu uyduruk öykülere inanıyorsanız siz de gaflet içindesiniz. Yukarıdaki metin ne ayet, ne hadis ne de dini öneme haiz bir kaynak. Sadece hikaye! Hiç bir delili, kaynağı, mantığı olmayan bir hikaye.

Benim beynimi sorgulayacak hangi birikime sahipsin? Söyle de bari bilgimiz olsun, hatada kusur eylemeyelim.
 
Metepe düsündüklerine saygi duyarim [FONT=Verdana][SIZE=2]Allah (cc), sonsuz ilmiyle insanin ne yapacagini önceden bilip Levh-i Mahfuz’da yazmis ve bir nüshasini da onun boynuna asmistir.[/SIZE][/FONT][FONT=Verdana][SIZE=2]İnsan, bu nüshada yazilanlari iradesiyle isler.[/SIZE][/FONT][FONT=Verdana][SIZE=2]Allah (cc), insanin islediklerini yaratir.[/SIZE][/FONT][FONT=Verdana][SIZE=2]Melekler de, insanin islediklerini birbir kaydederler.[/SIZE][/FONT]benim yazilanlar cok hosuma gitti paylasdim.
 
Sayın Gurbetli,

Ben roman okumayı da, hikaye okumayı da çok severim. Sizin de bu öyküyü okuyup sevmenizden doğal bir şey olamaz. Ama bunun bir kurmaca olduğunu bilmek başka şey, bunun gerçek olduğunu kabul etmek başka şeydir. Ben gerek dini konularda, gerek fantzi konularda (örneğin ufolar, uzaylılar vs.) gerekse bilimsel konularda gerçekmiş gibi masallar uydurulmasından rahatsız olurum. Çünkü bir süre sonra gerçekle yalan birbirine karışır ve ayırdetmek zor hale gelir.

Yazdıklarım sizin şahsınıza yönelik değildir elbet. Öyküyle ilgilidir.
 
gercekle yalan zaten karismis bi devirde yasamiyormuyuz ki ?
 
Ee? Bana akıl mı öğretiyorsun? .

Metepe,;);):cool:
Arkadaş yön etici imiş. Bu toplumun yöneticileri bunlardan oluştuğu için ağlanacak haldeyizz.
Aynı zamanda 10 larca kendi gibi insan yetiştirmiş.
Yada bunları sürmek lazım bu diyarlardan...
İzmir de denize falan dökmek lazım. Gavur veremez bunların verdiği zararı. Mahvettiler ülkeyiiii...
 
ülkemiz zaten mahvedilmis yillardir Allah sonunu hayreylesin ins.
 
Ama bunun bir kurmaca olduğunu bilmek başka şey, bunun gerçek olduğunu kabul etmek başka şeydir.

Bu hikaye olabilir. Dediğin gibi çelişkili durumlar var. Belkide kaleme alan abartmışdır.

Onu bilmem de buna benzer gercek bir kıssa olması lazım. Bulursam paylaşırım. Belkide kurgudur. Doğrusunu Allah ( C.C. ) bilir.
Hatta kısaca deyineyim. Ölen zat içkicidir. Etrafı kötü bilmektedir. Öleceği gece bir ilhamla sabaha kadar tövbe edip göz yaşı dökmüştür.
Aynı gece o beldede insanlar hep aynı rüyayı görmüştür. Şu kişinin cenazesine katılan insanların günahları afoluncaktır diye..
Herkez koşa koşa aynı cenazeye gidince. İnsanların aynı rüyayı gördüğü açığa çıkmıştır. Ve hayretler içerisinde kalınmıştır.
 
Bu hikaye olabilir. Dediğin gibi çelişkili durumlar var. Belkide kaleme alan abartmışdır.

.. Belkide kurgudur. .

"Belki" diye bir şey olur mu?
Yalan hikayeler uydurmak hangi farz veya sünnete giriyor? Bu tür hikayeler okumak istersen daha güzel ve edebi olanı var. Adı "Binbir Gece MASALLARI" :) :) 4cilt... güzel eserdir.
 
1. 7. Çinlilerle çok iş yaptım... daha Çan Çing veya Çun Fang gibi uyduruk ismi olanı hiç görmedim.

.

şöyle oluyor Çinliler çocuk doğduğunda isim arayışına geçerken, yere doğru doğaçlama teneke kutusunu fırlatırlar ve teneke kutunun çıkardığı sese göre de Çan Çing Çong veya Çung Çing gibi çocuğun adını koyarlar:p
 
adi binbir gece masali ooldugu icin cang cing
 
tangur tungur sesinin çıkacağı tek bir yer vardır:
-o da Türkiye ;)
 
ben olsam içki havuzunda yüzer yine kapatmazdım içki fabrikası kapatılır mı manyamış bunlar, yılın senaryosu "adeta gerçek" saman tv kızıl ötesi kuşağı
 
"Belki" diye bir şey olur mu?
Yalan hikayeler uydurmak hangi farz veya sünnete giriyor?.

Ne yani sen şimdi Hz. Mevlana yada mı karşsın?
Hikayeler, kıssalarla bazı şeyler insanlara daha kolay anlatılabilir.
GEREK AK

Kuran, sünnet den uzakmıdır ki Koca Mevlana Celalettin K.S.

Hikayeyi kimin anlattığı çok önemlidir. Aynı hikayeyi, gerçek kıssayı farklı anlatanlar elbet mevcuttur.
İtirazınız ona ise eyvallah! Benim bildiğim bir çok faydalı kıssayı farklı anlatanlar vardır. Bilmeyenler için tehlikelidir.
Konuyu ufak çarpıtmalarla farklı boyutlara çekerler.
Elbette Kur'an ve sünnet dışına çıkan her iş yolundan sapmıştır.
 
yok dedesini yada ninesinin ismini alacak nerden nereye geldi konu
 
Üst Alt