Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

İsraili tarihten silecek kavim

Gurbetli

Aktif Üye
Üyelik
9 Ara 2010
Konular
24
Mesajlar
2,336
Reaksiyonlar
0
İsrail ile savaşmak!
Bizce meçhul!
Türklerle Yahudilerin savaştığı bir örnek yok. Ama Müslümanlarla Yahudilerin savaşları çok!
O savaşların kökleri Resulullah dönemine dayanır.
Beni Nadiroğullurı, Beni Kureyza , Mustalik oğulları, Beni Kaynuka ve nihayet Hayber gazvelerinde, başlangıçta, Yahudiler, konumlarına ve Müslümanlar içindeki münafık dostlarına güvenerek Müslümanlara meydan okumuşlardı. Sonunda da ya teslim olup muahede etmişlerdi veya yurtlarından sürülmüşlerdi…
Esasında, Yahudiler cephe savaşını pek sevmezler. Onlar genellikle masa savaşlarını, para ve fitne savaşlarını ve daima da karşı tarafın içine yerleştirdikleri casus ve taraftarlarını kullanarak, düşmanlarını, onlarla karşılaşmadan bertaraf etme yolunu seçerler. Antik dönemdeki savaşları da dâhil, tamamen hud’a ve hile üzerine kurulu bir savaş taktikleri vardır.
Fakat bugünkü kuşak, cephe savaşını da göze alabilecek duruma gelmiş gibi görünüyor. Küstahça meydan okumalarına bakılırsa yine konumlarına, içimizdeki dostlarına ve ‘hami’lerine güveniyorlar!
Tabii sanırım, bu cüretlerinde bir; ellerindeki savaş teçhizatının, iki; AB ve ABD’nin kayıtsız şartsız desteğinin, üç; Araplarla yaptıkları son dört savaşta galip gelmiş olma şımarıklığının rolü büyüktür! Ve kendilerine güvendikleri zaman da hakikaten pervasız ve küstah olabiliyorlar.
Nitekim Beni Kaynuka gazvesi öncesinde, (Ara not: Savaş öncesinde, bir Yahudi, Pazar yerinde bir Müslüman kadına çirkin bir harekette bulunmuş. Çıkan kavgada o Yahudi ölünce diğer Yahudiler de yetişerek o Müslüman genci şehit etmişlerdi ve ciddi bir fitne baş göstermişti. Haberdar edilen Peygamberimiz (asv) hemen olay yerine koşmuş, fitnenin büyümeden söndürülmesini istemişti) meseleyi sulh ile çözmeye çalışan Peygamberimize (asv) karşı küstahlıklarını göstermiş ve Bedir Savaşı’nda mağlup olan Kureyş’lileri misal göstererek, “Ey Muhammed, sen bizi savaşın ne olduğunu bilmeyen Kureyşliler mi zannettin? Bizimle harp etmeye kalkıştığın zaman, muharebe nasıl olurmuş anlarsın?” demişlerdi.
Bunun üzerine şu ayet inmişti:
“O inkârcı kâfirlere de: «Siz mutlaka yenilgiye uğrayacak ve toplanıp cehenneme doldurulacaksınız….” (Âl-i İmran, 12).
Ayette geçen ‘se-tuğlebu-ne’ kelimesi, çokluk ifade eden bir fiildir ve Resulullah ile siyasi ve askeri muahedeler imzalayıp sonra da döneklik eden Medine civarındaki tüm Yahudi kabilelerini kast eder. Ve onların yakın bir gelecekte tümünün mağlup olacağını müjdeler. Nitekim kısa bir müddet sonra beş kabilenin dördü mağlup olup sürüldü, biri anlaşmayı tazeleyip kaldı.
Bu ayetin bu günümüze de bakan bir yanı var mı diye merak ettim.
O gün dağınık olan ve çoklu kabileler halinde yaşayan Yahudiler, bugün toplanıp (tuhşerûn) tek devlet çatısı altında birleşmiş durumdalar. Dağınık kabileler halinde yaşamadıkları için ayetteki ‘tuğlebun’ fiilini ‘tuğlebu’ şeklinde anlayabiliriz!
Hem ayette geçen tuhşerun ve tuğlebun fiilleri ‘edilgen yapıda ve gelecek zaman kipinde’ kullanıldıklarından ayetin bugüne baktığını söylemek hiç de abartı olmaz.
Malum, ayetler bazen sarahaten, bazen remzen, bazen işareten, bazen de sayısal ifadelerle (cifir olarak) bütün zamanlara bakarlar. Öyleyse bu ayetin günümüze akan yönü ne olabilir diye merak ettim. Gerçi mana ve makam itibarıyla bugüne tam tamına bakıyor. Eğer yukarda izah ettiğimiz gibi ‘tuğlebu-ne’ - sondaki ‘ne’ çokluk ifade eder- fiilini, tekil kipi olan ‘tuğlebu’ şeklinde değerlendirirsek karşımıza ilginç bir rakam çıkıyor:
1438!
1438, miladi 2016’ya tekabül ediyor.
2016 ile ilgili çok müjdeler olduğunu biliyordum ama mehdiyet çabalarının en başarılı neticelerinden biri olarak haber verilen “İnsanların akın akın Allah’ın dinine girdiğini gördüğünde Allahı hamd ile tesbih et!” ayetindeki ebced değeri ile örtüşeceğini düşünmemiştim. Bu ayetin ebced değeri de (şedde sayılmazsa) 2016 ediyor.
Bu müjdeler gösteriyor ki, eğer Siyonistler İslam’a olan düşmanlıklarından vaz geçmezlerse perişan olacaklar.
Ve tabii ayetin çokluk ifade etiğini unutmuyoruz. Bu da İsrail ile birlikte onun yanında yer alanların da mağlubiyeti tadacaklarının remzidir!
Şimdi görüyoruz ki, İsrail, o gün Resullah (asv) ye karşı sergilediği küstahlığını bir kere daha onun getirdiği dinin müntesiplerine karşı sergiliyor.
O gün Müslümanların Kureyş müşriklerini yenmesini küçümseyerek ‘biz farklıyız’ diye böbürlenmiştiniz de, kökleriniz kazılıvermişti.
Şimdi aynı küstahlığı, siz İngilizlerin zaten belini kırdığı Arapları yendiğiniz için gösteriyorsunuz. İnşallah bu kere de Müslüman Türkler size haddinizi bildirecek.
Hem de bu bir vilahî vaiddir ki mutlaka gelip sizi bulacak!
* * *
Maalesef Türkiye hızla bir savaşın içine çekiliyor. Bu oyunun baş mimarı elbette ki İsrail’dir. Ama İsrail, savaşı kendi topraklarında kabul etmeyi planlamıyor.
Kendisine yine bir iki ahmak bulmuş. Sanırım Rumları ve iki kuruşa muhtaç hale gelmiş Yunanlıları önümüze sürecek. Tıpkı Birinci Dünya Savaşı sonrasında İngilizlerin yaptığı gibi... Yunanlılar uslanmamış. Herhalde bunda da bir hayır var. Zira 12 Adaya cidden ihtiyacımız var. Zaten çoğu İsrail füzeleriyle donatılmış…
Tabii İsrail’in yanına çektikleri, sadece onlar değil. Romanya’dan, Bulgaristan’a hatta Gürcistan’a ve hata inanmayacaksınız Azerbaycan’a kadar çevremizdeki bir yığın devletlerle askeri ve stratejik anlaşmalar imzaladı ki bela kendi üstüne dönmesin.
İki tane de sponsor almış yanına; Yahudi Şebeği Sarkozi’nin elinde oyuncak olmuş Fransa ve Yahudilerin ‘iğdiş’ ettiği Almanya!
Bize karşı kendileri ile işbirliği yaptıklarına bir bakın Allahınızı severseniz! Hepsi düne kadar Türk’ün nan u nimetini yemiş olanlar!
Hayat böyle bir şey demek ki! Kime iyilik yapsanız ondan kemlik görüyorsunuz!
* * *
İnşallah bir sıcak çatışma olmaz.
Olursa tabii ki, savaşlar her ülkeyi yıpratır. Ve eldeki malzemeler tükendiğinde ve elde yalnız yürek kaldığında bireysel cesareti olanlar kazanır!
Allah kime nusret verir bilemem. Ama şunu net biliyorum:
İsrail’i tarihten silecek kavim, kuzeyden gelecektir!
Tevrat Şöyle haber veriyor:
“Yehuda’da bildirin ve Yeruşelim’de işittirin; Memlektte boru (siren) çalın. Yüksek sesle bağırın ve deyin : Toplanın da duvarlı şehirlere (sığınaklara) girelim. Siyon’a doğru bayrak kaldırın (ya teslim olun); (ya da ) kaçıp sığının. Durmayın! Çünkü ben (Yehova), Şimalden (Kuzeyden üzerinize) bela ve büyük kırgın getireceğim! Arslan yerinden kalktı. Ve milletleri helak edici (kavim) yola düştü. (O ), Şehirlerin harap olsun, oturanı kalmasın diye, senin diyarını viran etmek için yerinden kalktı” (Yeremya, Bap 4, Ayet 5-7).
Yeremya’nın işaret ettiği o gün, büyük ihtimalle İsra Suresi’nde bahsi geçen şu vaade tekabül ediyor:
“(Ey İsrail oğulları, birinci helakinizden, yani Nebukadnezar ve Romalıların sizi yurtlarınızdan sürüp çıkarmasından ) Sonra, onlara karşı size tekrar egemenlik (devlet) verdik. Mallar ve çocuklarla sizi güçlendirdik; sayınızı daha da çoğalttık. Eğer iyi ve dostça davranırsanız iyilik ve dostluk bulursunuz. Kötülük yaparsanız yine kendinize yapmış olursunuz. Son (iki bozgunculuktan sonuncusu) bozgunculuğun zamanı gelince, yüzünüzü kara etsinler, daha önce girdikleri gibi yine mescide (Beyt-i Makdis’e) girsinler ve ellerine geçirdikleri her şeyi yerle bir etsinler diye (üzerinize yine düşmanlarınızı gönderiz.)” (İsra, 6-7)
Ve eminim o gün, aynı zamanda insanların akın akın İslam’a girdikleri gün olacaktır inşallah! (Nasr (Yardım) Suresi, 2-3)

Mehmet Ali Bulut - Haber 7
 
Maide Suresi 51.ayet şöyle meal edilmiştir.

"51- Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz o onlardan olur. Şüphesiz Allah, zalim kavmi doğru yola iletmez."

Bu ayeti okuduğunuz anda ne anlarsınız? Söyleyeyim. Kesinlikle yahudi ve hıristiyanlar bizlerin dostu,yareni arkadaşı olamazlar, Dolayısıyla da onlar bizlerin düşmanıdır.
 
yokya nerden cıkardın gurbetli saaş bişey yok onların böyle asıp kesmesine bakamyın kapalı kapılar ardında konuşurlar anlaşırlar
 
türkiyeyi bir bela sarmadi ki bin bir bela cevrili icden terör sagda soldan yukardan heryer cephe aldi bizi ekonomi güclenmeye basladi millet ayaklandi korktular mi anlamadim
 
ıbrahım 35 kardesım bu mealı nerden buldun bılmıyorum ama cok yanlıs allah munlumanların dostlarını kast ederken yahudılerı ve hırıstıyanları demez kafırlerı kast eder kafırun suresınde yer alır bak yahudılık donemlerınde hz. ibrahim a.s tabı olanlar yahudı dı ırk olarak fakat ınanc olarak musluman ıdıler allah onlara kıtap verdı ona ınanlar bız muslumanlar gıbı cennetle mujdelenen yahudı ve hırıstıyan olanlar cennete gırecek ogunun ve bugunun sartlarında ıster hırıstıyan olsun ıster yahudu muslumanlıga ınanmıyan lar kafırdır yanı hırıstıyanlar yahudıler dıye ayrım yapmaz cenabı hak ateıstler mecusıler ınege tapan hındular bunlara ne dıyeceksın bunlarda ınanmıyor cenabı hak tek tekılımeyle belırtmıstır kafırun suresınde dedıgım gıbı kafır denır onlara

Kâfirun Sûresi ve Anlamı

Bismillahirrahmanirrahim.

Kul yâ eyyühel kâfirûne lâ â'büdü mâ tâ'büdûne ve lâ entüm âbidûne mâ â'büd ve lâ ene âbidün mâ abedtüm ve lâ entüm âbidûne mâ â'büd leküm diniküm veliye diyn.

Kâfirun Sûresinin Anlamı (Manası)

« De ki: Ey kafirler, ben sizin tapmakta olduğunuz putlara tapmam. Siz de benim mâ'buduma tapanlardan değilsiniz. Ve ben sizin taptıklarınıza asla tapıcı olmadım. Siz de benim mâ'buduma tapıcılardan değilsiniz. Sizin dininiz size, benim dinim bana. »



Devamı: Kâfirun Sûresi ve Anlamı

ıbrahım3535 sen anlam olarak belırtmıssın mealın tefsırı su dıyorkı muslumanlık donemı geldıkten sonra yahudı ve hırıstıyan olan kısılerden yonetıcı ıdarecı velıler edınmeyın dost olmayın dıyor komsuluk arkadslıkdan bahsetmıyor evlıyalar donemlerınde peygamber efendımız donemlerınde nıce yahudılerle ıc ıce yasadılar peygamber efendımız ve ashabı senın verdıgın ornekde ecnebılerle karsı kın nefret tohumu attırmıs olursun
 
meali ben yorumsuz yazı fulya ekleme yok maide suresi 51 ayet
 
ıbrahım meal dogru ama onun tefsır olarak neden soylendıgı onemlı yanı manası kuranı bılmıyenler sankı yahudılerı ve hırıstıyanları dost edınmıcez gıbı dusunur oyle anlar bende bunu kastdettım dogrusunu verdın zaten
 
ıbrahım oyle olsun degıl dın konusu olunca hakıkı olalım vereceksek dogru olan bılgıyı verelım ben buda alım velı degılım ama dın kousunda cok arastırmalar yaptım
 
bende burda yazarak polemik olmasın die kapattım konuyu bende cok araştırma yaptım her doğru yazılmıyor burda malesef doğru yeri doğru zamanı var
 
nasıl yanı ıbrahım her dogru yazılmıcaksa bızler neden uye olduk buraya ben ınternetde arastırma yaparken cok arastırma yaptım bu sıte gozume carptı dını konularda coktu her konu baslıgı vardı baktım guzel hos oyle uye oldum bu sıdede neden her dogru yazılmıyor soylermısın
 
neyse ben bi ara yasaklandım doğrular yüzünden ondan biraz sivri diliyim artık dediğim gibi yunus emre bi sözü var Cümleler doğrudur sen doğru isen, Doğruluk bulunmaz sen eğri isen.
 
evet cok guzel bır soz bu sozun uzerıne susmak gerekır bende kapatıyorum bu konuyu anladım ben burada her turden ınsan var
 
Üst Alt