Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Sakatların kamuda ayrımcılığa uğramadan çalışabilmeleri [Tartışma]

OturanBoğa

Yönetici
Üyelik
9 Ocak 2003
Konular
673
Mesajlar
57,928
Reaksiyonlar
295
Sakatların ayrımcılığa uğramadan çalışabilmeleri

* Sizce sakatların kamuda çalışabilmelerinin önünde ne gibi engeller var?
* Bu engellerin aşılabilmesi için hangi kurum ve/veya kişilerin neler yapması gerekir, somut önerileriniz nelerdir?
* Eğer devlet dediğimiz yapılanma, sınırları içerisinde yaşayan insanların oldukları halleri ile (sakatlık, cinsiyet, cinsel tercih, ırk, din vb. tüm alt kimlikleri ile) ve nüfustaki yoğunlukları oranında kamuda temsil edilmiyor, yani kamuda yer alamıyorsa, bu bir sorun değil midir?
 
Öncelikle engellilerin kamuda çalışabilmek için gerekli kriterleri taşıması gerekir.
Bu kriterler ise şu an bizden istenenlerden bağımsız olarak dış görünüş ve benzeri özel konulara değil başvurulan işi yapıp yapamamaya yönelik belirlenmelidir.
Engellilerin bu kriterlere sahip olabilmesi için de eğitimli olmaları şarttır.
Ancak bir yandan eğitimli engelliler uygun kriterlere sahip olmadıkları gerekçesiyle kamu işlerine alınmaz ya da zorluk çıkartılırken öte yandan bu işlere başvuracak kadar eğitim alabilmeleri de oldukça zor olmaktadır.
Engellilerin yükseköğretim oranları oldukça sınırlıdır.
2008 yılında öss sınavına başvuran engelli sayısı sadece bin küsür kişiydi. bunlarında dört yıllık programları tercih edebilecek denli başarılı olanları çok daha azdı. 8.5 milyon engellinin yaşadığı bir ülkede bu sayılar durumun vahametini açıkça gözler önüne sermektedir.
Bu denli düşük eğitimli engelli sayısıyla kamuda işe girmek de dahil engellilerin sorunlarını aşabilmeleri için gerekli bilinçli bir kitlenin oluşması çok zor.
Yine de umutsuzluğa kapılmamak lazım.
İletişim imkanlarının artması yüksek eğitim almamış engellilerin de bilinçlenmesi adına yeni fırsatlar sunuyor.
İşte sitemiz de bu imkanlardan belki de en önemlisi.
bilinçli engelli kitle arttıkça kamu alımlarındaki haksızlıklara karşı yükselecek seslerin desibeli de o kadar yüksek olacaktır.
Ben bu ülkede engelli generaller görmek istiyorum.
Engelli emniyet müdürleri
Engelli hakimler
Engelli akademisyenler...
Engelli olmak kamuda bu işlerin yapılabilmesi için engel değildir.

Bunların anlaşılabilmesi dileğiyle...
 
Öncelikle eğitim engeli var.Pegasus'unda dediği gibi yeterli eğitimi olmayan yada alamayan eğitimsiz engellilerin öncelikle sınava başvurusundaki şartlar en baştaki engel ve eğitimi elinden alınmak istenilenlerin uğradıkları haksızlıklar var.Bütün kamu alanları engellilerin girmemeleri için sanki söz birliği etmişcesine yapılan mimari engeller var.Tekerlekli sandalyelilerin ve normal insanın bile üzerinde yürümesi imkansız rampalar,Baston kullananların yürümesi imkansız kaygan zeminler ve merdiven trabzanlarındaki komiklikler,ya çalışmayan yada girişlere uzak veya 1.kattan başlayan asansörler,WC'ler,V.s çoğaltılması mümkün ve sadece imar izni verilmesi için göz boyaması yapılan imarlar.. :twisted:

Sadece genelgede yazan düzeltmeleri yapsalar inanın eyvallah diyecem.Asla ne yazdığını anlamayan/anlamak istemeyenlere bu genelgeleri göstersen bile malesef bunlar beni bağlamıyor Diyorlar.Biz zaten bakın rampa ve asansörümüzü yaptırmışız diyor.Neden genelgeler o kadar yuvarlak kelimelerle dolu ki herkes işine geldiği gibi algılıyor kesin ve kati cümlelelr olmadığı için yaptırım uygulatamıyorsunuz.Mesela kamu kurum ve kuruluşların engellilere uygun hale getirilmesi mecburidir diyor genelge ama bu tarafta 2012 ye kadar süre veriyor.Şu an düzeltilmeyen ve engellilere göre yapılmayan binaları mahkemeye verme şansınız bile yok,eliniz kolunuz bağlanıyor."Ya belki o zamana kadar yapılacak"deniliyor..Eeee bekleyin 2012'yi..peki 2012 gelince ne olacak..ben size söyleyim zaman uzatılacak ve 2012 ler 2022 lere 2030 lara ötelenecek..Bizler nasıl haklarımızı alacaz..İnanın verilen mücadele sonuçsuz kalması için ellerinden gelen yapılıyor ceplerine dokunulanlar tarafından..Sizin çabalarınızda yanınıza kar(Stres ve siinir olarak) kalıyor :? Bu seferde isyancı oluyorsunuz/çok bilmiş oluyorsunuz elindekiyle yetinmeyen oluyorsunuz..Sabırsız oluyorsunuz ve sizden sabırlı olmanız isteniliyor her zamanki gibi sabretmesi gerekenler bizler oluyoruz.Yani önerilerinizde sadece söylediklerinizle kalıyor..

Kesinlikle sorundur.Sorunlar bangır bangır bağırılıyor ama daha neyin surun neyin görevler olunduğunun farkında bile değil birileri..sadece genelge çıkar,bir problem olduğunda" bakın biz bu konu hakkında genelgeler çıkarmışız" ama bunlar yürütülüyormu/uygulamada varmı? kimler neyin ne kadar farkında? bunlardan haberi olan yok.

Pegasus' Alıntı:
Ben bu ülkede engelli generaller görmek istiyorum.
Bende görmek istiyorum ama inşallah diyorum tabiii..Nede olsa umut fakirin iksiridir. :roll:
 
Bence en büyük engel kamu zihniyetindeki ayrımcı tutum (kamu zihtiyeti derken, hem krumsal/yönetsel hem de bireysel tutumu kastediyorum).

Çözüm için (daha önce de dile getirdiğim) iki önerim var:
1- Kamuda sakatlara özel iş tanımı ya da kadro açılmayacak. Onun yerine, varolan tüm kadrolara herkesin (yani sakatların da) başvurması sağlanacak. Yalnız bununla birlikte tüm kadroların %4'ünün sakatlar tarafından doldurulması da zorunlu hale getirilecek.
Ör: 100 kişinin çalıştığı bir kamu kurumu olsun. Kural: 1) Bu kurumda sakat statüsünde çalışacak 4 adet çalışan bulunmak zorunda, 2) Bu kişiler işe başvururken, kamunun ilanlarındaki dilediği işe (o işi yapmaya engel bir sakatlığı bulunmaması koşuluyla) başvurabilmelidir. Yani şimdiki gibi "sakat statüsünde x kadroya eleman alınacak" şeklinde ilan verilmeyecek. Onun yerine, kurum, ihtiyaç duyduğu iş tanımını yapacak, sonrasında herkes başvurusunu yapacak, eğer kurumun %4 kotası boşsa, öncelikli olarak sakat kişiler işe alınacak; yok, sakat kotası dolu ise, o zaman başvuranlar içinden kamu yararı kimin işe alınmasını gerektiriyorsa o kişi işe alınacak.

2- Kamuda sakat statüsünde personel çalıştırılması özendirilecek. Bunun için: 1) Öngörülen kotanın üstünde sakat statüsünde personel çalıştırılan kurumların ilgili birimlerinin yöneticilerinin sicil puanları belli oranlarda arttırılacak. 2) Çalıştırma zorunluluğundan daha az sayıda personel çalıştırılan kurumlarda genel müdürler dahil tüm yönetici kadrolarının sicil puanları X puan düşürülecek.
Yapılacak böylesi bir "kader birlikteliği"nin ve senkronizasyonun (eşleştirme, eşzamanlılık), sakatların istihdamı ve çalışma yaşamlarındaki ayrımcılığın önlenmesi açısında önemli katkı yapar diye düşüncesindeyim.

Mdem ki devlet hepimizin, madem ki söze hep ortak değerlerden başlanıyor, o halde yaşadığım yerde bulunan -kamu denilen- organlarda da varolabilmeliyim. Gerekli hallerde pozitif ayrımcılığı da göz ardı etmeden, nüfustaki yoğunluğum oranında kamuda -çalışarak- temsil edilebilmeliyim. Aksi halde bu en temel konuda bile dışlanırsam, ben ne yapiim o ortaklığı!?
 
ARKADAŞLAR ENGELLİ İSTİHDAMI KONUSUNDA YAZDIKLARINIZ ÇOK DOĞRU.YASALAR DÜZENLENİYOR,KANUNLAR ÇIKARILIYOR FAKAT UYGULAMA YOK

KANUNLARI UYGULAYICI KŞİLER BU DOĞRULARI BU GÜNE KADAR HEP GÖRMEZDEN GELMİŞLERDİR.

TOPLUMDA BİLGİLİ,BİLİNÇLİ,EĞİTİMLİ BİREYLERİN ÇOĞALMASI DİLEĞİ İLE...
 
1- Kamuda sakat statüsünde onbinlerce kadronun boş olduğu malum.
2- Bu kadroları dolduracak onbinlerce sakatın sokaklarda bulunduğu malum.
3- Üniversite mezunu binlerce sakatın kamuda iş bulamadığı, daha doğrusu, sakat oldukları gerekçesiyle iş başvurularının reddedildiği, "siz sadece sakat statüsünde açılan kadrolara alınırsınız" denilerek "büro işçisi" vb. kadrolara yönlendirildiği malum.
4- Üniversite mezunu olmasına karşın eğitiminin gerektirildiği kadrolarda değil, başka ve düşük statüde kadrolarda çalıştırılan yüzlerce-binlerce sakat malum.
5- Sakatların gerek mimari gerekse ayrımcı tutumlarla kendini geliştirebilecekleri eğitim olanaklarından yararlandırılmadığı malum.
6- Kamuya personel alımlarında adamkayırmacılık yapıldığı izlenimi malum.

Bu ve benzeri olumsuzlukların değişmesi için zihinsel ve idari uzamda bütünlüklü bir dönüşüm şart.
 
Ben konuya biraz farklı yönden bakmak istiyorum.
Geçenlerde erzurum trafik şubeye gittim.
Bellerinde silahlı polis memurları evrak memurluğundan başka birşey yapmıyorlardı.
Oturdukları yerden evrak oku, evrak doldur, bilgisayardan yazı çıkar v.s.
Nasıl ki bu tür evrak işleri için bellerinde silah olmasına gerek yoktu ise, aynı şekilde bu tür işleri engelli bir kişide yapabilirdi.
Hal böyleyken bir engelli neden polis memuru olamasın.
Polislerin hepsi amerikan filmlerinde olduğu gibi damdan dama uçup, hırsız kovalamadıklarına göre bu gayet mümkündür diye düşünüyorum.
Diğer yönden her hangi bir devlet dairesinde çay dağıtmaya çalışan engelli, hatta ortopedik engelli bir personel görebiliriz.
Güya o engelliye uygun iş verilmiş, güya iyilik edilmiş.
Oysa bu engelli için çaycılık işinden ise trafik şubesinde polis memuru olma işinin çok daha kolay ve uygun bir iş olacağı açıktır.
Pegasusun dediği gibi "engelli generaller görmek istiyorum." sözü bu bağlamda çok mantıklı ve gerçekçidir.
Hasılı;
Engellilere biçilen rollerin, uygun görülen işlerin tekrar gözden geçirilmesi gerekir diye düşünüyorum.
 
Bence tek sorun yürütmede. yani yasalar çıkarken gayet güzel çıkıyor, herşey düşünülüyor. saolsunlar adaletli ve eşit herkes için. yargıda öle. var olan yasalar tarafsızca işletiliyor. Ama gel gör ki çıkarılan bu yasaların uygulamadaki haline, yerlebir. mesela yasa der ki % 3 'ü engelli olacak ama devletin kendi kadrolarında buna uyulmuyor ki bunu özel sektörden mi bekleyeceğiz.
en büyük sorun uygulamada bence...
gördüğüm kamu çalışanları içinde işlerine en bağlı ve sadık olanlar özürlüler çünkü işleri onları herşeyi
 
hangi özürlü hangi işi yapar diye bir yönetmelik bile var

bütün uzuvları olan kişiler tek eli olmayan, ayağı olmayan gözü görmeyen birinin hangi işleri yapabileceğini sıralamış



zar zor binbir zorlukla girdiğimiz kurumlarda en temel ihtiyacı karşılamak için bile özürlü wc si yapılmıyor

general hakim vs vs vs vs

bir ütopya
 
Pegacım, Fuzulim ve onlara katılan diğer arkadaşlar "uçmayın lütfen"! :D

Bu iki kurum, "kafa"dan başka görüntü/imaj bir başka deyimle "karizma" gerektiren kurumlardır.

Tekerlekli sandalyedeki generali, ya da bir kolu olmayan –masa başında da olsa- polisi gören bir vatandaş:

"Puaaahhha, bu eleman mı koruyacak beni ve ülkemi? Bu kendini bile koruyamaz ki lan…" dedi mi sadece kişinin değil kurumun da karizması yerle yeksân oldu demektir. Ondan sonra düzelteceğim diye uğraş dur.. O nedenle dünyanın her yerinde, bu kurumlardaki elemanlar "çakı" gibidir. İstisnalar olur elbette.. Ama bunlar t.s. kullanıcısına, kör ya da sağır olana varamaz!

Zaten okullarına başlamadan önce çok sıkı bir sağlık taramasından geçirilirler. Daha sonradan engelli olduysa eğer -yüksek rütbeli biriyse dahi- kısa zamanda emekli olurlar!

Ol sebeple, başka kurumları -ayağınızı yerden kesmeden- tartışın da bu tür kurumlara dokunmayın!!



Bülentçim, şu "cinsel tercih" olayını daha önce de birkaç kere tartışmıştık.. Tekrar tekrar çıkartmasan ortaya olmaz mı yaaaa.. :(

Herhangi birinin "cinsel tercihi"ni bilmek zorunda mıyım ben yaaa?.. :( Hani yaşlıyı, çocuğu, kadını, zenciyi, engelliyi vb. görünüşünden tanıdık.. Bunlara pozitif ayrımcılık uyguladık.. İşe alımlarda kota uyguladık, taşıma ücretlerinde falan indirim yaptık vb. diyelim.. Eeee bana ne elemanın kiminle yattığı ya da yat(a)madığı? Onun yatak maceralarını mı dinleyeceğim, mesai sırasında? :evil:
 
Babür abi o mesleklerde eğer karizma önemliyse benim gördüğüm bir çok generalde fiziksel anlamda benim çeyreğim kadar karizma neden yok?

Geçelim bunları karizma olsun tabiki ama tekerlekli sandalyedeki bir kişinin karizmatik olmayacağı tespiti kime ait? Sana mı?

Sevgili abi dünya öyle bir yere geldi ki generallik gibi konular stratejik yöneticilik kapsamında ele alınmalıdır. Bu da sadece zekaya gereksinim duyan bir şeydir; Arnold shwarzeneger tarzı bir bedene değil.

TSK bünyesinde bir siber savaş birimi kesinlikle vardır. Gelecekte bu birim hava deniz ve kara kuvvetleri gibi ordunun en temel unsurlarından birisi olacaktır.

Bunu dünyada bir çok ordu şimdiden kavramış durumda. İşte o gün geldiğinde oraya komuta edecek kişinin fiziğine bakmayacaklar.

Ben bu ülkede engelli general görmek istiyorum derken bunu öylesine söylemedim. General olmak için öncelikle kurmay subay olmanız gerekir. Kurmay subaylığı da TSK da herkese vermezler. Kurmaylığı hakeden bir kişi diyelim sakatlanmış olsun. Görevine devam edebilmeli, stratejik planlama dairesi dahil zihniyle çalışacağı üreteceği birimlerde görevine devam edebilmelidir.

Operasyonel birliklere komuta etmesini talep edecek kadar askerlikten bihaber değilim. ama bu general operasyonlarda bulunanlarla planlama aşamasında çalışabilir.

Özetle engelli bir general görevine kurumuna son derece faydalı olacak şekilde devam edebilir ve de etmelidir diyorum.


Aynı şey diğer meslekler için de geçerli.

Hiçkimse engelliler bedenssel olarak sağlıklı olmayı gerektiren işlerde çalışsın demiyor. ama onların da yapabilecekleri işler var ve bunlardan dışlanmalarının anlamı yok diyor.
 
tekerlekli sandalyedeki bir kişinin karizmatik olmayacağı tespiti kime ait? Sana mı?
"Ön (ve bön) yargı" diye bir kurum var.. Bilmez misin ki bre Pegacım.. :)

Pegasus' Alıntı:
... General olmak için öncelikle kurmay subay olmanız gerekir. Kurmay subaylığı da TSK da herkese vermezler. Kurmaylığı hakeden bir kişi diyelim sakatlanmış olsun. Görevine devam edebilmeli, stratejik planlama dairesi dahil zihniyle çalışacağı üreteceği birimlerde görevine devam edebilmelidir. ..
Yani görev esnasında sakatlanmış biri olacak??.. Yapmadığım için askerlikle ilgili fazla şey söyleyemem ama:
"Bu iş zor be Yonca" Merdivenleri ağır ağır çıkmalıyız bence de. :D Daha başlangıçta "engelli general" diye tutturursak sonu gelmez. :( Hatta ortası bile gelmez.. "Bu hem sakat, hem kafayı yemiş" damgası yeriz bir de..
 
:arrow: Önyargı gibi büyük bir engel var.İnsanların eğitimli olması yeterli değil,toplumdaki önyargı engellilerin iş yapamaz,işe yaramaz mantığıyla hareket ettiği için,önce önyargı gibi bir engelin ortadan kalkması gerekir :!:

:arrow: Engellilerin bedenleriyle değil yetenek ve akıllarıyla da başarılı olunabileceğinin yerleştirilmesi gerekir.

KPSS kitapçığında engelliler için yılda 4 defa sınav yapılıyor ona girilsin deniliyor ama sonuçta çok adil bir atama olmuyor bu tür sınavlar.Bu tür engellleri ortadan kaldırmak için neler yapılabilir,bunlar için çözüm üretilmeli.....
 
Zincirleme reaksiyon Kamuda çalışabilmek için belli bir eğitiminiz olacak Türkiye de fiziksel olarak hiçbir engeli olmayan insanlar arasında bile eğitim düzeyi ilkokul düzeyindeyken 8.5 milyon engelli için bu düzey yüzde kaçtır? İşte bu sebepten "zincirleme reaksiyon" diyorum.

Hadi eğitim sürecinde önüne çıkan bir ton zorluğu ailesi v.s kişiler tarafından karşılandı iş yaşamında ne yapacak? Çalışacağı yerde gerekli mimari düzenlemeler varmı? Tekerlekli sandalyesiyle nasıl işe gidip gelecek?

Hani “gidemedigin yer senin degildir " derlerya onun gibi bir şey iste sen o kadar yüzde bilmem kaç engelli çalıştıracaksın deki engellilerin gerekli eğitimi almalarının önündeki engelleri kaldırmadığın sürece kamu binalarında yeterli mimari koşulları sağlamadığın sürece hepsi hikaye den ibaret olur…
 
Bir anımı paylaşmak istiyorum.
Haftasonu ve veli toplantımız var.Ama benim de dersanem var ve çok yoğunum anca çıktıktan sonra 10 dakika geç yetişebiliyorum. Çıkar çıkmaz fırladım otobüse bindim. okula yürümeyle 10 dakika yol var. hemen bir taksiye atladım ve taksiciyle sağdan soldan konuşmaya başladık. Benim kız burda okuyor felan...
Bana ne için okula gittiğimi sordu. Orada çalıştığımı söledim.
- Ya ne yapıyorsun orda temizlik mi
- Hayır.
- o zaman kantincisin
- Hayır...
- kalofirefcisin
- hayır...
Yani amca bir türlü öğretmenliği bana yakıştırıp da sormadı.
- Öğretmenim amca deyince şaşırmış bir vaziyette bana baktı. tabi biraz da yüzü kızardı. Hikayeden anlayacağınız üzere biz engelliere bu tür mevkileri hiçkimse yakıştıramıyor nedense...
Oysa benim öğrencilerin diğerlerinden daha başarılı ve engelliler işlerine daha sıkı sarılıyorlar.....
 
Pegasus'a kısmen katılıyorum.Neden olmasın ki?Bilim ve sanat dünyasında çığır açanların yüzde 80 i nerdeyse normal bulmadığımız anormal (!) insanlardan oluşuyor.Lakin iş vitrin kısmına gelince kıstaslar değişiyor. Neyi baz alarak bunu yapıyorlar aklım almıyor.Öğretmenlik hakkımızın sallantıda olduğu dönem bize milli eğitimde memur olarak çalışacağımız söylenmişti.Oturacağız ve kimsenin gözüne batmıyacaz yani...Ya hu kime şirin göstereceksiniz bizi? Çocukların duygusal anlamda psikolojisini bozabilirmişiz sınıflarda...Bak seeen...!!! İyi de çocukların gözüne güllük gülistanlık bir tablo çizeceksin de ilerleyen zamanlarda onu hayal kırıklıklarından nasıl koruyacaksın?

Engelliyim demiyorum,tiyatro yapıyorum.Sağlıklı insanlarla aynı sahneyi paylaşıyorum.Aslında hep savaş pilotu olmak istemiştim.Beni gidi beniiii...Normalleşmek neyineee?
 
Sevgili mezopotamyalı kederi ve E®KAN, geçen yıl, benzer bir konuda aşağıdaki yazıyı yazmıştım. Daha yeni sayılacağınız için, okumamış olacağınızı ve mesleğinizle de yakın ilgisi olduğunu düşünerek yazıyı olduğu gibi alıntılıyorum:

Baben' Alıntı:
[size=4]Bülentçim, klavyene sağlık.. Döktürmüşsün yine.. :)

Birkaç yorum da ben getireyim izin verirsen..

Benim "krizkolik" ülkemde, askeri darbelerin her on yılda bir yönetime el koyduğu geçen yüzyılın bir kesiminde yaşayanlar çok çok iyi bilir.. Sonuncu darbenin (80 Eylül) hemen ertesinde bir ulusal okuma-yazma seferberliği başlatıldı.. Okuma çağını çoktan aşmış, ama okul yüzü görmemiş insanlara kurslar açıldı, törenlerle sertifikalar verildi.

O zamanlarda siyah-beyaz ve tek kanallı TV vardı henüz. Kimin aklına geldiyse, "bu kursları TV'de bir programla yayınlayalım" demişler ve haftada birkaç gün (kaldı aklımda) bu programı veriyorlar. Ama bir öğretmen var. "Bir içim su" :D Sinema artistlerine taş çıkartır.. Erkek öğrenciler kurstan çok öğretmenle ilgileniyorlardı.. Hatta gazeteler tiiye aldı. "Manken gibisin ööretmenim" diye.

O tarihlerde daha "imaj" kavramı icat edilmemişti. :D Ya da yeni yeni konuşuluyordu.. Hangi aklıevvel ve neden düşündüyse; "Türkiye'deki öğretmenler hep böyle" mi demek istemişti, "öğretmen dediğin böyle olur" mu demek istemişti her neyse, konunun epey bir "geyik" yapıldığı olmuştu..

Ve yine o yıllarda MEB'in çıkardığı bir yönetmelikte; "kör, topal, kambur vs. sakatlığı bulunan kişiler öğretmen olamaz" diye bir madde vardı. O maddeye epey isyan edildi. Daha sonradan kaldırıldı mı, değiştirildi mi bilmiyorum ama bizim şark kurnazı politikacılarımız "demokraside çare tükenmez" deyip, öğretmen atama komisyonuna geniş yetkiler vererek yine bildiklerini yapmaya devam ediyorlar, kanımca..

E.. Öğretmenlikte bu olursa banka, holding vb. vitrin ve imaj gerektiren işlerde "sakat" personelin çalışması çok çok daha güç! Ağzınla kuş tutsan götürsen "bir de ayağınla yakala da getir" diyorlar. :( Bu ülkede; 'bilgi'nin ve 'bilgiyi taşıyan kişi'nin değeri anlaşılmadıkça, bu anlayış 'sorun' olmaya devam edecektir.. O zamana kadar, engellilerin kendi çabalarıyla yapacağı şeylerin başında: Donanımlı bir beyin sahibi olmak yani 'bilinçlenmek' gelmektedir!..[/size] http://www.engelliler.biz/forum/viewtopic.php?p=211339#211339
 
cevap

ENGELLİYİZ AMA İŞ KONUSUNA GELİNCE ENGELLİ DEĞİLİZ.BİR ÇOK İŞİ YAPABİLECEK GÜCÜMÜZ VAR AMA İMKANIMIZ YOK.BAZILARI BİZLERİN ÖNÜNE ENGEL KOYMAKTAN ZEVKMİ ALIYOR NE?EĞİTİMDE ENGEL,SINAVDA ENGEL,İŞ BULMADA ENGEL...NEDİR BU ,BİRİLERİ DUYSUN ARTIK SESİMİZİ...
 
yani engellilerin istihdam edilebilmeleri için aslında daha önce benzeri bir başlıkta yazdıgım gibi bu sınavlar biraz engelliler için esnetilmeli ki; engelli istihadam edilsin..
engellilerin genel potansiyeli en fazla lise mevzunu siz bu adamı üniversite düzeyinde kpss sınavına sokarsanız engelliyi istihdam edemezsiniz.
yanı sıra; il iş-kur müdürlüklerine iş başvurusu yapıyoruz diyelim özel şirkete yönledirdigi takdirde özel şirket ne yapsın engelliyi verimsiz deyip 3 gün sonra sen sag ben selamet.
ne yapılabilir bence 2 seçenek var engellileri istihdam edemiyorsanız çalıştıramıyorsanız önüne bir engelde siz koyuyorsanız engellinin ihtiyacı olacak kadar maaşa baglayın engelli sizden o zaman istihdammı istedi!
bir başka yol çalışmak isteyen engelliler için kpss saçmalıgı kaldırılmalı yada biraz daha esnetilmeli.
benim fikrim bu.
 
Tamamen katılıyorum Mehmet Yalçın 'a ne güzel olur....
 
kafalarda devrim şart

bu ülkede kör yada sakat bakan başbakan görmekiçin önce kafaları düzeltmek lazım sakatlarında adam yerine konması saygı görmesi kendini kabul ettirmesi lazım hakını istediğinde cokbilmiş diye algilanmaması lazım. bu ülkede sağlıklı insanlar bile aşağlanırken ooooooooo biz ülke olarak 100 sene gerideyiz
 
zaman dediğiniz nedir ki?
yüz yıl çok çabuk geçti:)

kimilerine uzundu...
kimilerine hiç geçmeyecek gibiydi... ama geçti!

kimilerine hayaldi... kimilerine göre imkansızdı... ama oldu!

asırlar böyle geçti...
imkansız denildi... olmaz denildi... hayal denildi...
ama hayaller de gerçekleşti!
imkansız denilen de oldu!
bu "biz"e baglı!

istersek bin asır oncesindeki gibi oluruz:)
bu çok kolay:)
bin asır oncesindeki bir bilinç hala zihinlerimizde mevcut:)

istersek çağı yakalarız:)
istersek çağı sollarız:)
bu bilinç de "biz"de mevcut:)

bu da "biz"e bağlı!
...

karanlık, kaybetmeye mahkum edilmiştir tarafımızdan!
 
Baben' Alıntı:
"Puaaahhha, bu eleman mı koruyacak beni ve ülkemi? Bu kendini bile koruyamaz ki lan…" dedi mi sadece kişinin değil kurumun da karizması yerle yeksân oldu demektir. Ondan sonra düzelteceğim diye uğraş dur.. O nedenle dünyanın her yerinde, bu kurumlardaki elemanlar "çakı" gibidir. İstisnalar olur elbette.. Ama bunlar t.s. kullanıcısına, kör ya da sağır olana varamaz!
Geçenlerde ispanyadaydı sanırım milli savunma bakanı olan hamileliği henüz bitmiş bir bayan senin bahsettiğin onlarca karizma üst düzey komutanı görevinden almıştı. Kimsede gıkını çıkaramamıştı. Aklın ve vicdanın ve demokrasinin en üstte tutulduğu ülkelerde işler böyle yürüyor. Ama malesef bizim gibi 3. dünya ülkelerinde işler senin bahsettiğin gibi olabiliyor.

Bedensel sakat birisinin sakatlığından sadece kendisi rahatsız olur, zorluk çeker. Ama aklı sakat birinden kendisinden başka herkes rahatsız olur.
Burada aklı sakattan maksadım, yaptığı işte, işini bilmeyen, özentisiz yapan, günü kurtaran, halkı hatta kendini kandıran kişilerdir.
Aklı sakat onlarca idareciyi, üst düzey yöneticiyi, bürokratı, askeri, mühendisi, polisi, belediye başkanı v.s. kabullenebiliyorsunda bacağı sakat bir polis memurunumu kabellenemedin baben abi? İyice düşünecek olursan bizden çok sanki sen uçtun gibi.

Peki;
Trafik şubede çalışan memurların bellerinde silah olmasının gereği nedir?
Evrakları eksik birini çekip vursunlar diyemi sence?
Bunları sorgulamıyorsun ama bacağı sakat birinin bu birimde çalışmasına karşı çıkıyorsun.
Hem ben polislik mesleğinde öyle karizmatik bişe göremiyorum ve polislerin karizmatik olmaları gerektiğine de inanmıyorum.
Kaldı ki ben hiç bir meslekte fiziksel karizma gerekliliği fikrine kesinlikle katılmıyorum.
O halde sana göre pilotlar yakışıklı, hostesler güzel, generaller 2 metre, mühendisler sarışın belki mavi gözlü yakışıklı falan olmalı. öylemi?
Eee peki kişinin yaptığı işte, bilgi, birikim, tecrübe hatta vicdan gibi faktörlerin hiçmi değeri yok. Sadece karizmatik olmak yeterlimi yada ön şartınmı?

Herneyse.

Ben sakatlara ayrılmış basit kınımıni işlere karşıyım.
Sakatlarda önemli ciddi işlerde rol alabilir ve bunu gerçek manada başarabilirler. Hatta belki çok daha iyisini yapabilirler.
Mesela sakat bir fen işleri müdürü, şehirde daha engelsiz mekanlar üretebilir. bu mekanlar ise sadece sakatlara değil, tüm insanların işe yarar.
 
Sen, geçen yıl yazdığım ve öğretmen arkadaşlar için tekrar alıntıladığım şu yazımı okumadın herhalde: http://www.engelliler.biz/forum/viewtopic.php?p=438128#438128 (hemen bir önceki sayfada..) O yazının sonunda demişim ki:
E.. Öğretmenlikte bu olursa banka, holding vb. vitrin ve imaj gerektiren işlerde "sakat" personelin çalışması çok çok daha güç! Ağzınla kuş tutsan götürsen "bir de ayağınla yakala da getir" diyorlar. :( Bu ülkede; 'bilgi'nin ve 'bilgiyi taşıyan kişi'nin değeri anlaşılmadıkça, bu anlayış 'sorun' olmaya devam edecektir.. O zamana kadar, engellilerin kendi çabalarıyla yapacağı şeylerin başında: Donanımlı bir beyin sahibi olmak yani 'bilinçlenmek' gelmektedir!..
Sanırım bu yeterli..


O kadar yazının içinden bir "karizma" kelimesine taktınız.. Pes valla.. Ne diyim başka?.. :?

Benim bütün yazdıklarımı; hem okumamış, hem okuduklarından yanlış sonuçlar çıkarmış, hem de benim adıma -hiç aklıma getirmediğim şekilde- düşünmeye kalkmışsın! Bi daha yapma olur mu? Benim yerime de düşünülmesinden pek hoşlanmam da! :evil:



Trafik şubede çalışan memurların bellerinde silah olmasının gereği nedir?
Evrakları eksik birini çekip vursunlar diyemi sence?
Dedim ya..
Bu iki kurum, "kafa"dan başka görüntü/imaj ... gerektiren kurumlardır.
O "tabanca", memurun imajını tamamlamaktadır.. Adı üstünde "güvenlik" teşkilatı.. Her an insanların hırlısı hırsızıyla muhatap olmaktalar.. Eğer normal (suçsuz/sorunsuz) bir vatandaşsan onun silahı sana güven verir! Aynı şekilde suçlu/sorunlu vatandaşlara da korku verir!..
 
ka

zalim acımasız kamu yöneticilerinden dolayı engelli arkadaşlar kamuda istihtam edilmemektedir bazı yönetiçiler hariç.Kanun var yönetici uygukamıyor bu bir suç mudur suçsa kime bildirecez valiyemı başbakanamı cumhurbaşkanınamı.Fransada engellilerin yürüdüğü gibi bizde mi yürüyelim iş verin diye.Yüzlerce dernek var bu konuda bir girişim yaptılarmı acaba çözümde çalıskan,araştıran, çözum arayan,danışan dernek başkanlarıda.
 
E®KAN' Alıntı:
Bir anımı paylaşmak istiyorum.
Haftasonu ve veli toplantımız var.Ama benim de dersanem var ve çok yoğunum anca çıktıktan sonra 10 dakika geç yetişebiliyorum. Çıkar çıkmaz fırladım otobüse bindim. okula yürümeyle 10 dakika yol var. hemen bir taksiye atladım ve taksiciyle sağdan soldan konuşmaya başladık. Benim kız burda okuyor felan...
Bana ne için okula gittiğimi sordu. Orada çalıştığımı söledim.
- Ya ne yapıyorsun orda temizlik mi
- Hayır.
- o zaman kantincisin
- Hayır...
- kalofirefcisin
- hayır...
Yani amca bir türlü öğretmenliği bana yakıştırıp da sormadı.
- Öğretmenim amca deyince şaşırmış bir vaziyette bana baktı. tabi biraz da yüzü kızardı. Hikayeden anlayacağınız üzere biz engelliere bu tür mevkileri hiçkimse yakıştıramıyor nedense...
Oysa benim öğrencilerin diğerlerinden daha başarılı ve engelliler işlerine daha sıkı sarılıyorlar.....

Erkanın anlattığı hikaye ile ilgili biraz enpati yapmak gerekiyor(aman yanlış anlaşılmasın adam haklı demek istemiyorum); muhtemelen o taksici hayatında hiç engelli öğretmen görmemiştir. Acaba şimdiye arabasına kaçtane engelli mühendis,doktor, avukat iş adamı binmiştir?
Bankaya,devlet dairesine vs yerlere gittiğinde kaç tane engelli memurun karşında ayakta beklemiştir,kaç tane engelli müdürün karşısında el pençe divan durmuştur? Adamın şimdiye kadar tanıdığı engelliler malesef kantinci,kaloriferci vb. işlerde çalışan yada çok daha zor durumda olan kişilerdir. Bu arada televizyonda onlarca dizi oynuyor hiç o dizilerde doğru dürüst bir rolde oynayan engelli gördünüz mü? Ne Yazıktır ki taksici gördüklerini söylemiş...

Eğitim almış ve köşe noktalarda bulunan engellilerin sayısı arttıkça insanların bakış açısı değişekcektir. Hatta helal olsun bak hem sakat hemde okumuş adam olmuş,eli kolu sağlam bir sürü insanlar yan gelip yatarken bu çocuk okumuş öğretmen çıkmış diyecekleridir. İnsanların çocuğunun öğretmeni, muayene olduğu doktor, işyerindeki amiri,patronu vs engelli oldukça değişeceklerdir.

Engellerin istihdamı konusuna gelince kanun açık ama uygulamada ve denetimde sıkıntılar mevcut. Çok basit sakatlıkları olan kişiler torpille rapor alıp yine torpille engelli kadrosunu işgal eder durumda. Bu kişiler yöneticilerin de işine geliyo çünkü gerçekten sakat olanlar bir iş yapamaz,bütün gün oturur diye düşünüyor.

Son olarak engelli general görmek istiyorum düşüncesine bende katılmıyorum. Her işin belirli şartları tabiri caizze raconu var. Biz engelli general olmaya çalışmak yerine engelli doktor,mühendis,öğretmen vs olmaya çalışsak daha gerçekçi düşünmüş oluruz.
Saygılar
 
selam...
pegasus "engelli generaller görmek istiyorum" demiş. mantığını çuk diye otutturmuş evet haklı binkere haklı ve doğru ...
EVET ENGELLİLER İÇİN İSTEDİKLERİMİZİN gerçekleşmesi için
önce
ENGELLİLERİN BİR PARTİSİNİ
ENGELLİ BİR BAŞBAKANI
GÖRELİM
SONRA KANUNLARIMIZI ÇIKARTALIM ( TÜM HALK VE ÇOCUKLAR İÇİN VS )
İŞTE O ZAMAN ORGENERALDE GÖRÜRÜZ ANTALYA ANKARA SEFERİNİ GERÇEKLEŞTİRECEK ENGELLİ BİR PİLOTTA GÖRÜRÜZ.

HERŞEY BİRLİTE TEK BİR YUMRUK OLMAKTAN GEÇİYOR.
HOŞ KALIN
 
"Biz engelli general olmaya çalışmak yerine engelli doktor,mühendis,öğretmen vs olmaya çalışsak daha gerçekçi düşünmüş oluruz."

Consiglier bu cümle sana ait.

Lütfen söyler misin engelli bir doktor olsun diyorsun da bu doktor neden tabip general olamasın? Ben 1995 yılında 3. Dağ komando tugayında askerliğimi yaparken sonraları general olmuş bir tabip albay tanımıştım. Kendisi Trabzonluydu ve odasına kadar gidip sohbet etmiştik.

Öte yandan engelli mühendis olsun diyorsun da bu mühendis neden engelli bir istihkam albayı olmasın? Yani farkı nedir istihkam gibi işleri sivilde yapmakla askeriye de yapmanın benim bilmediğim gizli farkları mı var?

Engelli öğretmen olsun diyorsun da sevgili arkadaşım harp okulunda neden engelli bir general olmasın? Yani farkı nedir bunların?

Bu saydığım işlerin hiçbirisi ama hiçbirisi bedensel meleke gerektirmez. Bu işlerde de hemen tüm yöneticilik işlerinde olduğu gibi belli bir karizma ve liderlik yetisi olması gerektiği düşüncesine katılıyorum. Ancak liderlik yetisi neden sadece bedensel görünüşle alakalı olsun ki?

Ben üniversitede yıllarca kulüp başkanlıgı yaptım. Bu süre zarfında bırakın bana rakip olarak çıkmayı hukuk, politik bilimler, mühendislik gibi bir çok bölümden yüzden fazla arkadaşımdan kayda değer bir itiraz bile almadım. Hep saygı gördüm ve sevildim.

Mezun olduğumda da demokratik bir seçimle yerimi engelli olmayan ama hala beni arayıp danışan genç bir kardeşimize bıraktım.

Şimdi ben tekerlekli sandalyede yaşayan birisi olarak bizzat hayatımdaki bu tecrübeleri gözardı ederek sizin nereden kaynaklandığı belli olmayan tezlerinizi neden destekleyeyim sevgili dostlar?

Toplumsal algıda engelli bedenin karizmatik olmayacağı, liderlik yapamayacağı gibi temelsiz bir takım şemalar bizlere empoze edilmeye çalışılıyor. Biz de bunları safça alıp kabul ediyoruz.

İkinci dünya savaşında ABD yi zafere taşıyan başkan Roozvelt tekerlekli sandalye de değil miydi? ABD yi yöneten bu adam savaşı kazanmadı mı?

Tanrı aşkına nerden kapıyorsunuz bu düşünceleri?

Liderlik de karizma da engellilikle alakalı değil.

İnternette arayın bakın. Tekerlekli sandalyede vucut geliştirme yapan tipler var. Bakın bakalım engellide karizma olur mu olmaz mı.

Lütfen geçelim bunları. Katedecek yollarımız elde edilecek başarılarımız var.

Bizi bekleyen bir gelecek var...Ve gelecekte bu zihniyete yer olmayacak. Toplumsal, ekonomik, teknolojik dönüşümler insanların kaslarının değil beyinlerinin kapasitesine göre değerlendirildiği bir düzeni herkese dayatacak. Bu değişime kimse ama kimse karşı koyamaz...Bu sadece bir vade sorunudur.
 
Pegasus'a tam destek benden..

Ayrıca bir yıldır burada Bayke ile karizma savaşı veren birisi olarak diyorumki;
Kimden ve hangi yüksek rütbeliden kötü bizim dış görünüşümüz..Onlardan tek farkımız
yürürken rap rap ses çıkaramamaksa bu karizma değildir..Heybettir..Karizma
kariyerden gelir..Kariyerde benim bildiğim meslektir, yapılan iştir, işinin gereklerini
yerine getirirken izlediğin orjinal yol ve yöntemlkerdir..

Bayke ve Kuyucak çekişmesinin altında bu yatar..
 
Pegacım,

Taktın sen de şu "karizma" lafına ha!!! :evil: Hay demez olaydım! Ben iki kere kullandım (üstelik sadece bireysel karizma değil kurumun karizması olarak.) sen ooooo neredeyse her cümlende kullanıyor ya da imâ ediyorsun.. Bu da yanlıştır! Üstelik anlamsız bir şekilde gereksiz ve kırıcı polemiklere giriliyor burada!

Eğitim ve kültürün kaliteli olması kadar yaygın olması da önemlidir.. Güzel yurdumda ikisi de yok maalesef. :evil: Bunlar ne kadar azsa ön (ve bön) yargı kurumunu yıkmak o kadar zordur! Amerikan, İspanyol vb. başkanlarını, bakanlarını örnek gösteriyorsunuz da bir de oralardaki toplumların kültür yapısından bahsedin bakalım!! Onları da karşılaştırın birbiriyle.. Ortalama eğitim düzeyini ve kişi başına düşen kitap okuma oranlarını da bir karşılaştırın! Ayaklarınız yere bassın biraz!

Yaşadığımız toplumun eğitim kalitesi ve yaygınlığı çok çok düşük, engellilerinki daha da düşük.. Sen kimin arasından engelli başkan, bakan, general çıkartacaksın? Uzaydan mı getirtmeyi düşünüyorsun? :twisted:
 
Üst Alt