Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

UTOPYA Sinema Kulübü Sunar...

UTOPYA

Üye
Üyelik
7 Haz 2005
Konular
37
Mesajlar
913
Reaksiyonlar
0
İNCE KIRMIZI HAT

B00005PJ8T.01._SCLZZZZZZZ_.jpg


OYUNCULAR: George Clooney, Nick Nolte, John Cusack,Sean Penn, Jim Caviezel, Woody Harrelson, Ben Chaplin, Elias Koteas,
TÜR: Savaş-Dram
Amerikan yapımı 1998
170 dakika

Bir sürü yıldız oyuncusu olsa da kahramansız sayılabailecek bir film "The Thin Red Line". Bir grup Amerikan askeri Japonların elinde olan "2 10" kod adlı zor bir tepeyi ele geçirmeye çalışırlar. Bu operasyon sırasında elimizde yaklaşık bir düzine Amerikan askeri vardır. Malick kamerasını bu askerler üzerinde dingin hareketlerle gezdiriyor, bize ne düşündüklerini gösteriyor ve savaşın anlamsızlığını şiirsel ama vahşi görüntülerle önümüze seriyor.
20 yıldır film çekmeyen Terrence Mallick'in yeni filminde oynamak için tüm oyuncular sıraya girmişti. Yönetmenin "Badlands" ve "Days of Heaven" gibi 'cesur' filmleri tüm dünyada iyi eleştirilerle karşılanmıştı.

Film, "Neden doğa kendisiyle bu kadar uğraşıyor ?" sorusuyla başlıyor. Sonra doğanın en tehlikeli hayvanlarından biri olan timsahın avını yakalamak için ne kadar sinsice hareket ettiğini görüyoruz. Film ilerledikçe doğanın başka bir parçası olan insanların da birbirlerini öldürmek konusunda bazen hayvanları bile geçtiğine şahit oluyoruz.
Kısa bir zaman aralığında seyrettiğimiz ikinci savaş filmi "İnce Kırmızı Hat", ilk seyrettiğimizden çok farklı bir şekilde güzel doğa görüntüleriyle açılıyor. Ormanlar, kuşlar, gökyüzü, denizde yüzen çocuklar, huzur içinde yaşayan yerliler. İçlerinde iki tane de Amerikan askeri var. İkisi de cennette yaşıyor gibidirler. Doğayla içiçe ve onunla barışık. Pasifik'deki bu ada, onların 2.Dünya Savaşının mantıksız kurallarından bir kaçışları olmuş artık. Ama çok geçmeden gerçek, onları o adada da buluyor: Bir Amerikan Savaş gemisi. Daha sonra bu iki asker kendilerini yeniden Japonlara karşı, ellerinde tüfekle koşarlarken buluyorlar.

Sakin şizofreni
Filmin içinde müthiş bir şizofreni var. Ama bu hiç de şiddetli görüntüler, dışarı çıkmış bağırsaklar ve "anne" diye bağıran askerlerle sunulmuyor. İnsan çok yakın tarihli olduğu için "Er Ryan'ı Kurtarmak" ile ister istemez karşılaştırıyor. Karşılaştırınca da "Er Ryan..."daki tüm o teknik gösterilerin yanında "İnce Kırmızı Hat" daha naif, daha psikolojik ve daha şiirsel anlatımıyla ön plana çıkıyor. Filmde yer alan birçok asker karakterini tanıyoruz. Ama bu askerler tüm o savaş sahnelerinde kayboluyorlar birden. Çoğu zaman kimin kim olduğunu tam olarak tanıyamıyoruz. Zaten öyle bir durumda da böyle bir karmaşa olmalı.
Filmin yönetmeni Terrence Malick, elindeki asker karakterlerini ve onların psikolojilerini, onların oyunculuk güçlerine bel bağlamadan sunabiliyor. Filmdeki en önemli başarısı bu. O yüzden 3 saate yakın bir süre John Toll'un kamerasıyla yakaladığı güzel resimler eşliğinde kendine özgü bir atmosferi istediği gibi kurabiliyor. Genelde askerlerin göz hizasıyla çekilen tüm o sahneler "Er Ryan'ı Kurtarmak"dakinden farklı olarak bir duruma şahit etmenin ötesinde o durumu yaşamanızı sağlıyor. Ayrıca bunu yaparken herhangi bir milliyetçilik propagandasına ya da duygusuna izin vermiyor. Filmi seyrederken tarafların kim olduğunu biliyoruz ama etrafta hiç Amerikan bayrağı görünmüyor, herhangi bir şekilde politik bir mesaj verilmiyor ve kahramanlık öyküsü anlatılmıyor. Tarafların yerine dünyanın her yerinde savaş halinde olan tüm tarafları kolaylıkla yerleştirebiliyorsunuz. Malick, kesinlikle 2. Dünya Savaşı'nın özelinde bir film yapmamış. Tamamen evrensel ve adeta ulussuz bir anlatımla ve bütün doğallığıyla savaşın ne kadar anlamsız olduğunu içindeki tüm insanların zayıf yanlarıyla birlikte karşımıza getiriyor. Zaman zaman askerlerin kafa sesleriyle "Neden bu kıyım ?", "Neden doğa kendisinden bu kadar nefret ediyor ?" gibi sorularına şahit oluyoruz.

Malick ve onun sinema dili
Malick, savaş sahnelerinde de abartısız ve oldukça etkileyici görüntüler çıkartmış ortaya. Çimenlerin aralarında düşmanı görmeden ilerleyen, içten içe korkan askerlerin gözünden görüyoruz herşeyi -bazen de göremiyoruz-. Ortada sözkonusu olan Pasifikteki bir adada bir tepe var ve Amerikan askerleri bu tepenin çeşitli yerlerinde mevzilenmiş Japon askerlerini haklayarak orayı "almak" zorundadırlar. Neredeyse yok denecek kadar genel plan görüyoruz. Askerlerin bakışıyla tüm çatışmaların içinde onların korkularıyla beraberiz sanki. İlk bir saati aşkın bir süre neredeyse tek bir düşman askeri göremiyoruz. Ama o askerlerin korkusunu çok net bir şekilde anlayabiliyoruz.
20 yıldır film çekmeyen bir yönetmenin filmi "İnce Kırmızı Hat". James Jones'un biyografik romanından uyarlanan filmi "Er Ryan'ı Kurtarmak"da Spielberg'in yaptığı gibi çekebilirdi. Çünkü öyküde harekete, kahramanlığa ve vahşete açık çok kapı var. Ama bu yolu seçmemiş Malick. Tıpkı 1973 tarihli "Badlands"de de yaptığı gibi.
O filmde de Malick, erken bir "doğuştan katil" tipi oluşturmuş ve Martin Sheen'i sevgilisi Sissy Spacek için sayısız cinayetin sahibi konumuna getirmişti. Ama bunu yaparken, doğallığı ve sakin bir anlatımı tercih etmiş, kanlı bir action filmi olmasını istememişti. "Badlands" Hollywood'dan çıkan ama Hollywood filmlerine benzemeyen ve 1970'lerin en iyi filmlerinden biri olmuştu. "İnce Kırmızı Hat" ise şimdiye kadar yapılan tüm savaş filmleri arasında kesinlik ilk 3'e girebilecek pek çok özelliğe sahip.

Popüler oyunculardan performans fragmanları
Filmin oyuncu kadrosuna bakıp birçok starın boy boy gözükeceğini pek düşünmeyin. Ağırlıklı rollerde genellikle genç oyuncu Jim Caviezel, işini iyi yapan bir çavuş rolünde Sean Penn ve savaşı bir terfi fırsatı olarak gören sinirli Albay olarak Nick Nolte'yi görüyoruz. Woody Harrelson, Ben Chaplin, Elias Koteas gibi oyuncular bazı yan karakterler olarak gözükürlerken, John Travolta, George Clooney, John Cusack gibi oyuncular da çok kısa rollerle görünüyorlar. Hatta Bill Pullman'ı bile ancak birkaç saniye görebiliyoruz. (Daha çok gözüktüğü sahneler Malick'in filmin kurgusu sırasında çıkarttığı sahneler arasında) Oyuncuların tümü rollerinde oldukça başarılılar. Özellikle Nick Nolte, Sean Penn ve Jim Caviezel kusursuz performanslar çıkarıyorlar.
Terrence Malick, tam 20 yıl sonra şimdiye dek yapılmış belki de en iyi "anti-savaş" filmini çekmiş durumda. Ancak Spielberg'in çok daha fiyakalı ve tavlayıcı olarak çektiği başka bir anti-savaş filmi (acaba gerçekten de öyle mi ? Başındaki çıkartma sahnesi acaba sadece iyi çekildiği için mi ilgi görüyor ?) olan "Er Ryan'ı Kurtarmak" karşısında Oscar gecesinde pek büyük başarılar kazanacağa benzemiyor. Ama doğa-savaş arasındaki ilişkiyi iyi kuran ve asker psikolojisini çok iyi yansıtan bu filmi mutlaka görmeniz gerek.
 
ALKATRAZ KUŞÇUSU

B000056HED.01._SCLZZZZZZZ_.jpg


BIRDMAN OF ALCATRAZ

Tür
Dram
Yönetmen
John Frankenheimer
Senaryo
Guy Trosper , Thomas E. Gaddis (Kitap)
Görüntü Yönetmeni
Burnett Guffey
Müzik
Elmer Bernstein
Yapım
1962, ABD , 147 dk.
Oyuncular
Burt Lancaster (Robert Stroud) , Karl Malden (Harvey Shoemaker) , Thelma Ritter (Elizabeth Stroud) , Neville Brand (Bull Ransom)


Usta yönetmen John Frankenheimer'ın 1963'te 4 dalda Oscar'a aday gösterilen klasikleşmiş filmi Alkatraz Kuşçusu, ömür boyu hapse mahkum Robert Stroud'un (Burt Lancaster) hapishane hayatını konu alıyor.

Stroud, Ağır hapishane şartlarından kendini uzaklaştırabilmek için kuşlara yakınlaşır ve bir süre sonra kuş hastalıkları konusunda uzmanlaşır.
 
KIZGIN BOĞA

B0006GAOJA.01._SCLZZZZZZZ_.jpg

Tür
Dram
Yönetmen
Martin Scorsese
Senaryo
Mardik Martin , Paul Schrader , Jake La Motta (Kitap)
Görüntü Yönetmeni
Michael Chapman
Yapım
1980, ABD , 129 dk.
Oyuncular
Robert De Niro (Jake La Motta) , Cathy Moriarty (Vickie La Motta) , Joe Pesci (Joey La Motta) , Frank Vincent (Salvy) , Nicholas Colasanto (Tommy Como) , Theresa Saldana (Lenore La Motta) , Mario Gallo (Mario) , Frank Adonis (Patsy)


Orta siklet boks şampiyonu Jake La Motta’nın hayatından ve kariyerinden yola çıkılarak yapılmış bir Martin Scorsese filmi. Motta’nın ringlerin korkulu rüyasına dönüşmesine neden olan ve ona müthiş bir başarı getiren öfkesi ve şiddet duyguları, çevresine yöneldiği zaman hayatına mutsuzluk getirecektir.

Martin Scorsese’in en önemli filmlerinden biri olmasının yanı sıra, sinema tarihinin de en iyileri arasında kabul edilen film, siyah beyaz görüntüleri, Robert De Niro’nun olağanüstü oyunculuğu ve unutulmaz sekanslarıyla kesinlikle izlenmesi gereken bir yapıt.

NOT: Bu film sinema tarihinin en iyi 20 filminden birisi seçilmiştir...
 
MÜFREZE

B00005AUJQ.01._SCLZZZZZZZ_.jpg


Tür
Savaş / Dram / Aksiyon
Yönetmen
Oliver Stone
Senaryo
Oliver Stone
Görüntü Yönetmeni
Robert Richardson
Müzik
Georges Delerue
Yapım
1986, ABD , 120 dk.
Oyuncular
Tom Berenger (Çavuş Bob Barnes) , Willem Dafoe (Çavuş Elias Grodin) , Charlie Sheen (Er Chris Taylor) , Forest Whitaker (Büyük Harold) , Francesco Quinn (Rhah) , John C. McGinley (Çavuş Red O'Neill) , Richard Edson (Sal) , Kevin Dillon (Bunny) , Reggie Johnson (Junior) , Keith David (Kral) , Johnny Depp (Lerner)


30 kişilik müfreze, savaşmayı çok seven Çavuş Barnes ve barışçıl Çavuş Elias arasındaki iktidar mücadelesine sahne olmaktadır. Barnes, bazı Vietnamlıları öldürüp, köylerini yakınca, Elias'la araları iyice açılır. Bu arada, savaşın tam ortasında, acımasız doğa şartları içinde teker teker adam kaybetmeye başlarlar ve ölümden kaçmaya çalışırlar.

Genç askerlerden kurulu bir müfrezenin, Vietnam savaşı sırasında, ormanda ölüm ve yaşam arasındaki ince çizgideki mücadelelerini konu alan film, Vietnam hakkında yapılmış en sert filmlerden biri olarak kabul ediliyor.

Oliver Stone'un başyapıtı, Amerikan Film Enstitüsü tarafından Amerika'nın en iyi 100 filmi arasında 81. sırada yer almaktadır. 1987'de, 8 dalda aday olduğu Oscar'larda, en iyi yönetim, en iyi film, en iyi kurgu ve en iyi ses dallarında ödüle layık görülmüştü.
 
REZERVUAR KÖPEKLERİ

B00008975Z.01._SCLZZZZZZZ_.jpg


‘Rezervuar Köpekleri’ (Reservoir Dogs), aralarında sıkı bir dostluk bağı olan bir grup suçlunun büyük bir mücevher soygun girişimini anlatan bir film. Soygunun ardından polis tarafından yakalanmaları üzerine oyuna getirilmiş olduklarını anlayan soyguncular, gerçeği ortaya çıkarmaya çalışırlar. Filmde özellikle ihanet, güven ve sadakat kavramları üzerinde durulmuş...

Kendine özgü, sert ve acımasız sinema anlayışı ile Quentin Tarantino’nun senaryosunu yazdığı ve yönettiği ‘Reservoir Dogs’ (Rezervuar Köpekleri)’nin başrollerini Harvey Keitel, Tim Roth, Steve Buscemi ve Chris Penn paylaştılar. Yardımcı rollerde ise, Lawrence Tierney, Randy Brooks, Kirk Baltz, Edward Bunker ve Quentin Tarantino rol aldılar...

Filmin çekimleri Los Angeles’ta gerçekleştirilmiş. Özellikle Park Plaza Oteli’nde yaptıkları çekimin oldukça ilginç olduğunu söyleyen yönetmen Quentin Tarantino, çekimler için sadece otelin tuvaletini kullandıklarını belirtiyor. Filmdeki iç çekimlere derin alan derinliği sağlayabilmek için farklı bir ışıklandırma sistemi kullanılmış. Sonuçta oldukça değişik bir görüntü yaratılmış...



Yönetmen: Quentin Tarantino
Oyuncular
Harvey Keitel (Mr. White/Larry) , Tim Roth (Mr. Orange/Freddy) , Michael Madsen (Mr. Blonde/Vic) , Chris Penn (Nice Guy Eddie) , Steve Buscemi (Mr. Pink) , Lawrence Tierney (Joe Cabot) , Edward Bunker (Mr. Blue) , Quentin Tarantino (Mr. Brown)
Tür: Gerilim, macera
Senaryo: Quentin Tarantino
Görüntü Yön.: Andrzej Sekula
Kurgu: Sally Menke
Prodüksiyon
Tasarimi: David Wasco
Kostüm: Betsy Heimann
Süre: 99 dk.
Yapim Yili: 1992
Ülke: ABD
 
UCUZ ROMAN

1558908242.01._SCLZZZZZZZ_.jpg


Tür
Dram / Aksiyon
Yönetmen
Quentin Tarantino
Senaryo
Quentin Tarantino , Roger Avary
Görüntü Yönetmeni
Andrzej Sekula
Yapım
1994, ABD , 154 dk.
Oyuncular
John Travolta (Vincent Vega) , Samuel L. Jackson (Jules Winnfield) , Uma Thurman (Mia Wallace) , Harvey Keitel (Winston Wolf/The Wolf) , Tim Roth (Pumpkin) , Amanda Plummer (Honey Bunny) , Ving Rhames (Marsellus Wallace) , Rosanna Arquette (Jody) , Christopher Walken (Captain Koons) , Bruce Willis (Butch Coolidge)


Gangsterler camiasına içerden, unutulmaz bir bakış. Quentin Tarantino'yu her ne kadar önceki filmi Rezervuar Köpekleri ile çok övgü aldıysa da, kitlelere asıl tanıtan film.
Ödül avcısı Butch Coolidge şeytanla yaptığı bir anlaşmada ödemeyi durdurmaya karar verir. Honey Bunny ve Pumpkin, hayatlarına biraz hareket katmak isteyen genç ve birbirine aşık bir çift küçük soyguncudur. Öteyandan, iki kaşarlanmış gangster, Vincent Vega ve Jules, günlük işlerinden biri olarak, patronlarına ödemeyi geciktiren bir kaç sahetekar genci vurmaya giderler. Vincent patronun güzel ve genç karısına bebek bakıcılığı yapmakla da görevlendirilirken ortağı suç yaşamına son vermeye karar verir. Cesur bir boksör ise para karşılığı hile yapmayı reddederek şehirden kaçar. Kader bu aykırı tipleri muhteşem bir şekilde bir araya getirecek, yollarını kesiştirecektir.

Travolta, Bruce Willis, Harvey Keitel, Samuel L. Jackson, Uma Thurman ve sayısız ünlü oyuncu bu popüler kültür başyapıtında bir araya geliyorlar.
 
MISSISSIPI YANIYOR

6305075352.01._SCLZZZZZZZ_.jpg



Tür
Dram / Polisiye / Gerilim
Yönetmen
Alan Parker
Senaryo
Chris Gerolmo
Görüntü Yönetmeni
Peter Biziou
Müzik
Trevor Jones
Yapım
1988, ABD , 128 dk.
Oyuncular
Gene Hackman (Ajan Anderson) , Willem Dafoe (Ajan Ward) , Frances McDormand (Bayan Pell) , Brad Dourif (Şerif Yrd. Clinton) , R. Lee Ermey (Vali Tilman) , Gailard Sartain (Şerif Stuckey) , Stephen Tobolowsky (Clayton Townley) , Michael Rooker (Frank Bailey) , Pruitt Taylor Vince (Lester Cowans)


Irkçı geçmişiyle tanınan, ABD'nin güney eyaleti Mississipi'de, 60'lı yıllarda bir zenci için yaşam hiç de kolay değildir. Bunu değiştirmek için çalışan 3 insan hakları eylemcisinin ortadan kaybolması iki FBI ajanının bölgeye gelmesiyle sonuçlanır.

Kendisi de bir Güneyli olan tecrübeli ajan Anderson, oralılarla nasıl iletişim kurulacağını gayet iyi bimektedir ve soruşturmayı kendine has yöntemlerle yürütür. Genç Ajan Ward ise daha çok idealisttir ve delilleri ince eleyip sık dokumaktadır. İki ajanın yanısıra valiyi, şerifin bürosunu, Ku Klux Klan'ı ve göründüğünden daha fazlasını barındıran esrar perdesini kaldırmak kolay olmayacaktır.

Alan Parker'ın 7 dalda Oscar'a aday olup, Peter Biziou'nun usta kamerası sayesinde ödüle uzanan filminin Altın Küre adaylıklarının yanısıra 2 BAFTA'sı ve Berlin'den de bir Gümüş Ayı'sı var. Gene Hackman, Willem Dafoe ve Francesca Dorman gibi usta isimlerle taşlanan film, konusunu gerçek bir olaydan alıyor.
 
ÖLÜM YOLUNDA---DEAD MAN WALKING

B00000K0DQ.01._SCLZZZZZZZ_.jpg

Tür
Dram
Yönetmen
Tim Robbins
Senaryo
Tim Robbins , Helen Prejean (Kitap)
Görüntü Yönetmeni
Roger Deakins
Müzik
Nusrat Fateh Ali Khan , Bruce Springsteen , Tom Waits
Yapım
1995, İngiltere / ABD , 122 dk.
Oyuncular
Susan Sarandon (Helen Prejean) , Sean Penn (Matthew Poncelet) , Robert Prosky (Hilton Barber) , Raymond J. Barry (Earl Delacroix) , R. Lee Ermey (Clyde Percy)


Şevkatli bir rahibe (Susan Sarandon), ölüm sırasını bekleyen bir idam mahkumundan (Sean Penn) çaresizlikle yazılmış bir mektup alır. Mahkumun idam edilmesine kadar geçen süre boyunca rahibe, sadece mahkumla değil onun kurbanlarıyla da yakınlaşarak empati kurar.

En sonunda rahibe, idam mahkumuna duyduğu empati ile işlediği suçların ağırlığının kavrayışı arasındaki paradoksu yaşamak zorunda kalacaktır.

Tim Robbins'in yönetmenliğinde, derinlemesine işlenen üç boyutlu karakterler ve yaşadığımız süre boyunca kendi kendimize sormaktan kaçındığımız sorulara dair analizleri içeren bir film, hiç kuşkusuz izlemeye ve üzerinde düşünmeye değer.
 
ATEŞTEN KALBE, AKILDAN DUMANA---LOCK, STOCK AND TWO SMOKING BARRELS

B00007ELEP.01._SCLZZZZZZZ_.gif


Tür
Komedi Macera
Yönetmen
Guy Ritchie
Senaryo
Guy Ritchie
Görüntü Yönetmeni
Tim Maurice-Jones
Müzik
David A. Hughes , John Murphy
Yapım
1998, İngiltere , 107 dk.
Oyuncular
Jason Flemyng , Dexter Fletcher , Nick Moran , Steven Mackintosh


Sevimli sokak serserisi Eddy (Nick Moran) hayatının kumarına üç arkadaşı ile zar zor kazandıkları 100 000 paundu yatıracaktır. Tom (Jason Flemyng), Bacon (Jason Statham) ve Soap (Dexter Fletcher) aralarında onu seçmişlerdi. Masadaki en kurt oyuncu oydu. Ama ne yazık ki tüm oyun önceden ayarlanmış bir düzenden başka bir şey değildir.

Oyunun sonunda Hatchet Harry (P.H. Moriarty)’e yarım milyon paund borçlanarak masadan kalkar. Harry Eddy’e bocunu ödemesi için bir hafta süre tanır. Aksi halde para yerine parmaklarını alacaklardır.

Eddy ve arkadaşları gerekli parayı acilen bulabilmek için türlü yollara başvururlar.

Bunlardan biri Eddy’nin babasının antika tüfeği ile hırsızlığa bile yeltenmektir. Hepsi başarısızlıkla sonuçlanır. Oysaki ellerindekinin kıymetini bilmemektedirler...

Bence Ada'nın en iyi filmlerinden...
 
ÖLÜ OZANLAR DERNEĞİ----Dead Poets Society

dead-poets-society-001.JPG

Tür
Dram
Yönetmen
Peter Weir
Senaryo
Tom Schulman
Görüntü Yönetmeni
John Seale
Müzik
Maurice Jarre
Yapım
1989, ABD , 128 dk.
Oyuncular
Robin Williams (John Keating) , Robert Sean Leonard (Neil Perry) , Ethan Hawke (Todd Anderson) , Josh Charles (Knox Overstreet) , Gale Hansen (Charlie Dalton) , Dylan Kussman (Richard Cameron) , Allelon Ruggiero (Steven Meeks) , James Waterston (Gerard Pitts) , Norman Lloyd (Bay Nolan)


1950'lerin Welton Akademisi ciddi, disiplinli ve akademik çevrelerde saygınlığı yüksek olan bir okuldur. Okul yönetiminin muhafazakar ve ortodoks tavırları okulu öğrenciler için sıkıcı ve bunaltıcı bir yer haline getirmektedir. Fakat yeni İngilizce öğretmeni John Keating'in okula atanmasıyla çok şey değişecektir...

Keating öğrencilerine ders kitaplarını yırtıp atmalarını, kalıplaşmış düşünce şekillerinden uzaklaşmalarını ve hayatlarını dolu dolu yaşamalarını öğütlemesiyle okulun statükocu tavrına son derece zıt bir profil çizmektedir. Öğrencilerini şiir ve nitelikli edebi yapıtlarla tanıştıran Keating onların pek çoğu üzerinde derin bir etki yaratır ve onların geleceğe dair hayallerinin şekillenmesini sağlar.

Elbette Keating'in yaklaşımının okul yönetimi tarafından farkedilmesi ve üstüne gidilmesi uzun sürmeyecektir. Fakat okul müdürü Nolan Keating'i okuldan uzaklaştırma kararı aldığında hayatlarını değiştirdiği öğrencileri Keating'i savunmak için harekete geçerler.

Şu ana kadar sadece bir kaç filmde ağlamıştım...Bu filmi internet kafe de izledim.... Filmi izlerken bir yandan da gözyaşlarımı saklamaya çalışıyordum....

"Yaşadığınız günü kavrayın çocuklar!Vakit varken tomurcukları toplayın.Zaman hala uçup gidiyor ve bugün gülümseyen bu çiçek, yarın ölüyor olabilir."

"Neil Perry gibi koşabilmeli insan hayatta idealinin ardından, Nuwanda gibi sırıtabilmeli çılgınlığına verilen cezaya çarptırılırken, Knox gibi göze alabilmeli herşeyi, aşkı uğruna... ve tabii ki Kırabilmeli Kabuğunu Todd Anderson gibi!!!"

[/b]
 
13.KAT---THE THIRTEENth FLOOR

B00004TYXU.01._SCLZZZZZZZ_.jpg

Tür
Bilim Kurgu / Gerilim
Yönetmen
Josef Rusnak
Senaryo
Josef Rusnak , Ravel Centeno-Rodriguez , Daniel F. Galouye (Kitap)
Görüntü Yönetmeni
Wedigo von Schultzendorff
Müzik
Harald Kloser
Yapım
1999, Almanya / ABD , 100 dk.
Oyuncular
Craig Bierko (Douglas Hall/John Ferguson/David) , Armin Mueller-Stahl (Hannon Fuller/Grierson) , Gretchen Mol (Jane Fuller/Natasha Molinaro) , Vincent D'Onofrio (Jason Whitney/Jerry Ashton) , Dennis Haysbert (Dedektif McBain) , Steven Schub (Zev Bernstein) , Jeremy Roberts (Tom Jones) , Rif Hutton (Joe)


Bir gökdelenin 13. katındaki ofislerinde buluşan yüksek teknoloji dahilesi Douglas Hall ve güzel iş arkadaşı Whitney henüz çok gizli olan, en son yazılımlarını denemektedirler. Olağanüstü bir sanal ortam simülatöründe Douglas, 1930'ların Los Angeles'ine gidip harikulade bir macera yaşamaktadır. Genç adam biraz tehlikeli ve işlerin yolunda gitmediği bir seansı terkedip gerçek hayata döndüğünde tatsız bir süpriz onu beklemektedir: şirketin kurucusu ve hepsine ilham veren Hannon Fuller öldürülmüştür. Üstelik hafızasında delikler oluşan Douglas da bir numaralı şüphelidir.

Bunlar olurken Paris'ten çıkagelen gizemli güzel Jane, Hannon'un kızı olduğunu iddia etmektedir ve Douglas'a da fena halde çekici gelmektedir. Bir süre sonra sanal ortam seansları, gizemli gelişmeler ve günlük hayat arasındaki çizgiler Douglas için incelmeye başladığında, çarpıcı bir gerçeğe parmak basan acımasız emareler tek bir şeye işaret etmeye başlayacaktır: Douglas'ın en korkunç kabusunda bile görmek istemeyeceği bir şeye...

Tematik olarak kardeşi sayılabilecek Matrix'in ve eXistenZ'in gölgesinde kalarak seyirciyle randevusunu daha ziyade ev sinemasında yaşamak zorunda kalmış bu sıradışı film, film-noir ve bilim kurguyu ustaca birleştirmiş görünüyor. İzleyicisini beyinsel egzersize tutuyor ve kimi sarsıcı sürprizlerle ödüllendiriyor. Kendine ait küçük ama fanatik bir hayran kitlesine de sahip.
 
ÇİZGİ ÖTESİ---FLATLINERS

0800177789.01._SCLZZZZZZZ_.jpg

Tür
Korku / Gerilim
Yönetmen
Joel Schumacher
Senaryo
Peter Filardi
Görüntü Yönetmeni
Jan De Bont
Müzik
James Newton Howard
Yapım
1990, ABD , 115 dk.
Oyuncular
Kiefer Sutherland (Nelson) , Julia Roberts (Rachel) , Kevin Bacon (Labraccio) , William Baldwin (Joe) , Oliver Platt (Steckle) , Kimberly Scott (Winnie Hicks) , Joshua Rudoy (Billy Mahoney)


Yaşamın ötesini merak eden tıp öğrencileri, ölümle yaşam arasındaki çizgiyi kontrol altında tutarak, öte tarafa kısa süreli ziyaretler yapmaya karar verirler. Beden fonksiyonlarını durdurarak ölümü görme imkanı yakalayan gençler, bu deneyimin karanlık yönleriyle de hesaplaşmak zorunda kalacaklardır.

Yönetmenliğini Joel Schumacher'in yaptığı film artık bir kült yapım olarak kabul ediliyor. Her ne kadar yönetmene özgü bazı muhafazakar ve tartışmalı mesajlar içerse de, ciddi anlamda özgün bir film.

Bu filmi yaklaşık 11 sene önce 13 yaşındayken izlemiştim... ve oldukça etkilenmiştim.... Filmin senaryosu ve oyunculuk harikaydı...
 
Güzel bir başlık ve sinema köşesi,bizlerle paylaştığın için teşekkürler :wink:
 
paylaştığınız için teşekkürler film seçmekde zorlanmıycaz artık
 
KARANLIK YOLCULUK----DONNIE DARKO

B00005V3Z4.01._SCLZZZZZZZ_.jpg

Tür
Bilim Kurgu / Dram / Fantastik
Gösterim Tarihi
13 Haziran 2003
Yönetmen
Richard Kelly
Senaryo
Richard Kelly
Yapım
2001, ABD , 112 dk.
Oyuncular
Jake Gyllenhaal (Donnie Darko) , Holmes Osborne (Eddie Darko) , Maggie Gyllenhaal (Elizabeth Darko) , Daveigh Chase (Samantha Darko) , Mary McDonnell (Mrs. Rose Darko) , James Duval (Frank) , Arthur Taxier (Dr. Fisher) , Patrick Swayze (Jim Cunningham)


80’lerin sonunda geçen öyküde, Donnie Darko adında 16 yaşında bir genç, bazı gerçek olmayan görüntüler görmeye başlıyor. Özellikle de tavşan kostümlü bir adam beliriyor sık sık. Çevresiyle uyum sorunu yaşayan genç, ailesinin ve okulun kendisi için çizdiği yoldan ayrılıp, esrarengiz misafirinin izinden gidecektir...

80’lerin gençlik filmleri, bilim kurgu ve korku filmlerinin, tüyler ürpertici karışımı olarak tanımlanabilecek film, son dönemin en ilgi çekici bağımsız yapımlarından biri.

Yönetmenin ilk filmi olan Donnie Darko, 2001 Sundance Film Festivali’nde gösterildi. Filmin son derece başarılı web sitesi ise En İyi Web Sitesi ödülü aldı.

David Lynch'in izinden giden genç yönetmen, yıllarca konuşulacak bir film ortaya koydu. Kaçırmamak da yarar var..!
 
GECEYARISI KOVBOYU---MIDNIGHT COWBOY
0792833287.01._SCLZZZZZZZ_.jpg


Tür Dram
Yönetmen
John Schlesinger
Senaryo
Waldo Salt , James Leo Herlihy (Kitap)
Görüntü Yönetmeni
Adam Holender
Müzik
John Barry
Yapım
1969, ABD , 113 dk.
Oyuncular
Dustin Hoffman (Enrico Salvatore 'Ratso' Rizzo) , Jon Voight (Joe Buck) , Sylvia Miles (Cass) , John McGiver (Mr. O'Daniel) , Brenda Vaccaro (Shirley) , Barnard Hughes (Towny) , Ruth White (Sally Buck) , Jennifer Salt (Annie)


Joe Buck, Teksas'taki evini bırakarak New York'a gelir. Fiziğine oldukça güvenen "kovboy", zengin kadınlara jigololuk yapmak istemektedir. Fakat zamanla Amerika'nın öteki yüzüyle tanışır ve New York'da hayatta kalmanın o kadar da kolay olmadığının farkına varır. Şehirde aval aval dolaşmaya başlayan Buck, evsiz bir dolandırıcı olan Ratzo Rizzo ile takılmaya başlar. Birbirine destek olan adamlar, hayatta kalabilmek için birlikte iş çevirmeye başlarlar.

Zamanla işler yoluna girmeye başlar ve sıkı dostlar yeni bir şehirde, bambaşka bir hayata başlamak üzere plan yapmaya başlarlar. Fakat Rizzo'nun sefalet günlerinden kalan hastalığı, birbirlerine oldukça düşkün olan arkadaşların arasını açmak üzeredir.

68'lerin "karşı kültür" ruhunu en iyi yansıtan Amerikan filmlerinden biri. Yönetmenin ve oyuncularının olağanüstü çabaları defalarca izlenebilecek bir film ortaya koydu. Klasik bir amerikan rüyası gibi başlayan film, Amerika'da dibe vuran insanların manzaraları ile farklı bir yöne dalar.

Filmin sürprizlerinden biri de, kısa bir parti vesilesiyle de olsa Andy Warhol'un ünlü Fabrika'sına göz atma imkanı vermesi. Dönemin underground sinemacılaından Paul Morrissey de partideki kameraman olarak karşımıza çıkıyor.
 
ASİ GENÇLİK--------REBEL WITHOUT A CAUSE

B0007US7EO.01._SCLZZZZZZZ_.jpg

Tür
Dram
Yönetmen
Nicholas Ray
Senaryo
Nicholas Ray , Irving Shulman , Stewart Stern
Görüntü Yönetmeni
Ernest Haller
Müzik
Leonard Rosenman
Yapım
1955, ABD , 111 dk.
Oyuncular
James Dean (Jim Stark) , Natalie Wood (Judy) , Sal Mineo (Plato) , Jim Backus (Frank Stark) , Ann Doran (Carol Stark) , Corey Allen (Buzz Gunderson) , William Hopper (Judy'nin Babası) , Rochelle Hudson (Judy'nin Annesi) , Dennis Hopper (Deli)

İşte en sevdiğim filmlerden bir tanesi.... ASİ GENÇLİK....
Bu filmi kaç defa izledim hatırlamıyorum.... Ama kendimden birşeyler bulduğum bir film....
Filmin konusuna gelince... Jim ailesiyle birlikte yeni bir yere taşınmıştır...
Ve bilinen gençlik problemleriyle karşılaşır... Kendisini Çevredeki gençlere kanıtlamak istedir... Bunun için de tehlikeli işlerte girişir...Bıçakla kavga etmek, uçuruma en yakın şekilde arabayı durdurmaya çalışmak gibi....
Bu sırada hiç arkadaşı olmayan sorunlu bir gençle tanışır ve ona yardım etmek ister.... Filmin finaline ise gerçekten çok üzülmüştüm....

James Dean benim en sevdiğim oyunculardan birisidir.... Sadece 24 yaşında ölmesine rağmen bu kadar kısa bir sürede bir idol haline gelmiştir... Gerçekten de ASİ! dir....Ölümü kullandığı porsche marka arabayla kaza yapması sonucu oldu.... Hızlı yaşadı, genç öldü...

The Eagles "Yaşamak için çok hızlı, ölmek için çok genç" dediği şarkısını O'na adadı....

James Byron DEAN, her zaman kalbimizdesin............
 
City Of Angels

0790737345.01._SCLZZZZZZZ_.jpg

Yönetmen
Brad Silberling
Senaryo
Dana Stevens , Wim Wenders
Görüntü Yönetmeni
John Seale
Müzik
Gabriel Yared
Yapım
1998, ABD , 114 dk.
Oyuncular
Meg Ryan , Dennis Franz , Nicolas Cage (Seth) , Andre Braugher (Cassiel) , Colm Feore (Jordan)


Hastalarından birini hiç sebep yokken ameliyat masasında kaybeden kalp cerrahı Dr Rice`ın kendine güveni alt üst olmuştur. Los Angeles üzerinde gezinen melek Seth o sırada her ne kadar ölen hastaya yardım için orada bulunsada Maggie`den etkilenir ve onun kendine olan güvenini tekrar kazanmasında yardımcı olmaya karar verir. Bu arada ona aşık olur ve sonunda bütün risklerine rağmen görünmez bir ruh olmaktan çıkar, şüpheli bir yabancı haline gelir. Kadere inanmayan Maggie ise Seth`e daha öncekilerle kıyaslanmayacak derecede aşık olur. Bu arada Maggie ile beraber olmak için göklerden ve meleklikten vazgeçen Seth, yeryüzündeki karmaşık hayatı yaşadıkça umutsuzluğa kapılır. Acaba aşk, kişinin temel özelliklerinden vazgeçebileceği kadar değerli midir?

harika bir film.... tek kelimeyle muhteşem.... böyle bir dünyada, böylesi bir sevgi var mı acaba? sonuçta yalanlar, acılar üzerine kurulu kusursuz bir dünya da yaşıyoruz... Seth'in yerinde olsam, böylesine bir sevgi için bunu yaparmıydım?... kesinlikle yapardım....
 
KATİL DOĞANLAR---NATUREL BORN KILLERS

B0000542DH.01._SCLZZZZZZZ_.jpg

Tür
Aksiyon
Yönetmen
Oliver Stone
Senaryo
Quentin Tarantino , David Veloz , Richard Rutowski , Oliver Stone
Görüntü Yönetmeni
Robert Richardson
Yapım
1994, ABD , 118 dk.
Oyuncular
O-Lan Jones (Garson kız Mabel) , Woody Harrelson (Mickey Knox) , Juliette Lewis (Mallory Wilson Knox) , Ed White (Pinball Cowboy) , Richard Lineback (Sonny)


Kanun kaçağı, aşık ve seri katil olan Mickey ile Mallory'nin başına gelenler. Route 666 otoyolu boyunca para ya da intikam değil, sadece öyle istedikleri için psikodelik toplu cinayetler işleyen çiftimiz, medya tarafından baştacı edilirler.

Giderek efsanevi halk kahramanlarına dönüşen ikilinin hikayesini tüm katliamlarından tek sağ kurtulan kişinin ağzından dinleriz.

Oliver Stone'un dehasını tüm dünyaya haykırırken olabildiğince fazla insanı da rahatsız ettiği bu mutlaka izlenmesi gereken film, medyayı ve kollektif bilinçaltımızda oynadığı rolü yargılaması açısından da, anaakım filmler arasında bir yıldız gibi parlıyor.
 
TAXI DRIVER

0800130928.01._SCLZZZZZZZ_.jpg

Tür
Macera / Dram
Yönetmen
Martin Scorsese
Senaryo
Paul Schrader
Görüntü Yönetmeni
Michael Chapman
Müzik
Bernard Herrmann
Yapım
1976, ABD , 113 dk.
Oyuncular
Robert De Niro (Travis Bickle) , Jodie Foster (Iris) , Albert Brooks (Tom) , Harvey Keitel (Sport) , Leonard Harris (Charles Palantine) , Peter Boyle (Wizard) , Cybill Shepherd (Betsy)


Hem Martin Scorsese'nin hem de Robert De Niro'nun filmografilerindeki belki de bu en çarpıcı filmde, 70'lerin Manhattan gecelerinde taksicilik yapan Vietnam gazisi Travis'le birlikte sokaklardayız.

Hikaye boyunca etrafındaki hayatla ve yolunun kesişeceği "toplumun pisliğiyle" (bir çocuk fahişe, güzel bir sarışın, başkan adayı bir senatör, gözü dönmüş bir kadın satıcısı) bir türlü iletişim kuramayacak olan Travis en nihayetinde ipleri eline alacaktır. Üstelik gündüzleri izlemeye gittiği belden aşağı filmlerdeki "vahşi" bir stilde...

Sadece eşsiz senaryosu ve oyunculuklarıyla değil, sıradışı sinematografisiyle de tüm zamanların en etkili filmlerinden biri...

mt0020.jpg
 
RIHTIMLAR ÜZERİNDE----ON THE WATERFRONT

B00003CXBU.01._SCLZZZZZZZ_.jpg

Tür
Dram
Yönetmen
Elia Kazan
Senaryo
Budd Schulberg
Görüntü Yönetmeni
Boris Kaufman
Müzik
Leonard Bernstein
Yapım
1954, ABD , 108 dk.
Oyuncular
Marlon Brando (Terry Malloy) , Karl Malden (Father Barry) , Lee J. Cobb (Johnny Friendly) , Rod Steiger (Charley Malloy)


Beyazperdenin gelmiş geçmiş en karizmatik aktörlerinden biri olan Marlon Brando’nun unutulmaz filmlerinden biri. Elia Kazan’ın yönettiği Rıhtımlar Üzerinde, 1954 yılında En İyi Film, En İyi Yönetmen ve En İyi Erkek Oyuncu dahil olmak üzere tam 8 kategoride Oscar kazanmıştı.

Döneminin küçük bütçeli yapımlarından sayılan film, sıradan ve eğitimsiz bir liman işçisinin bireysel mücadelesini ve ilkeleri uğruna hayatını tehlikeye atmasını anlatıyor.
 
CESUR YÜREK-------BRAVEHEART

B00003CX95.01._SS500_SCLZZZZZZZ_.jpg

Tür
Dram / Savaş / Romantik
Yönetmen
Mel Gibson
Senaryo
Randall Wallace
Görüntü Yönetmeni
John Toll
Müzik
James Horner
Yapım
1995, ABD , 177 dk.
Oyuncular
Mel Gibson (William Wallace) , James Robinson (Genç William) , Sean Lawlor (Malcolm Wallace) , Sandy Nelson (John Wallace) , James Cosmo (Campbell) , Sophie Marceau (Prenses Isabelle)


13 yüzyıl İskoçyası. İngiliz Kralı Edward, İskoçya'yı da krallığına katmak istemektedir. İngiliz soylularına Prima Nocta, yani topraklarında evlenen her kadınla ilk geceyi geçirme hakkını vererek İskoç halkının ayaklanmasına sebep olur.

Çocukken ailesini ve yakınlarını özgür İskoçya uğruna kaybeden William Wallace, yıllar sonra karısı da öldürülünce halkı organize etmeye ve İngilizleri topraklarından atmaya karar verir.

Mel Gibson'ın yönettiği ve başrolünü oynadığı bu epik yapım, ülkemiz sinemalarında yıllarca gösterilerek bir rekora imza atmıştır.

1996 yılında 10 dalda Oscar'a aday olan yapım, yönetim, görüntü yönetimi, efekt, makyaj ve en iyi film dallarında ödüle layık görülmüştü.


FREEDOM FREEDOM FREEDOM
 
The Shawshank Redemption / Esaretin Bedeli (1994)

B0000399WI.01._SCLZZZZZZZ_.jpg




Esaretin Bedeli 1994

The Shawshank Redemption
SinePuan: 9,5 973 kişi puan vermiş
Dram
Yönetmen
Frank Darabont
Senaryo
Frank Darabont , Stephen King (Kitap)
Görüntü Yönetmeni
Roger Deakins
Müzik
Thomas Newman
Yapım
1994, ABD , 142 dk.

Oyuncular
Tim Robbins , Morgan Freeman , Bob Gunton , William Sadler , Clancy Brown , Gil Bellows , Mark Rolston , James Whitmore
Genç ve başarılı bir banker olan Andy Dufresne (Tim Robbins), karısını ve onun sevgilisini öldürmek suçundan ömür boyu hapse mahkum edilir ve Shawshank hapishanesine gönderilir.

Siyahi arkadaşı Red'in de yardımıyla kısa sürede sevilen biri haline gelir ve hapishaneyi alışılmadık bir hale getirir...
 
THE GODFATHER: PART II

gdfa2.jpg

Tür
Dram
Yönetmen
Francis Ford Coppola
Senaryo
Francis Ford Coppola , Mario Puzo (Kitap)
Görüntü Yönetmeni
Gordon Willis
Müzik
Nino Rota , Carmine Coppola
Yapım
1974, ABD , 200 dk.
Oyuncular
Al Pacino (Don Michael Corleone) , Robert Duvall (Tom Hagen) , Diane Keaton (Kay Adams-Corleone) , Robert De Niro (Vito Corleone) , John Cazale (Frederico Corleone) , Talia Shire (Constanzia "Connie" Corleone-Johnson)


Genç Vito Corleone, Amerika'ya yeni gelmiştir. 1917 yılında, New York şehri'nin yerel mafyalarından birinin liderini öldürünce saygınlık kazanır ve korkulan biri haline gelir.

Bu arada, 50 yıl sonra, Michael Corleone, Washington'da senato komitesine aile işleriyle ilgili ifade vermektedir.

1972 yapımı ilk filmin devamı niteliğinde, yine yazar Mario Puzo ve yönetmen Francis Ford Coppola'nın yaratıcı ellerinden çıkmış usta işi bir yapım. Bir başyapıt... Eleştirmenler tarafından, önceki filmden daha başarılı bulunan az sayıdaki devam filminden biri olarak kabul ediliyor...

Kendi içiyle savaşan bir insan: Michael Corleone

Kardeşine ihanet ettiği için güden güne vicdan azabı çeken bir kardeş:Fredo

Her zaman aileye sadakatle bağlı olan bir danışman:Tom Hagen

Geçmişten bugüne aileyi yükselten insan:Don Vito Corleone

Sinema tarihinin en iyi filmlerinden olan The Godfather ın devam filmleri kötüdür mantığını yıkan ikinci filmi:part II filmdeki karşılaştırma insanı sürüklüyor zaten söyleyecek birşey yok. EŞSİZ!!

Filmin en can alıcı noktalarından birisi Michael'in kendi abisini öldürtmesiydi....
 
SAVAŞ TANRISI---LORD OF WAR

B000BYA5GO.01._SS500_SCLZZZZZZZ_.jpg

Tür
Gerilim / Dram / Aksiyon
Yönetmen
Andrew Niccol
Senaryo
Andrew Niccol
Görüntü Yönetmeni
Amir M. Mokri
Müzik
Antonio Pinto
Yapım
2005, ABD , 120 dk.
Oyuncular
Nicolas Cage (Yuri Orlov) , Jared Leto (Vitali Orlov) , Bridget Moynahan (Ava Fontaine) , Ian Holm (Simeon Weisz) , Eamonn Walker (Andre Baptiste Sr.) , Sammi Rotibi (Andre Baptiste Jr.) , Ethan Hawke (Jack Valentine)


Yuri Orlov ve ailesi Amerika ‘ya o çok küçük yaşlardayken göç etmiştir. Sıradan geçen hayatı yaşadığı bir olay yüzünden tamamen değişir. Uluslarası bir silah taciri olup, en önemli ordulara, diktatörlere silah pazarlamaya başlar.

Kardeşi Vitaly ile başladıkları bu işte az zamanda çok yol katederler. Ordulara, diktatörlere silah satmaya kadar uzanan kariyerlerinde Vitaly kardeşini yarı yolda bırakır. Ağır sorumluluklar ve sağlam bir yürek isteyen bu işi daha fazla kaldıramaz. Yoluna tek başına devam eden Yuri, hayallerinin kadınıyla evlenir ve çoluk çocuğa karışır ama ailesi onun bir nakliye şirketinin sahibi olduğunu sanmaktadır.

Çok paralar kazanmaya başlayan Yuri’nin serveti gittikçe artar. Peşindeki İnterpolden her zaman kanıt yetersizliği yüzünden kurtulmayı becerir. Afrika'ya yaptığı iş seyahatinde, ona eşlik eden, Vitaly ölünce işler değişmeye başlar. Kardeşinin ölümü, ailesinin dağılması ve en sonunda Yuri’ nin yapayalnız kalması yaşadığı hayatın bir bedeli olur. Onu yalnız bırakmayan tek şey ise silahlardır.

lord_of_war_poster_0905-thumb.jpg
 
liste gerçekten güzel görünüyor içlernide izlediklerimden ve sevdiğim filmler arşivinde her zaman üst sırada olacak bir film BRAVEHEART filmin müzikleride ayrı bir ihtisas alanı oluşturur nitelikte :D
sen izlemeye ve bizimle paylaşmaya devam et teşekkürler ütopya
 
GÜNAH ŞEHRİ---SIN CITY

B0009PBNFW.01._SS500_SCLZZZZZZZ_V1119614813_.jpg

Tür
Dram / Gerilim / Aksiyon / Çizgi Roman
Yönetmen
Robert Rodriguez , Frank Miller
Senaryo
Robert Rodriguez , Frank Miller (Kitap)
Görüntü Yönetmeni
Robert Rodriguez
Müzik
Robert Rodriguez
Yapım
2005, ABD , 124 dk.
Oyuncular
Jessica Alba (Nancy) , Devon Aoki (Miho) , Alexis Bledel (Becky) , Powers Boothe (Senatör Roark) , Rosario Dawson (Gail) , Benicio Del Toro (Jackie Boy) , Michael Clarke Duncan (Manute) , Carla Gugino (Lucille) , Josh Hartnett (Adam) , Rutger Hauer (Kardinal Roark) , James King (Goldie / Wendy) , Michael Madsen (Bob) , Brittany Murphy (Shellie) , Clive Owen (Dwight) , Mickey Rourke (Marv) , Nick Stahl (Junior / Yellow Bastard) , Bruce Willis (Hartigan) , Elijah Wood (Kevin) , Marley Shelton (Müşteri) , Frank Miller (Rahip) , Rick Gomez (Shlubb)



Aslında sinema izleyicisi tatminsizdir biraz... Hele şimdinin teknolojik imkanlarını ve yapımcıların filmleri ne gibi şeylerle pazarladıklarını düşündüğümüzde, bu oldukça normal bir durum. Gelgelelim Günah Şehri dahilinde tüm bu pazarlama, endüstrinin gösterisi haline gelme, izleyiciye oynama gibi esnaf davranışlarını bir kenara atarak, yerine direkt olarak sinefil neşriyatın gözüne gözüne tutulan bir sanat eserini görmemiz boşuna değil. Günah Şehri, tüm o hazdan öldüren sinemasal anların, Robert Rodirguez’in gençliğinde izleyip de ilk görüşte vurulduğu tonlarca filmin, koskoca bir kara film ve çizgi roman geleneğinin yüz yıllar sürmüş hükümranlığının damıtılmış hali gibi.

Bu nedenle Clint Eastwoodgibi “Artık ölüp Cennet’e gidebilirim...” repliğini sarfederek uğurluyor bizleri salondan Günah Şehri. Ama bu kelam, bir dakika sonra yerini “Ama bir dakika, ya üzerine yeni bir tuğla koyan çıkarsa?” sorusuna, insanı yaşama arzusuyla dolduran heyecanlara bırakıyor. Bir filmin insanı böyle hislere sürüklemesi az buz şey değilken, Günah Şehri bunu iyi bir film olmayı da başararak yapınca, bayramda eli öpülen dede yüceliğine erişiyor aniden.




Peki Günah Şehri’nin marifeti nerede yatıyor? Ne oluyor bizlere...Frank Miller’ın bu karanlık atmosfere yataklık eden, sinemasal anlatımdan hüküm giymiş, yarı çizgi romanlı filmevi görünümündeki Günah Şehri serisinin perdeye yansımış olması, başlı başına bir neden bunun için. Zira Günah Şehri, sadece iyi izleyiciler değil, iyi yönetmenler de yetiştirmiş bir janrın ruhunu üzerine pardesü olarak giymiş, ortalarda öylece gezinen karizmatik bir dosttan öte değil. Bu hem Rodriguez’in daha önce deneyip nispeten daha az başarılı olabildiği, “kurgusal olarak ilerlemeyen ama hikayesini iyi çekilmiş sahneler üzerinden aktaran filmler yapma”ya dayalı tarzına da oldukça uygun. Çünkü Günah Şehri, ucu sonu bellli olmayan, nedeni sonucu anlaşılamayan olayların döndüğü ama kesinlikle karanlık, dinlendiğinde ya da şahitlik edildiğinde insanın ruhunda ömrü boyunca unutamayacağı türden gedikler açan olayların vuku bulduğu bir şehir. Ve bu haliyle Rodriguez’in Bir Zamanlar Meksika’ da da provasını yaptığı stilize sahneler ve geriye itilmiş hikaye yapısına yönelik film düzenine de cuk sesleri çıkararak oturuyor. Film bu yanıyla Tokyo Drifter gibi filmleriyle tanıdığımız Seijun Suzuki’nin yıllar evvel denediği tarza yaklaşıyor, ama onu alıp milyonlarca kilometre ileri taşıyor. Belki Günah Şehri’nde seçtiği karakterler içersinde özdeşleşmemizi istediği, ya da bizim özdeşleşmek isteyebileceğimizi düşündüğü karakterler var. Ancak Rodriguez şunu biliyor, izleyen hiç kimse burada yaşamak istemezdi. Ama burada olan bitenleri merak etmemek de ellerinde değil. Tıpkı Rodriguez’in kendisi gibi.

Filmin görsel açıdan artık uzaya varan üstünlüğünün temeli ise Frank Miller’da yatıyor. Çünkü Rodriguez de neden filmi Miller ile birlikte yönettiği sorusuna “O zaten muhteşem bir yönetmen sadece çizdiği şeyleri filme aldık” diye cevaplamış. Miller, aslen alışılmadık taramaları, gölgelerle bezeli karakterleri, gerçekten de siyah-beyaz olan, bunu hikayeleri biraz da şizoid bir boyuta taşıyabilmek maksadıyla belli eden kalemiyle modern çağın önemli anlatıcılarından esasında. Her ne denli film dönemsiz, devirsiz ve mekansız da olsa, hepimizin ürpererek izlediği adamların, iç geçirerek ama korkarak baktığı kadınların dünyasını bu kadar uzak ve bu kadar gerçek anlatmayı başarabildiği için onun da ellerinden öpmek gerekir.




Filmin en önemli safhası olan oyunculuk cenahında ise üst düzey, can yakan performanslar sezmek mümkün. Mickey Rourke’un çilelerle yoğrulmuş düşe kalka yorulmuş iri kıyım Marv rolündeki yeniden doğuşuna mı selam duralım, Bruce Willis’in senelerce oynadığı angut dedektif rollerinin neredeyse tersyüz edilmiş ve de sülfat katılmış hali olan Hartagan rolünde döktürüşüne mi değinelim... Gerçekten de, Rodriguez’in mavi ekran önünde çalışırken tek odaklandığı şeyin oyunculuk ve performans olduğunu söylememiz yalan olmaz. Sonradan kadrajlar ve kurguyla istediği gibi oynayabileceğinden, tüm ekibin performansını üstün tutmak için sette elinden geleni ardına koymamış görünüyor. Tarantino’nun çektiği Clive Owen ve Benicio Del Toro’lu araba sahnesi ise, arada kameranın el değiştirdiği hissine düşürmüyor hiç.

Her haliyle aşkımızı hak eden bir yapım Günah Şehri... Bizleri kendisine kırmızı gözlerle baktıran, uzaktan uzaktan vurgun olduğumuz kadınları, yolda görsek yolumuzu değiştireceğimiz kötüleri, onlardan nispeten daha cana yakın serserileriyle şiir gibi bir şehir Günah Şehri...

Not:Alıntıdır
 
CLOSER

B0007Q6S1M.02.LZZZZZZZ.jpg

Tür
Dram / Romantik
Yönetmen
Mike Nichols
Senaryo
Patrick Marber
Görüntü Yönetmeni
Stephen Goldblatt
Yapım
2004, ABD , 98 dk.
Oyuncular
Natalie Portman (Alice) , Jude Law (Dan) , Julia Roberts (Anna) , Clive Owen (Larry) , Nick Hobbs , Colin Stinton


Dan, ölüm ilanları yazarak hayatını kazanan, fakat yazarlık hedefi olan genç bir gazetecidir. Bir kaza sonucu tanıştığı Amerikalı Alice, genç adamın ilham perisi olur.

Alice'in hayatından yola çıkarak yazdığı kitap baskıya hazırlanırken, kapak fotoğrafı için gittiği fotoğrafçı Anna'ya aşık olur. Yeni boşanmış olan Anna, Dan'in ilgisini karşılıksız bırakır ve Dan sayesinde tanıştığı doktor Larry ile evlenir.

Fakat Anna ve Dan arasındaki elektriklenme, ikisinin de sevdiklerini aldatmasına sebep olacaktır. Bu kaçamakların ortaya çıkması ise dörtlünün hayatlarını alt üst eder.

İlişkilerin gerçeklerini tüm yalınlığıyla anlatan senaryo, yönetmen Mike Nichols'ın elinde, usta oyuncu kadrosuyla seyri keyifli bir filme dönüşüyor
 
MAKİNİST---THE MACHINIST

machinist.jpg

Tür
Dram / Gerilim
Yönetmen
Brad Anderson
Senaryo Scott Kosar
Görüntü Yönetmeni
Xavi Giménez , Charlie Jiminez
Müzik
Roque Baños
Yapım
2004, İspanya , 102 dk.
Oyuncular
Christian Bale (Trevor Reznik) , Jennifer Jason Leigh (Stevie) , Aitana Sánchez-Gijón (Marie) , John Sharian (Ivan) , Michael Ironside (Miller) , Larry Gilliard (Jackson) , Reg E. Cathey (Jones) , Anna Massey (Bayan Shrike) , Matthew Romero Moore (Nicholas) , Robert Longo (Şef Furman) , Colin Stinton (Müfettiş Rogers) , Craig Stevenson (Tucker)


Trevor Reznik bir fabrikada işçidir. İşi sadece tekdüze değil, aynı zamanda yıpratıcı ve çok da gürültülüdür. En ufak bir dikkatsizliğin korkunç bir kazayla cezalandırılacağı türden bir iştir. Oysa, Trevor hiç bir şeye konsantre olacak durumda değildir; çünkü bir yıldır hiç uyumamıştır. Trevor gecelerini, Marie isimli garson kızla buluştuğu hava limanındaki kafeyle; sokak kızı Stevie’nin apartman dairesi arasında gidip gelerek geçirmektedir.

Trevor’ın tuhaf hayatı bir de evindeki buzdolabının üzerinde şifreli mesajlar bulmaya başlayınca iyice esrarengiz bir hal alır.

Yönetmen Brand Anderson, obsesyon, paranoya ve şüphe ekseninde dönen filmini çekerken Kafka ve Dostoyevski’den etkilendiğini pek gizleme gereği hissetmiyor. Christian Bale Trevor rolü için 3 ayda 28 kilo vermeyi göze almış.
 
Üst Alt