Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

H. Nihal Atsız

Tuman

Yeni Üye
Üyelik
14 Mar 2008
Konular
1
Mesajlar
1
Reaksiyonlar
0
MUTLAK SEVECEKSİN

Sevda gibi bir gizli emel ruhuna sinmiş;
Bir haz ki hayalden bile üstün ve derinmiş.
Gökten gelerek gönlüne rüzgar gibi inmiş,
Bir sır ki bu,ölsen bile asla açamazsın...

Anlatması imkansız olan öyle bir an ki,
Hülyadaki ses varlığının gayesi sanki...
Bak emrediyor:Daldığın alemden uyan ki,
Mutlak seveceksin beni,bundan kaçamazsın...

Hüseyin Nihal Atsız

DAVETIYE


Ey benito musolini! Ey gayet yüce,
İtalyanlar başvekili muhterem Duce!
Duydum ki, yelkenleri edip de fora
Gelecekmiş orduların yeşil Bosfora.
Buyursunlar... Bizim için savaş düğündür;
Din arabın, hukuk sizin, harp Türklüğündür.
Açlar nasıl bir istekle koşarsa aşa
Türk eri de oyle gider kanlı savaşa.
Hem karadan, hem denizden ordular indir!
Carpışalım, en doğru söz süngülerindir!
Kalem, fırça, mermer nedir? birer oyuncak!
Şaheserler süngülerle yazılır ancak!
Çağrı Beg'le Tuğrul Beg'in kurduğu devlet
İtalyalı melezlerden üstündür elbet;
Bizim eski uşakları alda yanına
Balkanlardan doğru yürü er meydanına;
Çelik zırhlı kartalları göklere saldır...
Fakat zafer sizin için söz ve masaldır...
Dirilerek başınıza geçse de Sezar
Yine olur Anadolu size bir mezar.
Belki fazla bel bağladın şimal komşuna,
Biz güleriz Cermenliğin kuduruşuna,
Tanıyoruz Atilla'dan beri cermeni,
Farklı mıdır prusyali yahut ermeni?
Senin dostun cermanyaya biz Nemşe deriz,
Bir gün yine bec önünde düğün ederiz.
Söyle, kara gomlekliler etmesin keder;
Ölüm-dirim savaş bir gün mukadder!
Gerçi bugün eskisinden daha çok diksin;
Fakat yine biz Osmanli, sen Venediksin!
Tarihteki eski Roma hoş bir hayaldir,
Hayal bütün insanlarda olan bir haldir.
Bu hayaller zamanları hizla aşmalı,
GökTürklerle Romalılar karşılaşmalı!
Görmüyorsan gönlümüzün içini, körsün!
Kılıçlarımız kınlarından çıkmayagörsün!
Top sesleri, bomba sesi bize saz gelir;
17'ye karşı 44 milyon az gelir.
Arnavudu yendim diye kendini avut,
Yigit Türkle bir olur mu soysuz Arnavut?
Kayalara çarpmalidir korkunç türküler!
Dalmalıdır gövdelere çelik süngüler!
Sert dipçikler ezmelidir nice başları!
Ecel kuşu ayırmalı arkadaşları!
En yiğitler serilmeli en önce yere!
Kızıl kanlar yerde taşıp olmalı dere!
Ülkü denen nazlı gelin erde şan ister!
Büyük devlet kurmak için büyük kan ister.
Damarında var mı senin böyle bol kanın?
Türk'ün kanı bir eşidir lavlı volkanın!
Tarihteki eski Roma hoş bir hayaldir,
Kurulacak yeni Roma boş bir hayaldir,
Karşısında olmasaydı şanlı "Türk Budun"
Belki gerçek olacaktı bir gün umudun,
İnsan oğIu ümitlerle dolup taşmalı,
Aryalarla Turanlılar karşılaşmalı.
Tabiatın yürüyüşü belki yavaştır;
Hız verecek biricik şey ona savaştır!
Keskin olur likörlerden ayranla kımız,
Karnerayı yere serer Tekirdağlımız.
Yurdumuzun çok tarafı olsa da kuru
Makarnadan kuvvetlidir yine bulguru...
Biz güleriz facyoların felsefesine,
Dayanır mı kırkı bir tek Türk efesine?
Bizim yanık Fuzuli'miz engin bir deniz!
Karşısında bir göl kalır sizin danteniz!
Bizler ulu bir çınarız, sizler sarmaşık!
"General"ler "Paşa" larla atamaz aşık!..
Ey İtalyan başvekili! Ey musolini!
İki ırkın kabarmalı asırlık kini...
Hesabını göreceğiz elbette yarın
Yedi yüzlü, yedi dilli Italyanların!
Irkınızı hiçe saydı Hazreti Fatih.
Biraz daha yaşasaydı Hazreti Fatih
Ne Venedik kalacaktı, ne Floransa...
Hoş geldiniz diyecekti bize Fransa!
Haydi, hamle kafirindir... İlkönce sen gel
Ecel ile zaman bize olmadan engel!
Burda tanklar yürümezse etme çok tasa;
Süngülerle carpışmadır savaşta yasa.
Olma boyle sinsi çakal, yahut engerek!
Bozkurt gibi, kartal gibi dögüşmek gerek!
Kılıç Arslan öldü sanma, yaşıyor bizde!
Atilla'nın ateşi var içimizde!
Kanije'nin gazileri daha dipdiri!
Sınırdadır Plevne'nin kırkbir askeri!
Edirne'de Şükrü Paşa bekliyor nöbet!
Dumlupınar denen şeyi bilirsin elbet!
Şehitlerden elli milyon bekçisi olan
Aşılmaz bir kayadır bu ebedi vatan!

H. Nihal Atsız

TÜRK KIZI


Pınar başına geldi
Bir elinde güğümü;
Çattı yay kaşlarını
Görünce güldüğümü,
Bağlamıştı gönlümü
Saçlarının düğümü.
Bilmiyordum bu örgü
Acaba bir büğü mü?

Sordum: Nerdedir yerin?
Nedir senin değerin?
Yedi kıral vurulmuş,
Ne bu ceylan gözlerin?
Hangisine varırsın
Bu yedi ünlü erin?
Şöyle dedi bakarak
Göklere derin derin:

Kıralların taçları
Beni bağlar büğü mü?
Orduları açamaz
Gönlümdeki düğümü.
Saraylarda süremem
Dağlarda sürdüğümü.
Bin cihana değişmem
Şu öksüz Türklüğümü...

Hüseyin Nihal Atsız


AY YÜZLÜ GÜZEL KONÇUY

Mestim bugün aşkınla ay yüzlü güzel konçuy,
Gönlümde esip çınla, ay yüzlü güzel konçuy.

Şevkinle serab ettin, aşkınla harab ettin,
Payında türab ettin,ay yüzlü güzel konçuy.

Sensiz yaşamak boştur, birlikte ölüm hoştur,
Coştum, daha çok coştur, ay yüzlü konçuy.

Sevginle geçip serden, bildim yaralar nerden;
Eyvah kara gözlerden, ay yüzlü güzel konçuy.

Zulmetteki mahımsın, gönlümdeki ahımsın,
Ömrümde günahımsın, ay yüzlü güzel konçuy.

Lebler sücü, bir tas ver; hem neş`e ve hem yas ver;
Hançer mi o kirpikler, ay yüzlü güzel konçuy.

Almış beni albızlar, gönlümde yaran sızlar,
Kurban sana Atsızlar, ay yüzlü güzel konçuy...

12 Mayıs1945
Hüseyin Nihal Atsız
 
O GECE

O gece ne kadar güzeldi mehtap
Gönülden fışkıran nağmeler gibi.
Ruhumu yıkayan bir seldi mehtap
En tatlı ilk ve son buseler gibi.

O gece o müthiş deniz durgundu,
Ömründe susmayan rüzgar yorgundu,
En kara gönüller aya vurgundu
Leyla’yı içinde bulan er gibi.

O gece zevkini duydum hayatın,
Sırrını anladım mükevvenatın.
Gönlümde yıkılan bir kainatın
Sesini işittim giryeler gibi.

O gece hayatım sanki masaldı,
Şuurum o anın içinde kaldı,
Kalbime ışıktan bir füsun doldu
İnsanı çıldırtan handeler gibi.

O gece felekten bir gece çaldım,
Ömrümde son defa bahtiyar oldum;
Ölürken yaşadım, yaşarken öldüm
Ve, sustum, sükutu besteler gibi.

O gece ne kadar güzeldi mehtap,
Sandım ki ruhumda yükseldi mehtap,
Gönlümü yıkayan bir seldi mehtap,
Rüyada çalınmış buseler gibi.

O gece gönlüm de aya vuruldu;
İçimde küllenen ateş dirildi.
Dünyada ne varsa yere serildi,
“O” kaldı... Kalbimi seyreder gibi.

O gece sevgim coşkun ırmaktı,
Kalbimden taşarak o kalbe aktı;
...................

Gözlerime en keskin bakışla baktı:
”Ben de seni Atsız, ben de ..” der gibi ..


H.Nihal ATSIZ
 
Selam
İcim yine sevinçlerle dolup yanıyor;
Ruhum sanki deniz olmuş,dalgalanıyor.
Uzak uzak ülkelere döndüm seferden;
Yaralarim ağır,fakat mestim zaferden;
Zafer ümit kaynağının bir çeşmesidir
Zafer bir çok gönüllerin birleşmesidir.
Gönülleri birleşenler ölse de bir gün
Gök kubbede kalacaktır seslerinden ün.

Gönülleri birleşenler!Selam sizlere!
Uzaklarda dertleşenler!Selam sizlere!
Selam sana hücrelerde benzi solan genç!
Selam sana ey yılları heba olan genç!
İstikbalim gitti diye yaslanma sakın!
Istikbalin değil, ruhun Tanrı'ya yakın!
O yalancı istikbale bir perde indir!
Gerçek yarın unutma ki bir gün senindir!
Selam sana yavrusundan ayrılan kadın!
Kimbilir sen gizli gizli nasıl ağladın!
Ne bir damla gözyaşı dök, ne yasla dövün;
Sen yaşarken öksüz kalan yavrunla övün!
Gür sütünle aşladigin erlik cevheri
Yapacaktır onu yarın yaman bir çeri...
Tek bir kadın değilsin sen...Sen bir ocaksın!
Madem ki bir adin Atsız, katlanacaksın!
Kafkasyada can veren bir şehidin kızı
Bir çeliktir...Yüreğinde erir her sızı...
Varsın bağrın firkatiyle yavrunun yansın...
Yansın,dayan!Çünkü sen de bir kahramansın!

Ey ekmeği alınanlar!Selam sizlere!
Ey rütbesi çalınanlar!Selam sizlere!
Kardes yahut arkadaştır diye evleri,
Ocaklari dağıtılan ülkü devleri
Selam size! Üstünüzde bütün bakışlar,
Bir gün olur,tarih sizi elbet alkışlar!
Ey ciğeri parcalanan kahpe veremden
Ne beklersin dünyadaki sahte keremden?
Ciğerlerin sönüyorken Tanrı'yi andin;
Tasa etme,gerçeklesir mukaddes andın.
Hepinize sevgilerle coşkun selamlar!
Şehitlerimiz bile sizi belki selamlar
İçtiginiz ıstıraplar size kımızdır
Bu acılar mazimize selamımızdır.
En tatlı bir hayalimdir bu selam benim
Kırk derece sıcaklikta erirken tenim...
Çekiyoruz bunalarak fakat ne çıkar?
Ulu Tanrı bir gün elbet bizi yargılar.
Bütün dünya sağırlaşsa o bizi dinler
Onun rahmet denizinde ruhlar serinler.
Ey hırçın genç,ey güzel kız! Bırakın yası...
Yeter temiz gönüllerin bizi anması...
Toprak ana uyuturken koynunda bizi
Yarinkiler biçecektir ektiğimizi,
Yeşermesi ektiğimiz tohumun haktır,
İste o gün ruhlarimiz şad olacaktır!

Selam şanlı mazimize! Selam yarına!
Selam zafer ordusunun silahlarına!
Ey geçmişin yigitleri! Selam sizlere
Ey yarının sehitleri! Selam sizlere!
Siz tarihe yazıyorken sanli bir satır
Aranizda bulunacak güleç bir batır;
Atsız oğlu Yağmur denen bu yağız çeri
Atılarak hepinizden daha ileri
Güldürecek babasinin yanik ruhunu
Ruh ve yürek sagirlari anlamaz bunu
Karisinca gövdem yurdun topraklarina
Ruhum uçar irkimizin bayraklarina,
Varligin sevgisi onlara tasir
Kendisi de ay-yildiza belki karisir
Bir gün gelip irkimizin gürbüz erleri
Adim adim dolasirken kutlu yerleri
Vaktiyle bir Atsiz varmis derlerse ne hos
Anilmakla hangi bir ruh olmaz ki sarhos?
Haydi artik dinsin bütün iztiraplarin
Ufuklardan sanli bir gün dogacak yarin
Güzellikle sıcaklikla ve ihtisamla...
Kumandasiz hazir olup onu selamla!
Gönlündeki yaralarin kanini dindir...

Yüzdeyüz Türk oldugun gün cihan senindir...

H.nihal ATSIZ
 

AŞKINLA

Aşkınla senin bunca gönül etmede nale...
Uğrunda akan gözyaşımız oldu şelale.
Onmaz kara sevdamızı kan söndürecektir...

O füsunkar ve güzel gözleri her kalbi deşen
Öyle bir nazlı kızın aşkına düştüm ben ki...

Ey bir eşi bulunmaz fedakar,mert arkadaş!
Kıskandırdın bizi sen,bak ölümün ne kadar şanlı!

Arkadaşımızın mert ve şan dolu göğsünde
Şehitliğin nişanı kızıl bir gül açıldı....
Hüseyin

Nihal Atsız
 
ÖZLEYİŞ

Özledim... Yanıklık canıma değdi...

Özledim, yıllarca daha özlerim.

Hasret türkü olsa, ben onu çalsam,

Kırılıp giderdi nice sazlarım...


Yatın ümitlerim, uykuya yatın!

Bitin hasretlerim, tükenip bitin!

Ayrılık ateşi çetinmiş, çetin;

Onunla dikleşir bütün düzlerim.


Yanımda sanrım, bakarım düştür;

Güldüm zannederken gözlerim yaştır.

Umduğum ne varsa hepside boştur;

Yinede bekliyor onu gözlerim.


Sazlar var: Durmadan gurbeti çalar;

Hayal var: Gözümü, gönlümü çeler.

İçimde bir bülbül şakıyıp çiler:

Özledim, yıllarca daha özlerim...

H.nihal ATSIZ.
[size=6][/size]
 
Geri Gelen Mektup

Rûhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem, bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervâne olan kendini gizler mi alevden?
Sen istedin, ondan bu gönül zorla tutuştu...

Gün senden ışık alsa bir renge bürünse;
Ay secde edip çehrene yerlerde sürünse;
Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan
Yalnız o yeşil gözlerinin nûru görünse...

Ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla,
Ey sen ki gönüller tutuşur her bakışınla!..
Hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince,
Çehren bana uğrunda ölüm hâzzı verince,
Gönlümdeki azgın devi rüzgârlara attım;
Gözlerle günâh işlemenin zevkini tattım.
Gözler ki birer parçasıdır sende İlâh'ın,
Gözler ki senin en katı zulmün ve silâhın,
Vur şanlı silâhınla gönül mülkü düzelsin;
Sen öldürüyorken de, vururken de güzelsin!

Bir başka füsûn fışkırıyor sanki yüzünden,
Bir yüz ki yapılmış dişi kaplanla hüzünden...
Hasret sana ey yirmi yılın taze baharı,
Vaslınla da dinmez yine bağrımdaki ağrı.
Dinmez! Gönlün, tapmanın, aşkın sesidir bu!
Hasret çekerek uğruna ölmek de kolaydı,
Görmek seni ukbâdan eğer mümkün olaydı.

Dünyayı boğup mahşere döndürse denizler,
Tek bendeki volkanları söndürse denizler...
Halâ yaşıyor gizlenerek rûhuma "Kaabil";
İmkânı bulunsaydı, bütün ömre mukabil
Sırretmeye elden seni bir perde olurdum.
Toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum.

Mehtaplı yüzün Tanrı'yı kıskandırıyordur.
En hisli şiirden de örülmez bu güzellik.
Yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur,
Kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik!

Hüseyin Nihal Atsız
 
(Şehit Tayyareci Kurmay Yüzbaşı KÂMİ’nin büyük hâtırasına)

KAHRAMANLARIN ÖLÜMÜ

Gerilir zorlu bir yay
Oku fırlatmak için;
Gece gökte doğar ay
Yükselip batmak için.
Mecnun inler, kanını
Leyla’ya katmak için.
Cilve yapar sevgili
Gönül kanatmak için.
Şair neden gam çeker?
Şiir yaratmak için.
Dağda niçin bağırılır?
Feleğe çatmak için.
Açılır tatlı güller
Arılar tatmak için.
Göğse çiçek takılır
Solunca atmak için.
Tanrı kızlar yaratmış
Erlere satmak için.
İnsan büyür beşikte
Mezarda yatmak için.
Ve..............................
Kahramanlar can verir
Yurdu yaşatmak için...
1931

DÜN GECE

Dün gece ne kadar güzeldi âlem,
Göklerin şanlı mehtabı vardı.
Sevdânın topraktan taştığı bu dem
Günâh-ı aşkın da sevâbı vardı.

Dağlar birbirine yaslanıyordu,
Kuşlar çiçeklere sesleniyordu,
Tabiat gizlice süsleniyordu,
Eşyada vuslatın serabı vardı.

Gönlümü göklere açmak istedim,
Dağları bağrımda koçmak istedim,
Mehtabı doyası içmek istedim,
Nurunda sevginin şarabı vardı.

“O”nu duydum öten kuşun sesinde,
“O”nu gördüm göğün mor çehresinde,
Ecza-yi hilkatin her zerresinde
Mecnun’un Leyla’ya hitabı vardı.

Kâinat aşk ile gelmişti dile,
Bülbül şiir okuyordu bir gonca güle (*)
Rüzgârın hıçkıran sesinde bile
Sevdanın nağme-i rebâbı vardı.

Bitmeyen yolların oldum yoldaşı,
Dinledim uzaktan munis bir kuşu,
Benimle konuştu ayın on beşi,
Sandım ki bana bir itâbı vardı.

Gözlerim esrar-ı hüsn ile şaşkın
Dolaştım pür-sükûn, bi-huzur, coşkun;
Gönlümde ezeli, lâyemut aşkın
Husuf kabul etmez mehtâbı vardı.

Gönlümde güneşler ve aylar battı,
Yıldızlar derdime yeni dert kattı.
Rüzgârlar otlara beni anlattı,
Her şeyin neşve-i şebabı vardı.

Dün gece tabiat nasıl vakurdu?
Allah'ın da nabzı aşk ile vurdu...
Yollarda bir garip dolaştı, durdu,
Elinde sevdanın kitabı vardı.

1933
 
Arkadaşlar emeklerinize yüreklerinize sağlık..
Atsız hocamın şiirlerini burada bizimle paylaştığınız için teşekkürler ..
 
TÜRKLERİN TÜRKÜSÜ

Dilek yolunda ölmek Türklere olmaz tasa,
Türke boyun eğdirir yalnız türeyle yasa;
Yedi ordu birleşip karşımızda parlasa
Onu kanla söndürüp parçalarız, yeneriz.

Biz Turfanı yarattık uyku uyurken batı,
Nuh doğmadan kişnedi ordularımızın atı.
Sorsan şöyle diyecek gök denilen şu çatı:
Türk gücü bir yıldırım, Türk bilgisi bir deniz.

Delinse yer, çökse gök, yansa, kül olsa dört yan,
Yüce dileğe doğru yine yürürüz yayan.
Yıldırımdan, tipiden, kasırgadan yılmayan,
Ölümlerle eğlenen tunç yürekli TÜRKLERİZ...
 
YALNIZLIK[FONT=Verdana][SIZE=4]
[/SIZE][/FONT]



[FONT=Verdana][SIZE=2] Yine aklımda bugün sen varsın, [/SIZE][/FONT]
[FONT=Verdana][SIZE=2] Yine derdinle hayalim hasta. [/SIZE][/FONT]
[FONT=Verdana][SIZE=2] Bürüsün kalbimi derdin sarsın; [/SIZE][/FONT]
[FONT=Verdana][SIZE=2] Bir ümit var bu tükenmez yasta. [/SIZE][/FONT]

[FONT=Verdana][SIZE=2] Bir yaram var! Ona merhem vurman, [/SIZE][/FONT]
[FONT=Verdana][SIZE=2] Bir hayaldir ki gönülden taşıyor. [/SIZE][/FONT]
[FONT=Verdana][SIZE=2] Ayırırken bizi yollar ve zaman, [/SIZE][/FONT]
[FONT=Verdana][SIZE=2] Sana kalbim daha çok yaklaşıyor. [/SIZE][/FONT]

[FONT=Verdana][SIZE=2] Nerde bilmem o geçen günlerimiz? [/SIZE][/FONT]
[FONT=Verdana][SIZE=2] Artık onlar yeniden gelmeyecek. [/SIZE][/FONT]
[FONT=Verdana][SIZE=2] Nerde kırlar, uzayan yol ve deniz, [/SIZE][/FONT]
[FONT=Verdana][SIZE=2] O öten kuş, o güzel pembe çiçek? [/SIZE][/FONT]

[FONT=Verdana][SIZE=2] Göklerin ziyneti mes’ut kuşlar [/SIZE][/FONT]
[FONT=Verdana][SIZE=2] Ötüşürlerdi yağarken yağmur. [/SIZE][/FONT]
[FONT=Verdana][SIZE=2] Şimdi onlarda melul olmuşlar, [/SIZE][/FONT]
[FONT=Verdana][SIZE=2] Çünkü artık ne ışık var, ne de nur. [/SIZE][/FONT]

[FONT=Verdana][SIZE=2] Dinledik rüzgarı sessiz sessiz [/SIZE][/FONT]
[FONT=Verdana][SIZE=2] Okuyorken bize bir gamlı kitap. [/SIZE][/FONT]
[FONT=Verdana][SIZE=2] Suya çizmişti gümüşten bir iz, [/SIZE][/FONT]
[FONT=Verdana][SIZE=2] Yükselirken gece dağdan mehtap. [/SIZE][/FONT]

[FONT=Verdana][SIZE=2] Şimdi hülyaya gömülmüş ölüyüm; [/SIZE][/FONT]
[FONT=Verdana][SIZE=2] Ne gelen var, ne giden var, ne soran. [/SIZE][/FONT]
[FONT=Verdana][SIZE=2] Iztırap yaylasıyım gam çölüyüm; [/SIZE][/FONT]
[FONT=Verdana][SIZE=2] Esiyor sadece gönlümde boran. [/SIZE][/FONT]

[FONT=Verdana][SIZE=2] Bir hayal alemi ardında; uzak, [/SIZE][/FONT]
[FONT=Verdana][SIZE=2] Sisli iklimlere sürdüm, gittim. [/SIZE][/FONT]
[FONT=Verdana][SIZE=2] Varlığım burda sönüp kaybolacak... [/SIZE][/FONT]
[FONT=Verdana][SIZE=2] Belki ben şimdiden öldüm... Bittim...[/SIZE][/FONT]

Hüseyin Nihal Atsız

[FONT=Verdana][SIZE=2] Bozkurtların Ölümü - Bozkurtlar Diriliyor romannı 3 kez okumuştum. Sinemaya taşınması gereken bir kitap diye düşünüyorum.[/SIZE][/FONT]
 
Kahramanlık

Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir,
Ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmektir.
Ölmezliği düşünmek boşuna bir emektir;
Kahramanlık; saldırıp bir daha dönmemektir.

Sızlasa da gönüller düşenlerin yasından
Koşar adım gitmeli onların arkasından.
Kahramanlık; içerek acı ölüm tasından
İleriye atılmak ve sonra dönmemektir.

Yırtıcılar az yaşar... Uzun sürmez doğanlık...
Her ışığın ardında gizlidir bir karanlık.
Adsız sansız olsa da, en büyük kahramanlık;
Göz kırpmadan saldırıp bir daha dönmemektir.

Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir,
Ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmektir.
Bunun için ölüme bir atılış gerekir.
Atıldıktan sonra bir daha dönmemektir...
Hüseyin Nihal Atsız





Sona Doğru

Bilsin cihan ki ben bu cihanın nesindeyim,
Bir ülkünün mehabetinin zirvesindeyim.
Dünya denen mezellete dalsın her isteyen,
Ben ırkımın şeref taşan efsanesindeyim.
Herkes bir özleyişle yaşar... bende öylece
Altaylar’ın ve Tanrıdağ’ın çevresindeyim.
Merdanelikle şöyle bakıp ayrılıklara
Son menzilin hüzün dolu kaşanesindeyim.
Artık veda zamanına pek fazla kalmadı;
Yorgun ve kimsesiz ölümün bahçesindeyim...
Hüseyin Nihal Atsız





Yolların Sonu

Bu gün yollanıyorken bir gurbete yeniden
Belki bir kişi bile gelmeyecektir bize.
Bir kemiğin ardında saatlerce yol giden
itler bile gülecek kimsesizliğimize

Gidiyorum: gönlümde acısı yanıkların...
Ordularla yenilmez bir gayız var kanımda.
Dün benimle birlikte gülen tanıdıkların
Yalnız bir hatırsı kaldı artık yanımda.

Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz;
Çünkü bu yol kutludur, gider Tanrı Dağına.
Halbuki yoldaşını bırakıp dönenlerin
Değişilir topuda bir sokak kaltağına.

İster düşün... Kendini ister hayale kaptır...
Uzar uzar, çünkü hiç sonu yoktur yolların.
Bakarsın aldanmışsın, gördüğün bir seraptır
Sevimli bir hayale açılırken kolların.

Ey doğunun anlımı serinleten rüzgarı!
Ey karanlıkta bana arkadaşlık eden ay!
Arzularım bir oktur, aşar ulu dağları.
Düştüğü yer uzakta “DİLEK” adlı bir saray.

O sarayda bulunca Tanrılaşan erleri
Artık gözüm arkaya bir daha dönmeyecek.
Hepsi sussa da “Kür şad” uzatarak elini;
“Hoş geldin oğlum ATSIZ, kutlu olsun! ” diyecek.

1932
Hüseyin Nihal Atsız
 
Hüseyin Nihal Atsız

Selam

İçim yine sevinçlerle dolup yanıyor,
Ruhum sanki deniz olmuş dalgalanıyor,
Uzak uzak ülkelerden döndüm seferden,
Yaralarım ağır, fakat mestim zaferden.
Zafer ümit kaynağının bir çeşmesidir.
Zafer birçok gönüllerin birleşmesidir.
Gönülleri birleşenler ölsede bir gün
Gök kubbede kalacaktır seslerinden ün.
Gönülleri birleşenler! Selam sizlere!
Uzaklarda dertleşenler! Selam sizlere!
Selam sana hücrelerde benzi solan genç!
Selam sana ey yılları heba olan genç!
İstikbalim gitti diye yaslanma sakın!
İstikbalin değil ruhun Tanrı'ya yakın!
O yalancı istikbale bir perde indir!
'Gerçek yarın' unutma ki bir gün senindir!
Selam sana yavrusundan ayrılan kadın!
Kimbilir sen gizli gizli nasıl ağladın!
Ne bir damla göz yaşı dök, ne yasla dövün,
Sen yaşarken öksüz kalan yavrunla övün!
Gür sütünle aşladığın erlik cevheri
Yapacaktır onu yaman bir çeri...
Tek bir kadın değilsin sen...Sen bir ocaksın!
Madem ki bir adın Atsız katlanacaksın!
Kafkasyada can veren bir şehidin kızı
Bir eliktir...Yüreğinde erir her sızı...
Varsın, bağrın firkatiyle yavrunun yansın...
Yansın,dayan! Çünkü sende bir kahramansın!
Ey ekmeği alınanlar! Selam sizlere!
Ey rütbesi çalınanlar! Selam sizlere!
Kardeş yahut arkadaştır diye evleri,
Ocakları dağıtılan ülkü devleri,
Selam size! Üstünüzde bütün bakışlar,
Bir gün olur tarih sizi elbet alkışlar!
Ey ciğeri parçalanan kahpe veremden
Ne beklersin dünyadaki sahte keremden?
Ciğerlerin sönüyorken Tanrı'yı andın;
Tasa etme gerçekleşir mukaddes andın.
Hepinize sevgilerle coşkun selamlar!
Şehitlerimiz bile sizi belki selamlar
İçtiğiniz ızdıraplar size kımızdır.
Bu acılar mazimize selamımızdır.
En tatlı hayalimdir bu selam benim
Kırk derece sıcaklıkta erirken tenim...
Çekiyoruz bunalarak, fakat ne çıkar?
Ulu Tanrı bizi elbet yargılar.
Bütün dünya sağırlaşsa o bizi dinler,
Onun rahmet denizinde ruhlar serinler.
Ey hırçın genç, ey güzel kız! Bırakın yası...
Yeter temiz gönüllerin bizi anması...
Toprak ana uyuturken koynunda bizi
Yarınkiler biçecektir ektiğimizi,
Yeşermesi ektiğimiz tohumun haktır,
İşte o gün ruhlarımız şad olacaktır!
Selam şanlı mazimize! Selam yarına!
Selam zafer ordusunun silahlarına!
Ey geçmişin yiğitleri! Selam sizlere!
Ey yarının şehitleri! Selam sizlere!
Siz tarihe yazıyorken şanlı bir satır,
Aranızda bulunacak güleç bir batır;
Atsız oğlu Yağmur denen bu yağız çeri
Atılarka hepinizden daha ileri
Güldürecek babasının yanık ruhunu;
Ruh ve yürek sağırları anlamaz bunu...
Karışınca gövdem yurdun topraklarına
Ruhum uçar ırkımın bayraklarına,
Varlığının sevgisini onlara taşır;
Kendiside ay-yıldıza belki karışır.
Bir gün gelip ırkımızın gürbüz erleri
Adım adım dolaşırken kutlu yerleri
'Vaktiyle bir Atsız varmış...' derlerse ne hoş!
Anılmakla hangi ruh olmaz ki sarhoş?
Haydi artık dinsin bütün ızdırapların,
Ufuklardan şanlı bir gün doğacak yarın
Güzellikle, sıcaklıkla ve ihtişamla...
Kumandansız hazır olup onu selamla!
Gönlündeki yaraların kanını dindir...
YÜZDE YÜZ TÜRK OLDUĞUN GÜN CİHAN SENİNDİR! ! !

Hüseyin Nihal Atsız

şiirleri
 
"Bu devlet ve vatan büyüyecektir. Çünkü uğrunda ölmeye hazır olanlar var."

Hüseyin Nihal Atsız
 
Ezilmekten çekinme ... Gerilemekten sakın!
İradenle olmalı bütün uzaklar yakın,
Dolu dizgin yaparken ülküne doğru akın,
Ateşe atılmalı, denize dalmalısın.

-Hüseyin Nihal ATSIZ

TEŞKİLAT -feyz alıntı
 
Üst Alt