Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

İnsanlık dışı cinayetlerin sebebi

Fırtına

Aktif Üye
Üyelik
12 Haz 2007
Konular
52
Mesajlar
1,117
Reaksiyonlar
0
Amerika'da duymaya alışkın olduğumuz "psikopatça" işlenmiş cinayetlere artık ülkemizde de sıkça şahit olmaya başladık.


Kimi zaman bir bayram sabahı, masum çocukları pompalı tüfekle katletmiş seri katil haberini okuyor; kanımız donuyor, kimi zaman babasını namaz kılarken kesmiş bir kızın resmi ile gazete sayfalarında göz göze geliyor; derin bir ürperti hissediyoruz ruhumuzda.

Peki ne oluyor da ülkemize son yıllarda hiç de duymaya alışkın olmadığımız türden cinayetlerle yüzleşiyoruz?

Evet "alışık olmadığımız türden cinayetler" diyoruz, zira önceleri bir cinayet haberi duyduğumuzda, içimiz burkulsa da, kan dondurucu bir senaryo ile karşılaşmıyorduk.

Öldürme ve yaralama olayları insanlık dışı bir şekilde işlenmiyordu. Şahit olduğumuz olaylar genelde "Falanca yerde arazi anlaşmazlığı nedeni ile çıkan kavgada filanca kişi hayatını kaybetti" şeklinde başlayıp "Kavga sırasında komşusunun ölmesine neden olan kişi çok pişman olduğunu söyleyerek karakola teslim oldu" şekilde devam ediyordu.

İşlenen suçlar derinlemesine incelendiğinde "öfkeye hakim olamama" "hırsa yenik düşme" "nefse uyma" gibi insan olma zafiyetlerine ait verilerle karşılaşıyorduk.

Ancak son yıllarda gazete sayfalarında genişçe yer tutan olaylara baktığımızda "insan olma zafiyeti" ile işlenmiş suçlarla değil, aksine insanlık dışı suçlarla karşılaşıyoruz.

Haberi duyan yada okuyan kişi "Bunu yapan insan olamaz" diye ürpertisini dile getiriyor.

Vicdansız insanlar yetişiyor.

Geçtiğimiz günlerde gazete sayfalarına yansıyan bir ablanın erkek kardeşini öldürme şekli de yine "bunu yapan insan olmaz" dedirttiren cinstendi. İstanbul Fatih'de gerçekleşen olayda, 17 yaşındaki genç kız, 11 yaşındaki erkek kardeşini bıçaklayarak öldürmüş, ardından da kardeşinin cesedini kendi çeyiz sandığında saklamıştı. Öldürdüğü kardeşi ile aynı odada otuz gün boyunca yalnız yatan genç kız, çeyiz sandığından sızan kanı da kimse fark etmesin diye her sabah temizlemeye çalışmıştı. Günlerce sandıkta kalan kardeşinin cesedinden yayılan kokuyu örtbas edebilmek için ise odasına parfüm sıkmayı ihmal etmemişti.

Böylesi bir cinayet, her ne kadar "öfke" ile veya "cinnet" geçirilerek işlenmiş olarak adlandırılsa da, cinayetten sonra kız kardeşin davranışları "insan olma" özelliğinin dışına taşmaktadır. İnsanı insan yapan en önemli mekanizma (Darwinist biyologların iddia ettiği gibi) "akıl" değil "vicdan" dır.

Kendi kardeşini öldürdükten sonra aynı odada geceleri sabaha kadar yatabilen, gündüzleri de sandıktan sızan kanı temizlemeye çalışan ablada vicdan vardır diyemeyiz.

Peki ne oldu da böylesi vicdansız insanlar bizim ülkemizde de yetişir oldu?

Otizm şaka değil bir korkunç gerçektir.

Vicdansız insanın pedagojideki bir karşılığı da "otistik" kişi demektir.

Otistik kişi duygusuzdur, vicdani mekanizması normal insanlar gibi çalışmamaktadır. Otistik bir çocuk, karşısındaki ile düzgün iletişim kuramaz, göz teması kuramaz, ilişkileri hep yüzeyseldir, duygularının derinliklerine inemez.

Geçen yüzyıla kadar otizm doğuştan olan bir rahatsızlık olarak algılanıyordu. Ancak, otizm hakkında yapılan araştırmalar gösterdi ki, otizm sadece doğuştan değil sonradan da oluşabilen bir davranış bozukluğu idi.

Televizyon ile çok baş başa kalan çocuklar üzerinde yapılan araştırmalar gösterdi ki, televizyon çocukların otistik özellik taşımasını tetikliyordu.

Zira yoğun bir şekilde televizyon izleyen çocuk, önce iletişim becerilerini kaybeder.

Çocuk, televizyon seyrederken, ekranından gönderilen sinyalleri alır ama kendisi televizyon ile konuşamayacağı için, iletişimin en önemli unsuru olan aktif konuşma ve duygu ve hislerini ifade etme kabiliyetini yavaş yavaş kaybeder. Daha açık bir ifade, televizyon ekranına mahkum edilen çocuklar, "normal insan" olma özelliklerini adım adım terk ederler.

Televizyonun bu negatif tesirini daha da artırıcı olarak; çocukların aileler tarafından ilgisiz bırakılması, aile içinde hak ettikleri statüyü alamamaları, sosyal hayattan kopuk bir yaşantı içinde bulunuyor oluşları "ruhsuz insan" yetişmeyi tetikleyen diğer etkenler olarak ele alınabilir.

Sırf bu yüzden ve bu tehlikeden dolayı, otizm gerçeği Batılı ülkelerin gündemine son yıllarda daha net bir şekilde girmiş durumda. Otizm ile mücadele konusunda batılı ülkeler ciddi bütçeler ayırmaya başlamışlardır. Örneğin Hollanda'da 2008 yılı bütçesinden otizm ile mücadele için 1,5 milyar avro para ayrılmıştır.

Ülkemizde durum nasıl?
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 72 milyon dolayındaki ülkemiz nüfusunun, 26 milyonluk bölümü 0-19 yaş arasındaki çocuklardan oluşmakta ve bu çocukların televizyon izleme alışkanlığı ise günlük 3 saat civarındadır.

Bir başka ifade ile, günlük hayatının 10 saatini uyku ile, 6 saatini okulda ve 3 saati eğitim dışı uğraşlarda geçiren çocuğun geri kalan 5 saatten 3 saati de televizyon karşısında geçmektedir.

Çocukların televizyon karşısında iletişim yeteneklerini kaybetmelerinin ötesinde bir de ülkemizde çocukların ruh ve zihin sağlıklarını riske atan duygusal, psikolojik ve fiziksel şiddetle dolu görüntülerle baş başa kalarak yetişiyor olması, tehlike çanlarının korkunç bir sesle çalıyor olduğu anlamını taşımaktadır.


Batılı ülkelerin otistik çocuk sendromu ile mücadele için sarf ettiği çaba ülkemiz yetkililerinin de dikkatini çekmeli, sosyal pedagoglar bu sahada saha çalışmaları yaparak konuyu gündeme getirmelidir.

Böylesi bir sorun kendi çocuğumuzda yok diye konu önemsenmezlikten gelinmemeli, sosyal hayat içinde böylesi çocukların saçacağı tehlikenin herkesi bir gün yakından ilgilendirebileceği mutlaka bilinmelidir.


Uzman Pedagog
Adem Güneş



kaynak
 
KINAMA!!!!KINAMA!!! PEDAGOG ADEM GÜNEŞ! - ZAMAN GAZETESİ
'Vicdansız insanın pedagojideki bir karşılığı da "otistik" kişi demektir. Otistik kişi duygusuzdur, vicdani mekanizması normal insanlar gibi çalışmamaktadır.' yorumuyla tüm otizmlileri "potansiyel seri katil" ilan eden bir yazı kaleme alan, sözde hem 'uzman' hem...... de 'öğretim ü......yesi' olan BU "CAHİL" ŞAHSI PROTESTO EDİYORUZ....
Otizmi Hiç Bilmeyen Pedagoglar Var!( Şahbender korkmaz aracılığıyla)






OTİZMLİ BİREYLERİN SIRTINDAN UCUZ DİYALOGLAR!!!Kendisine uzman pedagog sıfatı yakıştırıp, vicdan kavramı üzerine psikolojik sığ tanımlamalarını satacağı medyayı da hazır bulunca, saçmalamaya başlayan adamın adını burada yazmayacağım. Bu kuş beyinli uzmanın 'vicdan' kavramı üzerine kafa yormasını elbetteki beklemiyoruz. Ne de olsa ağzı olan konuşuyorsaOtizmi Hiç Bilmeyen Pedagoglar Var!

OTİZMLİ BİREYLERİN SIRTINDAN UCUZ DİYALOGLAR!!!Kendisine uzman pedagog sıfatı yakıştırıp, vicdan kavramı üzerine psikolojik sığ tanımlamalarını satacağı medyayı da hazır bulunca, saçmalamaya başlayan adamın adını burada yazmayacağım. Bu kuş beyinli uzmanın 'vicdan' kavramı üzerine kafa yormasını elbetteki beklemiyoruz. Ne de olsa ağzı olan konuşuyorsa kimse de hesap sormuyor. Bu kişinin kafa yorması gereken bazı kavramları ona ilköğretim öğretmenleri zamanında öğretmeliydi. Vicdan nedir? Vicdan algı ilişkisi nedir? Bunları öğrenmedi ama peki otizmli bireyler hakkındaki zırva sayıklamaları nereden öğrendi? Bu adama Eğitim Fakültelerinde neyi öğrettiler?
Bu zekasını olduğundan bin kat fazla göstemeye çalışan kişi, otizmli bir katil duymuş mudur hayatında? Otizmliler hakkında zahmet edip 2 satır araştırma okyabilse yüzü salça gibi kızarır mı? İşte onu bilmem. Keza yüz kızarıklığı da bir insanlık belirtisi sayılır.
Ey .... :"Vicdansız insanın pedagojideki bir karşılığı da 'otistik' kişi demektir. Otistik kişi duygusuzdur, vicdani mekanizması normal insanlar gibi çalışmamaktadır. Otistik bir çocuk, karşısındaki ile düzgün iletişim kuramaz, göz teması kuramaz, ilişkileri hep yüzeyseldir, duygularının derinliklerine inemez..."
Diye saçmalayan çok bilmiş dümbelek! Bu sonuçlardan sonra otizmliler ile katilleri nasıl aynı yere getirebildin?
Otizmli birey duygusuz değil tam tersine aşırı duygu yüklenimleri nedeniyle senin gibi fazlalıklardan rahatsız olurlar. Çünkü senin gibiler hem bakışlarıyla hem gözleriyle hem de içine sakladıkları sevgisizlikleriyle onları çok rahatsız ederler!
Çünkü onların vicdanları da tıpkı gözleri gibi temiz, ilkeli ve kararlıdırlar.
Sen bu duygu yükünü anlayamayacak kadar pedagogsun işte.
Çok bilmiş ukela, eğer sen iletişim kurmayı bilemiyorsan ve noksanların, zaafların ve de fesatlıklarınla iletişimin önünde engelsen otizmli birey senin gözünün içine bakmaz! Çünkü o hesaplı, planlı kurgulu gözlerinle onun tertemiz dünyasını kirleteceğini iyi bilir.
Ey Adem! Sana bu aklı verenlere bir daha danış! Git bişeyler öğren. İletişim nedir? Duygu nedir? Her şeyden önce de 'vicdan' nedir diye düşün!
Otizmli bireylerin gözlerinin içine bir daha bakma sakın! O gözlerdeki duygu senin kapasiteni ve algını çok geçer!!
alıntıdır
 
arkadaşlar bu konular günümüz insanını nereye gidiyor der gibi sanki her gün yeni bir olay yeni bir haber her gün cinayet her gün intihar nedir bu böyle en çok ise yasak aşk cinayetleri.ben günümüz kadınını ve erkekleri anlamıyorum
 
Bizim cocuklarimiz, bizim goremediklerimizi goren, duyamadiklarimizi duyan, hissedemediklerimizi hisseden cocuklardir.Bizim cocuklarimiz, yalanin ne oldugunu bilmeyen cocuklardir.Bizim cocuklarimiz, "normal" insanlarin odaklanamadigi kadar tek bir konuya odaklanabilip cozumler uretebilen cocuklardir.Bizim cocuklarimiz, ellerindekiyle mutlu olabilmeyi bilen, daha fazlasini istemeyen cocuklardir.Bizim cocuklarimiz, kimin daha zengin, kimin daha guzel, kimin daha akilli oldugu ile ilgilenmeyen, cocuklardir.Bizim cocuklarimiz, kalbi sevgi ve vicdan ile dolu cocuklardir.Bizim cocuklarimiz, sizlerden cok daha "normal" insanlardir!
Size acilen otizm konusundaki bilginizi gelistirmeyi, cocuklarimizi daha iyi tanimayi, daha cok okumayi, daha cok bilgilenmeyi ve daha cok hissetmeyi oneriyorum. Eger isterseniz size konu ile ilgili bilgilendirici ve egitici bazi kaynaklar onerebilirim cunku gordugum kadariyla benim bilgim sizden cok daha ustun...
Ben otizm annesi olarak sizin öğretim üyesi olmanızdan endişe duyuyorum bu yalnış bilgilerle gelecek yen inesil pedegogların donanması sizin elinize kaldıysa vah vah yazık....

arkadaşlar bu yazdığım metin biz otistik ailelerin duygularını belirten arkadaşımızın şahsa yazdığı mektuptan alıntıdır ....
 
Bir otistik çocuk babası olarak, bu yazıyı çok saçma bulduğumu belirtmek istiyorum...Çocukların televizyon izleyerek otistik olması bilimsel olarak kanıtlanmış değildir, sadece varsayımdır..kısaca özetlersek:Otizm 1943 yıllarında Tıp literatürüne kazandırılmış ki o zamanlarda televizyon var mıydı?Varsa bile bu kadar yaygın mıydı?Sanki, otizm televizyonun icat edilmesiyle kendini gösterdi..Böyle aptalca bir şey olabilir mi?Bu veya buna benzer son derece saçma olan fikirlerde mevcuttur, 'çocuğuna karşı soğuk anne babaların çocukları otistik oluyor' diye...Bilim adamları geçen yıllarda beyinde otistiğe neden olan nörolojik bozukluğu buldular.Tabi,ne kadar inanılır orası da tartışılır!İşin kısacası:Elde sağlam veriler olmadığı için her kafadan böyle ses çıkıyor....


Sayın 'zaman'gazetesi pedagog'umuz, 'otistik kişi duygusuzdur'diye yazmış yazısında,başka ülkede yazsa bu yazıyı adamın elinden diplomasını alırlar...Ne demek duygusuz!Otistiklerinde her insan gibi duyguları vardır, ama duygularını belli etmekte zorlanıyor bir çoğu...Bir çoğu diyorum çünkü, benim oğlumda duygu sorunu yok,hatta ben giderken peşimden ağlayacak kadar,onu götürmediğim için bana küsecek kadar var...

Bir de anlamadığım, bu ülkede nerede görülmüş otistiklerin cinayet işlediği de,işlenen cinayetleri otizmin üzerine yıkmış bu dangalak yazar!!
 
Düngece bu haberi öğrendiğimden bu yana beynim kabul etmekte zorlanıyor ne yazacağımı bilemez durumdayım siz kim oluyorda daha kesin nedeni belli olmayan bir hastalığa "katil" damgasını vurabiliyorsunuz ..otizm hakkında yayınlanan onca kitap ve dokrorlar bunun nedenini bilemezken arada ortaya atılan bazı gelişmelerin varlığı bile kesin ıspatlanmamışken sizin bu yaptığınızın akıl alır yanı yok siz pedegog kime denir kimdir bir okuyun bence..​
 
aldirmayin bilim bilim diye kendilerice safsata yumurtlayan sozde akadmisyen gecinenlere otizm anneleri babalari
makale yaziyoruz diye o hastaligi yasamayan sozde bilim adami gecinenler cok
 
Adem güneş’in ‘potansiyel katil’ benzetmesine tepkiler büyüyor

ŞULE YILDIRIM
Uzman pedagog Adem Güneş iki yıl önce Zaman Gazetesi'nde "İnsanlık dışı cinayetlerin sebepleri" konulu bir yazı yazmış ve otistikleri "vicdansız insanın pedagojideki karşılığı" olarak nitelendirmişti. Yazısında, " 'Psikopatça' işlenmiş cinayetlere ülkemizde de sıkça şahit olmaya başladık" tespitinde bulunarak, "Ne oluyor da ülkemizde son yıllarda duymaya alışkın olmadığımız cinayetlerle yüzleşiyoruz?" diye sormuştu. Güneş'in kendi sorusuna verdiği cevabı ise otistik çocukların ailelerini ve vicdanı olan herkesi ayağa kaldırdı. Çünkü Güneş, işlenen cinayetlerin faturasını adeta 'otistiklere' çıkarmış ve onları 'potansiyel katil' yapmıştı. Zaman gazetesinden linki kaldırılan yazıda, "Otizm şaka değil bir korkunç gerçektir. Vicdansız insanın pedagojideki bir karşılığı da "otistik" kişi demektir. Otistik kişi duygusuzdur, vicdani mekanizması normal insanlar gibi çalışmamaktadır. Otistik bir çocuk, karşısındaki ile düzgün iletişim kuramaz, göz teması kuramaz, ilişkileri hep yüzeyseldir, duygularının derinliklerine inemez..." ifadelerine yer verildi.TEPKİLER ÇIĞ GİBİ"İnsanı insan yapan en önemli mekanizma (Darwinist biyologların iddia ettiği gibi) 'akıl' değil 'vicdan'dır" diyen Güneş'e; otististik yakınları olan aileler, Engelsiz Dünyam Forumları'nda tepki verdi: Bu yorumuyla tüm otizmlileri 'potansiyel seri katil' ilan eden bir yazı kaleme alan, sözde hem 'uzman' hem. 'öğretim üyesi' bu cahil şahsı protesto ediyoruz.Bizim çocuklarımız, bizim göremediklerimizi gören, duyamadıklarımızı duyan, hissedemediklerimizi hisseden, sizlerden çok daha normal olan çocuklardır. Ben otizm annesi olarak öğretim üyesi olmanızdan endişeliyim. Bu yanlış bilgilerle yeni nesil pedagoglar elinize kaldıysa vah yazık.FATİH ÜNİVERSİTESİ'NDE ÖĞRETİM ÜYESİFatih Üniversitesi İstanbul Meslek Yüksekokulu'nda öğretim üyesi olan Adem Güneş, 2006 yılında Hollanda Rotterdam Üniversitesi'nden Bachelor of Arts diplomasını aldı. Nesil, Katre, Selis ve Sistem Yayıncılık'tan "Annelik Sanatı", "Çocuk Terbiyesi'nde Doğru Bilinen Yanlışlar" gibi konularda kitapları çıkan pedagog, üniversitede "Çocuk Ruh Sağlığı ve Uyum Problemleri", "Fiziksel ve Zihinsel Engelli Çocukların Eğitimi" alanlarında dersler veriyor.
Uzmanlara göre, bugayri ciddi bir görüşPsikiyatrist Yankı Yazgan:Söylenenin tamamen tersine, otizm tanılı çocuk ya da yetişkinlerin şiddete, başkalarına zarar vermeye dönük eylemlere normal tanımlanan kişilerden çok daha az eğilimleri vardır. Toplumda otistik çocuklar ve yetişkinler genellikle kötü muamele, dışlayıcı davranışlara kurbanlar olabiliyor.Psikiyatrist Selçuk Candansayar:Aileler tepkilerinde çok haklı. Otistiklerden dünyaya hiçbir zarar gelmez, bu koşullarda dünyadan sürekli zarar gören onlardır. Ayrıca otistiklerin suç işlediği görülmemiştir. Pedagoji ve çocuk ruh sağlığı kavramları birbirinden çok farklıdır. İyi bir pedagog modern çocuk ruh sağlığı terimlerine vakıf olmalıdır. Yazıyı yazanın bilimden ve dünyadan haberi yok. Psikiyatride 50 yıldır 'psikopat' tanımı kullanılmıyor.Otistik annesi J.D:Adem Güneş bu yazısıyla bir cinayet teşebbüsünde bulunmuştur. Kendisi şaka değil korkunç bir gerçektir. Çocuklarımız 'nefret' duygusu taşımazlar. Otistik çocuk ailelerinin, yani bizlerin çocuklarımıza daha sıkı sarılmamızın nedeni budur. Bütün mücadelemiz onları 'nefret'ten korumak için. Biz öldükten sonra ne olur diye endişe duyuyoruz
'Adem Güneş' şaka değil, bir korkunç gerçektir ...
Facebook'da bir paylaşım sitesinde, otistik çocukların duygusuzluğunu ifade eden uzman pedagog Adem Güneş imzalı özet cüml...eyi görünce cahillik deyip gülüp geçmiş, pedagog olduğuna inanmadığım biri tarafından yazılmış, neye hizmet ettiği belli olmayan bu yazıyı çok da önemsememiştim. Ta ki aşırı tepki aldığına görüp, tepkili yorumculardan birinin yazısına ilave ettiği web. sitesini ziyaret edene kadar. Ama asıl şoku bu şahsın bir Üniversite'de tamamen özel eğitim gerektiren çocuklara ve onların ailelerine yönelik eğitim verdiğini, bu konuda yazılmış kitapları olduğunu gördüğümde yaşadım ve korktum. Bizim, içinde yaşadığımız bu topluma çocuklarımızı dahil etmek için verdiğimiz bunca emeğin, büyük bir sabır ve hassasiyetle, minicik bir yol almak için attığımız karınca adımlarının birkaç cahilce cümlelerle nasıl da boşa gidebileceği düşüncesi beni korkuttu. Bu yazıyı okuyan ve de inanan -ki yazan kişi konumu gereği böyle bir güven oluşturabilir bu toplumda- birçok insan olacaktı. Çocuklarımıza korkuyla yaklaşıldığını hayal ettim. Çocuğunuza saldırgan, insan öldürecek biri olarak bakıldığını düşünebiliyor musunuz? Otistik bir çocuğun böyle bir cinayeti neden asla işleyemeyeceğinin açıklamasını 'gerçek' uzmanlarına bırakıyorum. Ama böylesi içinde 'nefret duygusu' taşıyan bu cinayetlerin sebeplerinin, 'duygu' yoksunu diye etiketlenen otistik çocuklarımıza bağlanması çelişkisine dikkat çekmek istiyorum. Onlar maalesef 'nefret' dediğimiz duygudan da yoksundurlar. Bizlerin, yanlış çocuk yetiştirmekle suçladığı otistik çocuk ailelerinin yaşadığımız bu dünyada, çocuklarımıza daha sıkı sarılmamıza neden olan işte bu yoksunluktur. Onları otizmle asla bağdaşmayacak ve tanımadıkları bir duygu olan 'nefret ' duygusundan korumak için bizim bütün mücadelemiz ve biz öldükten sonrası için olan endişelerimiz.Adem Güneş bu yazısıyla bir cinayet teşebbüsünde bulunmuştur. Ve diyorum ki Adem Güneş, şaka değil korkunç bir gerçektir ...JD.jale Zeynep Durukan aracılığı ile.......
 
yahu otistler çok duygusal insanlardır,siz ne bakıyorsunuz zaman gazetesinde öyle dendiğine,duygusuzluk özelliklede şizofrenlerin şizoid olanlarında mevcuttur onlarda zaten siz bulaşmadıktan sonra çok ta tehlikeli değillerdir,toplumda ki artan şiddetin en büyük sebebi vahşi kapitalizmdir,kapitalist toplum şüpheci,saldırgan,aşırı bencil bir toplumdur böyle bir ortamda da insanların birbirini kesip ekmek arası sandwiç yapmasına ben hiç şaşırmıyorum,müziğin,resmin,edebiyatın en kokuşmuş olanıyla beslenen insanlar dan bir bütün oluşturup toplumsal estetiği yansıtmasını beklemek sizce ne kadar doğrudur,zaman gazetesi cinayetlerin sebebi olarak devamlı artan işsizlik rakamlarını ,pahalılığı ,yoksulluğu gösterirse elbete ki aynı çizgide olduğu mevcut iktidar partisine zarar vermiş olacaktır , o nedenle suçu hemen otistik kardeşlerimizin üzerine atmak işlerine geliyor
 
Üst Alt