Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Onur Caymaz

öyküekin

Aktif Üye
Üyelik
22 Ağu 2009
Konular
57
Mesajlar
1,264
Reaksiyonlar
0
Tango Dersleri


1.
tango öğretirdim gramafon bir zamanda
gümüş iğneli rozeti kalbine batan
pikap başladı mı durmaz bir cızırtılı dünya
çay vakitlerde sarmaşıklarla konuşan
yarası kanırtılmış gözlerime bak da anla
geçmeyecek şeyler var aramızda


2.
tango öğretirdim ellerin ellerden aktığı
ipek bir tramvay teninin yağmurlu raylarında
son durağı hiç olmayan bir bulvar
yalılarda usulca kan öksüren kadınlar
tek sayfalık ermenice bir hüzün marmara
en eski gazete piyano akşamlarım olurdu
içini yakan bir mumdan sevgilim
parmaklarımdan kaçıp döndükçe

3.
yenilmiş ordularıma bak da anla zorunlu savaş
senden bana akan bir şey aramızda
tango öğretirdim adım eski şarkı
kar yağardı sobasız öğretmen aşklarıma
uzun hikayeydi her şey kimseye anlatmadım
tango öğretirdim yarım bir zamanda

4.
gözlerim bir atın tozduman ettiği yollar
albümlerden çıkıp gezinirdi boğdurulan paşalar
tango öğretirdim çamlıcada bir köşkte
dans hep tümleçti sevmek ayrı yazılan bir ek
soyunsa sevgilim istanbul gözlerimin önünde

5.
tango öğretirdim geçen hevesler değildi gençtim
yüzlerdi evlerdi içkilerdi küçüktü işte hepsi
gömleğim tenime sığmaz hüzün bir zamanda
ansırım bir gün sevgilim ıpıslak öptü beni
yürüyerek kırık bir köprüden geçtim

tango dedimse anla bir sezindi yalnızca bir ceren
kırmızı çiçekler sunularak edilmiş bir lütuftu
belki tango
yapamadım ki hiç
ağlardım her şarkıda
 
[FONT=Verdana]KİM Kİ KELEBEK


[/FONT]serin bir çiçek sabaha çıkıyor
kar kıpırtısı sokak eskizi limon kolonyası
kim ki kelebek öksüz bir gemicinin
göğü okşayan kanatları
gündüz yüzündeki yankısı ovanın
takvimin tütsü kokan yaprakları

kırık vazo kadransız saat fersiz göz
markizde bıyık tarayan bir çapkının
çiçek kokan papyonları
kırgın bir beyit içime ağrıyor
nane likörü tango dersleri çini mürekkebi
kim ki kelebek sarhoş bir adamın
göğü yoran kolları
yolcusuz vagonlarıyla bir tren
tam saatinde kalkıyor hep içimden
kırık gözlük kadransız anı fersiz lamba
iyi günlerde yaşayan kızların
hüzün kokan ayakları
günlerdir sesimde ekşi bir koku
sensizim sessiz elsiz bensizim
kim ki kelebek yalnız bir kadının
göğü inciten şarkıları
terleyen boynundaki gümüş kolye
yağmur altında ıslanmış karşı kıyı
kırık gözlük kadransız öpüş fersiz alkol
çanda demire vuran sarkacın
ceset kokan kasıkları[FONT=Verdana]
[/FONT]​
 
yağmur yağdığında yürürüm altında

kimse sormaz nedendir? sebep nedir diye
karanlıkta otururum hep ışıktan kaçarım
bakıp giderler sadece umursamaz gözlerle
gündüzleri, çıkmam evden kapatırım tüm perdeleri
kapıları kilitler söndürürüm ışıkları
merak eden bile olmaz kapımı bir tık yapan bile olmaz
açarım televizyonu ama kısarım sesini
anlarım zaten görüntüden ne olduğunu
spikerin söylemesine gerek yok
yine ölüm var, yine hüzün, yine keder
yüreğimi bir isyan kaplar
haykırmak isterim yeter diye
ölmek isterim bir çırpıda ya da acılar içinde
ama cesaretim yoktur
ne haykırmaya ne de bu bedenden vaz geçmeye
işte yeni bir sabah oluyor
yine ölümler, yine hüzünler ve yine ağlamaklı gözler
ama bu sabah farklı bir sabahtı
çiçekler solmuş, denizler hırçın ama donmuş ve ağaçlar boyun bükmüştü
ağlıyorlardı sanki ama sadece onlar deyil
insanlar bile suskundu
güneş dünyaya bakmıyor, yıldızlar uzaklaşıyordu
karanlığa boğuluyordu dünya, hüzne boğuluyordu
anlayamadım neden böyle diye
benim içimde de aynı şey var dı
çözemedim araştırsam bile
bir ses geliyor kulağıma hemde çok yakından

O ÖLMEDİ ÖLEMEZ, ÖLEMEZ, ÖLEMEZ

haykırıyor insanlar ve dağlar taşlar
o zaman anladım ki dünyadan bir YÜREĞİN daha gittiğini
bi durgunlaştım, gözlerimden yaş yerine hüzün yağdırdım
ve bir anda sordum tüm dünyaya MELEKLER ÖLÜR MÜ? diye

MELEKLER ÖLMEZ, MELEKLER ÖLMEZ

cevaplarına karşılık ağlayarak ve haykırarak

BİR MELEK ÖLDÜ, BİR MELEK ÖLDÜ


Onur CAYMAZ
 
MİNÖR


ıskalıyorum gözlerine inen denizde benzin
yanması gibi kesin bir şarkı duyuluyor açık penceredir
sessizce uyanan çocuk çarparak yalnızlığa

bir nedendir ömür ıslak kirpiklerin
her sevişmede açığa çıkan sokaklarında kör bir
akşamın topal çıtalarla yaralı uçurtma gül işli cigara
kutusu metal ömrümün savunmasız bir gecesi
pikeler örtünen ova rüzgarı maviden bir fa sesi

yüzündeki o kilise yıkığı puslu çanı çalıyor
her sabah ihtiyar adam gemi batığı sır
çiçekçi kadınlar yüzün define haritam
ıssız adanda

şiir defterimi kaybettiğim bir akşamsın
 
Sirkecide Bahar


bu sabah çıkmış henüz elleri terli
bir kelepçe soğuğu gece çayları unutmadığı
tokalaşıp çıktığı bir hemşeri gardiyan içerden
gözler duman yüzü esmer sokaklar bahar

cigara yanığı bir adam Sirkeci’de
akşamdan kalma aşk lekeleri Galata Kulesi’nde
bu sabah çıkmış bir haftadır kirli gömleği
kumaşlar masum güvercinler gri özlemler bahar

yırtık bir kadın resmi iç cebinde
bu sabah çıkmış günlerdir sesinde zemheri
boğulmuş cariye çığlıkları Sarayburnu’ndan
askerler izinli buluşmalar gül rengi yalnızlık bahar

gidecek yeri yok bir adam Sirkeci’de
sevinir durur kepenkler Mahmutpaşa’da
bu sabah çıkmış aylar olmuş kuşları görmeyeli
gelinlere basma çocuklara simit damatlar bahar

bu sabah çıkmış on yıldır kıpır kıpır yüreği
 
Üst Alt