Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Karacaoğlan

yusayildiz

Yeni Üye
Üyelik
6 Ocak 2010
Konular
2
Mesajlar
3
Reaksiyonlar
0
[SIZE=2]BULGAR/BOLKAR DAĞI [/SIZE]

Yörü, behey Bulgar Dağı!
Senden yüce dağ olma mı?
Sende yaylayan güzelin,
Yanakları ağ olma mı?

Bulgar Dağı iki çatal.
Arasında güller biter.
Bir yiğide bir yar yeter,
İki seven del'olma mı?

Bulgar Dağı pare pare.
Kim'al giyer, kimi kare,
Selam eylen nazlı yare,
Ayrılanlar bir olma mı?

Yol üstünde iki hanlar,
Hani sana konan canlar?
Sevip sevip ayrılanlar,
Yanıp yanıp kül olma mı?

Karac'oğlan, seni gördüm;
Düşümü hayıra yordum.
Bugün güzellere sordum,
Bencileyin kul olma mı.

Eteğinde kervan işler,
Yükseğinde döner kuşlar.
Kürk geydirir, at bağışlar
Hemen beğler sende m'olur?

Yaylası ufak tepeler!
Yağar yağmur, kar sepeler.
Kulakta altın küpeler,
Hemen güzel sende m'olur?

Karac'oğlan, düz ovalar.
Şahanın keklik kovalar.
İnil inil taş yuvarlar,
Koca seller sende m'olur?

Karacaoğlan
 
GÖKYÜZÜNDE TÜTEN OLSAM

Gökyüzünde tüten olsam
Yeryüzünde biten olsam
Al benekli keten olsam
Yâr boynuna sarsa beni

Yâr kolunda burma olsam
Yedikleri hurma olsam
Alçım alçım sürme olsam
Yâr kaşına sürse beni

Karaca'oğlan uşak olsam
Yâr belinde kuşak olsam
Bir atlastan döşek olsam
Yâr altına serse beni
 
KADİR MEVLAM SENDEN BİR DİLEĞİM VAR

Kadir Mevlam senden bir dileğim var
Muhannes kuluna muhtaç eyleme
Cennet-i alâyı nasib et bana
Sırat köprüsünden yolum bağlama

Kapımıza kara deve çökünce
Fırtınasi şol alemi yıkınca
Cehenneme kul seçilip çıkınca
Kadir Mevlam o kullardan eyleme

Kadir Mevlam ateş atma özüme
Dünya malı görünmüyor gözüme
Kadir Mevlam sen bak benim yüzüme
Cehennemin ateşiyle dağlama

Karac'oğlan hata çıkmaz dilimden
Kocadım da hayır gelmez elimden
Kadir Mevlam asla geçmez kulundan
Deli gönül ah çekip de ağlama

Karacaoğlan
 
Karacaoğlan (1606 - .... )


1314.jpg


Türk halk şairi. Etkileyici bir dil ve duygu evreni kurduğu şiirleriyle Türk halk şiiri geleneğinde çığır açmıştır. 1606' doğduğu, 1679'da ya da 1689'da öldüğü sanılmaktadır. Yaşamı üstüne kesin bilgi yoktur. Bugüne değin yapılan inceleme ve araştırmalara göre 17.yy'da yaşamıştır. Nereli olduğu üstüne değişik görüşler öne sürülmüştür. Bazıları Kozan Dağı yakınındaki Bahçe ilçesinin Varsak (Farsak) köyünde doğduğunu söylerler. Gaziantep'in Barak Türkmenleri de, Kilis'in Musabeyli bucağında yaşayan Çavuşlu Türkmenleri de onu kendi aşiretlerinden sayarlar.

Bir başka söylentiye göre Kozan'a bağlı Feke ilçesinin Gökçe köyündendir. Batı Anadolu'da yaşayan Karakeçili aşireti onu kendinden sayar. Mersin'in Silifke, Mut, Gülnar ilçelerinin köylerinde, o yöreden olduğu ileri sürülür. Bir menkıbeye göre de Belgradlı olduğu söylenir. Bu kaynaklardan ve şiirlerinden edinilen bilgilerden çıkarılan, onun Çukurova'da doğup, yörenin Türkmen aşiretleri arasında yaşadığıdır. Adı bazı kaynaklarda Simayil, kendi şiirlerinden bazısında ise Halil ve Hasan olarak geçer. Akşehirli Hoca Hamdi Efendi'nin anılarına göre Karacaoğlan yetim büyüdü. Çirkin bir kızla evlendirilmek, babası gibi ömür boyu askere alınmak korkusu ve o sıralarda Çukurova'da derebeyi olan Kazanoğulları ile arasının açılması sonucu genç yaşta gurbete çıktı.

İki kız kardeşini de yanında götürdüğünü, Bursa'ya, hatta İstanbul'a gittiğini belirten şiirleri vardır. Yine bu şiirlerinden anlaşıldığına göre, Bursa'da ev bark sahibi oldu, evlat acısı gördü. Anadolu'nun çeşitli illerini gezdiği, Rumeli'ye geçtiği, Mısır ve Trablus'a gittiği de sanılıyor. Yaşamının büyük bir bölümünü Çukurova, Maraş, Gaziantep yörelerinde geçirdi. Doğum yeri gibi, ölüm yeri de kesin olarak bilinmemektedir. Şiirlerinden, çok uzun yaşadığı anlaşılmaktadır. Hoca Hamdi Efendi'nin anılarına göre Maraş'taki Cezel Yaylası'nda doksan altı yaşında ölmüştür. En son bulgulara göre ise mezarının İçel'in Mut ilçesinin Çukur köyündeki Karacaoğlan Tepesi denilen yerde olduğu sanılmaktadır.

Karacaoğlan, Osmanlı Devleti'nin iktisadi bunalımlar ve iç karışıklıklar içinde bulunduğu bir çağda yaşamıştır. Şiirinin kaynağını, doğup büyüdüğü göçebe toplumunun gelenekleri ve içinde yaşadığı, yurt edindiği doğa oluşturur. Güneydoğu Anadolu, Çukurova, Toroslar ve Gavurdağları yörelerinde yaşayan Türkmen aşiretlerinin yaşayış, duyuş ve düşünüş özellikleri, onun kişiliği ile birleşerek âşık edebiyatına yepyeni bir söyleyiş getirir. Anadolu halkının 17.yy'da çektiği acılar, göçebe yaşantısının yoklukları, çileleri, çaresizlikleri, şiirinde yer almaz.

Şiirlerindeki insana dönüklüğünün özünde belirgin olan tema doğa ve aşktır. Ayrılık, gurbet, sıla özlemi, ölüm ise şiirinin bu bütünselliği içinde beliren başka temalardır. Duygulanışlarını gerçekçi biçimde dile getirir. Düşündüklerini açık, anlaşılır bir dille ortaya koyar. Acı, ayrılık, ölüm temalarını işlediği şiirlerinde de bu özelliği göze çarpar. Düşten çok gerçeğe yaslanır. Çıkış noktası yaşanmışlıktır. Ona göre, kişi yaşadığı sürece yaşamdan alabileceklerini almalı, gönlünü dilediğince eğlendirmelidir. Yaşama sevincinin kaynağı güzele, sevgiliye ve doğaya olan tutkunluğudur.

Ela gözlü benli dilber
Koyma beni el yerine
Altın kemerin olayım
Ah dola beni beline
Haydi haydi canım haydi
O bakışlar beni baydı
Seni seni zalim seni
Nerelerde bulsam seni
Kendime alsam seni
Sineme sarsam seni
Gel kız karşımda dursana
Nedir şu halim sorsana
Saçından bir tel versene
Ah koklayayım gül yerine
Haydi haydi canım haydi
O bakışlar beni baydı
Seni seni zalim seni
Nerelerde bulsam seni
Kendime alsam seni
Sineme sarsam seni
Karacaoğlan der nolayım
Kolun boynuma dolayım
Nazlı yar kölen olayım
Ah kabul eyle kul yerine
Haydi haydi canım haydi
O bakışlar beni baydı
Seni seni zalim seni
Nerelerde bulsam seni
Kendime alsam seni
Sineme sarsam seni

Karacaoğlan
 
Gönül Ne Gezersin

Gönül ne gezersin sarp kayalarda
İniver aşağı yola gidelim
Bir güzel sevmeyle gönül eğlenmez
Gel güzeli bolca İl'e gidelim

Koyuverin gitsin sefil baykuşu
Durmuyor akıyor gözümün yaşı
Kadir kıymet bilmez imiş her kişi
Kadirli kıymetli İl'e gidelim

Şahini koyuverin avını alsın
Yarenim yoldaşım yanıma gelsin
Şu garip illerde düşmanım ölsün
Emmili dayılı İl'e gidelim

Karac'aoğlan der ki yiyip içmeden
Güzeller usanmaz konup göçmeden
Muhanatın köprüsünden geçmeden
Düşelim de azgın sele gidelim

Karacaoğlan
 
N`EYLEYEYİM ŞU DÜNYANIN ZİYNETİN

N`eyleyeyim şu dünyanın ziynetin,
Akibeti ölüm olduktan geri?
İstemem bahçemde bülbüller ötsün,
Benim gonca gülüm solduktan geri.

Çöze idim düğümelerin döşünden,
Öpe idim gözlerinden, kaşından;
Güzelliğin soyha kalsın başından
Ben inli, boranlı olduktan geri.

Yalanmış dünyanın ötesi, yalan.
Felektir muradım elimden alan.
Mısr`a sultan olsam istemem kalan,
Dost ağlayıp düşman güldükten geri.

Karac`oğlan der ki: Bu, ne hal bilmem?
Gelmişim dünyaya, bir daha gelmem.
Alem bir yan`olsa, o yari vermem,
Yarin gönlü bende olduktan geri.
 
KARLI DAĞLARIN ARDINDAN

Karlı dağların ardından
Yel olup estiğin var mı
Tek başına bu çöllerde
Ordular bastığın var mı

Kargıyı ucundan salla
Düşman deme eyvallah
Her taraftan üç beş kelle
Terkiden astığın var mı

Köroğlu söyle şanından
Kuş uçurmaz divanından
Avuçla düşman kanından
Doldurup içtiğin var mı
 
Bana Kara Diyen Dilber

Beni kara diye yerme
Mevlam yaratmış hor görme
Ela Göze Siyah sürme
Çekilir Kara değil mi

Her yoldan gelir geçerler
Aktan karayı seçerler
Ağalar Beyler içerler
Kahve de Kara değil mi

Karacaoğlan der Maşallah
Birgün görünür İnşallah
Kara donludur Beytullah
Örtüsü Kara değil mi
 
Üst Alt