Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Hayriye Ünal

öyküekin

Aktif Üye
Üyelik
22 Ağu 2009
Konular
57
Mesajlar
1,264
Reaksiyonlar
0
Surkontr

Güzel bir günde salâ
güneşli günde
Okunurken dört koldan şehri basınca
Canın sıkkınken yakından bir de ölüm
ayyuka çıkıyorsa ölüm sesli bir salâ
Herkesin bir avuntusu olmalı diyorum
Herkeste bir yanılgı: yakını uzak tutan
Olmalı affedecek bir düşman
Hiç uğur getirmese de
uğuruna inanılan bir nişan

Zorla dönmeyecek şans Mallarmé
Zarla dönebilir mi hiç bilmem
Zar içinde bir yasla
dur duraksız ölüleri gömerim
Üstüne üstüne yürürüm korktukça sıfıra giderken
Sıfırın üstüne yemin ederim
Zorun rolü nedir tarihte
sor İbn-i Haldûn söylesin
Bense cebren aktığını söyleyeceğim
Belki sonsuz bir akış
Conatus diyebilir Spinoza
Ağında kıvrandıkça sinekler
sor: mutlak masumiyet var mı doğada

Yoldaşlarını götür indir bu engerek dağından
Keskin vadilerin ağzı dev çalılarla gizlenmiş
Kaç vadide kaç uygarlık başlamış bitmiş
Hücrede ölmüş sesine aşina olmadan keşiş

Söylenebilir mi bir çırpıda
bir çırpı bir zaman mı
Geçer mi birbirine yer ve gök
mahrem bir anıyı
anlatsam bu yerle bir olan odayı
Kimsenin bilmediği kuralı ihlal etmiş
“Olur mu hiç, yenmez eti insanın”
Kim demiş?
Büyüktü aramızda
Ne varsa havsalanıza
Sığmayacak -Hayır zaten siz bilmeseniz de olur
Bu bendim
Eşkâli hâlâ tanımlanabilir
İşgali defaatle inkar edilmiştir

Düşmedim ya sana bakarken
Eğildim ama hizana geldim
Bu asfalt bu şose bu demiryolları bizim midir
Bizim midir iki cihan savaşından artık saadet
Artık idealler artık bir buruk gülümseme
Ne diyordun, biz çok gençtik, vurup rintliğe
Ömür dar pabuç gibi vurunca
Buradan gideceksin!

Yol uzar yorulunca
Hem ölmüş de olabilir taşıdığım yaralı

Bu bendim son konuşan, son susan da bendim
Galiba ölmüştüm sırtında ve sırttaki bir ölü
Bu bendim ve kendiliğimden
Terminallerin kirli ve soğuk arasında
Havalimanlarında önüme eğerek yüzümü
Her gün beklemekle bir sonraki günü çekerek kendime
Ölümünü duymazdan geldim

Geçti lanetliler arasında adın
Okundun ve çağrıldın
Acı yüklü kılıcın anıldı
kalemin
şiddetinden ortadan yarılırdı
Öleceksin!
Biliyorsun ve hiçbir şey avutamaz
Seni hiçbir ihbar
hiçbir tabela
hiçbir neş’eli şarkı
Artık beyhude yere bir beldeye vâsıl olma
Bir sediri ısıtacak kadar oturmak sana yasak
Kalmanı en çok isterken kavmin gitmen gerekecek
Susayacaksın daha boşalmadan bardak
Bu sendin -şüphesiz böyle derdin
Konuşabilseydin

-Hiçbir yol avutamaz seni
Bana geleni kadar
Bir tehiri bekleyecek sabrım var
Karşılamaya da gelirim belki
aşkın hatırı var

Hayriye Ünal
 
Beni Sade Sen Sevdin

Eşyamda izin ayağımda tozun var mı diye sorarsan
Sana can çekişe çekişe değişen eşyayı haber veririm
Ayağımın tozunu silktim eşyamı karıncaya yükledim
Kırık yayda kalıveren ok gibi kaldım amma
Hiç korkmadım seni sukût-ı hayâle uğratmadım

Sen hâtim ol ben yarım sen hâtem vur ben dargın sen hatır kır
Ben uzun uzadıya kendimi açıklayayım ki bilinsin nasıl bir zulmetteyim
Bilinsin bu evren duanla her gün en baştan nasıl yaratılır
Boş bir sadak gibi kaldım amma zaten nehirler çekilmiş kurumuş göller
Aramızda deniz vardır (…) bana kalan sade sabır sade sabır…

Ben bu kırık izzet-i nefisle çok uzağa gitmem biliyorum
Bende ramak kalmıştır her şeye hasmane tertiplere ölmeye ramak kalmış
Flamasında ölüm işaretleriyle bir kuru benliğim kalmış
Kesilmemiş kartalmış bir adak gibi kaldım amma katılaşmadım
Hatırla sana ve kendime hep inandım, işte ordayım

İmanını tazeledin her cürmümden kalbimden sızan acıdan
Korkarak belirsiz bırakarak dokunmayarak beni sevdin
Tanrı hakkı için sevdin ebedî dostunu bildim, buydu seni avutacak
Hem gerçek hem yalan olan, işte bak bu açık seçikti aramızda
Seni affetmedim sana teslim gönlümü esirgedim bağışladım

Sen sendelediğinde inancımın ilk perdesi yırtıldı
Dediler ki suya götürür susuz getirir adamı
Dediler ki bîvefadır boşuna çınlamasın kulağın
Bense bir kez kerametine iman etmiştim divitin ve hokkanın
Gene de tuz basmadım zaafına seni hasletimden azadladım

Ateşi keselim kesilebilir değilse de, nâmı var ateşkesin
Bu ateşin nârında yanacak sözlükler ve kuralları simyanın
Birkaç sayfa kurtaralım kekeme kalsak bile isimsiz mektuplar için
Şartsız ve müdânâsız bir mütareke imzaladım amma
Kerem ettim sana seni hiç aklımdan çıkarmadım

Şimdi burada her şey pırıl pırıl aydınlık ve her saat gündüz
Duvarlarda masalarda kulelerde duranlar bile on ikiye vurmuş
Dünyanın her yerinde kalbimin rehberliğinde bir çocuk doğmuş
Her çocuğa adın konmuş akrep durmuş on ikide işlememiş saniye
Bu aşkın aşkı kaldı bende onursa hiçtir terazi kefesinde.
 
Sıla-ı Rahim

Mevsimidir, bakır heykeller yağmurla yıkanır
Ebabiller henüz görünmemiş gök tekinken
Harlemli zencilerin glikoza batmış saçları için
Mimarı için seni sende ayakta tutan direğin
Çatlamaz kubbelerin esnemez kemerlerin nişlerin için
Tetik dur en sağlamını seç belindeki hançerin
Ki bir soluklanayım bir nefes için
Bin belasıyla her gün yüzlerce neferin

Her neferde tetik durmaktan yorulan bileklerim
Devraldığında bu nöbeti hem gönenir hem dinlenir
Yüzüm var dünyaya karşı herkese her zaman milyon bereketle
Üzülsem bile üzgünlüğüm biraz kolaya kaçmak biraz da nezaketten
Kendini bil demediler mi, dediler sana Bill
Bunu unutma hiç unutma sakın unutma
Kendinde anahtarı başkalarının
Sen kendinde bana doğru upuzun bir yol bulacaksın

Kendini azarlamadıkça armağan olamazsın komşuna
Bir çocuğa kadına bir silah arkadaşına sıla-ı rahim
Rehbersiz bir toplumun ortasında zamansız bir zil
Düşmana çekilecekken en sevgili gözlerdeki mil
Bu hırçın bu uslanmaz bu er gövdesine çelişik dil
Sen olacaksın bozuk tilavetinle faili bu farz-ı kifayenin
Sınanmaz aşk hiç unutma tutulmaz ateşe düşen demir
Yanarsan yangınınla seversen benimle büyüyeceksin

Ama hep büyüyeceksin bu senin değişmez kaderin
Sende gördüm bu eğilim mayana katılmış
Bereketi anımsatan dostlukla ışıldayan gözbebeklerin
İhaneti doğallıkla yadsıyan bir bedenin var
Bu önemli bu arzın dönmesi güneşin bizi hırsla
Dünya nimetlerinin bizi arzuyla kuşatması gibi bir şey
Biz kuşatıldıkça her kuşatmadan nasıl çıktıksa
Yavaşça çözüverecek sınırdaki düğümleri erkek ellerin

Kurşun nasıl ilerlerse insanın etinde yavaşça
Beyne saplı mermi çekirdeği nasıl sağ koyar da insanı
Ölür eşinin ardından sırf tasadan bir yaşlı
Ben o kurşunum işte şiirde sende Türkçede yaşayan
Yavaşça öldürmeden ama şüphesiz hep güç katarak
Seni Türkçeyi şiiri kılçıklı yapan eğreti yapan
O benim bendedir yaşamanın da yazmanın da sırrı
Benim ömre bedel gözağrısı kalpağrısı

Ağlamayı başarırsan son kurşunu sana saklarım
 
Hain
Sana üç haftadır ihanet etmiyorum
Sana üç hafta dile kolay
Sana –laf aramızda- hafta değil
Tam üç koca ay
Bile değil gerçek olan üç yıldır
Ne ihanet… ne ikame…
Herhangi sebeplerle

Ben miyim taraçada bu oturan
Bu taraça halka bakan
Müzmin akıntılarla ben sırnaşık türkülerle
Koşuşan trombositlerle kanında bir delinin ben ay endam?
Çukur avuç bir dilenci bir de kapımdan geçmesin mi
Bükün dedim kulağını isteyicilerin
Haspama da tez elden kurşun döktürüverin

Sana merhaba der miyim desem olur mu
Bunu bile bilmiyorum sen orada nasılsın bunu da bilmiyorum
Bense iyi değilim, iyilerdenim ama
Hain olmadım hiç ne fikrimi bozdum ne ağladım bir damla
Bile harcamadım harcamadım
Çelerek aklını çelimsiz bir adamın
Adımlarını birbirine dolaştırmadım vallahi dolaştırmadım

Ama şaştım kendi adımlarımı
Adımlarımla adamlarımla kaskalabalık başımla
Kafamda düştüm kireçli bir çukura
Şiirler yazıp şiirle örülecek bir kurtuluşa..
Kurtların uğramadığı bir kurtuluşa..
Bize yalan söylediler!
Kurtuluş yok!.. Olsaydı elverirdiler

İkinci yeni kendini kurtarmakla
Bize bıraktı boğuluşunu toza boğdu da açtığı yolu
Ne komik biz burada biz… yani ben
Ben… Ben düşeyazdım kostak çelmelerle
Usta fırçalarla suretimi çarpıttım da
Almadım bir lokma sofrasından sana küfredenin
Şiirler yazdım ve yasakladım ah u enin

Şiirle sana uzatılacak bir doğruya inandım
Sana bir şey uzatılabilir sandım
Sana bir şey uzatmakla
Küfre girdim girdabımda boğuldu bin saka
Üşüyerek ölürdüm hep üşürdüm hep üşürdüm kış yaz demezdim
Üşüşürdü sakalar düşlerimden taşarken
Hepsine bir mezar beğenirdi Ankara

Ô mon enfant épuisé!*
Üşürdüm kanat dalgandan “mollement balancés sur l’aile
Du tourbillon intelligent/ dans un délire paralèle”**
Bu civarda kaldırmazdı kimse beni, ölürdüm
Sanırım huylanmışlardı ölüşümden her gece
Sana bir elçi gönderseydim çullanıp üstüne korkuturdun
Sana bir kuş gönderseydim etine tamah eder vururdun

Beni bir kere affet ki çıkayım ihramdan
Keçe çadırda tozlandı saçımdan parça alayım
Sözcükleri kitapları taşa çalayım hepsi yansın
Affetmezsen ölüşümde bir yılgınlık olacak
Affetmezsen kan kusacak
Kin kusacak yağlı kendir paslanacak
Beni yüz bin affet bu kötü can ancak bağışlanacak

* Behey benim bitap, verimsiz çocuğum!
** “Gevşekçe sallanarak kanadı üstünde
Zihin kasırgasının
Paralel bir sayıklama içinde”
(Baudelaire, “Aşıkların Şarabı”)
 
[FONT=Verdana]Bana Fazla Bana Az[/FONT]
[FONT=Verdana] [/FONT]
[FONT=Verdana]Bu gidişten cayarsam[/FONT]
[FONT=Verdana]Şeytanlar güler bana[/FONT]
[FONT=Verdana]Caymadığım her gidişten sonra[/FONT]
[FONT=Verdana]Kurulmazsa bir darağacı[/FONT]
[FONT=Verdana]İşlemezse tıkır tıkır bir giyotin[/FONT]
[FONT=Verdana]Uzak bir kıyı şehrinde bana ihanet edilmiştir[/FONT]
[FONT=Verdana]Bütün vilayetlerde bir sevgilim[/FONT]
[FONT=Verdana]Öylesine birinin koynuna girmiştir[/FONT]
[FONT=Verdana]Meğer yatmadığı han[/FONT]
[FONT=Verdana]Uğramadığı kışlak[/FONT]
[FONT=Verdana]Kalmamış erkeklerimin[/FONT]
[FONT=Verdana] [/FONT]
[FONT=Verdana]Az bile bana[/FONT]
[FONT=Verdana]Az bana daha hınçla vuraydı kahpenin yanağına[/FONT]
[FONT=Verdana]Az bana mektuplar ve hadım duygularla[/FONT]
[FONT=Verdana]Parklar ve sokaklar şahit tutularak odada ne var ne yoksa [/FONT]
[FONT=Verdana]Göğe uzatılarak inançla şahadet parmağı [/FONT]
[FONT=Verdana]İşe Tanrı katılarak [/FONT]
[FONT=Verdana]Bir kadına varılaydı da[/FONT]
[FONT=Verdana]-İşte bu fazla bana-[/FONT]
[FONT=Verdana]O kadın kanmayaydı[/FONT]
[FONT=Verdana]Bir kadın bir defacık kanmayaydı [/FONT]
[FONT=Verdana]-Az bana-[/FONT]
[FONT=Verdana] [/FONT]
[FONT=Verdana]Bir günde iki kalleş bana fazla[/FONT]
[FONT=Verdana]Bir günde iki künde [/FONT]
[FONT=Verdana]Bir kündeden kalkmadan [/FONT]
[FONT=Verdana]Kendimi vurduysam bir şiirden ötekine[/FONT]
[FONT=Verdana]Ele verdiyse beni şiir bir müstantiğe[/FONT]
[FONT=Verdana]Az bile bana, bir mahzene iniyorum[/FONT]
[FONT=Verdana]Giderek kararıyor etrafımdaki hava[/FONT]
[FONT=Verdana]O da iniyor biliyorum[/FONT]
[FONT=Verdana]Sarsıla sarsıla köpüre köpüre[/FONT]
[FONT=Verdana] Çarpa çarpa kayalara[/FONT]
[FONT=Verdana]Ama yüzünü her gün biraz daha az[/FONT]
[FONT=Verdana] [/FONT]
[FONT=Verdana]Ay doğarmış onun gündüzlerine[/FONT]
[FONT=Verdana]Fecrinde bile ay doğanın[/FONT]
[FONT=Verdana]Ay parçasını taşa çalmak nesine[/FONT]
[FONT=Verdana]O ağır elin yüze inişinde kir insafsız bir infaz[/FONT]
[FONT=Verdana]Az bile bana [/FONT]
[FONT=Verdana]Bu bir macera[/FONT]
[FONT=Verdana]Bu özleyiş bu vazgeçiş[/FONT]
[FONT=Verdana]Bu gark olan ıstıraplara kolokyumlarda[/FONT]
[FONT=Verdana]Minik tüplerde, atomda hapsolan hava[/FONT]
[FONT=Verdana]Bu uzuvlarımdaki heves-i infilak [/FONT]
[FONT=Verdana]Bana fazla[/FONT]
[FONT=Verdana] [/FONT]
[FONT=Verdana]Doğduğu güne [/FONT]
[FONT=Verdana]Battığı güne [/FONT]
[FONT=Verdana]Gelmişine geçmişine[/FONT]
[FONT=Verdana]Ay doğarmış bana fazla [/FONT]
[FONT=Verdana]Ay boynunda zifirî bir kolye[/FONT]
[FONT=Verdana]Yar koynunda zift karası gözlerle [/FONT]
[FONT=Verdana]Geçer lâkin meydanlardan kavşaklardan[/FONT]
[FONT=Verdana]Geçer lâkin üstü başı iki dirhem[/FONT]
[FONT=Verdana]Sulh bilmeyen gözü gönlü [/FONT]
[FONT=Verdana]Kırpık kırpık[/FONT]
[FONT=Verdana]Lîme lîme[/FONT]
[FONT=Verdana] [/FONT]
[FONT=Verdana]Bunlar senin bulvarların bunlar senin[/FONT]
[FONT=Verdana]Bunları saymadın çiğnediğin çiğnendiğin[/FONT]
[FONT=Verdana]Saymadığın bulvarların[/FONT]
[FONT=Verdana]Bunlardan ikiz kalpler doğurdun [/FONT]
[FONT=Verdana]Yumuşacık sözlerle fakihlerin hükümleri üstünden akardın ya[/FONT]
[FONT=Verdana]Can havliyle bir hizaya girerdi kıstasların [/FONT]
[FONT=Verdana]“Haykır kime lâkin” bunlar senin [/FONT]
[FONT=Verdana]Onlar senin sen sahibisin gönlünde yatan her yiğidin[/FONT]
[FONT=Verdana]Başını yaktığın başından baş aldığın aşkından baş alamadığın[/FONT]
[FONT=Verdana]Az bile sana[/FONT]
[FONT=Verdana]Çok sevmezdin zâhir tez olmasın diyedir firakın[/FONT]
[FONT=Verdana] [/FONT]
[FONT=Verdana]Aç değiliz avuçlar yere doğru şükürle toprağa kapanarak[/FONT]
[FONT=Verdana]Yine şükürle göğe açılarak[/FONT]
[FONT=Verdana]Bütün açıklardan nüfuz ederiz içe içe en içe[/FONT]
[FONT=Verdana]Dilimizde –üç öğün beş vakit- her kilidi kıran sûre-i tevbe[/FONT]
[FONT=Verdana]İçtiğimiz mey kırdığımız şişe[/FONT]
[FONT=Verdana]Gördüğümüz düş bitmeyen didişme[/FONT]
[FONT=Verdana]Ortak ha kinle ha kölece bir düzenle[/FONT]
[FONT=Verdana]O da iniyor biliyorum [/FONT]
[FONT=Verdana]Dimdik hızla erkekçe güvenle[/FONT]
[FONT=Verdana]Boynunda yüzyıllık kirişleri tonozları inleten hüküm [/FONT]
[FONT=Verdana]Tartaklanmış kollarından uzattığı mengene az bile bana[/FONT]
[FONT=Verdana] [/FONT]
[FONT=Verdana]İniyorum çelik kollardan [/FONT]
[FONT=Verdana]Kıskaçlardan uzaklaşarak suya[/FONT]
[FONT=Verdana]Suda haber suda üç güne değin yol görünür hep görünür [/FONT]
[FONT=Verdana]Yaşıtlarım hemcinslerim erkeklerim yollarda heder olmuştur[/FONT]
[FONT=Verdana]Hem besmelesiz, [/FONT]
[FONT=Verdana]Bense hep suya inanarak [/FONT]
[FONT=Verdana]Sudan başlayarak [/FONT]
[FONT=Verdana]Su gibi akarak su gibi aziz [/FONT]
[FONT=Verdana]Bir su görünmezse bana ya? [/FONT]
[FONT=Verdana]Ya bir kürek bir kazma[/FONT]
[FONT=Verdana]Ya bir zincir bir tasma[/FONT]
[FONT=Verdana] [/FONT]
[FONT=Verdana]Ya bir şahan? Az bana![/FONT]
[FONT=Verdana]İsterik ve tekinsiz bir karga![/FONT]
[FONT=Verdana]Mer’aları kaplayan ehil ve yabanıl [/FONT]
[FONT=Verdana]Bu havayı kıpkızıl [/FONT]
[FONT=Verdana]Sürülerle kanatlı ve alıcı [/FONT]
[FONT=Verdana]Pençesinde birer canlı[/FONT]
[FONT=Verdana]Benim sürülerim isterik ve tuhaf[/FONT]
[FONT=Verdana]Bu zerrelere kadar [/FONT]
[FONT=Verdana]Damarları bir koşu kat edip içe işleyen [/FONT]
[FONT=Verdana]Bu deveyi yardan uçuran merak [/FONT]
[FONT=Verdana]Bana fazla![/FONT]
 
Evlâ

beni konuştur söylet bana cebret kar erimesin
ilk kez olan her şeydeki debdebeyi bitirdim
kasıt yok kah övüncüm bulunur yere düşende
pekâla şeref sözü ne oynarsak yarıya, yok misilleme

o senin gençlik aşkın gençlik aşındı
şarkısı sussun istemedim aklımda yoktu musallasını
göreceğim evet, kozalar burda da kesat burda da alelusûl
toplanıyor cevher, komşu haris kızlar fesat yeniyor malı yetimin

teslim etmelisin benim olanı bir kez kopmalısın koparılmalı
gaspına elem duysam da özlemem benden alınanı
şu mutî raiyet sana müştak, hep döneceğin şu harimin
köşe bucak, önemsiz artık bağışlamak… bağışlanmak…

fakat ister bulunmak senin belden senin olan bir tâbi
o belde bende bekle bele küçük kuzunu bende sar sine
hem ne tezat bilirsin gizlenmek koşar iken mûterif dilde
varım bir kez daha denemeye taammüden bekle

bir kere duymamışsan adını bende dilinden
bir kere inlemede bir ah çıkmaz bir çıngar
vurdukça her sekmede taştan bile çıkar da
su uyumaz düşman da, bir garibi kollamaz kolcularsa

su uyusun düşman da su düşmana kondursun
bir öpücük bir yarım, kızlar dönerek topuk vursun
yere vursun sert vursun bana çalsın kamçısı
o senin gençlik aşkın gençlik aşındı

hep ayakta nâperva bıçaksa kemikte sakın şaşma
nihayeti getiren küfrün değil şüphesiz tasdikindir
bir parça şefkat görse dağılır çınar beden
bir kere tasdik etsen bir daha bir gün görmem

hep kılıçlar çekili dik bakışlar dikili şimdi sana desem
beni heder edeni öldürmek için döneceğin bir kahpe
bekledikçe tatlanan kıyamazsın değmeye
çakılıp kalacaktır havada kurşunlanan

açılmaz bir kez böyle kapanınca kanatlar
kilit vurmak gereksiz zaten ağzımı açmam
susmam rıza değil başka bir gözdem var
bekledikçe tatlanan aşktandır aşktandır
aşktandır susmam
 
Madem Şiir


çok benim gamzelerim ama gülmezsem
kaçıp sığınır eldeki aciz tebessüme
ben çok kararır az gülerim bilinir
durduk yerde gölgelenirim
dalga dalga kızarır göz aklarım
üzgünsem kırmışsındır bendeki şevki
üzgünsem boşa kürek çekmiş birisi
sayarım kendimi aldığım darp
izlerini sayarım mucizeye inanırım
hiç bir medeni
inanmaz benzemez bana benim kadar
yürürken yere bakarım üzgünsem

çok benim bir kişiyi sevinçten delirtecek azlarım
yoksunlarım kaç kişi unutmuş kalmışımdır
dalgınsam bilmişsindir bendeki eski
dalgınsam hoşa gidecek birisi
saymam kendimi verdiğim hasar
tespitleri saymam bunu bir daha inanırım
hiçbir davul dengini
bulmasın istemez çalmasın bana
rahmaninov çalamaz benim kadar
yere bir mahluk kendi kalbini
kaldıramam ağırdır gözlerimin irisi

al madem
 
Üst Alt