Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Engelli gözüyle Bursa'da kısa bir gezinti.

alifatih1958

Aktif Üye
Üyelik
3 Ocak 2007
Konular
58
Mesajlar
1,368
Reaksiyonlar
57
ÖSS’ye hazırlanmaktan bunalan oğlum 19 mayıs tatilinden faydalanıp bir hava değişikliği yapalım diyince 15 mayıs Cuma akşamı İstanbul’dan Bursa’ya gidip 20 mayıs akşamı da kürkçü dükkanına döndük.
Genelde anamızın babamızın yanında evde-bahçede oturmakla beraber bir gün sabahtan akşama kadar Bursa’da ziyaret mekanlarını dolaşalım dedik. Bir kere açık ve net olarak şunu söyleyeyim ki sakatlar açısından İstanbul ile Bursa asla mukayese dahi edilemez. İstanbul belediyesinin bir çok icraatını belki tenkit ediyoruz, hatta kızıyoruz lakin “beterin beteri var” lafı çok doğru bir laf. Bursa’nın en işlek mekanı Ulucami önü ve Heykel meydanı. Ulucami önünde karşıdan karşıya geçmek için bir tane trafik lambası yok. Alt geçidi kullanmak zorundasınız. “Peki kullanayım” dediğinizde de iş bitmiyor zira yürüyen merdiven sistemi yok. Hadi ben basamakları yavaş yavaş inip çıktım lakin tekerlekli iskemle kullanan birisi nasıl inip çıkacak o merdivenlerden kimse düşünmemiş bunu. Daha doğrusu bizleri adam yerine koyup da kimse bunu düşünmek istememiş. Neticede Ulucami önünde karşıdan karşıya geçme imkanınız yok. Kelleyi koltuğa alıp Yaratana sığınıp şansınızı deneyeceksiniz. Ulucami’nin hemen önünde bir wc var. Merdivenle iniliyor ama Ulucami yönetimi bizleri adam yerine koymuş ve engelliler için bir merdiven sistemi yapmış kenefe. Hani koskoca belediyenin düşünmediğini cami yönetimi düşünmüş ya helal olsun valla. Sözün kısası Bursa’da sakatların şehir ve toplumsal hayatlarını kolaylaştıracak tedbirler alınmamış. Öyle bir anlayış hakim değil 1.818.000 (tabelaya göre) nüfuslu koca şehirde. Binmedim lakin metrosunda da bu yönde bir düzenleme yoktur gibime geliyor. Laf Ulucami’den açılmışken gidip gezebilecek durumdaki arkadaşlar camiyi sırf mihrabını görmek için gidip gezmeliler zira dünyada eşi emsali bulunmayan muazzam bir mihrap var camide. O güzellikten gözlerinizi ayıramıyorsunuz. Minber ise bir başka güzel ve öyle olduğu için de koca minberi camdan koruma altında tutuyorlar. Kısacası Ulucami Bursa’ya gidildiğinde ilk görülmesi gereken ziyaret mekanı.Bir diğer yer ise Emir Sultan hazretlerinin mekanı. Yeşil Camii de gezilmeden dönülmemesi gereken yerlerden birisi.Sultan II Murat Türbesi ve camii ve etrafındaki diğer türbeler burayı da mutlaka gezilip görülmesi gereken ziyaret mekanları arasında saymamızı gerektiriyor. Günümüz hırsızlarına baktığımızda bunların önce çalıp çırptıklarını, geberdikten sonra da hırsızlıkları ile orantılı kocaman gösterişli mezarlar yaptırdıklarını görüyoruz. Ama Rahmetli Sultan Murat’ın mezarının sadeliğini görseniz şaşar ve “burada yatan sultan mı yoksa zurnanın son deliği mi” dersiniz. Etraftaki türbelerde de hep saltanat mensupları yatmakta lakin tekerlekli iskemle kullanan arkadaşlar burada zorlanabilirler zira yollar eski büyük taşlardan ve düz değil üstelik bazı yerler merdivenli. Daha gezilecek çok yer vardı lakin zamanımız yetmediğinden bu kadarı ile yetindik. Kalanları da kısmetse bir ay sonra görmek umuduyla anamızın babamızın yanından ayrıldık. Bu arada fiyat listesini gördüm de Ulucami’nin oradaki harbi iskendercide iskenderin porsiyonu 16 TL. Heykel’in oradaki akrabasının dükkanı daha lüks olduğundan muhtemelen orada porsiyon daha pahalıdır gibime geliyor. Valla bir porsiyon iskender 16 TL, helal olsun, ne diyelim. İskenderi emsalsiz ve eşi bulunmaz tatta ama parası da maşallah.

Kısacası asıl amacım Bursa belediyesinin sakatlara karşı vurdumduymaz tavrını ifade etmek idi. Bunu yazarken ben şahsen yeri geldiğinde her ne kadar yerin dibine sokuyorsam da İBB’ye gerçekten teşekkür ediyorum zira en azından bizler için bir şeyler yapıyorlar veya yapıyor gözüküyorlar. Bursa’da yaşayan sakatların hali zora valla.

Bakın mesela eski Bursa B.Ş.Belediye başkanı AKP’den tekrar aday gösterilmedi. Aday gösterilmemesinin nedenleri arasında anormalleşen kanun dışı yapılaşmaya oy uğruna göz yumması ve IKEA’ya sattığı araziden elde edilen gelir ile şehir içinde yılda sadece 3-5 kere kullanılabilecek bir kongre kültür merkezi yapması idi.IKEA’ya satılan arazinin parasını kongre merkezi diye sokağa atmak yerine, o paranın çok cüzi bir kısmı ile sakatların şehir yaşantılarını kolaylaştırıcı önlemler alsaydı kötü mü olurdu? Mesela geçitlere yürüyen merdiven koyabilirdi veya Ulucami önü gibi bulunması zorunlu alanlara trafik ışıkları yerleştirebilirdi.
Ben her zaman şunu derim. Yönetici konumunda olup da bizleri düşünmeyen insanlara Rabbim akıl fikir versin, aklı fikri almak istemeyenlere de Rabbim bir şekilde onların anlayacakları dilden bizleri anlamalarını temin etsin. Bilmem anlatabildim mi duamı?
Kalın sağlıcakla.
 
ali fatih inanın bursayı merak ediyordum yazılarınızı okurken bursayı gezmiş kadar oldum.
 
Evet çok güzel bir şekilde anlatmışsınız. En azından gezmiş kadar olduk.
Teşekkürler paylaşımınız için.
 
Bursa, Amasya, Manisa..Bunların hepsi zamanında Osmanlı şehzadelerinin eğitim gördükleri, devlet yönetimine kendilerini hazırladıkları şehirler olduklarından buram buram tarih kokuyor. Üstelik Bursa koca imparatorluğa zamanında payitaht olmuş bir şehir olması hasebiyle tarih kokusunu daha fazla hissediyorsunuz. Eskilerden kalan hanlar, hamamlar, cami ve türbeler oldukça bol lakin bazılarının restorasyon akabinde amaçlarına uygun olmayan bir şekilde kullanımları işin güzelliğine gölge düşürmüş. Bizim baba tarafının Cumalıkızık köyü ile bağlantıları var. Cumalıkızık köyü Osmanlılar tarafından kurulmuş bulunan ilk birkaç Osmanlı köyünden bir tanesi. Çivi çakamıyorsunuz, koruma altında köy.Sokaklar daracık ve yerli/yabancı bol bol turist gelmekte köye. Sakatlar için köyde dolaşmak zor zira köyün girişine kadar asfalt var ondan sonra asfalt yok, yasak, eski kocaman taşlardan oluşmuş köyün içerisindeki tüm yollar. Dolayısıyla tekerlekli iskemle ile gezinmek insanı zorlar. Ama evler hep eski yapılar. Şirince, Yeşilyurt köylerini görenler varsa nasıl bir yer olduğunu tahmin etmişlerdir zira bunların hepsi hemen hemen birbirlerini andırıyor. Gerçi Yeşilyurt köyünde daha ziyade Rumlardan kalan taş evler var fakat hepsinin ortak noktası neticede tarih kokması.

Eskiden rahmetli dedemin oturduğu Ertuğrul gazi mahallesi ile Uludağ etekleri arasında 4-5km mesafe vardı ve bu boşluk tamamen yeşillik idi. Şimdilerde ise artık binalar Bursa’da Uludağ’a tırmanmakta desem yalan olmaz. Bursa’nın bir başka özelliği veya adı da “Küçük İstanbul” olması. İstanbul’a çok benziyor. Minibüs sürücüleri tıpkı İstanbul’da olduğu gibi saygısız ve hanzo. İstanbul kadar olmasa da trafik şehir içinde berbat ve sıkışık. Bursa yoğun hem de çok yoğun göç alan bir şehir. Hatta en son Mardin katliamından kaçanlar da soluğu Bursa’da almışlar. Yerel yönetimler oy uğruna kaçak yapılaşmaya müthiş göz yumuyor. İki tuğla alan evini konduruyor. Ayrıca enteresandır bu göç edenler kendilerine ait olmayan sahipli araziye baraka kurup akabinde de orasını bir güzel sahipleniveriyorlar. Yani bunlar maalesef güzelim Bursa’yı pisleten çarpıklıklar. Köylü birçok yerde inanın çilek bahçelerini veya kestane ağaçlarını silahla koruyor gece ve gündüzleri. Gözümle gördüğüm hususlar bunlar. Biraz önce “güzelim” sıfatını kullandım Bursa için lakin Bursa’nın artık ne güzelliği kalmış ne de yeşili. Bu güzelliği mahveden de yoğun göç ve insanların cehaleti olmuş. Bakın kısa süre sonra İzmir’i de aynı korkunç akıbet bekliyor zira orası da anormal göç almakta.

Şehir ise daha önce de dediğim gibi tamamen sağlam insanlara göre kurulmuş. Sakatlara yönelik bir düzenleme ben göremedim. Belki göstermelik de olsa bazı yerlerde vardır lakin benim gözüme çarpmadı. Yalova tarafından şehir girişinde, TOFAŞ fabrikası civarında koca koca alış veriş merkezleri sizi karşılayıp cebinizdeki paraya göz dikiyor. Şehre girince de bir klasik büyük şehir yoğun karmaşası ile karşılaşıyorsunuz. Bursa’da gezilecek tarihi mekanlar oldukça fazla. Dediğim gibi bunların başında da Ulucami geliyor. Hem tarihi hem de dini ziyaret mekanı açısından oldukça zengin bir şehir Bursa. Ulucami yanı sıra Emir Sultan Hazretleri Türbe ve Camisi, Yıldırım Camisi, Yeşil Cami, Sultan II Murat Cami ve Türbesi, Uftade Hazretleri, Hacivat ve Karagöz mekanı, Çekirge, Tophane, Uludağ yolundaki meşhur çınar, Çekirge hamamları gezip görülecek yerlerden birkaçı.Sonra Mudanya Bursa ile adeta bütünleşmiş durumda zira şehir İzmir yönüne doğru gelişmiş denilebilir. Ankara tarafı o kadar fazla gelişmemiş, bunun nedeni de bence yoğun göçün daha ziyade şehrin Cumalıkızık-Ankara yönüne doğru yapılıyor olmasıdır. Mudanya’da insanı rahatsız etmeden püfür püfür esen rüzgar altında sahilde çay içmek oldukça hoş oluyor. Mudanya’nın müzesi nasıldır bizlere uygun mudur bilemiyorum. Bursa’ya gelirken yol üzerinde sayılabilecek uzaklıkta İznik yer almakta. İznik de tarihi bir mekan. Hem eski Bizanslılardan kalan kalıntılar hem de Osmanlı eserleri bu şehri gezilmesi gereken yerlerden birisi haline getirmiş.

Ben turizmci değilim ama turizm şirketlerine açıp sorabilirim bizlere uygun araçları var mı, yok ise de temin edip günübirlik de olsa Bursa turu düzenleyebilirler mi,, düzenleyemezler mi? Şayet uygun araç temin edilirse sabah erken saatte yola çıkılıp gece geç saatte dönmek kaydı ile günübirlik de olsa bir tur yapılabilir belki.

Kalın sağlıcakla.
 
Türkiye' de bir hayli yer gezmiş görmüş biri olarak sakatlar için göstermeleik yapılan
bazı uygulamalar dışında (oda pek az yerde) durum facia ötesi.
Burda sezarın hakkını seazara verip İstanbul Büyükşehir Belediyesinin hakkını vermek lazım.
Sakatlara yönelik uygulamalar yapan bir belediye.
Tabi onunda eleştrilecek yanları yok değil. Bilhassa yeni dönem için yaplıan seçimden sonra sanki haklarımız geriye doğru gitmeğe başladı gibi geliyor.
 
Üst Alt