Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Ötenazi isteyen Tuğrul Hoca ve duyarsızlığımız... [Tartışma]

kuyucak

Üye
Üyelik
15 Mar 2007
Konular
50
Mesajlar
860
Reaksiyonlar
0
ÖTENAZİ VE TUĞRUL HOCAMIZIN ASIL MÜCADELESİ NEDİR?

Şöyle başlayayım konuya ve kendime sormaya.. Eylem bütünleştirirdi insanları ve tartışma beslerdi eylemleri.. Değilmiş anladım bunu.. Tartışma ayrımlaştırıyor bizleri, parçalara ayırıyor ve ayrımlaşan bizleri yapılan eylemlere duyarsızlaştırıyor..

Tuğrul Cankurt Hocamın verdiği mücadele aslında ötenazi mücadelesi midir?

Akşam Haber türk haberlerinde uzun uzun söyleşi yapıldı Tuğrul Hocamla..
Gözlerine bakmaya çalıştım ve sesinin titreyişinden ne demeye çalıştığını anlamaya çalıştım.. Esas olarak ne istiyordu?

Gerçekten asıl istediği ötenazi miydi?
Gerçekten asıl istediği insanca yaşamak mıydı?
Gerçekten asıl istediği isteyerek giderken son bir altın vuruş muydu? Giderken ses çıkararak gideyim ve şu Topluma, Devlete son mesajlarımı vereyim de gideyim miydi yapmak istediği?
Engelli olanlara, özellikle Omurilik felçli olanların sorunlarına ışık tutmak mı asıl amacı?

Hangisi derseniz deyin.. Kararlıydı ve soyluydu davranışı.. Ne yapıyorsa bilerek ve isteyerek yapıyordu.. Artık ölümü kanıksamış ve çevresi tarafından bile anlaşılmanın rahatlığı vardı yüzünde ve sesinde..

İsviçre’den ötenazi hakkı için davet almış.. Hocamda bu işi uzatmayacak anladığım kadarıyla..
Bu saatten sonra ne yaparsa yapsın bana düşen önünde saygıyla eğilmek..

Ya bizlere düşen? Mücadele nasıl yapılır, eylem nasıl yapılır dersini bile alamayan algıları kapanmış bizlere düşen nedir? Biz böyle mutluyuz be kardeşim lafını edelim tamamda…
En azından baş konumuzda Ertuğrul Hocamız olsun be kardeşim.. Bir çiçek yollayalım Hocamıza yada bir selam yollayalım içimizden gelen.. Doğru yada yanlış adam tavır olarak ölümü seçti diyelim.. Tanrının yaptığı sınavdan ben geçemedim, ama bu Devlet mi geçti ,bu Toplum mu geçti, diyen Hocamıza bir gönül borcum var benim.. Kendi adıma..
 
Umarım bu eylem bu kadar duyarsızlaşmış insanlar ve devlet için etkili olur,bir sonuç çıkar,Tuğrul hoca ve diğer omurilik felçliler için...Bu programı izlemedim ama Hasan abi sizin bu yazınızı görünce internetten araştırıp okudum bununla ilgili haberleri,istediği sadece insanca yaşamak.biz insan değil miyiz,diğer insanlar gibi yaşamalıyız,tıpkı diğer sağlam insanlar gibi.Eyleminin adı çok anlamlı "Ya insanca yaşam, ya onurlu ölüm" ...Bu ülkede biz engelliler insanca yaşayamayacağımız için onurlu ölümü mü tercih etmeliyiz!Sanırım ölü gibi yaşamaktansa,ölmek daha anlamlı.Sadece vergilerimi verdikçe,oy kullanma zamanı gelince hatırlandığım bir ülkede yaşamak istemiyorum.Topluca bizi kabul edecek bir ülke olsada gitsek oraya.Bu anlamlı eylemi destekliyorum.Sonucu yaşam mı ,ölüm mü olacak bilmiyorum.Daha kendini ve engelini kabullenememiş nice engelli kişiler var iken hocanın bu durumu kabullenişi ve deruni mana içeren onurlu eylemi için tebrik ediyorum.
Ben hiç bir engellinin Türkiye şartlarında yaşayıp ta mesut ve huzurlu olduğuna inanmıyorum.

2008 ekimindeydi sanırım,Almanya'da 50'li yıllarda birçok insanın kolsuz ve bacaksız doğmasına neden olan Talidomid(Thalidomide) isimli(hamilelerin mide bulantısını önlüyor ve sakinleşmesini sağlıyor)ilacı protesto için birçok ülkeden engelli kimseler ilgili firmaya tepkilerini ve içinde buluındukları durumları gözler önüne sermek için bir araya geldi.gösterdi.Ailelerimiz ölüyor ve bu durumda bizim ihtiyaçlarımız sağlayacak birileri hayatta olmadığı için mağdur durumdayız şeklinde pankartlar hazırlamışlar.Bu firmaya yüklü miktarda dava açıldı,umarım olumlu sonuç alınır.Eylemler,protestolar böyle birlik içinde olmalı,duyarlı engelliler,duyarlı ülkeyi meydana getirir.
 
Ya insanca yaşam ya da onurlu ölüm...Bir tepki ancak bu kadar güzel ifade edilebilir...
Haklı bir tepki Tuğrul hocan'nın verdiği...Tuğrul Hoca, onurlu yaşamın bedelini hayatıyla ödemek zorunda kalmaz umarım...
Bu ülkede bir şeylerin değişebilmesi için, elini ateşin altına koymak gerekiyor çoğu kez,yanan Tuğrul Hoca olsa bile kazanan insanlık olur umarım...İnsanlığımız uyansa artık derin ve umursamaz uykusundan...Uyansa da bu yok sayılmışlığa bir dur dese,yeter dese...Tuğrul Hoca'nın kıvılcımı hepimzi tutuştursa,yanacaksak birlikte yansak,yaşayacaksak birlikte ama onurlu yaşasak...
 
Ötenazi bir insan hakkıdır. Her kim yaşamın kendisi için dayanılmaz olduğunu düşünüyor, ölmek istiyor, ama fiziksel durumu intiharı gerçekleştirmesini olanaksız kılıyorsa, bence o kişi için ötenazi bir seçenek olabilmelidir. Etik olarak bu düşüncem çok nettir.

Bununa birlikte, yaşamın -her türlü zorluğuna, pisliğine, adaletsizliğine, çirkinliğine rağmen- güzel olduğunu iliklerime kadar da hissediyorum.
Sakatlığımdan dolayı ortaya çıkan kısıtlılığım ve toplumsal ilişkilerde karşıma çıkartılan sorunlar/engeller elbette bazen bunalltıyor beni. Küfrün bini bir para o zamanlarda :) Önümüze konan, karşımıza çıkan adaletsizlikler için payıma düşen kadarıyla sövmek, o adaletsizliklerin ortadan kaldırılabilmesi için bişeyler yapmaya çalışmak, o adaletsizlikleri dile getirmek, bıdı-bıdı konuşmak, bazen dönüp arkamı gitmek, bazen umursamamak, bazen ağlamak, bazen üzülmek, ama illa da güzellikleri anımsamak kısa sürede kendime getiriyor beni. Dönüveriyorum hemen güzel yaşama. Her ne olursa olsun sakatlığımla yaşamayı seviyorum. Sakat, tekerlekli sandalyeli, her bi şey için başkasının yardımına ihtiyaç duyan adam olarak yaşamayı seviyorum. Sakatlığın bana çok şey kattığını düşünüyorum. Ailemi seviyorum. Dostlarımı ve arkadaşlarımı seviyorum. Güzel yürekli insanları seviyorum. Kötülere küfretmeyi, onlarla mücadele etmeyi, karşı safta, güzel yürekli insanların tarafında olmayı seviyorum. Mücadelenin her türlüsü gibi sakatlıkla ilişkili konularda da debelenmeyi seviyorum...

Bir gün ölmek istersem, kendime sakatlığımın dışında binlerce sebep bulabileceğimden eminim. Ama bir o kadar da eminim ki, yaşamak için yüz bin sebep de bulurum kısa sürede. Hasılı, o an gelirse, tercihin bana verilmesi önemli... Ben melamet hırkasını kendim giydim kendime / Ar, namus şişesini taşa çaldım kime ne? / Gah çıkarım gökyüzüne seyrederim alemi / Gah inerim yeryüzüne seyreder alem beni / Sofular haram demişler bu aşkın şarabına /Ben doldurur ben içerim günah benim kime ne? :)

Tuğrul abimiz de eminim yaşamak için bir sürü güzellik bulabilir. Sakat halinin yarattığı onca bağımlılığa rağmen eminim çok güzel şeyler yapabilir. Ve yine eminim ki ölümü tercih etmek için bulduğu sebeplerden çok daha fazlasını bi çırpıda sayabilir. Sevdiği insanları her gün görmenin, onu seven insanların bir merhabasını daha duymanın kendisi bile yaşamak için bi sebep bence. Yaşamasını çok çok çok isterim... Ama işte, gece yastığa kafasını koyduğunda ölüm istiyorsa, ve daha da önemlisi, her gece kafasını yastığa koyduğunda ölüm istiyorsa, hani insanın dili varmıyor söylemeye ama, her şey istediğin gibi olsun be abi...
 
"Tuğrul abimiz de eminim yaşamak için bir sürü güzellik bulabilir." demiş OturanBoğa ,elbete bulabilir. Ama Tuğrul hoca'nın derdi bu değilki, gider ayak tüm omurilik felçlilere bir hayrım dokunsun mücadelesinde bana göre.Yoksa sessiz sakin yapardı mücadelesini. Bu mücadele medya desteği ile devlete karşı verilen bir mücadele.
Devlet size özel yatak vermiyorsa ,bir hasta bakıcı vermiyorsa yada ihtiyacınız olan her şeyden sizi mahrum bırakıyorsa ben bu mücadeleye ve ötenazi isteğine şapka çıkarırım.
Eğer Tuğrul hocaya ötenazi uygulanırsa bu devletin ayıbıdır.İnsanca yaşama hakkını vermeyen devlet belki şapkasını önüne alır ve düşünür ne dersiniz...
İşte Tuğrul hocanın mücadelesi budur bence...
 
Tuğrul Hoca birşeyleri başlatabilmek için ötenazi istiyor.Peki başlatabilirmi? Ben hiç sanmıyorum Yine arkasından söylenecek şey toplumun açıkça ifade etmediği ama ancak öldükten sonra söylenen"İyi adamdı Allah rahmet eylesin KURTULDU ZATEN HASTAYDI" olacak..
 
"ya insanca yasham ya da onurlu ölüm"...

bahsedilen programi izlemedim, direkt tugrul hocayi dinleyemedim yane... dolayisiyla bu bashlikta ve internetteki bi iki haber sayfasinda okuduklarimdan yola cikarak yazicam bishiler... eger tugrul hoca "ya insanca yasham, ya onurlu ölüm" derken asil demek istedigi "insanca yashamama müsade etmiosunuz, bi taraflari kirilan hayvanlari geberttiginiz gibi beni de gebertin de siz de kurtulun ben de kurtulayim" demek istiosa, eger bu eylem insanca yashama olanaklarini kendisine ve kendisi gibi bicok bashka insanlara sunmayan devlete ve buna duyarsiz kalan topluma bi haykirishsa, tek ya da bashlica amaci buysa kendisini destekliorum ve ben de o topluma dahil oldugum icin utaniorum...


yok ama eger "onurlu ölüm, monurlu ölüm" diyerek hayatindan bikan/biktirilan/bikilan sakatlari/hastalari yasal yollardan öldürme "hakkinin" (ötenazi benim gözümde bundan bashka bishi degildir) tr'de uygulanmasiysa amaci, kusura bakmasin ama "yaninda" olamicam ... kendisni cok cok cok iyi anlasam bile, "yetti gari, ölmek istiom" demesine tüm tüm tüüüüüm kalbimle anlayish gösterebilsem bile ve hatta bicok arkadashin da burda ifade ettigi gibi sessiz sedasiz gitmeyi secmek yerine giderayak birilerinin ayibini yüze vurma istegini alkishlasam bile ötenazinin yasal olmasina, bisheylere cözümmüsh gibi ortaya konulmasina karshiyim... "onurlu ölüm" diye bishi yok benim icin... ölümün onurlusu onursuzu olmaz benim icin... ölüm ölümdür, bitishtir, yok olushtur... istesek de istemesek de hepimizi bekleyen sondur... "hak" degil, hic kimsenin kacamadigi bi mecburiettir ölüm... yasham her an birileri tarafindan sonlandirilmaya müsait oldugu icin "yashama hakkindan" bahsedilmesini cok dogru buluyorum... ama hic kimse isteyerek veya istegi dishinda ölümsüzlükle bashbasha birakilamadigi sürece veya öteki dünyadan geri getirilemedigi sürece ölümden bi hakmish gibi bahsedilmesi bana cok ters gelio... "onurlu ölüm" toplum cogunlugunun iyiligi ve rahati icin hayatini bilerek riske atan azinligi kutsamak, yüreklendirmek icin uydurulmush bi ifadedir (ki bunun gercekten böle olup olmamasi gerektigi tartishilabilir bence)... ama insanca yashayabilmek dururken aci ceken hayvanca gebertilmeyi secmek durumunda kalmaya "onurlu ölüm" denilmememli (ki bu durum cogunlugun rahatina gelse de)...


uzatmiym; sebep ne olursa olsun, artik dayanamadigi icin ölümü secmish bi insanin bashina gelebilicek en kötü shey cevrenin onu "anlayarak" onun bu secimine onay ve destek vermesidir bence... o insani gercekten anlayan cevre, ölmesine yardimci olmak icin deil, ona ölümü sectiren nedenleri ortadan kaldirmak icin cirpinmalidir (tugrul hocanin eshi gibi)... isvicre'den kendisine "ülkende seni öldürmüolarsa gel de iyi kalpli bizler hümanist hümanist öldürelim seni" anlamina gelen davetiye cok cok cok korkunc bishi bence... kiniyorum isvicre'yi!!!... evet, en az tugrul hocaya ölümü sectiren tr devletini ve benim de hepimizin de dahil oldugu bu duyarsiz toplumu kinadigim kadar kiniorum!!!... moralim cok bozuldu...


saygilar...
 
Aynen sevgili reku'nunda dediği gibi çok üzücü bir durum:eek:Ötenazi isteği o insanın ne kadar yorulduğunun göstergesi bencede..
Dün bir kaç arkadaşım izleyeceğini söylediğinde ben kendilerinede aynı kelimeleri kullandım söyledim,kaçtımm,nasıl izleyebilirim o insanın çaresizliğini
Söyleyecek doğru kelimeleride bulamıyor insan böyle durumlarda..:eek::eek:
 
tuğrul hoca nın kararına saygı duyuyorum gercekten ınsanlık adına cok üzucu dıramatık bır yaşam : ötenazı bır hak veya bır kurtuluş yolumu bunun tartışmasına gırmıyecem ama bır ınsan bu yola baş vurmuşsa yaşamaktan umudunu yıtırmışse o zaman devlet ve toplum olarak bunu kendımıze sormalıyız devletın yapabıleceklerı olanaklar cok fazla ne yapılabılır onun uzerınde durmayacam bız toplum olarak bır engelı veya başka insanı konularda ne kadar hasasıyetımız var bır ınsan olarak herhes bu konuyu kendısıne sormalı sadece olaylar gundeme gelınce bu olmamalıdır dıye duşunuyorum herkese yaşamda feyız almalarını tum kalbimle dılıyorum
 
Bu ve bu tür konular; hele "sanal âlem"de duyarlılık-duyarsızlık, uykudalık-uyanıklıkla açıklanamaz!

Duyarlılık deyince empati (duygudaşlık) kavramı da giriyor işin içine çünkü.. -gerçi ayrı tartışma konusu ama- "Sanal âlemde iyi empati yaparım ben" diyene ancak gülerim. :D

Daha önceleri birçok kez ifade ettiğim gibi: Günümüzde gerçek anlamda tepki, bilinçli + örgütlü insan işidir. Kimin, neye, neden, nasıl, nerede ve ne zaman tepkide bulunması gerektiğini saptamak ve hayata geçirmek ancak bilinçli ve örgütlü insanların işidir.
Eğer bir problem varsa, tepki konulmak isteniyorsa; arkadaş götürür konuyu bağlı bulunduğu örgüte, sonuna kadar tartışılır ve karara bağlanır, kararın gereği neyse yapılır.. Örgütünü ikna edebilirse hep beraber konulur tepki.. Yok edemezse yapacak bişey yoktur o zaman! Yok, "ben 1'eysel tepki korum", yok "beni öldürecek ülke ararım", yok "medyayı arkama alırım" vb.. hepsi hikâye.. geçiniz..:(
"Ama öyle bir örgüt yok kiiii" deniyorsa, o zaman onu tartışalım.. Niye yok? Olması için ne yapmak gerekir? İyi bir "örgüt" nedir, ne değildir? (Tabii burada sözünü ettiğim; "Demokratik Kitle Örgütü ya da Sivil Toplum Kuruluşu dediğimiz legal ve reel örgütler..)


Ayrıca, Rekucumun her sözcüğünün altına imzamı atarım.. Teşekkürler:)
 
hocanın başına gelenleri ben şöyle algılıyorum trafikteki enbüyük zaaf trafik sıkortasının
magdurlarına bakamaması of derneğinin busiteden okuduğum şekile göre of li bir hastanın yıllık 24 bin TL
iken bizim ülkemizde halen 60 bin lira veriyor sürekli sakatlığa oda tabiki mahkeme nezaman sonuçlanırsa
çok acı .
 
ben de senin shu cümlen haric, söyledikerinin altina imzami atarim, güzel babenjim;

(...) Örgütünü ikna edebilirse hep beraber konulur tepki.. Yok edemezse yapacak bişey yoktur o zaman! Yok, "ben 1'eysel tepki korum", yok "beni öldürecek ülke ararım", yok "medyayı arkama alırım" vb.. hepsi hikâye.. geçiniz..:(

[FONT=Arial][FONT=Verdana]bireysel olarak yapacak bishey olmasaydi örgütler de hic bi zaman meydana gelmezdi; tr icin hayalini kurdugun örgüt ve örgütlü insan hep hayal kalir gibi gelio bana... bireysel tepkiyi cok da fazla kücümsememek lazim diye düshünüom... sanal alemde duygudashlik, tepki, kinama, uyaniklik bidi bidi konusunda söylediklerine de hak vermek zorundayim galiba ve kendi payima düsheni (yine utanarak) üstüme aliom :eek:... örgütlü bi sakat harekati shart... ama ötenaziyi destekleyen herhangi bi harekatin icinde bulunmak istemiom!...[/FONT]


[/FONT][FONT=Verdana]sevgiler...[/FONT]
 
"Bana tepki gösterip 'O zaman intihar et' diyorlar. Ancak benim ne durumda olduğumu intihar bile edemiyeceğimi bilmiyorlar. Bilselerde benden bunu istemezlerdi, çünkü boynumdan aşağısı tutmuyor. Ayrıca bazılarıda dinen günah olduğunu ve bunun bir imtihan olduğunu söylüyorlar. Ancak bence asıl imtihanı bu ülkeyi yönetenler veriyor. Milyonlarca felçliyi kaderiyle, ölümle başbaşa bırakan bu ülkenin yöneticileri asıl imtihandan geçiyor"

demiş bir gazeteye yaptığı açıklamada. Anlayana bir sürü mesaj var bu sözlerin hepsinde.
Tuğrul Hocanın "ya insanca yaşam ya da onurlu bir ölüm" diyerek çıktığı yol yaşadığı sorunlara bir tepki bence. Kararını uygulamak için kapı kapı dolaşmış. Sonunda İsviçre kabul etmiş.

Tuğrul Hoca kendince haklı elbet seçiminde. Ancak, Birşeylerin değişebileceğinden de umudu yok gibi sanki . "Öldüğümde sadece çok çekti kurtuldu diyecekler arkamdan" diyordu çünkü.

Herkes gibi benimde dileğim vazgeçmesi ötenaziden. Lakin Tuğrul Hoca kararlı vazgeçmeyeceğini söylüyor. Bu durumda "vardır bi bildiği" deyip saygı duymak lazım kararına.

- ha bu arada, [SIZE=1](konu dışı)[/SIZE] başka bi nokta dikkatimi çekti;
İsviçredeki işlem yaklaşık 15 milyon Liraya mal olacakmış. Bu miktarı tedarik edebilirse eğer gidip yaptırabilecekmiş işlemi Tuğrul Hoca...

Bu da ayrı bi Türkiye gerçeği, Paran yoksa Ölmeye bile hakkın yok :)
 
Herkes gibi benimde dileğim vazgeçmesi ötenaziden. Lakin Tuğrul Hoca kararlı vazgeçmeyeceğini söylüyor. Bu durumda "vardır bi bildiği" deyip saygı duymak lazım kararına.

- ha bu arada, [SIZE=1](konu dışı)[/SIZE] başka bi nokta dikkatimi çekti;
İsviçredeki işlem yaklaşık 15 milyon Liraya mal olacakmış. Bu miktarı tedarik edebilirse eğer gidip yaptırabilecekmiş işlemi Tuğrul Hoca...
Bu da ayrı bi Türkiye gerçeği, Paran yoksa Ölmeye bile hakkın yok :)

roaccutane bu dediklerine katılıyorum herkes kendi yaşadığını bilir tv de bir kez gördüm çok zor bir durum sadece konuşmanın dışında bir şey yapamamak.salında sosyal devlet olarak sahip çıkılması gerekir özel bakıcı tahsis edilerek tüm ihtiyaclarının giderilmesi gerekir. bu karardan vazgeçirilmesini dilerdim.
 
Tuğrul Hoca kendince haklı elbet seçiminde. Ancak, Birşeylerin değişebileceğinden de umudu yok gibi sanki . "Öldüğümde sadece çok çekti kurtuldu diyecekler arkamdan" diyordu çünkü.
bence, kulaga ümitsizlik gibi gelen bu cümleyi bile bisheylerin degishmesini, biyerlerde bishilerin kipirdamasini ümit ettigi icin sarfetmishtir...

eger ölerek artik dayanamadigim cilemden kurtulmak olsaydi bitek amacim, ülke ülke "gezip" isvicre'de "care" bulmama gerek kalmazdi, 15 milyonu ödedikten sonra, bu ishi kendine "meslek" edinmish bi kiralik katil de bulabilirdim gibi gelio bana, hem de sessiz sedasiz... ha! yasal olmazdi tabe - yasal olmasini da istemiom zaten...

tugrul hocanin kararina saygi duymaya gelince; elbette ki onun bu zor ve "caresizlikler" yüzünden sürüklendigi "kararini" kinayacak, yargilayacak kadar küstah degilim ama onca söylediklerini duymazdan gelerek kendisine "tepki gösterip 'o zaman intihar et' diyenleri" yargilamak öylesine gelio ki icimden, anlatamam...
 
Rekucum,

Bak ben orada "1'ey" dedim.. "Birey" değil.. :) Birey, örgütlü insandır! Tekil değildir! Yalnız değildir! Sadece kendisi için yapmaz hareketlerini! Saman alevi gibi bir anda yanıp sönmez tepkisi.. Kalıcıdır.. Devamı gelir.. Sonuç alınana kadar sürer..

1'eysel tepki deyince benim aklıma; 2001 ekonomik krizinde başbakanlığın önünde yazar kasasını atan esnaf gelir. Çoğu kişi gülümseyerek hatırlar onu.. :) Adı bile bilinmez.. "Yazar kasasını atan esnaf"dır.. Ya da Irak'ta Bush'a papucunu fırlatan gazeteci.. Belki ilk kez yapıldığından ve medyatik oluşundan ötürü önem taşıyor gibi görülebilir ama sonuç???

tr icin hayalini kurdugun örgüt ve örgütlü insan hep hayal kalir gibi gelio bana..

Boshver şimdi benim kurdugum hayali.. :p Daha oralara gelmedik! "Neyin, nasıl olması gerektiği"ni konuşuyoruz.. Olur mu, olmaz mı, hayal mi, ütopya mı sonraki işler..
 
ötanazı insanı hak mı....? KUR'AN-I KERIM 'DE BÖYLEBIR HAKKI ANLATAN AYET VAR MI ?

ötanazı ALLAH'A ISYANDIR... HA INTIHAR HA BU ....FARK YOK...BU ADAM SENELERDIR HAYKIRIYOR....ÖĞRENCILERI YALVAR YAKAR OLDU ... HIC BIR SARTTA ÖTANAZI SAVUNALACAK BIR SEY DEQILDIR.....BASTAN SONA YANLIS....GÜNAH......

ALLAH'IN VERDIGINE KARSI GELMEK....
 
Tuğrul hocanın ötenazi istemesinin asıl sebebi omirilik felçlilerin yaşadığı sorunlara çözüm bulunması için devlete karşı bir eylemse bence zararlı çıkan yine Tuğrul hoca olacak olan tatlı canına olacak.ben inanmıyorum bir şeylerin değişeceğine.

Bir süre medyayı meşgül edecek. Belki devlet toplumun tepkisini azaltmak için bir iki güzellik yapacak engelli insanlar için okadar..


sanki çok köklü değişimler olacakmış gibi helal olsun Tuğrul hocaya diyenleri anlamıyorum.Bir canı bir yakını olsaydı Tuğrul hoca bu kadar rahat konuşabilirmiydi acaba ötenazi kararını haklı bulanlar?

İnşallah vaz geçer bu isteğinden.yaşamak herşeye rağmen güzel:)

Ertuğrul hoca'ya ötenazi uygulanması için yüklü bir para gerekiyormuş.sırf meraktan soruyorum acaba maddi olarak kimler destek vermek ister? kimler elini cebine atar böylesi bir konu için? o isimleri gerçekten çok merak ediyorum..
 
Ben söz ettiğiniz programı izlemedim. Ama Tuğrul öğretmeni daha önce Siyaset Meydanı’nda izlemiştim. Neden ötanazi istediğini soruyordu Kırca. Tuğrul Öğretmen, bir bir yaşadıklarını anlatıyordu. Ne kendi suyunu içebiliyor, ne tuvalete gidebiliyor, ne yemeğini yiyebiliyordu. Hiçbir gereksinmesini karşılayamıyordu. Hep bir başkasına muhtaçtı. Boynundan aşağısı felçti. Yalnızca düşünebiliyor, konuşabiliyor, ama hiçbir uzvunu kullanamıyordu.

Onun anlattıklarını duyunca, bir yıl öncesinde hastanede ameliyat sonrasında yaşadıklarım aklıma geldi. Ameliyat sonrasında ben de öyle olmuştum. Kalkamıyor, tuvalete gidemiyor, yemeğimi yiyemiyordum. Bir başkasından çatalını istemek, tuvalete başkasının yardımıyla gitmek ne kadar da zordu. Geceyarısı uyanıyor, midem bulanıyor, ama sevdiklerimi uykusundan uyandırmak istemiyordum. Onların bir “offf” bile demesi bana dokunuyordu. Sabah, vizit olduğu sırada üstüme başıma kusuyor, ama üstümü değiştiremiyordum. Doktorların karşısına öyle çıkmak zorunda kalıyordum. Yerin dibine geçiyordum. Utanıyordum. Hastane günlerimde kanserli hastalarla birlikte yattım. Sabahlara kadar insanların inildemeleri… Bağırmaları… “ Ağrı kesici istiyorum. Ağrı kesici istiyorum diyen hastaların çığlıkları… Yüreğim dayanmıyordu… Hemşirelerin duyarsızlığı… Hasta yakınlarının hastaların yanlarında olup bir şey yapamamaları… Kimi “bıktım artık “diyordu… Kimi gizli gizli ağlıyordu… Kimi çaresizdi… Orada çok şey görüp yaşadım.

Tuğrul Öğretmen’i dinleyince, tüm bunlar gözlerimin önünden film şeridi gibi geçti. Gerçekten de insanın bağımsızlığını, özerkliğini kaybetmesi korkunç bir şey… Hep bir başkasına bağımlı olarak yaşamak da.

Kuşkusuz, yaşamın anlamı, kişiden kişiye göre değişebilir. Ölümün anlamı da… Kimi için bir sondur. Kimi için başlangıçtır. Karşımızda ülkesine yıllarca hizmet etmiş bir öğretmen var. Bugün, hastanelere gittiğinizde paranız varsa özel odada kalabilirsiniz. Yoksa, diğer hastalarla birlikte üst üste yatmak zorundasınız. Sizinle birlikte refekatçınız da rezil olur. Sabaha kadar beton zemin üstünde yatar, yüreğiniz sızlar. Yalnızca, Tuğrul öğretmenin değil, milyonlarca insanın değeri yok bu ülkede.

Sağlık sistemi berbat durumda. Tuğrul öğretmen kendi kaderine(!) terk edilmiş durumda. Ailesi de… Hepimizden biri o. Acaba Tuğrul öğretmene bir hemşire verilip onun bakımı devletçe karşılansaydı Tuğrul Öğretmen bu kadar acı çeker miydi? Ötanazi ister miydi? Tuğrul Öğretmen’in haykırışı devletin işleyişine ve tüm insanlara. Bizim birey olarak utanıp utanmamamız bir anlam ifade etmiyor. Utanması gerekenler utanmıyor. Bu halk da hala onlara oy veriyor.

Tuğrul öğretmenin cephesinden baktığımızda “ ya insanca bir yaşam ya onurlu bir ölüm” cuk diye oturuvermiş. Tuğrul Öğretmeni içinde bulunduğu koşullar ötanazi istemeye itiyor. Her gün, ölmektense, bir kere ölmek iyi diyor.

Ötanazi, denince benim aklıma, bir kişi, dayanılmaz derecede acı çekiyorsa, bunun ilacı yoksa, tedavi edilmeyecek durumda ise, o kişinin bir seçim hakkı olmalıdır diye düşünüyorum. Bu beden benim. Acıyı yaşayan benim. Öyleyse, kişinin yaşamayı seçip seçmemesi onun elinde olmalıdır.
 
allahın verdiği canı allah alır..intihar la bire bir verdiği karar...doğru bir karar değil..
 
Ben melamet hırkasını kendim giydim kendime / Ar, namus şişesini taşa çaldım kime ne? / Gah çıkarım gökyüzüne seyrederim alemi / Gah inerim yeryüzüne seyreder alem beni / Sofular haram demişler bu aşkın şarabına /Ben doldurur ben içerim günah benim kime ne?

Aynen oturanboğa..
Bende insanların tamamen çaresiz kaldıklarında ve acıya dayanamadıkları aşamada Ötenazi haklarının olması gerektiğine inanıyorum..
 
HAYDAR HAYDAR HE PATRON GÜNAH BENİM KİME NE??:DGÜZELDİ DOĞRUSU BÖLE BİR KONU İÇERİSİNDE....
GELELİM KONUMUZA..
GÜNAH İNSANIN KENDİNİNDE YA TOPLUMA VERDİĞİ OLUMSUZLUKLAR...HERKES AA HADİ GEL ÖTENAZİYE İSVİÇREYE DİYECEK DURUMU YOK...OLUMLU TEK ŞEY KENDİNE...TABİKİ ÖLÜMDEN SONRASINA İŞİN KOLAYI OLARAK BAKIYORSA... İNSAN İLLAHİ İNTİHAR MI ETMELİ HAYATIN OLUMSUZLUKLARINA KARŞI....HEM BİR CAN DİĞER CANLARIN HAYAT ŞARTLARINI DEĞİŞTİRMEYE ÇALIŞACAK MI HAYIııııırrrr....
TABİKİ BAKANADA ZOR BAKTIRANDA KOLAY BİŞİ DEĞİL EZİYET BELKİ AMA HER CANLI ÖLÜMÜ TADACAKTIR ECELLE ÖLMEK VARKEN BİR İNSANIN KENDİ CANINI ALMAK İSTEYECEK KADAR SOĞUKKANLI OLABİLECEĞİNİ DÜŞÜNCESİ KORKUNÇ BİŞİ....Kİ SEVDİKLERİ AİLESİ DOSTLARI GERİDE BIRAKTIKLARI....
ELLERİ MAHKUM...ÇOK ÇOK ÜZÜCÜ BİR KONU İKİLEMLER GEL GİTLER....
ALLAH ŞİFA VERSİN DİYORUM....
VE ŞU HADİSİ YİNEDE BEN EKLEMEK İSTİYORUM...

"Hiçbiriniz, başına gelen bir zarardan dolayı, sakın ölümü dilemesin. Mutlaka böyle bir şey yapması gerekiyorsa, şöyle dua etsin:
"Allahım! Yaşamak benim için hayırlı olduğu sürece beni yaşat. Ölmek benim için daha iyi ise, canımı al!"

BÖLE BİR HAK OLMAMALI.....İNSANCA YAŞAMAK İÇİN
 
evet yaşamak hem çok güzel hemde bir okadar acı.alahım çaresiz etmesin bizleri ama zaman zman oluyoruz.devlatimizin tüm oalnakalrı seferber edip tugrul hocayı ve onun gibilerin tedavi için bütün çabalarını harcamalarını istiyorum.bir çok deneyler yapılıyor felçle ilgili birçok yeni tedavielr çıkıyor.sabret tugrul abi sabrın sonu selametmi bilmiyorum ama dicek sözümde yok açıkçası kelimeler yetersiz kalıyor çok ince çok hassas bir konu bu.yakın komşumuz böyle bir anısı olmuştu.oglan ve kız olmaz üzere 2 evlat sahibi komşumuz oglu cam keimk hastası diye bütün emekelrini harcadı ama çözüm bulamadı .hemen arkasından kız çocuguda aynı rahatsızlıga yakalandı sonucunda intaharı seçti.baba vefat etti. 5 yıl sonra oglu düzeldi doktor oldu .bi kaç sene sonra kızıda düzeldi bankacı oldu.herşey yoluna girdi.olan babalarına olmuştu.sabırmı edemiyoruz yoksa gücümüzmü tükeniyor.yada bilmiyorumişte sabretmemiz gerektiği söyleniyo iyi veya kötü sonucunu bilmeden.tugrul hocada intahar ettikten sonra tedavisi çıkarsa hiç şaşırmam.nolur engel olalım intara bilemeyiz yarınlar bize ne getircek.
 
Tugrul beyi daha oncede tv da izlemistim.Bana kalirsa ruh halinden kaynaklanan boyle bir istegi var.Hic kimsenin kendini oldurtecek kadar iradesinin oldugunu sanmiyorum.Ondan daha zor kosullarda yasama dort elle sarilan insanlar tanidim.Vucut fonksiyonlarini kaybetmis,acilar icinde, oleceklerini bile bile hayatta kalmak icin caba sarf edenleri gordum.Hayattan kopmayi istemek, oyle her babayigitin harci degildir.Tamam belki duzelmesi mumkun degil rahatsizliginin bu tibben kanitlanmis olsa bile, hic degilse cevresinde olan bitenin farkinda yasiyor hayatini.Isteklerini rahatca soyleyebiliyor.Esi ve cocuklari yaninda, uzuluyorlar haline cunku tugrul bey uzuyor cevresindekileri.belkide torunlarida var onlarin buyumelerine tanik olacak ama Tugrul bey tutturmus “olmek istiyorum”diyor, baska acik kapi birakmiyor.Iyi peki ya cevremizde yasayan hic bir egitime tepki vermiyen, kendi isteklerini dahi soyleyemeyen zihinsel engelli cocuklarimiz ne yapsin!iyi hic bir gelisme yok diye onlar icinde otenazi isteyelim o zaman..Dogru mu bu sizce? Toplu katliam olsun.Nasilsa hic bir gelisme yok.Kendi otenazilerini isteyecek kadar bile iradeleri yok.
Ben hic yakistiramadim bir egitimciye.Bence otenazi isteyecek kadar cesaretli olan iradesini farkli yerlerde kullansin.
Hadi diyelim devlet Tugrul hocaya bakimi icin bir gorevli hemsire Verdi.Peki Tugrul hoca ne kadar rahat olacak bakicisinin yaninda?Kendi ailesinin yanindaki rahatligi bir hizmetlinin yaninda bulacak mi?Ben sanmiyorum rahat olsun.Bazi ozel ihtiyaclar vardir ki, bunu kisa donem bende yasadim, oyle herkesten isteyemezsin.
Tugrul hoca “boyle yasamaktansa olurum daha iyi” demis.
Yardimci olamayacagim hocam”daha once hic olmedim”ben…..
 
''ömür dediğimiz süreç küsecek kadar çok değil''
her şeye rağmen kendi gelen ölüm güzeldir.
gerçekten ölmek istiyorsa bir insan bunu öyle kolay halledebillir ki,
çevresi bunu yadırgamaz bile.
bangır bangır ölmek benim tarzım değil,belki hocamnızın tarzıdır.
öldükten sonra da kıyametin başlamıştır artık.
öteneziyle ölmek onursa; böyle onurlu ölmek farketmiyor bana göre.
sonuçta sakatlık kapısız kilitsiz hücre yaşamıdır.
ölene kadar hücrede kalınacak ,renk yok,ışık yok,tüpü bitmiş tv gibi power bas,
siyahtır ekran.
kişi bunu kaldıramıyor çünkü bitmiş belli ki ,yaşama bakış açısıyla görecekleri.
çevresindeki insanların,o kişiye gitmesi gerektiğini,ölse kurtulur mesajını vermeleri hüzünlü.
zaten hücreye düşmüştür artık,bari hücrenin duvarlarına birşeyler yapın
oyalansın ..
 
Bu tartışma kafamda olan bir çok şeyi, bana göre test etti..İlk önce iletişim gerek..
İnsan öyle bir kurgulanmış ki.. Her somut olaya aklındakilerle bakıyor.. Her resmi aklındakilerle yorumluyor.. Aynı somut olayın, aynı resmin, aynı eylemin hiç bir yansıması aynı olmuyor düşüncelere.. Düşünceyi düşünce belirliyor.. O zaman yaşamın , gördüklerinin eylemin ve de dış dünyada olanların anlamı kalmıyor bence.. Yani burada şartlanmış kafalarla bakan kafa demiyeceğim, nasılsa beynin içinde at gözlüğü işlevi gören kelimeler var.. Amacım kimseye, ve kimsenin bakış açısına bulaşmak değil.. Bu düşüncelerin çiçek açması olayını geçmiş.. Dünyada hiçbir eylem yada somut olayın sallayamayacağı , sarsamayacağı bir düşünsel yapı, insanın kendisine ne kadar zarar verir acaba? Tamam her olay karşısında insan kendini Legolarla yeniden üretemez… Çatısını kurar ve oraya istediklerini taşır.. Fakat bazen taşıdıkları o çatıyı zorlar yaaaa insanın..
Demek ki Düşünceleri doğrulayacak tek olay olmasa da, yada düşünceleri her şey çürütse de bizler aynı düşünmeye devam edeceğiz..
Aslında herkesin her olayda nasıl davranacağı belli.. Her olaya nasıl bakılacağı baştan belli ise Bizler neyin tartışmasını yapıyoruz.. Dinsel açıdan bellidir olaylara nasıl bakılacağı.. Yada sistemi dövmek isteyenler her buldukları değnekle sistemi dövdüğünü sanırlar.. Ben yürekleri acıtan bu olayda nasıl bakacağımı şaşırmıştım oysa.. Bir sürü neden olabilir demiştim..
Bireysel çıkış olayına gelince.. Düşünsel devrim yapanlar genellikle kendi toplumlarının dışladığı, kabul etmediği, içlerinden koparıp attığı PİÇLERDİR.. Başka bir deyişle hiçbir peygamber kendi şehrinde peygamber olmamıştır.. Bireysel çıkış düşünebilme şeklinin değişmesidir.. Matematik nasıl bir soyutta düşünme sanatı/bilimi ise, insan kültürü aslında çoğu zaman düşünme sistematiğidir.. İşte bu düşünme sistematiğini bazıları alt üst eder.. Aynı kelimelerle düşüncenin tamamını, bazen de dar bir alanını yeniden belirler.. Gelişim zaten budur.. Düz bir şekilde ilerler gözüken her şey çoklu çelişkiler sayesinde ilerlemektedir.. Bir çelişki zaman içinde etkisini yitirir.. İlerleme için yeni bir çelişki yada düşünce sistematiği gelişmesi gerekir.. Neyse bu ufak dialektik dersi için herkesten özür dileyecek değilim..
İşte Hocanın bu çıkışını aslında ilerlemenin tıkanıklığı olarak algıladım ben.. Biz engelliler bile yeni bir şey için tıkandığımız noktada Hocanın çıkışı çok özgün, yaşamsal geldi bana..
Örgütlü olmaya gelince; Elbet burada örgüt diye yalvaranlardan biri olan ben niye bu bireysel çıkışların yanında yer alıyorum.. Örgüt bir düşünceyi hayata geçirmek için kurulur.. Herkesin düşüncesi kendisine ise örgüt kurmanın bir anlamı kalmıyor ki.. Zaten tıkanmış, lime lime dökülen düşünceleri yaşatmak için kurulmuş ser sefil örgütler var.. Yeni düşünceler yeni örgütleri doğurmalı diyorum… Örgütlü olmak vazgeçilmezlerimdendir benim..
Yoksa Ötenazi kutsanacak bir yol değildir bana göre.. Fakat seçenlere de eyvallah derim.. Ölüm gidene ölüm değildir benim için.. Ölüm kalanlaradır..
 
[FONT=Tahoma] Ölüm gidene ölüm değildir benim için.. Ölüm kalanlaradır.. [/FONT]

kalanlar açısından değerlendirmek lazım birazda bu konuyu ama illede
"empati" kurarak...

Tuğrul hoca eşini ikna ettiğini ailesine yük olduğunu anlatıyordu haberlerde ölmeyi isteyen bir insan için "evet haklı" yada "hakkı" demek nasıl bir şeydir ben anlamıyorum..

burada tartışılması gereken konu bence tuğrul hocayı hayata bağlayacak ne yapmalı olmalıydı.

ölmeyi isteyecek aşamaya gelene kadar yaşadıklarıda tartışılacak tabi..ama insanız biz! pes etmiş yaşama sevinci kalmamış bir insan "öldürün beni" diyor ve birileri çıkıp bunu onaylıyor..

bana biri anlatsın bunu "ötenazi'ye evet diyen biri" anlatsın çünki ben an_la_mı_yo_rum! bence hiçbir haklı gerekçesi olamaz ötenazi'nin!

Not: İlk yorumumda Tuğrul hoca'nın adını defalarca yanlış yazmışım pes yani serap_vuu dedim bu kadarda olmaz...:eek: içime dert oldu yani.
 
ya insanca yaşam yada onurlu ölüm!..

ben tuğrul hocayla aynı ilçede oturuyormuşum arada fazla bi mesafe olmamasına rağmen ne geçirdiği kazadan ne sonraki durumundan nede ötenazi istediğinden haberim yoktu.
belkide en çok utanması gereken benim bu sitede yorumunu okumasam bikaç arkadaştan duymasam yine haberim olmayacaktı.
yazılarını ve katıldığı programları izlemek istemiyorum düşünmek te istemiyorum.
çünkü çok aşırı üzülüyorum.hepimiz üzülüyoruz ama üzülmek yetmiyor ki?üzülmekten başka birşey yapacağımıda sanmıyorum zaten dua etmek dışında.
ne yapabiliriz ki?biz engelliler olarak bu ailenin içindeyiz ve ailemizden birisi belkide arkada kalan bizler için kendini feda ediyor.
öle olmasa bile çektiği acılara dayanamıyor ve ölmek istiyor.
bence ölüm kesinlikle bizim sonlandırabileceğimiz birşey değil olmamalıda canı veren alır.aklı başında olduğu sürece insan mutlaka sabretmeye çalışmalı her duruma.hocam okuldaki sınav kağıdına benzeyemeyen çok zor bi sınavdasın ama inşallah sabredersen kazanacaksın.
ha bide unutmadan isviçreye ne oluyomuş bizim hocamızı öldürmeye çağırıyorlar.hemde 15bin karşılığında töbe töbe.bi tanıdığımız vardı almanyada trafik kazası geçirdi 2yıldır yatağa bağlı bi hemşire vermişler ve bi sürü imkanı var.sağlık olmadıktan sonra imkan olmuş olmamış önemli değil diyemiyorum ben en azından bazı zorluklar ortadan kalkınca hayatı sevip ölmek istemeyebilirdi diye düşünüyorum.
neyse sonuç belli tuğrul hocam ölecek öyle yada böyle ya bu ülkede onursuzca yaşayacak ölü gibi,yada onurlu bi şekilde ölecek.böyle geldi böyle gidecek.(inşallah gitmez)
 
Üst Alt