Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

[Kan-Vol] Düşüncelerimi Zencefil Bile Yumuşatamaz.

Kan-Vol

Yeni Üye
Üyelik
29 Eki 2008
Konular
11
Mesajlar
36
Reaksiyonlar
0
Düşüncelerimi Zencefil Bile Yumuşatamaz.

Her yerde “Boykot”,
Her yerde “Boykota Var Mısın?”
OLmaz kardeşim olmaz.
Şimdi sağda bilmem ne marka ürün,
Solda bilmem ne marka ürün
“Şu,şu fiyat.”,”Bu,bu fiyat.”
Aynı bi reklam misali.
Tamam hak verdim size
Boykota varım…

Peki sen bana ne zaman hak vereceksin.
Şimdi bak bu sağ elimdeki Türk Malı temizlik ürünü
Bu sol elimde görmüş olduğun İsrailoğulları A.Ş’den
“Almıyacak mıyız?” diye sorsam.
“Evet almıyacaksın kardeşim.”dersin.
Bak yine senin sunumunda buluştuk.
Ee sen beni ne zaman dinleyeceksin.
Kamuoyu,sivil toplum hareketi, vesaire vesaire…
Türkiyedeki bütün tüketiciler boykot etsede
Türkiyedeki bütün üreticiler destek versede
Bırak Türkiyeyi aklına ilk gelen ülke bile boykot etse;
Olmaz kardeşim olmaz.
Şimdi sen üret bakalım gerekli malı.
Tamam bende ondan alayım evime.
Tüm tüketiciler ondan alsın.
Hatta baska ülkelerede ihraç edelim.
Tüm dünyaya yayılsın senin ürünün…
Çok paralar kazan,torunların bile rahat etsin.
O kazandıklarının vergisini öde;vatandaş olarak.
Devlette gitsin;pay etsin ilgili mercilere.
Şimdi sen zenginsin;ben senin ürettiğinle yaşıyorum.
Ve Filistin rahat mı?
Ağzımı bozdurmayın benim.

Elbette boykot olacak;gerek.
Ama taşın altına devlet elini sokmazsa kardeşim.
Boykot mu Olur yoksa baska birşey mi bilmem.
Vergi dedim az önce..
Sen öde,ben ödeyeyim,Ali Ağa ödesin.
Çiftçiden kessinler,memurdan alsınlar,
Muhittin var ya Muhittin o da ödesin.
Fıkra misali…
Yasal bahis oynansın ülkede
Şans oyunları, populer iddaa…
Eğitime şu kadarı,askeriyeye şu kadarı..
Şimdi sen bana diyorsun ki “ne alakası var vergiyle boykotun?”
Şimdi bombayı patlatıyorum,ama Osmanlı yapımı Türk topu.
4 kişilik ailenin 8 liralık,4 kap yemeğini senin ürünlerinle pişirdik.
Alsana Boykot.
Senin verdiğin vergilerle gittik israilden bomba aldık.
Nerde Kaldı şimdi boykot.
Coca cola içtik,halende içeriz; inkar yok ben içmeye devam da ederim.
Gün içinde tüketilenlerle ne mühümmatlar alınır.
İçmedik alınmaz mı?
Sen öyle san!!!
3′e ürettiğini 5′e satar, al sana hattinden fazla mühümmat..
Ben senin sözüne geldim..
Sen ne zaman geleceksin.
Biri “boykot mu?” dedi.
Hemen “devlet destek verecek mi?” onu düşüneceksin.
Biz hep aynı noktada bulunduk aslında.
Senden özür dilerim.
Senin gibi düşünelerden de.
Asıl mühim olan bizi birbirimize düşürenler utansın.
Önce boykota onlar yanaşsın.

Volkan ALy
 
Geçen zaman bundan ibaret.

GEÇEN ZAMAN BUNDAN İBARET.

Sustum..
Bundan yıllar yıllar önce...
Sustum...
Ağzı dili yok misali.
Bir "tat"ın ömrü misali.
Cevap veriyordum;emme-basma tulumba gibi.
Ya evet oluyordu sonuç ya hayır...

Sustum...
Ta ki sen "ses ver!" deyinceye kadar.
Şİmdi sana cevap veriyorum...
Satırlar dolusu...
Bazen hızımı alamayıp,
İstediğin evetse bile,
Paragraflarca yazıyorum.
Bazen hiç susmadığım bile oluyor.
Hayır dememek için sayfalarca konuşuyorum.

Şimdi tekrar sussam.
Bir noktaya sığdırdığım anlam yükü tekrar canlansa.
Bir virgüle kondurduğum nokta doğsa,
"Bak!" cevabı ne de derinleştirir.
Bazen virgülün yerini bir nokta alıyor ki,
Sanki bir açıklamada bulunacakmışım,
Sanki suskunluğumu bozacakmışım havası veriyor.
Bazen soru işareti canlanıyor hayatımda.
Parmağımla kafamın üstünü gösteriyorum.
Görenler ya deli sanıyor
Ya yüzme bakıp "soru mu soruyor?"um
Yoksa aklımda "bir ışık mı belirdi?" onu anlıyor.
Sevincimi,haykırışlarımı,üzüntümü,sitemimi
Hayretimi,baş kaldırıyı yani kısacası ruh halimi
Nokta üstü çizgiyle anlatıyorum.
"Eyvah!" ediyorum bazen.

Şimdi suskunluğumu özlüyorum.
Karşımda sen varsın.
Ben konu konuyu açar diyorum.
o-bu-şu anlatıyorum.
Ama sen her defasında noktayla baltalıyorsun.
Ben biz için önemli kelimeleri tırnaklıyorum
Sense parantezle kapatıyorsun..
Artık yavaş yavaş hayatımızdan konuşma çizgisini çıkarır olduk.
Bir çizgi atıp en kolay konudan konuşmaya bile başlayamıyoruz.
Her konunun ardından 3 nokta koy
Her sorunun ardından 3 nokta koy
Her cevabın ardından 3 nokta koy.
En önemli mevzuları 3 noktada saklıyoruz.
Bence biz yazarken bile boşa yoruluyoruz.

Hayatımızdaki bütün noktalama işaretlerini katledip,
Sadece noktasal kalmak işimize geliyor.
Anlamı geliştirmek için şapka bile kullanmıyoruz artık.
"kar" mı "kar" mı gibi anlam karmaşacasındayız.
simgeler bile yavaş yavaş kayboluyor.
"2 nokta parantezi kapat" bile siliniyor artık.
Parmaklarımız olmasa rakamları dahi unutacak durumdayız.
Parmak işaretleri var kalıcı
Gerçi onuda biz anlamayız...

Şimdi ben tekrar susuyorum.
Ta ki sen hayatın
Evet ve hayırdan ibaretten olmadığını anlayana kadar.
cevapların tek kelimede yetersiz kaldığını anlayana kadar
Nokta-virgül çiftinin biz olduğumuzu anlayana kadar.
İyi-kötü kavramlarının baska nasıl anlatılacağını anlayana kadar.

Al işte yine sustum...
Virgülün sırtındaki yükte kaybolana kadar...

vOLKAN ALy​

kan-vol@hotmail.com
 
Gitmeliyim...

Gitmeliyim...

... iki liseli gencin öyküsü.Kız hayatı takmayan, oğlansa memleketinden bıkmış bir genç..
Liseli genç aşıklar okulun bitmesiyle birbirlerini az görmeye başlarlar.Birbirlerini o kadar çok sevmelerine rağmen ailelerinden korktukları için birbirlerini aramaya bile çekinirler.Bir de sınav…Geleceğin habercisidir bu durum.Sınava girerler ama sonuç istedikleri gibi değildir.Oğlan bir an önce iş bulmak ister ve bulur.Ama gurbettir.Kızın gönlü yoktur. Zaten çok az görüşüyorlar.Kızın içinde bir sıkıntı var ama hayattan kaygısı olmayanın dertleri kısa sürer.
Gün gelirde oğlan memleketten gitmenin zamanı geldiğini düşünür.Artık çok sıkılmıştır.Kızın evini de bilmemektedir Ve şu klişeleşmiş yılsonunda hazırlanan yıllıkta kızın adresini alır.Alırda bir mektup yazmak on gününü de yanında götürür.Gitme günü yaklaşmıştır.Hatta gün o gündür.Daha mektup yazmaya bile başlamamıştır.Kızın resmini cüzdanından çıkarır.Hemen o tertemiz sayfaya şu dörtlüğü yazar.

"Bakma öyle gözlerime buralardan gitmeliyim.
Sanma seni sevmedim; şu an kahrımdan ölebilirim.
Ayrılık zamanı geldi bu şehirden gitmeliyim.
Kim bilir bir gün gelir bakarsın seni kalbimden silerim."*

Hemen yola çıkar ve mektubu kızın evini bulup kapıya bırakır.Artık gitme zamanı gelmiştir.Belki de o yolcuyken kız bu mektubu okuyor olacaktır.Tesadüf eseri oğlan oradan ayrılmadan kız dışarı çıkıverir.Oğlan hemen saklanır bir kenara kıvrılır ansızın.Kız mektubu alır ve oğlanın el yazısından tanır.Açar ve o dörtlüğü okur.Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlar. bir yandan da hıçkırarak şöyle der ‘-demek beni unutursun bir gün, bu kadar kolay yani!’ Son dizeye çok içerlenmiştir belli ki. Kız eve girer. Oğlan yolcu...Oğlan kızın halini hatırlar ve yarı yoldan geri döner.Bu dizeleri yazması ani olmuştur yani istediği sonuca varamamıştır.Ertesi gün açıklayıcı bir mektup yazmaya karar verir.On günde yazamadığını şimdi nasıl yazabilir ki? Bir hışımla eve gider. Masada duran kağıt kalemle hemen bir dörtlük karalar.
Dörtlüğün başına "kolay değil" der ve;

"Aklına getirme sakın seni unutacağımı
Mecburum güzel kız geldi ayrılık anı
Kalbime taş basıp dönmeliyim
Bağışla güzel kız hatırla seni hiç unutmayacağımı."*

Yine kızın kapısına gider ve bırakır mektubu. Birde adres.Yolcu yolunda gerek.

Artık memleketinde değildir.Yaban hayatı yaşamakta ve aşk acısı çekmektedir.
Kızın hayaliyle yaşamakta ve gelecek planları yapmaktadır.Kızdan da bir mektup gelmiştir. Mektupta oğlanı tarzında bir şiir.

“yıllar,
öyle uzun ki,
yaşa yaşa bitmiyor...
dağlar,
öyle yüce ki,
aşa aşa bitmiyor...
yollar,
kıvrılan,
ince yollar...
zehirli bir yılan
her iki ucu...
yıllar uzun,
dağlar yüce,
yollar,
kıvrım kıvrım,
zehirli ve ince...”**

Kızın bu şiiri oğlanı mutlu eder ama şiire de bir anlam veremez.Kızın onu düşündüğünü sanır.Onunda onu beklediğini düşünmek ona güç vermektedir. Ancak kızın ağlayışı etrafa bakışı hala aklından çıkmamıştır. Bakışları aklına geliyor, ağlıyor, saçını başını yoluyor.Arada bir
arkadaşlarını aradığında ilk sorusu;"Nasılsın?.."olacağına kızı sormak oluyordur.Durum; gözden ırak olan gönülden de ırak olur atasözüyle açıklanabilirdi.Aldığı yanıtlar ona acı koymuştur.Belli ki kız bunu unutmuştur.Çünkü kızı arayıp sormamaktadır.Kızın mektup gönderdiği tarih çok gerilerde kalmıştır.Bu durum belki de oğlana bir cezadır.Ama o söz vermiştir unutmayacağına.O söz vermişken kız unutmuştur işte.Bunun içi içini yerken kız gününü gün ediyordur belki de.Nerden nereye.Oğlanın morali bozulur.Gitse gidemez.Ne yapmalıdır ki. Aklına cüzdanındaki kızın resmi ve adresi gelir.Onun için başından beri mektup yazmak ne kadar zordur bir bilseniz.
Belki de uzun uzun bir şeyler yazmalıdır.Saatlerce kızın resmine bakıp bir şeyler yazmayı dener.Bir sürü kağıdı top yapıp fırlatır.Sonunda bir dörtlük gelir aklına.Onu aklından atamadığının göstergesidir bu mektup.

Artık bu mektubu kıza göndermenin zamanı gelmiştir.Evden postahaneye doğru yola çıkar.

Bu arada kızımız gününü gün ettiği arkadaşlarıyla oğlanın bulunduğu şehre gelirler.Onun keyfi yerindedir.Hayat bu ya kızla oğlan karşılaşacaklardır.oğlan postahaneni önüne kadar gelir.Giriş kapısıyla arasında sadece geçilecek bir yol kalmıştır. Ama o da ne kız postahanenin önünden bir grup insanla geçmekte.Ama kızın elinden tutan başka bir genç.Normalde o kendisi olmalıydı. Onun aklından da bu geçmektedir büyük ihtimal.Oğlan ordan uzaklaşmayı düşüne dursun. Kız farkında olmadan kendine yakışmayacak hareketler yapar.Yanındaki gence; yeni sevgilisine sarılır filan. Bizimkiler göz göze gelirler. Oğlan bu durumu gururuna yediremez.Atar kendini yola.Üzerinden bir araç geçer ama hala ölmemiştir.,Son kez kıza avazı çıktığınca bağırarak seslenir. “…”
Kız gelir yanına kıza son sözleri şu olur.

"Çok canımı yaktın sende biliyorsun
Suçlusun sevgilim bunu da biliyorsun
Hep benim bir şeyler yapmamı bekliyorsun
Hadi güzelim git artık
Sevmiyorum seni
Yolun açık olsun..."***

Bu sözleri duyan kız oğlana içli içli bakar ağlamaklıdır. Pişmandır yaptıklarından ama ne fayda.

Oğlanın son çabası yazdığı mektubu saklamaya çalışmaktan başka bir şey olmaz. Kanlı elleriyle mektubu kızdan saklamaya çalışırken bir yandan da kan mektubun içine işlemektedir. Her yer kan olur cadde kızıla boyanır tabi kızın üstü başı da.Kızın yeni sevgilisi kızı uzaklaştırmaya çalışır ama kız karşı çıkar. Ortam gittikçe kalabalıklaşmakta oğlansa hayata son kez gülümsemektedir. Daha fazla dayanmayıp ölür. Gidişi gerçeklerin ortaya çıkması demektir. Ölümü mektubun ortaya çıkmasına neden olur. Gerçek son sözleri değil son mektubudur.
Kız oğlanın elindeki kendisi için yazılan mektubu görür, alır, açar. Karşısına oğlanın kanıyla süslenmiş bir dörtlük çıkar Şöyledir.

"Hep hayalini kurdum seninle yuvamın
Olmadı aşkım ne yaparsın kara yazılmış yazım
Giderken öyle içli içli bakışın
Düşündürmüyor mu sanıyorsun düşünmesi bile ayrılığın."*

BİTTİ…

Yukardaki Dörtlükler Alıntıdır...Kurmacayı Onlar Üzerinden yaptım.
 
Noktasal bekleyiş.

NOKTASAL BEKLEYİŞ. (ESMERA'YA)

Belki de sırtını Akçakoca'ya dönmüş,
Boyalı iki göz bir dudaktan ibaretsin.
Ama makyajın altında gizlenmiş bir esrarengizlik var.
Bir birini tamamlayan elbiseler,takılar,aksesuarlar değil,
Seni bana olduğundan daha çok güzel gösteren.
Ya da tesadüf gelişen bir muhabbete ,olaya dahil olman.
Masum bir gülüş ve benim buna şahit olmam.

Yanıma oturanları farketmeyecek kadar kör;
Bağırışmaları duymayacak kadar sağır;
Üzerime yöneltilen soruları cevaplamayacak kadar "Andra";
Ve hatta hayatın sonucunu hiçe bağlayacak kadar "Ender",
Bir insanın kalbinde ve beyninde taht kurdun.

Mazoşist duygulara kapılmış bir "Unitaryen";
Hayvanların özellikle kedilerin öldürülmesini savunacak kadar "Satanist";
"İsyanlar ile Cinnetler"i oynayacak kadar "Hades";
Yüksek seslerin cezbetmesiyle tasavvufu unutan "Münkir",
Bir insanın Yaşantısını iyi yönde alt üst ettin.

Karşı cinsten nefret eden,kendi cinsinde belirli olanı seven
Dünyevi ilişkilerde egoist ve getirdiği kıskançlık;
Manevi görüşlerde tek düzelik,dik başlılık;
Monoton ilerleyen alışkanlıklara sapmadan devamlıklık
Gibi olağanlıkları başımdan savan bir kişiliksin.

Çocukça tavırların altında gizlenen kültür;
Olgun davranmanın ardında bekleyen soğukkanlılık;
Gelecek analiz ve planları tek kişilik;
Dünyada belirgin canlıların arasında tek olduğunu kabul eden,
Bir Kronik aşığın denge merkezindesin.

"Hayır-Hasenat"ı geçte olsa öğrenen.
Vefa turları atmakta geç kalmış;
Geçmişiyle yüzleşmekten vazgeçmeyecek kadar sıradan;
Gereksiz gördüğü kişilerin bile gönlünü almak için zaman kollayan;
Bir akılsızın başını döndürecek kadar ayrıcalıklısın.

Maziye çizik atsam yine çıkar karşıma silmedikten sonra.
Ya da geçmişle boğuşsam bir arada bir derede olurum.
Bir otostopla sana ulaşacak kadar yakın,
Tek kelimeyle gününü başına yıkacak kadar acımasız,
Olurum diyemiyorum çünkü ben hala seni seviyorum.

Bu halimle nice kızları ağıma düşürebilir;
Sevdası oyunlarda kaybolupta gidebilirim aslında.
Ama işte su söylediğim kişilik ben değilim.
Seni üzmeyecek kadar sabırlı ama bunları saklayamayacak kadar sabırsızım.
Allah hepimizin sonunu hayırlara daim etsin.

Bunca bekledikten sonra bunları konuşmaktan ziyade yazmakta
Sensiz geçen zaman diliminden uyanma çabasında;
Senin hiç alakanın olmadığı ve bilmediğin durumlar yüzünden,
Herşeyi yoluna sokmak için uzun zaman bekleyen;
Yelken açsamda çapamı senin karasularından çekemeyen bi salağım.

Üç noktayla biten aşk,sevgi,arkadaşlık,dostluk,çıkar...
Adı her neyse yaşananların gönül rahatlığıyla son bulması temennim.
Son bulsun!
Amin,amen,om,aum vs.
Era'nında dediği gibi,"Ameno!"
Son...

Volkan ALy
 
Hayat Mm'dan

Hayat Mm'dan

Aklı başına geldiğinde daha 17sinde idi.
Bir çıkmaza düşüp olamayacak işe gönül verdi.
Şimdi sadece ceremesiyle uğraşmakta vakitsizliğin.
Zamanın akışını durduramazsın bi kenarından tutup.
Hayatın pikselleriyle oynayamazsın.
Ya da geçmiş karelere efekt verip sepya yapamazsın.
Zamanı geri çevirmek elinde değil insansan.
Yüce değilsin ya da üzerine kudret nakşedilmiş.
Mucize gösteremezsin kimseye ya da imal edemezsin.
Sen sadece insansın sadece kaderini yaşarsın.
Günün mutlu geçeceği belli olmaz sabahın ilk ışıklarında.
Üzüntülerinde olur elbet ama sonucu sevinçle bitenlerde vardır.
Sevinçlerinde olur bazen ama boğazına tıkılır kalır.
Hayatın üzerimize bıraktığı güvensizliktir bizi mutsuz kılan.
Aklında şekillenir gelecek,gün planlıdır.
Yarınları umut edersin hep yeniyi.
Hep gelecekle boğuşmak istersin olgunda olsan.
Çocukça harekettir yaşına uygun olmayanı yapmak.
Ama yinede tavrından vazgeçemezsin çocukça olsa bile.
Hayallerin vardır ki geleceğe dair hep onlara koşarsın.
Engeller vardır aşılması yeri gelince zor.
Köprüsüz uçurumlar vardır koşup atlamayla karşı kıyıyı bulan.
Eş-aş-iş vardır hayatta sabit olan,zorunlu kılınan.
Ev,evci,evcilik ve türevleri cabasıdır manasızlığa anlam katan.
Ama bunca takıntıdan sonra aşk vardır yaşama tat katan.
Diyorlar ya " Hayat mm'dan" ama grafikleridir güzel olan.
Aşktır,sevdadır,tutkudur en derin anlamları olan.
Sıkıca bağlılıktır yeri gelice ya da ayrılıktır.
Zevk,şehvet,cezb gibidir kendini aradığın zaman.
Gülümsemektir bir çocuğa,başını okşamak
Değer vermektir bir köpeğe,baska türden olmasına rağmen..
Öğrenmek gerekenleri öğretmek gereklileri.
Eğitilmek,evcilleştirmek,tımar etmek.
Kavga etmek vahşice,ölümüne,sebebine.
Ceza almak,acı çekmek,çektirmek.
Bakmak,görmek,izlemek,takip etmek...
Mekandır ilk heyecanını yaşadığın.
Ama tutup fdisk çekemezsin yaşananlara.
Modemin yoktur ki olsa bile reset atamazsın.
Hayat ne kadar garip olsa da yaşaması güzeldir.
Hayata inat yaşamayı sevmesini bilenlere,
Bilmeyipte öğrenmek isteyenlere bir anlatımdır
Sunumdur bunca olay.
Tekrar başa dönmek gerekirse,
Aklı başına geldiği vakitten beri 4 geçti.
"Hayat Mm'dan" diyorum bende şimdi
Bak işte Hayat yine aks etti...

Volkan ALy
 
Misal

MİSAL

Uçurumdan karşıya atlamayı göze almış bir deve gibi.
Öleceğini bile bile kervana katılan bir deve gibi.
Boynuna urgan bağlanmış,zorla sağa sola çekilen
Gözü yaşlı bir deve gibi...
Bitkin,yorgun ve sevgisizim.

Bir köpeğin sahibine sadık olduğu kadar.
Bir köpeğin yavrusuna gösterdiği ilgi kadar
Birköpeğin uykusuz-korkusuz bekçiliği kadar.
Bağlıyım,ilgiliyim ve muhtacım.

Karnını doyurmak isteyen bir aslan gibi.
Bölgesinde hakimiyetini kaybetmemek için savaşan bir aslan gibi.
Soyunun baskınlığını belli etmek için ağırbaşlı davranan bir aslan gibi.
Tokum,Kahramanım ve savaşçıyım...

Şimdi oturup sana nice hayvanlar sayabilirim.
Üzerimde taşıdığım bütün özellikleri yazabilirim.
Yeri gelince bir akbaba gibi insanlığa çökebilirim
Bazende bir civciv kadar sevecen ve uysal olabilirim.

Seni kısmen tanıdığımı düşünüyorum görmediğim güzel.
Şimdi oturup seni tanıdığım kadar yazsam ne güzel.
Kedinin bakışlarındaki tatlılıkta gizli olan vahşiliği
Bir kelebeğin kanatlarında beni çeken renkleri diyebilirim.

Volkan ALy
 
arkadaşım yazıların çok güzel pylştğın için tşk ederim
 
Cık Cık Cık!

Hey Sen!
Bilirsin ki ben, hep eşref takılırım.
Ama Sen;
Bilirsin ki ben bazı zamanlar,
Eşek saatine kapılırım.
Sen şerefine düşkünsün.
Dikkat et!
Ben, Atalarından; özellikle şerefinden başlamayayım.
Hey Sen!
Bilirsin ki ben, hep arkadaş canlısıyım.
Ama Sen;
Bilirsin ki ben,hep beş parmaktan bahsederim.
Ailemden,sevgilimden,ahbabımdan,köpeğimden,çiçeğimden.
Düşün Bakalım!
Ben sabitimde; sen nerdesin?
Bu kez ben!
Bilirim ki sen, gururlu ve sempatiksin.
Ama ben;
Bilirim ki sen, riya ve hıyanetten söz eder durursun.
Edepsizlik,saygısızlık,muhtaçlık,kaygısızlık,vefasızlık...
Nasıl Desem?
Sen Yalansın, peki neden?

Volkan ALy

----------

arkadaşım yazıların çok güzel pylştğın için tşk ederim
Eyvallah!

----------

[SIZE=3]İLAÇ GİBİ![/SIZE]


[SIZE=2]Söyledim,söyledim de iyi ettim.[/SIZE]
[SIZE=2]Nerden bilirdim prokpektüsün okunduğunu.[/SIZE]
[SIZE=2]Yanetkilerin olacağını hayatımda.[/SIZE]
[SIZE=2]Ağzımda manevi bi yara var; yanlış anlama.[/SIZE]
[SIZE=2]Dolanıyorum acısıyla; sıcak sütten ağzı yananlar gibi.[/SIZE]
[SIZE=2]Uzaktan uzaktan patent mavisi çalıyor gözüme.[/SIZE]
[SIZE=2]Adorexli hayatlar başlıyor yine.[/SIZE]
[SIZE=2]Ama ne hacet terramycin bile kapatmıyor yarayı.[/SIZE]
[SIZE=2]Kinolin sarısı yüzler, mat bakışlar...[/SIZE]
[SIZE=2]Soğuk algınlığında boğuşan, gün yüzü görmemiş sözler...[/SIZE]

[SIZE=2]İlaç değilsin ki kutusundan prokpektüs çıksın.[/SIZE]
[SIZE=2]Ya da bir kenarında uyarıcı, hatırlatıcı ibaren yok![/SIZE]
[SIZE=2]İlaç olsan ödediğin bedelden sonra,aklına ilk...[/SIZE]
[SIZE=2]"Beklenmedik bir etki görüldüğünde doktora başvurunuz."[/SIZE]
[SIZE=2]Gelirdi muhakkak, haliyle doğru olanda bu.[/SIZE]
[SIZE=2]İnsanlık başka bir kavram ilaç başka.[/SIZE]

[SIZE=2]Beklemediğin sonuçları,tepkiyi verenle çözersin elbet.[/SIZE]
[SIZE=2]Doktora ne gerek![/SIZE]
[SIZE=2]Ama bütün çabalarımdan sonra vücudumda keratin kalmadı.[/SIZE]
[SIZE=2]Biyolojik enerji sırası alt-üst...[/SIZE]
[SIZE=2]Beynimdeki fosfor eksikliği, cümle kurmama engel...[/SIZE]
[SIZE=2]Ayaklaım geri adım atmakta nefse yenik.[/SIZE]
[SIZE=2]Beynim birşey söylüyor, kalbim isyanlarda.[/SIZE]
[SIZE=2]Hükmeden beynim oluyor,kalbim susmaya yelteniyor.[/SIZE]
[SIZE=2]Ölümle yaşam arasında "gel-git"teyim.[/SIZE]

[SIZE=2]İçgüdüsel duygularımı asefinikle bastırıyorlar.[/SIZE]
[SIZE=2]Mantıksal güdülere yer yok böyle konularda.[/SIZE]
[SIZE=2]Kur yapmak var,sinyal çakmak,kocakarı ilacı takılmak...[/SIZE]
[SIZE=2]Mendil atmak var yare 18.yy'dan.[/SIZE]
[SIZE=2]Gönlünü yapmak var eski modadan.[/SIZE]
[SIZE=2]Ahını almak var baskasına kaymaktan.[/SIZE]
[SIZE=2]Neden ne olursa olsun sonuç var ortada.[/SIZE]

[SIZE=2]Saatlerce kafa patlatıp,[/SIZE]
[SIZE=2]Vermidon, Majezik, Gripin atıp,[/SIZE]
[SIZE=2]Rahata varmak için Xanax'a bağlanıp,[/SIZE]
[SIZE=2]Zehirlenince kadar ziflenip,[/SIZE]
[SIZE=2]Mide fesatından hastaneye kaldırılıncaya kadar,[/SIZE]
[SIZE=2]Unutamazsın mühim olanları.[/SIZE]

[SIZE=2]Konuşmak isteyip,birkaç cümle kurup,[/SIZE]
[SIZE=2]Asıl söylenmesi gerekenleri vurgulayıp,[/SIZE]
[SIZE=2]Sağa sola bakmadan hep direkt durup,[/SIZE]
[SIZE=2]Hiç birşey olmamış gibi düşünmeden,[/SIZE]
[SIZE=2]Senden gelecek mantıklı cevabı beklemek,[/SIZE]
[SIZE=2]Asıl konumuzun özüdür.[/SIZE]
[SIZE=2]Final ne olursa olsun durmadan hayatta,[/SIZE]
[SIZE=2]Anlık, iyi-kötü birşeyler tilt edecek.[/SIZE]

[SIZE=2]Artık Andorex'i tükürebilirim kendim.[/SIZE]
[SIZE=2]Yurdun mavimsi duvarları varken,[/SIZE]
[SIZE=2]Patent mavisi ve kinolin sarısına gerek yok![/SIZE]

[SIZE=2]Volkan ALy [/SIZE]

----------


[SIZE=4]SORU(N)LAR[/SIZE]


Sıcak bir el değmesin mi üzerime?
Ya da sıcak bir çorba yapan olmasın mı?
Hasta olunca başımda bekleyen çıkmaz mı bir kere?
Ya da benim için titizlenen bir yandaş olmasın mı?

Hiç bir defa yüzüme gülmesin mi kimse?
Ya da beni evire çevire dövecek bir baba yiğit...
Ağlamayayım mı hiç deli gibi sevince?
Ya da kovalamasın mı beni ara sokakta bi it?

Kendimi avutmayayımmı sen yoksun diye?
Ya da koşmayayım mı cadde bostan vesaire?
Düşünmekte mi yok;unutayım,defolayım diye?
Ya da muhattap olmakta mı yasak geçmiş ile?

Ne soracak sorula vardı aslında binlerce.
Cevaplar kominal ve mantıklı...
Ne cevaplar çıkacaktı ağızdan sessizce
Sonuçlar memnun edici ya da kaygılı...

Ama geride ne kaldı bu seferde;
Masa üstünde bir bardak bir şişe,
Ayağı kırılmış sandalye,
Ve yerde sızmış kalmış "ben"ler nice nice...

Volkan ALy


----------

[SIZE=4]İYİ AKŞAMLAR![/SIZE]

[SIZE=4][SIZE=2]Beni sabahın ilk ışıklarına kadar uyutmayan.[/SIZE][/SIZE]
[SIZE=2][SIZE=2]Beynimin içinde tur atan sevgiliye, günaydın![/SIZE]

[SIZE=2]Kendi derdiyle ağlatan,sevinciyle gözyaşı döktüren.[/SIZE]
[SIZE=2]Sevgisiyle beni aşka bağlayan sevgiliye,günaydın![/SIZE]

[SIZE=2]Beni kıskandığını inkar edecek kadar gururlu,[/SIZE]
[SIZE=2]Serbest bıraksa bile paylaşmaktan çekinen sevgiliye, günaydın![/SIZE]

[SIZE=2]Göz alıcı güzellğiyle benim olduğunu kabullendiren,[/SIZE]
[SIZE=2]Alımlılığı ve çekiciliğiyle varlığını hissettiren sevgiliye,günaydın![/SIZE]

[SIZE=2]Sabretmeyi öğreten,yarınları bekleten,[/SIZE]
[SIZE=2]Hep gönlünde olduğumu arada hatırlatan sevgiliye,günaydın![/SIZE]

[SIZE=2]Uyan artık bea,sevgililer sevgilisi birtanem![/SIZE]
[SIZE=2]Muhtaç olduğum yarın bugün,İyi akşamlar!...[/SIZE]

Volkan ALy[/SIZE]

----------

[SIZE=2]GİBİ GİBİ[/SIZE]

[SIZE=2]İncalar'ın sırrı gibiyim.[/SIZE]
[SIZE=2]Kayıp olsada medeniyet.[/SIZE]
[SIZE=2]Varlığını hissettiren,bedenen kayıp.[/SIZE]
[SIZE=2]Nihil ile yanlızlığın sessizliği,[/SIZE]
[SIZE=2]Ancak reel olmanın şatafatı...[/SIZE]

[SIZE=2]Aborjinler'in ilginçliği gibiyim.[/SIZE]
[SIZE=2]Konuşmalarındaki garipliğin anlamlılığı...[/SIZE]
[SIZE=2]Bir ağacın altında boş oturmanın manası,[/SIZE]
[SIZE=2]Ve kimselere benzememenin tadında.[/SIZE]
[SIZE=2]Yaşamın en uzak kıyısındayım.[/SIZE]

[SIZE=2]F tipi mahkumluğun acısı gibi.[/SIZE]
[SIZE=2]Daracık tek ranzalı bedende sıkışmış,[/SIZE]
[SIZE=2]Karanlığın ve aydınlığın tadının çıkmadığı,[/SIZE]
[SIZE=2]Havai fişeklerin curcunasına hasret,[/SIZE]
[SIZE=2]Günün dargınlığında oturmuş, ağlıyorum.[/SIZE]

[SIZE=2]Bir yüzükle gelen saadetin,[/SIZE]
[SIZE=2]Parmaklar arasında yerdeğiştirerek,[/SIZE]
[SIZE=2]Gümüşlükten altın olmaya kayışı,[/SIZE]
[SIZE=2]Bir bekleyiştir koşuşturmada.[/SIZE]
[SIZE=2]Daha ben ilk adımı bile atamamış gibiyim.[/SIZE]

[SIZE=2]Ta ki mutluluğun ve gelecceğin,[/SIZE]
[SIZE=2]Bir gün bizim başımızda da[/SIZE]
[SIZE=2]Cingar misali parende atmak istemesi,[/SIZE]
[SIZE=2]güzel günlerin göstergesidir.[/SIZE]
[SIZE=2]Elbet zaman bize de güler.[/SIZE]

[SIZE=2]Volkan ALy[/SIZE]



----------

HAYAT A.S.

[SIZE=2]Gayrimeşru olsak zıpkın delikanlı olurduk.[/SIZE]
[SIZE=2]Meşru doğduk aksine Leyla olduk.[/SIZE]

[SIZE=2]Ahraz Olsak popüler ortamlarda olurduk.[/SIZE]
[SIZE=2]Zeki doğduk ne sevildik ne masum olduk.[/SIZE]

[SIZE=2]Orhan Veli rakı şişesinde balık olup yüzdü.[/SIZE]
[SIZE=2]Biz daha kapağını açıp ayağımızı sokamadık.[/SIZE]

[SIZE=2]Tailh döndü turnayı aldı.[/SIZE]
[SIZE=2]Dene döndü değirmeni buldu.[/SIZE]

[SIZE=2]Bize kala kala bir keyf...[/SIZE]
[SIZE=2]Peşinden ölüm başımıza beyaz kumaşı sardı.[/SIZE]

[SIZE=2]Hayat a.s.[/SIZE]

[SIZE=2]Volkan ALy[/SIZE]



----------

[SIZE=3]MİSAL [/SIZE]

[SIZE=3][SIZE=3]Uçurumdan karşıya atlamayı göze almış bir deve gibi.[/SIZE][/SIZE]
[SIZE=3][SIZE=3]Öleceğini bile bile kervana katılan bir deve gibi.[/SIZE]
[SIZE=3]Boynuna urgan bağlanmış,zorla sağa sola çekilen [/SIZE]
[SIZE=3]Gözü yaşlı bir deve gibi...[/SIZE]
[SIZE=3]Bitkin,yorgun ve sevgisizim. [/SIZE]

[SIZE=3]Bir köpeğin sahibine sadık olduğu kadar.[/SIZE]
[SIZE=3]Bir köpeğin yavrusuna gösterdiği ilgi kadar[/SIZE]
[SIZE=3]Birköpeğin uykusuz-korkusuz bekçiliği kadar.[/SIZE]
[SIZE=3]Bağlıyım,ilgiliyim ve muhtacım. [/SIZE]

[SIZE=3]Karnını doyurmak isteyen bir aslan gibi.[/SIZE]
[SIZE=3]Bölgesinde hakimiyetini kaybetmemek için savaşan bir aslan gibi.[/SIZE]
[SIZE=3]Soyunun baskınlığını belli etmek için ağırbaşlı davranan bir aslan gibi.[/SIZE]
[SIZE=3]Tokum,Kahramanım ve savaşçıyım... [/SIZE]

[SIZE=3]Şimdi oturup sana nice hayvanlar sayabilirim.[/SIZE]
[SIZE=3]Üzerimde taşıdığım bütün özellikleri yazabilirim.[/SIZE]
[SIZE=3]Yeri gelince bir akbaba gibi insanlığa çökebilirim[/SIZE]
[SIZE=3]Bazende bir civciv kadar sevecen ve uysal olabilirim. [/SIZE]

[SIZE=3]Seni kısmen tanıdığımı düşünüyorum görmediğim güzel.[/SIZE]
[SIZE=3]Şimdi oturup seni tanıdığım kadar yazsam ne güzel.[/SIZE]
[SIZE=3]Kedinin bakışlarındaki tatlılıkta gizli olan vahşiliği[/SIZE]
[SIZE=3]Bir kelebeğin kanatlarında beni çeken renkleri diyebilirim. [/SIZE]


Volkan ALy[/SIZE]

----------

[SIZE=3]"-SIZ"I

[/SIZE]Bir fidan düşün köklerini toprağa salmış.
Ne susuz kalmış ne topraksız.
Benim durumum öyle mi ki ey gözleri güzel yaren?
Yaşanır mı amaçsız,kaygısız halen?

Bir oda düşün penceresiz,kapısız.
Bir mum düşün alevsiz,dumansız.
Bir de ben düşün akıllıca,ey elleri pamuk yaren!
Beklenir mi aşksız,sevgisiz halen?

Dünya düşün güneşsiz,aysız.
Saati düşün akrepsiz,kadransız.
Bir de benim halimi sor ey yüzü ceylan yaren!
Geçer mi zaman yakamozsuz,"Mehtap"sız halen?

Volkan tekrar doğsun kolsuz,bacaksız.
Yeter ki engeller olmasın muratsız,tatsız.
Şimdi otur da kendini düşün ey saçları ipek yaren!
Hayat biter mi dostsuz,arkadaşsız halen?

Şimdi yoldan geçen biri gelse amansız.
Dese Ki sana;"Hey,Allahsız,Kitapsız!"
"Yapılır mı çocuğa?"dese ey gizemli yaren.
Bırakılır mı sualsiz,cevapsız halen?

Bir gelecek belirle dertsiz,tasasız.
Bir erkeği sev kıskanmadan,yalansız.
İstersen bu ben olmayayım ey endamı kalem yaren.
Muhabbetimiz neden acı ve soğuk halen?

Sızlıyor Kalbim,gözlerim ağlak.
Ellerim titriyor,yazışım kıvrak.
Ne olacak bu saatten sonra sonumuz ey tarifsiz yaren?
Neden anlatmıyorsun bana herşeyi apansız halen?



[SIZE=3]Volkan ALy[/SIZE]

----------

21 Şubat 2009 bugün.Yarının tarihini atamıyorum.




AŞK SARHOŞU

[SIZE=2]Bir düz duvar düşün.
Ne ses ne ısı yalıtımı var.
Bir kenarından ışık yansımaları
Ve o kenardan ben karşıyı gözetliyorum.
Bir mutluluk geçiyor gözümün önünden,bir umut.
Arada bir karartı geçiyor kenardan.
Kapatmaya çabalıyor,ugraşıyor,didiniyor.
Bir gözün ancak görebildiği boşluğu.
Hemen bir metal çubuk ya da kalem alıp,
Dürtüyorum karartının yüzüne gözüne.

Duvarın benden tarafı bir ayrı dünya,
Senden tarafı belki de nasıldır,kim bilir?
Şimdi elime bir balyoz ve murç aldım.
Ve senin yarınları tez getirmeni bekliyorum.
Sen yanlışlıkla göz kırpsan,hayırı evet anlasam,
Ya da bana yeşil ışık yaksan;
Ben o duvarı balyozla değil hiltiyle yıkarım.

Her yeni günün ardından saklanan bir yarın var.
Yarınlarsa bitmek bilmiyor,çabası derdi bir başka.
O duvarın ardında oturan sen varsın.
Ve yarın bana güneşin doğmasıyla dil çıkartıyor.
Şimdi bir sapan yaptım eczaneden aldığım serumdan.
Her dalga geçip alay ettiğinde bir taş atıyorum yarının üzerine.
Ama sen izin vermediğin için hep sahile düşüyor.
Suyun kenarı bile değil düştüğü yere.

Denizin üstünden seke seke giden bir taşın,
Son zıplayışında yarının kafasını yardığını düşün.
İşte o gün bizim günümüz olsun.
Yarın bize küsmesin onuda hastaneye yetiştirelim.
Sembolik sayılardan uzak,
Mantıksal kavramlar dışında,
Psikolojinin uğramadığı,
Başlangıcını hiç hatırlamayacağımız bir yarın...
Miladı önce ya da sonra olsun istersen.
Saat,gün,hafta,ay,yıl,asır olmasın belirleyici.

Ben o gün sana bir şeyler karalamayayım.
Yurdun mavimsi duvarlarında senin yansımalarını göreceğime
Yanı başında bitivereyim sırnaşık bir serseri misali.
Sana bir şeyler anlatmak için kağıt harcamayayım.
Elim yorulacağına dudaklarım yorulsun.
Aklıma ilk gelen cümleler dökülsün dudaklarımdan.
Yarın zamanında gelsin mutluluğunla kafayı bulayım.,
Bu aşkın sarhoşluğu hiç gitmesin üzerimden.

Meyve kokulu bir içecek olsun aşkımız.
Sen yeşilaydan vazgeçme bende o safa kayayım.
Yanına kuruyemiş tazeliğinde sevgi koyalım.
Mezemiz hiç eksik olmasın.
Yeterince doyalım bir birimize.
Boş durmayalım bir yandan da duvarı tamamen yıkalım.

Yarın olup bu aşk sarhoşu uyandığında,
Yaşadıkları hayal olmasın karartı gibi.
Gözünü açsın baksın seni görsün.
Aklının hep bi' köşesinde seni barındırsın,düşünsün.
Kulağında dünden kalan sesin eksik omasın.
Küpe olsun kulağına bir şeyler.
Ellerinde saçlarından sinmiş koku olsun.
Günlerce ellerini yıkamaktan çekinsin,korksun.

Eğer yarın çok kötü bir gün olacaksa
Bırakta rüyadan hiç uyanmasın.
Hiç kaldırılmasın yataktan.
Hiç ayrılmasın umutlarından.
Bir umuttu desin hep.
Hiç,hiç,hiç...
Yeterki tekrar hıçkırıklara boğulmasın.
Sevaplardan uzaklaşıp günahlarda boğulmasın.[/SIZE]

Volkan ALy
 
Kalkanlara...

[SIZE=3]KALKANLARA...[/SIZE]

Yüzüm asık dolaştım sokaklarda.
İçimde bir sıkıntı bir düşünce…
Sokaklar insanlarla dolu.
Birçoğu ben gibi zavallı olsada dolu.
Diğerleri anlaşılır,
Sağı solu adi ve riyakâr dolu.
Üçkâğıt, sahtekârlık en bolu.
Zorla, istemeden elimizden almak hediye onlarca;
Rüşvetin yolu…
Bir sürü insan ceplerinde zimmet en bolu.
Ne zaman bitecek dayatanların zoru.
Garibana hiç fakire hiç…
“Fukara’ya gelince ne hediye?””Sadece boru…”
Onları bile birbirine kattınız.
Neydi o sorulan o adi soru?
Soru para, zoru çok para, en zoru sermaye.
Nerede alın teri nerede yüzünden akan damla.
Yaptığın işler belli ki atasözü…
Kapattın barajı vaktiyle babanla; samanla.
Gününü geçiriyorsun ‘aman’la,’tamam’la,
‘haram’la, ‘param’la, ‘yalan’la, ‘çalan’la.
Sıra bize de gelir elbet ‘zaman’la.
Hep ezilen olduk yamanla.
Yaman olan gururlu insanlarla.
Vakti gelecek konuşma sırası,
Umut ederim, gelir elbette bize.
Soracağım o zaman; not tuttum;
Soracağım bir bir hepinize.
Milletin hakkını çalıp attınız cebinize.
Sizinki doldu yakınlarınızın cebine.
Bir ”herif” çıksın söylesin suçumuz ne?
Haksızlık neden, niye seçilmişler böyle?
Yüzüm asık dolaşırım işte sokaklarda böyle.
Hadi durma haksızsam bir şey söyle.

[SIZE=3]Volkan ALy[/SIZE]
 
Oduncu üzgün bu gece (esmera)

Oduncu Üzgün Bu Gece


Kendimde Olmadığım Saatlerde Oduncunun Günlüğü Gelir Aklıma.
Ne Onlar Ne Bunlar Ne Şunlar.
Dün Odun Geldi,Bugün Odun Geldi,Yarın Odun Gelecek;
"Ya Gelmezse!" Misali Yaşantılar Bizimkisi...
Hani Vardı Ya Oduncunun Karaladığı Satırlar;
"Bugün Günlerden Şu..."
Oduncu Hergün Odun Keser,İstifler
Ben Hergün Güzel Yada Çirkin Birşeyler Karalarım Etrafa Baka Baka.
İşte Şimdi O Saatler; Oduncunun Günlük Tuttuğu Saatler.
"Bugün Çıkmaz Ayın Çarşambası..."
Bugün Normal Hayatta Olmaz Ama Ankakuşu Gibi Varlığına İnanılır.
İşte Bugünün Sabahı Oduncuya Odun Gelmez, İşler Kesat.
Aynı Bu Durumdayım Ara Ara...
Bugün Oduncuya Odun Gelmedi, Bana Da İlham Gelmedi
O iş Görmedi, Ben İş Görmedim.
Aynı Anda Kapatıyoruz Karakaplı Günlüklerimizi.
Dört Duvarın Sessizliğinde...
Satırlarımız Eksik Ve Ezik Kaldı Bu Gece..
Bugün Onun Aklına Testeresi Ya da Baltası Gelmedi.
Bugün Benim Aklıma Sen Ya Da Güzel Şaçların Gelmedi.
Dedim Ya Bugün Oduncuya Odun Gelmedi
Beni Bıraktım Da Oduncu Üzgün BU Gece...

Volkan ALy
 
Üst Alt